bodurayi

Durum: 3105 - 0 - 0 - 0 - 03.11.2020 18:52

Puan: 49490 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

lanettayin bir mahlukat.
  • /
  • 156

koca dünya

yazan ve yöneten reha erdem imzasıyla izleyeceğimiz yeni filmdir. 8 eylül'de venedik film festivalinde ilk gösterimi yapılacaktır. görüntü yönetmenliği ve sanat yönetmenliği fragmanda bile oldukça etkileyici ve iştah açıcı. daha önceki filmlerinden referansla bu filmi de merakla beklenenler arasında. aynı zamanda fragmanda kısaca * gördüğümüz ayta sözeri ve kendi sesinden dinlediğimiz sözler fazlasıyla etkileyici : " eğer çukura babamsın sen diyorsan; eğer kurda anamsın, kardeşimsin diyorsan. anladın mı... öyleyse benim ümidim nerede!"

ayı sözlük itiraf

ismi lazım değil bugün bir yazarımızı aradım sohbete muhabbete "canım yüzde 5 şarjım kaldı" dedi sonra instagramdan fotolar fotolar... oh be buraya çemkirdim rahatladım. kepaze... *

15 temmuz 2016 darbe girişimi

bu nasıl tehlikeli bir oyundur farkında mıyız?
---ülkedeki tüm askeri unsurlar darbe teakkuzunda olacak ama diğer terörist (pkk, işid...vb.) unsurlar böyle bir fırsatı çekirdek çitleyerek tv den izleyerek kaçıracak öyle mi? allah korudu yeminlen...bakalım asker bu haldeyken inşallah bi şey yapmazlar.
---darbe olduğu halde hiç bir haber karartılmadan yayınlandı. yayın yasağı gelmedi. hatta akp tarihinde ilk kez ulusal medya kahraman ilan edildi. tüm gece darbe(!) sürecinde bütün hükümet yetkilileri sansürsüz haberlerinden dolayı medyayı kutladı. cnnturk'ü bile kutladı tüm hükümet yetkileri. bak şu allahın işine...
----cnnturk kanalını askerler bastı. yaklaşık 1 saati aşkın tedirgin bir şekilde bir şey olmamasını temenni ederek yüreğimiz ağzımızda izledik. halkımız oraya da yürüdü, polis askerlerle tartıştı , bir iki el silah sesi duyuldu ve neyseki olaylar fazla büyümeden yayına döndüler. ama halk dayanamadı öc alırcasına cnntruk'te tekbir getirdi. tekbir sesleri yarım saat 40 dakika yankılandı. doğan medya vs tekbir...

---piyasalar kapandıktan sonra allahtan haftasonu meydana geldi değil mi... yoksa borsa kim ne olurdu diye düşünüyor insan ama... zaten tüm ekonomik değerler dövize endeksli halde.malum turizm de tam anlamıyla durdu, ümit yok. yani döviz fırlarsa ekonomi bir kaç ay döviz rezervinden iyi gider. peki tüm hazine kimin elinin altında? pazartesi göreceğiz bakalım ama bence piyasa bu riski önceden satın almıştır. ne hikmetse... dahası bankacılık sistemi hiç etkilenmedi görünüyor. çabukcak olaylar çözülmeye başlandı ve müdahele edildi de etkilenmedi herhald. şimdi gittim marketten kartla alışveriş yaptım. her şey normal. hatta gsm operatörleri de bu durumdan etkilenmedi. dün gece hiçbir iletişim kesintisi, kimseye ulaşamama durumu olmadı. hemde hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç. (en azından burda böyleydi. yurtdışından arkadaşımlarımla bile konuşabildim). teknolojik açıdan kıskanılacak bir ülkeyiz vesselam.

----ülkenin cumhurbaşkanı marmaris'ten ayrıldıktan sonra ayrıldığı otel bombalanmış. vay anasını koskoca cumhurbaşkanının hayatına kast ettiler. malum darbeyi yapan hava kuvvetleri komutanıymış. ama korkusuz cumhurbaşkanımız istanbul semalarında başı boş gezen jetlere, atatürk havalimanında tanklar olmasına ve kontrol kulesini askerin ele geçirmesine rağmen atatürk havalimanına hareket etti. helal olsun adama be. atatürk havalimanına halk yürüdü, asker hemen püskürtüldü ve erdoğan istanbula iniş yaptı. hatta kahraman medyamız bu haberi marmaristen havalandıktan sonra atatürk havalimanına hareket ettiğini henüz daha varmadan bildirdi. yahu medyacığım ya cumhurbaşkanımıza bir şey olsaydı. insan cumhurbaşkanının gideceği yeri söyler mi böyle riskli zamanda. asker gider gitmez atatürk havalimanına nasıl yiğitçe indi. allah muhafaza ya bomba olaydı havalimanında. düşünmek dahi istemiyorum.

