beyaz tenli, bakın şiddetle belirtiyorum beyaz tenli olmayan kadınların şiddetle sakınması gereken rujdur. esmer ve üstüne üstlük elindeki tüm imkanları zorlayarak sarışın olmuş bir kadın sürdüğü zaman kibariye'nin on dört yaşındayken, fuar'da sahneye çıkmış halini insanın gözünün önüne getirmekten öteye geçemez.
esasen harun kolçak'a ait olan ancak emel müftüoğlu ile gönüllere taht kuran, dönemi için fena halde seksi bir video klibe sahip olan şarkı. klipte billur kalkavan bildiğiniz yardırmıştır. ayrıca billur ablamız dışında yer alan bob kesimli saçlara sahip olan esmer hatun inanması güç de olsa yeşim salkım'dır ve klibin sansürlenmemiş versiyonunda billur kalkavan ile öpüşmektedir.
kesinlikle çok seksi olan lana del rey şarkısı. tüm gün ''i'm your little scarlet, starlet singing in the garden kiss me on my open mouth'' diye gezinmenize neden olabilir.
sözleri de şöyle;
my man is a bad man
but ı cant deny the way he holds my hand
and he grabs me, he has me by my heart
he doesnt run to heaven
lost faith, guest pass
he doesnt mind to have a l.a crossword above me
he loves with every beat of his cocaine heart
swimming pool
glimmering darling
whipping, can yall fit my red nail polish
watch me in the swimming pool
bright blue ripping you
sip and sitting on your black crystal oh yeah
neither my life, found my lines
be a good baby, do what ı want
widen my life, far off my lines
give me them gold coins
give me them coins
and im off to the races, races
bacardi chases
chasing me all over town
cause he knows im wasted, facing
time to get the right girls
ellen and ı wont get out
because im crazy, baby
ı need you to come here and save me
ım your little scarlett, starlet
singing in the garden,
kiss me on my open mouth
my man is a tough man
but he got a soul, his way his blood red jam
and he shows me, he knows me every inch of my tall black soul
he doesnt mind ı have a flat broke down life
ın fact he says he thinks its why he might like about me, admires me
the way ı roll like a rolling stone
likes to watch me in the glass room, bathroom
tractor mama
slipping on my red dress, putting on my make up
glass full, perfume, cognac, white light, fume
says it feels like heaven to him
light up his life, fire at his loins
keep me forever, tell me you want me
light up your life, fire at your loins
tell me you want me, give me them coins
and im off to the races, races
bacardi chases
chasing me all over town
cause he knows im wasted, facing
time to get the right girls
ellen and ı wont get out
because im crazy, baby
ı need you to come here and save me
ım your little scarlett, starlet
singing in the garden,
kiss me on my open mouth
and im off to the races, races
lighter as my waist is
tired like im falling down
ı can see your faces, shameless
tip you on this basement
love you, but im going down
god im so crazy, baby
ım sorry that im misbehaving
ım your little scarlett, starlet
queens or coney island
raising how all over town
sorry about it
my old man is a thief
and im gonna stay and pray with him til the end
but ı trust him
the decision of a life, to watch overrise
take him anyway if you may
ım not afraid to say
that id died without him
who else is gonna glit up with me this way
ı need you, ı breathe you, ill never leave you
they will ruin the day ı was alone without you
your lion with your boat train on
sick of hanging from your lips
ı said hon you never looked so beautiful
and im off to the races, races
ready set the game is
down and im going in
to las vegas, pray us
cause hell know how raises
honey it is time to spit
boy youre so crazy, baby
ı love you forever
not maybe
you are my one true love
you are my one true love
iğrenç bi canlı bu ya. valla. görünce memelerine kusmak geliyor içimden. şarkılarına, osuna busuna laf ettiğim yok demek isterdim ama arkadaşım geri zekalı mısınız siz ya? daha iki kelimeyi doğru dürüst ağzından çıkaramayan kadının şarkıları dinlenir mi? tamam ingilizce söylediklerini dinliyoz biz yaa diyecekler vardır içinizde ki o lisanda da pek başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. hele ki o doksanlar ebru gündeş'i, nükhet duru'su ve hüner coşkuner'i karması tarzı yok mu..dans etmesi konusuna hiç değinmiyorum bile..hakikaten kalça çıkığı falan olacak bu kız.
bir de kendisini kimse uyandırmıyor mu nedir, o giydiği zaman seksi olduğunu sandığı babane donlarını lady gaga falan giyince cool duruyor. sen giyince biz televizyonun başında gülme krizlerine giriyor, eşofmanın üstüne benim biladerin boxerlarını giyip senin taklidini yapıyoruz..
