ayı sözlük itiraf

  • /
  • 13
biraz önce eşcinsel bir dostum çağırdı evine. bizden başka 2 gay insan evladı daha var. konu ilişkilere falan geldi. herkes saçma olan ilişkilerini anlatıyor falan. gördük ki hakkaten kimin eli kimin cebinde belli değil, dengesizlik mi ararsın, ruh hastası mı ararsın ve bu insanlarla 3 kişinin de bir temasının olması . enteresan. yanlış anlaşılmasın ne ben ne de arkadaşım dört dörtlük değiliz tabi ki. başkalarını aşağılamak adına da söylemiyorum bunları. ama hakkaten ortam çok saçma ve leş. bu bir hastalık olsa idi emin olun tedavi olur, düzgün bir kızla evlenir mutlu mesut yaşardım. bu ne abi.
itiraf ediyorum sözlük, paranoyak olmak üzereyim, kendimden şühpe ediyorum, şimdiye dek; beni hayatına al, ne olur, lütfen, bak bana güven, bi şans ver, bi deneyelim olmazsa bırakırsın, diyerek ilişkinin temelini atanlar, dönüp bir açıklama yapmadan gittiler. kendimden şüphe ediyorum sözlük, sevmemem mi gerekiyor benim, sevmek yasak mı bana, seviyorum deyince insanın götü mü kalkıyor, ben sevmeyi beceremiyor muyum. merak ediyorum sözlük, ben de onlar gibi olacak mıyım büyüyünce, benim de renkli renkli maskelerim olacak mı?
gaylerden artık tek beklentim cinsel ihtiyaçlarımı karşılamaları, sıfır tölerans çünkü gaylerin çoğunluğu bunu layık görüyor kendilerine. öyle olsun o zaman.
bugün 10 km yürüdüm. asla çikolata yememem lazımdı ama tutamadım kendimi ne olacak şimdi aq.

edit: ne istedin lan itirafımdan.
ehtiraslı pasiv axtarıram. qayırmak isteyirem sehere qeder. uff
dayanamadım meraktan baktım bu gün ne yazdın diye. iyi ki bakmışım. rakibinle tanışmışsın. ama bir daha nah bakarım. bakarsam da yine yazarım buraya, baktığımı bilirsin.

canım o aptal olabilir ama senden daha güzel. süt gibi süt. o ukalalığını alıp bankaya götürebilirsin. hem o daha önce geldi.

