cikolatali kek

Durum: 1906 - 0 - 0 - 0 - 11.11.2016 23:35

Puan: 26944 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

sometimes, change is everything
  • /
  • 96

anayurt oteli

türk edebiyatının unutulmaz bir tipi. kesinlikle öyle. yazıldığı tarihe bakınca gerçekten hayret ettim. hani şu facebook'ta karşılaştığımız, cahil, homofobik, full sikici dayılar var ya işte kitabın baş karakteri onlardan biri, zebercet. nekrofili aynı zamanda. evde çalışan kadını öldürdüğü sırada yanına sırnaşan kediye dahi erekte olmayı başarmış bir sapık. kitabın sonunda kendisini asmasaydı, bir şeyler eksik kalırdı. karakter gerçekçiydi, kitap çok başarılıydı. ince gibi görünüyor ancak okuması bir hayli güç. kısa cümleler. bir süre hızlı hızlı okuyorsun. sonra bu maratona zihniniz dayanamıyor. yoruluyorsunuz. çünkü o kısa cümleler aslında çok ağır bir anlatıma sahip!

--- spoiler ---

ben edebiyatçı değilim. bir edebi eseri okurken alt metnini tam anlayamaya-biliyorum. ancak kitabı okuduktan sonra tuvalete gittim ve kitabı düşündüğüm bir kaç dakika içerisinde aklıma kitaptaki sembolik ifadeler doluştu.
mesela zebercet, ne zaman kadının yanına sokulsa kadının koca, kirli ayaklarını görürdü. kadının kirli ayakları ve zebercet'in her gece mutlaka ayaklarını yıkamak istemesi bastıkları toprağın ne kadar kirli olduğunu anlatıyordu.
biz hep zebercet uyuyan kadına sokulduğunda, kadın bunun farkında ama sesini çıkarmıyor sanıyorduk. zebercet'in kadını öldürdüğü bölümde anlıyoruz ki kadın gerçekten bunun farkında değilmiş. zaten o kadının geçmişinde, gerdek gecesi damat bakire olmadığı gerekçesiyle kadını evine gönderirken, kadın ailesine bekaretinin nasıl kaybolduğunu bilmediğini söylüyordu. kadın gerçekten bilmiyormuş. çünkü kadına uyurken tecavüz ediyorlarmış. kadının uykusu o kadar ağır ki bunu hiç anlamamış. biz bunu ne zaman anlıyoruz? zebercet, bir oğlandan hoşlandığı gece kadınla tekrar birlikte olmak istiyor ancak bu sefer kadını uyandırmak istiyor. neden? çünkü zebercet o zaman kadar, hiçbir kadın tarafından arzulanmamıştı. ama o gün bir oğlan onu arzulamıştı. gecelerce kadını uyurken taciz eden zebercet bu sefer kadının kendisini sevmesini istiyordu. ve kadın karşı koydu. öldürdü. dikkat ederseniz, o gece ilk defa kadının koca, kirli ayakları battaniyenin dışından sarkmamıştı. o gece kadın ayaklarını dünyanın kirinden tamamen çekmişti. o gece ayaklarını bir daha kire basmamak için battaniyenin altına sokmuştu, nitekim öyle oldu.
bir diğeri de zebercet'in oğlana aşık olduğu bölüm. oğlanla horoz güreşi esnasında tanışıyor. dikkat ederseniz, horoz güreşi bir erlik kavgasının temsilidir. yazar burada bence biraz homofobik yaklaşarak bir horozun diğer horoz altında ezilmesiyle, zebercet'in bir oğlana olana hislerini duyumsamasını aynı anda vermiş. tabii oğlan, zebercet'e kitabın başında tutulduğu kadını anımsatıyor. en azından o böyle düşünmek istiyor. çünkü zebercet'in geçmişine baktığımızda eşcinsel hisleri ilk duyumsaması o zaman olmuyor.

