yalnıztanrı

Durum: 1106 - 0 - 0 - 0 - 09.04.2024 13:16

Puan: 12396 - Sözlük Kaşarı

3 yıl önce kayıt oldu. 12.Nesil Bandana.

Allahın bir kulu olmak mı? Zinhar. Yaşayan bir Tanrı olmayı tercih ettim.
  • /
  • 56

27 yaşında olmak

nerden baksan 4 5 yıl var , dile kolay .

ayı sözlük yazarlarının kullandığı diş macunu

dinsiz eşcinsel

üstteki yazara cevap olarak , incilde lanetli olarak gösterilmeyiz , öyle kazık falan yok . ayrıca eşcinsel nikahı kıyan papazlar ve kiliseler var . özellikle norveç’te .

haydar dümen

eşi gül dümen ile bir kaç kurumdan dolayı tanışmışlığım var . bir dönem spod derneğinin pazar oturumlarına katılıyordum , o zamanlar haydar dümenin kliniği ile spod derneği aynı binadaydı ve dernek çıkışı eşi ile bir kaç kahve içmişliğimiz var . rahmetli görüntüsünün ötesinde inanılmaz derece komik bir adamdı , meslek ve hastaları gereği güldürürdü .

türbanlılığın eşcinsellikten zor olduğunu iddia eden kadın

biri dini bir hüküm diğeri ise doğuştan gelen bir varoluş . sen tesettür giymeyi erteleyebilir yada bir dönem peruk takan öğretmenlerim olmuştu bu şekilde bir yöntem bulabilirsin , bazılarınız denk gelmiştir bir dönem din öğretmenleri peruk takardı , ya peki eşcinsellik ertelenebilir mi , yada bi kılıf uydurulabilir mi bunu gizlemek için . geyler veya lezbiyenler bi şekilde yine belki batmaz ama trans bireyler , hayat onlar için cidden zor .

ben bilmem beyim bilir

erkek egemen zihniyetinde yürüyen bir ülkede aciz kadınların kocalarına bağımlılığını anlatan söz . arada bir sigara içen kadınların kocalarından izin alarak içtiğine şahit olmuşluğum var .

falım

2002
görmüş seni aniden
şu köşeyi dönerken
olan olmuş , aşık olmuş
gelmez bir şey elinden.

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

pilot kalem

kullanmaktan en çok zevk aldığım kalem türü , bir başkadır pilot kalem ile imza atmak veya yazı yazmak .

diyarbakır

belli başlı kürt örgütlerinin başkent olarak saydığı memleket .

otel kapısına lütfen rahatsız etmeyiniz yazısı bırakan insan

o kadar düşüncesiz değilim , giriş yaparken çalışanlara belirtirseniz rahatsız edilmek istemediğinizi , siz arayıp talep de bulunmadığınız sürece kapınızı çalmazlar .

menüye bakıp bakıp çay söylemek

cafelerde çay içmem . bu kendimi yüksek görmemden dolayı değil evde sürekli kaynıyor ve içmem pek ne diye cafede para ödeyeyim . bitki çayı söylerim ama , severimde .

22.yüzyıl

tam bir asrın başında doğmuş biri olarak , görmek için en az 77 yıl beklemem gerek galiba .

son defa aşık olduğunu bilmek

en son birine gülücüklerle mesaj attığım zaman veya ısındığım zaman sohbetin devamını getirmedim ve gelmedi . ben bu zihniyet ile aşık olamam olmamda zaten . gördüğüm ve tanık olduğum kadarı ile resmen bataklığa bile bile girmek gibi . aşk , sen hep uzak kal benden , bir tek kendimi seveyim .

ayı sözlük yazar kaynaştırma zirvesi

sırf iki eksiyi kim verdi diye katılabilirim sanırsam .

kedi

bir türlü sevemediğim nankör varlıklar .

yonca lodi

özlüyorum şarkısının yeri bende başkadır , ses tınısını severim iyi bir şarkıcı .

