attitude

Durum: 340 - 0 - 0 - 0 - 13.06.2016 00:24

Puan: 5196 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

sürtünme kuvveti.
  • /
  • 17

beylikdüzü'nde trans kadına yapılan saldırı

insanın tüylerini diken diken eden saldırı.

öfkeyle karışık bir hüzün yaşıyorum. muhtemelen bu saldırının olacağı önceden belliydi. muhtemelen zirve soylu önceden aldığı tehditleri polise bildirmiş ve geri dönüş almamıştı. neden? çünkü zirve trans kadın. bence aynen böyle oldu. zaten polisin geç gelmesi ne demek? sen nasıl geç gelirsin?
zirve soylu'nun o an yaşadığı korkuyu ve acıyı tahayyül bile edemiyorum. bir arabaya kapatılıyorsunuz ve üzerinize pitbull salınıyor...

captain america the first avenger

captain america serisinin ve first avenger kimliği ile bir bakıma avengers serisinin ilk filmi olan film.

chris evans'ın captain america olarak çıktığı film 2011 yapımı. chris evans'ın ne kadar seksi olduğunu bir kenara bırakacak olursam - ki marvel erkeklerinin ne kadar seksi olduklarını söylemekten dilimin tüyü bitti - film olmuş. gerçekten olmuş. steve rogers - james buchanan barnes arkadaşlığı ile steve rogers - peggy carter ilişkisini çok güzel vermiş. izlerken yormadı. ben esas ilerleyen filmlerden yaşlı bir kadın olarak peggy'i captain'in karşısına çıkaracaklar mı diye merak ediyorum.

--- spoiler---

ilerleyen zamanda captain america, peggy'nin yiğeni sharon carter'la yakınlaşacak. kan çekiyor sanırım.*

--- spoiler ---

şu sahne ile beni benden almıştır. iki kere baştan alıp güldüğümü bilirim:



bu da fragmanı:

the perks of being a wallflower

baş rollerinde emma watson, logan lerman ve ezra miller'ın oynadığı türkçe'ye saksı olmanın faydaları olarak çevrilmiş çok tatlı lise filmi.

film arkadaşları tarafından dışlanan, hor görülen charlie'nin kendi kişisel sorunlarıyla boğuşurken tanıştığı iki kardeşin yardımıyla, sam ve patrick hayattan zevk almaya başlamasını anlatır.

soundtrack albümü oldukça başarılı.

--- spoiler ---

patrick'in charlie'yi öptüğü sahne bence çok güzeldi. halası tarafından cinsel istismara uğramış çocuğun bu kadar sakin tepki vermesi her ne kadar inandırıcılığı bozsa da farkındalık açısından oldukça başarılı buldum. yani bu çocuk delicesine sevdiği kızla sevişmeye başlarken istismara uğradığı anı hatırlıyor... o an nasıl bu kadar sakin kalabildi ki?

--- spoiler ---

bunun dışında güzel filmdir. hatta keyifli dakikalar geçirmek için çok iyidir. tavsiye ederim.

fragmanını şuraya koyalım:

https://www.youtube.com/watch?v=n5rh7o4ıdc0

ayrıca;

(bkz: we accept the love we think we deserve)

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

body shots

partnerin vücudunu bir bardak gibi kullanarak tekila içme olayıdır. her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır, ben kendi bildiğimi anlatacağım.

partnerin göbek deliğine tekila dökülüp, boynuna kadar ince bir yol çizilir. boynuna tuz dökülüp, ağzına limon dilimi tutuşturulur. göbek deliğinden tekila içilmeye başlanarak boynundaki tuzla ve ağzından emilen limon dilimiyle son nokta konulur.

sonra roller değiştirilir.

eğer sevgilinizle alkol alıyorsanız ve tekila içmeyi seviyorsanız mutlaka tavsiye ederim.

hoşlanılan erkekle sarhoş olmak

hoşlanılan erkekle, eğer hoşlanma durumu karşılıklıysa içeceğiniz içkiye göre üç çeşit sonuç verebilecek durum.