--- spoiler ---

bunlar benim şu an için keşfettiğim simgeler. eminim daha fazlası vardır. ara ara bulacağımı düşünüyorum ancak ne yazık ki kitabı hakkını vererek okuyamadım. dediğim gibi cümleler kısa ama çok ağır bir anlatıma sahip. okuyacaksanız bunu göz önünde bulundurun.

--- spoiler ---

zebercet gerçekten full aktif sikici dayılardan bir tanesi. kelimenin tam anlamıyla bir sapık. uyuyan bir kadına defalarca tecavüz ediyor. kadını öldürdükten sonra yanına yaklaşan kedi bile onu orgazm edebiliyor. kediyi okşamaktan zevk alabiliyor!

bundan sonra sanal ortamda karşılaştığım full aktif sikicilere zebercet diyeceğim.

--- spoiler ---

kablosuz ağ isimleri

androidap ap büyük harfle. acaba gay birine ait midir sözlük, meraklar içerisindeyim.

resim ile fotoğraf arasındaki fark

kendisini bilgili ve kültürlü olarak tanımlayan son derece elit ibneciklerimiz tarafından fark edilmeyen fark.

adam bildiğin resim istiyor. ben de vincent van gogh'un kendisini çizdiği portreyi gönderiyorum.

30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam

okullar okunmuş, iş güç sahibi olunmuş, evlenmemeyi tercih etmiş adamın ailesiyle yaşama durumudur. annesinin yaptığı yemekleri yemenin, temiz ve ütülenmiş çamaşırlar giymenin rahatlığını bırakamamış adamdır. muhtemelen ev işlerine uygun değildir. tek başına bıraksan ya yemeği yakar ya da gömlekleri ütülerken kat izi bırakır. aileyle oturmak demek, anne ve babanın otoritesini kabul etmek ve hayatını onların dünya görüşlerine göre şekillendirmek demektir. bir insan 30 yaşını geçtiği halde hala evin oğluşu muamelesi görüyorsa oturup düşünmesi gerekir.

tabii istisnası olanları bu durumun dışında tutuyorum.

edit: 30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam beğenmedi.*

1 milyon verseler sevgilini başkasının yatağına gönderir misin

söz konusu durumda sevgili gözü kapalı siz ne derseniz yapmaya razı. yani siz ne derseniz o olacak.

ben değil 1 milyon dünyaları verseler böyle bir şeyi kabul etmezdim. zaten kolay sevebilen bir adam değilim.

i fucking love capitalism yazarların düşüncesi merakla beklenmektedir. *)

1 milyon dolar verseler sevgilini döver misin

bu sabah derse giderken ekşi sözlük'te böyle bir başlık gördüm ve ayı sözlük yazarlarının bu konu hakkında görüşleri nedir diye buraya taşımak istedim.

ben şahsen ilkinde döverim ki lan ne olacak, diye düşündüm. i fucking love capitalism affedersiniz, tamamen refleksti. sonra zihnimde sevdiğim kişinin acı çektiği canlandı. üzüldüm. fiziksel veya ruhsal ne tür bir acı yaşarsa yaşasın bu beni üzerdi. sonra anketi cevapladım, hayır dedim tabii ki, ve sonuçları gördüm ki evet diyenlerin sayısı hiç az değil. ya işin trollüğündeler ya da 1 milyon dolarla sevgililerinin mutluluğunu takas edebilecek tipte adamlar.

ha fuckbudy'lerini döver misin olsaydı eşek sudan gelinceye kadar döverdim.*

ayı sözlük itiraf

geçen gün h&m'den iç çamaşırı alırken görevliyle flirtleştim sözlük. normalde pek tipim değildi ama "seks yapmama" yeminim artık o kadar canımı sıkmaya başladı ki önüme gelene kuyruk sallar oldum ve bunu bilinçsizce yapıyorum. çocuk bugün facebook'tan eklemiş. kredi kartımdan baktı herhalde adıma. arkadaşlık isteğini daha kabul etmedim. etmeyeceğim sanırım.

