panda

Durum: 715 - 5 - 0 - 0 - 10.04.2024 01:13

Puan: 10086 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazılımcı.

deneme
  • /
  • 36

ilişki durumu slm slm slm slm slm slm

selam parabolüne göre, tepe noktadan sonra inişe geçilen bir durumdur. parabol eğrisinin doğasında var bu. bundan dolayıdır ki selamın çıktığı gibi düşeceği de koordinat düzleminde görülmektedir. bu yüzden bu kısır döngüden kurtulabilmek adına, gerçek anlamda ifadeler önemlidir. böylece parabol eğrisi yaşam döngüsünü tamamlamış olur ve yine koordinat düzleminde başka eğriler oluşmaya başlar.

2018 ekonomik krizi

artık sabit kur sisteminin gelmesi zor, fakat eğer ki gelecek olsa hayatımızın daha da zorlaşacağı anlardır. şu an ki dolar kuru piyasa koşullarında gerçek değerini yansıtıyor , çok önceki zamanlarda, sabit kur sistemiyle gerçekleşen fiyatlamada, dolar gerçek değerini yansıtmadığı için, bir anda merkez bankası bir gecede devalüasyon ilan ediyordu ve doların fiyatı ikiye katlanıyordu, burada sorgulanması gereken kur sistemi değil aslında, yani ister sabit kur sistemi olsun, ister piyasa fiyatı üzerinden gerçekleşen sistem olsun, burada sorgulanması gereken bence tl nin neden yabancı para birimlerine karşı değer kaybettiği olmalıdır. farklı ülkelerde de bunun örnekleri var her an , her zaman aynı şekilde ülkelerin para birimleri aynı değerde kalamayabiliyor, fakat sonrasında yine önceden olduğu gibi gerçek değerine dönmekte, sözün özü kuru dizginleyecek önemli bir enstrüman faiz, fakat hatırı sayılır zat faiz düşsün diyor başka bir şey demiyor, akıl mantık var faiz bu gün düşse dolar 7 tl olur, ekonomide 3 ayaklı bir tabure düzlemi düşünün, 3 ayağın biri faiz, biri döviz, biri de enflasyon, taburenin bir ayağının kısaldığını gördüğümüzde ne olur? evet tabi ki tabure dengede duramaz ve yıkılır, en basit anlatımıyla ekonomik dengeler bu şekilde işler..

14 nisan 2018 abd'nin suriye'yi vurması

bu nereye kadar gider bilinmez belki ama tahmin edilebilir gerçekler var, önemli olan burada kimin galip çıkacağı mı? yoksa kimlerin zarar gördüğü mü? rusya olsun iran olsun , amerikanın füzelerini imha edebilir, fakat sonrasında ne olacak? bir de gerçeklere dönersek, sonrasında ne olabileceğini, bu olayların nasıl da insanlığı etkileyebileceğini, düşündüren durumdur. burada kaybeden taraf insanlık aslında, ne rusya , ne iran, ne de amerika, türkiyeyi saymıyorum bile, kazanan taraf var mı ? kazan taraf biraz göreceli bir kavram, zaten kime göre , ve neye göre kazanmak, amaç oradaki toprakların sömürge olarak kullanılması, sömürge yapmak isteyen devletler de amerika, ingiltere, fransa. fakat bu sömürge savaşının dışına çıkan bir olaydır artık. bu bizim afrine girişimizle teyit edilen durumdur. tarihten alınan derslerle bilinir, artık bir haçlı seferi ve müslüman dünyasının intikamının olduğu bir durumdur. ne kadar sürebileceğini anlamak zor, ama bu savaşta iki kazanan taraf olamaz, o bir gerçek, bu yüzden önümüzdeki yıllarda zor bir süreç beklemekte.

