ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
sevgili sözlük;

biliyorum uzun süredir yazamıyorum. hayatım arap saçına dönmüş bir haldeyken entry girmeyi bırak hiçbir şey yapasım gelmiyordu. an geliyor nefes almak zor geliyordu. hele bir gün arkadaşla fizik çimlerinde uzanıyoruz, hava ateş gibi, okulu bırakıp babamın köyüne yerleşmeyi bile düşündüm. orada çobanlık falan yaparım dedelerim gibi. daha kolaydı. vanilya bir yandan. dersler diğer yandan.
işte öyle bir anda kadın arkadaşım "cikolatali kek birini bulsana," dedi. hatta o gün romeo'nun telefon uygulamasını telefonuma o yükledi.
kadın yüklerken sanıyor ki ben oradan romantik bir ilişki bulacağım, vanilya'yı unutacağım falan filan. bilmiyor ki aslana kuzu emanet etmiş. ben ne güzel haftalardır girmiyordum. hayır bizim ortamda öyle kolayca ilişki bulunacak ortamlar değil ki!
neyse tahmin ettiğiniz gibi ben tekrar seks yapmaya başladım. ama öyle böyle değil. ölümüne sikişiyorum sanki. tamam haftalardır seks yapmamamın bunda büyük bir etkisi var ama buluştuğum adamları öldürürcesine yormam... işin garip yanı bir süre seks bağımlısı olduğumu düşünmeye başladım. bir keresinde gün içinde iki farklı kişiyle yattığım oluyordu. bir keresinde arkadaşlarla bahçeli'ye oturmaya gitmiştik hornet'ten birisi yazdı 400 küsür metre öteden. bayağı bayağı telefon edeceğim diye kalkıp seks yapmaya gittim. gecenin bir yarısı okulun tuvaletine attığım çocuktan, şenliğin ilk gecesi kafayı bulmuş bir halde hornetten alelade birini arabada pişirmek üzere çağırmamı söylemiyorum bile.

tabii hepsinde mutlaka korundum.

neyse garip bir şekilde, vanilya'dan soğumaya başladım. aslında garip değildi. derste o kadar yorgun oluyordum ki hiçbir şey düşünecek halim olmuyordu. ders, spor, seks, ders, spor, seks, ders, spor, seks...

neyse en sonunda grip oldum. şenliklerin ilk gecesinden sonra. düne kadar yatak döşek yatıyordum. bu sırada romeo'da biriyle tanıştım. aslında önceden tanıyordum. aynı şehirde büyüdük. ben eskiden buna asılmıştım ama beni beğenmemişti. tabii o zamanlar tombiş kilolu bir şeydim. bilin bakalım ne oldu, eleman benim için ankara'ya gelecek yarın. 3 gün kalacak burada. heyecanlıyım çünkü çocuktan hem çok hoşlanıyorum hem de idealize ettiğim pek çok fiziksel özelliğe sahip. büyük bicepsler, futbol merakı, kirli sakal, boksla ilgilenmesi, beyaz ten, kürt kökenli olması, efendi olması, yalan söylememesi ve benim için onca saat yolu gelmesi son olarak herkesle düşüp kalkan bir tip değil.
tabii her iyi şeyin bir kötü yanı vardır ya, çocuk hala kendisini tam kabullenememiş. skype'ta kamerada konuşurken "ne yaptığımı bende bilmiyorum," dedi. evet, bu lafı diyen birinden beni uzun süre mutlu etmesini beklemiyorum. kısa süreli mutluluk arayacağım. mesela şu üç gün.
aslında grip olmam iyi olmuş bir yandan. yoksa yemin ediyorum yerimde duracağım yoktu. yerimde durdum. biriyle tanıştım. bakalım nasıl olacak.

vanilya'yı atlatıp atlatmadığımı bilmiyorum. gerçekten onun yanındayken o kadar halsiz oluyordum ki bazen farkında bile vermiyordum. şimdi hayatıma bu çocuk girdi. kafam yerinde. pazartesi günü ikisini birden sağlam kafayla göreceğim.