gönlü güzel insan vs götü güzel insan

bir insanın hem gönlü hem götü güzel olsun, kombo yapsın. olamaz mı yani.

memleket nere gardaşım

tanıştığı insana memleketini sormak samimiyetten geliyor diyorlar. ben bir keresinde diyarbakırlı olduğumu söylediğimde "burada ne arıyorsun?" sorusunu aldığım için artık hiç samimi bulmuyorum. memleketinizi öğrendikten sonra sonu başı gelmeyen bir sürü saçma sapan genelleme yaparlar. yok doğu'unun insanı çok iyi, yok doğu'nun insanı çok saf, yok doğu'nun insanı çok çıkarcı...

burger king'in yanlış yaptığı şeyler

tamam burgerleri lezzetli falan ancak her gittiğimde görüyorum ki belli başlı hataları hala yineliyorlar. öncelikle o soslara para almak neyin nesi sayın b. king? mcdonald's'ın ücretsiz dağıttığı sosların parasıyla mı döndürüyorsun o restoranı? ayrıca pek çok şubende deneyimledim ki çalışanların çok kötü. sürekli hata yapıyorlar. ayrıca terbiyesizler. son olarak lütfen ice tea'in bittiyse, bitti de. bize ice tea diye su mu meyve suyumu ne olduğu belli olmayan sıvılar verme.

piç

hakan günday'ın başarılı romanı. okumanızı tavsiye ederim. ben şu satırları unutamıyorum mesela;

"her piç bir kadının kendilerini düzelteceğine inanır ancak açıkçası hiçbir kadın bir piçi düzeltmek için dünyaya gelmemiştir."

bilgisayar oyunu oynayan erkek

eğer freak boyutunda değilse tatlı erkektir. ayrıca bilgisayarda değil ama ps3'te war of gods oynuyorsa saatlerce eşlik edebilirim.

rengi kişiye göre değişen elbise

rengi kişiden kişiye değişen insan kadar moralimizi bozmadı.

erkek konusunda zevksiz olmak

çok yakın bir kadın arkadaşım çirkin erkeklerden hoşlanıyor. kendisi de kabul ediyor bunu. kadında çok güzel. biraz konuşunca bu durumu "elde tutması kolay," diye yorumladık. aslında temelinde tamamen terk edilme korkusu yattığını düşünüyorum.

tabii tüm bunları genel estetik algısına göre söylüyorum. kişisel zevkler elbette değişebilir. mesela ben kulak memesi yapışık adamları çekici bulurum ve bu durum senin sikinde bile olmaz. bahsettiğim şey bu değil.

biseksüel olmak

mesele biseksüel olmakta değil, mesele insan olmakta. eğer iki cinsiyetlede ilişkiye girmekten zevk alıyorsan, gireceksin kardeşim. ancak bir tarafı baş tacı ederken diğer tarafın götünden kan getirmeyeceksin. mesele tamamen bundan ibaret.

bir de 22 yaşındayım, ona verin, ancak bir tane bile düzgün biseksüel erkekle tanışmadım.

biseksüel kadınlar her kadın gibi çiçekler elbette.

twink

genelde full aktif sikicilere hitap ettikleri bir gerçektir. tartışmayalım şimdi.

gaylerin öğrenemediği şeyler

durup durup birbirlerine bok atmamaları gerektiği mesela. olm zaten 3-5 kişiyiz kendini kabul etmiş ibne, ne gerek var biribirinizle uğraşıyorsunuz? toplum bize kötü davranıyor falan diyorsunuz ama sizin birbirinize tahammülünüz yok.

sonra reddedilmeyi kaldırabilmeliler. yoktan anlamalılar. her tanıştıkları ibne kendilerine vermek zorunda değil. iki ibne sadece arkadaşta olabilirler. beraber içip, yemek yiyebilirler.



kuma

çok güzel müzikler paylaşıyor. günlerdir zorla tuttuğum libidomu yükselttin gece gece, aferin. :d

eskiyeni bar

daha önce hiç gitmediğim yer.