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği noktalama işareti

yalnızca (.) , her şeyin bittiğinin göstergesidir , bazen cümlelerin , bazen ilişkilerin , bazende hayatın . her şeyin bir sonu olduğunun göstergesidir .

galata kulesi

dönemin önemli şairlerinden ümit yaşar oğuzcan’nın oğlunun intihar ettiği kule . ve oğluna armağan ettiği okudukça hüzün saran o şiir .

galata kulesi

"6 haziran 1973
pırıl pırıl bir yaz günüydü
aydınlıktı, güzeldi dünya
bir adam düştü o gün galata kulesi’nden
kendini bir anda bıraktı boşluğa
ömrünün baharında
bütün umutlarıyla birlikte
paramparça oldu
bir adam benim oğlumdu...

gencecikti vedat
ışıl ışıldı gözleri
içi
bütün insanlar için sevgiyle doluydu
çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
kendini bir anda bıraktı boşluğa
söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
zaman durdu
bir adam düştü galata kulesi’nden
bu adam benim oğlumdu

“açarken ufkunda güller alevden”
çıktı, her günkü gibi gülerek evden
kimseye belli etmedi içindeki yangını
yürüdü, kendinden emin
sonsuzluğa doğru
galata kulesi’nde bekliyordu ecel
bir fincan kahve, bir kadeh konyak
ölüm yolcusunun son arzusu buydu
bir adam düştü galata kulesi’nden
bu adam benim oğlumdu

küçüktü bir zaman
kucağıma alır ninniler söylerdim ona
“uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”
bir daha uyanmamak üzere uyudu vedat

6 haziran 1973
galata kulesi’nden bir adam attı kendini
bu nankör insanlara
bu kalleş dünyaya inat
şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
“uyan oğlum, uyan oğlum, uyan vedat”...

galata kulesi

ne aşklara , ne ölümleri şahit olmuştur kim bilir .
  • /
  • 56

geceye bir seks fantezisi bırak

göz göze bakıp kalplere dokunmak. sanırım en iyi fantezi budur.
keşke bedenleriniz aşkı tatsa. tatsın ki şu dönen muhabbetlerin hepsinin boş olduğunu idrak edebilin.

buika

sigara içtikçe sesi güzelleşen tek kadın.

aşk

sevdiğin kişiye doyasıya sarılmak ne tür bir histir, ya da oturduğun yerde başının omuza doğru yaslanması? yıllar öncesinde çok kısa da olsa hatırlıyorum, çok ilginç bir uyuşma hissi anımsarım, o an için hem huzurluydum hem de bunlar bitecek telaşıyla titrek bir vaziyet. öpmeyi ise bilmem, yaşamadığım doğrudur, ya da gece boyu sarılmak? kendimi bildim bileli sol kol başın altında sağ kol ise omuz üzerinde uyurum. sözün kısası uzun uzun yaşamadığım bir histir aşk.

ama uğruna koşturmayı bilirim. öncesinde görmek ve hoşlandığını fark etmek, doğrusu bu konularda ilk görüşçüyüm. sonrasında ise tanışmak, o anın heyecanı, en ufak hareketten medet ummak, zamanla adeta takıntılı bir ruh haline bürünmek, onun olduğu her yerde mutlu olmak ile olmadığı yerde huzursuzca dolaşmak, sonrasında ise kendi kendine gelin güvey olmak. tabi burada bitmiyor, ekseriyetle günün her vakti ve saati hayallere dalabiliyorsunuz, öyle hayaller ki bulunduğunuz zaman ve mekandan bağımsız bir gelişim seyrediyor, gel zaman osmanlı dönemi balkan coğrafyasında bir dere kenarında, git zaman roma'nın surları altında bir yerlerde buluşuyorsunuz, olmazsa alternatif bir evrende baş başa kalıyorsunuz. hikayenin gerçeğine doğru dönersek eğer onunla bulunduğunuz her mekan size o anki hislerinizi ve karşınızdaki kişinin tavrını hatırlatıyor, kimi zaman gülerek kimi zaman ise üzülerek yad ediyorsunuz, kendi adıma konuşursam bugün dahi yıllar önce sevdiğim kişilerle oturup dolaştığım yerlerde geziyor ve hatırlıyorum, ki hafıza aynı zamanda kendini bilen bir benliğin gereğidir, anıların iyi ya da kötü olması fark etmez, hatırlıyor olmak zorundayız.

