gece gece aklıma düşen, pek bir sevdiğim friendly fires'ın yatakta tepinerek dans etmeme vesile olmuş şarkısıdır. klibi zaten muhteşem ama özellikle de grubun solisti ed macfarlane'in heyecanlı halleri ve ian curtis'i andıran epileptik dansları gerçekten çok çok güzel..
kiss of life! rub that line above the sand i can see you closer closer than you´ll ever be rub that line above the sand i know you think it´s over staring out into the sea
don´t let go this could be so perfect. don´t let go if we hold onto it
rub that line above the sand right before the tide comes washes you away from me
oooooh kiss of life
could you wave goodbye to sun? the sea the stars the waves the tide? the wails inside that life has died. but all you need is a kiss of life
rub that line out of the sky i can feel the night crawl a broken drum and tambourine rub that line out of the sky i can see the clouds form taking shape in front of me
don´t let go this could be so easy don´t let go if you hold on to me
rub that line out of the sky right before the sun falls
oooooooh kiss of life kiss of life
could you wave goodbye to sun? the sea the stars the waves the tide? the wails inside that life has died but all you need is a kiss of life
could you wave goodbye to sun? the sea the stars the waves the tide? the wails inside that life has died but all you need is a kiss of life
beş altı sene önce bir yazımı kiss you ile geçirmeme vesile olmuştur kendileri..çok da güzel bir remixi vardı bu parçanın ama kim bilir nerelerdedir şimdi..
hayatta en hassas olduğum konulardan biri hayvanlar. ancak kimse kusura bakmasın da bu görüntüleri görüp de kıyametleri koparan hayvan severleri anlayamıyorum. bu ülkede yüzlerce hayvan eğitim merkezi var. tuvalet eğitimi, itaat eğitimi gibi sözde çeşitli eğitimler veriyorlar. yıllardır varlığını sürdüren bu sözde eğitim merkezlerinin o ağzı dili olmayan hayvanları nasıl eğittiğini sanıyorsunuz allah aşkına? bu eğitim merkezlerinin varlığı başlı başına kocaman bir hatadır zaten. hayvanlar bu şekilde eğitilmez. şu an antalya'da çekilen görüntüler yayınlandığı için bu merkezlerden sadece birinin iç yüzü ortaya çıkmıştır. emin olun ki istisnasız hepsi böyledir. ah ah vah vah yapmak yerine, hayvanlarla doğru iletişim kurmayı öğrenmeli ve bu tip yerlerin varlığın sonlandırılması için çaba harcanmalıdır..
rihanna kızımızın rated r albümünde yer alan introsu ile insanda sevişme isteği uyandıran şarkı. şarkı genel anlamda ucundan kıyısında rihanna'nın adalı köklerine gönderme yapan tınılar içerir.. tamam şarkı iyi hoş da o laetitia casta nedir öyle? tamam fransız kadınlarına olan beğenim sonsuz ama böyle bir güzellik olmaz arkadaş..
kanımca rihanna'nın yaptığı ve yapabileceği en iyi parçadır. şimdi bana ama diomonds diyeceksiniz, ama diamonds ile asla kıyaslamıyorum, en nihayetinde esasen diamonds sia ablamızın şarkısıdır..neyse dönelim bu şarkıya. rihanna evet iyi hoş zaman zaman çohoş kabul ediyorum ama bu parça başından sonuna kadar canım, ciğerim calvin harris'in eseridir. şahsen altı yaşından beri calvin harris'e aşık biri olarak belirtmeliyim ki bu adamın yaptığı her parça dans ettirir. klibe zaten söylenecek bir şey yok. fazlasıyla sex, drugs ve rihanna'nın kalçaları şeklinde..
ah ah..alsancak'ta fink attığımız zamanlarda bora'nın bora, anıl'ın anıl, doruk'un doruk olduğu zamanlarda güzel müzikler yapardı bunlar..deli adamlardı..bir dargın bir barışık, bir kaygan zemin, bir kilink, bir bir iki üç bom derken köprünün altından çok sular aktı.. müzikleri değişti, amatör ruhlar kayboldu..elemanlar değişti, ruhlar değişti, müzik değişti.. ama hala zaman zaman açıp dinlediğim, beni liseli bir ergen kız olduğum dönemlere götüren gruplardan biridir..
