abysmal

Durum: 193 - 0 - 0 - 0 - 20.11.2019 00:24

Puan: 2214 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 10

nazan öncel

murathan mungan ya da edip cansever okurken dinlediğinizde (özellikle göç albümünü) altı bira etkisi yaratan kadın.

unutulamayan aşklar

bir çiftin evindesinizdir. biriyle sohbet ederken diğeri yemeği pişiriyordur. o sırada sohbet ettiğiniz unutamadığı aşkını anlatıyordur. siz "ne acı, umarım yemek pişirenin yerinde olmam bir gün" dersiniz. sonra eski sevgiliniz arar, yeniden deneyelim der, aslında tüketebileceğiniz kadarından fazlasıdır yaşadıklarınız, sevgilinize; ahmet dersiniz, ben hayatımda aşktan bahsederken sadece seni anlatmak istemiyorum, istiyorum ki, mehmetler olsun, aliler ve velilerde dahil olsun, mustafalarıda severim hem, bir de mahmut abi var, bi rahat bırak aq. son görüşmemiz, yine de ondan bahsettim bak şimdi.

bi siktir git dedirten durumlar

genelde üçüncü buluşmada:
- seni seviyorum, aşığım - bsg
- arkadaş, dost olalım - bsg
- s.ortacı çok başarılı buluyorum - bsg
- ilk kez sana pasif oldum - bsg
- aslında bisexim - bsg
- bira dışında bişey içsene -bsg
- biriyle çıkıyorum -bsg
- birlikte ev tutalım -bsg

cachorro

filmin başlangıcındaki sevişme sahnesinde neredeyse slowmotion gösterilen prezervatifin takılışına taktığım, gülmekten katıldığım, "kimmiş lan bunun yönetmeni" dediğim film.

teslimiyet

ankara uluslararası film festivalindeki göstereminden sonra izleyicilerin genelinin film sonrası söyleşi sırasında değinmek istenilen trajiediden ziyade filmin çekim aşamalarına ve oyunculara dair sordukları sorularla bana "nereleriyle izledi lan bunlar" dedirten film.

bent

martin shermanın tiyatro oyunundan uyarlama başrollerini clive owen ve lothaire bluteau un paylaştığı, mick jagger in "streets of berlin" adlı şarkıyı seslendirdiği 2. dünya savaşı sırasında toplama kamplarında yahudilerden bile aşağı görülen eşcinsellerin hem ss ler tarafından hem de kamptaki diğer tutsaklar tarafından nasıl dışlandığı, aşağılandığını ve nelere maruz kaldığını anlatan, pembe üçgenin onursal niteliğinin varoluşunu aktaran, en güzel sevişme sahnesini barındıran ve her eşcinselin izlemesi gerektiğine inandığım muhteşem film.

önemli olan boyu değil işlevi

aldatmak

ahmet altanın can yayınlarınca basılan kitabı. hayatının yeknesaklığından haz etmeyen bir kadının heyecan arayışını ve başına gelenleri anlatıyor. insanda bir tür bovarizm etkisi yaratabilecek tatil kitabı.

bira

31 çekmek

mastürbasyonun eski dil versiyonu. esasen ebcet hesabı ile 1 elif harfine lam 30 harfine tekabül eder. ellemek anlamına gelir. zamanla durumu gizlemek için 31 çekmek kullanılmaya başlanmıştır.

sabah ereksiyonu

her sabah "yetenek sizsiniz"e katılacakmış gibi sürekli "bak gördün mü?", "ben de daha ne numaralar var", "unuttun beni zalim" "he he he" edasıyla ufaklığın asli görevini hatırlattığı eylem.

kulampara

eski dilde oğlancı
kimi yerlerde gulampara ya da gulamperest olarak da geçer.