işin bir başka ilginç boyutu ise aşkın "rasyonel" açıklamasını hala tam anlamıyla yapamıyoruz, tabi ki bu konuda epey teori ve araştırma var, ancak bir yerlerde boşluk hissediliyor. mesela üreme içgüdüsü üzerinden açıklamaya çalışıyoruz lakin bir insana yalnız sarılmak ve yüzüne bakarken gülüşünü özümseme isteği bu içgüdüyle ne kadar uyuşuyor? ya da aseksüeller, onların da aşık olduğunu görüyoruz, aşk sıklıkla cinsellikle iç içe bir profil seyretse de cinselliğin çok daha geriye düştüğü vakalar mevcut. belki de insanın kimilerinin zannettiği gibi biyolojik bir makine olmadığının en güzel kanıtı aşık olmasıdır.

son olarak, şu vakte kadar yaşanan hezimetlerin bir getirisi de insanı katılaştırması, hele ki eşcinseller için bu adeta hayatta kalma refleksine dönüşüyor. kendi adıma konuşacak olursam sevgiyi umutla eş bir biçimde hissettiğim vakit doğaya ve pozitif duygulara daha çok yaklaşıyorum, o vakit dışarıya karşı daha sevgi dolu baktığımı hissediyorum, peş peşe gelen yenilgiler ise içten içe bir öfke doğuruyor. tasvir etmek gerekirse eğer, kendimi çevresinde yıldırımların düştüğü bir tepede önündeki ovaya büyümüş ve dikleşmiş gözlerle bakan bir savaşçı gibi hissettiğim oluyor, bir sonraki sahnede ise lejyon bölüğü tabutta bir ceset taşıyor. adeta bir yabancılaşma ve doğal olandan ve bir parça iyiden uzaklaşma hali.

Toplam entry sayısı: 1106

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

nonteist eşcinsellerin müslüman eşcinselleri hor görmesi

kimse kusura bakmasın müslümanım diyorsan islamiyetin getirmiş olduğu ve şahsa yüklediği tüm sorumlulukları üstlenip o yaşam stiline bürünmen gerek sen dini görevlerini ve yasaklarını yerine getirmiyorsan müslümanım deme buda bi saçmalık , bu görüşüm sadee islamiyet adına değil tüm dinler adına bişeyi tam yapmıyorsanız ben buyum demeyin .

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?

ilk günden vermezci gay

adamlar vermek istemiyorsa vermez kişisel tercihi fakat burdaki yorumlara bakınca toplum tarafından aşağılanan sizler ne diye sizin gibi olan insanları tercihleri yüzünden aşşağılıyosunuz anlamıyorum . sonra çıkıp bide topluma homofobik diyosunuz keşke insanlardan saygı beklemeden önce kendiniz saygı kavramını kavrayabilseniz ..

aşık olunan kişi için ideoloji değiştirmek

kimse için kendisinden ödün vermemeli insan , ideolojileriniz , yaşam standartlarınız veya prensipleriniz ne kadar farklı olursa olsun bunların göze batmaması gerek gerçek bir ilişkide , eğer batıyor ve değişime sürükleniyorsa bir taraf o ilişki ya gözden geçirilmeli yada bitirilmeli .