herhangi bir entrika girişimin olursa misliyle karşılık bulmakla kalmaz, benimle ilgili umutlarına da kökten veda edersin. ayriyeten çok pis ifşa ederim. mücadele edeceksen de insanlıktan çıkmamanı öneririm.
küçük şehirler eşcinsel bireyler için cehennemdir. daha önce bahsettiğim ilişkilerle karışık bir şeyler yazmak istiyorum... neredeyse bir seneyi bulacak bu küçük yere gelişim. başlarda her ne kadar ortamla alakasız yaşasanız da zamanla eşcinsel yönünüzün içinizde açtığı boşluk zamanla büyüyor, ilginizi bu tarafa doğru kaydırıyor. o boşluk büyüdükçe; bırakın sex yapacak birini, sohbet edecek birini bulmak bile çok büyük nimet sayılır. böyle bir dönemde gabile'nin chat sitesinde bulunduğum şehrin kanalına girdim.- horneti oldum olası sevmedim. gabile hoşlandığım tipler (olgunlar) arasında daha yaygın olduğu için orayı kullandım. - kanalda aynı anda 5 online kişi bulmak mucize. o yüzden kim olduğuna bakmadan genelde bulunduğumuz şehrin ortam koşullarından dolayı karşılıklı sitem şeklinde birileriyle muhabbet ederdik. bi gün yine böyle bir muhabbet döndü. konuştuğum kişi 38 yaşlarında biriydi. ikimiz aynı şehirde farklı ilçelerdeydik. bulunduğum ilçeyi sorunca, burada tam aradığım tipte ve yaşta biriyle olduğunu söyledi. ismini ondan aldığımı söylemem şartıyla, adamın ismini ve mesleğini yazdı. ismini aldığım gibi facebook'tan böyle bir kişi var mı diye arattım. gerçekten vardı öyle biri, ismi aratınca çıkan kişinin mesleğiyle her şeyi uyuştu. yazıştığım kişinin bahsettiği kişi olduğundan emindim artık. hesabını biraz kurcaladım, bi açık yakalarım diye ama ortamla alakalı hiçbir şey yoktu. fake hesaptan istek attım kabul etti. biraz sohbet muhabbet ettik, olay kimsine döndü. direkt konuya girince de engel yedim. adam çok hoşuma gitmişti ama ne yapabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. eğer ortamdan olduğundan yüzde yüz emin olsaydım bi şekilde reelden tanışırdım ama diğer adamın yalan söyleme ihtimali de vardı. zaten bi kez daha gabileden yazınca kimsin, öyle bir şey yazmadım ayağına yatınca tamamen şüphelendim. bu adamı da sürekli inceliyordum bi işaret bulurum diye. bi gün reelde adamı yanımdan geçerken gördüm ama o beni görmedi. en iyisi dedim reelden ayarlamak. ne de olsa onu nerede bulabileceğimi biliyordum artık. aradan biraz zaman geçti, adamı unutmuştum resmen. bi gün yolda giderken 20 metreden farkettim. ortamdan da biraz deneyimimiz var. fırsat girmişti elime, adamda bir şeylerin olup olmadığı ve beni beğenip beğenmeyeceğini anlamak için mükemmel bir açıydı. adam beni gördüğü gibi gözlerimin içine girdi resmen, ben zaten bi saniye bile ayırmadım maksat ona hissettirmek için. kalbim yerinden fırlayacaktı, her şeyi kafadan atıp silsem, sadece bu an kalsa yine adamın ilgisi olduğundan emin olurdum. gün boyu aklım onda kaldı. bu sefer ınstagram'dan profilini arattım ve buldum fake hesaptan. tek bi resmini beğenip bıraktım öyle. bi gün baktım takip isteği atmış. bu sefer kendisi beni takip etmişti, işim daha kolay olur diye düşünüyordum. onunla ortam diliyle konuşmaya başladım, profil falan dedim. normal nasılsın, ne yapıyorsun soruları sorunca konuşurdu ama arayış ne falan sorduğumda kimsin tanıyamadım falan tarzı muhabbetler ediyordu. ben sinirlenip pornografik resimler atmaya başlamıştım. cevap yazmıyor ama resimlere like atıyordu. açık vermeyince engelledim hesabı, sosyal medyadan umudu kestim artık. bir nevi haklıydı da, ben olsam gerçek hesabıma biri yazdı mı cevap vermeden engellerdim. her neyse akışına bıraktım her şeyi. illaki bi gün tekrar karşılaşacaktık. geçen gün bizim iş yerinin oradan geçti sabah, geçerken yine beni gördü, gözlerimin içine baka baka yürüdü. sonraki gün ben içerdeyken geçti ve tam iş yerinin oraya gelince içeri bakıp selam verip öyle geçti. bu gün akşam tekrar gördüm ve yine beni kesti. onun aklından geçenleri, konuşursam ne tepki vereceğini o kadar meral ediyorum ki azıcık cesaretim olsa durmam peşinden koşardım ama sanırım bu iş böyle uzayıp gidecek.
herkes sizi sikmek istiyor heee ya heee şeklinde heterolara atarlanan gay bünyeciklerin "ayhhh çok takip ediliyorum", "ayhhh beni sikeceklerdi" muhabbetinden yıldım resmen. insanlar için realist olmak neden bu kadar zor anlayamıyorum. kardeşim herkesin bir alıcısı olduğu konusunda herkes hemfikir tamam ama herkes sizi sikmek falan istemiyor. sakin olun bir yahu cidden çevrenize her gelen insana "ayhhh beni sikecek" gözüyle bakıp hala aşk arıorm ttlm bn yhaa kafası yaşamak ne derece mantıklı? seven sikilir, siken sevilir mantığı lisede kalmadı mı canısı? *