---üstelik bunca insanı ölmesi pahasına askerle karşı karşıya geldi. darbe söz konusu olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakılmadı geçmişte. neye güvenip o insanları sokağa çıkarıldı acaba? henüz daha gece 9 sıralarında istanbulda insanlar demokratik haklarını kullanıp sokağa çıkmışlar. üsküdar, kavacık, fatih, kasımpaşa da sokaklarda akşam 9 da toplanmaya başlamışlar. helal olsun. sonrasında da cumhurbaşkanımız halkı geceyarısı sokağa yani demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı. amaç ne olursa olsun sen ne güzel bir araçsın be demokrasi.

bu yazdıklarımla basite aldığımı düşünüyor olabilirsiniz. dahası da var ama olay örgüsü bu şekilde. ben daha ne yapayım. neyseki planlandığı gibi gitti de büyümeden bu riskli oyun bitmiş gibi görünüyor. olan yine kafası kesilen, taşlanan, ezilen... çoğu daha 20'sindeki gençlere oldu. yakında trt de dizisi filmi falan yapılır izleriz. bilmem anlatabildim mi?

tunatuan

lgbti korku ve güven alanı araştırması

lgbti lerin yaşadığı sosyal, psikolojik ya da fiili şiddet yaşadığı yerleri ve kurumları rapor edebileceği bir veri tabanı oluşturulmak istenmektedir. sadece olumsuz bildirimler için değil elbette. yaşanan olumlu gelişmelerin de rapor edilmesiyle lgbti dostu mekanlar tespit edilmek istenmektedir.

dostu düşmanı görelim bakalım

ilgili kaosgl haberi: http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=20830

12 ocak 2016 sultanahmet meydanındaki patlama

patlamadan hemen sonra sağlık ekibinden de önce jet hızında yayın yasağı geldi. nebil f. adında suriye'den henüz gelmiş birisinin tüm seceresi patlamadan sonra ortaya çıkmıştır. medyanın tarafına göre daeş ya da işid olarak adlandırılan örgütün yaptığı bir saldırı olduğu oldukça açıktır. saldırı da hedef olarak yabancı uyrukluların seçilmiş olması dikkat çekicidir. ve sonunda cb. konuştu. abluka kalksın operasyonlar dursun diyen akademisyenlere hakaret etmek 10 dakika. saldırıyı kınamak bi kaç saniye. gelelim asıl sorulara:

1) ankara saldırısının 2. faili henüz dün açıklanabilmişken bu ne hız?
(bkz: 10 ekim 2015 ankara barış mitinginde patlama)
2) madem öyle saldırganın kimliği , seceresi, içtiği çayın şekeri bile belli oldu yayın yasağı neden hala var? ne saklanıyor?
3) ülkede mesele terör olunca ve eğer suç pkk ya atılamıyorsa neden işid'in adı daeş oluyor? hatta daeş bile dehaş diye telaffuz edilip neden hedef saptırılıyor? neden örtbas ediliyor?
(bkz: 11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması)
(bkz: sabiha gökçen havalimanına havan topu saldırısı)
(bkz: 20 temmuz 2015 şanlıurfa suruç'taki patlama)
4) ülkede işid e destek 1 kasımdan bu yana yüzde 18 den yüzde 22 'ye nasıl çıkar anlıyor musun?

hayvanlarca sakal bırakmak isteyip mesleği gereği sinek kaydı dolaşmak

hayvanlar gibi olmasa da sakal bırakmak mükemmel bir özgürlüktür. fakat böyle bir imkan yok ise bıyık bırakmak tercih edilebilir. tümüyle traşlı dolaşmaktansa bıyıkla cemaatçi görünmek pahasına dolaşmayı tercih etmeyi gerektirir.

viagra

hayata karşı dik bir duruş sergilediği söylenen hede hödö

(bkz: yersen)

boyundaki morluk

buna sahip olan kişinin keman ya da viyola çaldığının öğrenilmesi gerekmektedir.

yılbaşında ne içilir

24 saat öncesinden hazırlıkları başlanan ev yapımı sangria

kar kokusu

kar yağmadan öncesindeki doğa kokusu. doğa kokusu diyorum çünkü özellikle* dağdaki habitatın kokusunu taşır. hele bir de yağdıktan hemen sonra havanın sakinlediği zamanda daha yoğun hissedildiği an vardır. o da bambaşka keyiflidir. çık gez yürü.