1 - body shots yapmak. evet. siz şarap içmek dememi bekliyordunuz değil mi? hayır. body shots, yapmak hoşlanılan erkekle sarhoş olunabilecek en eğlenceli yollardan birisidir. hoşlanılan erkeğin göbek deliğinden dudaklarına doğru zevk yolunu tırmanırken hem sarhoş olur hem de partnerinizi en ince ayrıntısına kadar tanırken onun sinir uçlarına dil darbeleri atarak zevkten kıkırdamasına sebep olursunuz. bir de bunun 3. tekrarında olduğunuzu düşünün. gerçekten güzel bir deneyim olabilir.

2 - şarap içmek. elbette bunu atlayamazdım. zaten body shots tamamen eğlenceye dayalıdır. yani öyle bir durumda romantik olamazsınız. ama şarap bunu başarıyor. bilmiyorum neden ancak şarap içince romantik oluyorum. üstelik hoşlandığım adam yanımdayken içeceğim şarabın sınırı yok. bir keresinde 2 şişe şarap içmiş en sonunda eski sevgilimle ferzan özpetek filmi izlerken uyuyakalmıştım. tabii filmden önce bir sürü şey yaptık.*

3 - bira veya rakı gibi içkiler içmek. alkolün etkisiyle gelen rahatlama ile hoşlanılan adama dertlerinizi, sağlam kafayla anlatamayacağınız dertlerinizi anlatmak. ayrıca böyle zamanlarda onunla daha çok eğlenirsiniz.

türk geylerindeki yabancı erkek zaafı

herkesin fütursuzca birbirinin kalbini kırdığı ve arkasından iş çevirdiği şu ortamda - ki yurt dışı ortamının burasından daha iyi olduğunu iddia etmiyorum zira hiç yurt dışına çıkmadım - bilinmeyene duyulan merak olarak görüyorum. yakışıklılık/güzellik açısından ülke olarak çok geride sayılmayız. tamam önümüzde bir hollywood erkekleri gerçeği var ancak o erkeklerin güzel ve yetenekli oldukları için bu kadar ünlü olduklarını idrak edebilecek yaştayız.

ne diyordum? özetle bilinmeyene duyulan merak. bilinmeyenin daha iyi olabileceğine dair optimist yaklaşım. zira bu zaafa sahip adamların çoğu bırakın bir yabancı erkek tanımayı ingilizceyi bilen konuşamıyorlar.

muhteşem yüzyıl kösem

"savaşıyoruz, fazla kardeşlerimizi öldürüyoruz, bolca entrika yapıyoruz ama bunların hepsi fındık fıstık biz çok fazla sevişiyoruz," temalı fragmana sahip yeni dizi.

homo naledi

evrimin en son kanıtı. aslında bütün evrim gerçekleşti mi yoksa hepimiz topraktan mı yaratıldık tartışmalarına son noktayı koyacak şey, homo naledi! modern insan ile insansı maymun arasında geçişin en büyük kanıtı.

http://onedio.com/haber/gecmisimizi-kesf...

hedwig theme

eğer harry potter bir televizyon dizisi olsaydı jeneriğinde çalacak müzik. filmin ana müziği gibi.

sanatçı john williams tarafından yapılmıştır.



not: başlık hedwig's theme olacaktı. yanlış yazmışım. düzeltirseniz sevinirim.

double trouble

harry potter ve azkaban tutsağı'nda, hogwarts korosu tamamından okunan şarkı.

peter pettigrew'ın efendisine kavuşması ve belayı serbest bırakmasını en iyi anlatan, hedwig's theme'den sonra harry potter dünyasına en çok yakıştırdığım şarkı.

gözdağı verme

genelde sokak aralarında kabadayıların ve penceresi açıkken üst kattan halı çırpa komşuya çemkiren kadınlar tarafından yapılır. çünkü içi boştur.