14 nisan 2018 abd'nin suriye'yi vurması

bunlar büyütülecek meseleler değil, zaten amaçları bu bunları büyütüp algı yaratmak, asıl olan sonrası, tehlikenin farkında değil çoğu kimse, trump nasıl da sekiz çizdi, ilk önce saldırırız dedi, sonra yan çizdi, ve beklenilmedik bir anda saldırı yaptı, işte bu yani klasik amerikan taktiği yapmayacağım dediği anda , hiç kimse beklemezken vurdu, ama asıl belirtmek istediğim şu ki , dediğim gibi bu saldırı sadece gösteriş, yani olayların gidişatının ne olabileceğini kestirmek biraz zor, tabi ki bazı tahminler mevcut fakat şu an almışlar ellerine cımbızı oynuyorlar..

abd'nin suriye saldırısında incirlik üssünü kullanması

elbette ki kullanıldı, hiç kimsenin şüphesi olmasın, sağlam kaynaklardan alınan bilgiler de bu doğrultuda, daha fazla söze gerek yok sanırım, zaten her şeye rağmen o kadar kolay olmazdı, bu yüzden sağlıklı düşünüp ve tarttıktan sonra nasıl bir oyun döndüğünün farkına varabiliriz.

modern talking

daha fazla söze gerek yok bence, sadece biraz olsun sükunet, neden bilmiyorum ama öyle hissediyorum ki çok farklı şeyler olacak,

değişen dünya düzeni

evet dönüşüm başlıyor, insanların yapamadığını iklimin yapması artık kaçınılmaz bir gerçek, bir uyanış zamanı derim, daha da dinç ve uyanık olmak ne güzel bir durum, işte anlatılan o hikayenin durumu olan olaydır..

balık hafızalı

bir toplum düşünün, gündemi hızlı değişen, ve bir önceki gündemi unutan, işte balık hafızalı toplum deriz buna, öyle şeyler olur ki ama hatırlamaz asla bu toplum, geçmiş geçmiştir..



müdahale eden polisler bizim vergilerimizle maaşını alan polisler, bir düşünün!

bu faşist eylemi yapan polisler yargı önüne çıkarılması gerekmiyor mu sormak isterim..

gezi

polis orantısız güç kullanıyor mu ? ne dersiniz ? acele etmeye gerek yok , zaten hepimiz buradayız, sonrasında bizi kazıyacak biri varsa tanımak isteriz..

işte bu kadar balık hafızalıyız maalesef, bir sene önce yaşananlar umrunda olmuyor vatandaşların, balık hafızalılık durumu budur..

bunu neden yaptın sayın zat? korkmadan soruyorum, bu insanlara bunu neden yaptın? sadece bu da değil, neden herkesi terorist ilan ettin? sen kendin nesin? cevaplanması gereken sorular var sanırm..

atatürk

sen bunu beyan ederken, anan ne yapıyordu, ah be sayın demek istemediğim, şahıs şu anda hala aynı düşünceleri mi paylaşıyorsun?, tabiki bunu da sormam yazık bir durumdur, biliyoruz senin ne yaptığını, nasıl da atatürk'ü yok etmek istediğini de biliriz...

atatürk


siz nasıl tanımlarsınız bilmiyorum ama o kişinin tanımlaması böyle, işte her yer böyle inanç cumhuriyeti olmuş, en akıllı lider oymuş ki o en savunmasız, herhangi bir korkusu yokmuş. sonrasında merak edeceğiniz, bize ne olacak sorusudur? lütfen sabırlı olun, zamanla gelecek.

gezi

değişen dünya düzeni

her şey yol alabildiğince yol alır, mutlaka da bununla beraber iyi düşünürler de bitirilir, sonrasında ne olur, gerçekten muhteşem bir şey olur, dünya artık eskisi gibi olmayacak, sizler için hüsran ama dünya için iyi olan bir şey olacak , iklim dünyanın sorununu çözecek, sonra üzülen varsa da bana karşı yapmayın lütfen, bu çok klişe olur, bir de nedir bu ya sizden çektiğim, olmaz yani , bir düşünün, düşünmekten çekinmeyin, ben var oldukça, bunun arkasında olacağım, yani iklim dönüşümünün, ben buradayım siz neredesiniz?

