ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
lan benim başıma gelenler nedir böyle , iş görüşmesine gittim kıçım gibi bi olaydı.
onun akşamı çok tatlı biriyle tanıştım ve olay ciddiye bindi galiba.
aynı akşam eve dönerken cüzdanımı düşürdüm ve gidiş o gidiş.
ertesi gün farkettim açıköğretim sınavına almadılar bi halt yok diye üstümde.
abim telefonumu kurcalamış bütün konuşmalarımı okumuş maillerime bakmış ,
eve bi geldim ağladı bi de onu teselli ettim.
haftaya pazartesiye randevu aldım psikiyatra gitçez , olay var panpalar.
yavrubear'ınız galiba büyüyo arkamdan dualarınızı ya da kabarık bulge lerinizi eksik etmeyin şimdi öpüyorum sizi
beni özleyin anacım baaaaay
dudak kalemi sürdüm, kendimi seren serengil gibi hissediyorum sözlük. *
9 aydır seks yapmadım. barut fıçısı gibi her an patlamaya hazırım. sürekli erekteyim. o kadar fenayım ki aktif bir birey olarak ve daha önce pasif bir deneyim yaşamamış olmama rağmen deliler gibi pasif olup bir erkeğin beni altında çatır çatır becermesini istiyorum. yanıyorum be.
bugün en sevdiğimi kaybettim biliyor musunuz? sevgilisi olduğunda birlikte hediyeler hazırladığımız, her anımızda birbirimizle eğlendiğimiz, çocukluğumuzun her yaz anneannemlerde birlikte geçtiği canım kuzenimi kaybettim bugün. ekmek almaya herkes onu göndermek isterdi. gitmezdi, ben rica ettim mi hiç kıramazdı gönlümü. bak şimdi yine ağlar oldum... hayata hep 1-0 yenik başlamıştı, babası kötü biriydi. hiç iyiliğim dokunamadı ona, hiç yanında olamadım. onu hiç aramadım uzun zamandır. şimdi kızıyorum kendime, hayattayken neden onun kıymetini bilemedim? derdim hep "olur mu abim gibi harika bir kuzenim var benim." olmadı, o da gitti bu dünyadan. hep 1-0 yenikti, yine öyle oldu. seni seviyorum be canım kardeşim.

sevdiklerinizi hiç ihmal etmeyin olur mu? ben çok üzgünüm, çok. bir gün bizler de öleceğiz, gideceğiz buralardan. ama bu şekilde 26 yaşında mı kaybetmeliydim seni kardeşim...
aşık oldum, hiç böyle olmadım diyemem belki ama bu karın ağrısı rahatsız eden cinsten, nerden çıktı ki şimdi bu durduk yere, hem istiyorum hem istemiyorum, tüm hormonlarımı, kimyamı, fiziğimi bozdular, nazar değdi anacım nazar. neyse en azından sevgilisi olduğu sandığım kişiyi başka biriyle el ele görmek beni bir nebze olsun rahatlatabildi, aksi de olabilir ileriki günlerde, "neden onunla çıkmıyorsun ki sen ya" diye veryansın edebilirim, aşk değil bu değil, hayranlık canım, iki güne geçecek eminim * *
plaza kaşarı olmak istiyorum.
seninle "o" anları tekrar yaşamak istiyorum. tekrardan karşında heyecanlanmak, gözlerine heyecanla bakabilmeyi istiyorum. kapıyı açtığımda karşımdaki güler yüzünü, elinde o çok sevdiğimi bildiğin şarabı görünce zıplamayı, heyecanlanmamın hoşuna gittiğini belirten hareketlerini tekrardan görmek istiyorum. çok iyi bildiğin bir konudan sana soru sorduğumda cevaplamadan önce doğrulup üstünü düzeltmeni, sessizlik olduğunda bana attığın o şehvetle karışık arzulu bakışlarını , bir anda elini saçlarıma atıp yavaşça okşamanı özledim.
tekrardan yanında mutlu olabilmeyi ,sana karşı merak dolu bakışlarımı istiyorum. seni hissedebilmeyi, sana sarılmayı, beni kucaklamanı istiyorum. göğüsüne yatıp gözlerine bakmak, kokunu doyasıya içime çekmek istiyorum.


