bahtabakan

Durum: 239 - 0 - 0 - 0 - 19.07.2014 00:24

Puan: 2690 - Sözlük Kezbanı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 12

transseksüel kadına seni muayene etmem diyen doktor

hipokrat yemini eden, yeri geldiğinde, acil durumlarda hayvanları bile tedavi eden bir meslek grubunun yüz karası bireyi. demek ki insanları kafasındaki yobaz düşüncelere göre tasnif edip kendince ötekileri hayvan olarak bile görmeyen doktorlar varmış. okumuş etmiş koskoca!!! doktor olmuş bir de.

oral seks

güzel dudaklı ve iyi yapmasını bilen birisinin sizi bulutların üzerine çıkarabileceği eylem.
son zamanlarda anal seksten daha zevkli geliyor bana. ben ayakta partnerim önümde diz çökmüş olarak yaptığında ise iliklerim bile boşalıyor. bir de partner uzun saçlı ise saçlarından tutup bastırmak da başka bir zevk

mersin

çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği memleketim. ilk aşkımın şehri.
atatürk parkında kayalara oturup utanarak el ele tutuşup dalgakıranın ötesindeki gemileri izlediğimiz şehir mersin.
hayatımdaki tek ve gerçek aşkı yaşadığım ve ilk defa bir erkekle öpüştüğüm şehir mersin.
(ne mutlu ki bana öpüştüğüm o çocuğa aşıktım. o çocuk, ben çocuk. şehir ve deniz öyle etkilemiş ki beni ondan sonra kimi öptümse hep bir ihanet vardı. her öptüğümü onu öper gibi öptüm. hep o naifliği koruyarak, masumca, avucumdaki yaralı yusufcuk kuşunu öper gibi öptüm. ihanet hep yanı başımdaydı ondan sonra)
ilk gençliğimizde onunla korkarak, çekinerek gittiğimiz, üç film gösterimi olan, kesif kokunun içerisinde birbirimizi okşadığımız sdalı sinemasının şehri mersin. yıllar sonra şimdi düşünüyorum da hiçbir kaçamak, fantezi vs. o heyecanın ve coşkunun yanından bile geçememiş. aklı bir karış havada iki liseli olarak herkesten gizlediğimiz aşkı yaşadığımız şehir mersin. şimdi aşk diye yaşananlara bakınca ne kadar boş ve anlamsız geliyor. cep telefonu yok internet yok. ev telefonundan birbirimizi arayıp bizi iki iyi arkadaş sanan ebeveynlerimize m......’yı/ h….’ı verir misin teyze/amca demenin heyecanını yaşadığımız şehir mersin.
sokaklarında birbirimizin gözlerine hep sevişecekmiş gibi baktığımız şehir mersin.
ilk kez bir erkeğin içine girmenin, onun içinde olmanın, heyecanını, telaşanı, zevkini, lezzetini, hazzını, mutluluğunu, unutulmazlığını yaşayıp ve bu duyguların hiçbirisini bir daha yaşayamama tanıklık eden şehir mersin.

ayılığın şanındandır yiyecek içeklerden bahsetmek. ramazanda yediğim kerebiç, okul çıkışlarında yediğim bicibici, namrun'da yediğim karsambaç, hala favori yemeğim olan tantuni (ama ben çocukluğumdan beri tintini derim nedense) ve hiç azalmayan yüksek libidomun kaynağı olduğunu düşündüğüm cezerye; bu yiyeceklerin hiçbirisini mersin'in dışında yemeyi istemem. ama ne yaparsın ki el mahkum 'belki andırır' diyerek yiyorum arada sırada.
mersin bir kent değil bir şehirdir. bir şehir düşünün gündüz denize girip güneşleniyorsunuz akşam 45 dakikalık bir araba yolculuğuyla yaylada, püfür püfür toros rüzgarları eşliğinde, çam kokuları içinde, cırcırböceklerini dinleyerek, yıldızlı semaların altında rakınızı içiyorsunuz.
işte böyle bir şehir mersin.



bu şarkı da cırcırböceklerine eşlik ediyor olsun :)



kara şimşek

çocukluğumun dizisi. jenerik müziği, arabanın önünde sağa sola gidip gelen o kırmızı ışık hipnotize ederdi bizi. araba da pontiac transamdı. tabi bu bilgiyi çok sonraları öğrendim.

pissing

yüze vücuda yapmayı sevdiğim fantezi.

yatak keyfi

uyanınca sevgiliyle cilveşerek yapılanı keyife keyif katan eylem.

uzun saç

yakışanını yoldan çevirip öpmek istediğim saç şekli.

şehvet

damarlarımdaki kanı kaynatan duygu

göbekte trompet çalmak

çalana değil çaldırana bak denilesi eylem

koyun dediniz biz de koyduk

kendilerine 'koyun' denilen kişilerin aynı sığlıktaki cevabı. bu ülkenin iktidar destekçileri de muhalifleri de aynı kalitede malesef. biraz dışarıdan bakıp fark görebilen beri gelsin.

mustafa sarıgül

seçimden önce ''çare sarıgül'' diyenler şimdilerde twitter'de sarıgül'e çare bulabilmek için çabalıyorlar. ''mansur hakkını arıyor sen neredesin'' diye büyük bir tepki var. twitlerin gazına gelmemek gerektiğini anlamış sanırım hiç ses yok kendisinden. ankara seçimlerindeki gibi çok küçük, hileyle hurdayla kapanabilecek bir fark yok ama yinede birkaç twit atmasını beklerdim.
kendisinin de dediği gibi ''herkes en iyi bildiği işi yapmalı''. kendisinin en iyi yaptığı şey chp kongrelerinde delege yumruklamak. şiddetle, baskıyla chp'yi yönlendirmeye devam et.
(taktım sana sarıgül reyiz)

yaymak

cümle içinde kullanımı :

