düşün ki o bunu okuyor

nasıl oldu inan ki ben de bilmiyorum, hem sana bu kadar yakın hem bu kadar uzak... ismini duyduğumda bile dolan gözlerimde artık dökecek yaş kalmadı. ben hep derdim ki kendimi "ben istenmiyor olmak ilgiliyim" ve galiba hep istenmiyor olarak kalacağım. sen ömrümde beni ilk kez isteyen biriydin. sevgine ihanet ettim,senin sevdiğin gibi seni sevemedim. özür dilerim... biliyorum hiç bir özür bunu değiştiremez artık ve gittikçe yaşamaktan uzaklaşan bana veremez artık geri seni ama elimden geldiğince özür dilerim. çok mutlusun, arada beni de mutlu eden şeyler söylüyorsun, yalnız kalmamam için vaktini ayırıyorsun ama nedensiz bir kıskançlıkla seni çok mutlu eden insanı kıskanıyorum ben,, bunun için de özür dilerim. şimdi dışarıda yağmur yağıyor, gönlüme yağıyor demişti bir şair, artık bende yağacak bir gönül bile bulamıyor... 20 senelik ömrümde bana ilk defa yaşadığımı hissettiren bir kardeş, bir dost ve her şeyim oldun yalnızca bir eksikle, o eksiği senden istemeye hakkım yoktu, biliyorum. bu yüzden önce kendimden ve sonra olmanı isteyip de olmadığın için kırıldığım her telinden özür dilerim. seni seviyorum ...
aklımdasın. sen de beni düşünüyorsun, farkındayım. eğlenmene bak, anın tadını çıkar. tatil sonrası görüşürüz.
bir gün çok mutluydun ve gözlerin parlıyordu, tabi o sıra ben de üçüncü şahsın şiirini keşfetme zorunluluğuna düşüyordum. öncesinde yaşamım boyu hiç olmadığı kadar umutluydum, sonrasında ise ipsiz sapsız gezinip gizemli gizemli yazılar yazacak kadar garip. gerçi o yazıları da senden ziyade anca solcu dayılar içerken okuyor ama buna da şükür.

hal buyken dedim "uzaklaşmak lazım", onu da denedim, hem bir fazla önüme çıktın hem de uzaklaşmaya çabaladıkça domuz gibi fenalık geçirmeye başladım, sonra da saldım gitti lan işte! velhasıl kelam, ikide bir soruyorsun "neyin var" diyerekten, vücuttan kafaya kadar bütün ayarlarımla oynadın olum ben böyle bir savrulma yaşamadım. ama suçlu da değilsin, ve hala çok tatlısın.

ve anladım, benden de bir bok olmaz, sıçacaksak tam sıçalım!
şu ülkede en büyük hayranın benim iddia ediyorum. 6 ay önce beşiktaş'ta yürüyordun ben çıkıverdim karşına, o işte evrenin çekim gücüydü, yüzün çok asıktı beklediğimden daha ciddi ve agresiftin. bağıramadım ardından "şivesi sensin aşkın!" diye. ama inan seni çok seviyorum ve bu aşk mezara kadar gidecek. bir gün bir şarkını ben sana söyleyeceğim. o an ölebilirim, ilerisi teferruattır önemli değil.

bilseydin keşke

bilseydin keşke
günler geçer üstümüzden, geceler doğrar, biçer, ezer ve kavuşuruz sonunda da, nasıl kavuşuruz, ne halde kavuşuruz? muamma. gönülün istediği aşktan ötesidir. aşkın özüsün, öyle birisin. kendi içindeki öteliklerden bana da ver ve alıştır kavuşunca kokunla sarhoş olmaya beni.
gerçekler, hayallerden ve düşlerden yapılmıştır, bilmez misin? benimle oynama daha fazla. böyle ortaya çıkman iyi oldu aslında. gel. özlemlerinle gel.
konuşalım. sussak bile yüreklerimiz, ruhlarımız bizi dinlemeyecek. onlar birbirleriyle hep konuştular; biz tanışmadan önce bile üstelik! beyinlerimizi dinlemeyecek onlar. dinlememeli de. aşk bir beyin işi değildir; yürek işidir. sonsuzluğun parçası olalım. seni boşvermek imkansız. sen mutluyken mutlu, mutsuzken mutsuz olan bana seni boşvermek imkansızdan da öte. sen ezelden gelip ebede gidensin. bu dünyada manevi olarak kendini düşününce varacağın nokta, ötekindeki kendindir. maddi olarak kendimizi düşünmeyi es geçiyorum! burda sönmediğini anladık. burda biten, bitişin sonu olmalı. başlangıca selam olsun! seviyorum. seviyorsun. sadece sarıl. öylece kal. gözyaşlarımız yıkasın kalp kırıklıklarımızın kirini. paklanalım. gel.
hayat, seni doğurandı. "gelsem mi?" deme, gel. hayal kırıklığının büyüğü sen yokken olandı daha fazlası olmaz bana inan. küçüklerini zaten saymıyorum; onları kanıksadım. o'nun ben olduğumu, o'nun sen olduğunu anladığım gibi anla n'olursun. tereddüt etme, göreceksin, göreceğim. birbirimize geç kalmadık. son tren, son uçak, son vapur henüz kalkmadı. birbirimizi beklemeye gerek yok. neden bekleyelim? haydi, şimdi! hayatın verdiklerini, ölüme taşıyacak değilim. yaşayalım.
özlediklerin gerçekleşecek; bunu bil ve iste ve gel. gel. sadece gel ve korkmadan gel. ürkek adımlarla değil, koşarak gel. bekleyeceğim. şimdi, uykumda bekleyeceğim seni. gel, düşüme gel. düşümü gerçek kıl.*
bu satırları okurken elini tutabilir miyim?
benim gibi seni sevebilecek, değer verecek, kötü gününde destek olacak, sadık kalacak birini naaaah bulursun. kendi düşen ağlamaz. ha bunları da sana trip olması adına veya kendimi mükemmel gördüğüm için söylemiyorum. insanlar o kadar kötüler ki evet ben onların arasında pırlanta gibi parlıyorum. sadece sen körsün.
buraya yazdıklarımda değil, sana fısıldadıklarımda ara manayı.
her neredeysen, umarım mutlusundur.
dışarıdan bakınca 30 yaşını aşmış "adam" gibi görünüyor olman, gerçekte öyle olmadığın gerçeğini gizlemiyor..