not: kutuplara ve dağ zirvelerine yakın olmadıkça

sevgiliyi gözünün içine baka baka sikmek

ben 18 yaşında tazecik bir oğlandım. ilk defa bir adamın evine gidiyordum. kapıyı çaldım. kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi. kapı açıldığı andan itibaren sürekli gözümün içine bakıyordu. kapıyı kapattı ve kolumdan tuttu. ne çok sıkı ne de gevşek bir şekilde tuttuğu kolumdan beni yatak odasına doğru hala gözümün içine baka baka götürdü...

müjdeler olsun xxxayisozluk pek yakında sizlerle.
(bkz: bir minare tepesindeyim fantazilere gebeyim)

ayı sözlük 2016 erken yılbaşı zirvesi

istanbul da uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımla geçirdiğim günün akşamında, sözlükte 1. ayı sözlük geleneksel homojenlik ödülleri başlığına baktım. aslında niyetim bir kaç arkadaşı daha görüp yola koyulmaktı ama bi de ne göreyim... en fettan , en atarlı, en madi kategorilerinde adaylığımı göremeyince tepem attı. ben bu zirveyi basarım dedim ve bastım. karşılama oldukça samimiydi sonrasında mekan kahkahadan yandı, tutuştu. başta max blum bana yine mi geldi bu paçoz der demez sandalyeyi kaptığım gibi yanına oturup kalitesini yerle bir ettim. max blum mekanda çikın fingır istedi ama gelen dilim dilim kesilmiş bir şinitzel idi. kıtıra bulanmış tavuk bulamacı şeklindeki şinitzelin mutfakta özenle şerit şerit kesilerek fingır havası verilmiş haliydi. adam haklı beyler pek yenilesi değildi.

sonrasında tunatuan ın başından geçen olayları, deneyimlerini bizimle paylaştığı bölüme geçildi. bu sırada mekandan patlamış mısır ikramı geldi veee tabağın içinde bir adet yüzük çıktı. yüzüğü ilk fark eden ahmetonski idi ama hepberabearden kaçmaz. bu yüzüğü kapan hepberabear evet diye karşılık verince yer yerinden oynadı. meğer o yüzük mutfaktaki çalışanın yüzüğüymüş ve geri verildi. zaten hepberabear gecenin bombalarına imza attı. en son panda ile sohbete daldıktan sonra sözlükteki yeni hükümdarlığını ilan etti. hatta bir ara meslek erbabı zagor, hepberabear i dizginlemeye çalışsa bile nafile oldu. önünü alamadık... iyi ki de öyle oldu. ama hepberaber'in bu tufanına göğüs geren ahmetonski ve zagor'u da unutmamak lazım.

bu zirvenin en can alıcı ve zirveyi en akılda kalır yapan ayrıntı ise bir kutu cevizli sucuk. masanın ortasında akılda deli sorulara sebep olan bu cevizli sucuğun akibeti hala meçhul. bir duyuma göre iş görüşmesinde patron birisine hediye etmiş ve yolu zirveye düşmüş. bir ara ahmetonski ile bir parça yedik fakat pek memnun kalmadık. lokum kaplanmış cevizler gibi bir hali vardı. tabi bu cevizli lokumun yaptığı serbest çağırışım sayesinde masada hunhanca mumbar, şırdan, fellah köftesi geyikleri dönmeye başladı.

geceye geç de olsa katılan armut ve llsdd çiftinin samimiyeti de başka keyifliydi. bu candan çiftin tanışma hikayelerini dinlemek için bile bir zirve düzenlenebilir vesselam. tabi her kahkahada bile nafiliğini ve ağırbaşlılığını bozmayan kirmizi noktali yayin ı da unutmamak lazım. zirveyi en iyi gözlemleyenlerden biri o idi. bir diğeri ise futurelavirs idi. bizim kahkaha güruhumuz sırasında pek konuşma fırsatımız olmadı ama çoğu zaman elinde telefonuyla nice ayrıntıları gözlemlediğine eminim. bunun dışında nehiriyeli ve yanındaki 2 arkadaşı da zirvede prömiyer yapan şanslı yazalardandı.

elbette adını anmadığım, * hatırlayamadığım, bir kaç saat içinde muhabbet edemediğim bir çok yazarda bu ortama süper katkı sağladılar. zirve tam adına yakışır bir şekilde gerçekleşti. eşcinsel toplumda paylaşılması, dillendirilmesi gereken deneyimlerin konuşulduğu, kahkahanın da cabası olduğu bir etkinlik olarak akıllara kazınacağına eminim. uzun lafın kısası; ülkede karamsarlığın dip yaptığı, içten gülecek sebeplerden yoksunlaşan bu günlerde böylesine gülebileceğimi düşünmüyordum. ilaç gibi geldi desem yeridir. zirvede emeği geçenlere, düzenleyen futurelavirs 'e ve kimin ne düşündüğünün ötesine berisine bakmadan bizlerin bir arada ve keyifle yaşayacağı güzel günlerin olabileceğini gösteren herkese sonsuz teşekkürler.



