kız arkadaşın annesi
eğer sevgili olduğunuzu biliyorsa kaynanalık yapıp sizi ayırması olası kişidir. tanışmayı hiç istemediğim, nasıl hitap edeceğimi bile bilmediğim insandır. abla desen bir türlü, teyze desen olmaz, ismiyle hitap etsen saygısız der..öff elim ayağıma dolanır..
erkek arkadaşın annesi
küçük emrah
bir rivayete göre çok küçükken evlenmek istediğim kişiymiş. lezbiyen olduğuma birkez daha şükrettirendir. ya straight olup bunla evleneydim??bir ömür boyu çekilir miydi o kaşlar??
kara sevda
avrupa'daki türk turistler
istisnasız her avrupa şehrinde rastlayabileceğiniz tipik türk turistler devasa sırt çantalarından tanınır. o çantanın içinde ne vardır, neden gezmek için yanlarına o kadar çok şey alırlar bilinmez ama tipik türk turist kaplumbağa gibi gezmekten hoşlanır. genelde eşofman altı ve spor ayakkabıyla gezerler zira o kadar yürüyüş türkler için başlı başına bir spordur. ellerinde otel kahvaltısından yürüttükleri ekmek ve nevaleyle yaptıkları sandviç vardır mutlaka. ayrıca türk turistler yüzlerindeki yorgun ve memnuniyetsiz ifade ile de diğerlerinden çabucak sıyrılır. "her yeri çarçabuk gezeyim, resim çekip face e, instagram a koyayım" kafasında oldukları için yorgunluktan ne görse çok beğenmez, yüzünü buruşturup "bu ne aq, bunun için mi yürüdük o kadar yolu" der ve gülümseyerek resim çeker.
ingilizce bilen ve bunu göstermek için deliren türk turistler millete cacık olur, insanları taciz ve huzursuz eder. yıllarca ingilizce okuyup pratik yapamamış olmanın verdiği eziklikle diğer turistler istemeden onların resmini çekmeyi önerir, yılışır, taciz eder, garsonlarla, satıcılarla saçma muhabbetlere girer onları yıldırır ve en kötüsü sanki çok normalmiş gibi insanlara laf atar. ve bunları yaparken oh ne eğlendik edası takınır. ne eğlendin lan milleti taciz edip zorla muhabbet açıyosun.
yurtdışına çıkan çoğu türkte bu aşırı gevşeklik, beni kimse tanımıyor nasısa rezil olmamcılık, ohoo avrupa da herşey serbestçilik görülüyor malesef. türkiye nin "elit" kesiminin (ki bence sadece kendini elit zanneden kesim bu bahsettiğim) bu içler acısı hali bende sadece utanç ve acıma uyandırır, türk olduğumu belli etmeden kaçarım yanlarından.
madrid
ankara gibi bir şehir. bir kere denizi yok, ondan pek sevemedim sanırım. çok fazla görülecek yeri yok. barcelona yı günlerce gezerken madrid 2 günde bitti.
halk sürekli dışarda, ekonomik kriz filan durdurmuyor habire yiyip içiyorlar.
ama yemekleri inanılmaz..deniz ürünleri harika. bocadillo de calamares (ekmek arası kalamar) yediğim en güzel kalamardı. onun dışında omletleri (tortilla de patatas),
paella ve tapas ları çok ünlü zaten. ayaküstü kanepe tarzında yiyeceklerin satıldığı çok fazla yer var, onları da denemenizi tavsiye ederim. tinto de verano serinleten türde bir içki. limon aromalı gazlı içecek ve şarabı karıştırıp buzla servis ediyorlar, sangria kadar lezzetli oluyor, ve daha ucuz onu da deneyin giderseniz.
sitges
gay pride ının eğlenceli olduğu, gay barlarıyla ünlü küçük balıkçı kasabası. beni en çok şaşırtan sitges da gay pride günü yaklaşık 20 kişilik bir türk turist grubu görmemdi. oraya neden geldiklerini hadi madem geldiler neden eşcinsellere bakıp "öğk midem kalktı" edasıyla onları incelediklerini hiç anlamadım. onlarla aynı ülkeden olduğum için utanarak uzaklaştım yanlarından.