uyanış

ofiste sevişmek

sevişmek şöyle bir şey, biri sizden borç alıyor, ondan sonra size borcunuzu ödeyemiyor, işte o an ne yapabilirsin, borcunu ödeyememişsin, beklentiniz nedir hayattan? ne isterdiniz? neyi bulmayı umardınız? nasıl bir hayat isterdiniz? çok da yoğunsanız sizi alı koymayayım, bir daha denemek derim,

pera classic's

bu başlık için tanımlama gerekir, yetersiz kalmakta, tanımlanamayan başlık bile diyebiliriz, google'da kaynak aradığınızda bulamazsınız, kimdir, nedir, nasıl bu eserler meydana gelmiş, hiç kimse araştırmamış mı? araştırmıştır elbet, fakat üstü örtülmüş, gizli bir muhabbet! neden onun hakkında hiç bir şeyi bulamıyoruz o zaman internette, varsa aksini iddia edenler buna cevap versinler lütfen! gerçekten ben de merak ediyorum kim olduğunu gerçek bilgilere ve belgelere ulaşmak istiyorum, neden bu kadar gizli oldupunu da anlamadım, adam yok olmuş birden, anlamsız...

din eğitimi

din eğitimi

aileden başlar, ama en önemlisi devlet desteği ile devam eden eğitimdir, hayatımıza yön veren durumlardandır, din olmasaydı ne yapardık, mazallah, gerçekten devlet büyüklerimiz düşünmüş, hiç eksik etmemiş, destek vermektedir, olmasaydı ne yapardık acaba, din olmasaydı yaşayabilir miydik? artık yeni nesil dinsiz yetişmiyor iyi ki, ne güzel din var, müslüman ülkenin yetiştiği evlatlar ne de büyük işler yapıyor öyle, din olsun yeter ki onlar daha neyi başarır, savaş mı savaş, toprak mı toprak, osmanlı var burada değil mi? her yere özgürlük sağlayan bir anlayış, ne mutlu size, hiç bu kadar özgür olmamıştık, gözlerim yaşardı, bize de bu yakışır zaten, gider savaşımızı yapar, ondan sonra da övünürüz, biz türküz deriz, işte tarihe ibret olsun deriz, sonra daha fazla din kardeşim yetişir, liseler imam hatipe dönüşmeseydi ne yapardık acaba düşünebiliyor musunuz? çok büyük bir kayıp olurdu değil mi? sonra yine birileri yok siz irtica yapıyorsunuz yok siz din siyaseti yapıyorsunuz diye vızıldar, onlara kanmayın, din olmasa ne yapardık acaba, din eğitimi böyle bir durumdur..

kaybolan yıllar

bir de buradan dinlemek farklı, hiç söz olmamasına rağmen nasıl da işliyor insanın kalbine

bir zamanlar türkiye

bitmiş olan ülkedir, ne kadar beğenmeseniz de , durumun açık olduğu , ve bu ülkenin bir bok olamayacağının bir ispatının tarihe yansıdığı andır...
  • /
  • 36

her şey çok güzel olacak

"ne zaman" sorusunu akla getiren başlık. her şey ne zaman çok güzel olacak? artık bazı şeyler olsun..

her şey çok güzel olacak

her sex çok güzel olacak gibi bir yanılgı

her şey çok güzel olacak

1998 türkiye yapımı komedi filmi. yönetmeni ömer vargı'dır, cem yılmaz ve mazhar alanson filmin başrollerini oynamıştır. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptali sonrasında ekrem imamoğlu'na bir çocuğun "ekrem abi her şey çok güzel olacak" şeklinde seslenişiyle son dönemde slogan haline gelmiş, sosyal medyada #herşeyçokgüzelolacak etiketiyle milyonlarca kişinin kullanmasına sebep olmuştur.

murat kurum

günümüz akp hükümetinin klasik emir erlerinden biri. inanılmaz itici geliyor bana. seçim çalışmalarında bol bol gaf yapıyor, hiçbir konuya hakim olmayışı ve bilgi yoksunluğu tüm konuşmalarında hissediliyor.

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

reis avrupa ve amerika'ya seslenmişti, 8 martı kutlamak için önce şiddeti bitirin demişti. kendi polisi meydanlarda bakın kadınlara neler yapıyor. avrupayı iki yüzlülükle suçlayanlar acaba sizin kaç tane yüzünüz var?!

hortum süleyman

gençliğini 90larda istanbul'da geçirmiş caddeye çıkan lgbti seks işçileri ile sohbet ettiğimde, ölmesini istedikleri kişi.