"sen bizim kıza geçen yan bakmışsın. öldürürüm ulan seni!"

"allah belanı versin hanife! seni günde kadınlara rezil etmezsem!"

evet, ne kabadayı adam öldürdü ne de komşu kadın hanife'yi rezil edebildi. çünkü havlayan köpek ısırmaz felsefesinden öğrendiğimiz gibi tehditlerin için genelde boştur.

bana kalırsa en tehlikeli insanlar genelde bir iki kelime edip, planlarını işlemeye koyulanlardır. tartışmazlar ve kendilerini yormazlar. intikamlarını almaya koyulurlar.

ama geri kalan her şey atalarımızın dediği gibidir: havlayan köpek ısırmaz.

time of my life

bill medley ile jennifer warnes'ın seslendirdiği, 1987 çıkışlı, dirty dancing'in orjinal soundtrack albümünden, 1988 yılında en iyi müzik oscarını kazanmış şarkı.

jennifer grey

26 mart 1960 doğumlu aktris. en bilinen rolü dirt dancing filmindeki baby karakteridir.

patrick swayze

bir dönem kadınları ve muhtemelen gey erkeklerin aklını başından almış 87' yapımı dirty dancing filminin baş rol oyuncularından biri. aktörlüğünün yanında güzel şarkı söylemek ve çok iyi dans edebilmek gibi yetenekleri de mevcut.

1952 doğumlu - 2009 ölümlü** aktör.

hani bir film izlersiniz ve aktörü şu an ne yapıyormuş diye öğrenmek ister, google'ı kurcalarsınız ya... işte ben dirty dancing'i bu gece izledikten sonra bu adamın öldüğünü öğrendim.

bir yerlerde hala johnny castle gibi dans ettiğini düşünmek istiyorum.

gençlik fotoğrafı şurada dursun:



bu da yaşlılık hali. gerçi bu adama yaşlı diyemiyorum. adam hala benden karizmatik.*

http://www.imdb.com/media/rm3346438656/n...

dirty dancing

film sektörünün en seksi erkek karakterleri arasına girebilecek bir adet johnny castle içeren, baş rollerini patrick swayze ile jennifer grey'in paylaştığı 1987 yapımı film.

öncelikle şunu vermem gerek:



- kesinlike johnny diye çağırırım.*

aslında filmin konusu çokta komplike değil. otelinde birinde alt tabakadan gelen ve full-time dansçı part-time escort olarak çalışan johnny castle'a otelin müşterilerinden zengin bir doktor kızı, baby olarak çağrılan son derece iyi kalpli kızın - ama grease'in sandra dee'si kadar saf değil, akıllı - hem aşık olması hem de dans partneri olması hakkında. filmin başında kız dans etmeyi bilmiyor.

1988 yılında time of my life şarkısıyla en iyi şarkı dalında oscar ödülünü kazanmıştır.

şarkı:



film gerçekten güzel. bir kere boş bir film değil. hani ders veren ama bunu gözünüze sokmayan filmlerden. insan bu filmi izledikten sonra neden kendi jenerasyonu twilight ve fifty shades of grey gibi saçma sapan aşk filmlerine mecbur bırakılırken işin kaymağını ebeveynlerinin jenerasyonunun, 80 kuşağının yediğini merak ediyor.

ayrıca oradan bana bir porsiyon johnny castle gönderir misiniz?

bu film için fragman değil, en sevdiğim sahneleri paylaşıyorum:

ilki johnny castle'ın nobody puts baby in a corner repliğini söylediği sahne. bu replik american film institute tarafında en iyi 98. film repliği seçilmiş.



bu da muhtemelen filmin en meşhur sahnesi, johnny ile baby'nin time of my life eşliğinde dans ettikleri sahne:



(bkz: dans eden erkeklerin çok seksi olması)

(bkz: ayı sözlük yazarlarının depresyona girdiklerinde izledikleri filmleri)