tragedya

aristotales poetika adlı eserinde: "tragedya ahlaki bakımdan ağırbaşlı, başı ve sonu olan, belli bir uzunluğu bulunan bir hareketin taklididir; sanatça güzelleştirilmiş bir dili vardır; içine aldığı her bölüm için özel araçlar kullanır, harkeet eden kişiler tarafından temsil edilir, bu bakımdan tragedya salt bir hikaye değildir. tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duyguları ile ruhu tutkularından temizlemektir. anatça güzelleştirilmiş dil deyince, harmoniyi yani şarkıyı, mısra-ölçüsünü için alan bir dili anlıyorum. her bölüm için özel amaçlar kullanılır deyince de, bazı bölümlerde yalnız ölçünün, bazı bölümlerde ise aynı zamanda müziğin ve şarkının kullanılmasını anlıyorum"diye tanımlar.

hamartia

tragedya kahramanının bilmeden yaptığı yanlış hareket ya da ahlaki olmayan bir zayıflıktır ve kişi bu hatası yüzünden yıkıma uğrar.

trajik hata

tdk kelimelerine başlık açmak

kimse için göz yaşı dökmemek

ve bir daha seni de göremeyeceğim
diğerleri gibi..
anımsamadan başka hiçbirşey kalmayacak geride
yine kavrulacak gönlüm hasretle
her seferinde söz verdiğim gibi kendime
artık ağlamak yok diyeceğim
yatağıma gömülmüş ağlarken..

zenne

tiyatroda karagöz ve ortaoyununda kadın tiplemelerini oynayan erkek.

hollywood

şaplak

sevişirken popoya vurulan ya da yenilen tokat kadınlarda da erkeklerde de o ana dair konsantreyi bozarak boşalmayı geciktirir, asal amacı budur, zevki apayrı tabi..
  • /
  • 10
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 193

yaran fıkralar

iki gay hapse düşer. ikisi de gizli, birbirlerinden haberleri yok. zamanla libido tavan yapar.
ikiside düzdürme derdinde. en sonunda biri dayanamaz;
+ sana bir soru soracağım şimdi, bilirsen sen beni, bilemezsen ben seni zükücem.
- (sevinerek) sor, peki.
+ damda gezer miyav miyav der
- timsaaah..
+ bildin...

sermiyan midyat

bana hep sevan nişanyanı ve akabinde etimolojiyi hatırlatan şahıs, isim.

eşcinsel temalı deyimler

-ekmek soğan yerik ete para vermek, birbirimizi sikerik göte para vermek

-kulamparanın tespihi ibnesinin sikidir

-am çatlaktır hem patlaktır başa bela getirir, göt derindir hem serindir sike şifa verir.

ayrılık süreci

önce çok takmamaya çalışırsınız. her şeyin düzeleceğine dair bir umudunuz hala vardır çünkü. aslında bu umut ayrıldıktan sonra da devam edecektir. oysa hiç bir şeyin artık eskisi gibi olamayacağını, biraraya gelemeyeceğinizi biliyorsunuzdur. kitapların hiç bir anlamı kalmaz. ya da filmlerin ya da şarkıların. çünkü dinlediğiniz, okudğunuz ve izlediğiniz süre boyunca kendinizi bir karakterle özdeşleştirip ağlak modda trajedinizi büyütmek için her şeyi yaparsınız. sürekli feysbukunu takip edip, telefonunuzun sesini kıstıktan sonra sürekli bakıp durursunuz. et yığını gibi hissedersiniz çünkü yaşadığınız mekanın/ülkenin ortamının bir tür kasaphane olduğunun farkındasınızdır öyle ya da böyle. mungan şiirlerine tutunursunuz. arkadaşlarınızla vakit geçirmeye çalışırsınız. hepsi size en olmaz şebekliklerini yaparlar. müstehzi bi tavırla gülersiniz zoraki. bir süre sonra hayata kendinizi kaptırıp genelgeçer işlere yoğunlaşmaya çalışırsınız; yaparsınızda. ama bir an gelir, ayı radyoda bir şarkı çalar, durursunuz o an, dünya durur, her şey durur ve düşünürsünüz hayatınızdan nasıl teğet çizip gittiğini o kişinin ve artık siz de eksilmiş yüreğinizle yaşamayı anlamlandırmak için başka çareler bulmanız gerektiğini anlarsınız. anladığınız anda süreci doldurmuşsunuzdur.

