eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

lise 1.sınıfta edebiyat öğretmenime ayılıp bayıldığımı fark edince anlamışımdır.
ilkokul 1.sınıfta sınıf arkadaşımı eve çağırıp denemeler yapıyordum . birkaç hafta sonra annem iş üstündeyken bastı bizi ,azarlamalar uyarılar .sonrası geldi tabi .ama cinsel kimlik olarak adını koymam ilkokul 6. sınıfta cinsellik üzerine kitapları ve evdeki ansiklopedileri karıştırmaya başladığımda olmuştu. yani durum mevcut adı sonra kondu.
insanlık tarihinin en saçma sorularından birisidir. insanlar bunu " ne zaman milli oldun" tarzı bir soru olarak düşünüyor ama değil. eşcinsel olunmaz eşcinsel doğulur
yaklaşık 5 dakika önce anladım ki, 10,11,12 yaşlarımda we are the world şarkısının klibinde ki kenny rogers'le farketmiştim. ne zaman adını koydum hatırlamıyorum ama, adam çok ilgimi çekmişti. baya baya çok
yaşı hatırlamıyorum ama ilkokul 5 falandı sanırım, arkadaşlarla porno dergilere bakyorduk ben hep erkeklere yorum yaparken bir arkadaşım 'hepimiz kızlara bakıyoruz sen hep erkeklere' diyince o an farklı olduğumu anladım, aslında eşcinselim demedim ama farklıydım,
yıllar sonra psikiyatrist koltuğunda doktorun eşcinsel olduğunu ne zaman fark ettin sorusuna söylediğim gibi
- aslında ben eşcinsel olduğumu fark etmedim ama onların eşcinsel olmadığını fark etmem 13-14 yaşında oldu
üç ya da dört yaşındayım, tv'de billur tuz reklamı çıktı. reklamı hatırlayanlar varsa şayet böyle kırmızı dudaklı, mavi gözlü bir abla vardı tuzlukta poşette her zaman her yerde billur tuz diye bir şarkı söylüyordu. şarkının bir yerinde de sanırım akar akar akar derken göz kırpıyordu. bana göz kırptı sanıp tüm samimiyetle anneme 'anne bu kız bana göz kırptı.' dedim. annem de 'hayır yavrum, o sana göz kırpamaz çünkü kadınlar babalara bir de abilere göz kırparlar.' dedi. işte o an benim yıkıldığım andı. anladım ki bana göz kırpmasını istediğim cins insanlara kadın denir ve bu annemin onaylamadığı bir şeydir.
(bkz: homofobiye ilk maruz kaldığınız an)
lisede bir çocuk vardı, m.a.m.*

deliler gibi aşıktım ona. resimlerini çizerdim. onun içinde geçtiği hikayeler yazardım. ne zaman sinemaya gidecek olsam aklıma gelirdi, şimdi o da yanımda olsa diye.

ama bunlar bile eşcinsel olduğumu fark etmeme yetmiyordu. salak değildim, sadece eşcinselliğin ne olduğunu bilmiyordum. o zamana kadar pek çok erkekten hoşlanmıştım, eşcinsel pornoları izlemiştim ama bir gün din kültürü dersinde lut kavmi anlatılana kadar olayın eğlence boyutundaydım. belki size çok saçma gelebilir ama öyleydi işte bir erkeğe aşık olana kadar işin sadece benim zihnimde kaldığını sanıyordum. ve sonra hayatım 40 dakikalık bir zaman diliminde, diğer çocuklara son derece sıradan gelen o din dersinde ben uzun yıllar baskısı üzerinde hissedeceğim şeyleri dinlemiştim.

ben lanetliymişim. bir erkeğe arzu beslemek, bir erkeğe kadına gider gibi gittiğini düşünmek, işte bunlar beni sapkın bir insan yapıyormuş. yat veya yatma sapkınsın. eşcinselsin. m.a.m'ı sevmekte buna dahil.

erkekleri sevmek eşcinsellikti ve bu doğruydu. erkekleri sevmek sapkınlıktı ve bu yanlıştı.

sonra m.a.m'ı göremeyeceğim 15 günlük tatile girdik. 15 gün boyunca, eşcinsel dürtülerimden kurtulmaya çalıştım. sanki bu üzerinden çıkarılacak bir giysiymiş gibi. evet, bunu defalarca denedim ama o 15 günün sonunda başarılı olduğumu düşünmüştüm. çünkü o 15 gün hiçbir erkek ilgimi çekmiyordu. pornolar bile saman tadı veriyordu.

meğerse m.a.m'ı seviyormuşum, onu görünce anladım.
6-7 yaşlarımda kendimdeki farklılığı anlamaya başlamıştım iyiden iyiye. bunun adını koyup "ben eşcinselim" deyişim 16 yaşındayken oldu. o zamanlar tek derdim "allahım lanetli miyim? aileme nasıl söylerim?" vs giriş evresi dertleriydi. bilmiyordum ki fırtınalar sonradan kopacak, hayat beni nereden nerelere sürükleyecekti...
yaşım 19 du. ingilizce öğretmek için bir komşumuza gitmiştim. çocuk duştan çıktığında şaka olsun diye sarındığı havluyu açıp kapadı. ve sonra ben bütün hayatım boyunca oral fantezisi kurdum..
4 ya da 5 yaşında vefasız bir kıvırcık kıza aşık olarak kendimi keşfetmiş bulunmaktayım. nasıl bir birikimle patladıysa bu duygu o kıvırcığın ilk aşkım olabilmesine bile razı gelerek salgılatmış bütün hormonlarımı.
kendimi bildim bileli. fakat adının ne olduğunu bilmiyorsun pek o dönemde.
fark etmek değil de kabul etmek olarak değiştirilse daha doğru olacak andır.sahip olduğunuz yakın çevre homofobikse ve hatta hetero doğuşuyla gurur duyacak kadar homofobikse ve siz de böyle büyütülmüşseniz bu konu hakkında "fark etmek" söz öbeğinin kullanıldığını gördüğünüz an sinirlenir, kabul etmezsiniz başlığa bir iki kelime de sizin ekleyebilmeniz için biraz sakinleşip girilen tüm entryleri okumanız gerekir.