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

sait faik abasıyanık

sait faik abasıyanık hayatı boyunca üç kadına yakınlaştı. bunlardan ilkiyle evlenmesini annesi istemedi. bilenler bilir; sait faik annesine aşırı düşkündür. evlenmek istediği ikinci kadın teklifini reddetti. üçüncüyle ise annesinin isteği üzerine nişanlandı. on ay nişanlı kaldı, ayrıldı. sait faik'in yakın arkadaşı ise yazarın kimseye dile getirmediği aşk hayatını öykülerinde anlattığı ve sait faik'in aslında eşcinsel olduğunu söyledi. başka bir yazarda bunu onayladı ve abasıyanık'ın ölmesine yakın sırf içindekileri söyleyebilmek için hikayelerinin biçimini değiştirip gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini söyledi.

sait faik abasıyanık'ın hikaye ve romanlarında homoerotizm, erkek imgesi ve kadın temsilleri başlığı altında oğuz güven'in yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

meraklısı için:

http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006152...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

sophia loren

1934 roma doğumlu akademi ödülü sahibi aktris.

1961 yılındaki kızım ve ben filmiyle akademi ödülü aldı ve marilyn monroe, jane fonda ve brigitte bardot ile yarışan bir seks sembolü haline geldi.

2007 yılında pirelli takvimi için poz vermiştir.

bence dünyadaki en güzel kadınlardan bir tanesi.

fotoğraflar:









bu da kendi sesinden seslendirdiği bir şarkı ile filmin birinden görüntüleri:


  • /
  • 17
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 340

efendi adamlar çöpe giderken piç beylere yönelimin tavan yapması

genelde kezbanların rahatsız oldukları sorunların en başında gelir. "nerede serseri var gidip buluyorum" diyen bu kişiler genelde ilişki yaşadıkları kötü çocuk tarafından hırpalanmalarına rağmen ses çıkarmazlar. çünkü prenslerimiz ve prenseslerimiz için bir piçi yola getirmek en büyük başarıdır. samimiyetsizlikten kırılan arkadaş ortamlarında "bakın onu nasıl eve bağladım, benden sonra bir daha hiç eskisi gibi olmadı" diyebilmek için bu çocuklarla aşklarını ve sabırlarını sınarlar.
bu piç beylere ilgi gösteren kadınların ve adamların en sevdikleri romanın fifty shades of grey olduğunu düşünüyorum.

(bkz: en sevdiği roman fifty shades of grey olan insan)

sait faik abasıyanık

sait faik abasıyanık hayatı boyunca üç kadına yakınlaştı. bunlardan ilkiyle evlenmesini annesi istemedi. bilenler bilir; sait faik annesine aşırı düşkündür. evlenmek istediği ikinci kadın teklifini reddetti. üçüncüyle ise annesinin isteği üzerine nişanlandı. on ay nişanlı kaldı, ayrıldı. sait faik'in yakın arkadaşı ise yazarın kimseye dile getirmediği aşk hayatını öykülerinde anlattığı ve sait faik'in aslında eşcinsel olduğunu söyledi. başka bir yazarda bunu onayladı ve abasıyanık'ın ölmesine yakın sırf içindekileri söyleyebilmek için hikayelerinin biçimini değiştirip gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini söyledi.

sait faik abasıyanık'ın hikaye ve romanlarında homoerotizm, erkek imgesi ve kadın temsilleri başlığı altında oğuz güven'in yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

meraklısı için:

http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006152...

homofobi

elit gay kriterleri

gördüğüm kadarıyla kimse doğru cevabı verememiş. önce elit nedir onu yazalım.

elit siyaset ve sosyoloji kuramlarında, fazlasıyla büyük miktarda sermayeyi veya iktidarı elinde tutan küçük bir insan grubuna denir. ne yazık ki günümüzde elit denince akla çok zengin insanlar gelmektedir.