gecenin üvertürü ve assolisti tartışmasız hepberabear
gecenin elit krem dö la kremi max blum
gecenin ne başarılı konsomasyon performansı tabiki hepberabear*
en iyi yardımcı konsomasyon performansı ahmetonski*
gecenin en ayarsız kahkaha performansı sanırım benimdir. *
zirvenin simgesi cevizli lokum *

daha nick altından ateş edicem to be continuous

kürdistan'da savaş var

haftasonu tekyöne gitmek, avm tuvaletlerinde koli alıklamak, bu akşam favori dizinin yayını, facebook'ta kedili videolar, ayfon altı es almak varken ne savaşıymış. aman boş ver. sanki bana savaş var dimi ama...

(bkz: ne savaşı biz pembe dizi izliyorduk)
(bkz: yugoslavya)

ayı sözlük 2016 erken yılbaşı zirvesi

beylikdüzünde karargahı kurup viyana kapılarına dayanalım. çok mantıklı...

ps: benim gönlümde yatan aslan honolulu zirvesi.

ayı sözlük zirvelerinin yapılma sebebinin koli bulmak olması

onca zirvede bir tane bile koli bulamışlara ne ani biz çirkin miyiz dedirtten başlıktır. bu konuda sözlükteki deneyimli arkadaşların kurs açmasını talep edilmektedir.

lezce.com erişim engeli

lezce.com müstehcen ve türk aile yapısına uygun olmadığı için engellemiş. parkta hem cinslerine öpücük atan namazında niyazında amicalardan olmadığımız için bizde sıramızı bekliyoruz bakalım. bundan sonra entrylere besmele ile başlayalım (!)

lezce.com

türkiye'nin tek lezbiyen arkadaşlık sitesi 15.11.2015 tarihinde bilgi teknolojileri kurumu telekomünikasyon iletişim başkanlığı tarafından müstehcenlik gerekçesi ile kapatıldı.

http://ayisozluk.com/lnk/a0d5c2

(bkz: lezce.com erişim engeli)

pisuvardaki siyah kil 3

bugünkü itirafı sözlükte büyük heyecan yaratmıştır. kendisine gelen hediyeleri sözlükte ihtiyaç sahiplerine dağıtacağı merak konusudur.
(bkz: birinç)
(bkz: ben değil bir arkadaş için)*

ellen degeneres

miley cyrus ile yaptığı wrecking ball usülü ipimle kuşağım sikimle taşağım yorumu ve oyunu beni benden alan show kraliçesi. yardım kuruluşlarına ve ihtiyaç sahiplerine yaptığı bonkör desteklerle fark yaratır.

  • /
  • 156
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 3105

gökyüzünde yalnız gezen ayılar

fade out

efsane kliptir. zamanında sezen aksuda bir klibinde benzer tekniği kullanmıştır. fazla söze gerek yok buyrun burdan yakın.

bursa

son 10 yıl içerisinde kamuoyuna yansımış ya da yansıtılmamış düzinelerce gay ve trans nefreti olayı vardır bursa'da. son üç yılda 15 ten fazla trans ve eşcinsel türlü sebeplerle öldürüldü. bunların ancak bi kaçı medyaya yansıdı. gerisi sümenaltı... dahası burda sorgusuz sualsiz lan ibne diye saldırırlar ruhunuz duymaz. çünkü bursa ülkenin kültürel çeşitliliği istanbuldan sonra en çok olan yeridir. hal böyleyken kültürel çeşitliliği hazmetmemiş anlamamış bir sosyokültür hakimdir.

