kendisini ilk defa 1990-1994 yılları arasında türkçe adı "renkli dünyalar" olan "in living color" televizyon komedi serisinde bir türk kanalı olan hbb sayesinde izlemiştim. ilk görüşüm diğer bütün oyunculardan çok farklı olduğu ve yeteneklerinin sınırsızlığı olmuştu. nitekim yanılmamışım dünya starı oldu. youtube.com da bu programa ait videoları bulabilirsiniz.
2009 yılında "i love you phillip morris" isimli filmde bir eşcinsel karakteri canlandırmıştır.
bilimsel olarak erkek ve kadınların kendi cinslerinden seksüel, romantik ve duygusal ilgi duyabileceğinin ispat edildiği ve tanımlandığı bir ilişki türüdür.
ülkemizin güzide illerinden bir tanesidir. kurtuluş savaşı sırasında nice destanların yazıldığı ve sayısız kahraman genciyle, yaşlısıyla türk insanının kanları ile sulandığı toprakların adreslerinden bir tanesidir. sadece kurtuluş savaşı destanı ile bilinmez çanakkale. gelibolu yarımadası, truvası ve güneşin en güzel battığı yer olan asosu vardır. meşhur ezine peyniri ve bir çok kaplıcası vardır. bozcuada ve gökçeada bu ilimiz sınırları içindedir. gökçeada ya gemi çanakkale merkez iskelesinden kalkar. bozacada ya ise geyikli vapur iskelesinden gidilir.
emeklilerin şehri olarak bilinir. 18 mert üniversitesi bu ilimizde bulunmaktadır.
yakup kadri karaosmanoğlu nun 1932 yılında yazdığı bir romanın adı olup roman geçmişimizin ilk özgün örneği, ilk başyapıtı sayılır.. kurtuluş savaşı, köyün durumunu, köylünün savaştaki tavırlarını ve ahmet celalin köylülerle olan ilişkisini anlatır.
ve 1973 yılında başrollerini gülşen bibikoğlu ve kadir inanırın paylaştığı bir sinema filminin adıdır.
kaşalot olarak bilinirler. 20 metre boya ve 50 ton ağırlığa kadar varabilir. denizlerin binlerce metre altında dev mürekkep balığı ve ahtapot avladıkları bilinir bu derinliklerde 1 saat gibi uzuca bir süre kalabilirler. kafasının üzerinde ki çiziklerin avlanma sırasındaki dev mürekkep balıklarının tırnaklarının neden olduğu düşünülür. sadece alt çenelerinde dişler bulunur. bir insanı yutabilecek bir boğaz genişliği vardır. dişiler erkeklere oranla daha küçüktür. yaklaşık olarak boyları 14 metreyi bulabilir. memelidir ve dişiler 3-5 yılda bir ürerler. yavru dünyaya geldiğinde 4 metre ve 1 ton ağırlığındadır. yavru 2 yıl boyunca süt emer. ortalama ömürleri 60 yıldır. sürüler halinde yaşarlar. yağı ve eti için yıllarca avlanmış ve nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. yapılan uluslararası anlaşmalar ile bu tür koruma altına alınmıştır. günümüzde bir tek norveç belirli sartlar altında avlanmaya devam etmektedir.
ayak parmakları arasında meydana gelen pişikler, ayaklarda ve yine parmak aralarında meydana gelen mantar hastalığını ortadan kaldırmak aynı zamanda mantar oluşumunu önlemek içinde kullanılır.
dünyanın en büyük canlısıdır. boyları 35-40 metreyi ve ağırlıkları ise 140 tonu bulabilir. plakton veya (gkz: kril) adı verilen küçük kabuklu deniz canlıları ile beslenirler. tek olarak yaşarlar. kış mevsiminin başında doğum yaparlar ve bir yıla yakın gebelik süreleri vardır. yavru dünyaya geldiğinde 7 metre boyunda ve 4 ton ağırlığındadır. anne yavrusuyla 7-8 ay süreyle 16 metre boya ulaşana ve sütten kesilene kadar birlikte yaşar. cinsel olgunluğa 6-7 yaşından sonra erişirler. mavi balina ispermeçet balinasından sonra dünyadaki ikinci en yüksek sesli hayvan türüdür. 155-180 desibellik ( db) ses çıkarabilirler. göç ederek yaşarlar.