ülkemizde dillerden düşmemesine rağmen aslında hakkında çok az bilgi sahibi olunan, o az bilginin de büyük bir kısmı yanlış olan mutfaktır.* bugün hemen hemen her evde tiramisular yapılıyor, lapa olmuş pilavlar risotto diye yutturuluyor, benim bacak kadar, tazecik şef olan kardeşim bile evinde pastasını* açabiliyorken, italyan mutfağıyla hiç bir alakası olmayan pasta ve pizzalar bize italyan mutfağı diye yutturuluyor. bakın kardolar, italyan mutfağı dediğimiz ''oooh verdim zeytinyağını, domatesi, spagettiyi bitti gitti.'' değil..bu mutfak oldukça eklektik bir mutfaktır ve tarih boyunca pek çok kültürden etkilenmiştir. ancak kemikleşmiş özellikleri, bilhassa bazı pişirme teknikleri bugün tüm dünyaya yayılmıştır. esasen italyan mutfağı bölgesel olarak kendi içinde ciddi bir çeşitlilik barındırır. ülkenin pek çok bakımdan bereketli olması, farklı yiyecek içecek ürünlerinin ve hayvanların yetiştirilebilmesidir bu çeşitliliği yaratan. örneğin italyanın kuzeyinde dana ve domuz eti yaygınken, ülkenin güney kısımlarında balık daha önemli bir yer tutar. italyanlar mutfağa bir bütün olarak bakar. o yüzden peynirinden, kahvesine kadar hemen hemen her şeyin en lezzetlisini yapmak için büyük emek sarf ederler. burada italyan mutfağıyla ilgili sözlüğün ez uzun girisi olacak bir giri girmek isterdim ama beyninizi ambale etmek istemiyor, bu mutfakla ilgili size bir kaç ipucu vermek istiyorum.
-doğru bir risotto yapmak istiyorsanız daima carnaroli pirinci kullanın. doğru bir reçeteyle kullanırsanız sizi asla mahcup etmez. -eğer italyan mutfağından bir şeyler pişirmeye meraklı iseniz ançuez sık sık karşılacağınız bir şey olacaktır. ancak vaktiniz varsa o iğrenç hazır ançuezlerden kullanmak yerine alacağınız biraz hamsi ile, evet bildiğimiz hamsi, kendi ançuezinizi yapabilirsiniz. -italyan mutfağında peynir ve meyve ikilisinin önemli bir yeri var. doğru peynir ile doğru meyveyi bir araya getirmeyi öğrenin. muhteşem lezzetler elde edebilirsiniz. örneğin tuzlu ve yağlı beyaz peynir ile avya ya da sert yeşil üzüm. deneyin, seveceksiniz. -italyan mutfağını biliyorum ben yeaa diyerek pişirdiğiniz her şeye kapari koymayın. mümkün oldukça çiğ yiyeceklerde, örneğin tavuklu veya balıklı salatalar ile ya da ızgara sebzelerle kullanın. kapariyi kattığınız salataların içine yine doğru seçtiğiniz bir peyniri eklemeyi deneyin. -sarımsak ve kırmızı soğandan asla vazgeçmeyin. ancak italyan mutfağında soğan ve sarımsağın aynı anda kullanılmadığını unutmayın. -yemeklerinize süt ve şarap koymaktan vazgeçmeyin. örneğin sütte balığa koyacağınız bir miktar beyaz şarap ya da makarnalarınızı pişirirken içine katacağınız bir miktar süt lezzet patlamalarına yol açabilir. -baharatlarınızı kendiniz yetiştirin. çünkü bu mutfakta taze baharatlar özellikle de biberiye ve fesleğen bir hayli önemli. pazardan alacağınız fesleğeniniz büyüdükçe taze olan, yeni büyüyen yerlerinden değil de, biraz daha yaşlı olan kısımlarından koparın. fesleğenle mi uğraşcam amk demeyin. insanı rahatlatan ve zevk veren şeyler bunlar. -ha bir de tiramisu seviyor iseniz, muhallebisine biraz limon kabuğu rendeleyebilirsiniz. çok lezzetli oluyor.
genel anlamda italyan mutfağı çok olağanüstü şeyler sunmaz size. ancak her zaman lezzetli ve pişirmesi zevkli yiyecekleri vardır..evinizde kolaylıkla yapabilirsiniz. ülke olarak da malzemelerin hemen hemen hepsine ulaşabiliyoruz artık, bu da bir artı..aman pişirin işte güzel güzel şeyler.*
where do we belong, where did we go wrong ıf there's nothing here, why are we still here?