seni unutabilmeyi, kendimi özgür kılmayı istiyorum.
yine kodumun ankarasındayım, aştiye ayak basar basmaz depresyona girdim. beni hayatta tutan tek şey yarın ayı gibi kavurma yiyecek olmam. yani umarım yerim.

edit- amına bile koydum kavurmanın ov yeaaa
yukarıdaki yazara katılıyorum. içim kurudu, yüreğim soldu.
bir dönem hoşlandığım ama açılamadığım bir platoniğim vardı, hiç söylemedim tabi öyle kapandı gitti. aradan bir yıl geçti ve tesadüfi sekilde yollarımız kesişti. meğer o da benden hoşlanıyormuş. 3 ay yazıştık ve bir araya geldik. birlikteyken öylesine dünyayı siklemiyorduk ki biz dışında her şey teferruat geliyordu. akşamları iş çıkışı buluşuyor yumurta tokuşturmaca, ps 2 oynuyor her şeyi birlikte yapıyorduk. karlı bir havada 4 saat yürüyüp sabaha kadar birbirimizi ısıtmak için hiç uyanmamıştık mesela. sonra bu adam bir anda kayboldu yok oldu gitti. madem sevmiyordu neden yatmıştı benle neden sevişmişti, neden koynuma sokulup sakalına kadar öpmeye izin vermişti asla anlamam, asla anlayamam. ne garip ya tuhaf işler bunlar.
kendimi henüz keşfetmemiş olduğum zamanlar dandirik bir chat sayfasında tanıştığım kıza iki yıl boyunca erkekmişim gibi rol yaptım. başka bir şehirdeydi. ama her gün gibi telefonda konuşuyorduk, biraz sesimi kalınlaştırıyordum. annesiyle bile konuştum o şekilde. 1 yıl arkadaş gibi muhabbet ettik sonra kıza resmen aşık oldum. o da bana aşık oldu. 1 yıl da öyle uzaktan uzağa ilişki yaşadık. yanına gitmemi çok istemişti, görüşemediğimiz için defalarca telefonda ağlamıştık birlikte falan filan sonra tabi bir gün bütün boklarım çıktı ortaya. pislik lezbiyen diye ağzıma sıçtı. acayip yüreğim burkuldu. evet yalan söylemiştim, evet duygularıyla oynamıştım yalan söyleyerek. ama çok sevmiştim be abi. bişey diyemedim ki kıza. haklısın bile diyemedim. sadece sustum. o günler çok geride kaldı, bunlar 10 yıl önceydi. seneler sonra facebookunu, twitterını buldum. özür diledim. ama yine ağzıma sıçtı haklı olarak. "bir de utanmadan hala yazıyosun aptal" dedi. yaptığım şeyin derin pişmanlığı içerisindeyim. aşık olduğum için değil, yalan söyleyip kıza hayal kırıklığı yaşattığım için. resmen kul hakkıyla ölecem. burdan ona tekrar sesleniyorum: aylin çok özür dilerim, hakkını helal et, ben kötü bir insanım.
belki bu yazıyı okur... *
sırf sana benziyor diye, dün gece bir adamla yattım. şaka lan şaka, benzemiyordu. adam taştı. sen kimsin ki lan? tabi adamdan bana övgüler, methiyeler. 41 yaşında adam, senin yanında sünepe gibi kaldım, olamaz böyle şey dedi. hayat bana güzel.