edit: bu entrymi eksileyen arkadaş başın sıkışırsa ara *
iti niye raf olsun ki sözlüğün?
(bkz.:
) ** * *
zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun. *
bazı insanların sözlük formatını bilmeden burayı blog sayfalarına çeviren kopyala yapıştır türündeki çöp yazılarını görünce kıçımla farklı pozisyonlar alıyorum
akşam içimde hoşluk ola ola yattım. ilk kez birisi beni götümün deliğini sikmek için değil de, ben olduğum için sevdi. kendimi biraz daha değerli hissediyorum. *
itiraf ediyorum, barış mitinginde patlama başlığına "darısı istanbul'un başına" yazıp trolleyecektim ama vazgeçtim. neden vazgeçtim bilmiyorum. büyük ihtimalle silinirdi zaten. * şaka maka istanbul'da deprem ya da patlama bekliyorum ama.
gay yakışıklı üniformalı birini bulsam, tanışsam.
özellikle de polislere çok ilgim var.
varsa aranızda lütfen bana yazsın :)
kaslı kürt sevgilim olsun istiyorum. evdeki bütün işleri o yapsın. canım isteyince benimle ilişkiye girsin. sonra beni insanlardan korusun. kölem olsun istiyorum. kürt köle istiyorum.
ben çocukken komşumuzun oğlu, babamın iş arkadaşının oğlu, d sürekli beni öpmek isterdi. ben 9, o 8 yaşındaydı. ben buna bir türlü anlam veremezdim. çünkü erkek kadını öpmek isterdi. prens prensesi öperdi. bir erkek başka bir erkeği öpmek istemezdi. öpmezdi. ben utangaç bir çocuktum. kekemeydim. 10 kelime söylemek istesem 1 kelime ağzımdan ancak çıkardı. çok kızardım d'ye. çok. ama diyemezdim. bazen bağırırdım. bazen iteklerdim. arada bir küfür ederdim. ama çok küfür etmezdim. neden bilmiyorum. ona çok küfür etmek istemezdim.

ama bende de bir şeyler vardı. yok dersem yalan olur. şimdi size geyler tarafından kötü yola düşürülmüş masum heteroseksüel rolünü oynayamayacağım. o yıllarda rosalinda televizyonda fırtınalar estiriyordu. bütün anneler, genç kızlar ve benim gibi akşam yemeğinde annesinin kotrolündeki televizyonu izleyen çocuklar izlerdik rosalinda'yı. fernando vardı orada. bir de rosalinda. jeneriğinde fernando çıplak çıkardı. ne zaman onu görsem heyecanlanırdım. bazen erekte bile olurdu. belki o zamanlar idrar torbam prostata baskı yaptığı için kalkıyordu, bundan emin değilim ama fernando'nun beni heyecanlandırdığını hatırlıyorum. sonra jetix'te sissi diye bir çizgi dizi vardı. avusturya imparatoriçesinin kocasıyla tanışmasını ve aşklarını anlatıyordu. orada franz'ın soyunup şelalenin tepesinden suya atladığı bir sahne vardı. çizgi diziydi ama bu yaşıma geldim hala o sahne beni heyecanlandırır. sonra ansiklopedi karıştırırken davud heykelini görmüştüm. bu biraz daha eski. daha küçüğüm. sanırım ilk aşık olduğum erkek figürü de davud heykeliydi. kaslı bir adam olma arzum da o zamanlardan kalma. biraz dağınık oldu. konuya geliyorum.

