yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

kanal d

vallahi ben kanal d'nin hiç bir dönemini "yandaş" olarak nitelemezdim. politik davrandı diyebilirim çok çok, ama yandaş denebilecek kadar da çizgisinden ödün vermedi. adamların hakkını yemeyelim, bu devirde bu diktatörlükte ne kadar dik durabileceklerse o kadar durdular işte. sadece kabataş görüntülerini yayınlamak falan değil, türkan dizisini yapmak ya da ataerkil sistemin dayatıldığı bir dönemde özgür ve güçlü kadın dizileri yapmak bu devirde cesaret ister. o kadar da karalamayın beyler.

seviyorum deyip destan yazan tipin çat diye ortadan kaybolması

seks, beklentiyi karşılamamıştır. başka bir şeyden değil.

(bkz: işte bunlar hep seks)

kimi zehirlemişim diye kızan esrar satıcısı

valla adam harbi harbi esrar satıyorsa -bonzai ya da diğer kimyasallar içermeyen doğal esrar ama- gerçekten de kimseyi zehirlemediği konusuna ben de katılıyorum. *

başbakanın doğan grubunu alenen tehdit etmesi

çok ciddi ayrıntılarvar atladığımız. bence bu tehdit kabataş olayının yalan olmasından çok daha endişe verici, ama insanlardan daha yükselen bir ses yok bu konuda. seçimi aldıktan sonra yapacağı ilk işin medyayı daha çok baskı altına alacaklarını kendi ağzıyla itiraf etti adam.

"medya dünyasında amiral diye geçinenlere söylüyorum; hele hele bugün attıkları başlığı kendilerine hatırlatıyorum. bunun altında da boğulacaksınız."

türkçe meali: hele şu seçimi de alayım, ağzınıza yüzünüze s........

tecavüzcüyü anlamak lazım

aslında çok da haksız sayılmaz adam. mesela, suheyb öğüt** tecavüze uğrarsa bir gün, tecavüzcüsünü çok iyi anlayabileceğimi düşünüyorum.

recep tayyip erdoğan yalanları

deveye sormuşlar neden boynun eğri diye, deve demiş am göt meme

*

recep tayyip erdoğan'ın habertürk yayınına müdahalesi

bugün elemanın biri bana "recep tayyip erdoğan'ın ne diktatörlüğünü gördün" diye sordu. sustum, cevap bile vermedim. çünkü biliyorumki rte'nin bir gün satırla insan keserken çekilmiş bir kasedi çıksa bile o beyinsiz yine de aynı soruyu soracak. akp sendromu tedavisi olmayan bir hastalık

iddiaları belge diye açıklayan başbakan

taksim delisi cenk başbakana dava açmalı. belge osurmanın tüm telif hakları cenk'e aittir zira.

28 ocak 2014 akaryakıta zam

düzenleme değil miymiş yani bu seferki? hakikaten zam mı yaptık demişler?

28 ocak 2014 şişli belediyesine silahlı saldırı

ne zaman türk siyaseti artık daha fazla çirkinleşemez zaten kapasitesini zorladı yeterince diye düşünürken küçük sürprizler ne kadar yanıldığını hatırlatıyor insana.

recep tayyip erdoğan'ın mustafa sarıgül'e sarması

sarıgül'e ayılıp bayılmıyorum efem. ama sanırım dinsizin hakkından gelecek olan imansız bu. aksi takdirde recep efendi sarıgül'ü yıpratma kampanyasına girmezdi. düşünsenize adam kemal kılıçdaroığlu için bile parmağını kıpırdatmadı. nasıl olsa sittin sene bu adam beni naşlatamaz diye. hatta adamın kalbini çok kırmayayım da chp'nin başında sonsuza kadar bu adam olsun diye aklından geçirmişliği bile vardır.
ama sarıgül'den tırsım tırsım tırsıyor. sanırsam korktuğu da başına gelecek.


