herkesle iyi geçinen insan modeli
felsefesi, ne bileyim, her insanı bir bütünün parçası olarak gören bir perspektifi de olabilir bu zat-ı muhteremin. meseleye bir de tersten
(bkz:
karakterli insan modeli)
yeşil başlı gövel ördek
çevrecilerin, derin ekolojicilerin, ekofeministlerin simgesi, nazar boncuğu, çaputu diyorlar.
akıl ile zeka arasındaki fark
ikisi arasında bir fark görememeye ne deniyor, ben asıl onu merak ettim şimdi.
bir elim yağda, bir elim balda değil yanlış anlaşılmasın. iki mefhum için tek bir kelime kullanarak yaftaladığım insanları görünce karşı kaldırıma geçip, yüzümü göstermeden uzaklaşıyordum. hem akıl, hem zeka insanlarını ayırıp etiketlemek, baya iş çıkıyor bana. kaldırım değil, sokak değiştirmek lazım.
iyi sevişirim
iyi yemek yaparım gibi bir şey de olabilir bu. ah almayın yani, az sakin. biraz da zihinsel gayet tabi, iyi sevişirim deyince, inadına beğenmeyen mahluklar
* çıkacaktır. boşuna üzmeyelim birbirimizi, iyi sevişiyoruz işte.
orgazm
sevişgenlerin iç açıları toplamıdır.
yağmur fantezisi
damlalar akar, olaylar şöyle gelişir:
kasvetli, libidosu düşük bir gün. evdeyim, televizyona dalmışım. hani nadir olur ya, aklımın ucundan geçmiyor oynaş.
kapı çalıyor.
o anda, dışarıda yağan yağmuru farkediyorum. içim bir ürperiyor. ütü masasını kenara çekip kapıyı açmaya gidiyorum.
sırılsıklam olmuş, kirpiklerine kadar ıslanmış, karşımda, o. gri tişörtünün ıslağına değen meme uçları, kamaşıyorum. benimki boxerın düğmesine sürtüyor, başladık...
çok ıslanmışsın diyorum, salonun ortasında, ütü masasının hemen yanındayız. niyetimi anlamıyor, bir an önce kuru bir şeyler giymek istiyor, yüzünde somurkan bir ifade. bir kez daha çok ıslanmışsın diyorum, aynı anda sol elimin baş parmağıyla meme ucuna dokunuyorum. gözlerimin içine içine bakıyor, hâlâ somurtuyor. işaret parmağımı dudaklarına sürüyorum, etli, yumuşak, nemli. o saniyede gözler kapanmış, dudaklarımda yağmurun tadı. dilini emiyorum, sakalları bıyıkları değiyor. iki elimle yanaklarını tutuyorum, bastırıyorum iyice. elini pijamama uzatıyor, elim deliğini yokluyor. dimdik olmuşum, sıkı sıkı tutuyor. sonunda gülümsüyor.
bıngıl bıngıl
bu bir ikileme. insan eti için kullanılıyor. böyle titreşik, süpangle kıvamında, doğala özdeş, gym-free insan eti. öpülesi, avuçlanası, sadece tüyleri dikmeyen insan şeysi. bıngıl bıngıl deyince, zevkten köşelerimizi sayamıyoruz.
yaş kaç
ne kadar eskidiğimizi merak edenlerin soru cümlesi. billahi tiksiniyorum bu tarzdan. yarın bir gün karşılaşırız, aman diyim, küplere biner uzaklaşırım yanınızdan, varlığınızı unuturum. dolayısıyla, kaç yaşındasın diye sorun, adam olun, canımı yiyin.
cub
ayının kabı da denilebilir bizim gibi cublara. millet bir koli tuttturmuş gidiyor. kaç defa söyledim bu terminolojiyle bir yere varamazsınız diye. dinletemedik. yoksa samanlık seyran!
izmir'de yaşayan ayı sözlük yazarları
23 eylül
gece ve gündüz eşittir bu gün. yani kınamayın yalan dünya diye. alemin de bir dengesi, bir halet-i ruhiyyesi, bir aşk anlayışı var. bazan her şey kolaydır. gün, bana kalırsa bugündür.
adamın dibi
ayı sözlük yazarlarının penis boyları
penis boyu
23
5 rakamına dönüşerek, numeroloji ilminin inceleme sahasına girer. içimden agnostik olmak gelmediği zamanlarda, açar okur, hem doğum günüm hem de kader sayım olan 23'ün çizdiği hayat yolunda soluklanır, her şeyin benim elimde olmadığını bir kez daha anlarım. bu isimde iki de müzikal eser vardır, benim bildiğim.