-napıyosun?
+mabadımı yaydım yatıyorum. eheheheheh

şeklinde olan kelime

şişman kişiyle dalga geçmek

bir dönem sağlık bakanının zayıflatma yöntemi olarak önerdiği durum. obezlere şişko diyelim demişti.
155

2014 yerel seçimleri

milliyetçi faşist mhp ile ulusalcı faşist chp nin birlikte hareket ettiği ama sonu kendileri açısından hüsran olan seçim. doğuda güney doğuda esameleri bile okunmamıştır. akp seçmenine koyun, göt kılı, roboski katliamında ölenlere katır diyen zihniyetin, şuan itibariyle parti genel merkezlerine bile gitmeyen, tatava yapma bas geç diyerek bdp-hdp seçmeninin oylarına göz dikenlerin neredeyse 24 saatir ortada görünmeyenin becerebileceği iş değil seçim kazanmak. akp nin ötekeleştirmesinden daha rezil bir ötekileştirme kampanyasının sonucu bu. kimse akp'ye ve akp seçmenine kızmasın.

bir gezici akp mitinginde başlığıyla bir blogda yazılmış bir yazı vardı. (başlık bunun gibi bir şeydi tam hatırlayamıyorum) o yazı hep olumlu eleştirilmişti. evet halkı tanımıyoruz denilmişti. halbuki o yazı da o olumlu eleştirilerde halk dedikleri insanları aşağılamak tepeden bakmanın ta kendisiydi. asıl sorun da tam bu işte. halkı anlamamız lazım derken bile kendini halktan ayrı görüp ''aşağıdakilere'' dair sosyal medyadan esip gürlediler. ne oldu?

mustafa sarıgül

üzdün bizi sarıgül başkan :(

seçim günü kavgaları

muhtar seçiminin cumhurbaşkanı seçiminden daha zor olduğu güzel ve yalnız ülkemin gerçeklerinden birisi.

http://onedio.com/haber/secimler-kavgali...

cumhurbaşkanına sorulacak sorular

'insan gerçekten hayret ediyor' derken neyi kastedmiştiniz?

oy kullanmaya giderken unutulmayacaklar

tahin pekmez

sevgilisi olmayanların düzenli olarak her sabah yememesi gereken karışım. arkadaş bu neymiş yav. geceli gündüzlü önümde demirden bir jopla yaşıyor gibiyim. kendi başıma kişisel çabalarım da işe yaramıyor. önerisi olan?

ayı sözlük itiraf

bu başlığa yazılacak kadar değerli olmasa da; bildiği kelimelerin sayısından daha fazla kişiyle ilişki yaşayıp hala 'sana aşığım’ diyebilecek, muhatabının da buna inanabileceğini düşünebilecek kadar cüretkar olan birisiyle, talihsiz bir şekilde tanışmış olmanın geride bıraktıklarını paylaşmak durumunda kaldım. entrynin ithaf edildiği şahısın yazılanlardan hiçbir şey anlamayacağına eminim ama 'konuşsam fayda etmez, sussam gönül razı değil’ kabilinden yazmak istedim.
türkiye'nin en büyük şehrinde yaşayıp ortamlarda 'işini göreceği' ayı kalmayınca sözlüğe gelip ''handsome hairy silver daddy bear's seviyorum biriniz gelsin beni kendine aşık etsin'' diye serzenişte bulunabilecek iğrençlikte birisinin varlığından haberdar olmak sanırım bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisidir. sözlüğü 'dibini dövdürecek' 'tokmakçı' bulma aracı sanan insanlar var. bu niyetini aşk için çabalama olarak göstermek için de her zamanki psikolog yalanına başvur. bilmiyor ki psikolojik destek seansı hoşlandığın profildeki psikologun altına yatarak, seks yaparak gerçekleşmiyor maalesef.

hayat, insan yaşanarak öğreniliyor. görerek, yaşayarak, deneyimleyerek öğreniyor insan hayatı ve aynı şekilde tanıyor insanı, insanları. zaman ve emek gerektiren bir eylem. bu kadar emek ve zamanın sana bıraktığı şey de sadece salt yalnızlığı anlamak. yalnızlık bir yatakta iki kişi yatmayla, her gece yeni birisiyle sevişmeyle giderilmiyor. ancak dünyanın neresinde olursa olsun senin için atan bir kalbin varlığı hafifletiyor salt yalnızlığın sızısını. bunu bilmeyen, anlamayan insan ise yalnız kalmamak uğruna ruhunu da, bedenini de mahvetmekten öte gitmiyor.

not: bu entrynin girildiği saatlerde hamamlarda, saunalarda, bar kapılarında, bar tuvaletlerinde, kafelerde, arkadaş evlerinde daha benim bilmediğim bilemediğim nice ortamlarda iliklerini kuruturcasına dölünü emeceğin, sağacağın 'balamozlar' yalnızlığına çare olur umarım.
:)
  • /
  • 12
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 239

firuzağa hamamı

yılbaşı gecesinin ertesi günü gittiğim hamam.

