shinedown'ın vokali ve kurucusu brent smith ile birlikte bir shinedown parçası olan shed some light'ı beraber söylemişlerdir ki; tadından yenmiyor gerçekten. iki muhteşem vokal, müthiş bir parça falan ortaya çıkan şeyi siz hayal edin.
2009 yılında amerika'da dünyaya gelmiş lizzy hale adında müthiş bir hatunun vokali olduğu rock grubudur. müthiş gaz vericilerdir; karşı cinsten bu denli iyi işler çıkaran hatunların olabileceği gerçeğini de kanıtlar nitelikte. arşivde bulundurulmalıdır kendileri.
hani elbette çok saçma, bu durumun saçmalıklığına ve gerçek dışılığına açıklama da getirdi bilim insanları falan ama sırf cuma gününe denk geliyor olması sebebiyle hacettepe'nin 21 aralık etkinliğine katılıp; gerçekten kopacak mı diyerek battaneyilerimizi alıp beytepe'de sabahlayacağız. *
dün itibari ile amerika'da 3. sezonu yayımlanan; benim de an itibari ile gerekli yandaşlarımı * sol kolumun yanına alarak ikinci sezonun aksine pembe dizi formatından çıkıp, ilk sezonunda yaşattığı heyecanı yaşatıp aynı tadı vermesi umudu ile izlemeye başlamak üzere olduğum zombili dizi.
oduncu gömleği olarak adlandırılan gömleklerin sebep olduğu durum. kışın daha bir sabırsızlıkla beklenmesine sebep oluyor sanırım bu gömlekler, seviyorum sizleri.
şu arala calvin harris ile ortak iki ay önce çıkarmış olduğu yeni single'ı olan sweet nothing ile gündeme, iki hafta önce yayınlanan klibi sayesinde, bomba etkisi yaratmıştır sevgili florence. aslında ben pek kendi tarzına yakıştıramadım bu parçayı ama işin içinde florence olunca dinlettiriyor kendini her türlü.
şu sıralar james bond filmi için yapmış olduğu yeni single'ı skyfall'la bir kez daha 'ortalık malı' olmuş olan çok güçlü vokal. keşke dolmuşlarda çalacak kadar popüler olmasaydı.*
şu aralar muhteşem şekilde ihtiyacım olan şey. aksi takdirde, yanlış şeyler yaparak can sıkabilirim ama frenleme konusunda da müthiş sıkıntı yaşıyorum. **
ben öğretmen olmak isteyenleri eminönü camisinin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum bekliyorlar ki biri önlerine yem atsinlar. allahtan çocuklarim memur olmadilar diyen bir milli eğitim bakanın başında olduğu sistem ve insana acaba neyin kafası ki diye sordurtuyorlar gerçekten; ben de istiyorum aynısından.
maynard'ın muhteşem projelerinden bir tanesi olmakta bu da. son nefesimi ciddi anlamda maynard dinleyerek vermek istiyorum. hele bir de orestes ile verirsem o son nefesi, gülerek yer yüzünden silinebilirim.
maynard'ın bir diğer muazzam projesi. 10.000 days'den başlayarak undertow'a kadar bütün albümleri dinlenesi, dinlettirelesi ve her birinin ayrı anlam taşıdığı muhteşem parçalar barındırıyor bu albümler tabii.
ve bir diğer ankara zirvesini yapmış olduk dün. kemikleşen kadroya kemanyayi'da ekenmiş oldu, iyi de oldu. bolca gülündü, eğlenildi falan. * gelen herkese bir kez daha teşekkür edip, diğer zirvelerde; yeni yazarların katılım umuduyla, görüşmek üzere diyerekten zirve sonrası entry girememe becerimi bir kez daha gün yüzüne çıkarmış olayım öyleyse. *
karanfil'den her geçtiğimde hiç aksatmadan aynı kişi tarafından tam olarak dost kitabevi'nin önünde durdurulduğum ve her seferinde 'destekçinizim' diyerek koşar adamlarla kaçtığım kişinin gönüllüsü olduğu oluşum.
bunun söylediğine inanıp inanmamakla alakalı olduğunu anlayamayacak kadar beyinin bazı insanlarda gerekli fonksiyonlarını yeterli düzeyde(ki hatta burada ki örnekte hiç) yerine getirememesi aslında her taşın altından 'faşizm' diye çıkmakla tamamıyla doğru orantılı bir durum. ve görüldüğü gibi bu tür, bi' anda kişisel oynamaya da başlayabilir karşı tarafın sinirlerini bir şekilde ele geçirebilmek için- ki sonrasında 'asjdhasjdhsajd bak sinirlendin hemen, çok faşistsin sen :( :(' diyebilsin diye.
şöyle bir düşünmeye kalkınca bile çok kısa sürüyor. insan, 'olm çok uzun bir liste bu ya, siktir et' diyerek düşünmekten ve yazmaktan vazgeçebileceği durum da olabilir tabii.