hornet

insanların klonlaştığının garantisi olan uygulama. 3 günlük bir deneyimim oldu yüzlerce insan yazıyor ve hepsi bir birisinin aynı şeyleri yazıyorlar. adam tanışmak için yazıyor fakat bir insanla nasıl tanışılacağına dair hiç bir fikri yok. sapkınlığın zirve yaptığı, manevi benliğin tamamen kaybolmasına, küçük çocukların yaşlılara metreslik yapmasına öncü olan uygulama.

neden yalnızım

şöyle bir düşündüm, ben neden yalnızım diye. hani bu aşk, sevgili, arkadaş ve aile bakımından, her şeyi bir kefeye koydum ve sağlamca düşündüm. asıl sorunun şu olması gerektiğini anladım, türkiyede eşcinseller neden yalnız. kimsenin neden bir partneri yok, herkes ilişki konusunda neden yalnız. arkadaş konusundada, öyle sağlam dostluklar ise şahit olduğum kadarı ile oda yok. yani koca ülkede, ayrım yapmadan 10 milyondan fazla eşcinsel var, neden toplasan 100 çift çıkmıyor?

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

yalnız kalanların bunu bir tercih gibi gösterme çabası

şimdi yalnızlık garip bir kavram, kendi içinde ayrışır. çeşitlilikleri vardır. tercih edilmiş bir yalnızlık var mesela, başlıkta denmeye çalışılan şey yalnız bırakılmak, bu noktada yalnız bırakılmak ve yalnızlığı tercih etmek arasında mesela ciddi anlamda farklar var. yalnızlığı tercih ettiğin zaman insanları sen silersin, başlıkta denen ise tam aksine insanları kaybetmektir. tabi kimisi bu şekilde ilerleyebilir oda onların sorunu sanırsam.

actual proof

yakın zamanda bana imla klavuzu atmış yazar. benim yazım hatalarıma odaklanacağı kadar kendi hayatına odaklansa daha iyi bir hayat yaşayacak yazar. kendisine de hak veriyorum, emekli yalnız bir yazar galiba ne yapsın işi gücü gençlere sataşmak.

detrans pişmanlıkları

evet başlayayım. uzun bir entry olacak sanırsam. ilk önce meselelgbt denilen sitenin içeriklerini merak edip okudum savundukları şey aykırı olabilir. elmanın kabuğunu seven olduğu kadar sevmeyen de var sonuç ta. saygı duyun veya duymayın var olacaklar ve olmaya devam edecekler. altı üstü bir link paylaşıldı diye insanları koyduğunuz kefeye bir bakın. adam bir web sitesinin linkini koydu diye onları destekler mi oldu.

ayrıca bu toplumda bizler azınlığız ve azınlık olmaya devam edeceğiz. heteroseksüel bireyler kendi kirlerini örtbas ediyorlar bunun farkındayım, nasıl bir imam çocuklara tecavüz ederde islami kuruluşlar bunu örtbas eder ya. bu doğanın kanunu kendilerine laf getirtecek her şeyi örtbas eder, her türlü toplum. lakin bizler azınlığız ve yapılan yanlış adımlar, yanlış yaşanan hayatlar üzerimize bir ok gibi atılıyor. bir eşcinsel olarak hiç bir zaman gizlenmedim, sorana açıkça söylerim ama bas bas kimliğimi haykırmaya da hiç bir zaman gerek görmedim. heteroseksüeller ben buyum diye haykırır mı? hırsızlar ben hırsızım diye? siyahiler ben siyahiyim diye? asyalılar asyalıyız diye? vs vs onlarca ırk var. dışarda kendimi haykırmıyorsam bu gizlendiğim anlamına gelmez. bunun anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum. ayrıca 2017 yılında onur yürüyüşü adı altında bireylerin, lgbt derneklerinin öylesine iğrenç tavırlarına şahit oldum ki orada bitti bazı şeyler. onur yürüyüşü manidar bir başlık iyi adlandırılmış ama alakası yok sanırsam. eşcinsel insanlar tarafından, bir dönem ortam geçmişim oldu, hiç güzel anılar biriktiremedim, o zamanlar bu düşüncede değildim lakin arkamdan dönen yanlış ithamlar, görmüş olduğum saygısızlık, ötekileştirmem beni eşcinsellerden soğuttu. insanların istediği linki paylaşmakta özgür olduğunu söylediğim bir entry nelere kadirmiş onu anladım.

