bir kedime “ponçik”
bir kedime “maymun”
diye seslenirdim... ikisi de kısa süre benimleydi ama ikisini de özlüyorum...

arkadaşlar bu doğru mu? var mı böyle bir şey?? varsa umarım herkese nasip olur da gelip buraya herkes bir şeyler yazar...

bir insanın her ne olursa olsun kanaması benim için değil ereksiyon, nefes kaybı, kalp atışı kaybı vb. durumlara neden olur. hele de seks yapacak kadar sevdiğim/değer verdiğim bir insandan bahsediyorsak... karşımdaki insan deli gibi beraber olmaya devam etmek istemediği sürece ve beni buna ikna edemediği sürece devam edemem sanırım.
aynısı ilişki sırasında ağlayan insanlar için de geçerli. ilişki sırasında çok konuşanlar da bende ortamı terkedip çığlık atarak uzaklara koşma isteği uyandırıyor...

flydyrn var var da şartlar el vermiyor genelde...

peki ben neden asla ve asla hatalarımdan ders almıyorum? aynı hatayı 38389339 kere daha yapıyorum ve hala yapmak istiyorum. bu artık patolojik bir şey olmalı... bir çeşit mazoşizm... benim gibi olmayın, beyninizi kullanın...

abi çok rahat, asla taksiyi de taksicinin afra tafrasını ds çekmek istemem. uber candır umarım hep var olur ve kalitesinden ödün vermez.

çok sık yaşanarak değeri kaybedilmemelidir. bence seks biraz zehirli bir olay. hep daha fazlasını istiyorsun. böyle durumlar özel olmalı çabuk harcanmamalı...

benim için ölçenle hiçbir farkı yoktur. ikisi de candır. ikisinin de penisi vardır. gerek görürsem ben ölçerim sizinkini annem siz meraklanmayınızdır...

heart attack
cool for the summer
echame la culpa

şarkılarıyla gönlüme taht kurmuş ponçik lgbt bağlantılı şarkıcı. ayrıca bir yarışmada jürilik falan yapıyorsu galiba

konu hakkında kadındoğum stajını yeni bitirmiş, üroloji stajının son haftasında olan biri olarak taze bilgilere sahibim, destek isteyen yazsın anacım.

düşünülenden çok daha ciddi bir mevzu. fazlasıyla dikkat edilmeli ve asla tüm yük kadının omzuna bırakılmamalı diye düşünüyorum. ayrıca şunu belirtelim her ne olursa olsun “yanlışlıkla” gebe kalındığında gebeliğin ilk 10 haftası bebeği sırf siz (ya da evli değilseniz anne adayı) istemediğiniz için aldırabilirsiniz. bu yüzden kontrasepsiyonu (doğum kontrol yöntemlerini) iyi takip etmeli ve şüpheli durumlarda eliniz çabuk davranmalısınız.

öğrencilik hayatımın özetidir. şayet her param bittiğinde kötü yola düşmüşümdür. hatta annemle aramda geçen muhabbeti aktarmak isterim;

ben: anne!! ben bissürü urusbuluk yaptımmm bissürü alışveriş yaptım bitirdim tüm paralarımıı...
annem: e ne güzel oğlum çok iyi yapmışsın ihtiyacın vardır almışsan
ben: evet öyle ama bana para göndermezsen geri kalan günlerde aç kalacağım ve sonunda gurbet elde kötü yola düşeceğim
annem: olsun evladım neden öyle diyorsun bedenini satmak da bir emektir bir iştir, alın teridir. çalışır kazanır yaşarsın...

yani ailem tarafından da desteklendiğim bir yoldur. bkz.erkeğin orospusu...

yalnız bu hikaye seslendirmeyi yapınca komikti. şimdi okuyunca hiç komiğin “k”si bile gelmedi. yine de şu kadar yazıyı yazmışken bu entry’yi gireceğim; üzgünüm dostlar...

