Sertab'ın İncelikler Yüzünden şarkısının girişinde anlattığı, nakaratında da anlatılan kişinin o aşamaya gelmediği için henüz anlatamadığı şahıs. Ayrıca bütün şarkılarda az çok bulur kendini bu şahıs, deli mi ne!
bana yazan herkese güzel güzel cevaplar veriyorum. hanım hanımcık takılıyorum. içimdeki canavarı gregor samsa'nın kız kardeşi odaya girince kanepenin altına saklanması gibi gizliyorum. arada sadece kafasını çıkarıyorum yani. şu gök kubbede baki kalan bir hoş sedaya muhtacız hepimiz. (o sedaya aşırı doyanlar, size de selam)
aklıma direkt sözlerini çok sevdiğim teoman şarkısı 'en güzel hikayem'i getiren başlık. uzundu ama on dakikayı geçiyor muydu unuttum. 'bazen ne yaparsan yap olmuyor, bazen...'
vaveyla_93, sözlüğe ilk kayıt olduğum zamanki gibi orada da nüfus cüzdanımda yazan adım ve soyadımla bulunuyordum. bir zamanlar sanırım verili olan mecburiyet diye düşünüyordum ya da sadece salaklık.
bunun neden samimiyetsizlik olduğunu anlayamadığım başlık, gerçekten kadının şarkılarını sevmek gibi bir zorunluluğumuz mu var (ben severim ve arşivci olarak çoğu albümü ben de var), tek bir şarkısını sevemezler mi? ben insanlara neyin sevileceğinin ya da sevilmeyeceğinin dayatılmasından usandım. aklın yolu bir ama gönlün değil, hatırlatmak lazım.
ychorus vokal topluluğu olarak bu değerli türküyü müzik direktörümüz haluk polat'ın çok sesli düzenlemesiyle söylemiştik, ağustos başında da kliplendirdik. izlemek isteyenler için videoyu aşağıya bırakıyorum.
söz-müzik: anonim
derleyen: durmuş yazıcıoğlu
düzenleme: haluk polat
kayıt: karya yetim, yasin kayırtar
mix & mastering: süha duran
gerçekten dinlememekten daha büyük bir hata yok diye düşündürten başlık. sadece sıra sana geldiğinde ne diyeceğini düşünmek ve karşındakinin sözlerini sadece duymak (idrak etmek başka şey zira) yetmiyor. iletişim en az iki kişiliktir (kendi iç dünyanla kurdukların hariç ki onda bile iki ayrı parça var aslında, iki ses konuşur birbiriyle). en büyük hata dinlememek, iletişimin tek mühim parçasının sen olduğunu sanmak.
gabile chatteki muhabbetin bittiğini işaret eden soru. karşıdaki büyük ihtimalle erkekliğini avuçlamış, yazılacakları okumayı bekleyen bir adam. sorudan soğuyalı seneler oluyor, cevap vermeye arzum bile yok. zaten mutlu kutlu bir anı değil.
içlerinden biri olduğumu fark etmemi sağlayan başlık. sözlüğe şapşal gibi nüfus cüzdanımdaki ad soyadımla kaydolduğum için olabilir. canlarım tamamen ifşa etmemişler beni (buralar hep gülen smiley)
beraber sinemaya gitme fikrine tav olduğum için dahil edilebileceğim veritabanı. çok kültürlü diyemem kendime ama gelişime açığım ve arzuluyorum, anlamadığım filmi bana anlatırsa sonrasında tadından da yenmez
bana en garip anılarımdan birini hatırlatan başlık. eşcinselliğin neden günah olduğunu ve doğada olan bir şey olmadığını ilahiyatçı isimlerinin kitaplarını önererek anlatan adam ve kapıdan çıkmadan önce aynı kişinin tekrar ne zaman buluşacağımızı sorması.
inandığın değerler ile gerçek hayatta yapmak zorunda olduklarının çelişmesi ve özellikle o süre zarfındaki seçimin ne olacağını belirleyecek olan olaylar, düşünceler ve olgular diye bir cümle kurmama neden olan başlık.
aklıma sherlock dizisinden şu replikleri getiren başlık, aynen aktarıyorum;
''kendi canını almak, ilginç bir dışavurum.
kimin elinden peki?
bittiğinde, özleyecek olan sen değilsin.