27 ocak 2014 internetin yavaşlaması

yavaşlama bölgesel değil. bakırköy, beşiktaş, göztepe, üsküdar gibi değişik bölgelerde değişik insanlar aynı şeyi söylüyorlar. **

27 ocak 2014 internetin yavaşlaması

hangi orospu çocukları yine ne karıştırıyor bilmiyorum ama dün başlayıp bugün hala devam eden internet yavaşlaması yurt genelinde tüm şiddetiyle devam ediyor. ttnet'i aradığınız zaman "bölgenizde yapım çalışması var ondandır efem" gibi cevaplar veriyorlar.

trt'nin leyla ile mecnun'u yayınlaması

trt tükürdüğünü yalamaya yepyeni bir boyut kazandırmış. ama bence hafife alınmayacak bir gelişme. hatta çok çok önemli bir gelişme. alenen hükümet propagandası ve ahlak bekçiliği yapan trt, öyle sanıyorum hem buz pateni yavru muhalefet gibi şeylere aldığı tepkilerden hem de akp saltanatının sarsılmasından azıcık tırstı. yarın öbür gün kıçımızı koruyacak adam yok, bana ne abi ben herkesi memnun etmeye çalışayım bari moduna girmiş olabilir. **

kiranı veremiyorsan kızını ver

bu götoşlar sevaba girdiklerini iddia ediyorlardır bir de.

güzelliğin o kadar da göreceli bir kavram olmaması

başlıktaki tezin ergenlik çağını başarıyla kapatmış yazarlar tarafından tam anlamıyla anlaşılmadığını düşündüğüm için tekrarlama gereği duyuyorum. "güzelliğin o kadar da göreceli bir kavram olmaması" demek aslında güzelliğin yüzde yüz göreceli bir şey olduğu tezine de, ya da güzelliğin yüzde yüz nesnel olduğu tezine de karşı çıkan bir tezdir. yani bu cümleden kastedilen şey güzelliğin göreceli bir tarafının da olduğu ancak aynı zamanda nesnel bir tarafının da olduğudur.

kıvanç tatlıtuğ'un güzelliğini medyanın dayattığı güzellik normlarıyla açıklayan adama da yuh ulan körün mü göz demekten başka bir şey söyleyemiyorum.

güzelliğin o kadar da göreceli bir kavram olmaması

sözlükteki bazı başlıkların bazı girdilerinde rastlıyorum güzelliğin göreceli olduğunu iddia eden girdilere.

bu ekolün en çok kullandığı argüman genellikle kime göre neye göre oluyor. bunun bambaşka bir mevzu olduğunu düşündüğümden mütevellit bahsi geçen başlıklara cevap niteliğinde bir girdi yazmak yerine başka bir başlıkta masaya yatıralım dedim.

öncelikle şu kavramları birbirinden ayıralım. birini seksi bulmak, birini karizmatik bulmak ya da birini güzel bulmak birbirinden ayrı şeylerdir. çoğu durumda bunların hepsini aynı adamda bulabiliriz ama ayrı ayrı adamlarda da ayrı ayrı da bulunabilirler. örnek vermem gerekirse şahin k'yı kıvanç tatlıtuğ'dan çok daha çekici buluyor olabilirsin. bence gayet anlaşılır bir durum bu. ben özellikle gay barlarda çok rastlıyorum "güzel" diyebileceğim çocuklara ve ilginç bir şekilde çoğunlukla çekici bulamıyorum hiçbirini. ya da ne bileyim bence mesela yılmaz güney kesinlikle çirkin bir adam ama adamın paçalarından bile karizma akıyor. şimdi sevgili ayı arkadaşlarım şahin k ya da yılmaz güney senin için daha arzulanır adamlar bile olsalar, yine de kıvanç tatlıtuğ'dan daha güzel adamlar olamazlar. daha çekici olurlar, daha seksi olurlar, daha karizmatik olurlar, hatta ölümüne aşık olacağın adamlar olurlar ama daha güzel o-la-maz-lar.