gitmemiş olanların fikir edinebilmesi için mekanı ve ortamı kırık dökük de olsa anlatmaya çalışayım. burası blog değil sözlük diyenler rahatlıkla eksileyebilirler.
öncelikle buraya hamam denilmesinin tek sebebi kapısında hamam yazıyor olması. bildiğimiz hamamlar gibi temizlenmek için değil kirlenmek için gidilesi bir hamam.
şu yaşıma geldim (ifade doğrumu bilmiyorum) gay hamama gitmiş değilim. daha doğrusu birkaç gün öncesine kadar gitmiş değildim. senenin ilk gününü hamam sefası ile süslemek amacı ile mezkür hamamın gediklisi diyebileceğim bir arkadaşımın rehberliğinde gittim.
kapıdan girişle başlamak gerekirse; hamamın müdavimi olan arkadaşımla ahşap kapıdan içeri hamam mimarisinde soğukluk denilen mekâna girdik. burada çay sigara içen peştamalli ve dolap, kabin sırasının kendilerine gelmesini bekleyen giyinik insanlar vardı. yoğunluğu buradan anlayabilirsiniz. biz de sigara yakıp beklemeye başladık. ilk izlenimim peştamalini ikiye katlayıp onu da ''düşük bel'' olarak giymiş, müşteri arar edasında şuh kahkahalar atan birkaç çocuğun dışında gey hamamda olduğumu düşündürecek bir durum söz konusu değil. görevliler sıranın bizde olduğunu söyleyerek kapıları bu salona açılan kabinlerden birisinin anahtarını verdi bize. kabinler sadece girişte yok. üst katta da yan yana sıralanmış bir şekilde birçok oda var. biz kabinde soyunup elimize verilen peştamalleri giydik. tekrar, sözünü ettiğim salondan geçerek küçük bir kapıdan ılıklık bölümüne geçtik. burası soğukluk denilen kısımdan biraz farklı. salondan, küçük odalara ulaşımı sağlayan koridor gibi bir yer. burada insanlar daha samimi. yani mekanın ismi gibi artık ılıklaşmış ilişkiler görülebiliyor. ama yine de çok fazla bir hareketlilik yok. sarılan, küçük öpücüklerle idare eden şahıslar öylesine ayakta bekliyorlar. sanırım sıcaklık ya da saunadan çıkan insanlar biraz rahatlamak için burada bekliyorlar. bu kısım o kadar kalabalık ki birilerine sürtünmeden adım atmak mümkün değil. soğukluk kısmına açılan küçük kapıyı açmak için bile bir sürü insan sağa sola çekilmek zorunda kalıyor. bu kısmın hemen sağ tarafında iki adat alaturka tuvalet var. ikimiz de önce tuvaletlere girdik. ben sağdakine girdim ama daha kapıyı kapayamadan geri çıktım. çünkü tuvalet çok pisti ve musluk çalışmıyordu. a dostlar ben hijyen delisi birisi değilim. doksanlı yıllarda kredi yurtlar kurumuna bağlı yurtlarda gocunmadan yaşamış birisiyim. şimdi o yurtların durumu nedir bilmiyorum ama o yıllarda o yurtlarda kalanlar anlamıştır demek istediğimi. hamamdaki tuvalete pis demek pis kavramına hakaret olur. eğer titiz birisi iseniz o görüntü karşısında direk kusabilirsiniz. kokuyu söylemiyorum bile. arkadaşıma sorduğumda onun girdiği diğer tuvaletin normal olduğunu söyledi. musluğu da çalışıyormuş. tuvalet tecrübesinden sonra ben direk hamamı terk etmek istedim ama hem arkadaşımı ısrarla gitmeye ikna etmemden hem de lanet olası meraktan dolayı gitmedim bir yere. sonra yine bir kapılan geçerek bir önceki gibi bir mekana girdik. birkaç kapı açılıyor buraya ve oturmak için plastik kanepeler var. sağ taraftaki iki kapı yıkanma bölümüne açılıyor. bu iki kapıdan soldaki ortada göbek taşı olan bildiğimiz hamam. kurnaların etrafında müşteriler yıkanıyor. yıkanma derken öyle haldur huldur yıkanma gelmesin aklınıza. plastik taslardan üzerlerine su döküyorlar sadece. yahu saatlerce durdum içerde bir tane sabunlu, köpüklü birisini göremedim. tamam ne istiyorsanız yapın da sonuçta burası hamam. işinizi bitirince bari vücut terini atmak, içerdeki o iğrenç kokudan kurtulmak için bir sabun kullanın. param olsa o hamamın karşısına of hamam açarım. orada kirlenenler gelip benim hamamda temizlensin diye. neyse efem boş bir kurna bulup iki yanına oturduk. tiplerin çoğu, çaldığı atı kapıya bağlayıp içeri girmiş gibi. nerde at hırsızı var bu hamam toplanmış. at hırsızı pazarı gibi bir yer işte. işin kötü tarafı bunlar kendilerini çok seksi zannettiklerinden dolayı havaları da bambaşka. çoğu kişi kasıtlı olarak bacaklarını açıp oturduğu için her boy ve tipte inik penis görebilirsiniz. az da olsa yabancılar bulunduğu için sünnetsi penis de görebilirsiniz. çift gelenler muhabbet ederken tekler genelde birbirlerini kesiyorlar. burada da çok hareketlilik yok. sadece kaçamak öpüşmeler var. biz de biraz su dökündükten sonra hamamı keşfe çıktık rehberimin öncülüğünde. yıkanma bölümüne geçen iki kapıdan söz etmiştim. soldakini anlattım sağdaki de ona benzer bir yer ama küçük göbek taşı falan yok ve çoğu kurnanın suyu akmıyor. bu bölüme açılan bir başka kapı da karanlık odanın kapısı. burası 3x3 büyüklüğünde olduğunu tahmin ettiğim küçük ve adı üstünde karanlık bir oda. kapı aralığından içeri girmek