ginger

sayıları tükenmektedir. bir zamanlar judas'ın kızıl olduğunu düşünen hristiyanlar tarafından epey katledilmişlerdir.

evet, ya çok seksi olurlar ya çok çirkin. vücutlarında ben olmayanları candır.
  • /
  • 96
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1906

iğrençsin ama o kadar yol geldim sevişeyim bari

asla içinde bulunmadığımdır.

hayatımda bir kere sevişmek istemediğim birisiyle seviştim. o da hastalık gibiydi. uzun süre atamamıştım üzerimden.

artık "hayır," diyorum. "seninle sevişmeyeceğiz."

unutmayın, siz bir tanesiniz, kimseyle vakit harcamak peşkeş çekmek zorunda değilsiniz.

cinsel yönelim

herkes potansiyel biseksüeldir.

ayı sözlük'te dışlanmaktan korkmak

böyle biri/birileri var mı bilmiyorum ancak c tipi kişilik'e sahip olduklarını düşünüyorum.

vücut geliştirme

öncelikle bu sporun yüzde 60'ı yemek yüzde 20'si uyku ve yüzde 20'si harekettir. yani o vücutlar sadece ağırlığın altına yatarak gelişmiyor. tam tersine, uyku ve beslenmeyi yeterli almazsanız ağırlık çalışması sırasında parçalanan kaslarınız onarılmaz ve güçten düşerseniz. evet, ağırlık çalışırken kaslarınızı parçalarsınız. yemek ve uyku ile daha güçlü şekilde onarırsınız.

bir diğer yanlış ise pek çok spor salonunda verilen çoklu antreman programları. bu programların çoğu hiçbir işe yaramaz. neden mi? siz eğer pazartesi göğüs çalışıp haftaya pazartesiye kadar göğsünüzü çalıştırmazsanız doğru düzgün yol kat edemezsiniz. bakın, başlarda vücudu hızla gelişirken zamanla gelişimi duran ve sudak çıkmış ördek gibi salonlarda arkadaşlarına "abi benim vücudum neden artık gelişmiyor yaa" diye dolaşan arkadaşların en büyük sorunlarından birisi budur. çünkü bu spora yeni başlayan birisinin vücudu çok hızlı gelişecektir. bunu programla alakası yok. zamanal kas kütlesi artışı durur. işte sizin yapacağınız çoklu program bunu engeller.
peki çoklu programı kimler yapabilir? jay cutler yapabilir, arnold yapabilir. bu işi meslek haline getirmiş, hayvan gibi beslenip hayvan gibi yaşayan hayvanlar yapabilir. stereoid kullnananlar yapabilir. ancak onlarda gelişim olur.

yeni başlayanların yaptığı en büyük hatalardan birisi ise hemen ağır yüklerin altına girmeleri. okulun salonuna böyle haldır huldur gelen kaç arkadaşı ağırlıkların altından aldım bilmiyorum. vücut geliştirmeye yeni başlayan birinin kasları güçsüzdür. sinir sistemi güçsüzdür. sinir sistemi bu sporda çok önemlidir. bakın haltercilere ve hamallara... hiçbir çok kaslı değillerdir ancak oldukça kuvvetlidirler. neden? çünkü sinir sistemleri çok kuvvetli. sizinde ilk önceliğiniz sinir sisteminizi uyandırmak ve harekete geçirmek olmalıdır. zaten kaslarınız zamanla çalışmaya başlayacaktır. ama sinir sistemi önemli. sinir sistemini kuvvetlendirmek için ne yapmalı? aynı hareketli yavaş ve düzenli olarak yapmalısınız. aceleye gerek yok.