öf hadise, yoruldum senden, defol git.
an itibariyle istanbul atatürk havalimanı, ankara esenboğa havalimanı, izmir adnan menderes havalimanı, alanya gazipaşa havaalanı, tiflis havalimanı, batum havalimanı, tunus monastir habib bourguiba havalimanı ve enfidha havalimanı, üsküp alexander the great havalimanının yanı sıra ido ile işbirliği yaparak denizyollarına yiyecek içecek hizmeti veren, cakes&bakes ile starbucks, gloria jean's gibi pek çok işletmenin yiyeceklerini üreten firma. ayrıyetten tav airport hotel'in işletmesini de yürütmektedir.
genel anlamda fiyatlarının fahiş olduğundan bahsedilmektedir, ancak dünyanın hemen her yerindeki havalimanlarının belirli bir fiyat aralığı vardır ve ücretlendirme buna göre yapılmaktadır. bunun haricinde üretimi yapılan ürünler dışarıda satılan pek çok üründen çok daha kısa süreli raf ömrü ile müşteriye sunulur.
servis personelinin geneli evet, bahsedildiği gibi öküzdür. ancak içlerinde başarılı f&b çalışanları vardır.
her şey bir yana kendi bünyesinde barındırdığı caffe nero'da starbucks, gloria jean's gibi türevlerine beş basacak kadar başarılı kahveler içilebilir..
sabah sabah televizyonda yayınlanan aerosmith videoları ile karşıma çıkmış, gelmiş, geçmiş ve muhtemelen gelecekteki pek çok kadına da taş çıkartacak kadar güzel olan canlıdır kendisi. ama hemen hemen herkes kendisi ile ilgili çok ciddi bir yanılgıya düşmektedir. o kadar çok kişiden ''bu adamdan bu kız nasıl çıkar?'' yorumunu duydum ki..şimdi arkadaşlar kusura bakmayın da siz kör müsünüz? evet steven tyler yani bu kızın babası uzaktan baktığınızda bi boka benzememektedir size göre ama gelin görün ki bu adam esmer, sarışın, kumral groupieleri etrafına dizmiş, ondan sonra da ne esmerde ne kumralda benim gönlüm sarışında diyerek bebe buell gibi gönlü zengin abladan bu kızı peydahlamıştır. ya allaşkına beyler iki dakika bebe'ye iki dakika da steven'a bakın ve liv tyler'ın bebe ile uzaktan yakından alakası olmadığının, birebir steven'ın kopyası olduğunun farkına varın. o ağız, o yüz hattı, o elmacık kemikleri steven tyler'ın harikulade genetiği ile liv tyler'a geçmiştir. lütfen yani, steven babanın hakkını yemeyelim. bebe olsa olsa azıcık yardım etmiştir bu güzelliğin inşa edilmesinde..
çok afedersiniz ama rujları bok gibi olan kozmetik markasıdır. kate moss hatırına aldık denedik. ancak ne kalıcılık var, ne pigment var. gidin japon pazarından bi liralık rujlardan alın daha iyi.
calvin harris'in üçüncü albümü 18 months'ın, florence welch işbirlikli single'ı. calvin bildiğimiz calvin, yine dans ettirmeden duramıyor. flo ise her zaman olduğu gibi, hem sesine hem de kendisine bir kez daha aşık ediyor. şarkının londra'da çekilen video klibi de bir o kadar güzel olmuş. ayrıca klip boyunca flo'nun belalısı olarak green street hooligans'dan aşina olduğumuz ingiliz aktör leo gregory de bize göz kırpıyor.