o değil de çocuk prezo almaya utanıyormuş. tabii ben hayatımda hiç prezo almadım ama gidip satıcı kızdan sanki kendim takacakmışım gibi "ok xl var mı?" demek hoşuma gitti. tamam belki ben takarım. tabii kendime değil, neyse. ehem. öhöm.
bir iyimserim bir iyimserim sanki pollyanna franchise vermiş bana. sevgi pıtırcığı gibi geziyorum ortalıkta. vapurla kadıköy'e geçerken "buraları hep benim" demişliğim bile var. işte bunlar hep zedprex.
uzay bilimlerindeki tatlı gözlüklü çocukla sonunda tanıştım sözlük. ilginçtir ki, bugün arkadaş ortamımıza geldi ve "merhaba" falan dedi. normalde hiç konuşmazdı. benim elim ayağım titriyordu "sınavın nasıl geçti hehe" diyerek konu açtım ve gerisi geldi. çok konuşkan. dolu sohbet ettik. yine ilginçtir ki, yanımızdan öyle hemen ayrılmadı. bayağı takıldı bizle. niye bilmiyorum. bir ara eski kız arkadaşından bahsetti. o ara bir moralim bozuldu, sinir oldum ama sonra düzeldim birazcık. zaten ilişki istemiyordum ben, ama yine de kızdan bahsedince bir kıskançlık oluştu. ben oyun, kod vb. muhabbeti edince bir anda uyuşukluğu kesildi ve konuşkanlaşmaya başladı. geek olduğu besbelli. zaten böyle çok çalışmayı falan da seviyormuş. oynadığı oyunları falan anlattı. yerim ben bunu ya. yarın imkan bulursam omzuna yaslanıcam. * *
bugün anlamsızca kendimi kötü hissediyorum sözlük.
bugün* bana sürpriz yapmışlar sözlük, doğumgünü pastası almışlar. benim moralim bozuktu, konuştuğumuz arkadaşların hepsi başka bir yere dağıldı diye, asık suratlı geziniyordum. sonra "ben gidicem, uykum var" falan dedim, arkadaş da gitmemem için ısrar etti. neyse, bir kafeye geçtik. meğersem galiba bunlar pastayı vermiş önceden bu kafeye. bir baktım, birkaç arkadaş geldi kafeye. selamlaştık falan, sonra kafenin içeri masalarından bir tanesinde garson pastayı hazırlıyor. "aha sıçtık" dedim. böyle dikkat çekmelere hiç gelemem o yüzden içimde bir korku oluştu. aslında böyle bir şey yapacaklarını hem bekliyordum, hem beklemiyordum. dışarıya belli etmemiş* olsam da çok şaşırdım ve sevindim. sarhoşken festival alanına gidecektik de geç oldu gidemedik.

ondan önceki gün de, bir tane çocuk gördüm ileriki bir masada. dedim, "bu oğlan ne kadar tanıdık geliyor ya böyle" diye. sonra biraz daha bakınca anladım ki, o çocuk ikinci dönemin başında kütüphanede o ders çalışırken gördüğüm, görünce alacağım kitapların sayısını artırdığım*, gözlüklü, yakışıklı tatlı çocuktu. hatta ilk gördüğümde çok hoşuma gitmişti, "olsa da yesek" modundaydım. kütüphanede onun ders çalışması daha da hoşuma gitmişti. hem yakışıklı, hem de geek tipliydi. beni görünce bana bir kere baktı, sonra ben de ona baktım ve kafamı çevirmeyerek dik dik bakmaya devam ettim, sonra böyle kafasını defterine dahi çeviremeden bir daha gözü kaydı. bu çok hoşuma gitmişti. her neyse, bunu işte geçen ben bir masada otururken gördüm, dayanamayarak bir daha baktım buna. gözümü alamadım. sonra o da beni gördü, böyle tanıdığı birine bakarmış gibi biraz odaklandı falan. ama kafasını çevirdi sonra. ben yine dik dik baktım, sonra birkaç kez bakmaya başlamıştı artık. ondan sonra sonunda dik dik baktığımı anladı ve bu sefer o bana dik dik baktı böyle gözlermiş gibi. üç saniyeden fazla sürdü diyebilirim. o sırada ben utandım ve arkadaşlarla konuşmaya başladım. bir yandan onu gözlüyordum ve şaşırtıcı bir şekilde, hala bana bakıyordu. ama kötü bir şekilde bakmıyordu. sanki böyle beni süzermiş gibi bakıyordu. yine bu çok hoşuma gitmişti, içim hoşlaştı. aslında yüzüne bakıp hafifçe gülseydim iyi olurdu. çok tatlı bir gülüşü vaaar.
bugün damdan düştüm sözlük.
duyduklarımdan sonra girmeyi hiç düşünmediğim lezce.com'a üye oldum. sayfanın görünümü çok eski. kendimi 2002li yıllarda msn kullanıyormuş gibi hissettim. çok fazla insan, çok fazla farklı amaçlar güden insanlar var. bu siteyi görünce brendanın ne kadar daha iyi olduğunu farkettim.. brenda'da en azından güzel sohbet edebileceğin insanlar olabiliyor da burada doğru düzgün konuşabileceğim biri olacağını düşünmüyorum.

