netflix'in madem orksun alem korksun temasıyla türkiye'ye özel reklam yayınladığı uzun metraj filmi.
orklar, insanlar, elfler, cüceler derken "orta dünya'da elfler batıya göç etmeseydi, orklar soykırıma uğramasaydı ve cüceler mağaralarında kaybolup gitmeseydi ortalık bu hale gelecekti sanırım" düşüncesine kapıldığınız bir film ortaya çıkmış netflix'in ellerinde.
bu filmi bu kadar ön plana çıkartan tek bir durum var aslında: netflix'in bol bol reklam yapması! ciddi bir pr çalışması yapıldı bu film için; çünkü 90 milyon dolar civarında bir bütçeye sahip. harcanan paranın karşılığını almak için, doğal olarak reklamın dibine dibine vurdular.
bright, los angeles'ta geçen bir polisiye hikaye aslında. imdb puanı 5-7 arasında gidip gelen polisiye-aksiyon filmlerinden pek bir farkı yok. iki polis memuru, tesadüfen çatışmalı olayların içine düşerler ve bir anda hayatlarının en tehlikeli, en kanlı, en korku dolu gecesini yaşamaya başlarlar. bu noktada, bright'ı muadillerinden ayıran özelliği, içerisinde geçtiği dünya oluyor.
bright, tolkien'in bize hediye ettiği orta dünya'dan aşina olduğumuz türlerin yaşadığı bir dünya. yani insanların yanı sıra orklar, elfler ve cüceler de bu dünya tasvirinin içerisinde yer almaktalar. (ancak cüceler hiç görünmüyor, sadece ismen geçiyorlar). filmin baş rolünde yer alan iki polisimizden birisi, normal bir insanken, diğeri polis teşkilatı içerisinde yer alan ilk ork olarak karşımıza çıkmakta. filmin teması bu bakımdan güzel; bir insan ve bir ork. hem de polis. hem de bu günkü dünya düzeninde!
filmde elflere baya giydirmiş durumdalar; zira elfler, toplumun kaymak tabakasını oluşturup, her şeyi yöneten sınıf durumundalar. onların kuklaları olarak insanlar görünmekte, en alt tabakada ise, gettoları dolduran orklar bulunmakta. kısacası katmanların yerleşimi bakımından da toplumsal yapın güzel kurgulanmış.
gel gelelim filmin en eksi yönlerinden birisi, yaşanılan dünyanın geçmişine dair veya toplumsal yapının durumuna dair çok fazla bilgi verilmemesi. film içerisinde sürekli olarak adı anılan bir dark lord var; ancak hikayesini öğrenmek pek mümkün değil. sadece bu da değil, orkların dark lord ile bağlantısı, dünyanın diğer kısımlarındaki yaşamlar, cüceler(!), büyünün durumu, aşırı uç gruplar vs. vs. bu saydıklarım film içerisinde olan; ancak haklarında pek bilgi verilmeyen konular. iki saatlik süre içerisinde aksiyon sahnelerine ve görselliğe yüklenmek adına çok daha güzel işlenebilecek bir hikayeyi, basit bir "amerikan polis kovalamacasına" dönüştürmüşler.
hikayenin eksiklerini bir kenara bırakırsak, filmdeki makyajların çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim. ayrıca filmin iki baş rolü arasında geçen dialoglar yer yer çok eğlendirdi. birbirlerine laf sokmaları, sataşmaları ve yer yer ırkçı(!) davranmaları filmi zenginleştirmiş. aksiyon sahneleri, polisiye bir filmden beklenecek düzeyde. ne çok abartılı ne de çok yavan. bu sayede film, iki saat sürmesine rağmen kendisini izlettiriyor.
eğer yapacak başka hiçbir işiniz yoksa ve izleyecek başka hiçbir şey bulamadıysanız, bright izlemek için ortalama bir seçim olabilir.
ayrıca netflix, devam filmi için de kolları sıvamış durumda.