2000 yılında lgbti bireylerine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanmış, çıkan bir af nedeniyle ceza almaktan kurtulmuştur.

akp ve mhp gibi partilerden siyaset yapmak için aday adayı olmuştur.

hortum süleyman

polis in vurarak sakat bıraktığı yasin kırbaş ın açıklamaları.

hortum süleyman

2000 li yılların başlarında eski beyoğlu emniyet amiri. gerçek adı süleyman ulusoy olsa da herkes onu hormunuyla bilir. suçlu olduğu tahmin edilen ve özellikle travestilere çok sağlam hortum dayağı atarmış bu amca. çeşit çeşit hortumları varmış ve "hangisiyle döveyim" diye seçenek sunarmış. sonrasında saçlarını kazıtır ve namaz kıldırırmış travestilere. yıllarca çok çektirmiş bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde. sonrasında erzurum'a gitmiştir rivayetlere göre farklı dedikodular var hakkında ama bunları burada yazıya dökmeyeceğim. erzurumda belediye başkalığına adaylığını koymuştur. akp ile arası iyidir son dönemde, bayrampaşa'da yaşamaktadır. 2002 yılında ona çok benzeyen kardeşi polis vedat ulusoy bir silahlı saldırıda görevi başındayken öldürülmüştür. yaptığı işkenceleri kardeşini kaybederek ödemiş olsa da o işkencelerine durmaksızın devam etmiştir. hakkında internet üzerinde bir çok bilgi ve röportajı bulunur. hortum amcayla gülden aydın'ın yaptığı röportaj okunmaya değerdir;


----------------------

beyoğlu emniyet müdürlüğü ekipler amiri hortum süleyman ulusoy’u kim tanımazki! o bir 'travesti avcısı’, o bir 'fenomen’; devlete ve polisliğe 'iman’ etmiş, toplumun ahlakını bozacak her türlü 'sapık eğilimle’ yılmadan, yorulmadan savaşmış...

eşcinsellere, travestilere karşı acımasız politikanın akla gelen ilk ismi olmuş. bir o kadar da nefret kazanmış. 1990’ların beyoğlu’su, pürtelaş ve ülker sokak dendiği zaman anlatmıyor, sanki o günleri yeniden yaşıyor. akp’den horasan belediye başkan adayı olmak için emekliye ayrıldı. seçimi başka akp adayı kazandı. şimdi 'başbakan erdoğan’ın attan düştüğü yer’ olarak ünlenen bayrampaşa belediyesi’ne ait parkada’nın yöneticisi. bugüne kadar kendisi hakkında çıkan bütün haberleri altı klasörde toplamış. şikayet ve tehdit mektupları da ayrı bir klasörde. önce biraz sohbet ediyoruz. erzurum’un horasan ilçesi’nin azap köyü’nden. erzurum’da dört yıl yatılı okumuştum. o canım kete il sınırlarının dışına ne zaman çıkacak, diye soruyorum. hançer barını, kargapazarı dağları’ndan inip erzurum’u sesleriyle de istila eden on binlerce kargayı soruyorum. süleyman bey, eşine telefon ediyor, derhal kete yollamasını istiyor. evden keteler geliyor, ben de ortak ağız tadımız keteye sığınıp, her şeyi soruyorum.

1991’de ekipler amiri olduğunuzda sizin gözünüzde beyoğlu nasıl bir yerdi?

- şanlıurfa’dan istanbul’a tayinim çıkınca pürtelaş’tan akyol caddesi’ne gittim. sutyen takmış, 45 numara topuklu ayakkabı giymiş, vücudunun beşte biri bile kapalı olmayan makyajlı erkekler vardı. ilk defa bir travesti gördüm, hayretler içinde kaldım. kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı, acayip bir görüntü vardı. rabbim beni buraya ekipler amiri yaparsa ben de burayı temizleyeceğim, dedim.

ne yaptınız?