you took my heart and you held it in your mouth
and, with the word all my love came rushing out
and, every whisper, it's the worst,
emptied out by a single word
there is a hollow in me now
so i put my faith in something unknown
i'm living on such sweet nothing
but i'm tired of hope with nothing to hold
i'm living on such sweet nothing
and it's hard to learn
and it's hard to love
when you're giving me such sweet nothing
sweet nothing, sweet nothing
you're giving me such sweet nothing
[beat break]
it isn't easy for me to let it go
cause i swallow every single word
and every whisper, every sigh
eats away this heart of mine
and there is a hollow in me now
so i put my faith in something unknown
i'm living on such sweet nothing
but i'm tired of hope with nothing to hold
i'm living on such sweet nothing
and it's hard to learn
and it's hard to love
when you're giving me such sweet nothing
sweet nothing, sweet nothing
you're giving me such sweet nothing
[beat break]
and it's not enough
to tell me that you care
when, we both know the words are empty air
you give me nothing
pek çok kişi tarafından bildiğimiz tikky olarak tanımlansalar bile, bildiğiniz tiki falan değildir preppyler. preppy olmak bir yaşam biçimidir. tiki dediğimiz şey genel anlamda sonradan görme, parayı bir şekilde bulmuş ya da bulmuş gibi yapan, satın alabildiği markalar ile bir halt olduğunu sanan insanlardır. ama preppylerde durum daha farklıdır. preppyler için iyi giyinmek, iyi okullara gitmek, iyi yemekler yemek olağan şeylerdir. yani örnek vermek gerekirse siz çocukken mahallede patlak topun arkasından sümüklü sümüklü koşarken preppy bilmem ne cinsi atına binmekte, o engel senin bu engel benim sıçramaktadır ve bu bir preppy için gayet olağan bir durumdur.
içten içe konservatif bir tarafları vardır. kendi içlerinde arkadaşlık kurarlar. aile dostumuz kavramı vardır bunlarda. aileler kendi aralarında, onların çocukları da yine kendi aralarında arkadaşlık kurarlar. kendi klasmanlarında olmayanı aralarına almazlar.
bazıları gerçekten iyi yetiştirilmiş çocuklardır. bir kaç dili akıcı şekilde konuşabilirler. kaliteli müzikler dinlerler. yetiştirilme tarzlarıyla bağlantılı olarak sanatın ya da sporun ya da her ikisinin de birer dalıyla uğraşırlar.
aman işte ağzında gümüş kaşıkla doğar bunlar, tuhaf bir aristokrasileri vardır. zengindir bunlar. babaları da zengindir. onların babaları da zengindir..
yabanmersinini biraz suda beklettikten sonra içine katarsanız hakikaten çok lezzetli oluyor. ayrıca bağlayıcı olarak katılan sübyenin oranının da iyi ayarlanması gerekir.
tam ado elisabeth charlotte rist olan 1962 isviçre doğumlu sanatçı. kendisinin el atmadığı iş yoktur. fotoğraf ve video çeker, şarkı söyler, resim yapar..hepsinin de hakkından gelir. özellikle wicked game'i insanın ruhunu deşerek söyler..
günümüzde bir lezbiyen ikonuna dönüşen katie sketch liderliğinde 2001 yılında kurulan indie grubu. ilk dinlediğinizde morrissey vari çarpıcı sözler, the cure etkili baslar ve ian curtis hissiyatlı kusursuz bir vokalin bir araya geldiği bir oluşum gibi görünse de, debut albümleri grab that gun'ın geneline bakıldığında orijinallikten öte, kalitenin sezildiği bir müzikti the organ'ın yaptığı. bu albümden çıkan ilk single brother daha çok uzun bir süre dinlenecek, sevilecek, ilerleyen zamanlarda daha çok kişi tarafından keşfedilecektir. ancak kaderin cilvesinden mi yoksa çok iyi olmanın baskısından mıdır yoksa grup içerisindeki ego savaşlarından mıdır bilinmez, 2008'de yayınladıklar thieves adlı ep ile the organ döneminde kaydettikleri her şeyi dinleyenlere sunup, kesin olarak dağılmışlardır. öyle ki, grubun kardeş olan üyelerinden katie sketch ve shmoo bile ayrı ayrı projelere yelken açmışlardır..
