baskerwilleliwilliam

Durum: 291 - 0 - 0 - 0 - 28.09.2018 13:23

Puan: 3894 - Sözlük Kezbanı

10 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 15

hakan günday

hakkında bu kadar az entry girildiğine şaşırdığım yazar. kendisi az gibi bir kitabin yazarıdır. ayrıca kinyas ve kayra kitabı çağan ırmak'in tamam miyiz filminin basrollerinden birine sahiptir. bir bilgi daha film festivallerinde jüri üyeliği de yapmıştır. (bkz: uluslararası istanbul film festivali )

mustang

birileri tarafından çok beğenilen yine birileri tarafından yerden yere vurulan film. çıktığı donemde ikiye böldü sinema dünyasını. kimisi filmde geçen köy gerçekten turkiye mi dedi, kimisi tam bir oryantalist bakışı dedi. sonuç itibariyle beş kız kardeşin öyküsünü izlemiş olduk. en çok da kardeşlerden lale'nin.

umberto eco

the name of the rose kitabının yazarıdır. geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz eco ortaçağ uzmanlığının yani sıra dünyanın sayılı dilbilimcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. huzur içinde uyu umberto.

karpuz kabuğundan gemiler yapmak

rahmetli ahmet uluçay'in kendi çocukluğunu anlattığı en bilenen filmidir. bir köyde iki arkadaşın film çekmeye çalışma sürecini anlatır.

animal farm

herkesin ölmeden önce okuması gereken kitap. george orwell usta yapınca başka oluyor. (bkz: 1984 )

ahmet uluçay

karpuz kabuğundan gemiler yapmak filminin yönetmenidir kendisi. uzun zaman önce vefat etse de filmleri üzerine hala konuşulmaktadır. hakkında ve filmleri konusunda yazılmış birkaç kitapta mevcuttur.

zagor

zeki demirkubuz'un kader filminde yer alan bir karakter. kendisi devamlı hapiste olmasından dolayı çok fazla görünmese de filmde uğur karakterinin ona olan aşkından dolayı hafızalara kazınmıştır.

filler ve çimen

geleneksel türk sanatları ile sinemayı birleştirmeyi kendine misyon edinen derviş zaim filmi. siyasetin kirli yüzünün anlatıldığı filmde söz konusu türk sanatı ise ebru sanatıdır. filmin akıllarda kalmış en unlu cümlesi 'filler tepişirken olan çimenlere olur'dur.

i am daniel blake

ingiliz usta yönetmen ken loach'un son yapilan cannes film festivalinde altın palmiyeyi kazanan filmi. ülkemizde film ekimi kapsamında gösterildi. konusu teknoloji ile yaşlılık arasındaki bağ gibi gorunse de temelde çok daha derin noktalara değiniyor.

sponek birahanesi

türkiye daha doğrusu osmalı devletinde 1896 yılında ilk film gösteriminin yapıldığı yer. su an taksimde sahafcilar pasajının olduğu sokakta yer aldığı biliniyor. çok uzun yıllar önce kapanmış.

ay'a seyahat

ilk bilim kurgu filmi olarak kabul edilen george melies filmi. bir grup insanın aya giderek araştırma yapmasını konu alır. ortalama 16 dakika olması gerek. o zamanki filmlere göre baya uzun bir filmdir. ayrıca kutluğ ataman birkaç yil önce ayni isimde yalancı belgesel türünde bir belgesel çekmiştir.

citizen kane

sinema ile uzaktan yakından ilgisi olan çoğu kişinin izlemese bile adını duyduğu filmdir. alt aci ve üst aci gibi kamera hareketleri ilk kez bu filmde kullanılmıştır. türkçeye yurttaş kane olarak cevirilen film küçük yasta ailesinden koparılan bir adamın medya patronu olma sürecini ve ölümüne kadar olan sureyi konu alır. yanlış hatırlamıyorsam yapım yolu 1940lardir.