barcelona
herkesin sevdiği şehir. h.alanında telefonunuzu şarj edecek priz yok ordan başlayayım, tek olumsuz şey de buydu sanırım. ulaşım çok rahat, metro ve tren her yere gidiyor. tertemiz bir şehir, plajları, gece hayatı, mimarisi, yemekleri..her şeyi çok güzel. bana
rio de janeiro yu anımsattı belki ondan çok sevdim. rio nun daha küçük, güvenli ve tarihi versiyonu.
gay bir bölgesi de var ama yakınlarındaki
sitges tam bir gay kasabası olduğundan ve zaten şehir başlı başına gay friendly olduğundan çok fazla alternatif yok şehirde, özellikle eşcinsel kadınlar için.
roma
tarih kokuyor vs yazmanın bir anlamı yok bu saatten sonra. evet her yer tarih, kültür,mimari... ama çok kalabalık be kardeşim. hele o bangladeş li göçmenler, nasıl taciz ediyor insanları, suriyeliler yanlarında bok yemiş. özellikle turistik yerleri dehşet pahalı. döviz büroları ayrı düdüklüyor, mutlaka euronuzu alıp gidin. "italyan pizzası yiyecem" diye kıçınızı yırtmayın çünkü beklediğinizi bulamayacaksınız. ben daha önceden duyduğum için kendimi hazırlamıştım, pizzalar bir değişik..fazla soslu az peynirli. böyle dürüm yapıp yiyorsunuz.
gelelim güzel taraflarına..aslında anlat anlat bitmez. ben gay pride a denk geldim, çok iyiydi..acayip eğlendim. collesium un orda eşcinsellerin sokağı var, barlar clublar var, millet sokakta içiyor içkisini. gay pride dan sonra collesium un hemen yanında gün batımını izlemek..harikaydı. tarihe, sanata ya da mimariye aşırı bir ilgim yok ancak beni bile çok etkiledi gördüklerim. ilgisi olanlar muhakkak gitmeli. şehirde yüksek bina yok, görünce keşke istanbul italyanlar a ait olsaymış diyor insan, onlar kıymetini bilirdi, içine sıçmazdı.
az kişinin bildiği süper sözlük yazarları
az bilinen değil ama uzun süredir yazmadığı için yeni nesiller belki denk gelmemiştir diye yazıyorum
mahallenin bakkalinin kocasi tüm zamanların en iyisidir bence..
kurbağalı dere
dipten fokur fokur kaynayan, senelerdir kirli olan ve marmara denizine dökülüp her geçen gün onu daha da kirleten deredir. artık etrafındaki insanlar kokusundan yılmış durumda.
gözden ısıran sivrisinek
gözü yumruk yemiş gibi şişiren namussuz sinektir.
dudaktan ısıran sivrisinek
izmir
ne istanbul kadar kalabalık ve kirli ne ankara kadar sıkıcı. türkiye de yaşanılabilecek tek büyük şehir. özellikle yaz aylarında harika kaçış noktaları var.
evli olan eşcinseller
türkiye de azımsanmayacak kadar çokturlar. eşcinsel olduklarını karşı tarafa evlenmeden önce söylüyorlarsa bence yanlış hiçbir şey yok bu durumda, hatta mantıklı. mantık evliliği gibi bir şey işte.
temmuz
her sene tatil, aşırı sıcak vs nedenleriyle su gibi akıp giden aydır.
kimçi
demet akbağ
çok sevdiğim ve yetenekli bulduğum oyuncudur. hemen hemen bütün filmlerini, oyunlarını izlemişimdir ki en eskisi benim bildiğim
artiz mektebidir o hallerini bile bilirim. öncelerde
yılmaz erdoğan la ayrılmaz ikiliydi şimdi
ata demirer le.
cem yılmaz
komiktir, cooldur, zekidir, yeteneklidir..çok severim o ayrı da.
russell crowe la yaptıkları filmle (bkz:
water diviner) ilgili bir programda kendisinin
russell crowe a dirsek atıp, kırolar gibi "ıs ıs ıs" diye adamı dürte dürte güldügünü görünce onun coolluğunun da oraya kadar olduğunu anladım.
yılmaz erdoğan hiç bozmadı ama coolluğunu.
interstellar
dün sabah 4 e kadar gözlerim pörtlemiş bir halde izlediğim
christopher nolan bilimkurgusu. sürükleyici ve bir o kadar da duygusal. tavsiye ederim.