mormon
mormonboyz.com adlı porno sitesinde bishoplarla beraber tarikatın öğretilerini pratik uygulamarla öğreniyorlar.
sözlükçülerin favori porno siteleri
pek bilinmediğini düşünerek ve yeni alternatifler sunmak amacıyla:
-myvidster.com
-megapornhd.com
tek eşlilik
gay topluluğunu bu konu hakkında heterolara göre çok daha ikiyüzlü ve samimiyetsiz buluyorum. bunun temelinde yatan faktör heteronormatif değerler üzerine kurulu sistemi gay communitynin sorgusuz sualsiz, filtrelemeden ve adapte etmeği gereği duymadan kabul etmesidir.bu durum bize nasıl bir feedback verir peki?
-aktif ve pasif gibi iki korkunç kavram ortaya çıkmıştır. kullandığınız kelimeler düşünce biçiminizi ve yaklaşımınızı temelden şekillendirir ve bu durum etiketi yapıştırdığımız o insanlara karşı bütün davranışlarımızı/düşüncelerimizi belirler. örneğin; “pasif” kelime itibari ile birçok kavramı bilinçaltı çağrıştırır: edilgenlik, itaat, zayıflık, aciziyet belki bir nebze aşağılanma.(bu bireylere yapılan muamelenin birçoğu buradan gelir aslında). bu korkunç kelime yetmediği gibi size bir de heteroseksüel ilişkilerdeki kalıplaşmış (aslında hiçbir geçerliliği olmayan) erkek-kadın rolleri verilir.
ne kadar hoşlanmasam da literatür bazında konuşacak olursam, pasif bir erkeğin maskülenliği şaşırtır sizi veya feminen bir aktifi komik bulursunuz. içinizde bulunduğunuz toksik döngünün ve anlamsız rol dağılımlarını asla sorgulamazsınız çünkü “doğru” dediğiniz kavram sizin alışageldiğiniz ve yıllarca heteroseksüel çevrenizden ve çoğunlukla da gay community tarafından maruz bırakıldığınız bir kurallar bütünüdür. sistem önünüze yiyeceği koyar, bak herkes bunu yiyor düşüncesini dikte eder o yüzden olması gerektiğinin bu olduğunu düşünürsünüz, onu yemek isteyip/istememeniz ya da farklı bir yiyecek talebiniz gibi sorular ve endişelere yer yoktur, çoğulculuk sizin hayatınızın her bölgesine nüfuz etmiştir.
bu açıklamalardan sonra monogami ile ilgili kısmın daha iyi anlaşılmasını umuyorum. monogami heteroseksüel kültürün bir parçasıdır, bunda medeni kanun, toplumsal yaklaşım, bazı durumlarda din ve çok daha önemlisi toplumsal formun kontrolü düşüncesi etkilidir. avcı-toplayıcı kültürde çok eşliliğin ve nerdeyse eşit rol dağılımının olduğunu bilerek, herkesin monogami bazlı bir ilişkide mutlu olması gerektiğine inancım tamamen sıfır. birçok tek eşli hetero neden birbirini aldatıyor sorusunun önemli nedenlerinden biri budur. ki aldatmak homo ilişkilerde çok ama çok daha yaygındır. hepimiz çok eşli mi olmalıyız? hayır. hepimiz tek eşli mi olmalıyız? yine hayır. bu tamamen bireylerde çeşitlilik gösterir, siz nasıl mutlu ve özgür hissediyorsanız sizin için doğrusu odur.
tıpkı yukardaki örnek gibi eşcinsel topluluğu, bu algıyı doğrudan hayatına yedirmeye çalışır sanki hep bir parçamız olmuş gibi. siz topluluk olarak kendi kurallarınızı/kuralsızlığınızı var edebilecekken hetero ilişki simülasyonunu uygulamaya çalışırsınız. ne istediğini bilemeyen, hayatı boyunca kendisine sormayan, sorgulamadan ve düşünmeden yaşayan o kadar çok insan var ki bu sistemin içerisinde, umarım herkes öz farkındalık geliştirebilecek kadar şanslı olur bu hayatta.
ayı sözlük yazarlarının yaşları
halı sahada futbol oynayan erkek çekiciliği
spesifik bir mekandaki bir tiplemeyi veya olay aktörünü çekici bulmanın çok doğal bir faktör olduğunu düşünüyorum. örneğin; kemik gözlük takan bir erkeğin loş ışık altında okumalar yapıyor olması bana aşırı tahrik edici geliyor. ancak burada bazı çizgileri çekmemiz gerektiğini düşünüyorum:
- ilk olarak size çekici gelen şeyin bir “konsept” olma ihtimali çok yüksek. aslında siz o konseptle tektipleştirilen bir aktörü kafanızda canlandırıyorsunuz, o konsepte ilişkilendirilen unsurlar libidonuzda çağrışım yaratıyor.
