babanız hakkındaki acı gerçekler

siz ona saygı duyar, güvenir, seversiniz. o, ananızı siker.
siz ona saygı duyar, güvenir, seversiniz. o sizi her fırsatta herkesin yanında rezil etmeye bayılır.
bencildir;sırf bir anlık zevki uğruna belki de içinde varolmayı istemediğiniz bu dünyaya gelmenize sebep olmuştur. *
msn loglarını yakalamam ve karının tekiyle aşk meşk seks konuşması. 2 ay ters gittim konuşmadım. ne söylerse ters cevap verdim. resmen sinirden kendi kendimi sikecektim. kadın evli bu arada. benim arkadaşımla kadının oğlu aynı yerde çalışıyordu. faceden kadını buldum. tabii ki bi şey yapmadım. kadının kocası da taş gibi adam. tam bir ayı. ne diyorum ben ya. bu kadar işte.
kendisi hacı ama ben inanmıyorum sürekli laf vurur hangi odaya gitsem peşimde gelir . ağza alınmayacak cümleler savurur sinir hastası konuşmayın bilmeyen sürekli 3-5 in hesabı yapan verdiği para hakkında aman neyse ki kurtuluyorum ondan
ne oluyorsa olsun ölse bir gram gözyaşı dönmeyeceğim adamdır
sizi çok seviyor olduğu ve buna rağmen sizin onu sevmiyor olmanızdır.
beni gerçekten umursamaması en son haziran ayında beni aradığında hiç medeniyet görmemiş eline ilk defa telefon almış bir insan gibi açıyorsun cümlesiyle bana merhaba demesi ve o günden beri görüşememem ve bundan önceki bir çok saçmalık. iyi babalar yok mu kesinlikle var bunlardan birini yeni ve yakından tanıdım ve babam yerine koyduğum ve bana ondan çok değer veren diş hekimim iyi babalardan biridir.
çoğu eşcinsel bireylerin anlayamayacağı bir duygu olacağı için*, ne yaşarlarsa ve yaşatsalar da hiç bir zaman anlayamayacağız gühun empatiden yoksun gerçekleri.

babalarımız baba olduğunda çok gençlerdi ve tecrübesizlerdi. rol modelleri de çok farklı değildi. hatalar yaptılar. toplumun yapısı, ailelerimizin yapısı birleşince değişik baskılar yaşattılar. bizde kızdık onlara. ama biz büyüdük onlarda büyüdü. zaman değişti. hayat değişti. artık anlıyorum ki çocukken hatta gençken yaşanan çekişmeler hep çaresizlikten. adam bilmiyor ne yapabileceğini. çoktan barıştım kendi içimde hem kendimle hem babamla. canım babam, her durumda yanımda ki zaten düşününce hep yanımdaydı aslında. bilmem belki de baba olunca onun yaşadığı endişeleri ben de yaşadığım için daha iyi anlayabiliyorum. canım babam. seni çok seviyorum. *
muhtemelen sizden önce ölecek.
bu gerçekleri belki de algılayamayacağın yaşta olacağınızdan sonradan idrak ediyor ve yüzünüze bir bir çarpıyor. çok geç kalmış olsanızda "keşkelere" dönüyor o derin iç çekişlerinizin altında yatan "acı gerçekler"

