son zamanlarda iyice beni deli etmeye başladı. yol yapılıyor, iki aya sonra bir bakıyorum yol parça pinçik. kaldırım yapılıyor, abartmıyorum 3 hafta sonra delik deşik. duba yapılıyor bir gün sonra kırılmış oluyor. yuh ya, bu ülkeye asfalt dayanmıyor, canlılar nasıl dayansın. düşünğyorum diycem yine dalga geçecekler, ama ben düşünce özgürdüğünü savunan birisi olarak düşünmeye devam edeceğim ve bu ciddi soruna çözüm bulacağım. bazen diyorum ki insanın içi neyse yaptığı şehir de o oluyor ya.
neyse bu ülke akıllanır mı, sanmam.
su an her nedense boyle bir sey dusundum. bize de guluyorlar midir, arkamizdan dalga geciyorlar midir, seksteki kinkymizi anlamaya calisiyorlar midir bu kaltaklar. siz ibneler niye boylesiniz!-_- yani gusul abdesti almamin sana ne zarari var.
son zamanlarda kafa yorduğum ve insan ilişkilerinde gözlemlemeye çalıştığım durum. biriyle olduğumda ya da biriyle yazıştığımda da kafamda bu soru geçiyor. bunun neresi ya da neyi sikimi kaldırıyor diye sormadan edemiyorum. insan olmak, var olmak başlı başına çekici olmak için yetmiyor mu? mesela neden penisli olsun, amlı olsun, kilolu olsun, kıllı olsun, kaymak gibi olsun, zayıf olsun, avrupalı ya da uzak doğulu olsun! birini sevmek ya da onu çekici bulmak için neden bir niceliğe ya da niteliğe ihtiyaç duyarız? yanlış anlaşılmasın, anal anlamda sikiciyim ve sikmeyi çok seviyorum. özellikle kalçaları güzel 'erkek'leri. mesela vapura biniyorum ve şak kot pantolonunu dolduran kalçaları ile vapura binen erişkin bir erkek. tanımıyorum, daha önce hiç karşılaşmadığım bir insan. ama yine de çekici buluyorum ve kobramı sola yatırıyorum ne olur ne olmaz. tam bu çekicilikten bahsediyorum. daha önce hiç karşılaşmadığım, tanımadığım biri bana neden çekici geliyor? belki tanısam sevmeyeceğim. belki akpli ya da mhplidir, belki kokusu hoşuma gitmez, belki tanısam iğreneceğim birisidir.
bu tür sorulara verecek yanıtım olmasa da ilişki kurmanın çok temel varoluşsal bir duygu olduğunu düşünüyorum. hatta abartıp şunu diyebilirim. eğer ilişki kuramazsak yok olup ölebiliriz. bedensel ölmeyi geçiyorum tanrının cezası... ruhsal(mental) yok oluştan bahsediyorum. buna seksili ilişkiler ve sevgili dostluklar da dahildir. ilişkiler insan ruhunun besleyen zihinsel besinlerdir. yummy! az yerseniz kabız, çok yerseniz de mental cırcır olabilirsiniz. yani bilemiyorum allahın belası, çekici buluyoruz ki 31 çekiyoruz.
çekicilik sevgi midir yoksa seksi midir? peki sevgiyi seksten ayıran şey nedir? sikiyorsa seviyor mudur, sevdiği için mi sikiyordur? nedir bu seks bel...
ay kolim geldi, sonra devam edeyim.
ay hazir anilardan soz acilmisken ben de ilkokulda 'kucuk kadinlar'i ilk ben okumustum gizli gizli. sonra ustune ergenlige girince kapandim aile zoruyla. haala da kapaliyim. gunes gormeyen gotum bembeyaz... sevenlere duyurulur. ay kitap diyorduk konu nerelere geldi. sapyoseksuel orospular boyle aziyor demek ki.
ayi sozlukte, koskoca gotlu, koca ayilarin oldugu bu amk sozlugunde, bu basligin bos kalmasi olacak is degil gercekten. baslik algortimalari ile oynaniyor sanirim. dava edecegim hepinizi. yoksa kesin yazardi birisi bu basliga.
