dalyandeltasi

Durum: 643 - 0 - 0 - 0 - 12.02.2013 00:28

Puan: 8162 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

bear-bondage :D
  • /
  • 33

bahtsız bedevi

kutup ayısıyla uzun süreli bir ilişkiye başladıkları duyumunu aldığım zevk kölesi. *

sucuklu yumurta

efenim ferhat için şirin, kerem için aslı, karagöz için hacivat, batman için robin neyse sucuk için yumurta da odur.

(bkz: kerem ile aslı)
(bkz: fethat ile şirin)
(bkz: hacivat karagöz)
(bkz: batman ve robin)

bulgur pilavı

kuru soğansız asla düşünemem. *

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

cesare pavese - tepedeki ev

sulugöz

tuz ruhuyla limon un arkadan birleşmesiyle ortaya çıktığını savunduğum mazoşist gençliğimin işkence jönü.

sulugöz

düşününce bile ağız suyumun akmasına neden olan, yeşil paketli, top şeklinde çiğneme aparatı. *

sakız

sakız

love is... diye bir marka vardı eskiden ve içindeki çizimlerle ''aşk şudur budur'' cıyaklaması yapardı; sözlük oraya eklesinler istiyorum: aşk sevdiceğin olan ayının bol kıllı döşünde uyuyakalmaktır. * * * *

sakız

anneannemin çiğnenmiş olanlarını bir fincana depolayıp ağda olarak kullandığı iğrenç ağız alışkanlığı. * * * * *

sakız

90'' ların unutulmayan sakızları için bakınız:

http://ayisozluk.com/lnk/af395d

* *

sakız

zenginin malından sonra züğürdün çenesi yoran ikinci grup eylem. *

sakız

bir dönem sevgilim olan ayının çiğnerken ağzından öpüşerek dilimle aldığım ve çiğnemeye benim devam ettiğim yapışkan, erotik nesne.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

gemiler

orhan atasoy'u araştırırken bu parçanın sadece sözlerinin o'na ait olduğunu öğrenip müziğinin ercüment vural tarafından yapıldığını okuduğumda dumur olduğumu itiraf ediyorum sevgili sözlük. ercüment vural kim mi? 90'' ları yaşayan sözlükçüler iyi hatırlar rüyalar parçasını...

unutanlar ve tekrar hatırlamak isteyenler, dinlemeye doyamayanlar ve ilk defa keşfedecek olanlar için sunuyorum hade:

gemiler

klibini umur turagay'ın çektiği orhan atasoy parçası. klibinde travestiyi oynayansa fikret kuşkan'dan başkası değildir. **

gemiler

karpuz kabuğundan yapılanları da vardır; bakınız:

http://www.sinemalar.com/film/1290/karpu...

muz

içinde bulunan radyoaktif potasyum izotopları nedeniyle bir tane yenildiğinde nükleer santralin yakınlarında bir yıl yaşanmış kadar radyasyon verebilen akıllara zarar meyve. *

muz

muzlarla ilgili kronik bir problemim yok ama; son tahlilde, muzun uzununu, kısasını; incesini, kalınını; hatta kutuplara doğru basık ekvatora doğru geniş olanını da gözlemledikten sonra yemekten zevk alamadığımı hissediyorum artık. *

muz

mabel'in muz şeklinde ve içi nefis muzlu marshmallow kaplı bir de çikolatası var; deneyin denetin efenim. * *

muz

  • /
  • 33
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 643

son defa

kargo grubunun ''yarına ne kaldı?'' adlı albümünde bulunan parça; tracklist olark ikinci parça idi; yıl 1996.

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

akif pirinçci - felidae

beş kitaplık bir serinin ilk ayağı olan felidae'de yazar, * * * * polisiye romanların tüm sıradan yapılarını kendine özgü alaycı üslubuyla harmanlayıp okuyucuya sunuyor; üstelik bunu yaparken romanın baş kahramanlarının hepsinin de kedi olduğunu düşündüğümüzde ortaya fabl türüne benzer; ama esasında polisiye masal görünümünde bir başyapıt çıkıyor. sabırlı okurlar için ki sürekli gerilim ve heyecanın alt üst edildiği bir anlatım mevcut sayfa aralarında, pek de o sabrı göstermek zorunda olduğunuz bir durum oluşmuyor okurken; sizi sürprizi bol bir son bekliyor.

not:

1. şu an okuduğum kitaplar bölümüne yazdığım halde sonunu biliyor izlenimini verdiğim bir yazı oldu farkındayım; biliyorum zira ki ilk okuyuşum değil bu eseri. hani beğendiğin bir parçayı tekrar dinlemek ya da sevdiğin bir filmi tekrar izlemek gibi bir eylemdir kitap okumak benim için.