ısırmak benim sevgimi gösterme yöntemlerimden biridir, sadece burun değil...
ya ben kedi beslerken kedimi falan ısırıyordum siz düşünün. baya hayvan gibi seviyorum sevdim mi... sanırım bu yüzden yalnızım...

şöyle bir düşününce hoşuma giderdi diyorum...

gerçekten bazı insanların yorumu beni benden alıyor. abi konu hakkında fikriniz yoksa “fikrim yok” diyin. neden garip garip savların peşindesiniz? bakın bana; gram anlamam kurmuş ticaretmiş siyasetmiş... tek bildiğim adamların kullandığı paranın birim miktarı, benim kullandığım paradan 5 kat değerliyken ülkem adına hissettiğim eziklik... bir mucize olsun da yaşadığım ülke daha iyi konumlara birçok alanda ulaşsın modundayım. ama buna inancım sıffır sıffır... garip bir hale sokuyor beni bu kur... dolar arttıkça alçalıyor gibi hissediyorum.

evli insanlarla birlikte olmak konusundaki eşiğim bayaaa yüksek; hani arşa varanlardan... ama benim için mesele şu ki sevdiğim insanı paylaşmayı hala öğrenmedim; öğrenmek de istemiyorum. etik kurallarsa asla bana göre değil; etiğim sıfır denecek kadar yoktur. işime geldiği gibi etik kuralları uygulamayı severim; yani hiç etik değilimdir. ha “asla evli biriyle birlikte olmam” da demiyorum çünkü hayat bu belli olmaz birisi çıkar karşıma gözlerimden kalp çıkaraktan sever sevilir sevişirim. ama şimdiye kadar evli olan insanlara ufak bir şans dahi vermedim. bu söylemi de her kullandığımda sanki ben üst seviye biriyim de birine şans veriyormuş gibi hissediyorum; asla öyle bir şey yok. bırakın evlenmeyi, son sevgilimin benimle 5.ayındayken çıkmaya başladığı şu anki sevgilisiyle 1.yıllarını kutlarlarken şans eseri tanıştım ve her şey benim için o kadar kolay oldu ki anlatamam. şak diye bitti olay ya kaç zamandır içten içe ölüp bittiğim defalarca ayrıldığım ve bir türlü laftan anlamayarak gelip dikkatimi çeken insanı bir anda öyle bir konuşmayla hayatımdan attım ki; eve gelip üzülemedim bile... (bkz. bana seni seven bir kalp bile bırakmadın) bu kadar keskin bir kararı böyle verebileceğimi bilmiyordum. bu karsrımdan sonra kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim bu da ayrı bir konu. aynı şeyi evli biri için düşünüyorum da sanırım benzer tepkiyi verirdim ama üstüne bir de gereksiz bir suçululuk duygusu eklenirdi ve ağlardım eve geldiğimde. feci kandırılmış hissederdim ya...

çok konuştum.
alttaki yazar; insanların yalnız kalmalarının bir sebebinin de vazgeçemedikleri arzuları, egoları olduğunu düşünüyor musun? şayet böyle düşünüyorsan insanların yalnızlığı hakettiklerine inanıyor musun?

teşekkür ederim cano ama boş da olsa soraydın iyiydi (gülen emoji kullanırdım ama yasakmış k.bakma)

senden hoşlanan bir insan var, ancak kendisinde hpv var. bunun dışında göze batan bir negatif yönü yok; herkes kadar eksik ve herkes kadar tam. hpv’den korunmanın hiçbir yolu olmadığı gerçeğini de göz önünde bulundurursak, bu kişiyle beraber olur musun? sadece “bir gece seks yapar mısın?” demiyorum. ama bir geceliğe de cevap verebilirsin istersen. benim merak ettiğim şey kendi sağlığını hiçe sayarak, feda ederek biriyle birlikte olabilir misin; sevgili, partner hatta eş olabilir misin?

