pazar günü, kendine ayıracağın gün. iş yok erkek kalmak yok. iyice uyunur öğlene doğru kalkılır. bir kave içim haciii denilir kendi kendine. kave tam kıvamında hazırlanır, notebook ve tv açılır. sigara yakılır. il yudum kahve ile elektrik gider!!!!!!!!!!anlayamazsın önce ne olduğunu, yakıştırazmazsın, yok canım gelir şimdi der beklersin..ama gelmez. daha da gelmez. hattta mütemadiyen gelmez. fto
canlıların yapıtaşlarından. karbın temellidir. aslında hayatın özüdür. yaşam proteinle başlamıştır. tüm genetik kodlar, enzimler tüm sistemler tamamen protein zincirlerinin kontrolündedir. gıda olarak protein kaliteli besindir. proteini yüksek yağı ve karbonhidratı düşük gıdalar tercih edilmelidir. en iyi protin kaynağı yumurtadır. iyi haşlanmış yumurta hem ucuzdur hemde yüksek protein içeriğine sahiptir. et, süt ve süt ürünleri-yoğurt-, tavuk, balık hayvansal protein kaynaklarıdır. baklagiller - mercimek-nohut-fasulye-saya fasulyesi de başlıca bitkisel protein kaynaklarıdır.
bizim zamanımızda sınırlama yoktu minibuslerde, sardalya hesabı dizilinirdi. eh ben neredeyse doğuştan ayı olduğum için minibüs şöförleri pek sevmezdi beni. arka dörtlenemez anca anca üçlenirdi. 16 yaşımda üniversiteye gittiğimde boyum 185 cm kilom da 100 civarı filandı.
cinebonuslar da şekerliside olan nefis gıda. çatlayasıya yenilir, dudaklar tuzdan şişer ağız kurur. üstüne soğuk bir içecek ki benim bu durumdaki tercihim sprite tır..çıldırtıcı haz.
çalışan insanın hayali, haftada 1-2 kere nasip olan nefis yemek saati. son yıllarda brunch adı ile özellikle pazar günleri geç kahvaltı şeklinde yapılmadı iyice moda oldu. açık büfe kahvaltılar bilmem kaç çeşit mezeler...normalde yemediğimiz kombinasyonlar..ahanda bir de şundan yemeliyim diye abartılan tabaklar. ahh eski usul kahvaltı. beyaz peynir, zeytin, domates..
şaka gibidir. çok samimi numarasını iyi yapar. o kadar estetik ve benzer işlemlerden geçti ki -botox- tamamen yüz felçli gibi oldu. dediğim gibi, şaka gibidir.
ter bezleri ikiye ayrılır. koltukaltı ve kasıklarda olan bezlerin ürettikleri ter derimizde doğal olarak bulunan bakterilerle etkileşime girer ve koku yapar. örneğin ellerimizde terler ama kokmaz. düzenli yıkanmak, kokmamak için temel öğedir. öte yandan yıkandıktan sonra kullanılan deodorant türevleri ter bezlerinin içine kadar nüfuz eder ve kokudan korur. koltukaltına deodorant sürmekle toksin atılımına engel olmazsınız. temiz kokarsınız. düzenli yıkanmak ve deodorant kullanmak hem kendimiz hem çevremiz için doğru bir hareket tarzıdır.
ciğerlerinizde duman var.. bu ülkenin doktorları ki ben de onlardan biriyim, yıllardır salak saçma laflarla haklı uyuttular. ne dumanı kardeşim. nasıl bir dumandır ki o kalmış ciğerlerde.
başlarda korkmuştum, şok olmuştum
sen yanımda olmadan asla yaşayamam diye düşünüp durdum
ama sonra o kadar çok gece geçirdim ki
bana nasıl yanlış yaptığını düşünerek
ve güçlendim giderek
ve nasıl başa çıkacağımı öğrendim
ve şimdi geri döndün, çok uzaklardan
sadece geldim seni burada bulmak için
bin parça düşerken suratından
o aptal şansımı değiştirmeliydim
sana anahtarını bıraktırmalıydım
eğer bir saniyeliğine beni rahatsız etmek
için geri döneceğini bilmiş olsaydım
oh git şimdi, kapıdan dışarı çık
arkanı dön şimdi, çünkü
istenmiyorsun artık
sen değil miydin beni bir elvedayla incitmeye çalışan
harab olacağımı mı sandın?
yere serilip öleceğimi mi sandın?
ben değil, ben yaşayacağım
oh sevmeyi bildiğim müddetçe
biliyorum ki hayatta kalacağım
tüm yaşamım var yaşanacak
tüm sevgim var sunulacak
ıll survive, ı will survive
yaşayacağım, yaşayacağım ]
bir kilo köftelik bulgur, yarım kilo kırmızı mercimek. aynı ölçülerde azaltıp artırabilirsiniz.
mercimeği uygun büyüklükte bir tencerede haşlayın, iyice açılsın mercimekler. pişince bulguru tencereye ekleyin karışıtırın biraz ve kapağını kapatın tencerenin.