fuckbuddy'nin ve arkadaş'ın kesişim kümesi olan enteresan statü.
en güzel yanı seviştiken sonra konsolda oyun oynayıp "yahu bizim okulda .... bir kız vardı o ne yaptı biliyor musun?" gibi muhabbetlere girilebiliyor olması.
sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte insanların içerisinden fırlayan garip yaratıksal özelliklerden biridir aynı zamanda. bir ortamda sürekli ilgi odağı olma, herkesin dikkatini çekme isteği ve bu yolda her türlüğü absürtlüğü yapma durumudur.
her tasarımda, tasarımcıyı çileden çıkartmak için en az üç defa söylenmesi gereken söz.
ondan sonra vah efendim tasarımcınız klavyeyle müşteri dövüyor,
yok efendim grafik tasarımcılar tahammülsüz,
aman efendim grafik tasarımcılara da laf söylenmiyor vs. vs. vs.
düzenli olarak kaynatılıp kür şeklinde her akşam içildiği taktirde erkeklerde sperm artışı ve ereksiyon süresinde uzama sağladığı bilinen bir bitkidir.
cinsiyetçiliğin negatif özellikler kadar öznel olarak pozitif özellikler de içerdiğini öne sürmüşlerdir ve onlara göre bu durum cinsiyetçiliğin çelişik (ambivalent) olmasını sağlamaktadır.
teoriye göre cinsiyetçilik iki alt faktör barındırmaktadır. bunlardan ilki olan hostile sexism, cinsiyetçiliğin negatif yönlerini içerirken, benevolent sexism öznel-pozitif yönlerini kapsamaktadır.
16 mayıs 2017'de (gilzi:playstation 4) ve (gilzi:xbox one) için, 25 ekim 2017'de ise pc için piyasaya sürülen dövüş oyunu.
konsol için ilk çıkartıldığında, pc oyuncularını ikinci plana attıkları iyi sağlam küfür etmiştim (gilzi:netherrealm studios)'a; kulakları benim gibi oyuncular tarafından iyi çınlatılmış olacak ki beş ay sonra pc sürümünün de piyasadaki yerini almasını sağladılar.
(gilzi:warner bros.)'un hem (gilzi:midway)'i hem de (gilzi:dc evreni)ni satın almasından sonra dc evrenini temel alan bir dövüş oyunun gelmesi çok uzun sürmemişti. (gilzi:mortal kombat)'ı oyunculara sunan ekibin, (gilzi:mortal kombat vs dc universe) ile giriş yaptığı sonrasında ise (gilzi:mortal kombat ix) ile dövüş oyunlarındaki mortal kombat kültünü yeniden canlandırdığı adımlardan sonra (gilzi:injustice: gods among us) ile (gilzi:batman)'in (gilzi:superman)'i tokatladığı, (gilzi:harley quinn)'in (gilzi:martian manhunter)'a kafa tuttuğu eğlenceli ve ekstrası bol bir oyuna sahip olmuştuk.
ilk injustice oyunundan 4 yıl sonra çıkartılan injustice 2 ise, netherrealm studios ekibinin, her oyunda daha da gelişerek ilerlediğinin canlı bir kanıtı durumunda. bir sene mortal kombat, bir sene injustice döngüsüne giren netherrealm studios dövüş oyunlarındaki sisteminin ne kadar sağlam temellere oturduğunu kanıtladı ve injustice 2 ile çıtayı daha da yukarı çekti.