2. kedileri seven bir yakınınız varsa mutlaka tavsiye edilesi türden bir romandır.

3. kitabı okuduktan sonra kedilere eskisi gibi değil de anormal gözlerle bakacağınızdan emin olun!

güzelliğin on par'etmez bu bendeki aşk olmasa

enteresan bir şekilde varlık bilimini ve onun gerçekte ne olduğunu açık bir şekilde gözler önüne seren bir sözdür. varlık bilimine; ontolojiye; göre temel sorun varlığın ne olduğu, varoluşun nedenselliği ve bu iki kavram arasında oluşturulan ayrım-birleşim köprüleri vasıtasıyla temelde varolan sorunsala tekrar vurgu yaparak varlığın mahiyetinde düşünerek varoluşsal süreçler içerinde varlıkları incelemektir.

şimdi bu yargıya göre söze tekrardan dönecek olursak; güzellik diye nitelendirdiğimiz olguya baktığımızda karşımıza çıkacak olan ana sorgu ''güzel''in ne olduğudur. varlığı güzel diye sıfatlandırmamızdaki etken nedir veya güzel sıfatını yanına koyarken seçtiğimiz o varlık ne gibi varoluşsal süreçlerden geçmektedir. temelde güzel dediğimiz, güzel diye nitelendirdiğimiz varlık bu sıfatı gerçekte/n/ güzel olduğu için değil onu gören başka bir varlığın görüşünde böyle bir anlamı kazandığı için güzel olma durumuna erişmiştir. kısaca güzel olmak varlığın içinde barındırdığı bir özelliği olmaktan ziyade ona dıştan bakan başka bir varlığın içerinde yarattığı bir illuzyondur.

bu düşünce yapısını kişiselleştirirsek söze göre; kişilikler atfedersek temel manada; ortaya çıkacak sonuç oldukça basittir aslında. birini güzel görmemiz onun gerçekte/n/ güzel olduğunu ve bu yüzden sevdiğimizi ifade ettiğimiz durumunu anlatmaktan çok o kişiyi gerçekte/n/ sevdiğimizi ve bu nedenle o sıfatla gördüğümüzü irdelemektedir.

katı halde bulunan tek sıvı

cam amorf katı bir madde olmasına rağmen sıvı halde kalan tek maddedir.

(bkz: cam)

acıyor ama devam et

doyumsuz dar kıçlı ayıların mottosu.

kanırtmaya başladıysa da devam edilir.

mahallenin bakkalının veresiye defteri

müjde ar bakkal alışverişinde! * *



not:

görüldüğü üzere
bir kalçaya büyük boy rakı
bir göğse büyük boy sana margarini
iki göğüs olunca konserve ve makarna da ekleniyor listeye

dip not:

bakkalın elinin çıplak memesine değmesiyle kirlendiğinin farkına varan sevgili müjde ar hemen listeye sabunu ekliyor ve ardından listenin vazgeçilmezi kaşar geliyor; hem de eski kaşar!

cumartesi anneleri

cumartesi günleri içimde duyduğum burukluğun nedeni onlar. onları gördüğüm ilk günü; hatta ''an''ı hiç unutmuyorum, yine böyle soğukların tenimizi kavurmaya, yüzümüzü kesmeye başladığı zamanların birindeydi; o soğuğa rağmen bunca insan neden burada toplanmış diyordum kendi kendime; çünkü erken sayılabilecek saatlerdi meydan için. fark etmemek mümkün değildi onları, ki ortalık savaş alanını da andırıyordu bakıldığında; bir sürü polis ve onların sayısıyla yarışabilecek derecede köpek vardı etrafta, bir yandan da kimlik kontrolü yapılıyordu onlara yakın duranlara ve anlam vermeye çalışıyordum tüm bu olanlara. o zamanki aklımla uzaktan seyre durdum olan biteni, konuşmalarını dinledim, feryatlarını işittim, acılarını duyumsadım, yaslarını tattım... diğer yandan polislere ilişti gözlerim ve yanlarındaki boyu dizimi geçen köpeklerine; aç kurtlar gibi geldi o an hepsi bana, ağızlarından yere damlayan salyalarının kokusunu duydum sanki; polisler de çok tuhaf gelmişti baktığımda, sanki bir olay çıkacağının bilincindelermiş ve bu her zaman gerçekleşen kısır döngüsel bir süreçmiş gibi duruşları, bakışları ve davranışları vardı... bunları düşünürken olan oldu tabii...