d bana sürekli sırnaşıyordu. artık kızmaktan ve küfür etmekten bile yorulmuştum. "öpme" diyordum sadece. bir gün dayanamadım. çok merak ettim. "öp" dedim.

apartmanın girişinde hızlı ve kısa bir öpücük kondurdu dudaklarıma. ben 9 o 8 idi. karnımda kelebekler uçuşmuştu. kalbim ile midem arasında bir bölge vardı, hepiniz bilirsiniz, orası bir değişik olmuştu.

ikimizde gülüyorduk. sonra tekrar öptü. tekrar ve tekrar. ona apartman boşluğuna gidelim mi dedim. kimse görmez. oradan sıkılınca asansöre bindik. bizim asansörlerde çocuk kilidi vardı. ayakkabımı çıkarıp yukarıdaki kırmızı düğmeye ve son katın düğmesine bastım, o kata çıkana kadar öpüştük. sonraları sürekli öpüştük. onun penisiyle oynadığımı hatırlıyorum. o da benim kalçalarımla oynardı. hatta ilk defa onun penisiyle oynadığım ve onunda benim kalçalarımla oynadığı gün evimize çelik kapı takılıyordu. biz apartman boşluğundaydık. onu vücudunu okşarken içime çektiğim metalik koku hala aklımda ilerlemiştik. ama hala anlayamıyorum. o kadar küçük iki çocuk nasıl bunları yapabiliyor. ben 9 o 8 idi.

bir gün, onu odama attığım bir gün tekrar öpmek istedim. kafasını geri çevirdi. "annemle televizyonda izledik. öpüşmek ölümcül hastalık veriyormuş," dedi. korktum. üzüldüm. ama "peki," dedim. üzülmüştüm. midem bir garipti. "oyun oynar mısın?" diye sordum. oyuncaklarımı çıkardım.

bu olaydan bir hafta sonra d'nin annesi beni oğluna resim dersi vermem için çağırdı. okulumda düzenlenen bir yarışmayı kazanmıştım. resmim güzeldi. peki, dedim. onun yanına oturunca heyecanlandım ama hiçbir şey yapmadım. öpmek istiyordum, öpmedim. hasta olup ölmekten korktuğum için değil beni istemediği için. içten içe biliyordum öpüşerek kimsenin ölmeyeceğini. güzelce resim çizmeyi öğrettim. dünyanın en beceriksiz çocuğuydu. annesi sık sık kapı aralığından bize bakıyordu. masadaki suyu ve tatlı tabağını yenilemek için sürekli odaya giriyordu. o zamanlar buna bir türlü anlam verememiştim. sonraları annesinin amacını anladım.

annesinin amacını seneler sonra, o olaydan sonra, ailemle aralarının açılmasından sonra anladım. babası, babamı sayardı. büyüğü olarak görürdü. annesi de aynı şekilde. bizim apartmanımızdan ev almaları için babam aracı olmuştu. annesi, anneme taparcasına hayrandı. birden bire apartmanda bize karşı koalisyon oluşturdular. babam apartman yöneticisiydi. apartmana yakıt alınacağı zaman yönetici senet imzalardı. yani apartman sakinleri paralarını ödemezlerse borç bize kalırdı. işte d'nin ailesininde içinde bulunduğu bir grup aile paralarını ödememeye başladılar. aslında diğer aileler böyle aksaklıklar sık sık yapıyorlardı ama d'nin ailesinden güç alarak onlarda işi pişkinliğe vurmuşlardı. üstelik babamın arkasından onu, apartmanın parasını üstüne geçirmekle suçluyorlardı.