nasıl bir başlık açmam gerektiğinden emin olamadım. bugün başıma gelen olay. yeğenlerim için okuma kitapları almaya gittim bugün. ortaokul düzeyinde okuyan yeğenlerim için kitap almak istiyorum diye, adamın söylediği şey şu: beyefendi mi hanfendi mi için kitap almak istiyorsunuz. ben de dedim ki ne fark ediyor. sonra unısex kitap diye saçmaladı. gerçekten judith butlerın da dediği gibi ne cinsiyet belasıymış bu... kıtabın da cinsiyeti olmaz ki.
edit: bazilari mesaj atti, butun kitaplar okuma kitabi degil mi, sen de ayrimci davranmissin diye. kusura bakmayin ama bazi kitaplar okunmaz sikilir ve pacavra gibi de kenara atilir. sapyolar beni anlar bu konuda.
topluma karşı herhangi bir akademik ve entellektüel borcumun olmadığını fark ettikçe hayal ettiğim yaşamdır. gay de değilim, hetero da değilim, erkek de değilim, kadın da değilim, türk-kürt değilim, müslo değilim, ateist değilim, kemalist de değilim, seküler de değilim. kapitalist ve sosyalist, marxist de değilim allahın cezaları... rahat bırakın da azıcık huzurla yaşayayım şu sürtük-karmaşık ve belirsiz hayatı. bir bireyim ve sırf mutlu olacaksınız diye, sırf sizin kafanız karışmayacak diye ait hissetmediğim kimliklere sığınmak zorunda değilim.
tabi tüm bunları demek kolay ama malesef yaşamak çok da kolay olmuyor. hayal işte... bari hayal kurup-düşünüp hissedebileyim ve pür bir şekilde yaşamı deneyimleyeyim.
sosyal kavramların ve kimliklerin çoğu malesef birer illüzyondur (freud beybi). sadece bunu yüzyıllardır deneyimlediğimiz için ve hayatımızın her alanında bu kavramları ve kimlikleri deneyimlediğimiz için sanki geriye bir şey kalmayacakmış gibi hissediyoruz. halbuki bence asıl gerçek ve çığır açıcı soruları bu sınırlayıcı kavram ve kimliklerden kurtulduğumuzda becerebiliriz.
insan toplulukları aynıya, tekrara, kategorik mantığa sığınmak istese de heraklitusun bin yıllar önce de belirttiği gibi aynı nehirde iki defa yıkanamazsın bebeğim. ve zaman aktıkça da hiçbir yer, hiçbir kavram ve hiçbir kimlik güvenli değildir. bu yüzden zamanın akışına alışmak gerek, değişimi tanımak gerek ki ne bizim canımız sıkılsın ne de başkasına saralım. bu bir deneyim paylaşımıdır ve iddia değildir.
sanal ortamda fazla sert geçinen ama sokakta eşcinsel kimliğini saklayıp kuyruğunu kıstıran, ödü patladığı için ortamda duruma göre osmanlı/muhafazakar ağzını kullanan, bir yandan askerden kaçıp diğer yandan öldürülen askerleri kendi leş görüşlerine alet ederek istismar eden, kafatasçı, zafer partili, kemalist ve benzeri oğlanları pek bir sinirlendirmiş siyasetçi.
dün başıma gelen olay. yalnız partnerim gereksiz panik yaptı. zırlamasa ben olayı tatlıya bağlayacaktım. hatta sizin de işiniz zor valla falan diyerek koluna dokunmuştum jandarmanın. bekarlık zor size de yardımcı olalım diyecektim ama dediğim gibi partnerim ağlayıp beni suçlamaya başlayınca jandarmalar da sertleştiler* en son ben de tut tutanağını geç o zaman kardeşim ilk defa yakalanmıyoruz dedim. tecrübeli olmasam tehditlerinden korkardım ama yapacakları tek şey yüz kızartıcı suçtan ceza yazmak.
sizin de başınıza gelirse diye lgbti dayanışması adına paylaşmak istedim. hiç korkmayın. durum daha eğlenceli bir hal bile alabilir benim gibi tecrübeli davranırsanız ama işler kötü giderse de yapacakları tek şey kabahatten para cezası kesmek.