ümraniye'deki giyim mağazasının kabininde seks yaparken yakaladığım çift

geçenlerde ümraniyede d ile başlayan çok popüler bir mağazanın şubesine gittim. 4 katlı bir mağaza ve en alt kati outlet bölümü. arada yolum çarşıya düştüğün de buraya uğrarım. gündüz saatlerinde kimse olmaz ki bu bir mağazada aradığım en büyük özelliktir. ne müşteri olsun isterim ne de 'nasıl yardımcı olabilirim' diye peşinizde kosan bir eleman. her neyse bir gömlek aldım ve kabinlerin olduğu yere yöneldim. her zamanki gibi tüm kabinler boştu biri hariç şaşırdım. çünkü genelde kimse olmaz o katta. neyse hemen yan kabine girdim. girer girmez 'yapma, yavaş sok, ah uh' gibi cümleler duydum. serde araştırmacılık kimliği var. hemen dikkat kesildim. kabinin kapısını açtım. hemen kabinlerin olduğu koridorda ayna vardı boydan boya. aynadan yandaki kabin yansıyordu. ve kabinin kapısı yere sıfır değildi. 10,20 cm kadar boşluk vardı. 4 bacak gördüm. pantolonlar sıyrılmışti. ve malum isi yapıyorlardı. sanki yapan onlar değil benmisim gibi ateşim çıktı, elim ayağım titremeye başladı. o şaşkınlıkla doğru mu yaptım bilmiyorum ama yukarı çıkıp görevliye durumu anlatmaya çalıştım. bu da ayrı bir mevzuydu utancımdan anlatamıyorum. derken bir şekilde görevliyi aşağa kata indirdim acil bi durum oldugunu hissettirerek. görevliye kabini gösterdim ve kabinin aynadan yansıyan görüntüsünü görünce kapıya vurdu ve dışarı çıkmalarını istedi. dakikalar sonra erkek olan çıktı ve çıkar çıkmaz kız içeriden kapıyı hemen kendi üstüne kapattı. görevli israrla kapıyı vurdu. yine çıkmadı.ben de bu kadar macera yeter deyip mağazadan ayrıldım. omrum boyunca o ani unutamayacağım sevgili sözlük.

edit: başlığı yanlış yazmisim telefonun azizliğinden dolayi yöneticiler düzetirlerse sevinirim. anlatım bozukluğu mevcut ve yazım yanlışı.

ferhat tunç

her mevsim bahardır albümünde yer alan sen ateş ol ben yanayım parçasını defalarca dinlememe rağmen bıkmadığım sanatçı.

mayonez

var mı arttıran deyip kuru fasülye ile hunharca yiyorum.

interstellar

bilim kurgu ile aram olmamasına rağmen sevdiğim ender bilim kurgu filmlerdendir.

anna vissi

eleni parçasıyla tanıdığımız yunanistanın önemli seslerinden biri.

cengiz özkan

seyfi yerlikaya ile sesine hayran kalınası sanatçılardan biri. türküleri özgün yorumu ile dinlemek, buğulu sesinde kaybolmak isteyenler için;


dipnot: istanbul büyükşehir belediyesi'nin ücretsiz olarak düzenlediği aylık konser programlarında performans sergilemektedir.

eczacıbaşı kadın voleybol takımı

bugün dünya kulüpler şampiyonasında brezilya şampiyonu rexona'yı 3-2'lik skorla yenmeyi başarmış türkiyenin en önemli kadın voleybol takımlarından biridir. hatta dünyanın desek çok da yanlış olmaz. zira her yıl vakıfbank ile birlikte avrupa ve dünyadaki tüm kupalarda favori olarak gösterilmektedir.

planetromeo'dan inciler

olduğu gibi kopyalıyorum. yorumsuz.

"poppersli seks. beni evire cevire düzecek saglam lacolar özele. buyuk seviyorum."