bir bursa kanunu olarak gaylerle kuytuda sikişilir, kamuda görünce zorbalık yapılır ya da saldırılır. saldırırsa içindeki dürtüyü bastırıyor ve rahatlıyor sanıyor andavallar. yani kısacası klasik muhafazakarlık , aşırı milliyetçilik yuvası davranışları had safhadadır. lgbti yaşamı için dengesiz, extra temkinli olunması gereken ve diğer metropollere göre kısıtlı rahatlığı olan bir yerdir. herhangi örtülü ya da resmi gay cafe ya da mekan yoktur. şehir genelinde gay toplanma alanı, bir hotpot oluştuğu anda milliyetçiler gelir olay çıkarır. yıllar önce bursa'da düzenlenen onur yürüyüşüne katılanlara sokak dayağı atılmış, linç etmeye kalkışılmıştır. nasıl bir hazımsızlık siz düşünün. madi , koli , laço , sipet ...vb gibi genel lubunca kelimeleri konuşurken bursa'da anlaşılmayacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

iyi yanı hiç mi yok... nilüfer ilçesi ülkenin en refah 10 ilçesinden biridir. nilüfer belediyesi lgbti kapsayıcı olmaya calışır. iyidir ama burada yaşam şehrin diğer bölgelerine göre oldukça pahalıdır. araban varsa orda yaşamaya çalışırsın. özgür renkler lgbti derneği nilüfer belediyesi desteği sayesinde faliyet göstermektedir. dernek ve belediyenin ortak çalışmasıyla anonim test merkezi kurulmuştur.

şehrin batısı nispeten daha iyi görünse bile bursa'nın huyunu suyunu alan herkes ilk paragrafta bahsettiğim örtük davranışlara sanki kuralmış gibi uyar. hani bir yazar tayin düşünüyorum demiş. bunları söylemek boynumun borcudur.

alternatif yerler:
(bkz:antalya)
(bkz:izmir)
(bkz:mersin)

big in japan

aslında en iyi coverlarından birisi ane brunun ağlamaklı, ince sesiyle ve muhteşem gitarı eşliğinde söylediğidir. sözlerinin hakkını vererek söylemiştir. * *

köpek bok yemekten vazgeçmez

değişmeye inatla karşı durulduğunda elde edilen kaçınılmaz bir vazgeçiş ve yeniliştir. hayatını her zaman aynı girdapta yaşamaktır. utanç verir.

(bkz: yenilgiyi kabullenmek)
(bkz: maça yenik başlamak)

islam'da eşcinsellik

şirinler

* uzun uzun yıllar önce, ormanın derinliklerinde, küçük mavi yaratıkların yaşadığı gizli bir köy vardı. onlar kendilerine şirinler derlerdi. çok iyiydiler. ve sonra korkunç büyücü gargamel vardı. o kötüydü...
" gargamel= aa! şirinlerden nefret ediyorum. * sizi yakalayacağım. yıllarca uğraşmam gerekse bile sizi ele geçiricem. hepinizi hi he he he he he heeeeee! * oooo! sizi yakalayacağım. elbet bir gün yerinizi bulacağım. o zaman... o zaman pişman olacaksınız. "
* bir gün ormana yolunuz düşerse etrafı dikkatlice dinleyin. belki gargamel'in çığlıklarını duyabilirsiniz. ve iyi bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz.

yazarların hatırladıkları en eski anıları

* 5-6 yaşlarındaykende bir deniz maceram vardır. yazın sahilde tanıdık ailelerle düzenlenmiş bir plaj aktivitesiydi. bende suyu seven, derisi sünger bob olana kadar sudan çıkmayan bir çocuktum. tabiki annem bu durumu ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir çocuk olduğumu bildiği içinde sürekli diken üstündeydi. * ne hikmetse yüzmeyi bilir halde doğmuştum ama önlem olarak kolluk takarlardı. o kolluklar her 5 dakikada bir ailem tarafından takılır ve benim tarafımdan çıkartılırdı. kıyıda oynamayı reddederdim her zaman. açılmak isterdim.

neyse tüm aileler denizin, yaz gününün tadını çıkartıyordu. * gruptaki erkekler mangal, tavla alıp, sandala atlayıp biraz açılmayı planlıyorlardı. kadınlar ise güneşlenip dedikodu yapmayı. *. hal böyleyken bende babamlarla tüm erkekler gibi sandala binmeyi istedim. annem buna pek sıcak bakmıyordu. ama babam ben hallederim bir şey olmaz havasındaydı. öyle böyle derken bende sandal ekibine dahil olmuştum artık. çünkü yanımızda diğer ailenin ben yaşlarındaki bir oğlu daha vardı. onun binmesi ama benim binmemem ufak çaplı bir kriz çıkartacağıma delaletti. * neyse biz ikisi mayolu çocukla birlikte toplamda 6 erkek olmak üzere sandalla açılmaya başladık. ben ve diğer çocuk haricindeki erkekler mayolu değil, giyinikti. * tam bilemiyorum ama çok açılmadık. olsa olsa kıyıdan 25-30 metre falan. çünkü o mesafeden annemin hareketlerini net bir şekilde görebiliyordum. kadıncağız ikide birde kayığı gözleyip duruyordu. hatta annemin ifadesine göre o an diğer kadınlar merak etme, o kadar adamın içinde bir şey olmaz diye anneme söyleyip durmuşlar. *