-ikinci unsur ise böyle konseptlerde o kişinin, içinde bulunduğu bağlamdan çıkarıldığında size oradaki kadar çekici gelip gelmemesidir. eğer geliyorsa hala herhangi bir sahneye ihtiyaç olmaksızın çekici buluyorsunuzdur. ama genellikle bu tarz durumlarda sahnedeki aktörün kim olduğundan ziyade oradaki bir “tipleme”dir size çekici gelen.
-son olarak futbol extremely seksist, ayrımcı ve eril hakimiyetin olduğu bir spor, yani başlı başına eww. futbola dair tek güzel şey diz kapağının üstüne kadar çekilen çoraplar, seyir zevki başkadır bilen bilir.
konu dönüp dolaşıp sekse geldi
nuri bilge'nin ana karakterinin böceğe dönüştüğü şiirlerini ben de çok severim, bu arada anal denedin mi hiç? bakış açısıyla aynı yerden geldiğini düşündüğüm ifade.
üstteki yazar
konu başlıklarına yaklaşımını fazlasıyla keyifli bulduğum yazar, aynı yaratıcılığı seks hayatına da yansıttığını düşünüyorum
penis bağımlılığı
bu bağımlılığın tedavisi için grup terapi sırasında ilk konuşma fırsatı sizdeyken: "merhaba ben x, ben bir penis bağımlısıyım" dediğiniz anda terapideki herkesin size bakarak penisini sıvazlaması olaya renk katar.
meni yutmak
herkesin menisinin tadı farklı oluyor, bu tamamen sizin beslenme düzeniniz, fizyolojik aktiviteleriniz, hormon salımlarınız gibi unsurlarla doğrudan bir korelasyon taşıyor. kokusunun, tadının ve birine yutturmanın ya da yutmanın içinde bulunduğunuz o ana birkaç level atlattığına inanıyorum. hatta daha da kinky bir aktivite olarak bir grup erkeğin başka bir erkeğin yüze ve ağza aynı anda boşalması alınan hazzı daha da alevlendiriyor.
aseksüellik
aseksüel bireylerin bir kısmının aslında demiseksüel olabileceği ile ilgili bir araştırma yapılmıştı. bu araştırmaya göre gerçek ve samimi bir duygusal bir bağ/ romantik bir ilişki yaşayamama hali bireyi "hiç kimseye karşı cinsel çekim hissedemiyorum" algısına sürüklüyor. birçok olayda olduğu gibi burda da aynı kazanıma çıkıyoruz aslında "öz farkındalık". aseksüel olmanın bir birey için (en çok da kendim için) eşsiz bir şans olabileceğini düşünüyorum. cinsel arzularınız, hazlarınız, ve beklentileriniz manipülasyona en çok açık alanınız aslında. aksi durum söz konusu ise ya gerçek bir cinsel doyuma bu zamana ulaşamamışsınızdır (hayatınızda en keyif aldığınız yemeği düşünün,bir sonraki yemeği keşfedince veya tadınca daha önce almadığınız bir haz yakalıyorsunuz ve artık yeni bir en keyifle yediğiniz yemeğiniz oluyor) ya da zihinsel olarak deneyimlerle birlikte çok güçlü bir irade geliştirmişsinizdir.( ki çok ama çok az insanda olduğuna inanıyorum.) p.s dear diary,bugün aseksüel olmayı istedim.