  • /
  • 15
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 291

marina abramovic

performans sanatçısı. 1960'larda ortaya çıkan vücut sanatı akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen marina abramovic fiziksel ve zihinsel sınırları zorlayan performanslarıyla dünya kamuoyunu şaşkına çeviren bir kadın. en dikkat çeken performanslarından biri balkanlarda 90lı yıllarda yaşanan bona-sırp savaşına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirdiği 'balkan baroque' isimli işidir.

link:

arvo part

spiegel im spiegel parçası insanı alır ve uzaklara götürür. hafif rüzgarın estiği bir ekim akşamında, şehrin ışıklarının insanların gürültüleriyle karıştığı bir gecede bir şekilde ruhunuzu alır, bilinmeyen uzaklara götürür.

günün sözü

"birey televizyonda sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. televizyonu kapattıktan sonra sudan'daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. işte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır."

j. baudrillard

lgbti temalı filmler

tarafımdan izlenmiş ve arşivimde bulunan filmler. izlemek isteyip de bulamayanlara yardımcı olabilirim. iyi ki sinema var. başlıyoruz efendim.
dipnot: bazı filmlerin ana teması eşcinsellik olmasa da eşcinsel karakterler barındırmaktadır.

a single man: üniversitede akademisyen olan bir adamın yalnızlığını konu alır. hem gay hem olgun hem okuyan-araştıran bir erkek olmanın ister istemez yalnızlaştırdığını okuyabiliriz filmden. filmin yönetmeni ise ünlü modacı tom ford.

all you need is love: şu an konusunu tam hatırlayamıyorum ama çerezlik lgbti temalı filmlerden biriydi kanımca.

american beauty: yıllardır amerikan rüyasının birçok amerikan filminde gözlerimize içine sokulduğu durumu ters köşeye yatıran bir film. aslında o mutlu görünen, herşeye sahip olan amerikan ailelerinin kendi içlerinde nasıl da yalnız olduklarını ve başka limanlarda mutluluk aradığını gösterir. filmin baştan sona konusu eşcinsellik olmasa da içerisinde eşcinsel bir ilişkiyi ufak da olsa barındırır.

anlat istanbul: 5 farklı yönetmen tarafından çekilen, 5 farklı masalın birleştirilmesinden ortaya çıkan film içerisinde birçok yıldız oyuncuyu barındırırken bir eşcinsel ve bir transa da yer verir. hatta bu beş masaldan biri trans karakterin hayatına odaklanmaktadır. güven kıraç'ı bu filmde eşcinsel rolünde izlerken parmaklıklar ardında dizisinden tanıdığımız yelda reynaud'u ise travesti rölünde görüyoruz.

any day now: erkek eşcinsel bir çiftin annesi tarafından ilgilenilmeyen down sendromlu bir çocuğu evlat edinmeye çalışmasını anlatan duygusal bir film. hem eşcinselliğe hem de down sendromuna dikkat çeken bir film iki ötekiyi tek potada birleştirmeyi başarıyor.

ağır roman: mustafa altıoklar'ın yönetmenliğini yaptığı başrollerinde okan bayülgen ve müjde ar'ın oynadığı film içerisinde bir adet eşcinsel karakter barındırmaktadır. yan karakterlerden biri olsa da ((bkz: küçük iskender ) hikayede kendine oldukça fazla yer bulmaktadır. ayrıca filmde söz yazarlarının kraliçesi aysel gürel'i de izlemek mümkün.

billy elliot: tam olarak eşcinsel temalı film olarak değerlendirmek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama cinsiyet rollerinin üzerine gitmesi bakımında izlenmesinde fayda olan film. erkek bir çocuğun yaşıtları gibi futbol oynamak istemeyip bale yapmak istemesi üzerine 'bale sadece kız çocuklarına özgü müdür, yapmak isteyeceğimiz dans, spor veya başka bir eylemin çeşidini toplum mu belirliyor, bir erkek dans etmek istiyor fakat çük buna engel midir, engelse çük ağır olduğu için dans ederken kişi zorlanır bu nedenle yapmaması gerekir diye mi hoş bakılmaz' gibi kafamda deli soruları çözmeye çalışan film.