- sabah evinden işe giden aile babalarını 'hişt hişt’ diye çağıranlara, 10-15 dakikada bir, müşteri erkeklerle apartmana girip çıkanlara, buradan çıkacaksınız, dedik. etrafını rahatsız etmeyen travestilere karışmadım. barda mı çalışacaksınız; çalışın, dedim. ben disiplini seven insanım. görev yaptığım yerde herkes benim kurallarıma uymak zorunda.

zaman zaman dövmüş olabiliriz

istiklal caddesi’ndeki eşcinselleri hortumla dövdünüz, nezarethanede işkence yaptınız.

- bakın, biz işkence yapmadık. bunu bağıra bağıra, rahat rahat söylüyorum. bunu herkes böyle bilsin. işkence, bir insanı götürüp işlediği ya da işlemediği suçu itiraf ettirmek için fiziki şiddet uygulayarak sorgulamaktır. benim görevim, sokaktaki asayişi sağlamak. baba oğlunu döver, anne de kızını. dövmedi diyenlere inanmıyorum. bizde de zaman zaman olmuş olabilir. olmadı demiyorum. yedi yıl fatih asayiş büro amirliği yaptım. hırsızı, uğursuzu, katili, eroinciyi sorguladım. hiçbirinden de işkence sabıkam yok allah’a şükür.

kafalarını kazıttınız, kısasa kısas bir savaşa giriştiniz travestilerle.

- şahsen hiç kimsenin kafasını kazımadım, saçını kesmedim.

emir de mi vermediniz?

- yok, hayır. ama inkar etmiyorum. kadın satanların saçlarını berberde üç numara kestirdim. çok bakımsızdılar zaten. polisler uzaktan onları tanısın diye. bir de iso adında deli bir adam vardı, sokakta yaşıyordu. herkes kaçardı kokusundan. onu tuttuğum gibi berbere, hamama götürdüm. tırnaklarını, koltukaltı kıllarını bile kestim.

o ilişkiye giren erkek ondan 20 misli aşağilik

travesti nedir, nasıl bir insandır sizin gözünüzde?

- nihayet insan. onlarla asla bir sorunum yok. ama sokaktaki insana nasıl kapkaç, uyuşturucu rahatsızlık veriyorsa travestiler de aynı şekilde rahatsızlık veriyor. ben travestilerden nefret ediyorum demiyorum ama tiksiniyorum. iki metre boyunda bir insanın bayan elbisesi giyip bıyıklı bir adamla cinsel ilişki kurması ne kadar tiksindirici, ürpertici bir olay.

travestilerle birlikte olanlara ne diyorsunuz?

- onların çoğu homoseksüel. aksaray’da bir işletmede normal kıyafetli, babayiğit, bıyıklı ve çoluk çocuklu homoseksüel erkekler var. travestiyle ilişkiye giren erkek onun yirmi misli aşağılıktır. ondan sonra gidip bir de karısının koynuna giriyor.

siz çok savaştınız ama engel olamadınız.

- albenisi var. bu işin alıcısı oldukça o ürün artacaktır.

ama kariyeri olan, fuhuş yapmayanlar da var.

- profesör olan da var. ruhunda gizli dürtüler olanlar için aile eğitimi önemli. çocuğumuzu özgür yetiştirirsek her şey bekleyebiliriz. homoseksüelliğe karşı insanlarımızın topyekun seferber olması lazım.

yakaladıklarınızı tuttuğu takımın rengindeki hortumla dövdüğünüzü, galatasaraylı olduğunuz için kırmızı hortumu kullandığınızı duydum. nedir bu unvanınız haline gelen hortumla ilişkiniz?

- işimiz gücümüz mü yok. nereden alıyorduk bu hortumları? bu arada hortum fabrikalarının da büyük reklamını yaptık. yüzde bir yapmışsak, yüzde 99’u da şişirme.

copum yanimda değildir hortum denk gelmiştir

o dönem çalıştığım dergide hortumlu fotoğraflarınız yayımlandı. daha sonra kamerayla tespit edildi hortum kullandığınız.