bir insan ilk mesajında kamera açmak ister mi yahu? dur bir önce bir selam de, ne yapıyorsun de. aman aman.
vucudum fiziksel acıya minimum derecede duyarlı. hissetmiyorum yani surat ifadem bile değişmiyor-morluklar birakacak kadarda olsa-. babamin orduya asker yetistirir gibi yetistirmesiyle alakali olabilir diye dusunuyorum biraz da. küçüklüğumden beri-hala da devam ediyor- kalk dövüsecez diyen bir adam, ve canim aciyinca kiziyordu,ben güçsüz vurunca da kiziyordu. derken, şuan "yavas vur biraz essek" , "gavura indirir gibi indiriyorsun utan biraz utan" diyor. gecenlerde bir arkadasima saka amacli kucuk bir tokat atmak isterken çene kemiğini yamultuyordum. kas falan da pek yok,baya bünyesel birsey. artik sakin bir insan olucagim ama karar verdim.
artık gerçekten bıktım sözlük ya. çevremdeki insanların ergen davranışlarından, insanların sürekli '' ben '' merkezli olmasından, insanların sürekli ilgi beklemesinden yemin ederim bıktım artık ya.
geçen sene istediğim yer gelmediği için üniversiteye gitmeyip mezuna kaldım. ilk arkadaş çevrem 3 kişilik bir gruptu. ikisiyle de çok iyi anlaşıyordum ama zamanla fazla görüşemedik ve aramız açıldı. bende haliyle başka kişilerle yakınlaştım. bu ikisiyle tekrar görüşmeye başladım ama onları da satmadım. onlarla başka arkadaşlık kurdum, bu ikisiyle başka arkadaşlık kurdum. iki grubu asla birbirine karıştırmadım. neyse zamanla, iki grupta birbiriyle yakınlaşmaya başladı. bunca zaman yediğim kazıklar yüzünden sonunda mutlu, kalabalık bir arkadaş grubu kurdum dedim.
daha sonraları kime bir şey yapayım dediysem elimde patladı. buluşalım diyordum kimi arkadaşlarıyla, kimi kuzeniyle buluşuyor; kimi de dersim var, dershaneye gitmem lazım diye gelmiyordu. akşam bir şeyler yapalım diyordum evde olmam lazım diyordu birisi. birisi ailem izin vermez diyordu. öyle demesine rağmen gecenin her saati check-in yapıyor ama.
neyse olaya geçeyim: hal böyle olunca bende herkese karşı mesafeli davranıp, sadece derslerimi düşündüm. sonra bir arkadaşım sınıftan biriyle öteki arkadaşım hakkında dedikodu yapmış. sınıftan biri de bunu duymuş ve çocuğa gidip yetiştirmiş hemen. haliyle çocukta diğerine trip atmaya başladı. çocuk geliyor, '' artık onunla konuşmayacağım, arkamdan dedikodumu yapıyor vs. '' diyor, öteki geliyor '' bana neden küs olduğunu bile bilmiyorum '' diyor. kaç defa da beni arada bırakmayın dedim. bıktım böyle ergenliklerden sözlük ya. millet nelerle uğraşıyor, ben nelerle uğraşıyorum. zaten artık dershaneye de gitmeyeceğim, telefonumu da kapattım.
gerçekten üzülüyorum. asla hayalimdeki (bkz: friends ) gibi bir arkadaş grubuna sahip olamayacağım.
dublex pizza istiyorum sözlük, ama yiyemem diyetteyim, yazın pikinime girmek istiyorum
sevdiğin şarkı eşliğinde kek yapmak kadar mutluluk veren bir şey varsa, o da sevdiğin kişinin yanında olup sana eşlik etmesidir sözlük.
mutlu insanlardan nefret ediyorum. mutlu çiftlerden daha çok nefret ediyorum.