neyse kayık sabitlenmiş, tavla açılmış ve mangalda da mısırlar pişirilmeye başlanmıştı. plana göre pişen mısırlar iskeleye getirilip kadınlara da ulaştırılacaktı. iskele ile de olsa olsa 10 metre var yada yoktu aramızda. babam bu arada tavla oynuyordu. bende arkasında " aslan babam hadi yen " gibisinden gaz veriyordum. fakat gaz vermemdeki amaç biraz farklıydı. bu sırada kollukları yavaş yavaş çıkarıp suya atlayacaktım ve kıyıya yüzecektim. böylece çocuk aklımla yüzdüğümü ispat edecektim sanırım. neyse ben gazlama eşliğinde kollukları çıkartıp fark ettirmeden kenara koydum. ve yine fark edilmeyecek bir anı gözetip sandaldan kendimi yavaşça denize bıraktım. sandalda keyifler öylesine yerindeydi ki; kimse böyle yaptığımın farkına bile varmamıştı. kimin aklına gelirdi ki... * neyse ben iskeleye doğru yavaş yavaş yüzmeye başladım. bu sırada annem tetikte olduğu için bir kaç dakika içinde durumu fark etti ve feryat figan olayı sandaldakilere haber vermeye çalıştı. tabi bu sırada ben iskeleye varmak üzereydim. tüm kadınlar ve plaj ahalisi iskelede toplandı ve sandala " çocuk suda " diye bağırınmaya başladı. bunu duyan sandal ahalisi bir anda ayaklanınca da... beklenen durum gerçekleşti ve sandal alabora oldu. bende bu sırada iskele kenarındaydım artık. olay sonrasında annemin telaşla karışık beni azarlayışını ve daha sonrada gevrek gülüşünü hatırlıyorum. hatta bu sebepten annem bir süre babamı fena diline dolamıştı. ardından babamdan yediğim temiz bir sopa sayesinde bu olanlar hafızama kazınmış oldu. tadı hala ruhumda yankılanır.

yazarların hatırladıkları en eski anıları

sayfiye yerinden bir bahçe yağmalaması anım vardır. 5 arkadaş şehrin biraz dışındaki bir bahçeye göz dikmiştik. adama inat gider ne varsa yerdik. tabi annelerimizde tok karnına geldiğimiz; hatta sonrasında motoru bozduğumuz için bu duruma anlam veremezlerdi. bahçe sahibinin her zaman kullandığı yol bizim oturduğumuz yere yakındı. amcayı motor üzerinde uzaklaşırken gördüğümüzde aynen bahçede alırdık soluğu. kiraz senin, elma, kayısı, dut benim yer dururduk. hatta bir kaç sefer yakalanmanın eşiğinden bile dönmüştük.

neyse yine böyle bir gün amcayı uzaklaşırken gördük ve bahçeye daldık. ben dut ağacının tepesine tırmandım. diğerleri de şurda var, burda var, şu tarafta çok var diye beni yönlendiriyorlardı. böyle yönlendirdikleri bir anda bir hışımla " kaç laaaan geldi " diye bağırınıp topukladı arkadaşlar. bende ağaç tepesinde mal gibi kaldım. hemen ardındanda bahçenin sahibi adam geldi. işte o an tarrağa yan bastığım andı. adam sövüyordu. dal parçası, ufak tefek taş, toprak atıp duruyordu. bana da yavaş yavaş aşağıya inmekten başka bir çare kalmamıştı. ağaçtan inerken o an bir fikir geldi ve " ne kaybederim " diyip uygulamaya karar verdim. aşağıya iniğimde adama konuşması bozuk, bir spastik çocuk numarası yapmaya başladım. " amca aldık biz, onlar dedi , gittiler amca " gibisinden devrik, cümle etmeyecek düzensiz kelimeler kullanıyordum. hatta sürekli kafamı rastgele sağa, sola, aşağı, yukarı yavaşça haretket ettiriyor, hafif eğilip kalkıyor ve gözlerimi rasgele oynatıyordum. neyse adam bağırınırken bir anda sakinledi. acıdığını belli eder haldeydi, yüzünde görmüştüm. yani benim spastik olduğuma inanmıştı. işin iyi tarafı bahçe sahibi vicdanlı çıkmıştı. * neyse bizim amca " oğlum yapmayın etmeyin... isteyin benden... ben size veririm.... ama bu hırsızlık günah... " gibisinden cümleler kurmaya başladı. bende bozuk konuşmalarla, rastgele hareketler eşliğinde " amja amjaaaaa annem var benim. anneme gidicem ben amja " falan diye saçmaladığımı hatırlıyorum. * sonra bizim amca hemen motorundan 2 tane boş torba çıkarttı. torbalara da bahçesindeki elma, kiraz... gibi bilimum meyvalar doldurarak beni yolcu etti. önce kendisi götüreyim diye ısrar etti ama ben " gidicem ben giderim çocuk değilim ben. ben pilot olucam " gibisinden 4-5 yaş cümleleri kurdum. neyseki ikna oldu yavaştan yavaştan aldım torbaları ve eve geri döndüm. diğer çocukların yanına gittiğimde elimde torbalarla geri geldiğimi gördüklerinde mal olmuşlardı.