maskülen adamın pasif olması
yine onlarca sterotyping havada uçuşuyor, kırılgan “erkeklik” egosunu aşamamak kadar evrimin ilkel bir aşamasında sıkışıp kalmak neleri getirir derseniz bu başlık güzel bir örnek. literatür tarafından konuşacak olursam: hayallerinizi yıkıyorum ama feminen aktifler vardır, maskülen pasifler vardır. dünya sizin gözünüzde gördüğünüz gibi sadece unicornların gökyüzünde dolaştığı bir yer değil ayrıca 2020 deyiz lol
en sevdiğiniz porno kategorisi
(bkz:
#jockpussy) demek istiyorum, kategori sayılabilir sanırım çünkü tamamen farklı bir konsept. özellikle favorim luke hudson, billy vega ve son dönemde yine çok beğendiğim ama adını hatırlayamadığım biri daha var. şu sıralar bu bahsettiğim ekip aklımı başımdan alıyor
alfa erkeği
öncelikle belirtmeliyim ki “alfa-beta -omega erkek/kadın” gibi ifadeler psikoloji literatüründe olan bilimsel kavramlar değildir. evrimsel psikoloji ekseninde cis-het erkeklerin daha fazla dişiyle beraber olabilmelerine avantaj sağlamak için popüler akım tarafından uydurulmuş, basit, bayağı ve ilkel bir derecelendirme sistemidir. buram buram toksik erkeklik kokar bu tanımlamalar, erkeklik krizine girenler için ise ilaç gibidir bazen bu derecelendirme (alfa olduğuna inandırılır, kırılgan ego tamir edilir ve yoluna devam eder) . ortamlarda “abi sevmek mi o ne yhaa, sikip geçiyorum, hayat zaten umrumda diil” diyen edgy tayfanın favori malzemesidir, ne kadar acınası siz düşünün artık.
geniş beyaz yatak
bireylerin ten rengiyle konstrast oluşturacak şekilde olmasını gerektiğini düşündüğüm çarşaf rengidir. esmer/koyu tenli bireylerin bu fonla çok daha iyi durduklarını düşünmekteyim. beyaz tenli birisi içinde koyu tonlar başka bir vibe veriyor. çarşaf rengi diyip geçmeyin, ona küçük sürprizler yapın siz.
gay ilişkilerdeki en büyük sorun
romantik bir ilişkiyi baz alırsak problem bireylerdir çoğunlukla, çevreden gördüğü ve maruz kaldığı kalıplaşmış ilişki modellerini kendi dünyasında standardize eder, yenilik-açıklık-esneklik gibi kavramlar genellikle ürkütücü gelir bu insanlara. bunların altında yatan sebep ise ana akımın bir parçası olabilmenin verdiği güven hissidir. kendi gözlemlerim dahilinde aktaracak olursam, az önce bahsettiğim kavramlara herkesten daha çok ihtiyacı olduğu halde, onlardan daha tutucu davranan insanların birçoğu gaylerdir. ne ifade ettiğini kavrayamadan verilen büyük sözler, yeminler, çıkarlar doğrultusunda ödün verilen dürüstlük, ilerde “ilişki” adı verilecek yanılsamaya neden olur. yozlaşmış ilişki statüleri heteroseksüel insanlarda da yok mudur? tabii ki vardır ancak gay topluluğundaki durumla kıyaslanamayacak kadar masum bir pozisyondadır.
sevdiğim çocuk bana abi deyince
abi deyince/denilince istemsiz yükselen libido.. hissediliyorsun kardeşim
westworld
tek kelimeyle muazzam bir başyapıt, jonathan nolan ve eşi lisa joy harika bir iş çıkarıyorlar. bu sezon cyberpunk bir 2058 ile tanışıyoruz, mekanlar, fütüristik atmosfer ve bölümlere ustaca yedirilen sembolizm esintileri sizi tek kelimeyle mest ediyor. bu diziyle ilgili en sevdiğim şeylerden biri oldukça sınırlı bir kitleye hitap etmesi. bu kadar yoğun ve katmanlı bir olay örgüsünü takip etmek izleyici için de bir hayli zor.
hoşlanılan erkeğin kadınsı çıkması
yıl olmuş 2020 hala daha “kadınsı” “erkeksi” gibi bayat kavramların ısıtılıp ısıtılıp literatürde kullanılmasını aklım almıyor. iki kavram vardır: feminenlik ve maskülenlik. kadın veya erkek dediğiniz tanımlamalar bu iki uçlu spektrumun arasında konumlanır. denilecek ki: kadınsı veya feminen demenin ne farkı var? siz “kadınsı” ifadesini kullanarak tektipleştirme yaratıyorsunuz, cinsiyet kimliği kadın olan bir bireyin “feminen” olması gerektiği varsayımında zeminlendiriyorsunuz düşüncenizi. aynısı maskülenlik ve erkek kavramı için de geçerli.