bu sözlükte var olduğumdan beri eşcinsellik konusu ne zaman gündeme gelse biriler ile mutlaka tartışmaya girdim. kendimi bunca zaman anlatamamak, yada anlaşılabilir olamamak benim yoksunluğum olduğunu zannetmiyorum. sadece işinize gelmiyor. bu sözlükte 2 yıldır varım ve ilk kullandığım zamanlar homofobik bir eşcinsel olduğumu belirtmiştim. sebebini, bu nefretimin nedenini apaçık ve pak bir şekilde açıklamıştım. o zamanlar iki yazarla ciddi bir polemiğe girdim diye hatırlıyorum. ey sözlük yazarları o zamanlar neredeydiniz? yada okudunuz, diyecek lafınız mı yoktu bilmiyorum. şimdide ister askıya alın ister kapatın. herkes aynı düşünce yapısına şahit olacak diye bir kural yok. o portalın savunduğu şey bariz ve pak bir şekilde ortada bunun farkındayım ve bunu savunmuyorum. entrymde savunduğum şeyin bile idrakına sahip değilsiniz. o yüzden boşuna yazılmış bir entryden başka bir şey değil bu yazdıklarım.

uzun zamandır bu sözlükte entry giriyorum, hiç bir zaman görünür olması benim için sorun değildi. zaman zaman bazı entrylerimde detaylı açıklamalar yaptım ve tekrar yapmaktan artık çok sıkıldım. siz bu şekilde anlayabilirsiniz normal, bakış açınız bu kanıya varmanızı sağlayabilir.

ben sanırım artık aktif kullanmayacağım yada bu konulara artık dahil olmayacağım. bu ülkede eşcinsellerin sonu nereye varır bilmiyorum. ama arzu ettiğiniz yere de bu zihniyet ile hiç bir zaman gelemeyeceğinizi üzülerek söylüyorum

detrans pişmanlıkları

düşünce özgürlüğünün ne kadar farkındasınız? sonuçta bu sözlükte heteroseksüellerden tutun homofobik insanlara kadar binlerce entry var. her türlü konu, insan tipleri gözlemlediğim kadarı ile burada eşcinsel bireyler tarafından yıllarca yeri gelmiş aşağılanmış yeri gelmiş savunulmuş. her türlü sitelerin linklerine yer verilmiş. bu tutumunuz şimdi neden? nefret bir hastalık olabilir lakin o nefreti tetikleyen şey nedir? bu toplum bizden nefret ediyorsa emin olun bu nefretin çoğunluğu görünür eşcinsellerden kaynaklı veya sokakta arsızca dolanan bilinçsizce sapkın eşcinsellerden dolayı. saygı diyorsunuz, bu ülkede nefrete son verelim diyorsunuz oturup düşman gördüğünüz insanlara küfür ediyorsunuz. sonra neden hedefsiniz. şu sözlükte ne muhabbetlere şahit oldum, hiç birinde de (bkz:kete) adlı yazarı göremedim. isteyen istediği linki koymakta ve istediğini savunmakta özgür. saygı duymayacaksanız unutmayın ki saygıya değer hiç bir zaman olamayacaksınız. altı üstü link. eşcinselliği savunanlar kadar savunmayanlar da olacaktır.
dünyada her konuyu savunanlar kadar savunmayanlar zaten yok mu?