injustice 2, ilk injustice oyununu ile bağlantılı bir senaryoya sahip olsa da, hikayenin tam olarak ne olduğunu anlamak için iki oyun arasında çıkartılan injustice çizgi romanlarını okumak gerekli; çünkü oyunun senaryo modu bu çizgi romanların devamı aslında. ilk injustice oyunu sonrasında joker, superman'in zihnini bulandırarak hamile olan lois lane'i öldürmesine sebep olmuştur; devamında ise metropolis'in ortasında bir bomba patlatarak büyük bir katliam gerçekleştirmiştir. bu durumun sonrasında superman kontrolünü kaybederek joker'i öldürür ve justice league'in suçluluları öldürmeme konusundaki kuralını bozar. bu durum kahramanlar arasında bir ayrışmaya yol açar. superman, artık kuralsız olmayı seçer; ancak sahip olduğu tehlike sebebiyle yakalanır ve özel bir tesiste hapis tutulmaya başlar. olayların diğer kanadını yöneten batman ise brother eye isimli bir makine ile justice league metaforunu devam ettirmeye çalışır. oyun senaryosunun patlama yaptığı nokta ise braniac'ın dünyaya saldırmasıdır. hem braniac tehlikesi hem de justice league'in kendi içerisindeki çatışmalar çerçevesinde ara sahneleri film gibi izlenebilecek bir senaryo modu tasarlamışlar.
ilk oyun, sonradan eklenen dlc'ler ile toplamda 21 karaktere sahipken injustice 2, ilk andan 28 oynanabilir karaktere sahip olarak geliyor. şu ana kadar ise açıklanan 10 dlc karakter bulunmakta. bu bakımdan injustice 2 geniş bir karakter yelpazesi ile karşımıza çıkıyor. dlc karakterler içerisinde orijinal dc karakterlerinin yanı sıra hellboy, sub-zero, raiden ve ninja kaplumbağalar gibi tamamen renk katması için tasarlanan karakterler de bulunmakta.
dövüş sistematiği injustice: gods among us'tan alıştığımız sistemin devamı. hatta comboların ve özel hareketlerin yapılması daha kolay bir hale getirilmiş. elbette bu durum, bir kaç seri komboyu öğrenip sadece o hareketler ile oyunu kazanmaya çalışan sinir bozucu ergenlerin artmasına sebep olmakta.
mortal kombat x'de yer alan faction wars benzeri olarak inustice 2'de guild oluşturma veya daha önce oluşturulmuş guildlere katılma durumu ortaya çıkartılmış. günlük ve haftalık olarak verilen guild görevlerini tamamlayarak ekstra içeriklere sahip olabiliyorsunuz.
injustice 2'nin en büyük yeniliği karakter özelleştirmelerinde saklı. önceki oyunlarda sadece profilinize bağlı olan seviye ilerlemesi sistemi bu oyunda karakterlere de yansıtılmış. bir nevi rpg havası oyuna eklenerek her karakterin seviye ilerlemesi ve güç dengelerini değiştiren gear sistemi aktif edilmiş durumda.
nedir bu gear sistemi?
her karakter 4 temel skill üzerine kurulu bir güç dengesine sahip: str // abl // def // hp
oyun içerisinde kazandığınız "moher box"ları açarak, karakterler için tasarlanmış ek kıyafet parçalarına yani gearlara sahip olabiliyorsunuz. elde ettiğiniz gear parçaları, bir rpg oyununda olduğu gibi farklı özelliklere sahip olabiliyor ve karakterinizi sadece görsel olarak değil güç olarak da özelleştirmenizi sağlıyor. bu sayede, farklı oyun modlarında karşılaşan aynı karakterler, birebir aynı güçlere sahip olmaktan kurtulabiliyor.
injustice 2, standart oyun modlarının yanı sıra "multiverse" ismini verdiği ek bir oyun moduna sahip. bu modda, karakterlerinizi çeşitli event'lar içerisine sokarak fazladan görev yapabiliyor ve bolca ek motherbox veya gear kazanabiliyorsunuz.
oyunun dövüş mekaniği ciddi anlamda detaylı ve seri olacak şekilde ayarlanmış. hem arena ile yaşanan etkileşimler, hem atak güçlendiriciler hem de karakterlerin kendilerine has özellikleri ciddi anlamda oynayışı etkilemekte. karakterlerde uzmanlaşmak zaman istemekte. yani tekken'deki gibi "hadi gel seni bir de batman'le / joker'le / darksaid'le döveyim demeniz zor. bir karaktere yapışıp kalıyorsunuz adeta.