mor ve ötesi'nin ilk albümünde "yüzünden başlasam gitmeye uzaklara" cümlesiyle başlayan şarkı ve
blonde redhead'in albüme de adını veren açılış şarkısı. en az 23 sayısı kadar havalıdır ikisi de.
ekolojik seks
"insan doğada çözünen bir varlıktır" düsturundan yola çıkılarak oluşturulmuş cinsel birleşme türü, seks akımı, bedensel mukavemet. eskimiş, arkaik outdoorcu sevişgenlerden türediği öne sürülse de, aslen 2000'lerin sonlarında iyiden iyiye görünür kılınan organik dünyanın biricik aktivistleri tarafından icra edilmektedir.
radikal bir duruş olarak konumlandırılabilecek ekolojik seks, anaakım fanfinfoncular için hayalkırıklığı yaratabilecek katı kurallara sahiptir.
-
cittaslow da cittaslow/
seferihisar da seferihisar!: yani istanbul, ankara gibi tez canlı şehirlerde sekse hayır! izmir karaburun bile kurtarmıyormuş, aldığım duyumlara göre.
-
slowfood!: yemeği yavaş yemekle olmuyor, o güzelim kıllı göbek deliklerimize koyduğumuz zeytin taneleri %100 organik olmalı, meme uçlarımıza sürdüğümüz bal
kars'tan,
siirt'ten gelmeli. hamburgerciler, dünya bu yönde seyrediyor, üzgünüm bedbahtım, ama böyle işte.
- gymlere hayır!: üzerine antep fıstığı serptiğiniz baklava dilimli göbekleriniz rafa kalkıyor. bu kuralı ayı hareketinden aşırdıkları belli, siz giderken biz geliyorduk
ekoseksçiler!
- doğa dostu seks oyuncakları!: bu darbe bdsmcilere. icat çıkarıyorlar, yeminlen!
- başlıca içeceğimiz döl!: her mide kaldırmayabilir, ama hayat bazılarına güzel.
allan casebier
fenomenolojinin
*sinema çalışmaları alanındaki sayılı temsilcilerinden biridir. bedeni öne çıkaran
maurice merleau-ponty yerine, zihni/bilinci vurgulayan aşkın felsefesiyle
edmund husserl'in çizgisini takip eder casebier. 1991 tarihli
film and phenomenology: toward a realist theory of cinematic representation kitabında sinemayı, göstergebilimsel bir temsil, psikanalitik bir ayna, seyircinin yeniden inşasıyla ortaya çıkan bir metin olarak kuramsallaştıran idealist yaklaşımları reddeder. casebier'e göre, sinema uzamı ihtiva ettiği çizgiler, şekiller, dokular, yapılar ve kamera hareketleriyle kanlı canlı bir gerçeklik yaratır. seyircinin dilinden, ideolojik safından ve estetik duyarlılıklarından bağımsız varolan bu gerçeklik, algının asıl meselesidir.
baştan çıkaran cümleler
bowling salonu...
- hmm..mm şimdi orta ve yüzük parmağımızı üstteki deliklere sokuyoruz. sonra baş..
+baş parmağım sığmıyor.
-refik, olm refik, ordan 5 numarayı getir!
bok böceği
bir halk masalı.
bir varmış bir yokmuş. pireler berber iken, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken...
bok böceği, her zamanki gibi elbiselerini, çarşafını, çorabını almış çamaşır yıkamaya gitmiş.
yol üzerinde samanlıktan çıkan çınar bey(fare)le karşılaşmış.
çınar bey - gene nereye bok böceği?
bok böceği - bok eline yüzüne de bak köpeğin sözüne. boy uzun boyvaz hatun, saç uzun selver hatun bugün nasılsın diye sorcağı yerde!!!!!
bok böceği istifini bozmadan, büyük bir devenin ayak izine dolmuş suyun kenarına gelmiş. tam çamaşırlarını bırakırken, aniden ayağı kaymış ve suya düşmüş. can havliyle nereye tutunacağını bilemezken, uzaktan geçen kervanın sesini işitmiş.
b.b. - atlıcılar atlıcılar! şıkırtısı tatlıcılar! samanlığa gidesiniz, çınar bey'i bulasınız, boy uzun boyvaz hatun, saç uzun selver hatun göllere düşmüş diyesiniz.
bok böceği suyla boğuşa dursun, yanında çınar bey bitivermiş.
ç.b. - ver elini bok böceği!
b.b. - bok eline yüzüne de bak köpeğin sözüne. boy uzun boyvaz hatun, saç uzun selver hatun, elini uzatır mısın dicen.
ç.b. - ver elini bok böceği!
b.b. - o zaman ben sana küserek, küserek, küserek!
ç.b. - ben de sana basarak, basarak, basarak!
koltuk altı
bağ, bostan, dutluk olsun. çorak arazi sevmiyoruz.