1.68 boyda olup, ahım şahım bir güzelliğe sahip olmayan, ancak bunların çok ötesine geçen çekiciliğiyle ve kullanmayı çok iyi bildiği zekasıyla, ruhuna işleyen rock chick imajıyla, otuzunu devirmesine ve yerine pek çok veliaht gösterilmesine rağmen catwalk'u bırakmaya niyeti olmayan ingiliz model. ''after johnny depp sendromunu'' yoğun bir şekilde yaşadıktan sonra, pete doherty destekli kokain skandalı sonucunda kendisiyle olan sözleşmelerini iptal eden moda evlerinin sayısının bir kaç katı firmayla anlaşma imzalayıp, üstüne top shop için koleksiyonlar hazırlayarak moda alemine bir kez daha çocuğu koymuştur. ne diyelim, tanrı bizi onun güzelliğinden mahrum bırakmasın...
bir söyleşide piyano çalarken orgazm olduğunu söylemesi üzerine pj harvey' den ''altında ki sandalyedendir'' ayarını yemiş, yeteneği ve güzelliği insanın kendisini sorgulamasına neden olan, doğal kızıl hatun kişi..
italyan yönetmen dario argento'nun, kendisi gibi yönetmenlik, oyunculuk hatta dj'lik yapan, dikkat çekici hiç bir özelliği olmamasına rağmen akıl almaz bir seksapaliteye sahip, babası tarafından yönetilen trauma ve the phantom of the opera filmlerinde aldığı rolleri, marilyn manson'a çektiği video klibi, enteresan dövmeleri, brian molko ile yaptığı je t'aime moi non plus düeti, this picture video klibinde yer alması ve beraber yayınlanan fotoğrafları ile kısa zamanda alt kültürün ikonlarından birine dönüşmüş harika ve bir o kadar da arıza olan kadın..
sunday morning, praise the dawning
it's just a restless feeling by my side
early dawning, sunday morning
it's just the wasted years so close behind
watch out, the world's behind you
there's always someone around you who will call it's nothing at all
sunday morning and i'm falling
i've got a feeling i don't want to know
early dawning, sunday morning
it's all the streets you crossed, not so long ago
watch out, the world's behind you
there's always someone around you who will call it's nothing at all
watch out, the world's behind you
there's always someone around you who will call it's nothing at all
sunday morning
sunday morning
sunday morning
sürekli kafamda dönüp duran ed sheeran şarkısı. çok iyi bir şarkı değil ama video klibi öyle güzel ki..alın işte hem sözleri hem de klibi..
give me love like her,
'cause lately i've been waking up alone,
paint splattered teardrops on my shirt,
told you i'd let them go,
and that i'll fight my corner,
maybe tonight i'll call ya,
after my blood turns into alcohol,
no, i just wanna hold ya.
give a little time to me or burn this out,
we'll play hide and seek to turn this around,
all i want is the taste that your lips allow,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love.
give me love like never before,
'cause lately i've been craving more,
and it's been a while but i still feel the same,
maybe i should let you go,
you know i'll fight my corner,
and that tonight i'll call ya,
after my blood is drowning in alcohol,
no i just wanna hold ya.
give a little time to me or burn this out,
we'll play hide and seek to turn this around,
all i want is the taste that your lips allow,
my, my, my, my, oh give me love,
give a little time to me, or burn this out,
we'll play hide and seek to turn this around,
all i want is the taste that your lips allow,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my my, my, my, oh give me love.
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover.
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover,
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (love me, love me, love me).
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love),
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love),
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love, love me),
m-my my, m-my my, m-my my, give me love, lover (give me love).