oyunun yapay zekası biraz torpilli. orta zorlukta keyifli dövüşler yapabilirken, "hard"a çektiğiniz anda yapay zeka size hardcore girişmekte. story modda yer alan green lantern vs aquaman dövüşünü geçebilmek için 40'a yakın rematch yapmam gerekti.
oyunun standart versiyonu steam'de 149 tl; ancak farklı sitelerde 110tl'ye bulma ihtimaliniz var. dlc karakterleri ise şu an için biraz yüksek fiyatta. oynamayacaksanız dlc karakterleri almak biraz mantıksız. her bir karakter 18tl'den paketler ise 50tl'den satışta. indirim dönemlerini takip ederek belirli karakterler alınabilir belki.
ietf tarafından belirlenen internet kurallarının 34. numarada yer alanı.
rule 34: "eğer bir şey var ise, pornosu da vardır. istisna yoktur."
google amcaya soracağınız herhangi bir şeyin sonuna "rule 34" yazarak bu durumun doğrulamasını yapabilirsiniz.
ileri düzey doğrulamalar için işin uzmanlarına* danışın.
"punk-rock tried to kill the metal / but they failed, as they were smite to the ground
...
punk-rock tried to destroy the metal, but metal was much too strong"
101 kadınla birlikte reverse gangbang rekoru kıran porno oyuncusu.
ilişkilerin çoğunluğu oral seks şeklinde gerçekleşmiş olsa da, kendisi the world's luckiest man olarak anılmakta.
ek: agustos 2006'da 43 yaşında intihar etmiş.
porno sektöründe ise yaklaşık 1100 filmde yer almış.
the world's luckiest man??
kime göre neye göre?? tabi ki heteroseksüellere göre...*
porno sektöründe ilk kez gang bang tarzında film çeken ve oynayan porno yıldızı.
the world's biggest gangbang filmi ile porno sektörüne giriş yapmıştır.
1995 yılında, 10 saatte 251 erkekle birlikte olmuş. filmin telifi adına kendisine ödeme yapılmamış. hakkında sex. the annabel chong story adında bir belgesel çekilmiş, ayrıca ismi chuck palahniuk'unadı ölüm pornosu kitabında da geçer.
panseksüellerle birlikte en renkli insanlar topluluğu. bunları buldun mu muhabbetini kaçırmayacaksın. o anlatacak sen dinleyeceksin.
keşke herkes biseksüel - hatta panseksüel - olsa.
lgbti komünitesince bile ön yargıyla karşılanan cinsel yönelim.
"kafa karışıklığı"ymış... cinsel yönelimin insanın doğası olduğunu unutup bir ideoloji sanmaya başlarsanız, biseksüellik de size çelişki gibi gelir.
"kapitalist komünist"le biseksüelin arasında bir ton fark vardır halbuki.
hem erkeklerden, hem de kadınlardan hoşlandığınızda vücudunuz buga girip kendini imha etmez.
her biseksüel, kadın bulamayınca erkeğe meyleden hetero abaza değildir.
mesela ben biseksüelim. kadına aktif, erkeğe pasif. ilginç değil mi? ufkumuzun yetmediği yerde "yok öyle bir şey; mümkün değil!" demek yerine, bir düşünsek, çok daha kolay olacak her şey.
o kadar uzun yazılar içinde o kadar saçmalıklar var ki.
her biseksüeli aynı sanıp kesin yargıyla konuşmak aymazlıktan öte değil. nefretinizde boğulmanız dileğiyle.
toplumsal değerler veya ahlaki kurallar bu adamlara "haa canım madem eşcinselsin, büyür! kendi duygularını yaşa, kimseden çekinme. hayat senin hayatın" diyecek kadar cesur değilse, kusura bakmasın ama onu hapsettiği ve yaşamak zorunda bıraktığı hayatı sorgulamaya da hakkı yok.
hangi ahlak pardon?
hayatının baharında katledilen transların, ahmet yıldız'ların kanına gömülen ahlak mı?