kendi ölümün, geri kalan herkesin başına gelen bir şeydir.
hayatın sana ait değil, ellerini onun üzerinden çek.''
katılmama rağmen bu kafada olan birine bu sözlerin çok beylik laflar olarak görüneceğine eminim. intihar girişiminde bulunan biri olarak (amacım asla ölmek değil, ilgi çekmekti) iki tarafı da anlıyorum.
flörtlerimi sevgili saymazsak bu kategoriye dahil olabilirim dedirten başlık, flörtler uzun sürüyor ama bende, tam sevgili olacakken bir aksilikler oluyor. bir tanesi bir buçuk ay sürdü, bir ayı çevrimiçi yazışmayla, biri de iki aya yakın çay kahve muhabbeti. bilirkişi varsa aranızda bir el atsın da bileyim var mıydı sevgilim yok muydu. ben karar veremiyorum a dostlar.
not: hiç olmadı diye açıklayanlara saygılar, nasıl bir şey ki sevgili yapamamış diye düşünen yurttaşlara hedef ediyorlar kendilerini, ben de hiç olmadıya getirdim laf kalabalığında. belki anlamazlar
youtube üzerinden konuşanlar kanalında tanıştığım, günümü - gecemi şenlendiren bebiş. beni hiç kimse bu kadar güldürmemişti. üstelik bir kadın bir erkek programının yazarlarından biriymiş. bunu izlediğim bir bölümde öğrendiğimde bu kadar yetenekli bir adamın böyle bir programda yazar olmasına hiç şaşırmadım. favorim 3. ve 17. bölüm ama kesinlikle 1 den başlayarak her gününüzü şenlendirin derim. şu an her salı yeni bölümler ekleniyor. önceki bölümleri bitirmemek için yavaş yavaş izliyorum... arka arkaya 3 bölüm shot attığım da oldu dayanamayıp.
"elalem ne der?" ile örülmüş, başkaları için yaşamak olarak adlandırabileceğimiz kişinin devamlı olarak karşısındakinin duygu ve düşünceleriyle ilgilenmesi ve bu durumun bir çeşit ‘aşırı odaklanma’ hali oluşturmasıdır. özellikle kayıp kuşak diyebileceğimiz x kuşağı öncesini bir dönem sanırım pençesine almıştır.
en ufak bir sorunda çevreye ve çevredeki insanlara karşı şiddet gösterme eğilimi. ülkemizde de örneklerine sıkça rastlanan akıl sahibi olmadan sinir sahibi olma durumu. sinirsel ve ruhsal rahatsızlık.
isa değiliz; hakkını yiyenin, arkandan laf edenin, tavuğuna kışt diyenin haddini bildirmek terbiyesizlik değil, direniştir. hak yiyenin hakkından geldiğinde, arkandan laf edenin yüzüne tükürdüğünde, kimseye zarar vermeden bildiğin yolda yürüdüğünde malûm ahlak penceresine itiveriyorlar insanı... ayrıca *
terör, yolsuzluklar, kadına yönelik şiddet, çocuk tacizleri, fetö, ayakkabı kutusu ve daha nice mevzu eşcinseller ile değil heteroseksüel toplumla ilgilidir.
terbiyesiz olmamla gurur duyuyorum. evet usul adap çok öğrenemedim, toplum da beni adam yerine koymuyor ama kendimden başka kimseye de zarar vermedim, çalmadım, darp etmedim, hak yemedim.
yedi hareket olarak düşündüğümde hayalimdeki erkek ortaya çıkıyor sevgili sözlük ahalisi.
1. kesinlikle sakalını kaşıması ya da düzeltmesi.
2. elinde herhangi bir müzik aleti olmasi (gitar tercih sebebi)
3. beni dinlerken ya da konuşurken gözlerini gözlerimden kaçırmaması, ben heyecanlanıp kaçırıyorum zaten.
4. kolunu yürürken omzuma atması.
5. özellikle bilgisayar başında çalışırken, dikkatini toplaması gereken bir iş üstündeyken.
6. sigara içmesi, o sigaradan kendi halinde bir nefes alıp dumanını savurması.
7. kitap okurken şekilden şekile girmesi.