ıt's another time, it's another day numbers they are new, but it's all the same running from yourself, it will never change ıf you try you could die
give us a little love, give us a little love we never had enough, we never had enough give us a little love, give us a little love we never had enough, we never had enough
pour it in a cup, try to drink it up pour it in a well, you can go to hell we'll get it on the way
ah ah ah ah ah ah ah ah ah ah ah ah ah huh huh
where do we belong, where did we go wrong ıf there's nothing here, why are we still here?
leave it by it's pain, leave it all alone ıf ı never turn, ı will never grow keep the door ajar when ı'm coming home ı will try, can't you see ı'm trying
give us a little love, give us a little love we never had enough, we never had enough give us a little love, give us a little love we never had enough, we never had enough
sunday morning, praise the dawning it's just a restless feeling by my side early dawning, sunday morning it's just the wasted years so close behind watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all sunday morning and i'm falling i've got a feeling i don't want to know early dawning, sunday morning it's all the streets you crossed, not so long ago watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all sunday morning sunday morning sunday morning
jazz tınılarını zaman zaman indie pop ile karıştıran ve değişik bir şekilde huzur verici şarkılar yapan avusturalyalı ve de pek bir güzel şarkıcı bağyan. yamulmuyorsam kendisi bu sene ülkemizde de sahne almıştı. kendisinni giyim, kuşam stilini de pek beğenmekteyim..
kadınlar için otobüs yolculuklarının vazgeçilmezi. bir de leman'ın ilk olarak 8 martta özel olarak yayınladığı, içeriğini kadın yazar ve çizerlerin hazırladığı dergi.
oynayabileceğiniz en komik, en saçma ve en eğlenceli oyunlardan biridir. ikisi, üçü, x'i gibi bir sürü versiyonu vardır..sakallı esirlerin siz onları kurtardıkdan sonra topuklaması, tuhaf ve çirkin yaratıkları ile eper bir güldürür.
sunday morning, praise the dawning it's just a restless feeling by my side early dawning, sunday morning it's just the wasted years so close behind watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all sunday morning and i'm falling i've got a feeling i don't want to know early dawning, sunday morning it's all the streets you crossed, not so long ago watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all watch out, the world's behind you there's always someone around you who will call it's nothing at all sunday morning sunday morning sunday morning
björk'ün vespertine albümünün beşinci şarkısı. sanırım björk'ün bugüne kadar yaptığı en güçlü ve şiddetli eseri..kaotik, esrik, saplantılı ve bir o kadar da sado mazoşist bir aşkı anlatan şarkının video klibi de tüm zamanların en iyi kliplerinden biri sayılabilir kanımca. videonun başında soyutlanmış bir cinsel ilişkiden sahneler vardır ve bu ilişki björk ve sevgilisi matthew barney arasında geçmektedir. video da björk'ün nipple piercinglerini de görebiliriz.. her şey bir yana, tek bir dokunuşla aşık olabilmeyi, kendi kendine kırılmayı anlatan, zedelenmiş ruhları iyice kanırtan, kendini korumayı bilmeyenlerin kalplerini ve ruhlarını şiddetle uzak tutması gereken şarkıdır.
sürekli kafamda dönüp duran ed sheeran şarkısı. çok iyi bir şarkı değil ama video klibi öyle güzel ki..alın işte hem sözleri hem de klibi..
give me love like her, 'cause lately i've been waking up alone, paint splattered teardrops on my shirt, told you i'd let them go, and that i'll fight my corner, maybe tonight i'll call ya, after my blood turns into alcohol, no, i just wanna hold ya.
give a little time to me or burn this out, we'll play hide and seek to turn this around, all i want is the taste that your lips allow, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love.
give me love like never before, 'cause lately i've been craving more, and it's been a while but i still feel the same, maybe i should let you go, you know i'll fight my corner, and that tonight i'll call ya, after my blood is drowning in alcohol, no i just wanna hold ya.
give a little time to me or burn this out, we'll play hide and seek to turn this around, all i want is the taste that your lips allow, my, my, my, my, oh give me love, give a little time to me, or burn this out, we'll play hide and seek to turn this around, all i want is the taste that your lips allow, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my my, my, my, oh give me love.