gündüz dalga geçip, gece koynuna girdiği travestiyi katleden adamın ahlakı mı?
benim kişisel alanıma girmediği sürece, canıma, malıma kendi bireysel değerlerime burnunu sokmadığı sürece kimseyi sorgulamaya hakkım yok. herkes hayatını yaşasın.
sizin tabirinizle -aldatılan- kadına gelince; hayattaki tek başarısı "evlenmek - koca bulmak/ çocuk doğurmak" olan bir kadının ödediği bedel olarak bakmak lazım belkide.
temmuz ayı çalışmalarımıza ek olarak sözlük röportajları sayfamızda iki yeni bölüm sizleri beklemekte. interaktif sözlükler sıralaması kapsamında devam ettiğimiz sözlük röportajları çalışmamızın temmuz ayı konukları bol sözlük ve ayı sözlük oldu. her iki sözlüğün yöneticilerine de röportaj teklifimizi yanıtsız bırakmadıkları için teşekkür ediyoruz.
sözlük röportajlarını okumak için buradan devam edebilirsiniz.
bir sorun olarak gormedigim duruma sahip bireyler. olay 'evli biseksueller ile iliski yasamak' olarak degerlendiriliyor sanirim. biseksuel bir birey pek dogal olarak sevdigi insan ile evlenebilir, bunda bir sorun yok. illa biseksuel diye de kisinin habire farkli partnerler edinmesi de gerekmiyor.
8 ay önce tesadüfi bir şekilde haberdar olduğum, devamında kayıt olup kimi girdileri zevkle, kimi girdileri surat buruşturarak okuduğum; buna rağmen ilk gördüğüm andan bu yana belirli hamleleri yapması gerektiğine inandığım sözlük.
ayı sözlük'ün 2011 yılında bu yana faal olduğunu öğrenmek için herhangi bir arama motoruna "ayı sözlük" yazmak yeterli; kuruluş aşamaları, fikirleri vb. bir çok bilgiye sahip link pat diye çıkmakta önümüze. interaktif sözlükler sıralamalarında yer alan bir çok sözlüğe nazaran köklü, tematik görünse de aslında öyle olmayan, açık fikirli ve zengin içerikli bir sözlük burası. belirli bir yazar kitlesi var (ki eskiden bu kitle daha genişmiş) ve şu ana kadar hiçbir sözlükte görmediğim kadar geniş bir sosyal medya ağına sahip. sadece facebook, twitter, instagram değil google+, pinterest ve tumblr gibi interaktif sözlük platformlarının ikinci hatta üçüncü plana attığı alanlarda da ayı sözlük'ü görmek mümkün.
sosyal medyanın yanı sıra ayılarock ve homojen dergi gibi dirsek temasındaki alanlar ve çalışmalar ayı sözlük'ün değerini yükseltmekte
ancak
ayı sözlük, bir sözlük olarak yenilenmeli ve alt yapısını güçlendirmelidir. özellikle arayüz ve script konusunda ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. ayı sözlükle aynı scripti kullanan şu anda birçok sözlük bulunmakta ve hepsi aynı tornadan çıkmış gibi birbirine benzemekte. bu scriptin (bildiğim kadarıyla) işlenmesi kolay. iyi bir arayüz tasarımı ve php kodlaması ise ayı sözlük, görsel ve erişim kolaylıkları bakımından da yazarların --tekrardan- dikkatini çekecek bir platfrom olacaktır.
bu sayede sol frame'in daha da harektlenmesini sağlayacak farklı fikirlerden yazarları görmeye başlayabilir; dahası sadece ayı'ların değil, ayı sözlük'ün tanımında da geçtiği gibi "lgbti içerikli katılımcı sözlük" ifadesinin tam karşılığı olduğunu hissedebiliriz. (farkındayım buradaki ifade biraz tartışmaya açık; ama bunu iyi niyetli olduğumu bilerek değerlendirirseniz sevinirim)
son 6-8 aylık süre içerisinde ayı sözlük, ortalama 1600-2300 aylık girdi arasında gidip gelmekte. bu sayının daha da yukarıya çıkması ve ayı sözlük'ün daha geniş kitlelere ulaşmasının; ayı sözlük'ten haberdar olmayan lgbti+ kişilerin dikkatini çekmesi ve onları kendi bünyesinde düşüncelerini paylaşmaları için davet etmesin, ayı sözlük'ün kendisini yenilemesi ile mümkün olacağına inanıyorum.