rüyamda biriyle öpüştüm ve yüzünü hatırlayamıyorum sözlük. sanki gerçekti ama, gelecekten bir an yaşıyormuşum gibiydi. yirmili yaşlarımda falandım, o kişiyle tartışıyorduk bir konuda. sevgili değildik ama. sonra ben öpüyordum onu birden, şaşırıp gülüyordu. dudakları inceydi bak onu hatırladım. bi de tombişti hafif, gri-mavi bir t-shirt giyiyordu. sanırım aşıktım da. belki de gelecekte buldum aradığımı, şimdi rüyama giriyor. of be tam bir bilim-kurgu/aşk filmi!
rüyamda biriyle öpüştüm ve yüzünü hatırlayamıyorum sözlük. sanki gerçekti ama, gelecekten bir an yaşıyormuşum gibiydi. yirmili yaşlarımda falandım, o kişiyle tartışıyorduk bir konuda. sevgili değildik ama. sonra ben öpüyordum onu birden, şaşırıp gülüyordu. dudakları inceydi bak onu hatırladım. bi de tombişti hafif, gri-mavi bir t-shirt giyiyordu. sanırım aşıktım da. belki de gelecekte buldum aradığımı, şimdi rüyama giriyor. of be tam bir bilim-kurgu/aşk filmi!
babam çok üzgün. cumartesi gecesi kardeşini kaybetti. ve bu kadar ani beklemiyorduk da. cuma gününden beri üstümdeki anlamsız yük hafiflemedi bi. halamın annemin kollarında can vermesi, onu son nefesini verirken görmek ağır geldi. uyuyamıyoruz. bu günler çabuk geçecek mi?
bugün evde boş boş oturmama rağmen sürekli buluşmak için arayan ama kırmak istemediğim bi arkadaşıma antalya'dayım gibi gereksiz bi yalan attım. kendisini severim ama gerçekten çok sıkılıyorum yanında ve ben asosyal bi tipim zaten la. bana dışarısı lazım değil bissürü film, bissürü dizi lazım.
uygun bilet bulamadığımdan izmir'e gidemedim. evde boş boş oturuyorum. staj için aramalarını bekliyorum. game of thrones'un yeni bölümüne ise daha bir hafta var. lol'e geri döndüm ve gümüşten bronz 2'ye kadar düştüm. maç kazanınca 10 puan geliyor ama kaybedince 26 puan gidiyor. en kötüsü de etrafımda kimse ilgimi çekmiyor. sonuç olarak sıkıldım ve mutsuzum.
sevgili gay arkadaşım.. sana güvendim seni sevdim sana kardeş olarak baktım. peki sen ne yaptın? kendi götünü kurtarmak uğruna beni sevdiğim kadına ispitledin, neyim varsa yalan yanlış ortaya döktün. eline ne geçti peki? beni kaybettin, sevdiğim kadın seninle olan arkadaşlığını bitirdi (?) , ben sevdiğim kadınla düşman bile değilim artık.. değer miydi bunca kalp kırılmasına? merak ediyorum kalbin, vicdanın rahat mı? o kadar allahtan bahseden sen görmedi mi allahın bu yaptıklarını? onca şey yaptıktan sonra bile benim haberim olmadığını düşünerek bana nasıl kardeşim dedin ? kardeş kardeşin kuyusunu kazarmış senden öğrendim.. bana inancımı güvenimi kaybetmeme yol açtın.. sorarlar adama değdi mi diye ??
tam en yakın arkadaşıma açılayım diyorum bi gülme tutuyo töbest * yüzüne karşı açılamadığımı fark edince mektup yazmaya karar verdim. bugün ceketinin cebine o kağıdı koymayı ve ardından yanından ayrılınca "senin cebine bir kağıt koydum onu yalnız başına ve dikkatlice oku olur mu? " diye bir mesaj atmayı düşünüyorum bakalım neler olacak?
  • /
  • 181