neyse aradan bir kaç hafta sonra bizim amca ile pazarda karşılaştık. işin garibi meğer bizim amca annemin sürekli kiraz aldığı adammış. ben alı al moru mor kaldım öyle. ağzımı açamadım. tanıyacak diye üç buçuk attım. neyseki tanımadı ama bunu yaşamak rol kabileyetimin olduğunu ve kullanabildiğimi gösterdi bana. her ne kadar utansamda; yaptığımın matah bir şey olduğunu bilsemde; ikna edici bir rol kabiliyetim olduğundan emindim artık.

gökyüzünde yalnız gezen ayılar

aileye açılmak

aileye karşı yapılmış bencilce bir açıklamadır. kendimizi düşünüp rahat yaşama isteğini açığa çıkartmak için bu durum dile getirilir. fakat gerçek böyle değildir. hayat daha da karışır, saklanması gereken bir eşyaymışçasına sokakta sizinle rahat edemezler, her hareketinizi, her bakışınızı duruşunuzu, sözünüzü yargılar hale gelirler. olası girişimler söyledir:

- anne ben bir denizatı olmak isityorum. yani istemiyorumda farkındayım ben bir denizatıyım.
-aaa! yavrucum o nasıl şey öyle hay allah! senin baya bir aklın karışmış. nazara gelmişsin sen... olmaz öyle şey. feytullah hocaya götüreyim seni bir güzel üfleyiversin sana hiçbirşeyin kalmaz.


-baba ben şerimanla beşik kertmesi olamam. bundan sonra korhan ile aynı evde yaşayacağız?
-ne demek olamam yavrucum. sen onu bunu boşver. dayınlar yeni ev için temel kazıyorlar. benle gel de temeli kaz bende (üstüne) beton dökeyim.

ancak ve ancak sosyal ortam itibarı ve dernekler vasıtasıyla bu durum açıklanmaya çalışılabilir. bu tür yardımlar alınabilir. böylelikle bencillik dediğimiz şey bir nebze birbirinizi anlamaya dönük bir çabaya dönüşebilir. yalnız olmadığınızı ve durumunuzu en iyi şekilde anlatmanıza yardımcı olacak bir topluluk anlaşılmanızı ufak da olsa kolaylaştırabilir.

sözlüğün suyunun çıkması

suyunu da taze tüketmek gerekir yoksa bir boka yaramaz ama asıl vitamini kabuğundaymış *

aids

ayran gönüllü bünyenin başına gelmesi olası bir hastalıktır.

(bkz: kim vurduya gitmek)

kadınsı vs ayı

kadınsılık toplumumuzda olduğu kadar malesef bizim aramızda da tartışma konusudur. hatta çoğu zaman kadınsı tabirleri üstü kapalı bir aşağılama ünlemi olarak birbirimize dahi kullanıyoruz. sanki kadınsı tipleri görmezden gelmek özellikle de ayı olmanın getirdiği doğal bir sonuçmuş gibi görülüp yaşanıp gidilmektedir. elbette bu söylediklerimi tüm ayılara mal etmek doğru değildir. fakat bizler erkek görünüşümüzle eşcinselliği çağırıştırmadığımız için korunaklı durumdayız. ama genel tavrın temellerinin bu olduğunu da inkar edemeyeyiz. ister kabul edin ister etmeyin ama kadınsı davranan ya da kadınlığı seçenler kadar cesaretli değiliz. öyle olsaydık kim ne derse desin lgbt kimliğimizi söylemekten çekinmezdik. bu da(bende dahil) bizim seçimimiz ne de olsa. çünkü ayılar haricindeki diğer lgbt bireyler haklarına sahip çıkmak için canla başla bu hayatta mücadele ediyorlar. kendi sosyal grubuma laf etmek hoşuma gitmiyor ama ben dahil çoğumuzun buna cesareti yok. çünkü onlar toplumda parmakla gösteriliyorlar ve saklansalar bile göze batıyorlar. bu nedenle kendi yaşamlarını korumak, kabul ettirmek için herkesdendaha çok savaşmak zorundalar.