ps. 27 yaşındayım.
kendime iyi geceler diyerek başladığım bir gece oldu bu, facebook üzerinde dolaşıyordum arkadaşlarımı bir check edeyim ne yapıyorlar merak ettim diyerekten arkadaş listemi gözden geçiriyordum. benim arkadaş listemde de sadece yakın arkadaşlarım mevcut hiçbir şekilde yakınımda olmayan insanlar ve akrabalar giremiyor. göz atarken eski bir lise arkadaşımın 2 tane profiline denk geldim. (ona yeliz diyelim şimdilik) içimden '' eh be yeliz tamam o zamanlar kekoyduk falan ama 2 tane açıp da böyle ulu orta bırakmak hele ki herkese açık fotolarla'' dedim içimden. bunu dedikten sonra yeliz hakkında birçok şey aklımda canlandı, bu başlığa yazma sebebim de bu yüzden, bazen üzerine düşünüyorum nasıl hayatlar yaşıyoruz hepimiz diye, o yüzden size kendimin ve yeliz'in hikayesinden bahsetmek istiyorum biraz. hem biraz günah çıkartmak amaçlı hem de üzgünlüğümü gidermek için. biraz uzun bir entry olacak şimdiden uyarıyorum.

benim zor bir lise hayatım oldu her zaman, ilkokul da zordu ama lise gerçekten bir nevi cehennemdi 11. sınıfa kadar özellikle. 9. sınıfta pek arkadaşım yoktu, olmasını da umursamıyordum aslında hayatım boyunca hep kendi kendime yeten biri oldum. ama bazen insanın birilerine ihtiyacı oluyordu kendisine ses olacak nefes olacak. okuduğum lise yüksek puanlı bir liseydi bu yüzden biraz zeka seviyesi ve hoşgörü seviyesi en azından biraz yüksek olur diye umuyordum girmeden önce, zira öyleydi fakat yeterli değildi. sınıf da kendi içinde arkadaş çevrelerine bölünmüştü. cool'lar - nispeten cool'lar - vasat tayfa - inekler - ezikler olmak üzere. cool'lar nispeten cool'larla iletişim içinde olabilse de, bir cool'un bir inek ile iletişim içinde olmasının tek sebebi çıkar ilişkisiydi. eziklerle genelde vasat tayfa muhabbet ederdi çıkar ilişkisi olmadığı sürece vasat üstü grupla altı grup asla iletişim halinde bulunmazdı. bana soracaksınız şimdi sen hangi tayfadaydın diye, vasat tayfada görünmez biriydim ben, kendi işimi görürdüm bir şekilde ama iletişim kurmak istediğimde her türlü iletişim kurabilirdim her türlü grup ile. lisenin zor olmasının sebebi tabi ki bir umursamazlığım sebebiyle şakaların dozunun üzerimde fazla kullanılmasıydı ama içten içe yaralanan bir yapım olduğundan zarar vericiydi. neyse o aralar iyi iki adet burs tutturup derslerle uğraşıyordum genel olarak, burslardan biri klasik para bursu öbürü ise büyükelçilik ingilizce eğitim bursuydu, birkaç arkadaşlarım da seçilmişlerdi bu bursa. yeliz de onlardan biriydi, yeliz eğlenceli dansı çok seven ve enerjik bir kızdı. güzelliği vasat denebilecek kısa boylu ve ara sıra saçma davranışlarıyla sınıfın dalga konusu olurdu. ama her şeye rağmen hayat enerjisine hayran kalırdım. dansı bir tutku ile yapıyordu ve bundan dolayı adı orospuya çıkmıştı. her zamanki klasik olaylardan biriydi benim için voleybol oynayan bir erkeksen eşcinsel damgası yersin, çok iyi dans ediyorsan ve bu konuda tutkuluysan ve biraz da açık giyiniyorsan orospu damgası yersin, çok ders çalışıyorsan inek ve ezik damgası yersin bu hiç değişmez.