4. ve 5. maddeleri cogunlukla farkinda olarak yapabilir ama kendiliğinden oluyorsa, içten geliyorsa tadından yenmez.
benim için dün hissettirmemeye elimden geldiği kadar çaba harcasam da müthiş heyecanlı bir zirveydi, çünkü bazı insanlara basit görünebilecek bu tarz bir arkadaş toplantısına ilk defa katıldım ve benim için bir dönüm noktası oldu. hep istediğim ama memleketimde hayalini bile kuramayacağım, gökkuşağının renkleriyle bir araya geldim çünkü. iliklerime kadar yalnız olmadığımı hissettim, kahkaha attım uzun zaman sonra. insanların gözlerinin içine bakarak uzun zamandır konuşmadığımı fark ettim.
gözde senem'den bahsetmeden geçemeyeceğim, sen ne tatlı insansın öyle. muhabbetine, enerjisine, kendisine, mekana, kısaca her şeyine hayran oldum. ilk fırsatta kendisiyle kahve içmek için can atıyorum. kızın gözlerinin içinde bir ışık var, abartmıyorum o gece vakti ay ışığını bu kızdan almış dedim. gündüz görsem güneşle kıyaslayacaktı demek ki meczup kafam.
bir diğer heyecan bir süredir hoşlandığım çocukla ilgili paylaşımlar yapmaktı o mavi ışığın altında, balkonda. dark bear flörtleşmemize çok güzel katkıda bulundu. ilk buluşmadan adama gönül borcum oldu. tanrı mavi ışığı korusun, çünkü sayesinde kıpkırmızı suratım fark edilmedi. yakında sözlüğe dahil olacak bu arkadaş sayesinde buluşmadan önce kendimi güvende hissettim.
gelen sözlük yazarlarının hepsi ayrı tatlı, gerçekten masa farklı aromalardaki şeker ve çikolatalardan oluşan bir tatlı ziyafetiydi. gece için çok teşekkür ederim, her birinizle umarım muhabbetleri daha da koyulaştırabilirim. 2018 benim için dün gece başladı sayenizde.
geçtiğimiz günlerde ilk teklileri 'letter to pester'ı' yayınlamış genç metal grubu. daha başarılı işlere imza atacaklarına eminim.
şarkının sözlerini de bırakayım şuraya, verdiğim linkte olmasına rağmen.
ı'm sick of that blood sucking circus.
stare into my eyes.
you've never seen them before.
ıt won't happen again until you want it to.
dancing to entertain you.
ı'm just like a monkey on a dumb donkey.
we're the scapegoats and genetic whores,
programmed to sell even our own souls.
push the button, follow the path.
we won't hurt you, but ı may bite you.
ready, steady, nobody move.
that whole place looks like a fucking cemetery.
there's nothing, not even a shiver.
ı look into your eyes.
ı've never seen you before.
ıf it happens again, ı won't even care you.
ıs that the same face or just the same case?
you think that you may like. try it, ı dare you.
the rats and captain had no way to run from that sinking ship.
ıt's going and gone away to make you all happy.
benim için dün hissettirmemeye elimden geldiği kadar çaba harcasam da müthiş heyecanlı bir zirveydi, çünkü bazı insanlara basit görünebilecek bu tarz bir arkadaş toplantısına ilk defa katıldım ve benim için bir dönüm noktası oldu. hep istediğim ama memleketimde hayalini bile kuramayacağım, gökkuşağının renkleriyle bir araya geldim çünkü. iliklerime kadar yalnız olmadığımı hissettim, kahkaha attım uzun zaman sonra. insanların gözlerinin içine bakarak uzun zamandır konuşmadığımı fark ettim.
gözde senem'den bahsetmeden geçemeyeceğim, sen ne tatlı insansın öyle. muhabbetine, enerjisine, kendisine, mekana, kısaca her şeyine hayran oldum. ilk fırsatta kendisiyle kahve içmek için can atıyorum. kızın gözlerinin içinde bir ışık var, abartmıyorum o gece vakti ay ışığını bu kızdan almış dedim. gündüz görsem güneşle kıyaslayacaktı demek ki meczup kafam.
bir diğer heyecan bir süredir hoşlandığım çocukla ilgili paylaşımlar yapmaktı o mavi ışığın altında, balkonda. dark bear flörtleşmemize çok güzel katkıda bulundu. ilk buluşmadan adama gönül borcum oldu. tanrı mavi ışığı korusun, çünkü sayesinde kıpkırmızı suratım fark edilmedi. yakında sözlüğe dahil olacak bu arkadaş sayesinde buluşmadan önce kendimi güvende hissettim.