çok zor. hamamın diğer bölümlerindeki kalabalıkla eşdeğer bir kalabalık var bu küçük odada. kapıda biraz bekleyip çıkan birkaç kişinin yerine girmeye çalışanlarla beraber girdim. tabi girdim derken odanın ortasına ilerlediğim anlaşılmasın. kapı aralığının olduğu yere kadar ancak bir adım ilerleyebildim. sonra böyle böyle birkaç adım daha atarak odanın içini görebileceğim bir yere kadar ilerledim. tabi buradaki koku bambaşkaydı. yani kapıdan dışarı yayılacak kadar kesif bir koku var. o kadar insanın ter ve meni kokusu. kokunun ağırlığını anlatmam mümkün değil. o kadar grup seks yaptım ama böyle kokan bir ortam görmedim. içeride kimin eli kimin cebinde belli değil. oturanlar peştamalin altından ya da peştemali çıkarmış olarak mastürbasyon yapıyor. bazıları oral seks yaptırıyor bazıları diz çökmüş oral seks yapan kişinin kalçalarını, vücudunu okşuyor bazıları da birbirlerini iterek oral seks yapan kişinin içine girmeye çalışıyor. yani ne olduğu tamamen muamma. ayakta duranlar öpüşüyor birbirlerini okşuyor. ben sadece izlemeye ne olup bittiğini yerinde görmeye gelmiş olmama rağmen kaç kişinin tacizine maruz kaldım bilmiyorum. bir el göğüs kıllarımı okşuyor, onu uzaklaştırmaya çalışırken bir el penisime uzanıyor, o esnada başka bir el peştemalin altından testislerimle oynuyor, bir başka el kalçalarımın üzerinde geziniyor. feminen narin yapılı akça pakça birisi değilim. bildiğin ayıyım. kıllı bıyıklı göbekli vs. buna rağmen kaç kişi beni okşadı bilmiyorum. sonra arkadaşım da geldi karanlık odaya. ben de çiftiz görüntüsü vermek için ona sarıldım. arkadaşım benim aksime genç ve akça pakça biri. onun başına gelenleri siz anlayın artık. tabi o, hamamın müdavimi olduğu için çok daha rahat ve sakin tepkiler verdi.
içeride bu hengame devam ederken kapıdan bir ses duyuldu. '’dolmuş kuyruğu mu bu, yoksa sucuk ekmek mi dağıyorlar?’’ bunu söyleyen kişi '’hala’’ dedikleri bir adam. sanırım hamamın gullümcüsü o hala. ortama biraz daha baktıktan sonra arkadaşın yönlendirmesiyle saunaya yollandık. tabi karanlık odadan, götten baştan vazgeçmiş bir şekilde, '’sikmeseler bari’’ temennisiyle çıktım karanlık odadan. saunaya ılıklık bölümünden geçiliyor. hamamdan çıkışa göre sağa dönüyorsunuz koridorun sonundan sola dönünce yine karşılıklı iki plastik kanepenin olduğu bir bölüm var. bu bölümün sonunda ise siyah cam kaplı küçük bir oda var. işte orası sauna. sauna normal sauna. içerisi çok sıcak, ağaç sedirler vs. burada da kimi peştamalin üzerinden penisini okşuyor kimi çıkarmış mastürbasyon yapıyor birbirlerine kaçamak bakışlar atarak. biz girdiğimizde bir kişi oral seks yapıyordu. adamın birisi ayakta sedirin üzerinde duruyor, diğeri de bir alt basamağa oturmuş abartılı sesler çıkartarak oral yapıyordu. diğerleri de bunları izliyordu. bu durum nasıl gelişti bilmiyorum. biz girdiğimizde içerideki ortam buydu. biz de oturduk terliyoruz ama o dediğim abartılı sesler çıktıkça oral seksi izliyoruz. ama inanın bakmamak imkansız. yarım metre önünde oral seks yapılıyor garip sesler eşliğinde.(bu arada elemanın çok kötü yapıyordu oral seksi). bu '’corp, cuppp’’ sesleri arasında adam boşaldı. tabi oral yapanın ağzına boşaldı. o da ağzındaki meniyi saunanın içine tükürdü. oral yaptıran geğirerek, tükürerek çıktı saunadan. diğeri sağına soluna bakınırken benim arkadaşı kestirdi gözüne. ona yanaşıp okşamak istedi ama arkadaşım reddetti. bu esnada arkadaşımın diğer tarafındaki adam arkadaşımın bacaklarını okşamaya başladı. bu adam karanlık adada da arkadaşıma sarkmıştı. sadece okşayarak değil avuçlayarak, mıncıklayarak, öpüşmeye çalışarak arkadaşıma halleniyordu. yani aynı adam arkadaşımı takip etmiş. sanırım benden çekindiğinden dolayı arkadaşım kimseyle bir şey yapmadı. benim hamama gitmemin asıl sebebi onun anlattığı bir hamam macerasıydı. şimdi efendim arkadaşım kişisi önceden netten tanıştığı birisiyle hamamda karşılaşıyor. adam buna masaj teklifi yapıyor ve masaj odasına götürüyor. masaj odasında kapıyı kilitleyip masaj yapıyor sonrasında da bizimkini afedersiniz iyice bir sikiyor. ama benim böyle bir tecrübem olmadı. baş başa sevişilecek bir tek yer masaj odası o da kalabalıktan dolayı devamlı doluydu. istemem yan cebime koy gibi olacak ama bu kadar eleştirdiğim hamamda 4 saat vakit geçirmişiz. inanın saate bakmasam yarım saat durup çıktık derdim. yaşananlardan rahatsız değilim. sonuçta aşağı yukarı böyle bir yer bekliyordum zaten. gitmeden önce çok çekici geliyordu ama gidip gördükten sonra bir daha gideceğimi düşünmüyorum. sevişen sevişsin, kendini pazarlamak için poposunun yarısı dışarıda gezen tipler müşteri arasın beni ilgilendirmez ama gerçekten o koku, pislik ve bitmeyen tacizler çok rahatsız edici.