türkiye'de elit gay olduğunu pek düşünmüyorum. varsa bile kolay kolay kendilerini ifşa etmezler.

bim'de satılan pembe prezervatif

takılan penisi pembe ciklete, ciklet yalnız sakız değil, benzeten dünyanın en kalın prezervatifi. normalde yüzde beş kaçak ihtimali olur ya bunlarda bence yüzde sıfır yazmalılar.

fuck buddy

türkiye'de çok yanlış anlaşılmış kişi.

efendim yüzümde tüylerin yeni bittiği zamanlarda seks yapacağım uzun süreli birini arıyorum kafası ne yazık ki fuck buddy olayında çalışmıyor. çünkü uzun süreli seks yapacağınız kişiyle gerekli mesafeyi ayarlayıp aradaki mesafeyi korumazsanız zamanla birbirinize bağlanabilir ve daha kötüsü birinizden birisi birinize bağlanabilir.**

şimdi vereceğim, zaman içerisinde başarısından emin olduğum bir kaç madde fuck buddy ile olan ilişkilerinizi sorunsuz bir şekilde götürebilirsiniz.

1- çok muhatap olmayın.

bence en zoru bu. yani yaşadığımız çevre belli. adam ayak üstü yalanları söylüyor, ruhumuz duymuyor. konuşmak şart ama ileri gitmemek gerek. hani yatağınıza kimi aldığınızı bileceksiniz ama hayatına çok müdahil olmayacaksınız. sanki onun özel hayatı çok umrunuzdaymış gibi soru sormayacaksınız. yani siz bilirsiniz... eğer özel hayatıyla ilgili çok konuşmaya başlarsanız size bağlanabilir veya siz ondan etkilenip bağlanabilirsiniz.

2- arkadaş olmayın.

bu biraz ilk maddenin sonucu olacak bir şey. ilk maddeye uyarsanız bu maddeyi kulak ardı edebilirsiniz ama inanın işin en önemli tarafı bu. insanlar arkadaşlarıyla seks yapmazlar. insanlar arkadaşlarının içine girmezler veya onları içlerine almazlar.

3- düzenli vakit ayırın.

eğer ikinizin de hayatları yoğunsa belli bir gün ve saat belirleyin ve ihtiyacınızı o vakitte giderin. yani karşınızdaki kişi sizin ne arkadaşınız ne sevgiliniz. iş ortağı gibi düşünün. haftanın belli günü veya günlerinde birbirinizin ihtiyacını gidereceksiniz. eğer canınız istediğinde onu ararsanız bu iş olmaz. hem zırtpırt arayıp rahatsız etmemeli hem de mesafeyi fazla açıp fuck buddynizin başka arayışlar içine girmesine engel olmalısınız.

4- seviştikten sonra yatakta çok vakit geçirmeyin.

size beraber uyumayın demiyorum. zaten uyumamanız gerektiğini biliyorsunuz. ancak seviştikten sonra nefes nefese kendinizi yatağa bıraktığınızda sarılma gibi istenmeyen duygusal bağların kurulmasını engellemek için o yatakta çok vakit geçirmemelisiniz. ha eğer gece beraber vakit geçirdiyseniz ve beraber uyumak zorundaysanız dönün sırtınızı yatın. kesinlikle hiçbir bağ kurmayın.

5- zevk alıp almadığına dikkat edin.

özellikle ilk buluşmada, ikinci buluşmayı garantilemek istiyorsanız buna dikkat edin. unutmayın, o sizin erkek arkadaşınız değil. sizin yataktaki bencil tavrınıza katlanmaz. bu yüzden karşılıklı zevk çok önemli.