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love,
my, my, my, my, oh give me love
of all the money that e'er i had
i've spent it in good company
and all the harm that e'er i've done
alas it was to none but me
and all i've done for want of wit
to memory now i can't recall
so fill to me the parting glass
good night and joy be with you all
of all the comrades that ever i had
they are sorry for my going away
and all the sweethearts that ever i had
they would wish me one more day to stay
but since it falls unto my lot
that i should rise and you should not
i'll gently rise and i'll softly call
good night and joy be with you all
a man may drink and not be drunk
a man may fight and not be slain
a man may court a pretty girl
and perhaps be welcomed back again
but since it has so ought to be
by a time to rise and a time to fall
come fill to me the parting glass
good night and joy be with you all
good night and joy be with you all
björk'ün vespertine albümünün beşinci şarkısı.
sanırım björk'ün bugüne kadar yaptığı en güçlü ve şiddetli eseri..kaotik, esrik, saplantılı ve bir o kadar da sado mazoşist bir aşkı anlatan şarkının video klibi de tüm zamanların en iyi kliplerinden biri sayılabilir kanımca. videonun başında soyutlanmış bir cinsel ilişkiden sahneler vardır ve bu ilişki björk ve sevgilisi matthew barney arasında geçmektedir. video da björk'ün nipple piercinglerini de görebiliriz..
her şey bir yana, tek bir dokunuşla aşık olabilmeyi, kendi kendine kırılmayı anlatan, zedelenmiş ruhları iyice kanırtan, kendini korumayı bilmeyenlerin kalplerini ve ruhlarını şiddetle uzak tutması gereken şarkıdır.
italyan yönetmen dario argento'nun, kendisi gibi yönetmenlik, oyunculuk hatta dj'lik yapan, dikkat çekici hiç bir özelliği olmamasına rağmen akıl almaz bir seksapaliteye sahip, babası tarafından yönetilen trauma ve the phantom of the opera filmlerinde aldığı rolleri, marilyn manson'a çektiği video klibi, enteresan dövmeleri, brian molko ile yaptığı je t'aime moi non plus düeti, this picture video klibinde yer alması ve beraber yayınlanan fotoğrafları ile kısa zamanda alt kültürün ikonlarından birine dönüşmüş harika ve bir o kadar da arıza olan kadın..
pek çok kişinin haklarında biraz da olsa yanıldığı lezbiyenlerdir.
halet-i ruhiye ve görüntü bakımından aktif lezbiyen olan bir sevgilim ve etrafımda da sayıları pek de az olmayan aktif lezbiyen arkadaşlarım var. gerek kendi ilişkimden gerekse arkadaşlarımdan ve onların ilişkilerinden yola çıkarak net bir şekilde söyleyebilirim ki, aktif lezbiyenler öyle pek de ''çüküm olsun, tüm kızları düdükleyeyim'' tarzında insanlar değiller. ve pek çoğu bu aktif - pasif lezbiyen durumunu saçma buluyor.
örneğin aktifler kendilerine dokunulmasından hoşlanmaz, sevişirken soyunmaz diye bir düşünce var. birincisi bu külliyen yalan. çünkü birbirini seven ve bu sevgiyle sevişen insanlar -normal olarak- birbirlerine dokunmak, temas etmek, öpmek koklamak isterler. bu durumda da kalkıp size ''ay mememi elleme'' mi diyecek allasen. karşındaki insanı seviyorsan, istiyorsan o insan her şeyiyle senindir zaten.
ha memelerini bantlayan, bandajla saran, bir kaç adım ileriye gidip memelerini tamamen aldıran aktifler de yok mu, var tabi ki. ancak onların durumunun daha farklı bir durum olduğuna inanıyorum şahsen. çünkü onlar kadın olmaktan memnun değil.
bunu şöyle düşünün, pek çok gay var cinsiyet değiştirmek için her hangi bir arzu duymayan ve erkek olmaktan mutlu olan. ama bir de erkek bedeninde kadın ruhunu taşıyan ve hapsoldukları bedenden memnun olmayanlar var. bu memelerini, popolarını ve vajinalarını kabul etmeyen, edemeyen ve de haliyle en ufak bir temastan bile kaçınan aktifler de onlar gibi daha farklı mental ve ruhsal durumların içindeler..