gelen sözlük yazarlarının hepsi ayrı tatlı, gerçekten masa farklı aromalardaki şeker ve çikolatalardan oluşan bir tatlı ziyafetiydi. gece için çok teşekkür ederim, her birinizle umarım muhabbetleri daha da koyulaştırabilirim. 2018 benim için dün gece başladı sayenizde.
artık yalnız kalmak beni ürkütüyor, ölüm yaklaştığında zamanında hiç bir insanla paylaşamadığım şeylere teselli olsun diye yoldan geçen tanımadığım insanlara bile selam verip her şeyi telafi etmeye çalışmak zorunda kalmak istemiyorum. öleceğim ama meğerse insanları hala seviyormuşum demek istemiyorum
ak partideki lgbti düşmanlığı adlı başlıkla beraber anlam kazanacak başlıktır. her fırsatta senin kimliğinle ilgili nefret söyleminde bulunan insanları nasıl sevebilirsin ki! adamlar senin varlığının bu dünyadan silinmesini istiyor, sözlüğü bırak öteki konumuna yerleştirilen ve aklı başında olan hiç bir insan bu adamları sevmemeli.
kısa bir süre önce yaşadığım durumdur. söz konusu kişi hoşlandığını belli ettiği halde yalnız kalma ihtimalinin olduğu davetlerden kaçındı, dolayısıyla ev ve sinema davetleri geçiştirildi. bu davetler geçiştirilirken muğlak cevaplar verilmesini davete icabet edileceğinin söylenmesine tercih ederdim. söz konusu kişi herhangi bir temastan kesinlikle kaçındı ve neyin ters gittiği konusundaki soruları kati suretle cevapsız bıraktı. iki ay boyunca beni oyaladı ve medeni bir şekilde iletişimi kestik. bu süre zarfında saatlerce onun işten çıkmasını bekledim (ve bir iki saatlik bir muhabbet için altı yedi saat oluyor aşağı yukarı), çoğunlukla yanında olmaya çalıştım ve elime geçen tek şey sabahtan beri üzerimden atamadığım ağlama hissi, bunalım halleri.
bu insan modellerinin tüm sözlük ahalisinden uzak durmasını temenni ediyorum, özünde iyi insan olabilirler ama lütfen kimlik karmaşanızı daha yapıcı yollardan çözün. en azından açık olun. bahsi geçen kişi baştan dürüst olup emin olmak istiyorum durumumdan deseydi ama bu süreyi onunla yine geçirirdim. kırıldım be sözlük ahalisi, göğsüme bir ağırlık çöktü, gitmiyor. en kötüsü cevapsız kalması her şeyin.
kısa bir süre önce yaşadığım durumdur. söz konusu kişi hoşlandığını belli ettiği halde yalnız kalma ihtimalinin olduğu davetlerden kaçındı, dolayısıyla ev ve sinema davetleri geçiştirildi. bu davetler geçiştirilirken muğlak cevaplar verilmesini davete icabet edileceğinin söylenmesine tercih ederdim. söz konusu kişi herhangi bir temastan kesinlikle kaçındı ve neyin ters gittiği konusundaki soruları kati suretle cevapsız bıraktı. iki ay boyunca beni oyaladı ve medeni bir şekilde iletişimi kestik. bu süre zarfında saatlerce onun işten çıkmasını bekledim (ve bir iki saatlik bir muhabbet için altı yedi saat oluyor aşağı yukarı), çoğunlukla yanında olmaya çalıştım ve elime geçen tek şey sabahtan beri üzerimden atamadığım ağlama hissi, bunalım halleri.
bu insan modellerinin tüm sözlük ahalisinden uzak durmasını temenni ediyorum, özünde iyi insan olabilirler ama lütfen kimlik karmaşanızı daha yapıcı yollardan çözün. en azından açık olun. bahsi geçen kişi baştan dürüst olup emin olmak istiyorum durumumdan deseydi ama bu süreyi onunla yine geçirirdim. kırıldım be sözlük ahalisi, göğsüme bir ağırlık çöktü, gitmiyor. en kötüsü cevapsız kalması her şeyin.