arayüzde yapılacak güzelleştirmeler ve geliştirmeler; php altyapısında yapılacak ufak dokunuşlar ve tanım yazılması sırasında işlemleri kolaylaştırıp yazılan girdiyi daha okunaklı ve güzel bir kompozisyonda gösterecek minik ayarlar ayı sözlük'ün üzerindeki toprağı silkeleyip ayağa kalkmasında önemli noktalar olacaktır.
şimdi ben neden ayı sözlük hakkında böyle eleştiri yüklü bir girdi yazdım?
cevabı basit aslında; bu kadar geniş bir sosyal ağa yayılmış durumda olan ayı sözlük'ün, bu kadar sönük kalması içime sinmiyor.
ayı sözlük bir katılımcı / interaktif sözlük müdür? yoksa aynı düşünce etrafındaki 3-5 insanın bir araya gelip yazıp çizdiği bir forum sayfası mıdır? önce bunu soruyu tekrardan bir ele almak gerekli sanırım; zira ayı sözlük, gerek lgbti+ temalı sanat dallarının tasniflenmesi ve okuyucuya ulaştırılması gerekse asdi gibi önemli bir platformun bilinmesi bakımından ilk basamak olma özelliği taşıyor.
yahu benim kullandığım temada, homojen logosunun içinde kalan dekupe edilmemiş beyaz parça ve homojen yazsının kenarlarındaki hatalı dekupe izleri siteye her girdiğimde sinirimi bozuyor :) bunu yenilemek bile bir başlangıç olacaktır illaki...
kızmaca darılmaca yok, ayı sözlük'ün iyi bir noktada olması gerektiğini düşünmesem bu satırları yazmazdım :)
yaşadığım şehir.
son beş yılda çok yara aldı bu gri şehir.
peş peşe patlayan bombalardan yaka silkti. yüksel caddesinde, güvenpark'ta polisin saldırganlığından illallah etti. gezi parkı zamanında gaz bombaları ile darbe yedi, sisin pusun altına gömüldü.
yine de bozmadı düzenini.
trafik yine aynı saatlerde kilitlenmeye devam etti,
insanlar yine tandoğan'dan kızılay'a yürümeyi tercih etti.
ve ben, ne olursa olursun cuma akşamları kızılay'da bir kafede oturup kahve içmeyi ve ankara'nın kalbini izlemekten vazgeçmedim.
"üniversiteden oda arkadaşı" sıfatıyla evine kalmaya gittiğiniz buddy'nizle porno eşliğinde birbirinize masturbasyon yaparken ablasının odaya dalması...
herkesin kısa bir süre donup kalmasından sonra ablanın gitmesi, bizim ise g.t korkusu ile birbirimize dahi bakmadan uyumamız.
türkiye'nin sahip olduğu çarpık toplumsal yapıyı düşünürsek böyle bir video yayınlamaları cesur bir hareket. beklenildiği gibi katlanarak artacak bir linç hareketi de başlamış zaten.
ancak bdsm ve kapsamını anlatmaya çalışırken bu kadar sığ, eksik bilgilerle ve anlatımlarla dolu bir içerik beklemiyordum. ayrıca videonun femdom ağırlıkta görünmesi de beni rahatsız etti.
bdsm üzerine, master/slave ilişkileri üzerine, zor ve rıza kavramları üzerine, sadizmin ve mazoşizmin kişideki psikolojik ve felsefi temelleri üzerinden hareket edilebilecekken "ben birinin ağzını burnunu kırmak istiyorum, birisi de 'bir kadın gelsin ağzımı burnumu kırsın' istiyor. bu da bizi buraya yönlendiriyor" kıvamındaki bir sığlıkta olayı anlatmaya çalışmaları saçma olmuş.