- o televizyon görüntüsü montaj. bir olay olmuştur, copum yanımda değildir. mesela bir otoparktaki hortum denk gelmiştir. renk renk hortum olur mu? ama beyoğlu’ndaki travestilerin elinde falçata var, bıçak var. bu insana gel, yüzümü gözümü darmadağın et mi diyeceğim? bunlar hap alıyorlar, acı kuvvetleri var. devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirteceğim? devleti zaafa mı uğratalım?

sabaha karşı istiklal caddesi’nin tarlabaşı’na açılan sokaklarında travesti gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. emrinizdeki polislerle birlikte hortum elde hücuma geçiyorsunuz.

- gazetecilerin hayal gücü çok geniş olduğundan olayları istedikleri gibi şekillendirirler. bakın, gemi batarsa hep birlikte batacağız. zenginlerin kaçacağı ülkeler var. biz bu ülkede kalıp yaşayacağımıza göre bayrağımıza, ezanımıza, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkacağız.

türkiye’deki gay ve lezbiyen girişimi lambda, 1996’da sizi yılın en kötü adamı seçmişti.

- n’apayım yani? sanki dünyayı homoseksüeller yönetiyor! insanların kültür ve inançları farklı olabilir ama doğru bir tanedir.

evde hiddetinizden ortalığı titretir misiniz?

- dayak atmam. kızarım, bağırırım. salata da yaparım. hanım olmadığı zaman bulaşığı da yıkıyorum. çocukların kahvaltısını hazırlıyorum. emniyette de yemekleri ben yapardım.

cihangirli kadınlar "hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi", diye dua ediyormuş!

sokaklar güvensizleşti. türkiye genelinde şiddet yüzde 34 arttı. neden?

- uyum yasaları’nın yürürlüğe gireceği 1 nisan’dan itibaren suçlar aşırı derecede artacak. piyasa suçlularla avukatlarına kalacak. yeni yasalar yüzünden polisin eli kolu bağlandı. artık gözaltına alacağım her insanı savcıya hakime soracağım. yasalarımızda cezanın karşılığı az. mağdurun değil, sanığın haklarını koruyan yasalar çıkardık hep. avrupa’da cezalar daha ağır. cavit çağlar’ın, alaattin çakıcı’nın yurtdışından geldikleri sıradaki hallerine bakın, bir de buradaki cezaevlerinden çıktıklarındaki hallerine. oralardan perişan, buradan gürbüz çıkıyorlar. bir insan otuz kere polise düşmüşse, iflah olmamışsa niye salıveriyorsunuz? avrupalı’dan daha mı avrupalıyız?

beyoğlu’nda yeniden işbaşı yapsam şu kadar sürede güvenliği sağlarım, der misiniz?

- işgüzarlığa lüzum yok. kraldan çok kralcı olanların kellesini keserler. biz hukuk devletiyiz. kantarın topuzunu kaçırmadan, ülkenin imajını bozmadan görev yapmak zorundayız. sadece polisiye tedbirlerle suçun önü alınmaz. yasal ve siyasal ayağı da var. çok beddua alsam da öyle çok dua da alıyorum. duyuyorum, cihangirli kadınlar dua ederken 'hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi’ diyorlarmış. travestiler bile suç işleseler, mağdur da olsalar adaletimin tek olduğunu bilirler. fatih’in 69 mahallesinin muhtarı asayiş toplantısında bugün bile adımı zikrediyorsa, diyeceğim bir şey yok.

maaş yetmeyince korsan taksi çaliştirdim

biz devlet memuru olduğumuz için kendimize özel iş kuramıyoruz. ama maaşım da beni 15 gün idare ediyor. zaten polis maaşıyla kim geçinecekse, getirsinler bunun ilmini biz de öğrenelim. neyse geçinemiyorum ama yasaların bize öğrettiği bazı sahtekárlıklar var. istanbul’a geldiğimde baktım, papuç pahalı. polisin bizzat uğraştığı yasak olan korsan taksiciliği öğrendim. arabamı verdim, korsan taksi çalıştırdım. ne yapayım, açım. sonra bir ara gittim sultanhamam’dan kumaş aldım, evimizi mağazaya dönüştürdük. eşim, komşulara satıyordu. böyle böyle idare ettik. çoluğumu çocuğumu okutmak zorundaydım. yoksa kapkaççı, hırsız olurlardı.

