sözlükçülerin nick hikayeleri

kızlarla dolu bir sülalede tek erkek olunca * ismim kısaca pipiydi. küçük pipi, pipican, pipicik, aptal pipi, pipili börek ... neden başına yorgun koymuşum o anki ruh halimle. ne bileyim işte. çoğu kişi sikişmekten yorgun düştüğümü düşünebilir, ama değil, benimkisi daha çok miskinlik. kış uykusu bende kronik işte. içimde 100 yaşında bir amca yaşıyor. o yüzden yorgun pipi.
crash bandicoot 3 adlı oyunun 16. bölümünün adı. karmaşık nick sevdiğim için almıştım, öyle kaldı.
iki erkek ve iki kız çocuktan sonra doğan en son erkek çocuğum. istenmeyen çocuk olduğumu düşünürüm çoğu zaman. niyetsiz, besmelesiz * miyim neyim?
stephen king'in the dark tower serisindeki bir silahşör eğitmenidir cortland*. kendi öğrencisi tarafından öldürüldüğü ve göbekli olduğu için kendime yakın hissetmiştim.
altında beraber film izleyeceğim insanı beklediğim battaniyem. battaniyemin renkleri solmadan, vakit çok geç olmadan ne bileyim umutlarım solmadan gel.
güya bu nicki gördüğümde şeker portakalı gelecekti aklıma ve umutla dolacaktım. ama sözlüğe gire çıka nickimi yazmaktan kitaptan da nefret ettim.
efendim bundan seneler önce, bir mayıs sabahında ekmek ve süt almak için bakkala gitmek niyetiyle evden dışarı çıktığımda, o gün hayatımı değiştirecek insana rastlayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. ben mahallede yeniydim, ve bakkal çok yakışıklıydı. olanlar oldu işte. hiç bir mahalle bakkalının, pıtırak gibi çoğalan süpermarketlere karşı tutunamadığı postmodern zamanlardan geçtik, aşkımız nice badireler atlatarak bu günlere geldi. o gün mahallemizin bakkalıyla tanışmamızın üzerinden 15 yıl, 4 ay, 21 gün geçmiş.
son 10 yıldır aynı kişiyi seviyorum, hiç tek gecelik ilişkim olmadı, anne-babamla yaşıyorum, çok güzel örgü örerim.
(bkz: iyi aile lezbiyeni)
çok eskilerdeki çizgi roman karakteri olarak da hafızalarımızdadır "zagor". fakat usta yönetmen zeki demirkbuz'un patlama yaptığı "kader" filmindeki karakterden esinlenerek belirledim nickimi. zagor birçok kişinin, birçok ailenin kaderini belirleyen karakter olarak birkaç sahnede görünen kişidir. hayatımızda aslında çok sık rastladığımız bir hikaye değil midir? bazen farkında olmadan birçok insanın ve ailenin kaderini etkileyebiliyoruz ya da buna şahit oluyoruz ya da etkilenen kişiler oluyoruz.
star wars serisini bilmem kaçıncı kere izlediğim bir günün sabahında müge anlıyla tatlı sert programında ekrana 'dıırşşş' trajedi diye yazı gelmişti. kendi kendime ' ihihihihi travesti ceday ihihihihi ne kadar komik' diye aptal aptal gülmüştüm. zaten sözlüğü okuduğum bir dönemdi. cesaretimi toplayıp bu rumuzla hesabımı açtım. iyi de yapmışım.
nickim, henüz 5 yaşında iken yüzmeyi öğrenmiş, 9 yaşına geldiğinde ise gitar çalmaya başlamıştı. ailecek takip ediyoruz kendisini..
özetle: bi hikayesi yok.
(bkz: geçen yine erginleşiyorum )

ama harbi ergenlik dönemime denk gelmişti . mr nobody filminden esinlendim. nedeni filmi çok beğenmem " seçim yaparsan diğerlerinden vazgeçmiş olursun ama seçmezsen her şeyin senin olabilme ihtimali var " mantığı beni bi kaç ay düşündürmüştü

ama şimdi bi değiştirme fırsatı verseler ve keşke verseler diyorum hayat felsefem olan hayat çok garip filler sikişiyor * dan fillersikisiyor olurdu.

*
yıllar önce; o zamanlar insanlarla konuşmaya utanıyorum nette ama bir yandan da muhabbet etmek istiyordum. sahte bi facebook hesabı açtım ve sahte de bir msn aldım. isim kevin takılıyorum sinsi sinsi avlarımı bekliyorum felan. maili mi de almışım kevinbear diye. insanlar da ne mal inanıyorlardı bana kamera falan açıyorlar bende yalan gırla tabi aaaa açılmıyor mu nası açılmıyor ya falanlar filanlar. küfür etmeyin len toyduk o zamanlar işte. ayıp heralde farkındayım yaptığımının.
neyse işte sonra o da yetmedi görüşmek istedim insanlarla o kevinbearlı mail adresimi verdim. sonra türk arkadaşlara da o maili verdim. öyle kev diye çağırmaya başladı insanlar beni. şimdi bilenler bilir zaten hiç öyle yalanla dolanla işim olmaz. ama bi geçiş süreciydi işte.
temmuz ayında bundan 21 yıl önce ciğerlerinin havayla dolmasını takiben çığlıklar eşliğinde bir bebek dünyaya geldi, serkan... benim nick hikayemde bu.
nazarlardan saklasın! dağlara taşlara...
tamamen sallamasyon. keşke benim de sevgilinden filan yola çıkan bi hikayem olaydı.
kültür emperyalizmi bir gerçektir, evet...
sanal alemde kullandığımız rumuzlar, mahlaslar, lakaplar veya kod adları, benliğimize en çok işlemiş dillerden etkilenir, evet...
ama, bu konuyu osmanlı ve cumhuriyet kıyasına getirip, emperyalizme posta koymuş ve aydınlanmış osmanlı atalarımızın eseri olan cumhuriyet karşıtlığı için kullanmak da yanlış, evet...
burada sorumlu olan, cumhuriyetin batı'yı örnek alması değildir! örnek alınacak düzeyde parlak olan neresi varsa oraya öykünmek son derece insana özgü ve doğal bir tepkidir!
ayıp ve sakat olan, batı'yı örnek alırken onun üretkenliğini ve doğurganlığını taklit edememektir! bu kabızlığımızın nedenleri, cumhuriyetten çooooooooooooook daha eski ve derin köklere kadar inmektedir maalesef!!

(not: kendi nikim ise, latince bir isimle birleşmiş memleketimin ismidir. latince, sömürgeciliği değil, bilimin ve sanatın en eski köklerini temsil eder)

(bkz: islamiyet)
(bkz: emperyalizm)
bilin bakalım hangi ayda doğdum...
  • /
  • 3