firuzağa hamamı aşağı yukarı böyle bir yer. tek güzel şey çalışanların samimi ve özenli davranışı. ben çok kaba insanlardır diye düşünürken aksine çok nazik ve ilgili kişilerle karşılaştım. ücret olarak ise kişi başı 25 tl. tabi bunu temizlenmek için değil o ortamda bulunmak için veriyorsunuz. yoksa hamamın temizlikle hiç alakası yok. ankara’da 40 liraya içtiğimiz şarabı 190 liraya '’ikram’’ eden gey sikme mekanlarından biri değil. hiç gitmeyip de gitmek isteyen arkadaşlar, mutlaka önceden gitmiş bir arkadaşıyla, koku, pislik, taciz gibi olumsuz şeylere hazırlıklı olarak gidin. hamamda da öyle çok hoş çocuk ya da karizmatik adam bulurum beklentisiyle gitmeyin. ben bir tanen eli yüzü düzgün bir çocuk gördüm o da biz girerken çıkıyordu. balamoz ve ayı seven arkadaşım ise bir tane adam beğendi. o adam da kimseyle ilgilenmeyen bir adamdı. sanırım gizli heteroydu.

ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

lise aşkım. ilk ve tek aşkım. hasreti, özlemi, yangını hiç bitmeyen, her an zihnimde, her daim hayatımın tam merkezinde olan aşkım. yalanlarla, yalancılarla avunmuşuz ikimiz de yıllar boyu. şimdilerde tekrar bulduk birbirimizi. insanın bu yaşta eli ayağına dolaşır mı? sevgili denilen züppelerle ses tonunu kalınlaştırıp daha bir karizmatik olmaya çalışan bahtabakan ilk selamlaşmada tayyip'in diyarbakır mitingindeki gibi sesler çıkardı.
çok heyecanlıyım sözlük. yıllar sonra, yıllanmış bir aşkın kıyısında olmanın heyecanı bu.
hadi bakalım bahtımız açık olsun.

bu şarkı eşliğinde şarap içme dileklerimle.

hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik

ayı sözlük itiraf

ben onu hiç unutmamıştım. o da beni unutmamış. dün gece tesadüfen karşılaştık. aradan geçen çok uzun yıllara, ikimizin de hayatına girip çıkan o kadar çok insana rağmen, o aşk, o tutku, o heyecan hiç bitmemiş ikimizde de. ilk defa dokunduğum erkeğe tekrar dokundum, ilk öptüğüm erkeği tekrar öptüm yıllar sonra, ilk öpüşmenin heyecanlıyla.
hiç ummazdım tekrar bu kadar heyecanlanacağımı. sebepsiz değilmiş son aylarda tekrar tekrar aklıma gelişi, tekrar yıllanmış fotoğraflara bakıp bakıp içlenmek. ikimiz de birbirimize baka kaldık. zaman, uzam yıkıldı gitti bir anda. evrende sadece ikimiz var gibiydik. öylece bakıştık sadece. hep sevişecekmiş gibi bakardık birbirimize. yine öyle baktık. bir cesaret yanına gidip 'merhaba. sen h....'sın değil mi?' dedim sadece. gülümsedi, gözleri yaşardı. ağlamadı da, gülmedi de. sadece sarıldı. boynumdan öptü, kokladı. sanırım hayatımın en güzel ve heyecanlı anını yaşadım tekrar aynı kişiyle. bir daha birbirimizi kaybetmemek için telaşla sarıldık birbirimize.
daha ilk gündeyiz ve ayrı şehirlerdeyiz. ama o başlamış bile planlara. geleceğimizi beraber geçirme planlarına.

çok mutlu ve heyecanlıyız sözlük.

erkeklerin aşık olduğunda yaptıkları

devamlı telefonda konuşup mesajlaşmak. esnasında da aptal aptal gülümsemek.

geyşa ruhlu gay

birkaç günlüğüne beni moda'daki evinde misafir eden bi' arkadaşın sahip olduğu ruh hali. sevgilisini değilse de erkeğini mutlu etme azmine hayran kalıyorum. her şeyimle ayakta alkışlıyorum. mutfakta harikalar yaratması, masajda orgazmdan daha zevkli anlar yaşatması, yatakta benim bile 'sınırsız' diyebileceğim fanteziler yaşatması gerçekten takdire şayan.
şimdi de ballı bademli bilmem neli bir içecek hazırlıyor. gece tanıştıracağı arkadaşlarına hazırlıyormuş beni. ne alakaysa anlamadım ben de :)

firuzağa hamamı

yılbaşı gecesinin ertesi günü gittiğim hamam.