güzelliğin neye göre kime göre olduğu sorusu içinde haklı bir argüman barındırmakla beraber haklılığı daha büyük olan başka bir tezi de gölgeleyen bir sorudur. o tez de "güzelliğin o kadar da göreceli bir kavram olmamasıdır". bazı insanların güzelliği veya çirkinliği tartışmaya açık bile değildir. sağlıklı bir* insan gözü bu ikisi arasındaki ayrımı yapabilecek düzeyde yaratılmıştır. örneğin şu ikisinin güzel mi çirkin mi olduğu sorusu tartışmaya açık değildir.




demekki neymiş güzel ve çirkin denilen bir şey varmış. işin göreceli kısmı işte tam olarak burada başlıyor. yani güzel ve çirkin uçlarının ortasında kalan insanları güzel veya çirkin bulmak görecelidir. örnek vermem gerekirse; tarkan, tom cruise, teoman, kenan imirzalıoğlu, will smith vs. bu adamların güzelliği görecelidir. *


starbucks

trt'den 2014 soçi kış olimpiyatları buz pateni sansürü

bu kadar yaygara kopmamıştı gerçi ama bence eurovision olayını da tam olarak bu yüzden bitirdiler. g-stringle dans eden cıvırlar, her bir köşeden fırlayan homseksüeller, bıngıl bıngıl memeler falan...

bizim türk aile yapımıza ters falan gibi bir laf etmiş olsalardı alacakları tepkiyi biliyorlardı tabi. onun yerine formatı değiştirdiler haksızlık oldu, bana ne bana ne ben oynamıyorum numarasıyla işi kotardılar. böylece ailemizin kanalı trt, bizi bıngıl memelerden ve homseksüel yaşam formlarından korumayı başardı. * bu analizi yapan bir gazateci oldu mu bilmiyorum. ama durumun bundan ibaret olduğuna eminim. çünkü az çok prodüksiyon işlerini ve trt'ye nasıl iş satıldığını biliyorum. trt'nin şuanki yapısı değil g-stringle dans eden cıvırları "mini etekli kadınları bile tolere edebilecek durumda değil.

başından beri eurovision işine böyle baktığım için buz pateni sansürü bende pek bir şaşkınlık yaratmadı. *

tuğba ekinci

dehşet içinde izledim. bülent ersoy'u da manyak patavatsız kaprisli falan bilirdim ama kadın iyi tuttu kendini, hanfendiliğinden ödün vermemiş. *
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

azis

bu adamı ne zaman görsem kafamda hep aynı senaryo canlanıyor. sanki sibel can la fatih ürek çiftleşmişler bir oğulları olmuş. sonra tarık mengüçle lady gaga çiftleşmişler bir kızları olmuş. sonra bu oğlanla bu kız büyümüşler ve çocuk yapmışlar. bir hermafroditleri olmuş. bu hermafroditle king kong çiftleşmiş ve azis doğmuş. öyle bir şey sanki. bunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

kadınlardan da hoşlanan bear

bunun için bir kelime vardı. hmmm neydi o... neydi o... biçersikersüel miydi, biskövitseksöel miydi. hah buldum

(bkz: biseksüel)
(bkz: biseksüel bear)

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

heterofobi

bir tepki olarak çoktan doğmuş olması gereken akımdır. bu tür uç ve anarşik yapılanmalara ihtiyacımız var. şu an için bütün gay barların kapısına " heteroseksüeller ve köpekler giremez" yazılsa bana yine de yeter.

öpüşmek

bir kulak yalamak bir kulak memesi kemirmek bir kulak ısırmak değildir
açıkçası bir türlü sevemediğim aktivite olmuştur. sanırım iyi bir öpüşken değilim ya da doğru kurbağayı bulamadığım için mi bilmiyorum. ama neden icat edildiğini bile anlayabilmiş değilim hala.
Henüz takip ettiği biri yok.