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover.
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover, m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (love me, love me, love me).
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love), m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love), m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love, love me), m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love).
my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love, my, my, my, my, oh give me love
of all the money that e'er i had i've spent it in good company and all the harm that e'er i've done alas it was to none but me and all i've done for want of wit to memory now i can't recall so fill to me the parting glass good night and joy be with you all
of all the comrades that ever i had they are sorry for my going away and all the sweethearts that ever i had they would wish me one more day to stay but since it falls unto my lot that i should rise and you should not i'll gently rise and i'll softly call good night and joy be with you all
a man may drink and not be drunk a man may fight and not be slain a man may court a pretty girl and perhaps be welcomed back again but since it has so ought to be by a time to rise and a time to fall come fill to me the parting glass good night and joy be with you all good night and joy be with you all
italyan yönetmen dario argento'nun, kendisi gibi yönetmenlik, oyunculuk hatta dj'lik yapan, dikkat çekici hiç bir özelliği olmamasına rağmen akıl almaz bir seksapaliteye sahip, babası tarafından yönetilen trauma ve the phantom of the opera filmlerinde aldığı rolleri, marilyn manson'a çektiği video klibi, enteresan dövmeleri, brian molko ile yaptığı je t'aime moi non plus düeti, this picture video klibinde yer alması ve beraber yayınlanan fotoğrafları ile kısa zamanda alt kültürün ikonlarından birine dönüşmüş harika ve bir o kadar da arıza olan kadın..
florence and the machine'in temmuz 2009 çıkışlı debut albümü. albüm çıkar çıkmaz ingiltere listelerine iki numaradan giriş yapmıştır. yıllardır çıkan en muhteşem debut albümlerinden biri kabul edilmektedir. ancak grubun çok uzun zamandır takipçisi olanlar için bu albüm biraz hayal kırıklığı olmuştur. çünkü zaten daha önce yayınlanan ep'ler ve live kayıtlar sayesinde albüm içindeki şarkıların pek çoğu daha önce dinlenmiştir. yine de flo'nun hakkını yememek lazımdır. yıllardır hala kendisini dinleten albümlerden biridir. çeşitli limited edition'ları da bulunmaktadır. tracklist ise şöyledir..
1. dog days are over 2. rabbit heart (raise it up) 3. i'm not calling you a liar 4. howl 5. kiss with a fist 6. girl with one eye 7. drumming 8. between two lungs 9. cosmic love 10. my boy builds coffins 11. hurricane drunk 12. blinding 13. you've got the love
80s başında steven patrick morrissey ve johnny marr denen iki adamın bir araya gelmesiyle kurulan ve 80s sonuna kadar faaliyet gösteren grup. evet tanımımı da yaptığıma göre içimdekileri dökmeye başlayabilirim. öncelikle the smiths, there is a light that never goes out'dan ibaret değildir. 500 days of summer'ı izleyip akabinde the smiths için ölüp bitenlere bunu belirtmek isterim. irlanda asıllı olmasına rağmen manchester'da doğan koyu katolik bir ailenin, uyuşturucu bağımlısı, yalnız ve sürekli oscar wilde okuyan, içine kapanık çocuğu morrissey'in ve ne kadar yetenekli olduğunun her daim farkında olan johnny'nin insan ruhunu tarumar etme serüveni 1984 yılının başında piyasaya sürdükleri debut albümleri the smiths ile başlar. post punk ve manchester'ın madchestar olarak anılmasına neden olmaya başlayan rave kültürünün yavaş yavaş yükselmesine rağmen, elektronik her sesten uzak kalarak, morrissey'in melankolik lakin harikulade sözleri ve marr'ın yoğun riffleri ile kotarılan albüm grubun nasıl bir portre çizeceğini ortaya koymuştur. bugün bile müzik tarihinin en iyi albümlerinden sayılan the smiths, pretty girls make graves, this charming man, still i'll, what difference does it make gibi hitler barındırmaktadır. bizzat morrissey tarafından tasarlanan albümün kapağında andy warhol'un flesh filminden bir kare yer almaktadır. ilk albümün başarısı ile iyice gazlayan ve ilk albüm ile ikinci albüm arasında hatful of hollow adında bir toplama sıkıştıran grup 85 kışında ikinci stüdyo albümleri meat is murder'ı yayınlar. 