6- robot muamelesi yapmayın.

robot muamelesi yapmayın diyorum ama şimdi mekanikten örnek vereceğim. makineler her ne kadar işlerimizi görmeleri için icat edilmiş olsalar bile ara sıra bizim onlara bakmamız, yağlarını değiştirmemiz veya vidalarını sıkmamız gerekmektedir. her ne kadar kendi zevki için sizinle sevişen fuck buddyniz bile olsa seviştikten sonra hemen yollarınızı ayırmayın. giyinin ve imkanınız varsa kahve için. siyasetten, sanattan veya müzikten bahsedin. görüşmediğiniz süre içerisinde ne yaptığınızı konuşabilirsiniz ancak kesinlikle özel hayatlarına müdahil olmayın. bu çok önemli.

fuck buddynizi paket ürünlere benzetebilirsiniz. yukarıdaki kurallar ilişkinin daha uzun sürmesi için gerekli olan şeyler. raf ömrü gibi düşünün. sıraladığım maddelere uyarsanız daha uzun süre görüşürsünüz. öbür türlü aşık olmak, arkadaş olmak, fazla samimiyetten sıkılmak gibi bir sürü sorunla karşılaşabilirsiniz.

translar ile geyler arasındaki anlaşmazlık

okumuş kesimde pek olmasa bile okumamış veya okumayı sadece üniversite bitirmek olarak algılamış gey ve trans bireylerde görülen anlaşmazlıktır. bu anlaşmazlığı yaşayan iki tarafta da diğer tarafı eksik görme durumu vardır. translar için konuşacak olursam sanki zamanında hiç gey olarak yaşamamış gibi geylerin hayatını aşağılama söz konusudur. kendilerini kadın olma kararını verdikleri için çok cesur bulurken aslında kadın olmaları gereken geylerin bu cesareti gösteremedikleri için erkek olarak kalmakta ısrar ettiklerini savunurlar.

olaya geyler arasından bakacak olursak diğer tarafı hasta olarak suçlamalarını ele alabiliriz. normal olanın kadın ve erkek olarak doğmak olduğunu söylerken kendilerinin başka bir erkeği severek bu doğruyu hiçe saydıklarını görmezden gelirler. transların, kadınlara özendiklerini söyleyenine bile denk geldim. sanki bir erkek sırf özendiği için kadın olmak istermiş gibi.

ama bana kalırsa gereksiz ve anlamsız bir tartışma. günün sonunda hepimiz aynı bayrağın altında toplanıp başkalarının normaline karşı durmuyor muyuz?

hoş, bu tartışmayı yapanlar genelde karşı durmayanlar ya neyse...

sait faik abasıyanık

sait faik abasıyanık hayatı boyunca üç kadına yakınlaştı. bunlardan ilkiyle evlenmesini annesi istemedi. bilenler bilir; sait faik annesine aşırı düşkündür. evlenmek istediği ikinci kadın teklifini reddetti. üçüncüyle ise annesinin isteği üzerine nişanlandı. on ay nişanlı kaldı, ayrıldı. sait faik'in yakın arkadaşı ise yazarın kimseye dile getirmediği aşk hayatını öykülerinde anlattığı ve sait faik'in aslında eşcinsel olduğunu söyledi. başka bir yazarda bunu onayladı ve abasıyanık'ın ölmesine yakın sırf içindekileri söyleyebilmek için hikayelerinin biçimini değiştirip gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini söyledi.

sait faik abasıyanık'ın hikaye ve romanlarında homoerotizm, erkek imgesi ve kadın temsilleri başlığı altında oğuz güven'in yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

meraklısı için:

http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006152...

miacaba vs green apple

yeni nesil ülkü ocakları reisi miacaba ile bir dönemin asena green apple'ın taraflarını oluşturdukları kavga.

green apple folyalı ellerine tutuşturduğu çantasıyla, adeta bir devlet bahçeli edasıyla miacaba'yı rezil edeceğini söylerken, miacaba kpss hazırlık testlerinden fırsat buldukça rte edasıyla "bunlar troll bunlar zamanında sözlüğümüzün formatına uymadılar demekte geri durmuyor. **

aşağılık kompleksi

psikiyatrik bir rahatsızlıktan çok psikolojik bir bozukluk olan durum. kişinin bazı yönlerden ve bazı durumlarda kendisini aşağı hissetmesine neden olan karmaşadır.

bu komplekse sahip kişilerde genelde kendini ispat etme çabası görülür. mesela ikili tartışmalarda son en son sözü söyleme takıntısı hatta tam manasıyla laf sokma çabası buna örnek verilebilir. genelde bu aşağılık kompleksi farkına varılmaz ve kişiye eziyet eder. özgüven eksikliği, saplantı bozuklukları ve kültürel yozlaşma aşağılık kompleksinin nedenleri arasında gösterilebilir.