8 ay önce tesadüfi bir şekilde haberdar olduğum, devamında kayıt olup kimi girdileri zevkle, kimi girdileri surat buruşturarak okuduğum; buna rağmen ilk gördüğüm andan bu yana belirli hamleleri yapması gerektiğine inandığım sözlük.
ayı sözlük'ün 2011 yılında bu yana faal olduğunu öğrenmek için herhangi bir arama motoruna "ayı sözlük" yazmak yeterli; kuruluş aşamaları, fikirleri vb. bir çok bilgiye sahip link pat diye çıkmakta önümüze. interaktif sözlükler sıralamalarında yer alan bir çok sözlüğe nazaran köklü, tematik görünse de aslında öyle olmayan, açık fikirli ve zengin içerikli bir sözlük burası. belirli bir yazar kitlesi var (ki eskiden bu kitle daha genişmiş) ve şu ana kadar hiçbir sözlükte görmediğim kadar geniş bir sosyal medya ağına sahip. sadece facebook, twitter, instagram değil google+, pinterest ve tumblr gibi interaktif sözlük platformlarının ikinci hatta üçüncü plana attığı alanlarda da ayı sözlük'ü görmek mümkün.
sosyal medyanın yanı sıra ayılarock ve homojen dergi gibi dirsek temasındaki alanlar ve çalışmalar ayı sözlük'ün değerini yükseltmekte
ancak
ayı sözlük, bir sözlük olarak yenilenmeli ve alt yapısını güçlendirmelidir. özellikle arayüz ve script konusunda ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. ayı sözlükle aynı scripti kullanan şu anda birçok sözlük bulunmakta ve hepsi aynı tornadan çıkmış gibi birbirine benzemekte. bu scriptin (bildiğim kadarıyla) işlenmesi kolay. iyi bir arayüz tasarımı ve php kodlaması ise ayı sözlük, görsel ve erişim kolaylıkları bakımından da yazarların --tekrardan- dikkatini çekecek bir platfrom olacaktır.
bu sayede sol frame'in daha da harektlenmesini sağlayacak farklı fikirlerden yazarları görmeye başlayabilir; dahası sadece ayı'ların değil, ayı sözlük'ün tanımında da geçtiği gibi "lgbti içerikli katılımcı sözlük" ifadesinin tam karşılığı olduğunu hissedebiliriz. (farkındayım buradaki ifade biraz tartışmaya açık; ama bunu iyi niyetli olduğumu bilerek değerlendirirseniz sevinirim)
son 6-8 aylık süre içerisinde ayı sözlük, ortalama 1600-2300 aylık girdi arasında gidip gelmekte. bu sayının daha da yukarıya çıkması ve ayı sözlük'ün daha geniş kitlelere ulaşmasının; ayı sözlük'ten haberdar olmayan lgbti+ kişilerin dikkatini çekmesi ve onları kendi bünyesinde düşüncelerini paylaşmaları için davet etmesin, ayı sözlük'ün kendisini yenilemesi ile mümkün olacağına inanıyorum.
arayüzde yapılacak güzelleştirmeler ve geliştirmeler; php altyapısında yapılacak ufak dokunuşlar ve tanım yazılması sırasında işlemleri kolaylaştırıp yazılan girdiyi daha okunaklı ve güzel bir kompozisyonda gösterecek minik ayarlar ayı sözlük'ün üzerindeki toprağı silkeleyip ayağa kalkmasında önemli noktalar olacaktır.