3-4 kuru soğanı ince kıyın, yaklaşık 1 su bardağı sıvı yağı uygun bir tavada ateşe koyun. soğanları ekleyin. soğanlar iyice pişsin. yarım baş kadar sarımsak ta ekleyin. 2 kaşık biber salçası ( salça bol olmalı) ekleyin. 1-2 dakika kavurun. bol kimyon, karabiber ve istenilen miktarda acı kırmızı biber ekleyin kapatın.
bolca taze soğan, sarımsak, çok bol maydanoz, taze nane ayıklayın temizleyin yıkayın kurutun ve ince ince kıyın.
tenceredeki bulgur, mercimeğin suyu ve sıcağıyla açılmış olmalı. büyük bir kaba alın. dikkat sıcaktır yanarsınız. yağı ekleyin ve yoğurmaya başlayın. tuz eklemeyin. salça tuzludur dikkat edin. yeşillikleri ekleyin. limon suyu koyun. tuzuna limonuna ve acısına bakın ayarlayın.
.mercimek köftesi en çok ince kesim soğan, domates, maydanoz, limon ve nar ekşisi ile yapılan salatayla iyi olur. bol marul, turşu ve ayranda mükemmelleştirir.
orta okuldan beri sevdiğim erkeği liseye geldik hala seviyorum. lise
bitecek bir aya ama ben onu nasıl unutucam ve ya o bir başkasıylayken
ben nasıl dayanıcam bilmiyorum. salak ergen kızlar gibi internette onu
kendime nasıl bağlarım diye bir sürü yazı okudum, en sonunda
erkeklerietkilemeninyollari.net sitesinde tavsiye edilen onu elde et
isimli kitabı buldum. aldım, umarım faydalı olurda biter bu azap...
17 yaşında yaptığı albümle ( bu albüm kelimesinin hikayesi de ilginçtir), gençliğimin naif dönemine damgasını vurmuştur. sevgiliye adındaki albüm tapılası şarkılardan oluşur.. hemen örneklendirelim
yazık, gençliğimize yazık..böylemi sonamı erecekti. böyle parça parçamı olacaktı. bu kadar yalan mı yaşandı herşey...
ne olursun yalan de. bu bir rüya sadece, ne olur sus konuşma. sana ihtiyacım var dinle
ikimize de yazık. gençliğimize yazık
sevgiliye..
bir gün gelir her yer sen olur, bilirimki beni özlemişsindir o an..öyle kuvvetli isterim ki seni yok olur engeller var olur zaman ve mekan
bile bile
birarada olabilmek ne mümkün
birarada kalabilmek imkansız
seneler alıp gitmiş
ne var ne yoksa herşeyi
inanılmaz, değişen ben miyim
inanılmaz, bu yabancı da kim
sen misin böyle uzak
veda sözleri söyleyen
geri dönmek inan işten değil
hani var ya tutamazsın kendini
bir ümitle ya olursa dersin hep
bile bile herşeyin bittiğini
sonradan kor sonradan kor
ayrılıklar an be an
akıp gider akıp gider
zaman sana aldırmadan
"sevgiliye 1990"
01 ayrılmam
02 başka birşey
03 bile bile
04 çağırma beni
05 olmaz
06 seni aldattım
07 sevgiliye
08 susma
09 öyle bakma
10 yazık
işte böyle bir albümdü. tam yetişmemiş duyguların sözlüğü gibiydi bu şarkılar. hayatın ve aşkın kılavuzu gibi....
feminenler sakın yazmasın cümlesinde rahatsızlık veren kelime "sakın" mıdır? feminenler yazmasın deyince daha mı uygun olacaktı. her iki şekilde de neden kırıcı oluyor ki. feminen yani doğuştan erkek cinsiyetli olup, hali hazırda erkek cinsel organlarına sahip olan, ancak duygusal ve veya fiziksel olarak kadın olmaya çalışan ve veya özenen eşcinsellerle herkes seks yapmak ya da tanışmak zorunda mıdır. nedir yani bu durum. benim gibi iri kıllı şişman bir eşcinsel ile nasıl ki kimse tanışmak zorunda değilse aynısı herkes için geçerli. yani kimse kimseyle tanışmak yazışmak düzüşmek zorunda değil. bu durumunu da istediği gibi yazmakta özgür. pek çok kişide şişmanlar yazmasın diye belirmiştir. ya da benzer istenen ya da istenmeyen durumlar yazılmıştır. bu isteklerin kökenin hakkında sayfalarca yazabiliriz. ama sonuç değişmez. herkes kendi keyfine bakar, kendi hakkında yalan söyler ya da söylemez. kime ne? kime neyi ispat edeceksin. hem de hangi hakla bu işe bulaşacaksın. öte yandan başka bir durum var. anlaşılan ayısözlük feminen erkek eşcinseleri koruma ve kollama derneği gibi çalışıyor. bakıyorum da bu tarz başlıkların altı tü kaka laflarıyla dolu. ben buradan tekrar yazayım da her yazdığım benzer yazılar gibi ortalama 10 eksi alayım ve eksik kalmayayım.
