freud14

Durum: 264 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2015 20:39

Puan: 3772 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

delirmek için sebepler

dikkat çekme uğraşı ile saçma sapan hareketler yapıp saçma sapan muhabbetler kuran insanlar ve o muhabbeti dinlemek zorunda kalmak

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler

çişini bile tutup saatlerce yatakta uzanmak

biseksüel

aşkın cinsiyete ihtiyacı yoktur, dolayısıyla biseksüellik vardır. bifobik lezbiyen veya bifobik geylerden hiç haz etmem. abaza muamelesi yapılmasından da hoşlanmam. eğer birine aşık olmak için herkesin cinsiyete ihtiyaç duyması gerketiğini düşünüyorsanız aşk kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

ben bir kadına aşık olabilirim, onu unuttuktan sonra da bir erkeğe aşık olabilirim. bu ne anormaldir ne kararsızlıktır ne de doyumsuzluktur. karşı cinsten kazık yediği için hemcinsine yönelen ama karşı cinsten de vazgeçemeyen insanlar olduğumuzu düşünen varsa, kendini kandırmaktan vazgeçmesini öneririm.

lezbiyenlik ve geyliği insanlara kabul ettirmeye çalışıp kendiniz biseksüelleri ötekileştiriyorsunuz, onlara tıpkı homofobiklerin size davrandığı gibi davranıyorsunuz, yapmayın. bu işte hep birlikteysek kıskançlıklarınızı bir kenara bırakın ve bizi de kabul edin. ben bir insana aşık olurum, bir kadın ya da bir erkek olması ona olan aşkımı değiştirmez.

bifobik bir lezbiyen/gey olduğunuz sürece lgbt'yi desteklediğinizi iddia etmeyin, desteklemiyorsunuz çünkü. siz b harfinden rahatsız olmuş oluyorsunuz. aah ah gerçekten çok sinirlendiğim ve üzüldüğüm bir durum bu.

bir de "ben biseksüelliğe inanmıyorum" olayı var bu beni iyice delirtiyor. "insan sadece bi cinsiyetten hoşlanabilir" olayına da ben inanmıyorum. çünkü ben ve benim gibiler bu cümleyi çürütüyor. çünkü ben kadınlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. sadece vajinası var diye ya da sadece penisi var diye birine aşık olunmaz ki. her şeyine aşık olursun o insanın, içine dışına. zaten içine aşık olduktan sonra dışı o kadar da önemli değildir.

işte sonuç olarak biz varız, bizi heteroseksüeller bile kabul ediyorken homoseksüellerin bazıları reddediyor bu gerçekten üzücü bir durum, kendi içimizde bölünmeler yaşayacaksak zaten ne aşkın bir anlamı var ne de aşk için mücadele etmemizin.

ayı sözlük itiraf

en az 19 erkekle ot karşılığı birlikte olmuş ve muhtemelen hetero olan bi kızla sürekli kesişiyorum ve eski sevgilimi arada sırada rüyalarımda görüyorum. artık birilerine söylemesem çatlardım, teşekkürler sözlük..

kim kardashian

pantolonuna yastık sıkıştırmış gibi görünen kalçaları var, aşırı büyük kalçalardan hiç hoşlanmam. kendisini hem fiziği hem de yüzü bakımından çirkin buluyorum. oldukça yapay bir fizik zaten, ataerkil sisteme büyük ölçüde hizmet verdiğini düşünüyorum bu yapay fiziğiyle.

bu tarz benim

ne jüri giyinmeyi biliyor ne yarışmacılar. programda modaya dair hiçbi şey yok. zaten "moda programı" adı altında küfür kıyamet içerikli bir program olduğu için şaşırmadığım bir vaziyet. rezil bir yarışma. "sen çirkef misin, tamam gel seni yarışmacı yapalım" şeklinde bir formatı var anladığım kadarıyla, çünkü ne zaman denk gelsem birileri kavga ediyor. yarım saat izleseniz başınız ağrır çünkü sırf gürültü.

tarihine sahip çıktığını iddia ederken yurdun bugününü siklemeyen muhafazakar

gloomy sunday

rezső seress adlı macar bir besteciye aittir. bu şarkıyı eski sevgilisine yazmış ve eski sevgilisi bu şarkıyı dinledikten sonra intihar etmiş. bir nevi genç werther'in acıları gibi, etkisinde kalan herkes kendini öldürmüş. (hatta bir dönem facebook'ta "bu şarkıyı sakın dinlemeyin, dinleyen intihar ediyor" yazıp şarkıyı paylaşıyorlardı..) şarkının bestecisi bile intihar etmiş, siz düşünün gerisini. billie holiday en meşhur yorumcusudur şarkının, dünyaya yayılmasını sağlayan kişi de sayılabilir bence.

