the kids are all right
annette bening ve julianne moore'u çok sevdiğim halde filmi bir türlü beğenemedim. 2010 oscars'da en iyi film adayıydı ancak ödülü alamadı, hafızam beni yanıltmıyorsa annette bening golden globe aldı filmdeki oyunculuğuyla.
smellycat
çok güzel bir phoebe buffay şarkısı ki yanlış hatırlamıyorsam 3.sezonda da çok harika, arkada siyahi vokallerle çekilmiş bir klibi de bulunmaktadır.
günün sözü
' a moment on the lips, forever on the hips. ' yani diyor ki yerken bir daha düşün.
not defteri
bence en üst seviye sevgili filmidir. yani bunu sizinle izleyebilen ve anlayan birini bulabidiyseniz ona sıkı sıkı sarılın.
gece serinliğinde yapılan şeyler
yürümek. neden bilmiyorum, bügün bebek'ten kabataş'a kadar durmadan yürüdüm. sanırım düşüncelerimle yalnız kalmaya ya da en azından yürürken dinlenen müzikle kafama kulak asmama ihtiyacımı bu güzel serinlik tetikledi
alkol alınan gece yapılmaması gerekenler
2 bardaktan sonra giden arkadaşlarınızla gece çıkmamak. her gece çıkmasında grubun velisi olmaktan, kusanları toplamak, kaybolanları müge anlıymışcasına aramaktan bıktım usandım 22 yaşında. sonra bi de bunun ağlama, seni seviyorum vs gibi hezeyanlarla dönüşü var ki allahım bir gece daha ne kadar yorucu olabilir dedirtir.
nefret
insanın içten içe yiyendir, hele bunu biraz da olsa sindirip kine dönüşünce...insanların hayatta iyi-kötü ne yaparlarsa yapsın karşılığını bulmalarını/sorumluluğunu almaları gerektiğini düşünüyorum. hani bir insandan nefret edebilirsiniz, bu içinizi yiyip bitiriyorsa bir problem ancak bunla yaşayabilirsiniz de, bu belki sizi hep ayağınızdan bağlı tutar ancak kendi görüşüm hayatta bazı insanlar da var ki affedilmeyi,bırakıp gitmeyi o nefreti hak etmiyorlar.
şahan gökbakar
dikkat şahan var! zamanları gerçekten çok iyiydi, hani böyle kendini izlettiriyordu. ne zaman recep ivedik'i yaptı ve hele buna doymadı, devamını getirdi, hani bence orada kendini bitirdi diye düşünüyorum. evet recep ivedik halk tarafından izlenen bir iş, 2 saat boyunca anavrat küfretmekten hoşlanıyorsanız ve ne yazık ki de toplumumuzn büyük bir bölümü de bunu 'gülerek' izlemekte. işin acı yanı, bu kitlenin herhangi bir sosyo-kültürel sınırlaması da yok aam şöyle üzücü bir yanı da var ki, yönetmenin 2 saat boyunca küfrettirdiği karaktere gülüyorsunuz, yönetmenin cebi, o imrendiğiniz 'vay be' dediğiniz hayatı da yine sizin sayenizde doluyor. bu da zaten türkiye'de özellikle de sinema anlamında piyasanın durumunun ne kadar içler acısı olduğunu göstermekte
hafta sonu balkonda yapılan kahvaltı
benim için ideali, büyükada'da ya da böyle sessiz,sakin masmavi denizi, yeşilliği gören ufak ama yeterli bir balkonda, yanınızda sevdiğinizle olandır.
yıllardır da hayal olarak kalması pek de bir üzücü. tek başıma gerçekleştirsem acaba çok mu yalnızlığın dibine vurmuş olurum diye düşündürmüyor değil
ayı sözlük yazarlarından iyi görünme taktikleri
1. kesinlike kendinize uygun, sizi abes göstermeyen bir saç kesimi.
2. kesinlikle ama kesinlikle içi gözüken t-shirt, gömlek vs içine atlet giymeyin, çok ama çok kıro. hani %5 yağ oranlı bir vücudunuz bile olsa, hayır.
3. proporsiyonunuzu bilin. aynada kendinizi inceleyin, ona göre özellikle de jean alırken dikkat edin. zira gövdesi uzun bacak boyu kısa olanların düşük bel giymesi tam bir facia.
4. kusurlarınızı bilin. bilin ki onları zevkli bir şekilde örtmek daha eğlenceli-kolay hala gelsin. örneğin kiloluysanız, v yaka sizi her zaman bir tık daha iyi gösterir, yine slim kesim pantolonlar da öyle.
5. doğru pantolonu bulmak, mr right'ı bulmaya benzer derler, üşenmeyin ve deneyin. özellikle ağ ve popo kısmının sıkması ve ayrıca da içinde iyi gözükmeniz etken faktör.
6. ki en önemlilerinden, kesinlikle ayakkabı. beyaz çorap, bence kesinlikle olmamalı. ayakkabı olarak da şu krem rengi converse/tiger vs furyası artık bir kenara bırakılmalı zira çok 2011. son yıllarda sneaker daha da bir revaçta, kendinize güzel, şık ve rahat bir sneaker alın, bu anlamda nike'ın air max serisi ideal. böylece hem rahat hissedip hem de şık olabilirsiniz.