yeliz ara sıra kafa şişiren biri olsa da bana çok yardımı dokunan biriydi, ara sıra okulda onunla takılıp çok eğlendiğim zamanlar olurdu, kurstan dönerken serviste bize dans numaralarını gösterirdi, servisçi amca sesi sonuna kadar açardı biz de dans ede ede eve dönerdik. bir gün yeliz'in evine gittim ders çalışmak için, bize yakın sayılabilecek bir yerde oturuyordu. babası ile tanıştım ve annesiyle çok tatlı insanlardı, kızları okusun ve sosyal biri olsun diye her şeyi yapıyorlardır diye düşünüyordum onları ilk gördüğümde. bizi rahatsız etmemek için koca salonu bize bıraktılar ve küçük oturma odasına televizyon izlemeye gittiler. yeliz'in aile hayatını görünce çok etkilenmiştim, benim ailem de dünya tatlısı insanlardır ama durumları kötü olmasına rağmen dişini canına takan böyle aileleri görünce insan bir başka oluyor. biz yeliz'le ders çalışmaya başladık ara sıra erkek arkadaş kız arkadaş mevzularından konuşuyorduk, yeliz'in düşünceleri biraz fazla yaşına göre uçarıydı.'' insanları tanıyamamış daha bu kız'' demiştim içimden, ''umarım başına kötü bir şey gelmez.'' ders olayını bitirip evime döndüm annesin yaptığı bir kutu kurabiye ile. ve yaklaşık 1 sene sonra yeliz okuldan ayrılıp daha düşük seviye bir okula geçiş yaptı. ben bu davranışına anlam verememiştim herkes yapamadığı için geçti diyordu, pek inandırıcı gelmese de inanmayı tercih edip mevzuyu kafamda kapattım. yeliz aynı zamanda kursu da bırakmıştı. hayatımdan bir insan tamamen çıkıp gitmişti, kaybolmuştu adeta.

ve okul bitti ben mezun oldum üniversiteye başladım bir gün makroya alışveriş yapmaya girdim, istediğim her şeyi aldıktan sonra kasaya geldim ve kafamı kaldırdığımda bir gördüm ki yeliz. mahcup bir tavırla selam verdi ben de onu bu kadar senenin ardından görünce garip olmuştum. ama neden kasiyerlik yapıyordu bunu çözememiştim, yaz olduğu için deneyim olsun diye yapıyordur büyük ihtimalle dedim. ''dışarda bi' sigara tüttürelim mi?'' dedi bana, ben de ''ayıp ettin sen istersin tüttürmez miyiz'' dedim. patrondan izin alıp dışarı çıktık birer winston slim yaktık, ''ee yaz tatilinde burada çalışıyorsun ha'' dedim, ''sadece yaz tatilinde değil'' dedi. şaşırdım ''neden burada çalışıyorsun senin derslerin hep 10 numaraydı, ağzın da iyi laf yapardı hani'' dedim. ''beni sen iyi tanırdın her zaman, böyle olması gerekti, lise hayatımı çarçur ettim'' dedi. '' nasıl çarçur ettin anlamadım, daha düşük seviye bir liseye geçtin de çalışmadın mı yoksa başına ailevi bir sıkıntı falan mı geldi'' dedim. ''başıma ailevi bir sıkıntı gelmedi, bir erkek arkadaşım vardı beni kullanıp attı, hamile kaldım çok geç haberim oldu, babam beni öldürecekti'' dedi. ''birini buldum, evlendik mutluyuz şimdilik çok şükür, işimden de memnunum, neyse benim işe dönmem gerekiyor bizim patron manyağın teki'' dedi son olarak ve sarıldıktan sonra arkasından '' bu hayata en berbat durumda bile tutunabilecek biri varsa o da sensindir, kimseyi dinleme yeliz'' dedim birbirimize bir süre baktık ve eve doğru yola çıktım. aklımdan bir sürü soru geçiyordu cevaplarını bulmaya çalıştığım, soru-cevap soru-cevapsızlık arasında gidip gelerek eve yol aldım. eve girdim facebook'u açtım ve eski resimlerimize baktım toplu resimlerde yeliz oradaydı, kendi eski yorumlarıma baktım ergence ve saçmaydı.

aklımda hala bir soru vardı ve hala var ergence ve saçma halden bu kadar iğrenç bir hale nasıl gelebildik?

