pester said: "bu soruyu cevaplamadan önce "problem" kelimesini tanımlamamız gerekir ama şimdilik bunu geçelim. esas sorunum işsizlik. tamamen buna odaklanıyorum ve bi ilerleme kaydediyorum.
ayrıca başka bir problemim daha var. hayatımda tek bir kişiyi özlüyorum ama bu güzel bi şey. özlediğin kişiyle bir süreden sonra tekrar bir araya geliyorsanız bu harika bi şey."
0, çünkü psikopatlıkla ilgisi yok? zaten bir sürü avant garde türü var, sen hangini kastettin bilmiyorum. kendi üzerimden örnek verecek olursam nadiren elim avant garde caza gider ama drone music gibi varyasyonlarını hiç dinleyemem.
thepillars'dan esinlenerek sorayım ben de: dinledikleri müzik türlerine göre insanları sınıfla bize**
hetero olmak kesinlikle istemezdim. dünyada var olmanın en sıkıcı en sikik hali bana kalırsa. hetero olmuş olsam bile bi-curious filan olurdum herhalde. öyle bi seçenek yoksa no.
hetero erkek olmak peşinde büyük bir erkeklik baskısı sorumluluk eş bul çocuklarına bakacak kadar para kazan vs. getiriyor. toksiklik diz boyu. arkadaşların diğer hetero erkekler ve en az senin kadar sorunlu ve toksikler.
hetero kadınlar dünyanın sanırım en yazık varlıkları, aşk umduğun şey odun bir hetero erkek. hetero kadınlar istatistiksel olarak hayatları boyunca en az orgasm olan kitle. kimisi hayatta bir defa bile olamıyor öyle düşün.
dünyaya tekrar gelsem ve seçme şansım olsa lezbiyen olmak isterdim.
alttaki yazara sorum: başından geçen en keyifli friends with benefits ilişkisi neydi, bunu keyifli yapan neydi?
son zamanlarda izlediğim en vurucu film arrival sanırım. filmin genel kurgusu, olayların veriliş şekli ve karakterlerin özellikleri olayların geçtiği yerler kısaca tüm setting ve plot harikaydı bana göre. hem düşünsel hem de duygusal anlamda çok vurucu bir film olduğunu düşünüyorum.
alttaki yazar, birine hiç âşık oldun mu ve olduysan en son ne zaman âşık hissettin?
biran evvel mezun olmaya bakıp sonrasında kırsala gitme gibi bir düşüncem var. yoksul çocuklara behrengi kitapları dağıtmak, imkanım el verdiği kadar (kız çocukları ağırlıklı olmak üzere) eğitim masraflarını karşılamak.daha ötesi hakkında hiçbir fikrim yok şu an, muhtemelen zaman gösterecek hayatın bizi nereye savurduğunu.
hangi roman karakteri olup onun hayatını yaşamak isterdin? ve neden?
eğer gitmeme opsiyonun varsa (yurtdışı okul, iş, vb.) hiç gitme.. tamamen zaman kaybı olup, türkiye gerçekleri ile yapılan bir sabır imtihanıdır kendileri. eh ben seve seve gittim, işe almıyorlardı askere gitmeyeni. eğer illa gideceksen bir an önce bitirip yoluna devam etmek iyi ama bu ara ortam iyi değil, zor soruymuş. gitme ya gitme, zaman kıymetli, bol bol seviş :)
alttaki yazara sorum: yurt dışından sgk primlerimi kendim ödesem (2,5 prim senem kalmış babam sağolsun valla), emeklilikte işe yarar mı daha yüksek maaş olarak? soruyu beğenmezsen alternatif soru: bir ayı ne ile iyi gider (yani yemek olarak yanında ne iyi gider)? çikolata sos, yoğurt, şampanya, kıymalı börek vs.
yeğenim gey veya lezbiyen midir? ayrıca yeğenimin yaşı kaç? 18 ve üstü ise adam akıllı kendi başına karar verebilecek yaştadır, karışmam. sadece fikrimini beyan ederim. ha yeğenim hetero eminim ve kuru fark etmiyor, kur yapan kişi zaten kendini bir zahmet geri çeksin, baktın bir, hala yapıyor, iki hala yapıyor, e üç, yeter artık, amacın ne senin diye girerim olaya. *
en sevdiğin sezen şarkısı? hatta ilk 3 sıralaması yap beybi.
kesinlikle kalan çeker diyorum. giden, ne sebeple olursa olsun, hayatına devam etmek için yeni bir adım atmıştır. ortak bir ayrılık sonucu gitmiş olsa bile muhtemelen etrafında yeni bir ortam şekillenecek, geçmişi unutması kolaylaşacaktır. öte yandan kalan, balçığa batmış gibi sürekli giden kişiyi düşünecek şeylerle karşılaşır: gerek bulunduğu ortamdan onu hatırlatan şeyler, gerek terk edilmenin verdiği his, her şey onun için daha zorlaşmıştır.
alttaki yazar söyle bakalım en büyük pişmanlığın ne, elinde olsa bu pişmanlığı değiştirir miydin?
son çıktığım seyahat inanılmaz güzeldi. yeni insanlarla tanışmak, daha önce yürümediğim sokaklarda yürümek, farklı lezzetleri tatmak beni gerçekten mutlu etti.
alttaki yazar, son zamanlarda izlediğin en vurucu film veya dizi?
pazartesi de sıradan bir gün, gözde büyütmeye gerek yok derim. hatta, hafta başı olmasını başlangıçlara sevinen bir biriyseniz sevinçli ve neşeli bir başlangıç olarak düşünüp moral bulabilirsiniz.
youngbear, bir kere denizi sevdiğim için bu açıdan olumlu düşünmüyorum.
genel anlamda da sıkıcı,bürokrat şehr-i dendiğini duyarım.sanırım duya duya aynı şeyleri düşünmeye başladım ama yine de bilmiyorum belki de öyle değildir.çünkü daha önce hiç yaşamadım ankara'da.
bırak seveyim,istanbul.
sphynxinator,beyaz tenliyim.
alttaki yazar,en çok hangi konuda iyisindir? yemek pişirmek gibi veya basketbol,futbol oynamak gibi ya da başka bişeyde?