omgg başlık açılmadığını görünce hemen başlık açtım. hbo max dizisi. 2 sezon yayınladı 3.sezon bu yıl geliyor inş.dizi bir otel ortamında geçiyor ama karakterler ve mekanlar sezon sezon değişiyor.ilk sezonu hawaii'de bir otelde geçiyor. ikinci sezon sicilya'da, gelecek sezon ise tayland'da geçecek.türüne komedi diyebiliriz ama farklı bir havası var.über zenginlerin mallıkları,etrafta olan bitene tepkileri, otel çalışanları ile etkileşimleri derken çok eğlenceli bir iş çıkmış ortaya. 2.sezonda aubrey plaza inanılmaz oynamıştı hayran bırakmıştı kendisine. ve sicilya hayranlığım pekişmişti bu sezonla. jennifer coolidge her ikisi sezonda da var ve diva olduğunu tekrar kanıtladı.aşırı beğeniyorum bu diziyi. trde de izlensin isterim.çok ikonik bir dizi.mike white abime teşekkür ediyorum burdan.
edit:dizinin müziklerine değinmeyi unutmuşum.tropik ve eğlenceli duruma göre gerilim katan şarkılar yapmışlar bayılıyorum.introdaki müzik... introsunu geçmediğim bir dizi. dekor mekan müzik oyuncular her şey efsane bu diziyle alakalı.
ben bir kere özel günümdeyim deyip reddetmiştim ama ne özel günü sen kız değilsin ki diye ısrar etmişti beraber olmak için. ishaldim aslında. illa her şeyi açık konuşmam lazım aktifler çok aptal oluyor
italyan polisiye yazarı. komiser salvo montalbano'nun başından geçenleri anlattığı bir serisi var. polisiye pek okumam aslında ama kafam dağılsın diye okuyayım dedim. çok da iyi etmişim. tek sıkıntı var. sicilya aksanı ile konuşan birkaç karakter var ve onları ingilizceye aksanlı çevirecem diye biraz saçmalamış çevirmen bence. o kısımlar biraz işkence olmuyor değil.
tek kelime ile efsoydu benim için. kimse gelmeyince yalnız kaderimin elinden tuttum, ve karşıya altınplaka gittim. hiç şaşmaz çok dans ettim, çok eğlendim. bir sürü hetero adamla tanıştım. bir ikisine alıktım. 13e doğru yoruldum, çıkıp bir şeyker tıkındım. o sırada grindrdan avusturyalı seksi bir elemanla konuşmaya başladım, anlaştık da. önce sikiş sonra raks ettik. avrupalı sevmem ama efendi, oryantalist olmayan biri çıktı. sabaha doğru da evime vardım. bunların hepsini siz gelmeyen orospulara borçluyum. evet hem üzüldüm hem de mutlu oldum. teşekkür ederim.
benim bedenim, senin ahlakinin tahakkumune boyun egmeyecek mesaji vermislerdir. bunu anlamadiysaniz, azicik sosyal bilim okuyabilirsiniz ya da kurani kerimden kafirun suresini iyi okuyun da insanlari rahat birakin.
garip bir gerçekliktir. hem penise dokunup keyif alır hem de başkasında görünce sinirlenir...
gerçek heteroseksüel erkek, 31 çekmekten keyif almayandır diye düşünüyorum. sonuçta bugün kendi sikine dokunup keyif alan yarın başkasının sikini ellerken boşalır.
alın bu argumanla ne yapıyorsanız yapın. heterolara karşı kullanırsınız.
ya zelenskyy geçen yine konuşma yapmış. nasıl üzüldüm anlatamam. oturup düşündüm ne yapabiliriz diye. bence elimizden gelen her şeyi yapmalıyız ukrayna için. yani zelenskyy motive olsun diye elimden ne geliyorsa yapmaya, ne varsa vermeye hazırım. normalde a'yım ama kesinlikle eğer motive edecekse vereceğim. tatlı adam, allah bilir ne çekiyordur, hatta çekmeye fırsatı bile olmuyordur.
sırf o savaşta diye için geçen hornette yazan rusu engelledim. yapamam dedim.
lütfen siz de az çok demeyin elinizden ne gelirse yapın. challenge modası geçiyor ama başlatmak istiyorum yine...
sen de vermeye hazır mısın @sevdiğinin düğününde göbek atan adam, top sende!!