babam delikanlı adamdır. sakindir. güler yüzlüdür. ama damarına basıldığı zaman çıldırır. gözü hiçbir şey görmez. apartman toplantısının olduğu bir gün d'nin babası, babamı açık açık hırsızlıkla suçlamış. babam önce önündeki kül tablasını kafasına fırlatmış. kafasını sıyırmış. sonra kalkıp eşek sudan gelinceye kadar dövmüş. o gece toplantıda bulunanlar adamı babamın elinden zar zor almışlar. bunu bana babam anlatmadı. ertesi gün mahallenin çocukları hayranlıkla babamı bana anlatmak için geldiklerinde öğrendim. bizim evde uzun yıllar hiç konuşulmadı.

o olaydan sonra bizim evimize haciz geldi. arabamızı satıp, 2002'nin parasıyla 20 bin tl, senetin borcunu kapattık. babam tayinini istedi. biliyorum, katil olmamak için istedi. annemle bir sürü kavga ettiler. gittik. iyi ki gitmişiz. o da ayrı bir anı.

bir sene sonra d'nin elini, apartmanın altındaki dikiş kursunun dikiş makinesine kaptırdığını duydum. salak çocuk.
bazı insanlarla sırf acıdığım için sevişmek istiyorum. mesela birisi yetimhanede büyüdüğünü söyleyince veya kolu olmayan birisi veya kelimenin tam anlamıyla hayatın tokadını yemiş birisi; işte bunlara kocaman sarılıp öpmek istiyorum. belki psikolojide bir sebebi vardır. bilen arkadaşlar varsa mesaj atabilir mi?

hayır zaafım resmen.
#404896
toplanın sözlük anlatıyorum.
dışarda buluşuldu. akşam vaktiydi ne yapalım ne yapalım derken "gel 2 bira içelim" deme gafletinde bulundum. gaflet diyorum çünkü hiç ama hiç alışkın değilmiş alkole. bildiğin 2 biraya gitti ama aşırı tatlı oldu sormayın (tabii yorgonuz ağırbaşlılığını korudu).
zaten önceden konuşmuştuk biraz vakit geçirip eve gecicektik öyle de yaptık. geçen süre zarfında topladı kendisini. izletmek istediği bir film varmış onu izledik vs. dedim içelim böyle olmaz devamı gelsin şunun. yine şişeler açılmaya başlandı baktım gidici, önünü kesip yorgonuz içmeye devam etti.
tabii siz buralara kadar okuyup devamında cool seks storysi arayacaksınız ama olmadı öyle birşey. geçip yatağa sadece uyuduk. ne o ne ben bir hamlede bulunmadık. neden diye soracak olursanız sohbet, muhabbet o kadar güzeldi ki sanki seks yapınca olay tamamen yapay bir hale gelecek gibi hissettim (sanki bu aksiyonların hepsi seks içinmiş gibi algısı).
sabah uyandığımda mükellef bir kahvaltı masası hazırlanmış, sevdigimi bildiği için masanın ucuna gazetelerimi koymuş, camımı açıp uyandırdı beni. belki ilk defa bu kadar iyi hissettim kendimi o anı anlatamam..
kahvaltı yapıldı tam sigara keyfi diyecekken telefon geldi çıkmak zorunda kaldım.
hala irtibat halindeyiz. birbirimizi tanıma çabası, ufak ego yarışmaları, beyin fırtınaları o kadar güzeldi ki seks yapmanın çok ama çok ötesindeydi.

ama sanırım kendisi biraz kaptırdı. ben uyurken tişörtumu koklaması, ufak tricklerimi öğrenip hep beni şasırtması ve bana duyduğu hissiyatın aşk olduğunu söylemesi korkuttu beni açıkcası. aşk bana göre zaman isteyen, kolayca ağıza alınmaması gereken bir kavram ve bunu ona da belirttim. bakalım zaman ilerledikçe neler göreceğiz. şimdilik hoşçakalın.

edit piaf: adam ruh hastası çıkti sözlük. takıntı haline getirdi beni zaten balık baştan kokar anlamalıydım. bi zamanda duvara toslamayalım be sözlük.
sözlüğün kafa sikme bölgesidir.
  • /
  • 13