yine bunların yanı sıra aktiflerin hepsi orange county choppers'da izlediğiniz fat boy'lar gibi değildir. evet kamyoncu lezbiyen dediğimiz bir grup var ama onları epey bir ayrı tutuyorum. neyse konumuza döneyim, gerek dünyada gerekse ülkemizde gayet güzel ve seksi aktifler var. bakın yakışıklı demiyorum, güzel diyorum. aktifler diye hepsi apaçi gibi saçları olan break dansçı komançero oğlan şeklinde gezmiyorlar. geçenlerde bir hayli aktif bir kızla tanıştık. kendisi gayet de taş gibi bir fiziğe sahipti, beline kadar saçları ve renkli gözleri ile de pek çok erkeği kendine çekebilecek güzellikteydi. ha ama dediğim gibi kendisi epey* bir aktifti.
fiziksel görüntünün ve yataktaki durumların da ötesinde aktif veyahut pasif olmak ilişkinin dinamiği ile alakalı bir durumdur. hetero veya eşcinsel olsun hiç fark etmez. bir ilişkide her zaman bir taraf lokomotiftir, ilişkiyi çekip çevirir, sarar sarmalar..
neyse lafı çok uzattım, işin özü öyle aktif lezbiyenlik yataktaki hakimiyetle ya da kısa saçta, götü düşük pantolonda biten bir durum değildir..
aslında the velvet underground ismine sahip olan ama the'sı hep atlanan grup. the velvets olarak da rastlanabilir kendilerine..ahh ahh şimdi nereden başlasam da bunları anlatsam..nico'ya mı değinsem, sayın warhol'un etkisine mi atlasam, yoksa lou reed'in karanlığına mı dalsam..
şimdi efendim esasen the velvet underground yazar michael leigh'in sadomazoşizm hakkında yazdığı bir kitabın adıdır ancak okumak için new york'a giden john cale ile yolu kesişen lou reed kurdukları gruba da bu adı verirler. daha sonra gruba katılan angus maclisa ile grup adının da hakkını vererek underground ortamlarda bir hayli popüler olmaya başlar. ancak gruba sahne alması için para teklif edildiğinde ve grupta parayı kabul ettiğinde angus ''ben sanat için buradayım, para varsa ben yokum'' gibi triplere girer, grubu bırakır ve onun yerine maureen adlı bir kız gruba dahil olur.
underground ve orijinal olan her şeye aç olan andy warhol'un grubu keşfetmesi çok zaman almaz. kendilerini sahneye çıktıkları yerde izler ve henüz hiçbir albümleri bile olmayan bu grubun menajeri olmayı teklif eder. tabi ki warhol o dönem için reddedilemeyecek bir efsanedir ve grup bu teklifi haklı olarak kabul eder.
warhol o dönem kendisi için bir hayli önemli olan nico'yu da gruba katar. ancak lou reed'in egosu, nico ile olan tuhaf ilişkisi ve andy warhol'un kadınlarıyla olan bir o kadar tuhaf bağı grubun üstüne gölge düşürecektir.
warhol'un gücü sayesinde grup bir kaç gün içerisinde the velvet underground and nico albümünü kaydeder.
albüm yaklaşık üç bin civarında satmış olsa bile ''bu albümü dinleyen insanların her biri hemen grup kurma isteğiyle tutuşmuştur" denir bu albüm için..
albümün kapak tasarımını tabi ki de andy warhol yapmıştır. kapakta bir muz vardır ve bu tasarımın adı peel slowly and see'dir. ayrıca 1995 senesinde çıkan toplama albümün adı da bu tasarımdan gelmektedir.
grup pek çok albüm ve single yayınlamıştır. kendileri gibi dahi, deli, hasta, karanlık, kaotik, tuhaf bir müzik yaratmıştır the velvet underground, ancak kendileri bugün müzik yapan onlarca ismi öyle bir etkilemiştir ki dinlediğimiz her güzel şarkıda biraz lou reed, biraz nico vardır kanımca..