ırkçılarda sıkça karşılaşılan bir durum diye biliyorum.

(bkz: ırkçılık)

(bkz: adolf hitler)

ayrıca;

(bkz: üstünlük kompleksi)

arkadaşa eşcinsel olduğunu söylemek

öncelikle en yakın ne demektir, farkında olun.

size en yakın olanlar genelde ailenizdir. kan bağından çok gönül bağıyla size bağlıdırlar. sizin için fedakarlık yaparlar ve bu fedakarlıkları yaparken karşılık beklemezler. hafta sonu sinemaya giderek veya dedikodu yaparak bu gönül bağı kuramazsınız. onu da diyeyim. **

neyse konumuza dönüyorum.

açılmanın asla bunun bir sır olarak kalacağını düşünmeyin. kalmaz. bir kere açıldığınız zaman geri dönüşü yoktur. ha, bu kötü bir şey mi? ben bilemem. sen kendi realiteni bir düşün, sonra açıl...

sonra hayatınızda hiç tanımadığınız insanlarla karşılaştığınızda "ayy attitude sen misin? ben çok ufak tefek bir çocuk bekliyordum?" dediklerinde şaşırmayın.

şaşırdım mı? şaşırdım.

sonra kabullendim.

hükümeti sevmeyen ama devlete tapan güruh

öncelikle başlığın ekşi sözlükteki halini yazmak istiyorum:

(bkz: hükümeti sevmeyen ama devlete tapan kitle)

başlığı aşıran arkadaş ya copy-paste yapmayı bilmiyor ya da bir yerde okuduğu cümleyi başka bir yere taşıyacak hafızaya sahip değil. ha, evet kendisi devlet memuru olmak için yırtınan ancak devlet memuru olamayan bir öğretmen adayı. anladığım kadarıyla coğrafyacı. haha yok akp ile devleti bir tutarken, devlet memuru olmak isteyen yani ona göre akp'nin memuru olmak isteyen** birine laf anlatmaya çalışarak değerli vaktimi harcamayacağım. madem başlık ekşi'den aşırılmış ben de ekşi'de bu başlıkta favladığım bir entryi buraya copy-paste yapacağım.

not: entry'de cinsiyetçi terimler olabilir. onlar için kusura bakmayın. kpss'ye girerek onun deyimiyle akp memuru olmak isteyen birinin en anlayabileceği yazı bu. yazının orijinal bozulmasın diye düzeltmedim.

"günlük siyasi tartışmalarda da defalarca nedenini açıklamaya çalışsam da, maalesef geri zekalı, tek derdi akp ve dolayısıyla tek siyasi düşüncesi anti-akp olan, gerekirse dibinde bombalar patlatan teroristlere bile sempati besleyen, dünya görüşü kısıtlı, devlet nedir, hükümet nedir, dünya siyasi tarihi nedir bilmeyen, bilal'e anlatır gibi anlatılsa da anlamayan kitlenin hiçbir zaman anlamayacağı kitle.