ilişkilerin gidişatlarına karar verilen yerlerdir... “ne yazacağım? bak bunu yazdı”ların kol gezdiği sahalardır... bana kalırsa özellikle kızların sevgililerinden bahsettikleri whatsapp gruplarını sevgilileri okumalı, her şey çok daha güzel olur; eğer erkekler azıcık anlayabilirse. ki hiiiç sanmıyorum.

grup olayı çok başarılı bir fikir, avantajları tabiki de vagon dolusu ama
1) insanlar konuşacaklarını oradan konuşup burayı aksatırlar mı
2) yanlış anlayan, arayış için bunu kullanan olur mu ve bundan rahatsız olan olur mu?
3) gizliliği zedelenecek kimseler var mıdır; anonim kalmak isteyen
bunlar bir değerlendirilmeli gibi...

telefondan giriş yapıyorum kopyala yapıştır diye seçene kadar kırk kere sayfa değiştiriyor falan. ama iyi de oluyor nickleri tam olarak analiz etme şansım oluyor; mesela ne kattı senin nickinin harflerinin sıralamasını bilmek, hiçbir şey, hiçbir şey anlamadım. ama olsundu. seni tanınmak istediğin nickle tanıyorum. ayrıntılı anlatımın için ayrıca teşekkür ederim.

bak emoticon dendiğini yeni öğrendim, teşekkür ederim bunun için. kesinlikle gereksiz bir bilgi ama ben de bir çok konuda gereksiz bilgilere takılan biriyimdir. bir de beni sınavlara çalışırken gör.

tamam şu an baya bir miktar gay mangalarına/animelerine spoiler yedim galiba... üzdü ya böyle bir tespitin doğru olma ihtimali. çok daha yaratıcı şeyler beklerdim yazar/çizer lerin gey saksılarından. gey olmak zorunda değil zaten izleyeceksem de okuyacaksam da, birkaç kez denedim ama hep havada kaldı izlediklerim de okuduklarım da... bakalım hayat neler gösterecek; belki de ilerde buralara anime/manga tavsiyeleri yazan bir kullanıcı olurum.

ben bu takıntımın genellenmesini istemem; ne orta yaşlı/yaşlı erkekler için ne de genç/ergen erkekler için... hepiniz ergen oldunuz hepiniz umuyorum ki yaşlı da olacaksınız; empati yaparak kendinize nasıl davranılsa hoşunuza giderdi düşünün, ona göre bir şeyler söyleyin, bir şeyler yapın derim ben.

ben yaş kavramından bir kişinin kaç senedir dünyada nefes aldığını gösteriyor olmasından başka bir anlam çıkarmıyorum. siz de çıkarmayın bana sorarsanız. şayet 20’lerinin başında olgunluğuyla hepimizi tokatlayacak adamlar/kadınlar da tanıdım, 50’sine merdiven dayamış ve hayata, gerçeklere dair zerre fikri olmayan adamlar/kadınlar da tanıdım. genelleme yapar ve önyargı ile yaklaşırsanız, sizin için çok değerli olabilecek kişilerin parmaklarınızın arasından akıp gitmesine neden olursunuz; ruhunuz dahi duymadan...

kendinizi şartlamamanızı öneriyorum. belirli olgunluk seviyeleri olsun ama insanları hayatınızda tutmak için. sizin kurallarınız olsun. daha dün bir arkadaşımla bu konuyu konuştuk.

gördüğüm en tatlı animasyonlardan biri ya. (animasyon mu çizgi film mi çizgi sinema mı denir doğrusu ne denir karar veremedim ama olsundu)

tek bilgiğim şey, minyonları severiis.

gerçekten mizah anlayışımız bazen bana acı çektiriyor. şimdi herkes benimle acı çeksin diye bu başlığa yazmak istiyorum.

susmanın bir erdem olduğunu anlamamızı sağlayan insanlara söylenen laf, diyelim.

haftanın ve hatta ayın o güne kadarki tüm günlerinde dışarda para harcadığı için harcayacak hiiç parası kalmamış ve eve hapsolmuş sefil insan olabilir; burada tecrübe konuşuyor.