şimdi biliyorum ki;
onlar terörist annesi değil!
onlar faşistlerin yandaşları değil!
onlar ''anne'' işte adı üstünde...

onların istedikleri tek şey sarılabilecek, ağlayabilecek oldukları bir mezar taşı. *
onlar sadece ''anne''...
bunun cumartesi, pazarı olur mu?
bunun ırkı, soyu olur mu?
bunun doğusu, batısı olur mu?

pazar

tezer özlü'nün pazar günlerine karşı içten içe içe bir kin beslediğini düşünürüm; ona insan hayatının sıradan yanlarını, hep aynıymışcasına yaşanan o tipik sabah, öğle, akşam ritüellerini ve o burjuvazi geleneklerini yıkamayan insanın kırık boşluklarını anımsatırken varoluşsal sorularını çözümlemede bir takım yeni metod yolculukları yapmasına olanak tanıyor gibi belki.

tezer özlü pazar günleri için şunu der;

"pazar günleri... şimdilerde... sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......... isterim hep."

tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

göt lalesi

gizli bahçenizde açan çiçek

serdar ateşer

gerek müzik sektöründen gerekse yazınsal işlerden ettiği gelirlerle kendine ait bir home studio kuran ve bu sayede istediği gibi müzik yapabilen ya da içindeki müziği dilediği gibi dışa vurabilen ender sanatçılardan biri serdar ateşer.

ilk albümü mütareke yılları ile istenildiğinde türkiye’de de farklı bir bakış açısıyla müzik yapılabilineceğini gösteren serdar ateşer ikinci albümü olan avdet seyri'yle geri döndüğünde onun müziksel zekasını özleyen kulaklarımızın ne kadar da kirle dolup pas tuttuğunu tekrardan hatırlatmıştır bizlere.

müzik konusundaki yeteneğini yaydığı o yıllarda bu yolda tek başına yürümek istemediğini gösteren en büyük delillerden biri ise bülent ortaçgil’in bu şarkılar adam olmaz albümüdür. oldukça sade bir kartonete sahip olan bu albüm esas vurucu noktasını içindeki parçalarda barındırdığını daha ilk baştan anlatıyor gibiydi; albüm baştan sona en unutulmaz bülent ortaçgil şarkılarını barındırıyordu. * * * * * * *

sonraki yıllarda mozaik grubu ve eren kazım akay ile yaptığı ortak çalışmalarla adını sıkça gördüğümüz sanatçı, bir yandan da reklam müzikleri ile de uğraşmaktaydı. kendisini son olarak mor ve ötesi grubu’nun yedinci stüdyo albümü olan güneşi beklerken’de prodüktör koltuğunda gördüğümüz serdar ateşer; üzülerek söylesem de; bunca uğraşın ardından ülkemizde tanınmayan ya da yeterince tanınamayan sanatçılar listesinde yerini almıştır.

müzik yapabilme niteliği yüksek olmasından ya da nitelikli müzikler yapabilmesinden dolayı iki filmin de soundtrack çalışmalarını yapma görevi olduğu gibi serdar ateşer'in ellerine teslim edilmiştir. bunlardan ilki nesli çölgeçen'in yazıp yönettiği 1987 yapımı olan selamsız bandosu ve derviş zaim'in yazıp yönettiği, bolca ödüle de sahip olan 2000 yapımı filler ve çimen adlı filmlerdir.

(bkz: istemeyerek)

heteroseksüel

karşı cinse ilgi duyan, hasta olan, elde etmek için binbir taklayı geçtim üçlü salto çift burgu yapabilen birey.

(bkz: straight)
(bkz: str8)

yeni sözlük yazarları

göt

bazılarınınkinin karadelikten farkı olmayan, cinsel ritüellerin yapıldığı yer; mabet

müslüman eşcinsel

cenabet

kamyonu devirmek.

cinsel münasebette bulunma durumu sonrasında girilen hal-i ahval.

yakınında bulunulduğu takdirde etrafındaki tüm uğursuzluklara ve kara perşembelere göğüs gerilmesi gereken kişi ya da kuruluş.

bu hale erişmiş olan bireyin bütün kötü enerjileri içine çeken bir karadelik olduğuna inanılır.
Henüz takip ettiği biri yok.