sabah ereksiyonu malum. sebebi ise, gece boyunca biriken idrarın baskı yapması. pek sevmem, hani hazır kalkmışken indirelim muhabbetini. sadece o değil, ağzın yapış yapış, gözler yarı açık. bakmamak lazım porno filmlere, insan uyanınca rezil bir halde oluyor. en iyisi yıkanmak, dişleri fırçalamak, bir kahve içmek ve kendine gelmek. *
her şey bir yana, aşk meşk bir yana. bazen deriz ya kalbimin yarısı nı o aldı falan filan. aslında çocuğunuz varsa kalbiniz zaten onda oluyor. beyniniz fikriniz de onda oluyor. bazen düşünüyorum çocuğum var ve çalışabiliyorum, araba kullanabiliyorum. insanın beyninde devamlı bir nokta nabız gibi atıyor. iyimi mutlumu sağlıklı mı ??? hayat o andan, yani çocuğunuz olduğu andan itibaren tamamen değişiyor ve asla eskisi gibi olmuyor.
eşcinsel imam, öğretmen, doktor falan filan. eşcinsellikle işin alakası nedir ki? imam olması yani işinin din olması seks hayatı yok demek değil ki. sen ben nasıl eşcinselsek onlar da aynı şekilde eşcinsel. hayatlarının merkezinde din olması içsel arzuları her zaman engellemiyor işte. tanıdık gelmedi mi size de? aynaya bakın göreceksiniz.
dilerim ki bu sözlükte lezbiyen yazar olmasın. hiç olmasın. ben sözlükte sadece bir yazarım elbette, ne yöneticiyim ne de başka bir şey. temennim budur.
kişi her hangi birini sevmek ya da sevmemek zorunda değildir. her hangi bir eğilimi yönelimi beğenmek ya da beğenmemek zorunda değildir. örneğin ben, saygı duymadım da ne yaptım yoldan geçerken saldırdım mı? ya da hoşlanmadım da ne yaptım. bu benim hayatım, beğenmediğim herhangi bir şeyle temas kurmamak ta benim seçeneğim. "kıllı götlü göbekli adamlar utanmadan sevişiyorlar" lafı az duyulmadı. pasif olandan bana ne, aktif olandan bana ne. kimin neresine ne girer çıkar bana ne. ayı olmak benim için özel bir durum, kadınsı olmak ise bir kusur. ben eşcinsel olmayı üçüncü bir tercih olarak görmüyorum. benim için ya kadın ya erkek var. erkeksi ya da kadınsı olmak kusur. kusur da, bana ne yine. seks yapmam o kadar. hayatımı tehdit eden bir kusur değildir. bu konuların tekrar tekrar açılması kendi içini anlayamayan, yüksek ihtimalle ya yaşı ya da zeka yaşı yetersiz kalan arkadaşlara ve şakşakçılarına malzeme olsun diyedir. bana iki yüzlü, riyakar diyen şahsı bekliyorum. neden üstüne alındın diyecekler için, benim yazdıklarımdan alıntılarla dolu. merak ediyorum, cidden merak ediyorum. bu sanal cesaretliler ne kadar gerçek cesaretlidir. istediğime istediğimi söylerim. bana göre kadınsı olmak kusurdur. bu kadar. çirkin demem. herkes kendine göre güzeldir. ama kusurdur.
hadi bunu zorla olsa da hak vereyim biraz. eşcinsel bile olmayan birileri neden yazardır? okusun herkes elbette. ama neden yazıyor. neden hoş ya da boş deme hakkı var. burası belli bir gurubun yaşamlarını anlatmak için var. eee ne işi varmış bu arkadaşların. sonuçta adresi yazdığınızda site açılıyor. gizli değil yazılanlar. benim için çok can sıkıcı bir durum. haksızlık bu.
yeni türeyen bir grup kişi. seks gibi temel bir ihtiyacı sadece ilişki içinde yaşamak isterler. bu bir tercihtir tabi, ancak asıl sorun kendileri gibi düşünmeyen insanları motor, orospu gibi tanımlamalarla anmalarıdır. onlara göre kendilerinden olmayan herkes pisliktir, ucuzdur, basittir. sürekli bir ilişki arayışı içinde olur bunlar. hep çok severler çok sadıktırlar ama sevgilileri motor çıkar onları aldatır. hep aynı hikayeyi yaşar zorla yaşatırlar. bu türlerden şiddetle uzak durulmalı, akılları başlarına gelinceye kadar toplumdan uzaklaştırılmalıdır. elbette ideal olan özel duygular yaşadığın biri ile seks yaşamaktır. ama bu durum da zorlanılmaz ki. hayat bu. herkes keyfi peşinde.