hortumcu süleyman değil hortum süleyman’im

benim hortumumdan pis değil temiz sular aktı. adımın böyle anılmasından rahatsız değilim. ama hortumcu süleyman değilim onu söyleyeyim, hortum süleyman’ım. ben sıcak, sevecen insanım. uzaktan böyle olduğumu bilmezler. beyoğlu’nda yürüyordum. uki mağazasının müdürü dışarı fırlayıp boynuma sarıldı. meğer ilk defa güldüğümü görmüş. aşırı duygusalım. bir türküyle ağlarım. alkol, sigara kullanmadım. bar, diskotekle işim olmadı. ot gibi yaşıyor, diyenlere aldırmadım. görev aşığıyım.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

antwerpen bölgesinde fransızca ve hollanda dili dışında başka dil duymadım. brüksel'de çok az ingilizce duydum onu da konuşan zaten turist tayfa. boğucu, resmi, sıkıcı bir ülke. ingiltere ve hollanda'yı tek geçerim.

türkiye cumhuriyeti'nde yetişen son sanatçı

eskilere gidersek uçsuz bucaksız bir konu. o kadar çok var ki sanatçı, lakin günümüzde sanat ve sanatçı anlayışı o kadar yanlış benimsenmiş ki porno starlarına bile sanatçı gözü ile bakanlar var. sanat ve sanatçı son 10 yılda tamamen kayboldu, zanaatçileri sanatçı olarak görmeye devam ettikçe, bu toplumda varsa bile var olacaksa bile sanatçılar biz göremeden silinip gidiyorlar.

Toplam entry sayısı: 715

üçgen biçiminde birbirimize takıcaz

polisin üzerinizi araması

başımdan geçen bir olay, polis benden kimlik istedi ilk önce, bende ilk başta hiç bir şekilde tepki vermedim öylece polise baktım, sonra polis kimliğini gösterdi en sonunda, ben de polisin bu nezaketinden dolayı kimliğimi çıkardım ve biraz sonra üzerimi aramaya başladılar, normal bir arama değildi! sonra aramaya devam ettiler, normalde rutin bir kontrolde bu kadar da taciz edilmez ki bir vatandaş, resmen taciz ettiler, bir penisime dokunmadığı kaldı polisin! belki de eşcinseldi, bilemeyiz.. ne olursa olsun bu olay benim beynime kazındı ve bunun gibi bir çok olay gerçekleşmekte, herkesin özeline dokunulmakta ve tecavüz edilmekte, bunu kim yapıyor? sormak isterim kim yapıyor, bu bize niye yapılıyor öğrenmek isterim? devlet vatandaşlarına neden bu şekilde davranıyor? ben o zaman neden vergi ödüyorum, beni iki polis arasın ve beni taciz etsin diye mi vergi ödüyorum? yıl 2019 olduğunda bu olaylar daha da derinleşecek, her şey şekillenecek, hiç kimsenin önemsemediği demokrasi ve özgürlükler yavaş yavaş sona erecek, iyice sokulacaklar tecavüz edecekler, bitecek eninde sonunda tabi ki bitecek!

dark bear

dark bear olmasaydı sözlük olmazdı. şu an bu özgür ortamda yazıyor olmazdık, gerçekten mükemmel bir insan, fakat halen biz insan olamamışız ki, şu an ki duruma cesaret edelim, biz insan olamamışız ki , her şeyi yakıp kavuralım.

nefret edilen bir ülke

nefret ediyorum böyle bir ülkeden, insanların hayatına müdahale edilmesinden nefret ediyorum, insanların hayatına tecavüz edilmesinden nefret ediyorum, insanların insan olamamasından nefret ediyorum, her gün özgürce evimizden çıkamadığımız için nefret ediyorum, bir gün bizi öldürebileceklerinden dolayı nefret ediyorum...

ayı sözlük yazarlarının hobileri

matematik, yazılım, yabancı dil, eğlenmek, müzik, kediler..