benim için bu olay kelimenin tek anlamıyla lanettir. lanetli olduğunuzu fark etmenizdir.
lanet kelimesine sinirlenenler için: burada kastedilen lanet, sevginizi kendinize saklamak zorunluluğuyla doğmuş olmaktır.bir erkek bir kıza gidip onu sevdiğini söylese en kötü ne olabilir ki? reddedilmek mi? ama bir kızın bir kıza gidip onu sevdiğini söylediği senaryoyla bir önceki senaryo bu coğrafyada daha uzunca bir süre asla aynı olmayacaktır ve de kimse bana bu konuda eşitlikten bahsetmeye çalışmasın türkiye'de yaşadığımızı hatırlatıyorum.

benim için lanetli olmak:
"tebrikler! hayatınız boyunca içinizde iki kişiyle yaşayacaksınız." mesajıdır.
biri hissettikleriniz, susturamadıklarınız.
diğeriyse bildikleriniz, size öğretilenler, aileniz, arkadaşlarınız, tüm sevdikleriniz kısaca sahip olduğunuz her şey.
ve bu iki kişi hayatları boyunca asla aynı anda mutlu olmayacaktır.
"tebrikler, sıçtınız!"
5 yaşında kreşte dürtüler vardı ,16 17 yaşında ilk gay pornosu ve gay face açmamla anladım .
iki erkeğin birbirine ileri derecede dokunamayacağı ve sevemeyeceği öğretildiği zaman. tabi öğretilemedi pek sanırım. ilkokul hocama selamlar.
bir kadını uyurken izlediğim an farkettim, çünkü kalbim benden bağımsız olmuştu o an.
ilk okulun ilk günü yanımda oturan yavuz isimlli çocuğunun omzuna dokunduğum an kızaran alev alev yanan kulaklarım, mideme giren ağrılar ve kıpkırmızı olan yüzüm ile ilk tanıştığım zamandır kendimi bilmem. sonrasında uzun süren bir sorgulama ve içe kapanma dönemlerinden sonra lise sonda lambda istanbul'un insan hakları derneğinde yaptığı toplantılara katılmaya başlayarak kendimi tecsilledim.
hep öyleydim ben ya. ilkokula başlamadan önce komşumuzu öpmüştüm, ortaokulda hoşlandığım bir iki arkadaşım vardı falan, hep öyleydim ama bir dönem oldu kendimi kabullenmiş olmama rağmen orospu kızın teki geldi bir iki kişi ile arkadaşlığımın ağzına sıçtı beni neden böyleyim diye kendime sormalara kadar sürükledi ama sonra yine toparladım, başta oldugum gibiyim.
4. siniftayken haftada bir en yakin arkadas ile gidilen sinemada film arasi oldugunda arkadasimin esnemeye ve gerinmeye baslamasi, sonrasinda da ustume cullanmasi ile 'lan noloyor' tandansli bir hisse kapilmistim. sonrasinda ben de onun ustune cullandim *.
ilkokul öğretmenimiz çok tatlı bir adamdı. kırmızı tomul yüzlü. bıyıklı. öyle şirin bi adamdı ki çok severdim. sağolsun oda beni çok severdi. ona karşı hiç cinsel dürtü hissetmedim o dönem. saf bir duyguydu ama ileriki dönemlerde beğendiğim erkek tarzının oluşmasın da büyük katkısının olduğunu düşünüyorum. sonra beşinci sınıfta okulum değişince yeni öğretmenimiz oldu malum. oda çok seksi adamdı. öbürü gibi babacan görüntüsü yoktu pek, yeni atanmıştı daha. onunla ilgili çok fantazi kurmuşumdur. çok döverdi ama. sen öpüşmeli fantaziler kur adam seni dövsün. ayıp ederdi. orta okulda da öğretmenlerimden birine aşık oldum. hiç kendi yaşıtlarıma ilgi duymadım. "arkadaşla eve gittik sonra olaylar hooo" gibi durumlarım olmadı o yüzden. lide de keza müdür yardımcısı. onun poposuna çaktımadan baktığım kadar aynada kendime bakmadım. bide okul servisinin şoförü vardı ki allah muhafaza. ne yakışıklı adamdı beah. hükümet gibi adamdı. bir sürede onun fantazileriyle aldım yürüdüm. dersen ki bu hikayenin içinde gay olduğunu farkettiğin an nerde. valla yok. bir anda dururken arkamda ışıklar parlayıp,kilise korosunun "aaaaaaaaaa" nidaları eşiliğinde gözlerimi yukarı dikip "la ben gaymişim ya la" anım olmadı. bir gariplik olduğu belliydi ama ne bileyim tek garipliğim o değildi. hayat garipti, insanlar garipti, ben de gariptim. gay olmak da o garipliklerden biriydi.
  • /
  • 3