1961'de dünyaya gelmiş melissa lou etheridge tam isimli, amerika'lı lezbiyen sanatçı. genel olarak blues ve folk rock kıvamında işler yapmaktadır, yapmıştır kendisi. sayısız kez grammy'e aday gösterilmiştir ve iki kez en iyi rock vokalisti olarak ödüllendirilmiştir. müzik hayatı dışında, müthiş de bir aktivisttir kendileri. arşivlerde bulundurulması gereken hoş sesli kadın.
maynard james keenan abimizin bir diğer muazzam ve solo projesi. 2003'de hayata geçirmiştir maynard bu projesini. iki stüdyo albümü başta olmak üzere, bir çok single'ı, çeşitli remix albümleri ve ep'leri ile devam etmektedir yoluna abimiz. maynard denilince, söyleyecek pek bir şeye gerek kalmayan bir diğer takdir edilesi, ayakta alkışlanası proje. *
her ne kadar her seferinde kişisine göre verilecek karşılık değişir; değişebilir desem de, sanırım beni alt etmenin en kolay yolu ağlamak. dayanamıyorum, mahvoluyorum karşımdaki insanı dolu gözlerle görünce. *
uyuşturulmadan * delinen bir burun kökü delimi tecrübem sonrası her ne kadar acı ile doğru orantılı şekilde küfür etmiş olsam da bünyeme * sırada elbette ki göğüs uçlarım var piercing'lenecek *
maynard'ın muhteşem projelerinden bir tanesi olmakta bu da. son nefesimi ciddi anlamda maynard dinleyerek vermek istiyorum. hele bir de orestes ile verirsem o son nefesi, gülerek yer yüzünden silinebilirim.
isveç'in böğründen kopmuş avant-garde tarzda müzik icra eden grup. dinlenesi ve dinlettirilesi. senfoni ve metali bir araya bu kadar iyi getiren nadir gruplardan bir tanesi olmaktalar. 2003'ten bu yana aktifler ve şu ana kadar 2012'de ki son albümleri olan pandora's piñata ile birlikte toplam 3 albümleri bulunmaktadır. diğer albümleri ise the butcher's ballroom ve sing along songs for the damned & delirious'dur. kimi zaman jazz etkileri bile görebiliyoruz parçalarında. her eve lazım türden, muhakkak müzik arşiviniz de bulundurmanız gerektğini düşündüğüm şahane bir topluluk daha kanımca.
insanları aşağılık kompleksine sokabilen durum. her azıcık dille ilgisi olan kendini bir süreden sonra native-like gibi sanmaya başlayıp 'şakır şakır konuşuyorum lan ben' moduna giriyor anlamakta güçlük çektiğim sebeblerden ötürü. bir de british accent'lardan biriyle konuşmaya çalışanları olmuyor mu; boğmada ne yap yani şimdi?
bunun söylediğine inanıp inanmamakla alakalı olduğunu anlayamayacak kadar beyinin bazı insanlarda gerekli fonksiyonlarını yeterli düzeyde(ki hatta burada ki örnekte hiç) yerine getirememesi aslında her taşın altından 'faşizm' diye çıkmakla tamamıyla doğru orantılı bir durum. ve görüldüğü gibi bu tür, bi' anda kişisel oynamaya da başlayabilir karşı tarafın sinirlerini bir şekilde ele geçirebilmek için- ki sonrasında 'asjdhasjdhsajd bak sinirlendin hemen, çok faşistsin sen :( :(' diyebilsin diye.
oduncu gömleği olarak adlandırılan gömleklerin sebep olduğu durum. kışın daha bir sabırsızlıkla beklenmesine sebep oluyor sanırım bu gömlekler, seviyorum sizleri.