into the wild

2007 yapımı gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek yapılmış, bir gencin hayatta başarılı olmasına rağmen kapitalizmin çirkin yüzünü görüşü, insanların ikiyüzlülüğüne katlanamayışıyla robinson un adasına benzer bir yere bütün kimliklerini, kredi kartlarını ve hatta parasını imha ederek gidişini ve orada yaşadıklarını anlatan güzel film.

heteroseksüel erkeği eşcinsel ilişkiye ikna etmek

bi eşcinsel atasözü der ki;
"hep denedin, hep yenildin. olsun. yine dene, yine yenil. daha iyi yenil."

donnie darko

2001 yılı başrolünü jake gyllenhaal ın oynadığı fantastik ama bir o kadar da hayata dair alt metni olan güzel film.
filmin muhteşem soundtrackı; mad world..

yaran fıkralar

iki gay hapse düşer. ikisi de gizli, birbirlerinden haberleri yok. zamanla libido tavan yapar.
ikiside düzdürme derdinde. en sonunda biri dayanamaz;
+ sana bir soru soracağım şimdi, bilirsen sen beni, bilemezsen ben seni zükücem.
- (sevinerek) sor, peki.
+ damda gezer miyav miyav der
- timsaaah..
+ bildin...

başörtülü bir hanımefendinin hakim olabildiği gün

cinsiyet rolleri yönünden "protohomofili" bir sosyal medya alanına göre değerlendirirsek, öncelikli olarak "hanımefendi" sözcüğüne dokunmak gerekir, ki bu da bizi yine feodal alternifli kelimelere götürür, "hanımefendi" kendi içerisinde "erkek gibi kadın" anlamını taşır. burada da toplumsal anlamda ne denli şekilci, bağnaz ve takıntılı olduğumuz sonucuna götürür. çünkü zaten "şekil" itibariyle azınlık durumuna düşürülmenin, deşifre edilmenin binbir türlü varyasyonunu eşcinsel kimliğimizle birebir savurmaya/savunmaya çalıştığımız şu günlerde bir "hanımefendi" hakimin/savcının başındaki örtüyle örtüştürmek oldukça manidar. unutmayalım ki "themis"inde gözleri bağlı, velevki o gözbağını çözüp başına bağladı. *

beynin yok ya ne rahatsın

özellikle gay barlarda ya da belirli bir yaş grubunu ya da jenerasyonu içine alan, ne söylediğini ve hatta hangi dilde bile konuştuklarını anlamadığım ve bu sırada bir gitarın akortunu yaparken çıkan sesi andıran tek telin tınlayışını sürekli kulağımda hissettiren güruha söylenebilecek en iyi söz sanırım.

heteroseksüel erkeği eşcinsel ilişkiye ikna etmek

bi eşcinsel atasözü der ki;
"hep denedin, hep yenildin. olsun. yine dene, yine yenil. daha iyi yenil."

incir reçeli

başrol oyuncusu bi defa çok gay. yani devran çağların erkek hallerini anımsatıyor. hetero bi ilişkiye yabancılaştırıyor insan görünce. ayrıca birçok sahnenin çekim şekli apartılmış. fight club ve requiem for a dream filmlerini izleyenler "siktir ln" moduna girmiştir kesin. kamera açısını ya da kullanılış biçimine eyvallah. ama duygular da aynı be arkadaş. (merdivenden iniş, eve kapanıştaki aynı şeylerin sürekli tekrarı) senaryo ise aids yönünden zaten zıçılmış bi hadise. "nasıl bi konu buluruz daha önce yapılmayan ve ucuza mal olacak" diye çıkan bi senaryo belliki. aşk! çok suni. metazoriyle şekillenmiş gibi, adamın acısının inandırıcılığı yok yani. evde arkadaşınızla bira içerken ses yapsın mantığıyla götünüzle izleyeceğiniz bir film.

gay bara giden kız

1- bir eşcinsel arkadaşı vasıtasıyla merakından hayvanat bahçesine gider gibi cebinde fıstıkla giden kız
2- hiç bir barda o kadar rahat davranamayacağını ve ilgi çekemeyeceğini anlayan ortayaş üzeri kadınlar
3- delik arayan tiplere delik olma heveslisi kadınlar
4- fahişeler

acıyo yalasam olur mu

Henüz takip ettiği biri yok.