geç yaz ben, sevgilim ve bir couple daha beraber kaş'a gittik. bu defa şu günübirlik mavi tekneyi denemek istedim, şu koyları dolaşanlar. ama ne sevgilimi ne de diğerlerini ikna edebildim. bunlar yok biz plajda uzanıca, bronzlaşacağız deyip reddettiler. ben de siz bilirsiniz deyip kıçımı döndüm biletimi aldım tekneye bindim. hafta içi olduğu için çok kalabalık değildi. teknenin üst katında bir şezlonga hasır şapkamı ve plaj çantamı bıraktım. sonra etraftakileri izlemeye başladım. yalnızlığı seven biriyim. dedim ki şöyle zihnini bir dinlendir istanbula dönmeden önce. aklımın ucunda, yüreğimin köşesinden, fikrimin incesinde erkeklere bakmak gelmedi. sonra yanımdaki şezlonga birisi oturdu. çantamı çekerken bir bakayım dedim. sonra onun da yalnız başına geldiğini farkettim. 30 yaşlarında esmer, 180, fit bir şeker oturdu. yalanım varsa rüyama reis girsin... kolay kolay böyle etkilenmem. görmemiş gibi yaptım. dedim ki sekse değil denize, doğaya odaklan, buraya sikişe değil seyre dalmaya geldin. ama yok valla... ibneliğim tuttu adamla muhabbeti açtım, balık mevzusundan. 'ay acaba ne tür balıklar çıkıyor buradan.' deyip tanışmaya başladık. open minded bir hetero olduğu kısmından sonra dikkatim dağıldı. asıl mevzu isimleri değiştirirken kendi hecelemek zorunda kalmam. çünkü içinde geçen bir harfi p mi b mi diye karıştıranlar oluyor. benim de ağzımdan pasifin p si diye çıkmaz mı!!! gözlerine baktım acaba anladı mı diye. anlamamış gibi görünüyordu. yani porsche de diyebilirdim ama neden pasif, ki işin gerçeği pasif değilim. baktım anlamadı. açıkladım durumu, güldük eğlendik. geri döndük.
seks hikayesi değil, olsaydı ama kondom kullanırdım kesinlikle.
ya zelenskyy geçen yine konuşma yapmış. nasıl üzüldüm anlatamam. oturup düşündüm ne yapabiliriz diye. bence elimizden gelen her şeyi yapmalıyız ukrayna için. yani zelenskyy motive olsun diye elimden ne geliyorsa yapmaya, ne varsa vermeye hazırım. normalde a'yım ama kesinlikle eğer motive edecekse vereceğim. tatlı adam, allah bilir ne çekiyordur, hatta çekmeye fırsatı bile olmuyordur.
sırf o savaşta diye için geçen hornette yazan rusu engelledim. yapamam dedim.
lütfen siz de az çok demeyin elinizden ne gelirse yapın. challenge modası geçiyor ama başlatmak istiyorum yine...
sen de vermeye hazır mısın @sevdiğinin düğününde göbek atan adam, top sende!!
benim bedenim, senin ahlakinin tahakkumune boyun egmeyecek mesaji vermislerdir. bunu anlamadiysaniz, azicik sosyal bilim okuyabilirsiniz ya da kurani kerimden kafirun suresini iyi okuyun da insanlari rahat birakin.
geç yaz ben, sevgilim ve bir couple daha beraber kaş'a gittik. bu defa şu günübirlik mavi tekneyi denemek istedim, şu koyları dolaşanlar. ama ne sevgilimi ne de diğerlerini ikna edebildim. bunlar yok biz plajda uzanıca, bronzlaşacağız deyip reddettiler. ben de siz bilirsiniz deyip kıçımı döndüm biletimi aldım tekneye bindim. hafta içi olduğu için çok kalabalık değildi. teknenin üst katında bir şezlonga hasır şapkamı ve plaj çantamı bıraktım. sonra etraftakileri izlemeye başladım. yalnızlığı seven biriyim. dedim ki şöyle zihnini bir dinlendir istanbula dönmeden önce. aklımın ucunda, yüreğimin köşesinden, fikrimin incesinde erkeklere bakmak gelmedi. sonra yanımdaki şezlonga birisi oturdu. çantamı çekerken bir bakayım dedim. sonra onun da yalnız başına geldiğini farkettim. 30 yaşlarında esmer, 180, fit bir şeker oturdu. yalanım varsa rüyama reis girsin... kolay kolay böyle etkilenmem. görmemiş gibi yaptım. dedim ki sekse değil denize, doğaya odaklan, buraya sikişe değil seyre dalmaya geldin. ama yok valla... ibneliğim tuttu adamla muhabbeti açtım, balık mevzusundan. 'ay acaba ne tür balıklar çıkıyor buradan.' deyip tanışmaya başladık. open minded bir hetero olduğu kısmından sonra dikkatim dağıldı. asıl mevzu isimleri değiştirirken kendi hecelemek zorunda kalmam. çünkü içinde geçen bir harfi p mi b mi diye karıştıranlar oluyor. benim de ağzımdan pasifin p si diye çıkmaz mı!!! gözlerine baktım acaba anladı mı diye. anlamamış gibi görünüyordu. yani porsche de diyebilirdim ama neden pasif, ki işin gerçeği pasif değilim. baktım anlamadı. açıkladım durumu, güldük eğlendik. geri döndük.