black swan: başrolünde bir adet natalie portman barındıran hoolywood yapımı film. oscar adaylığı da bulunan filmi göze sokulur derecede olmasa da lezbiyen temalı filmler listesine sokabiliriz.

behind the candelabra: amerikada zamanında yaşamış eşcinsel piyanistin hayatını anlatan film. söylentilere göre zeki müren isimli sanat güneşimiz de bu piyanisti izleyip ondan esinlenmiştir sahne şovları ve kıyafetleri bakımından.

edit: a ve b harfindeki bazı filmler şimdilik bu kadar, diğerlerini ve diğer harfleri daha sonra ekleyeceğim.


zenginin aktif fakirin pasif olması

fakir ama aktif bir gay olarak bu konuda devrim başlatmayı hedefliyorum.
(bkz:bütün fakir aktifler birleşin)

fisting

hiçbir zaman anlamadığım, anlayamayacağımı düşündüğüm bir çeşit seks eylemi. olur da tesadüf eseri porno içerikli sitelerde videosuna denk gelirsem hangi tuşa basıp bilgisayarı nasıl kapatacağımı şaşırıyorum. o derece anlamlandıramıyorum. yine aklıma geldi ve midem bulanmaya başladı.

hornet

bir nevi tımarhane olarak adlandırabiliriz. aslında normalleştirdiğimiz, sıradanlaştırdığımız bu bedene dayalı hızlı ve sınırsız tüketim dış pencereden baktığımızda korkutucu bir görüntü sunuyor. karşısında geçmişi olan, geleceği olan, hayalleri olan, gülümsemesi, mutlulukları, kitapları, müzikleri olan bir insanla değil etten ibaret bir ürün varmış gibi davranıyor çoğu üye. marketten gidip cips paketlerine bakıp beğenir gibi sevgili veya seks partneri seçiyorlar. beğenmediği paketi kenara itiyor, beğendiğini yedikten sonra gidip yenisini alıyor. tamamı ile bir ürünleştirme söz konusu. herşeyin modernizmle birlikte sermaye, tüketim ve ürün olduğu günümüzde insanlarda ürünleştiriliyor. fabrika çıkışı, seri üretimle üretilmiş bir paket muamelesine maruz kalınıyor. gör, beğen, almak iste, alabilmek için şartları oluştur, ürüne ulaş, tüket ve yenisini gör... böyle bir döngü söz konusu.

tek kelime ile korkunç insanın içinin bu kadar boşaltılması. boş beyinler haline gelmesi.

göğüs ucunda halkası olan orta yaşlı erkek

bu halka sayesinde memesinin ısırılması sonucunda inanılmaz zevk aldığını söyleyen ve bu halkayı bu yüzden taktırdığını belirten orta yaşlı erkek modeli.

marina abramovic

performans sanatçısı. 1960'larda ortaya çıkan vücut sanatı akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen marina abramovic fiziksel ve zihinsel sınırları zorlayan performanslarıyla dünya kamuoyunu şaşkına çeviren bir kadın. en dikkat çeken performanslarından biri balkanlarda 90lı yıllarda yaşanan bona-sırp savaşına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirdiği 'balkan baroque' isimli işidir.

link:

planetromeo vs hornet

biri aşk arama adı altında seks aramak için kullanılan uygulama, diğeri ise açık ve net olarak seks aradığını ifade etmek için kullanılan uygulama. her ikisinde de 3 temel madde var. birincisi çıplak fotoğraf (mümkümse spor salonunda çekilmiş), ikincisi şunlar yazmasın, bunlar yaşamasın, onlar nefes almasın, herkes uzak dursun minvalinde bir başlık yazısı, üçüncüsü ise nbr, slm, foto(?) gibi kısaltmalarla yazılan mesajlar.
bu veya bu tür sitelerde ne kadar uzun yazılar karalasınız da birşey ifade etmezken fotoğrafınızı paylaştığınız takdirde sohbete telefonda devam edilmek istenen kişi olursunuz. yine de sanki planetromeo bir tık daha iyi gibi (kötünün iyisi) karşılaştırıldıklarında.