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

10 kasım 1938

büyük önder ulu atatürkün vefatı, zekasının üstünlüğü tartışalamaz, öyle şeyler yapmış ki hiç kimse bu gün o zamanın imkanlarıyla yapılabilecekleri çözemez.keşke ömrü biraz daha yetseydi de şimdi çok daha farklı olabilirdi.saygıyla anıyoruz atam..

kıyamet

kıyamet kavramı arapça kökenli olup, kıyam ve et sözcüklerinin birleşiminden oluşur.bunun anlamı kıyam+et=ayağa kalk anlamına gelmektedir.aslında bir nevi diriliş demek.yeniden dirilmek, varolmak anlamına gelmektedir.kıyamet koptuğu an tüm insanoğlunun dirilmesi bu kavramı çağrıştırır.kıyamet ,diriliş ve yeniden var olma anlamını ihtiva ettiğinden dolayı bir yok oluş değildir.bilindiği üzere kıyamet dünyanın sonudur ,ancak yineleme felsefesinin var olduğu bu kavram dünyadaki pek çok değişimin bir yenilemeyi getirdiğini unutulmamalı.felaketler , olağanüstü olaylar, ve benzeri bunları çağrıştırır.bu olayların doğanın kendini yenilemesiyle ilgili olduğunu ve kıyametin gizemliliğinin devam ettiğini bilmekte fayda var.ne olursa olsun sonu bekleyen bir yapıda olduğumuzu kabullenmekteyiz.kıyamet denince yok oluş gibi gelir kulağa.gerçek anlamıyla düşünmeyi tercih etmeden ,kabulettiğimiz değerlerimizle anlarız herşeyi.kıyamet nedir diye dediklerinde gerçek anlamı ayağa kalk , mecazi anlamda diriliş, genelde anladığımız yok oluştur..

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar

idealist olmak

bir hedef doğrultusunda azimle ilerleyerek farklı olanı ortaya çıkarma çabasıdır.düşünsel bir davranış olma sebebi ulaşılması ve anlaşılması güç bir niteliğe sahip olmasından gelir.aynı zamanda ayrılmaz bir parçadır idealiniz, beraber yaşarsınız problemleri.her an her yerde o vardır çünkü onun için varsınızdır, o da sizin için!bir başkadır idealist olmak herşeyi unutmak , gelişi güzel yaşamak , çevreden ve herşeyden uzaklaşmak.idealist olmak kendine güvenmek, her türlü problemin üzerine korkusuzca yaklaşmaktır.

the cranberries

evet beni üniversite yıllarına götürüp orada güzel yaşanılan şeyleri hatırlatan bir şeyler var, gerçekten efsane demek gerekir, çünkü gerçekten efsane artık efsane olmuş demektir, günümzde artık maalesef böyle yetenekler görmemiz biraz daha zor,

işte 90 ların hatrına ve üniversite yıllarının hatrına bir daha..

grup sekste rüya kadro

çok şık ve çok marjinal, daha fazla söylenecek bir söz olamaz, bir imza niteliğinde, biraz nefes almak istiyorum diyenleri duyar gibiyim, işte özgürlük, özgürlüğün kavramı başkasının özgürlüğü kısıtlandığı an orada özgürlük biter, o zaman bunlar kimin özgürlüğünü kısıtlıyor..

mustafa kemal atatürk

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar

bayram için ülkesine giden suriyeliler

neden enayi gibi hissediyoruz kendimizi, suriye'de erler şehit olurken, kendi ülkelerini terk eden şahıslar burada krallar gibi yaşıyor. üstelik burada (türkiye'de) öyle bir itibar ediliyor ki, iş ve daha fazlası ile tüm imkanlar veriliyor. sonrasında savaş mağduru deniyor, savaştan değil canından vazgeçmemek için gelmişler. gelsinler elbet fakat keşke insan olarak insanlığın nasibinden bir şeyler almış olsalardı. sadece o da değil biraz da olsa kalifiye olabilselerdi de hiç değilse tecrübeli ve kalifiye insan gücü ülkemize katılmış oldurdu. durum gerçekten içler acısı, önüne geleni kabul edersek olacağı bu. avrupa ülkelerine bok atarken bin kez daha düşünmeliyiz bence, neden herkesi kabul etmiyorlar, vize uyguluyorlar. biz bu kafayla daha gidersek ırak kadar değil çok daha fazlası ile çağ atlarız..