aşırı avlanma nedeni ile nesilleri tükenme tehlikesi altındadır. bu nedenle uluslar arası anlaşmalar ile korunma altında alınmışlardır. japon hükumeti ise balina avını hala bilimsel amaçlı çalışmalar nedeni ile sürdürmektedir.
dünyanın ve denizlerinin en büyük yaşayan canlılarının genel adıdır. bir çok balina türü vardır. 40 metreye kadar ulaşan boyları vardır. sürekli göç halindedirler. bunlar yavrulama ve mevsimler dönemlerde beslenme amaçlı yapılan göçlerdir. memeli olanları da vardır. dünyanın en büyük balinası olan mavi balina bir memelidir.
dünyadaki bütün denizlerde yaşarlar. insanoğlu için denizlerin en eğlenceli ve belki de en sevilen canlılarının başında gelirler. bir çok türü vardır. hatta tatlı suda yaşayan bir türü olan la plata adı verilen türü vardır. sürüler halinde yaşarlar ve ortalama 35 yıl gibi bir süre yaşar ve avlanırlar. güçlü kuyrukları ile muhteşem bir sıçrama ve yüzme yetenekleri vardır. yaralandığında veya yavrusu yakalandığında insan gibi inleme sesleri çıkarmaktadır.
1964 yılında televizyon ekranlarının en sevilen dizilerinden bir tanesidir. ülkemizde trt kanalında gösterilen dizi filmdeki yunus balığının adı flipper dır ve dizininde başkahramanıdır.
the cove 2009 belgeseli benim internet ortamına düştüğü ilk anda bulup izlediğim bir belgesel. 2010 istanbul uluslararası film festivalin de istanbul seyircisi ile buluşmuştur. izleyenlerin içini burkan bu belgesel bir çok festivalden ödül ile dönmüştür. bir dönemin çok sevilen televizyon dizisi olan flipperın eğitmeni bu belgeselin ve bu konuda yapılan eylemlerin başını çekiyor. bu konudaki uyanışının sebebi ise çok sevdiği flipper isimli yunusun kendi kolları arasında intihar etmesidir. bir şeyleri değiştirmek ya da değiştirmeye çalışmak ve bu konuda savaş vermeye başlamak için sevdiklerimizi yada bir hayvanımızı kaybetmek ne kadar acı verici bir deneyimdir ki böyle yeni bir başlangıca iter insanı.
belgeselde ilginç olan noktalardan bir tanesi jopan halkının bile bu katliamdan nerede ise bir haber olması ve hatta kendilerine yedirilen bu etlerin zararlarından da haberdar olmamaları. balina eti diyerek insanlara yunus eti yedirdikleri gerçeğini de unutmamak gerekli. dünyanın her yerinde bazı gerçeklerin değişmediği de bu noktada ortaya çıkıyor.
yüreğinizin kolaylıkla kaldıramayacağını düşündüğüm belgeselde daha fazla gerçekle ve son derece vahşi görüntüler ile karşı karşıya kalacaksınız. buna gerçekten hazırlıklı olun.
dünyaca ünlü avusturalyalı bir gazetecidir. www.johnpilger.com adresinden çektiği belgeselleri ve detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
"etrafımızda oluşturulan mitleri ve gizlenen her şeyi anlamak için gazetecilik tek başına yeterli değildir." gibi bir düşüncesi vardır. kesinlikle katılıyorum. mesela ben bir gazeteci değilim. ya siz bir gazeteci misiniz.?
bir john pilger yapımı 2010 yılına ait belgeseldir.
günümüz savaşlarının ve gazeteciliğinin sorgulandığı yada başka bir deyiş ile net olarak basınında nasıl savaşların bir parçası haline getirildiğini ortaya koyan bir belgesel. bu konuda çeşitli gazeteciler ve yetkililer ile yapılan röportajlarında yer aldığı bu belgeselde savaş taraftarı gazetecilerin yaptığı açıklamalar ve bunların arasında daha sonra özür dileyenler bile bizlere sunuluyor. japonyaya atılan atom bombası ile ilgili bomba atılmadan önce abd başkanının duruma yaklaşımını dinliyorsunuz. sivil halkın sokaklarda nasıl gözetlendiğini ve öldürüldüğünü, basın mensuplarının öldürüldüğünü, bir abd askerinin sadece sivillerin öldürüldüğü bir saldırıda bir yaralı çocuğa yardımcı olduğu için komutanından nasıl azar işittiğini ... ki bunu basın toplantısında anlatıyor belgeselde ise görüntüler ile destekleniyor.. ve insanların tanınmaz hale gelmesinden dolayı mezarlarında isimlerin yazılamadığını görüyorsunuz. ırak, afganistan ve filistine yardım götüren türk gemisine yapılan saldırıyı da bu belgeselde görüyoruz. türk yardım gemisine yapılan saldırının soruşturma sonucu da net olarak "bir savaş suçudur." şeklinde tüm dünya ile paylaşılıyor. savaşlarda sadece sivillerin öldürüldüğünü rakamlar ve videolar ile göreceksiniz ki sizlerinde bildiği gibi bu savaşlar düzenli bir ordusu olmayan ülkeye ve ülkelere yapılan saldırılardır.