gitmemiş olanların fikir edinebilmesi için mekanı ve ortamı kırık dökük de olsa anlatmaya çalışayım. burası blog değil sözlük diyenler rahatlıkla eksileyebilirler.
öncelikle buraya hamam denilmesinin tek sebebi kapısında hamam yazıyor olması. bildiğimiz hamamlar gibi temizlenmek için değil kirlenmek için gidilesi bir hamam.
şu yaşıma geldim (ifade doğrumu bilmiyorum) gay hamama gitmiş değilim. daha doğrusu birkaç gün öncesine kadar gitmiş değildim. senenin ilk gününü hamam sefası ile süslemek amacı ile mezkür hamamın gediklisi diyebileceğim bir arkadaşımın rehberliğinde gittim.
kapıdan girişle başlamak gerekirse; hamamın müdavimi olan arkadaşımla ahşap kapıdan içeri hamam mimarisinde soğukluk denilen mekâna girdik. burada çay sigara içen peştamalli ve dolap, kabin sırasının kendilerine gelmesini bekleyen giyinik insanlar vardı. yoğunluğu buradan anlayabilirsiniz. biz de sigara yakıp beklemeye başladık. ilk izlenimim peştamalini ikiye katlayıp onu da ''düşük bel'' olarak giymiş, müşteri arar edasında şuh kahkahalar atan birkaç çocuğun dışında gey hamamda olduğumu düşündürecek bir durum söz konusu değil. görevliler sıranın bizde olduğunu söyleyerek kapıları bu salona açılan kabinlerden birisinin anahtarını verdi bize. kabinler sadece girişte yok. üst katta da yan yana sıralanmış bir şekilde birçok oda var. biz kabinde soyunup elimize verilen peştamalleri giydik. tekrar, sözünü ettiğim salondan geçerek küçük bir kapıdan ılıklık bölümüne geçtik. burası soğukluk denilen kısımdan biraz farklı. salondan, küçük odalara ulaşımı sağlayan koridor gibi bir yer. burada insanlar daha samimi. yani mekanın ismi gibi artık ılıklaşmış ilişkiler görülebiliyor. ama yine de çok fazla bir hareketlilik yok. sarılan, küçük öpücüklerle idare eden şahıslar öylesine ayakta bekliyorlar. sanırım sıcaklık ya da saunadan çıkan insanlar biraz rahatlamak için burada bekliyorlar. bu kısım o kadar kalabalık ki birilerine sürtünmeden adım atmak mümkün değil. soğukluk kısmına açılan küçük kapıyı açmak için bile bir sürü insan sağa sola çekilmek zorunda kalıyor. bu kısmın hemen sağ tarafında iki adat alaturka tuvalet var. ikimiz de önce tuvaletlere girdik. ben sağdakine girdim ama daha kapıyı kapayamadan geri çıktım. çünkü tuvalet çok pisti ve musluk çalışmıyordu. a dostlar ben hijyen delisi birisi değilim. doksanlı yıllarda kredi yurtlar kurumuna bağlı yurtlarda gocunmadan yaşamış birisiyim. şimdi o yurtların durumu nedir bilmiyorum ama o yıllarda o yurtlarda kalanlar anlamıştır demek istediğimi. hamamdaki tuvalete pis demek pis kavramına hakaret olur. eğer titiz birisi iseniz o görüntü karşısında direk kusabilirsiniz. kokuyu söylemiyorum bile. arkadaşıma sorduğumda onun girdiği diğer tuvaletin normal olduğunu söyledi. musluğu da çalışıyormuş. tuvalet tecrübesinden sonra ben direk hamamı terk etmek istedim ama hem arkadaşımı ısrarla gitmeye ikna etmemden hem de lanet olası meraktan dolayı gitmedim bir yere. sonra yine bir kapılan geçerek bir önceki gibi bir mekana girdik. birkaç kapı açılıyor buraya ve oturmak için plastik kanepeler var. sağ taraftaki iki kapı yıkanma bölümüne açılıyor. bu iki kapıdan soldaki ortada göbek taşı olan bildiğimiz hamam. kurnaların etrafında müşteriler yıkanıyor. yıkanma derken öyle haldur huldur yıkanma gelmesin aklınıza. plastik taslardan üzerlerine su döküyorlar sadece. yahu saatlerce durdum içerde bir tane sabunlu, köpüklü birisini göremedim. tamam ne istiyorsanız yapın da sonuçta burası hamam. işinizi bitirince bari vücut terini atmak, içerdeki o iğrenç kokudan kurtulmak için bir sabun kullanın. param olsa o hamamın karşısına of hamam açarım. orada kirlenenler gelip benim hamamda temizlensin diye. neyse efem boş bir kurna bulup iki yanına oturduk. tiplerin çoğu, çaldığı atı kapıya bağlayıp içeri girmiş gibi. nerde at hırsızı var bu hamam toplanmış. at hırsızı pazarı gibi bir yer işte. işin kötü tarafı bunlar kendilerini çok seksi zannettiklerinden dolayı havaları da bambaşka. çoğu kişi kasıtlı olarak bacaklarını açıp oturduğu için her boy ve tipte inik penis görebilirsiniz. az da olsa yabancılar bulunduğu için sünnetsi penis de görebilirsiniz. çift gelenler muhabbet ederken tekler genelde birbirlerini kesiyorlar. burada da çok hareketlilik yok. sadece kaçamak öpüşmeler var. biz de biraz su dökündükten sonra hamamı keşfe çıktık rehberimin öncülüğünde. yıkanma bölümüne geçen iki kapıdan söz etmiştim. soldakini anlattım sağdaki de ona benzer bir yer ama küçük göbek taşı falan yok ve çoğu kurnanın suyu akmıyor. bu bölüme açılan bir başka kapı da karanlık odanın kapısı. burası 3x3 büyüklüğünde olduğunu tahmin ettiğim küçük ve adı üstünde karanlık bir oda. kapı aralığından içeri girmek