seks hikayesi değil, olsaydı ama kondom kullanırdım kesinlikle.
garip bir gerçekliktir. hem penise dokunup keyif alır hem de başkasında görünce sinirlenir...
gerçek heteroseksüel erkek, 31 çekmekten keyif almayandır diye düşünüyorum. sonuçta bugün kendi sikine dokunup keyif alan yarın başkasının sikini ellerken boşalır.
alın bu argumanla ne yapıyorsanız yapın. heterolara karşı kullanırsınız.
benim hiç olmadı malesef. ama şu aralar öyle kalça yapsam mı diye düşünüyorum ama bilmiyorum tabi artısı eksisi ne bu durumun. böyle güzel büyük kalçaları olan arkadaşlar bu konudaki engin derin deneyimleri ile mesaj kutumu şekillendirirlerse sevinirim.
geç yaz ben, sevgilim ve bir couple daha beraber kaş'a gittik. bu defa şu günübirlik mavi tekneyi denemek istedim, şu koyları dolaşanlar. ama ne sevgilimi ne de diğerlerini ikna edebildim. bunlar yok biz plajda uzanıca, bronzlaşacağız deyip reddettiler. ben de siz bilirsiniz deyip kıçımı döndüm biletimi aldım tekneye bindim. hafta içi olduğu için çok kalabalık değildi. teknenin üst katında bir şezlonga hasır şapkamı ve plaj çantamı bıraktım. sonra etraftakileri izlemeye başladım. yalnızlığı seven biriyim. dedim ki şöyle zihnini bir dinlendir istanbula dönmeden önce. aklımın ucunda, yüreğimin köşesinden, fikrimin incesinde erkeklere bakmak gelmedi. sonra yanımdaki şezlonga birisi oturdu. çantamı çekerken bir bakayım dedim. sonra onun da yalnız başına geldiğini farkettim. 30 yaşlarında esmer, 180, fit bir şeker oturdu. yalanım varsa rüyama reis girsin... kolay kolay böyle etkilenmem. görmemiş gibi yaptım. dedim ki sekse değil denize, doğaya odaklan, buraya sikişe değil seyre dalmaya geldin. ama yok valla... ibneliğim tuttu adamla muhabbeti açtım, balık mevzusundan. 'ay acaba ne tür balıklar çıkıyor buradan.' deyip tanışmaya başladık. open minded bir hetero olduğu kısmından sonra dikkatim dağıldı. asıl mevzu isimleri değiştirirken kendi hecelemek zorunda kalmam. çünkü içinde geçen bir harfi p mi b mi diye karıştıranlar oluyor. benim de ağzımdan pasifin p si diye çıkmaz mı!!! gözlerine baktım acaba anladı mı diye. anlamamış gibi görünüyordu. yani porsche de diyebilirdim ama neden pasif, ki işin gerçeği pasif değilim. baktım anlamadı. açıkladım durumu, güldük eğlendik. geri döndük.
seks hikayesi değil, olsaydı ama kondom kullanırdım kesinlikle.
garip bir gerçekliktir. hem penise dokunup keyif alır hem de başkasında görünce sinirlenir...
gerçek heteroseksüel erkek, 31 çekmekten keyif almayandır diye düşünüyorum. sonuçta bugün kendi sikine dokunup keyif alan yarın başkasının sikini ellerken boşalır.
alın bu argumanla ne yapıyorsanız yapın. heterolara karşı kullanırsınız.
shakiro 2
aymaz
sevdiğinin düğününde göbek atan adam
hemtapamhembatam
marsmüridi
pufidik