en iyi 10 türk filmi

ah güzel istanbul (atıf yılmaz)
eşkıya (yavuz turgul)
masumiyet (zeki demirkubuz)
anayurt oteli (ömer kavur)
kış uykusu (nuri bilge ceylan)
hamam (ferzan özpetek)
kaç para kaç (reha erdem)
ağır roman (mustafa altıoklar)
karanlıkta uyananlar (ertem göreç)
salkım hanımın taneleri (tomris giritlioğlu)

rona nishliu

üzerine söylenecek çok fazla söz olmayan eurovision performansını sergileyen inanılmaz bir ses. özellikle parçanın ortalarında yaptığı ses devrimleri esnasında tüylerim diken diken oldu desem abartmış olmam. izlemeyenler için;

ümraniye'deki giyim mağazasının kabininde seks yaparken yakaladığım çift

geçenlerde ümraniyede d ile başlayan çok popüler bir mağazanın şubesine gittim. 4 katlı bir mağaza ve en alt kati outlet bölümü. arada yolum çarşıya düştüğün de buraya uğrarım. gündüz saatlerinde kimse olmaz ki bu bir mağazada aradığım en büyük özelliktir. ne müşteri olsun isterim ne de 'nasıl yardımcı olabilirim' diye peşinizde kosan bir eleman. her neyse bir gömlek aldım ve kabinlerin olduğu yere yöneldim. her zamanki gibi tüm kabinler boştu biri hariç şaşırdım. çünkü genelde kimse olmaz o katta. neyse hemen yan kabine girdim. girer girmez 'yapma, yavaş sok, ah uh' gibi cümleler duydum. serde araştırmacılık kimliği var. hemen dikkat kesildim. kabinin kapısını açtım. hemen kabinlerin olduğu koridorda ayna vardı boydan boya. aynadan yandaki kabin yansıyordu. ve kabinin kapısı yere sıfır değildi. 10,20 cm kadar boşluk vardı. 4 bacak gördüm. pantolonlar sıyrılmışti. ve malum isi yapıyorlardı. sanki yapan onlar değil benmisim gibi ateşim çıktı, elim ayağım titremeye başladı. o şaşkınlıkla doğru mu yaptım bilmiyorum ama yukarı çıkıp görevliye durumu anlatmaya çalıştım. bu da ayrı bir mevzuydu utancımdan anlatamıyorum. derken bir şekilde görevliyi aşağa kata indirdim acil bi durum oldugunu hissettirerek. görevliye kabini gösterdim ve kabinin aynadan yansıyan görüntüsünü görünce kapıya vurdu ve dışarı çıkmalarını istedi. dakikalar sonra erkek olan çıktı ve çıkar çıkmaz kız içeriden kapıyı hemen kendi üstüne kapattı. görevli israrla kapıyı vurdu. yine çıkmadı.ben de bu kadar macera yeter deyip mağazadan ayrıldım. omrum boyunca o ani unutamayacağım sevgili sözlük.

edit: başlığı yanlış yazmisim telefonun azizliğinden dolayi yöneticiler düzetirlerse sevinirim. anlatım bozukluğu mevcut ve yazım yanlışı.

penis yalamanın yararlı olduğunun tespit edilmesi

three billboards outside ebbing missouri

çok iyi film olmasına rağmen en iyi film oscarını alamayacağını tahmin etmiştim. çünkü rakibi the shape of water'ı izlediğim an oscarını kime gideceği ayan beyan ortadaydı.