ve hadi bu hale gelebildik, ergen olmama rağmen kalbimin ve vicdanımın olduğu o dönemde ben neden içimden geçenleri yeliz'e söyleyip onun aklının bir köşesinde onu koruyamadım? dans etmesi ve güzel okullarda okuması gereken yeliz şu anda kasiyer olarak çalışıp, 17 yaşında çocuk sahibi olup çocuk bakıyor ve evini çekip çeviriyor. sebebi ise bir şerefsiz evladı madem bunu yapan bir şerefsiz evladı sen neden sustun ve hayatından kaybolup gitmesine izin verdin. belki de kimsesi yoktu sustu korktu, susmayı korkmayı en iyi bilen senken yanında bile olmadın.

günah çıkartma bir entry ile olsa işim kolay olurdu, hayat solup gidince renklerin de bir anlamı kalmıyor. hepimiz kendimizi affetsek de hatalarımızla yaşıyoruz, ve bazen hatırlayıp kederleniyoruz.
anlatmak istediğim ama, anlatamadığım daha doğrusu o insana anlatmaktan çekindiğim bir rüyam var, hemde birkaç gün üst üstte gördüğüm; başrolünde hep o vardı.

ilkinde; motorsikletin üzerinde, ben arkada ona sıkıca tutunmuş deli gibi bağırarak hava da geziniyorduk, bir yere varmaya çalışıyorduk ama nereye bilmiyorum. ikincisinde; onunla evlendiğimi görüyordum, müthiş bir histi. sevdiğin adamla evleniyorsun ya! var mı ötesi? üçüncüsünde; bölük pörçük yüzünü hatırlıyorum ama oydu, eminim; gülümseyişinden tanımıştım. *
genel anlamda entryler beğenilmeyebilir,saygi duyarım.
ama 10 kasım entrymi beğenmeyen hangi iki yazarsa,bu yaptıklarına saygi duymuyorum.
sözlükte atamızı sevmeyen olabileceğini zannetmezdim.umarım yanlışlıkla unlike edilmiştir.
herkes sizi sikmek istiyor heee ya heee şeklinde heterolara atarlanan gay bünyeciklerin "ayhhh çok takip ediliyorum", "ayhhh beni sikeceklerdi" muhabbetinden yıldım resmen. insanlar için realist olmak neden bu kadar zor anlayamıyorum. kardeşim herkesin bir alıcısı olduğu konusunda herkes hemfikir tamam ama herkes sizi sikmek falan istemiyor. sakin olun bir yahu cidden çevrenize her gelen insana "ayhhh beni sikecek" gözüyle bakıp hala aşk arıorm ttlm bn yhaa kafası yaşamak ne derece mantıklı? seven sikilir, siken sevilir mantığı lisede kalmadı mı canısı? *

edit: bu entrymi eksileyen arkadaş başın sıkışırsa ara *
çok güzel bir adam sözlük, her hücresiyle. daha önce hiçbir insan evladı bu kadar dokunmadı bana, yüreğime. ben ona böyle hissettiremedim biliyorum, anlıyorum. o benden daha iyilerine layık, görüyorum. en kötüsü de canımı yakacak istemeden, hissediyorum. tamam yaksın ama kor etmesin, dağlamasın. olur mu sözlük?
hevesim kursağımda yer etti benim. yadırgamıyor da yerini maşallah pek bir keyfi yerinde..
sıkıldım insanlardan. beni afedersiniz ama seks için kullandıktan sonra yokmuşum gibi davranmalarından, tamam bende seks yapmak istiyorum ama yetti. beni sevmemelerinden de sıkıldım. halbuki ben kolay bağlanan biriyim ve elimden geldiğince insanlar için bir şeyler yapıyorum. yoruyorlar , söylüyorum da görüşmek istemiyorsan söyle bende yoluma bakayım. yok hep aynı terane. işte çok tatlısın yakışıklısın bilmem ne. tabii bende iyi niyetli ve saf olunca kolay kanıyorum ve ağzıma sıçıyorlar afedersiniz. teşekkürler. adam gibi seven bir tane insan yok. hepsi öküz.

hayatımda tanıdığım çoğu insanda,arkadaş olarak adlandırdığım sözde arkadaşlar, öküz hepsini çıkardım hayatımdan, ihtiyacım yok sizin gibi öküzlere, çiftlik işletmiyorum sonuçta.
  • /
  • 91