malbora

dünyaya gelmiş en güzel şey, kısa kırmızı.
(uzun kırmızıya kamyoncu sigarası derler o ayrı)

bisiklet

ayrıca mor ve ötesi ?nin çok güzel bi şarkısıdır.

bisiklet

hâlâ sürmeyi öğrenmediğim araç. lise yıllarında "bisiklete binmeyi öğreten kişiyle evlenirim" derdim, o derece istemem. korkuyorum sanırım araçlardan. çok ağlatırlardı beni bisiklete binmeyi bilmediğimden dolayı, inat ettim asla öğrenmeyeceğim diye, benim için hep bi boşluktur içimde.

uzak durulması gereken erkek tipleri

"ben ciddi ilişki adamı değilim, tek eşliliğe inanmıyorum bir insana bağlanıp kalmak benim için rahatsız edici, aşık olamıyorum kimseye" triplerindeki ıssız adam çakması beylerden uzak durun kesinlikle.

bağımlılık yapan insanın manyağı olmak

kimseye karıştığımız yok ama kabul edilemez

isteyen istediğini giysin kimsenin lafı yok ama giyilecek yer var giyilmeyecek yer var. yetmiş milyonun* önüne açık saçık giysilerle çıkmak ne kadar etik olabilir? programda reyting yaratmak için bi kadını obje gibi kullanmak nedir peki? hadi hepsini geçtim bi de şu yanından bakalım bu bakanın olayla ne alakası var? rtük müsün kanal sahibi misin programda görevli misin sana noluyo milyon tane insan varken burada? kadın bedeni üstünden siyaset yapa yapa gündemi değiştirmeye çalıştığınızın (sizi destekleyen ilginç zeka kapasiteli insanlar dışında) herkes farkında. neden herkes oyunlarına kadın bedenini alet ediyor anlayamıyorum ve delireceğim bu yüzden

tylol hot

taylot demek tercihimdir, tadını çok seviyorum ama hastayken tadı iğrenç geldiği için genelde hafif vücut kırgınlığı gibi durumlarda kullanın derim yoksa bulantı yapıyo baya leş. aşırı tüketirseniz mal oluyosunuz o yüzden azı karar çoğu zarar diyerek günde bi taneden fazla içmemenizi tavsiye ediyorum.

iran'da tecavüzcüsünü öldüren kadına idam cezası

keşke çükünü kesip herifin gırtlağına soksaymış da bayrak direğine makattan göndere çekseymiş (ibreti alem), işte o zaman boşuna idam edilmemiş olurdu. tecavüzcüyle evlendirerek çok hümanist yaklaşıyorsunuz gerçekten, hayatını karartan herife bi de kocam desin istiyosunuz kim niye öyle bi yaratıkla evlensin ben olsam ben de öldürürdüm, öldürmekten başka çare yok çünkü, hukuk bize bu miktarda adalet sağlıyosa kalan ölçüyü tamamlamaktan başka bi şey kalmaz bizlere de.

unutulmayan kezban sözleri

"ayrılık sevdaya dahil:)))"
"onun üstünden çok insan geçti ben zaten kimseye aşık olamam"
"ouffff eski sevgilimi gördüm üç kilometre ileriden bi kız geçti onları öyle görünce kötü oldum çok kıskandım kanka çabuk geeel .s.s.s"
gibi gibi boku çıkarılmış örnekler mevcut ama en sağlam kezbanlığın "ben unuttum canım ya önüme bakıyorum umarım sen de beni unutabilirsin ben hiçbi şeyi takmam çünkü kimseyi sevemem ya umursamak sevmek falan öyle özellikleri eklemeyi unutmuşlar bana oofff çok umursamazım lanet olsun" tribi olduğuna patimi basarım!