hah, aklıma gelmişken. bir de vücut geliştirme ekolü olarak brad pitt var. fight cluptaki gibi olsam yetercilere gelsin bu paragraf. ben hayvan gibi olmak istemiyorumculara gelsin. bu hatayı bu spora ilk başladığımda bende yapmıştım. spora başladığımda yağlarım vardı. az yiyordum. çünkü çok yersem "hayvan gibi olmaktan" korkuyordum. ama bir türlü doğru düzgün ilerleyemiyordum. sonra anladım ki bu sporu yapmak için "hayvan gibi yemek" gerekiyor. sonuçta o kaslar elma, armut yiyerek oluşmuyor. neler neler yiyorum gene de hayvan gibi olmuyorum. çünkü o hayvan gibi dediğiniz adamlar gerçekten hayvan gibi yiyen hayvanlar. stereoid almaları cabası.

şimdilik aklıma gelen bunlar. daha sonra güncellerim.

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

erkeklerin sekse çok fazla önem vermesi. özellikle genç çiftlerin en büyük sorunu bu. seks, seks, seks. heteroseksüel bir çiftte en azından kadın ilişkinin duygusal tarafını sırtlayabilirken, bakınız lezbiyenlerin daha sağlam ilişkilerinin olması, bizde bu duygusal tarafı sırtlayacak kimsenin olmaması. bakınca otuza yaklaşmış veya otuzun üstünde geylerin ilişkileri daha sağlam. çünkü adamlar ancak belli cinsel hazzı içlerinde çürütünce ilişki yaşayabilecek kafaya gelebiliyorlar.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

öncelikle herkesin yaptığı işe saygı duyuyorum. kimse oturduğum yerden eleştirmeye hakkım yok, biliyorum. sonuçta ben tüm lgbt'leri destekleyen arkadaşlarıma rağmen kendimde onur yürüyüşünde yürüyecek gücü bulamıyorum. sonuçta tüm arkadaşlarım facebook profillerini gökkuşaklarıyla döşerken ben hiçbir şey olmamış gibi devam ettim. türkiye'de yapılan onur yürüyüşüne de son derece saygı duyuyorum ancak zaman zaman kendime "neden onur yürüyüşüne katılmaktan bu kadar çekiniyorsun" diye sormadan edemiyorum.

şimdi izin verirseniz burada biraz bunu açıklayacağım. ama en başında şunu özellikle belirtmek istiyorum, bu uğurdan yapılan her şeye son derece saygı duyuyorum. sadece benimki biraz özeleştiri gibi.

eskiden en yakın arkadaşım olan çocukla, o da gay olduğunu öğrendim, onur yürüyüşü hakkında konuşurken "ya biz orada lgbt bireylerin hakkını savunuyoruz yoksa orospuların gördüğü polis şiddetini mi savunuyoruz?" diye sordum. "ben orada anneme aşkımı savunacağım yoksa aileme para karşılığı bedenini satmanın doğru bir şey olduğunu duyuracağım? ailem benim bir erkekle sevişmenin kabul edememişken beni bir hayat kadınıyla kol kola görseler ne düşünürler?" ki seks işçileriyle hiçbir problemim yoktur. ama benim yürüyüşümle bunun alakası ne?

biliyorsun türkiye'de tanzimattan sonra pek çok şey avrupa'dan direk alındı. biz roman üretmedik. şiir yazmadık. avrupa'dan alıp onu taklit ettik. bize hep batıyı takip etmek derken hep batıyı taklit etmeyi öğrettiler. şimdi onur yürüyüşünde yapılanda aynen bu. biz amerika'da bu yürüyüş nasıl yapılıyorsa aynen onu alıyoruz. taklit ediyoruz. senin muhattap olduğu adam obama değil ki? senin komşun kızını beceren adamla futbol izleyen john doe değil senin komşun kızını bir erkekle el ele görse tekme tokat döven onu eve kilitleyen hasan usta! seni nasıl bir amerika'lı gibi yaparsın?

recep ile şaban'ın arasın ramazan giremez! allah aşkına bu sloganı ne kadar düşündünüz? siz akp'nin yüzde 40 mhp'nin yüzde 16 aldığı bir ülkede, ki chp ile hdp'de ki muhafazakarları saymıyorum bile, bu şekilde saygı göreceğinizi mi bekliyorsunuz?