şimdi ben neden ayı sözlük hakkında böyle eleştiri yüklü bir girdi yazdım?
cevabı basit aslında; bu kadar geniş bir sosyal ağa yayılmış durumda olan ayı sözlük'ün, bu kadar sönük kalması içime sinmiyor.
ayı sözlük bir katılımcı / interaktif sözlük müdür? yoksa aynı düşünce etrafındaki 3-5 insanın bir araya gelip yazıp çizdiği bir forum sayfası mıdır? önce bunu soruyu tekrardan bir ele almak gerekli sanırım; zira ayı sözlük, gerek lgbti+ temalı sanat dallarının tasniflenmesi ve okuyucuya ulaştırılması gerekse asdi gibi önemli bir platformun bilinmesi bakımından ilk basamak olma özelliği taşıyor.
yahu benim kullandığım temada, homojen logosunun içinde kalan dekupe edilmemiş beyaz parça ve homojen yazsının kenarlarındaki hatalı dekupe izleri siteye her girdiğimde sinirimi bozuyor :) bunu yenilemek bile bir başlangıç olacaktır illaki...
kızmaca darılmaca yok, ayı sözlük'ün iyi bir noktada olması gerektiğini düşünmesem bu satırları yazmazdım :)
her tasarımda, tasarımcıyı çileden çıkartmak için en az üç defa söylenmesi gereken söz.
ondan sonra vah efendim tasarımcınız klavyeyle müşteri dövüyor,
yok efendim grafik tasarımcılar tahammülsüz,
aman efendim grafik tasarımcılara da laf söylenmiyor vs. vs. vs.
"üniversiteden oda arkadaşı" sıfatıyla evine kalmaya gittiğiniz buddy'nizle porno eşliğinde birbirinize masturbasyon yaparken ablasının odaya dalması...
herkesin kısa bir süre donup kalmasından sonra ablanın gitmesi, bizim ise g.t korkusu ile birbirimize dahi bakmadan uyumamız.
mevcut işyerimde çalışmaya ilk başladığım zamanlarda, benim dışımdaki elemanların tamamı pavyoncu tayfadandı. mesai bitimiyle arabalara doluşup soluğu pavyonda alırlardı.
sonra sırayla evlenenler olmaya başladı.
grup içerisinde evlenen, oyunda sobelenmiş gibi, pavyon tayfasının dışına itildi. zamanla evli sayısı çoğaldı ve şu anda pavyoncu olarak tek bir eleman kaldı. ilk başlarda evlenenlerle en çok o dalga geçerken, şu aralar "tek başına pavyona gitmek de can sıkıyor, ben de ufak ufak evlenecek birilerine baksam iyi olur" diye homurdanıyor.
işin daha da komik tarafı, bizim elemanların eşleri hep aynı çevreden. hanımlar ya arkadaş, ya akraba. dolayısıyla hepsi benden beter bunalmış vaziyetteler evlilikten.
pavyondan sıkılıp evlendiler;
şimdi daha çok sıkılıyorlar.
türk kahvesi içip tavla oynamak?
joystickleri kapıp tekken, mortal kombat, street fighter, marvel vs capcom 3 gibi bilimum video oyunlarında kapışmak?
balkon demirine yaslanıp batan güneşi izlemek?
satranç oynamak?
...
şaka maka bizim elemanlarla oturup oyun oynadığımız günleri özlemişim. :(
tek başıma oyun oynamaktan sıkıldım.
ankara'da bir semt olarak bilinse de aslında devasa bir karadeliktir.
madeni bir paranın iki yüzü gibi legal ve illegal olan her şey ulus'ta bir aradadır.
ankara'yı yöneten valilik de ulus'tadır, pavyonları yöneten mafyalar da;
çanta üretip satan emekçiler de oradadır, sentetik uyuşturucu satan torbacılar da;
harçlık çıkartmak için kalem satan çocuklar da oradadır, arabalara yaklaşıp pazarlık yapmaya çalışan pezevenkler de;
yasal vergi daireleri de oradadır, illegal vergi daireleri de;
öğrenci yurtları da oradadır, genelevler de...
ve bu sırt sırta yapışmış karmaşa, ulus'un gündüzüne hasret gecesi gibi makus kaderidir.