yağmurlu havada elektrik kesilmesi

yağmurlu havalarda elektriklerin kesilmesinden korkup asansöre binmemek de en sağlam örneğimdir

gay pride

önceleri katılamadığım için çok üzülürdüm fakat bu sene katılmayı planlıyorum

zeki ama çalışmıyor

lise hayatım boyunca sürekli maruz kaldığım, buna rağmen çalışmadan yüksek almayı başardığım için hocaların ağzına tıktığım cümledir
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 264

iz bırakan kitap cümleleri

"beni kuru bir ağaç kavuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum."
(bkz: albert camus )
(bkz: yabancı )

biseksüel

aşkın cinsiyete ihtiyacı yoktur, dolayısıyla biseksüellik vardır. bifobik lezbiyen veya bifobik geylerden hiç haz etmem. abaza muamelesi yapılmasından da hoşlanmam. eğer birine aşık olmak için herkesin cinsiyete ihtiyaç duyması gerketiğini düşünüyorsanız aşk kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

ben bir kadına aşık olabilirim, onu unuttuktan sonra da bir erkeğe aşık olabilirim. bu ne anormaldir ne kararsızlıktır ne de doyumsuzluktur. karşı cinsten kazık yediği için hemcinsine yönelen ama karşı cinsten de vazgeçemeyen insanlar olduğumuzu düşünen varsa, kendini kandırmaktan vazgeçmesini öneririm.

lezbiyenlik ve geyliği insanlara kabul ettirmeye çalışıp kendiniz biseksüelleri ötekileştiriyorsunuz, onlara tıpkı homofobiklerin size davrandığı gibi davranıyorsunuz, yapmayın. bu işte hep birlikteysek kıskançlıklarınızı bir kenara bırakın ve bizi de kabul edin. ben bir insana aşık olurum, bir kadın ya da bir erkek olması ona olan aşkımı değiştirmez.

bifobik bir lezbiyen/gey olduğunuz sürece lgbt'yi desteklediğinizi iddia etmeyin, desteklemiyorsunuz çünkü. siz b harfinden rahatsız olmuş oluyorsunuz. aah ah gerçekten çok sinirlendiğim ve üzüldüğüm bir durum bu.

bir de "ben biseksüelliğe inanmıyorum" olayı var bu beni iyice delirtiyor. "insan sadece bi cinsiyetten hoşlanabilir" olayına da ben inanmıyorum. çünkü ben ve benim gibiler bu cümleyi çürütüyor. çünkü ben kadınlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. sadece vajinası var diye ya da sadece penisi var diye birine aşık olunmaz ki. her şeyine aşık olursun o insanın, içine dışına. zaten içine aşık olduktan sonra dışı o kadar da önemli değildir.

işte sonuç olarak biz varız, bizi heteroseksüeller bile kabul ediyorken homoseksüellerin bazıları reddediyor bu gerçekten üzücü bir durum, kendi içimizde bölünmeler yaşayacaksak zaten ne aşkın bir anlamı var ne de aşk için mücadele etmemizin.

ayı sözlük oyun kütüphanesi

ps1'de oynadığım oyunlardan birkaç tane yazayım ben, nostalji olsun.

(bkz: tekken 3)
(bkz: tomb raider 3: lara's mansion)
(bkz: no fear downhill mountain biking)
(bkz: crash bandicoot)
(bkz: small soldiers)

biseksüel

aşkın cinsiyete ihtiyacı yoktur, dolayısıyla biseksüellik vardır. bifobik lezbiyen veya bifobik geylerden hiç haz etmem. abaza muamelesi yapılmasından da hoşlanmam. eğer birine aşık olmak için herkesin cinsiyete ihtiyaç duyması gerketiğini düşünüyorsanız aşk kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

ben bir kadına aşık olabilirim, onu unuttuktan sonra da bir erkeğe aşık olabilirim. bu ne anormaldir ne kararsızlıktır ne de doyumsuzluktur. karşı cinsten kazık yediği için hemcinsine yönelen ama karşı cinsten de vazgeçemeyen insanlar olduğumuzu düşünen varsa, kendini kandırmaktan vazgeçmesini öneririm.

lezbiyenlik ve geyliği insanlara kabul ettirmeye çalışıp kendiniz biseksüelleri ötekileştiriyorsunuz, onlara tıpkı homofobiklerin size davrandığı gibi davranıyorsunuz, yapmayın. bu işte hep birlikteysek kıskançlıklarınızı bir kenara bırakın ve bizi de kabul edin. ben bir insana aşık olurum, bir kadın ya da bir erkek olması ona olan aşkımı değiştirmez.

bifobik bir lezbiyen/gey olduğunuz sürece lgbt'yi desteklediğinizi iddia etmeyin, desteklemiyorsunuz çünkü. siz b harfinden rahatsız olmuş oluyorsunuz. aah ah gerçekten çok sinirlendiğim ve üzüldüğüm bir durum bu.