öyle karaktersiz, aşağılıksın ki gerçekte yakınına biraz yaklaşan herkes senden uzaklaşıyor.
bunu göremeyecek kadar da körsün..
bi kere dümdüz, hiç bir yeteneği olmayan sadece nefes alıp veren atmosferde ki döngüyü sağlıyorsun..
karaktersizliğin içler acısı..

bu gün yaptığın güya aklınca zekice davranışın yüzünden, her şeyi tümüyle bırakıp çekip gitmek istedim, ve şundan eminim ki diğerleri de aynı nefretle çekip gidecekti..

şirkette müdür olmak, bir şekilde yaladığın götlerin etkisi ile oradaki makamı yakalamış olmak sana hiç bir sik kazandırmamış..

gözümde zerre değerin kalmadı pek sikik müdürüm, umarım o rus ekiple birlikte en feci şekilde can verir geberirsin..

kendimi geçtim, y ve c senin yüzünden tüm gününü zehir gibi geçirdi..

şimdi karşımıza geçip gevrek gevrek "yav arkadaşlar sabahki olaydan dolayı kızmayın, patron adam yapar böyle şeyler" demesi yok mu?

alacaksın o sandalyeyi kafasına geçireceksin..
seni yağa çevirip kaşık kaşık yemeyi düşünüyorum. ayı bile olurum hatta.

(bkz: hindistan cevizi)
dudakların aklımdan çıkmıyor

bazen aklıma geliyorsun durup dururken ve gülümsüyorum. gözlerim hafif kısılıyor ve kendimi umutlu hissediyorum
başından beri sevmemem gerekiyorken seni sevdim. ama iyi ki sevmişim. sayende kendimi biliyorum. seni gördüğüm için ne istediğimi biliyorum. çok ama çok iyisin. umarım sen de mutlu olursun. sadece artık smellycat mutlu olsun istiyorum. sadece bu.
birlikte şarkılar söylerdik,detone olduğumda sesimi sen ne de güzel kamufle ediyordun.sadece aramızda kalan,birbirimize rahatlıkla paylaşabildiğimiz sırlar var ya işte en çok da senden sonra onları özledim.sırf hastalığından dolayı neden durduk yere soyutlamaya çalıştın kendini benden,hayattan? kabul ediyorum ben başarısız kaldım,açığı benim kapatmam lazımdı daha fazla güç vermeliydim sana çünkü dostluk bunu gerektiriyordu.

yıllar geçti,uzak kaldık.yerin dolmadı elbette,hatta itiraf edeyim çok yalnız kaldığım dönemler oldu.yalnız hissettiğimi söylediğimde çok kızardın,keşke yanımda olsan da kızsan.
iyi ki sosyal medya varmış dedim senin sayende,en azından uzaktan da olsa tedavinin iyiye gittiğini gördüm.
mutlusun ya da senin de bende olduğu gibi kaliteli masken var.senelerin verdiği görüşmemişlik yüzünden emin olamadım,kusuruma bakma.

iyileş,daha mutlu ol,beni ve vakit kaybettiğini asla düşünme.
içimizi döküp ferahlayabileceğimiz, söyleyemediklerimizi söyleyebileceğimiz güzide ve işlevsel olmasını dilediğim bir başlıktır.

seni geri alacağım kızım, kaçarın göçerin yok.
- ben seni öyle çok seviyorum ki; uçurumun kenarında kollarımı açıp gökyüzünü kucaklamak gibi. kuşlara avucumdan su içirmek gibi. çiçeklerin toprağını değiştirmek gibi.
gidersen eğer;kuşları suda boğar,çiçekleri de toprağından ederim. ha, gökyüzüne de tekme tokat dalarım.
ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli ksfjnsf ama bilirsin cidden ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli dnjndj neyse seni sevüyürüm , senlen yapışık yaşamak istiyorum zinnet hanım teyzeme selam yakşamlar....
haftasonu seni aramadım ve sana yazmadım. üstelik başka biriyle buluşup taksim'e gittim. ama onu sevmiyorum ve onla yatmadım. sana ruh hastası olduğumu ve buna alışman gerektiğini söylemiştim. yazmaya yüzüm yok. sakalını yirim.
senle hatırlamayı sevdiğim anlardan birisi, bir gün hiç sebepsiz bin parça olduğum bir akşam kapı önüne gelip, merdiven başında bana huzurlu bir şekilde duman ve model şarkıları mırıldanman.

yorulmuş bedenim, kesilmiş nefesim, kalbim yok yerinde, ellerinde ellerim...

umuyorum öteki taraf varsa iyi bir öteki taraf hayatı yaşıyorsundur. rest in peace.
  • /
  • 5