-bir kahveye gidip onunla karşılıklı çay içerek maç izleyemediyseniz..
-rakı kadehinizi her dolduruşunuzda, yandan uzatılan diğer kadehin onun olmasını istediyseniz..
-kep töreninde; adınız söylenirken platforma çıktığınızda size bakan gözlerin içinde onu arıyorsanız..
-her attığınız adımın ardında "acaba babam ne düşünürdü?", "bana ne derdi?" diye sorular soruyorsanız kendinize..
-yaşınız önündeki rakamlar arttıkça hayatın daha da güç geldiğini, bazen düşünme yetinizi kaybettiğinizde, isyan ettiğinizde; "keşke babam olsaydı o bana yol gösterirdi" derlere dönüşüyorsa.
-yürüdüğünüz parkurda tökeyleyip dizlerinin üzerine düştüğünde yaralara aldırmaksızın ayağa kalkarken; "babam olsaydı daha güçlü olurdum"lara dönüşüyorsa cümleleriniz.
-konuştuğunuz cümlelerinin gizli öznelerinde "baba" kelimesini kullanmaktan kaçınıyorsanız..
-birileri sizi ona benzetiyor bunun içinizi acıttığını zerre belli edemiyorsanız..
-ölümün ne gaddar birşey olduğunu hayatın süprizleri arasında kahkahalar atıyorken bile unutturabiliyorsa..
-varken kıymetini bilemediğin, yokken; o güçlü çınar seni halen daha ayakta tutabilme gücünü veriyorsa..
-onüç yaşında bırakıp gittiği çocuğu halen daha bunları unutamamış, aynaya her baktığında silüetinde onu gerçekten görmeye başlamışsa.

o küçük çocuk için ne büyük bir acıdır bu.

baba olamayacak bir insan olduğunu kendinin bilmemesi.
ne olursa olsun ne yaparsa yapsin baba babadir o olmasaydi sen bir hictin. 15 16 17 yasindaki ergenler babalarını kötülerler.
hiçbir zaman beni oğlu kadar sevmeyecek ve kendine yakın hissetmeyecek olması.
ne zaman öleceğini kestiremesem de bir kaç yıl sonra onsuz olacağım. yaşlılığın inatçılığıyla, ona ilaçlarını verirken nasıl da şımarıkça istemiyor. sinir oluyorum. diyemiyorum, "baba allah aşkına sensiz bu dünyada nasıl sahipsiz kalacağım. sen gittikten sonra ben kimi öpüp boynuna sarılacam. allah aşkına al şunları". benim delikanlılığımın yaşlılığına denk geleceğini hesaplamalıydı. büyük abilerimi kıskanıyorum. elim yüreğimde, ha gitti ha gidecek, üzülüyorum. bana alegorik hikayeleri ilk o anlattı ve halkın bilinç altındaki yüce azmışlığı öğretti. bir pornografik tilki hikayesini anlatır ki akıllara zarar. ah sözlük, bir tilkisi vardır babamın, affedersin yakaladığı hayvanı beceriyor. üstelik hemen her hayvanı hacca gitme bahanesiyle yol arkadaşı yaptıktan sonra. o tilki ki onun için tavuk da, ayı da geyik de bir. iki yaşımdan beri bu boyu altında kalası tilkinin abazalığı geçmedi. *

(bkz: çîroka rovî)*


bir gün baba olduğumuzda dahi anlayamayacağımız gerçeklerdir. * *


bao

*
her ne kadar ona hayranlık duymak istemesem de ondan daha iyisini yapamayacığımı biliyor olmam. yani bu onun değil benim acı gerçeğim.

kendi babası gibi esrarkeş ve sadist bir baba olmamayı başardı, hem dolu dolu bir hayat yaşadı hem de ailesini refah içinde yaşatıp bir arada tuttu. ona kızdığım hemen hemen her konuda da haklıydı. ben değildim. bu da onun acı gerçeği. hiç bir zaman istediği gibi bir oğlu olmadı ve olmayacak.
kafasını siyasete fazlaca takıp kendini gereksizce üzerek ve hala çalışmaya devam ederek şu zamanlarını kötü harcıyor oluşu. bir de zamanında çok çalışıp yersiz yatırımlar yapmış olması var. son olarak da onunla daha çok vakit geçirmeyi istesem de değişmeyecek olan nispeten mesafeli ilişkimiz, diyelim.
hayatımda böyle boku kokan adam görmedim. hacı girmesin o tuvalete yeminle tuvalet değil ev değil tüm apartman kokuyor.
  • /
  • 2