öncelikle bu başlıkta belirtildiği gibi bu kitlenin çoğunda devlete tapma yok. akp ya da başka hükümeti sevmemek devlet düşmanlığı, devleti zayıflatma, yok etme gereksinimini getirmez. bu sadece anarşist düşüncede olabilir, sen bu devirde devletsiz bir yaşam düşünüyorsan sana güzel ütopyalar zaten kardeşim, yolun açık olsun, ha sorsak hdp'ye oy vermişsindir, belirtildiği gibi onların da hedefi kendi devletlerini kurmak, ha her şeye karşıysan saygım var sana ama gerçekçi değilsin, muhtemelen alakasız iki yüzlü bir hayat yaşıyorsundur.

hala kalkmışlar burada ilkokul seviyesindeki zekayla aakapee devlett zaten, devlett oldu bunlar!!!!. ulan zaten biz de bu yüzden akp'yi sevmiyoruz ya, hükümeti sevmiyoruz diyoruz, adamlar devleti ele geçiriyor, geçirdi, her kurumu kendilerine bağladılar, istedikleri gibi at koşturuyorlar, iç içler, dış işler, eğitim, halk, sağlık hizmetleri akla gelen her şey bitmiş, uzatmaları oynuyor. iyi de bunun senin yaşadığın ülkedeki devlet kavramıyla ne alakası var. bu devletin başında inönü de vardı, kartalla meclise gelen ecevit de, menderes de, yargılanıp ceza alan erbakan da. hükümetler değişti, devlet kurumu gelişmekte zorlandı, yeteri kadar gelişemedi belki ama bu genel olarak yaşadığın yerdeki devlete karşı olman anlamına gelmez.

sen yine anlamadın değil mi, bak düşük zekalı kardeşim, sana yine bilal'e anlatır gibi anlatayım. naziler bu dünyaya ne kadar zarar verdi, milyonlarca insan öldü, bundan büyük faşistlik dünya tarihinde görülmedi heralde. devleti de ele geçirmişlerdi, bütün kurumları vs. şimdi uzun uzun daha atlatmaya gerek yok o zaman yaptıklarını, halkın desteğini de almışlardı. fakat şu an almanya'nın geldiği konum ortada, ama iyi ama kötü, halkı senden çok daha rahat yaşıyor. bunu kabul ediyorsundur heralde. zamanında yapılanlar alman devletinin suçu değildir, bunun devletle filan alakası yok, bu o zamanki hükümetin suçudur. senin mantığınla tüm dünyanın hala alman devletine düşman olması lazım.

ama sen de ben de biliyoruz ki, senin derdin t.c kardeş. bu düşünceyi de yaftalar durursun, yine düşük iq'un ile her boku bildiğini sanırsın. belki sikik barlarda da bu kafayla 1-2 kız kandırıp sikersin kendi zekandan.

bu düşüncedekilere de kemalist dersin, al hadi tanımla, ayrıştır beni de.

akp'ye oy atmadım atmam
kemalizm sevmem
dini inancım yok
milliyetçilik gibi zırvalamalara inanacak kadar da gerizekalı değilim
akp polisini de sevmem, dünyada herhangi bir devletin teknoloji yerine askeriyeye para aktarmasını da anlamam

dibimde bombalar patlıyor, ne yapayım, devletin daha da güçsüzleşip bu bombaların patlamalarının artmasını mı isteyeyim senin mantığınla. sokağa çıkacak hali kalmadı milletin, yarın bir gün metroya, otobüse de mi binemeyelim, hastanelere de mi gidemeyelim, devlet kapatsın mı toptan.

sorsak hümanistsindir, senin hümanistliğini sikeyim. ölen çocuklara çok üzülürsünüz ya, ama gündelik hayatta ilk işiniz herkese faşist demek, düşünce özgürlüğünü sadece kendi adınıza kullanmaya çalışmak. siktiğimin iki yüzlüleri."

akp'ye hırsız diyen kaçakçı kürt

iki tarafta şu ülkeden gittikleri gün, güzel bir güne uyanacağız. iki grupta birbirinden beter. benim hırsızlığım iyi senin hırsızlığın kötü, sögörö çök pöhölö ödömlör nö yöpsönlör demek "çalıyorlar ama çalışıyorlar," bahanesinden farklı değil. neyse.
Henüz takip eden biri yok.