kadınsı davranışları kimimiz geyiğine yapabilmektedir. hatta aynaya baktığında kendini katıksız erkek ve hetero gören feminenler bile vardır. ama gel gelelim mesele toplum önünde cereyan edince genelde no femme tavırlarını ilk sergileyenlerde, bu tür kadınsılar olabilmektedir. bu da ayrı bir tezattır. sözlüğün ilk kurulduğu zamanlarda no femme akımını destekleyen kimi yazarcanlar sayesinde bir hayli kan kaybetmişizdir. ay lı maylı konusmalarla süslü, feminen repliklerinin olduğu girdiler eksilenir hatta o kişiler rencide edilirdi. kimisi de bunu geyiğine yaptığını bildirip sözlük içinde hor görülmekten kurtulurdu. bunun olduğuna inanmayanlar, inkar edenler için arama butonu sebildir. özellikle de 2010 ve 2011 yıllarına bir göz atın derim


işin asıl boktan tarafıda deminden beri bahsettiğimiz gibi ötekiler arası bir tür hiyerarşi yaratmaktır. yani piramidin en altında kadınsılar, kadınlar, trans bireyler; ondan sonra lubunlar, sonra etnik eşcinseller ve en tepede de ayıların varolduğunu sanan bir mantık var. bu konuda yok diye tepinseniz dahi var malesef. fakat komedinin dik alası da benzer şeyleri hissedip, arzulayıp birbirimize tepeden bakmamızdır. neyseki bu tavırlar artık sözlüğümüzde bariz şekilde yok.hatta bazılarının aklı başına gelmiş ya da sözlükte artık bu ayrımcılığın hoş karşılanmayacağının farkına varıp ona göre davranıyorlardır.

çoğu zaman kadınsı kişileri bir eş, bir sevgili olarak görmemekle, iletişim kurmak arasındaki farkı tam olarak bilmiyoruz. kadınsı tavıra alışık olmayabiliriz. hatta bizim yaşam penceremize de aykırı olabilir. fakat! aynı ortamda bulunduğunuzda onları görmezden gelip ya da parmakla göstermeye de hakkınız yoktur. bu manada şundan da bahsetmeden edemeyeceğim. 1 kadınsı lubun dostum vardı. onunla aynı ortamdayken sanki kendi eşcinselliğiminde görünür olduğunu düşünüyordum. yani üzülerek söylüyorum ki malesef bu duyguyu bende yaşadım. fakat bunları düşünmüş olsam dahi kendime yapıldığı gibi bende onu ötekileştiremezdim. zamanla asıl endişe ettiğim şeyin onun kadınsılığı olmadığını anladım. çünkü ne zaman ağlayasım gelse kapısını çalabiliyordum. ne zaman isyan etsem ona içimi döküyordum. zamanla anladım ki benim asıl çekindiğim onun kadınsı lubun kimliği değildi. asıl tehlikeli olan şey; yüze gülen arkadan konuşan, ne istediğini bilemeyen, riyakar, her defasında herkesi suçlayan, kendini kaf dağında sanan, kirli ve zayıf karakterli insanlardı. kadın kimliği ile bir sorunum yoktu. sonra mı ne oldu. bu gururlu ayi(!)* bi boka cesaret edemeyip türkiyede kaldı. o ise isveçte hayat kurdu. kapiş? yani bu anlattığımda genellenemez. her kadınsı hak ettiği yaşama kavuşamıyor malesef ama bizden daha cesurlar. bunuda unutmayın.

herhangi bir pride'ta onları en önde görürsünüz. neredeyse hepsi gider pride'a. çünkü hakları olan yaşamı kabul ettirebilmek, bizimde ahkam kestiğimiz ama çekindiklerimizi görünür hale getimek, burdayız demek için pride'a giderler. biz ayılar bunları asla yapmıyoruz demekte ayıptır ama yaptığımız kısıtlı. hele hele türkiye bizi tanıyarak eşcinselliği anlamaya başlayacaksa bu çabalar onlarınkinin yanında kısıtlı. çünkü toplumda eşcinsel demek kadın demek ve biz bunun öyle olmadığını gösterebilen bir topluluğuz. bunun bir kimlik olduğunu daha somut anlatacabilecek bireyleriz.


not: ey ahali bahsi başlatıyorum bu entry en az 10 eksi alacak. 1'e 10 bahis başlamıştır.

aşk istemek

heteroların ben karı istiyem serzenişinin *ayılarca ben ayı istiyem olarak söylenmesidir.
Henüz takip ettiği biri yok.