çok zor. hamamın diğer bölümlerindeki kalabalıkla eşdeğer bir kalabalık var bu küçük odada. kapıda biraz bekleyip çıkan birkaç kişinin yerine girmeye çalışanlarla beraber girdim. tabi girdim derken odanın ortasına ilerlediğim anlaşılmasın. kapı aralığının olduğu yere kadar ancak bir adım ilerleyebildim. sonra böyle böyle birkaç adım daha atarak odanın içini görebileceğim bir yere kadar ilerledim. tabi buradaki koku bambaşkaydı. yani kapıdan dışarı yayılacak kadar kesif bir koku var. o kadar insanın ter ve meni kokusu. kokunun ağırlığını anlatmam mümkün değil. o kadar grup seks yaptım ama böyle kokan bir ortam görmedim. içeride kimin eli kimin cebinde belli değil. oturanlar peştamalin altından ya da peştemali çıkarmış olarak mastürbasyon yapıyor. bazıları oral seks yaptırıyor bazıları diz çökmüş oral seks yapan kişinin kalçalarını, vücudunu okşuyor bazıları da birbirlerini iterek oral seks yapan kişinin içine girmeye çalışıyor. yani ne olduğu tamamen muamma. ayakta duranlar öpüşüyor birbirlerini okşuyor. ben sadece izlemeye ne olup bittiğini yerinde görmeye gelmiş olmama rağmen kaç kişinin tacizine maruz kaldım bilmiyorum. bir el göğüs kıllarımı okşuyor, onu uzaklaştırmaya çalışırken bir el penisime uzanıyor, o esnada başka bir el peştemalin altından testislerimle oynuyor, bir başka el kalçalarımın üzerinde geziniyor. feminen narin yapılı akça pakça birisi değilim. bildiğin ayıyım. kıllı bıyıklı göbekli vs. buna rağmen kaç kişi beni okşadı bilmiyorum. sonra arkadaşım da geldi karanlık odaya. ben de çiftiz görüntüsü vermek için ona sarıldım. arkadaşım benim aksime genç ve akça pakça biri. onun başına gelenleri siz anlayın artık. tabi o, hamamın müdavimi olduğu için çok daha rahat ve sakin tepkiler verdi.
içeride bu hengame devam ederken kapıdan bir ses duyuldu. '’dolmuş kuyruğu mu bu, yoksa sucuk ekmek mi dağıyorlar?’’ bunu söyleyen kişi '’hala’’ dedikleri bir adam. sanırım hamamın gullümcüsü o hala. ortama biraz daha baktıktan sonra arkadaşın yönlendirmesiyle saunaya yollandık. tabi karanlık odadan, götten baştan vazgeçmiş bir şekilde, '’sikmeseler bari’’ temennisiyle çıktım karanlık odadan. saunaya ılıklık bölümünden geçiliyor. hamamdan çıkışa göre sağa dönüyorsunuz koridorun sonundan sola dönünce yine karşılıklı iki plastik kanepenin olduğu bir bölüm var. bu bölümün sonunda ise siyah cam kaplı küçük bir oda var. işte orası sauna. sauna normal sauna. içerisi çok sıcak, ağaç sedirler vs. burada da kimi peştamalin üzerinden penisini okşuyor kimi çıkarmış mastürbasyon yapıyor birbirlerine kaçamak bakışlar atarak. biz girdiğimizde bir kişi oral seks yapıyordu. adamın birisi ayakta sedirin üzerinde duruyor, diğeri de bir alt basamağa oturmuş abartılı sesler çıkartarak oral yapıyordu. diğerleri de bunları izliyordu. bu durum nasıl gelişti bilmiyorum. biz girdiğimizde içerideki ortam buydu. biz de oturduk terliyoruz ama o dediğim abartılı sesler çıktıkça oral seksi izliyoruz. ama inanın bakmamak imkansız. yarım metre önünde oral seks yapılıyor garip sesler eşliğinde.(bu arada elemanın çok kötü yapıyordu oral seksi). bu '’corp, cuppp’’ sesleri arasında adam boşaldı. tabi oral yapanın ağzına boşaldı. o da ağzındaki meniyi saunanın içine tükürdü. oral yaptıran geğirerek, tükürerek çıktı saunadan. diğeri sağına soluna bakınırken benim arkadaşı kestirdi gözüne. ona yanaşıp okşamak istedi ama arkadaşım reddetti. bu esnada arkadaşımın diğer tarafındaki adam arkadaşımın bacaklarını okşamaya başladı. bu adam karanlık adada da arkadaşıma sarkmıştı. sadece okşayarak değil avuçlayarak, mıncıklayarak, öpüşmeye çalışarak arkadaşıma halleniyordu. yani aynı adam arkadaşımı takip etmiş. sanırım benden çekindiğinden dolayı arkadaşım kimseyle bir şey yapmadı. benim hamama gitmemin asıl sebebi onun anlattığı bir hamam macerasıydı. şimdi efendim arkadaşım kişisi önceden netten tanıştığı birisiyle hamamda karşılaşıyor. adam buna masaj teklifi yapıyor ve masaj odasına götürüyor. masaj odasında kapıyı kilitleyip masaj yapıyor sonrasında da bizimkini afedersiniz iyice bir sikiyor. ama benim böyle bir tecrübem olmadı. baş başa sevişilecek bir tek yer masaj odası o da kalabalıktan dolayı devamlı doluydu. istemem yan cebime koy gibi olacak ama bu kadar eleştirdiğim hamamda 4 saat vakit geçirmişiz. inanın saate bakmasam yarım saat durup çıktık derdim. yaşananlardan rahatsız değilim. sonuçta aşağı yukarı böyle bir yer bekliyordum zaten. gitmeden önce çok çekici geliyordu ama gidip gördükten sonra bir daha gideceğimi düşünmüyorum. sevişen sevişsin, kendini pazarlamak için poposunun yarısı dışarıda gezen tipler müşteri arasın beni ilgilendirmez ama gerçekten o koku, pislik ve bitmeyen tacizler çok rahatsız edici.