biraz önce paylaşılan görüntüleri izledim. yahu sen nasıl benim onur yürüyüşümde gidip oral seks yaparsın. bok. bok. bok. bok. boksunuz. ben anneme saatlerce iki erkeğin aşkını anlatayım, kalp hastası babamı iki erkeğin birbirini sevebileceğine ikna etmeye çalışacağım siz gidin benim cinsel yönelimimi içine aldığınız bir "onur yürüyüşü" düzenleyin ve çırılçıplak birbirinize oral seks yapın. boklar. boksunuz işte. şimdi bu görüntüyü ailem görse ben onlara ne derim? 1 senedir uğraştığım şeyi nasıl hiç edersiniz? hep üzülüyordum lgbt'ler haber programların yer bulmuyor diye. iyi ki bulmuyorlar. gerizekalılar.

bundan sonra bu ülkede tek kelime etmem lgbt hakları için. bana ne? yarın gidip ailemede tövbe ettim yok öyle bir şey derim. ne diye üzüyorum ki ben ailemi? sessiz sakin hayatımı yaşarım. okulumu bitirince de siktir olup giderim amerika'ya.

green apple'a cephe arkadaşları aranıyor

aziz ordumuzun uçaklarla cepheden cepheye uçuştuğu şu mübarek günlerde, sözlükte tek başına trollenmekten ve bilimum savaş karşıtı insana göğüs germekten memeleri sarkan, ışık ve sevgiyle, green apple'a cephe arkadaşları aramaktayız. eğer sizlerde 7/24 sol framei türklerin boklarının ne kadar pembe olduğuna dair doldurabilir, bütün bearhairy başlıklarının altına çemkirebilirseniz, durmayın başvurun.

aranan kriterlerimiz;

-düşük bir zeka
-bütün gün bilgisayarda vakit harcayacak kadar işsiz olmanız
-yazım yanlışları ve imla hatalarıyla dolu bir grameriniz
-2 veya 3 kelimeden fazla cümleler kurmamanız gerekmektedir.

hadi ne duruyorsunuz! dutchbear'ın eksikliğinde bu ablanıza sahip çıkmak, onu cephede bu savaş karşıtı çiçek çocuklarla yalnız bırakmamak için alın elinize klavyelerinizi.

ayı sözlük itiraf

gay olmadığım halde erkeklerle cinsel ilişkim çok oldu (öpüşme ve sevişme hiç olmadı). anal ilişki ve düşüncesi bence çok çekici. yatsın yanıma götümü başımı dağıtsın sonra yatsın hali bence daha güzel.

her boku yiyip domuz eti yemeyen tipler

bıkmadınız milletin yediğini içtiğini eleştirmeye.

başkaları sizin yaşam tarzınıza karışsa "kömsö bözö önlömöyör" dersiniz. adam belki her boku yemeyi seviyor ama domuz eti yemeyi sevmiyor, olamaz mı?





30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam

okullar okunmuş, iş güç sahibi olunmuş, evlenmemeyi tercih etmiş adamın ailesiyle yaşama durumudur. annesinin yaptığı yemekleri yemenin, temiz ve ütülenmiş çamaşırlar giymenin rahatlığını bırakamamış adamdır. muhtemelen ev işlerine uygun değildir. tek başına bıraksan ya yemeği yakar ya da gömlekleri ütülerken kat izi bırakır. aileyle oturmak demek, anne ve babanın otoritesini kabul etmek ve hayatını onların dünya görüşlerine göre şekillendirmek demektir. bir insan 30 yaşını geçtiği halde hala evin oğluşu muamelesi görüyorsa oturup düşünmesi gerekir.

tabii istisnası olanları bu durumun dışında tutuyorum.