detrans pişmanlıkları

polemiğe girmek isterdim de o kadar değerli olmadığınızı fark ettim. yaranız var deştik belli. evli insanlarla yatıp kalkan insanların, bununla övünenlerin ne saygısına ne sevgisine ihtiyacım yok. bahsettiğin lağım çukuruna yükselecek ahlak bilincine bile sahip değilken sapkın kelimem yaranı, yaralarınızı deşmiş belli ki. ülkede bekar kalmadı ya ee tabi bununda savunmasını yaparsınız. savunduğunuz ortam içler acısı. gençler babalarının yaşıtları ile yatıp kalkar, yaşlılar gençlere para yedirir veya yedirmeden yatar kalkar. genç dediklerimde ya reşit değil ya yeni reşit olmuş. sonra bunları da savunursunuz. çünkü bunlar çok sağlıklı ilişkiler. ilişki diye adlandırdığınız şeylerin ne seviyede ilişkiler olduğunu bilmiyorsunuz sanki. millete cc cc nefret enjekte ediyorum ya sizin hiç payınız yokmuş gibi. ayrıca bahsettiğiniz lgbt derneklerinin son 1 yılda ki faaliyet raporlarını dökün, sonra eyvallah derim. elde tutulur bir şeyler görürseniz tabi. gösterişten ibaret bir iki olay ile gözlerinizin boyanması bilgi eksikliğinden sanırsam.

“dayatılmış heteroseksüel ağız” pardon ama bir eşcinsel olarak sizin le hem fikir olmadığım için çok sığsınız. herkes tek tip olamaz. şey ede ede bana hiç bir şey öğretmezsiniz. çünkü, ne anlıyorsunuz ki ne öğretesiniz. bu cidden acı.

bir şeyi “bir konuyu” savunanlar kadar savunmayanlar daima var olacak. bunu şey ede ede önce siz öğrenin.

oturup burada lgbt ortamında dönen tüm pislikleri anlatmakla vakit harcayamam. çünkü sizlerinde bildiği lakin örtbas ettiğiniz gerçeği var. kabullenmediğiniz. asla da kabul etmeyeceğiniz içler acısı iğren pisliklere ev şahitliği ediyor. ekstra olarak ben sapkın diyorum ya hani, bana saldırmadan önce bir ortama bakın ne seviyedeler. hepiniz bilirsiniz bu ortamda herkesin herkesle en az bir kez yatmış olduğu gerçeğini. bu bir ortamın sapkın olduğunu nitelendirebileceğimiz yada sapkın yaftasını vurgulayabileceğimiz küçük bir örnek. tekrar söylüyorum ki bir şeyi savunanlar kadar savunmayanlar da mutlaka olacaktır. sonuçta ben size ölün geberin demiyorum. bunun tercih olarak yaşanmadığının farkındayım, benimde doğamı reddetselerde kendi düşüncelerini savunabilirler. ne kadar aykırı, şiddetli, kabullenmez olursa olsun.

ayrıca, girdiğim bir çok ortamda şirin görünmek, bu güldürdü. birde korkumdan bahsedilmiş, bu kanılara nereden varıldı. :) kendi adıma konuşayım, girdiğim her ortamda nefret edilirim. kimsenin sevgisinde, ilgisinde, saygısınada ihtiyacım yok. gerektiği kadarını kendime sağlayabiliyorum. “sevilmek yerine nefret edilmek daha az yıpratır insanı”.

detrans pişmanlıkları

detranslar; anlamadığım, anlamlandıramadığım ve anlamlandıramayacağım bilinçsiz tipik eşcinsellerden başka bir şey değil. pişmanlıkları da o yüzden pek ilgi çekici değil, acındırıcı geliyor bana. boşuna demiyorum bu ülkede bilinçsiz binlerce eşcinsel var. kafalarına göre girişimlerde bulunup bulunup sonra pişmanlık yaftasını yüklemek. gelde saygı duy. hayır insan hata yapabilir büyük ve küçük de bu tarz insanlar kısaca cahiller.

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?