7. çok kremlenen/bakım yapan biri değilim ama bence duş vs den sonra gözenekleriniz açılmışken en azından bir nemlendirici kullanmaya özen gösterin, cildinizin değerini bilin.
ayı sözlük yazarlarından iyi görünme taktikleri
klişe de olsa ' always dress like you're going to meet your worst enemy', yani her zaman en kötü düşmanına rastlayacakmış gibi giyinin. zira yaşayıp kanıtlandı 3-4 kere, en paspal halimle can düşmanlarımın arasından karışık saçlarım ve 2,5 gün uykusuzluk yüzünden kızaran gözlerle alnım açık başım dik yürümek zorunda kaldım
eğer bu mottoyu beğenmiyorsanız, ' dress everyday like you're going to get murdered in those clothes ' , yani her gün o kıyafetler içerisinde öldürülecekmişsiniz gibi giyiyin ki inanın bu böyle sizi hayata bağlayan, yaşama sevincinizi bir gıdım da olsa tetikleyen bir hareket, kimse çirkin gözüktüğü şeyler içerisinde ölmek istemez bence.
kafası kel kulağı küpeli ve top sakallı erkek
1. amerikan filmlerindeki belalı tipleri aklıma getiriyor, içim bi hoş oluyor.
trouble trouble trouble
2. aklıma action man'in can düşmanı dr x'i hatırlatıyor.
yazarların kendinden geçtiği anlar
biraz materyalist bir insanım, hani dürüst olalım. çok beğendiğim bir sneakerı, bulamayıp günlerce-haftalarca kovalayıp en sonunda bulunca, hele de o en beklenmeyen şubeden vs çıkması ile içimi kocaman bir sevinç kaplıyor, göğsüm kabarıyor. hani böyle legally blonde'da elle staja kabul edildiği zaman, listede adını bulup ilerler ve elini yukarı kaldırarak gözleri dönmüş bir şekilde ' me ! ' yapar ya, işte aynen o.
seri eksi oy veren ezik
daha üye oluşumun 1 ayı bile dolmamışken kendisini çok merak ettiğim, müge anlıymışcasına bulmak istediğim seri eksici
karizmatik erkek isimleri
cem ve özellikle serdar isimleri beni baya ama baya etkilemekte.
reddedilince çemkiren eşcinsel modeli
amsterdam'da bir leather barda, yanımdaki 40küsür türk olduğuma bir türlü inandıramadığım, alkolden yüzü sarkmış fransız amcanın 2 yan sandalyedeki çocukları da katarak üzerimden gerçekleştirdiğidir, zira kendileriyle çok iyi arkadaş olup beraber 2 gün geçirdik...amca ufaktan asılmalarına yüz vermeyince 2 arkadaştan utangaç olanıyla aramızı yapmaya çalıştı sürekli bir babaymışcasına bizi tokuşturmalar(!) ama gel gör ki altta bir hareketlenme olmadı, zira bir ara muhabbet ' ya bizim otele gelmek ister misine' kadar döndü.
allahtan namuslu çocuğum da gitmedim.
ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar
yine böyle kendi kendime depresifleştiğim bir gecede,
angie hart - blue
mutsuz ama neşeli insan
içinizde kopan fırtınaları kimse bilmez. herkes kendi hayatında bitmek bilmeyen anlamsız dramalarıdnan dert yakınırken yanınızda sizin kafanızdan neler geçer neler...
olgun erkeklerden hoşlanan genç erkek
2 entry sonra itiraf ediyorum, dilf gruba girenler, şöyle kendine bakan, 42-43 yaşlarında, hafiten saçları kırlaşmış genç görünümlüler benim de çok hoşuma gitmekte.
ama böyle olgun kapsamında 50+ ise bana babayla alakalı/ait hissetme/etken bir erkek figürü olmama eksikliğinin sonucu gibi gelmekte.
ayı sözlük itiraf
konuşmayı, daha doğrusu anlatmayı seven biriyim. her ne kadar neşeli-dışa dönük gözüksem de tanımadığım insanların yanında ise utangacımdır,neyse. aylar önce çok alakasız bir anda taksim'de 3-4 sene önceden dersaneden bir arkadaşımı gördüm, daha doğrusu o beni buldu, oturduk kahve içtik vs...derken bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi, bense gitme taraftarıyken kal, beraber devam ederiz diye rica etti. arkadaşı benim uzaktan sadece ismini duyduğum, böyle şirin, sanki aynı kafadanmış gibi bir arkadaş, tahminene de gay (eğer radarım beni yanıltmıyorsa). zaten kilo sebebiyle öyle kendime güvenim tepelerde olmadığından, out da olmadığımdan bütün akşam sohbet, muhabbet (aynı lise çevresinde insanları tanımakla) ilerledi 3müz baya bir eğlendik. bende ufaktan bi gülücükler,sırıtmalar ama hani neden bilmiyorum böyle bi şeyler olabilir hissi...tabi ne yazık ki benim out olmamamı geçelim, o kadar çok konuştum ki susunca ben bile bir rahatsız oldum, hani içimden 'böyle belki de bi şey olacaksa da olma ihtimali başlamadan bitti.' oldum. hani cidden çocuğun başını öyle bir şişirdim ki olur da onu bir gıdım bile etkileme şansım varsa oda koca çenem sayesinde yok oldu.
ara ara aklıma geliyor bu, çok üzülüyorum.
zaten bunun üzerinden 6-7 ay geçti, zaten öyle bi şey olacağı da varsa bu zamana kadar kontakt kurardı. kendi kendime sarmam üzücü.