11 yaşından beri vejeteryan olan morrissey'in tavrı ile grubun politik duruşlarının şarkılara oldukça yansıdığı bu albüm listelerde bir numaraya kadar yükselen hitler çıkarmıştır olmasına rağmen grubun tavrı yüzünden oldukça eleştiri almıştır. fakat yine de hiçbir eleştiri yapılan işin başarısını ve that joke isn't funny anymore, meat is murder, well i wonder, i want the one i can't have gibi hitleri gölgeleyememiştir. the smiths, 85 sonunda bir sonraki albümleri the queen is dead'i kaydetmiş, bununla da kalmamış amerika ve ingiltere'yi baştan başa turlamıştı. her geçen gün artan popülariteleri ve kendi şirketleriyle yaşadıkları sorunları, albümün yayınlanmasının gecikmesi ile büyük plak şirketlerinin yeni avı olan grup müzikal anlamda yine harika bir albüm yayınlamasına rağmen kendi içerisinde çatırdamaya başlamış, andy rourke gruptan atılmış, yerine craig cannon getirilmiş fakat iki gün sonra rourke gruba geri dönmüştür. bunun yanı sıra morrissey ve johnny arasında her geçen ve gün gün büyüyen ego savaşları grubu yormaya başlamıştır. lakin, 86 yılında kapağında alain delon'un fotoğrafının olduğu albüm satışa çıkmış ve ingiltere listelerine iki numaradan giriş yapmıştır. bu albüm there is a light that never goes out, some girls are bigger than others, cemetry gates, i know it's over, bigmouth strikes again, never had no one ever ve the boy with the thorn in his side gibi en bilinen the smiths şarkılarını bünyesinde barındırır. ve bu albümden sonra grup emi ile anlaşma imzalar.. sene 87'yi gösterdiğinde kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalar marr ile morrissey'i iyice birbirinden uzaklaştırmış, marr'ın gruptan ayrılmak istediğini her fırsatta dile getirmesine, sürekli alkole abanmasına neden olmuş, bu durumlar da morrissey'in iyice hırçınlaşmasıyla sonuçlanmıştır. yine de müzikal anlamda üretimlerine devam eden grup shoplifters of the world unite ve sheila take a bow adında iki single ve the world won't listen adındaki ikinci toplama albümlerini yayınladılar. sheila take a bow listelerde iyi bir başarı grafiği çizdi ve bunun ardından morrissey ve marr birlikteliğinin son ürünü olan strangeways, here we come 87 baharında kaydedilip eylül ayında piyasaya çıktığında marr gruptan ayrılalı bir kaç ay olmuştu..marr'ın yerine başkaları geçmeye çalışsa bile mümkün olmadı. genel anlamda bakıldığında da kasvetli bir havası olan albüm resmen iki efsanenin ayrılığını yansıtır. stop me if you think you've heard this one before, i started something i couldn't finish, girlfriend in a coma, last night i dreamt that somebody loved me gibi hitler çıkaran albüm grubun dördüncü ve son albümüdür.. artık ipler kopmuş, geri dönülmez yola girilmiş, hem marr hem morrissey birbirlerine olan öfkelerini her fırsatta dile getirir olmuşlardır.. bu dört albümün yanı sıra 86'da rank adında bir live kayıt ile 2008'de the sound of the smiths adlı bir best of albüm yayınlayan grup bir daha isimlerinin bile yan yana gelmemesi için sonsuz çaba harcamıştır.. johnny marr, smiths sonrasında the pretenders, electronic, the the, johnny marr and the healers ve modest mouse gibi gruplarda karşımıza çıkmasına rağmen 2008'den beri beraber olduğu the cribs ile yollarını ayırmıştır. şu günlerde de the messenger isimli güzel ötesi bir tekli yayınlamıştır, albüm ise şubat 2013 gibi piyasada olacak gibi görünüyor.. morrissey ise, solo kariyerine odaklanmış, dokuz albüm çıkarmış ve johnny marr ile tekrar biraraya gelip gelmeyecekleri sorulduğu zaman ''eğer bir daha johnny ile bir araya gelirsem oturup taşaklarımı yerim. bunu on bir yaşından beri vejeteryan olan bir adam söylüyor, dikkatinizi çekerim.'' demiştir...