kaldı ki daha önce bu platformda sizler ile paylaştığım bir iki belgeselde ırak yapılan saldırının haksız olduğu açıkça vurgulanmış ve hükumet yetkililerinin ağızlarında çıkan sözler ile videolar eşliğinde kanıtlanmıştı. savaşın ardından 5 sene geçtikten sonra basının bu konu hakkındaki eleştirilerini yazmaya başlaması da belgeselde gözler önüne serilen bir konu.
bu belgesel ile ilgili ilk haber http://www.ntvmsnbc.com/id/25160924/ sayfasında yayınlanmıştır.
belgeselin türkçe veya ingilizce altyazısı henüz çıkmamıştır.
elektriğin ve yıldırımların efendisi. zorlu bir yaşantısı olmuştur. uçuk kaçık denebilecek ama bunun için yapabileceklerinde ve vazgeçmesi gereken şeylerde sınır tanımayan bir bilim insanıdır. nicola tesla yıldırımlar efendisi belgeseli izlenmeli ve ya hakkında yazılan biyografi kitaplarından biri okunmalıdır.
"teslanın başarıları karşısında elde ettiği ödül neydi dersiniz? edison madalyası!.. edison tarafından sürekli eleştirilen birine bundan daha kötü bir ödül olamazdı. sanayi dünyasının onu bilim literatüründen silme çabası işe yaradı. yaklaşık 20 sene tecrit edilmiş bir yaşam sürdü ve modern dünyanın kurucularından nicola tesla 7 ocak 1943 te 86 yaşında neredeyse beş parasız bir şekilde öldü. teorilerini deneyecek mali kaynaklardan yoksun olduğu için sadece not tutabiliyordu. arkasında tonlarca not defteri bıraktı. bu defterler fbı tarafından hasıraltı edildi. gün ışığına çıkarılmadı." - alıntıdır.-
eşcinsel başlıkta olsun ve ya olmasın internet üzerindeki ve bazende yüz yüze yapılan paylaşımlarda sergilenen gerekli gereksiz samimiyetin karşıdaki kişi tarafından ister istemez yanlış anlaşılması ve bunun neticesinde kişiye yüklenen beklentilerin ardından insanın yaşadığı bir gerçektir. kıranın ve kırılanın farklı bakış açıları ile yaklaştığı bu durum sonucunda her iki kişiyi de gelecekte kendi adına hatta ve hatta karşısındaki kişi için dahi olumlu olabilecek bir çok yaklaşımdan soğutur. duygu yoksunu robot bir insan haline getirir ve yeni arkadaş, dost ilişkilerinde her şeyi bir mekaniğe bağlar. sonuç samimiyetsizliktir. bu bir domino etkisi yaratır. bu anlaşılamamaktır. bu arkadaş olmak ile aşkı karıştırmaktır. *
1048 - 1131 tarihleri arasında yaşamış olan iranlı şair, filozof, matematikçi ve astronom dur. yazdığı " rübiyat" isimli tek nüsha olan el yazması kitabı " titanic" ile birlikte derin sulara batmıştır.
ölüme giderken pişmanlıklarımız ile gidiyor olmamız gerçeğini bize hatırlatır. ne olursa olsun ölüme giderken... ki bu şu anıda kapsamakta olan... hayatın içinde bize her zaman yapmadığımız ve yaptığımız bir çok şeyin pişmanlığı kalacaktır.
bir başka seviyede yaşayan insan. karşısında iken elimi ayağımı titreten hayallerimi ben ve benim gibi kendinde yaşayan, yaşatanların altın adamı. olmadı böyle bir başka biri daha.