firuzağa hamamı aşağı yukarı böyle bir yer. tek güzel şey çalışanların samimi ve özenli davranışı. ben çok kaba insanlardır diye düşünürken aksine çok nazik ve ilgili kişilerle karşılaştım. ücret olarak ise kişi başı 25 tl. tabi bunu temizlenmek için değil o ortamda bulunmak için veriyorsunuz. yoksa hamamın temizlikle hiç alakası yok. ankara’da 40 liraya içtiğimiz şarabı 190 liraya '’ikram’’ eden gey sikme mekanlarından biri değil. hiç gitmeyip de gitmek isteyen arkadaşlar, mutlaka önceden gitmiş bir arkadaşıyla, koku, pislik, taciz gibi olumsuz şeylere hazırlıklı olarak gidin. hamamda da öyle çok hoş çocuk ya da karizmatik adam bulurum beklentisiyle gitmeyin. ben bir tanen eli yüzü düzgün bir çocuk gördüm o da biz girerken çıkıyordu. balamoz ve ayı seven arkadaşım ise bir tane adam beğendi. o adam da kimseyle ilgilenmeyen bir adamdı. sanırım gizli heteroydu.

ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

lise aşkım. ilk ve tek aşkım. hasreti, özlemi, yangını hiç bitmeyen, her an zihnimde, her daim hayatımın tam merkezinde olan aşkım. yalanlarla, yalancılarla avunmuşuz ikimiz de yıllar boyu. şimdilerde tekrar bulduk birbirimizi. insanın bu yaşta eli ayağına dolaşır mı? sevgili denilen züppelerle ses tonunu kalınlaştırıp daha bir karizmatik olmaya çalışan bahtabakan ilk selamlaşmada tayyip'in diyarbakır mitingindeki gibi sesler çıkardı.
çok heyecanlıyım sözlük. yıllar sonra, yıllanmış bir aşkın kıyısında olmanın heyecanı bu.
hadi bakalım bahtımız açık olsun.

bu şarkı eşliğinde şarap içme dileklerimle.

hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik

son sardunyalar

ah o yazlık sinemalar, kapı önü akşamları
saksıda son sardunyalar, avluda el yazmaları

ah ne kahraman ne cesur, ne güzel çocuklardık
her yeni günü ümitle nasıl kucaklardık
ah kaldırımlar biliyor, bi devir muhteşemdik
güz güneşinden hüzünlü, ilk yazdan şendik

hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik
hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik

o pürtelaş piyasalar, ilk sevda ilk gözyaşları
yolları hep gurbete bağlar, ah o gönül şarkıları

liseyi bitirdiğim yıl çıkan ışık doğudan yükselir albümünde yer alan sezen aksu şarkısı. benim ve bizim için en muhteşem şarkılardan birisidir. yıllar sonra karşılaşılan lise aşkıyla karşılaşıp beraber mırıldandığımız şarkı, şarkımız. lise aşkına tekrar kavuşmak insanın ruhunu biraz ergenleştiriyor sanırım. olsun hayatımın en muhteşem günlerinden birisini yaşadım dün. bu kadar da şımarayım artık :)

günün sözü

hep kitaplardan göndermeli cümle olacak değil ya. bazen yıllar sonra karşılaşılan lise aşkından gelen yüreğini titreten bir mesajdır.

'seni çok özlemişim. yıllar sonra bile gözlerin içimi ürpertiyor.'

ayı sözlük itiraf

ben onu hiç unutmamıştım. o da beni unutmamış. dün gece tesadüfen karşılaştık. aradan geçen çok uzun yıllara, ikimizin de hayatına girip çıkan o kadar çok insana rağmen, o aşk, o tutku, o heyecan hiç bitmemiş ikimizde de. ilk defa dokunduğum erkeğe tekrar dokundum, ilk öptüğüm erkeği tekrar öptüm yıllar sonra, ilk öpüşmenin heyecanlıyla.
hiç ummazdım tekrar bu kadar heyecanlanacağımı. sebepsiz değilmiş son aylarda tekrar tekrar aklıma gelişi, tekrar yıllanmış fotoğraflara bakıp bakıp içlenmek. ikimiz de birbirimize baka kaldık. zaman, uzam yıkıldı gitti bir anda. evrende sadece ikimiz var gibiydik. öylece bakıştık sadece. hep sevişecekmiş gibi bakardık birbirimize. yine öyle baktık. bir cesaret yanına gidip 'merhaba. sen h....'sın değil mi?' dedim sadece. gülümsedi, gözleri yaşardı. ağlamadı da, gülmedi de. sadece sarıldı. boynumdan öptü, kokladı. sanırım hayatımın en güzel ve heyecanlı anını yaşadım tekrar aynı kişiyle. bir daha birbirimizi kaybetmemek için telaşla sarıldık birbirimize.
daha ilk gündeyiz ve ayrı şehirlerdeyiz. ama o başlamış bile planlara. geleceğimizi beraber geçirme planlarına.

çok mutlu ve heyecanlıyız sözlük.

öpüşürken kalkan penis

aşk turnusolüdür. öpüşen çiftlerden kalkmayanınkinin sahibi gerçek aşıktır. kalkanınki ise seks derdindedir.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.