edit: 30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam beğenmedi.*

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

türkiye'nin acı gerçeği. eğer tıp fakültelerini ve hukuk fakültelerini çıkarırsanız bu okullar dışında türkiye'de doğru düzgün bir tane üniversite yok. belki itü veya bilkent'in bazı bölümleri bazı konularda iyi olabilir ancak genele baktığımızda bunlar bir üniversiteyi iyi yapmaya yetmiyor.

bir de şöyle bir tesellisi vardır bu okullara girmeyenlerin/giremeyenlerin* önemli olan nereden mezun olduğun değil nasıl mezun olduğun.*

gay accountlarda feminenler ölsün akımı

genelde feminenleri rahatsız eden durum, anlıyorum.

ancak pek çok yazarında dediği gibi bir gey olarak maskülenlik arıyorum. pizzayı elleriyle yiyen, tornavidayı alıp ev işi yapan, araba bozulunca kendi işini görebilecek birisini. lady gaga dinleyip, skinny jeans pantolonların içinde kırıtan birisini değil. ben ilk kategorideyim ve ilk kategoriden hoşlanıyorum. bu yüzden arayışıma daha çabuk ulaşabilmek için feminenler yazmasın diyorum.

bir de kafa yapısı olarak çok farklıyız. etrafımdaki kadın arkadaşlarıma bakıyorum bir de feminen geylere bakıyorum... nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama kadın arkadaşlarımdan daha kadın olmayı başarıyorlar. bilmiyorum belki burada da dendiği gibi aslında onlar gey değildir. transtırlar. ya da başka bir yaşam formu. gerçi onlar kendilerini ne olarak tanımlıyorlarsa o'durlar. benim haddime değil. ama hoşlanmıyorum işte. umarım onlarıda seven birileri vardır. hem benim sevgime muhtaç değiller ki. takılmasınlar bu kadar.

eksi oy verenin kim olduğunu bilmediğimiz halde bir yazarı eksici olarak suçlamak

geçenlerde yukarıda bahsi geçen yazar bana mesaj atmış. benim yazdığım ikinci c sendin xxxxx, diye. çok şaşırdım ve üzüldüm. çünkü kendisine özel bir düşmanlığım yok. düşmanlığı bırakın sözlüğe ilk kayıt olduğum günlerde seri eksi verdiğim günün gecesinden dark bear tarafından uyarıldıktan sonra yaptığımın pasif-agresif ve sinsi bir davranış olduğunu fark edip seri eksi oy vermeyi bıraktım. ha,genelde artık eksi oy vermem ama hoşlanmadığım bir yazarın düşüncesini beğenmediysem anında eksiyi basarım ki tanım cümlelerini, bilgi cümlelerini asla eksilemem. dediğim gibi sevmediğim yazarların belli başlı görüşlerini eksilerim. ama beğenmediysem.

şimdi bu yazar bana öyle diyince ne yalan söyleyeyim üzüldüm. çünkü kendisiyle daha doğru düzgün tanışmadan onun düşmanı olduğumu düşünmüş. bir kaç gündür entrylerini gördükçe artılıyorum. kafasında soru işareti kalmasın diye. aman alt tarafı bir sözlük, eksi - artı için birbirimizi üzmeye değer mi? artılar feda olsun.*

götten gelen kanı alna sürmek

aktifin, bekaretini aldığı pasifinin, çatlayan deliğinden çıkan bir iki damla kanı pasifinin alnına sürme durumudur. bir kaç dakika göz göze gelinir. sonra yavaşça pasifin alnından öpüldükten sonra domaltılıp çatır çutur sikmeye devam edilir. ayrıca pasifin yüzüne attırmaktan daha romantik taam mı?!

türk tipi gay

bir kaç genelleme yapacağım dedim aklıma bir şey gelmedi. en basitinden mesela ben melezim. türk diye kodladığımız adamlarda laz veya kürt olabilir. bence genelleme yaparken türkiye halkları tipi gay olsa daha iyi olur. gecenin sonunda hepimiz aynı bokun lacivertiyiz.
Henüz takip ettiği biri yok.