bir de "ben biseksüelliğe inanmıyorum" olayı var bu beni iyice delirtiyor. "insan sadece bi cinsiyetten hoşlanabilir" olayına da ben inanmıyorum. çünkü ben ve benim gibiler bu cümleyi çürütüyor. çünkü ben kadınlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. sadece vajinası var diye ya da sadece penisi var diye birine aşık olunmaz ki. her şeyine aşık olursun o insanın, içine dışına. zaten içine aşık olduktan sonra dışı o kadar da önemli değildir.

işte sonuç olarak biz varız, bizi heteroseksüeller bile kabul ediyorken homoseksüellerin bazıları reddediyor bu gerçekten üzücü bir durum, kendi içimizde bölünmeler yaşayacaksak zaten ne aşkın bir anlamı var ne de aşk için mücadele etmemizin.

ege urjav

"ruhsal tedavi gören içel anadolu lisesi 3’üncü sınıf öğrencisi ege urjav (17), 'cemre’ isimli kız arkadaşına, “ben intihar edeceğim” mesajı attı.

ardından istasyona yaklaşık 5 kilometre kala trenin önüne kendini attı. görgü tanıklarının haber vermesi üzerine gelen ekipler tren rayları üzerinden cesedi kaldırdılar. olayı duyup gelen yakınları ve gözyaşlarına boğulan acılı baba cengiz urjav, baygınlık geçirdi. baba urjav hastaneye kaldırıldı."

haberde çocuğun cinsel eğiliminden bahsedilmemiş. bu çocuk cinsel eğilimi ile dalga geçildiği için intihar etmiş arkadaşlar. bir trenin önüne atlayacak kadar ölmek istemiş. trenin önüne atlamak nedir? ne demektir? aklım almıyor benim. ben tahammül edemiyorum artık. paramparça olmayı umursamamasına sebep olacak ne yaptılar bu çocuğa böyle? neden yaptılar? deliriyorum. çıldırıyorum. bu ülkede yaşamaya daha fazla tahammül edemiyorum.

hayır efendim. kendisi seçmedi ölmeyi, siz ittiniz. katil olmanız için o kişiyi öldürmenize gerek yok, ölmesine sebep olmak da bir cinayettir.

bu bir toplum ayıbıdır. iki üç tane haber sitesi dışında hiçbir yerde paylaşılmamasının sebebi nedir? neyi gizliyorsunuz? "biz homofobiğiz bizim yüzümüzden bi çocuk trenin önüne atlayıp korkunç bi şekilde öldü, o yüzden biz bunu saklıyoruz" diyosunuz resmen. ya neden neden? deliriyorum neden biri çıksın "bu yüzden" desin ya. din diyosun iman diyosun bu çocuğu yaratanla seni yaratan bir demek ki? o böyle "yaratılmış" demek ki. o zaman neden onu ötekileştirdiniz siz? ne farkı vardı sizden? sevginin nesine cinsiyet biçiyosunuz siz? katlanamıyorum artık bu ülkeye. gerçekten dayanamıyorum. bu zihniyet değişmediği sürece bu "cinayet"ler ne ilk ne de son. cinayettir bu. siz ölüme ittiniz onu. siz ve sizin saçma sapan ahlak yargılarınız itti onu ölüme. heteroseksüelsin, kızın yaşındaki çocukla evleniyosun ama sen hetero olduğun için ahlaklısın. milletin anasına bacısına küfür ediyosun "ana bacı yapma" dediğin halde, ama hetero olduğun için ahlaklısın. öyle mi? öyle mi? insan bu tımarhanede delirmesin de ne yapsın? yalvarıyorum size biri durdursun bunu artık. biri buna son versin. bizde dayanacak güç kalmadı.

ayı sözlük yazarlarının toplumsal olaylara karşı duyarsız olması

öylesi de var böylesi de var. belki insanlar sürekli ciddi ciddi şeyler konuşmaktan, politikadan, dünyadaki kavga gürültüden sıkılmıştır da buraya sığınmıştır. belki bu tarz "toplumsal" dediğimiz olaylar tartışma yaratıp insanların gerilmesine sebep oluyordur. "duyarsız" kelimesi yanlış seçilmiş bence. yakışmamış.

unutulmayan kezban sözleri

"ayrılık sevdaya dahil:)))"
"onun üstünden çok insan geçti ben zaten kimseye aşık olamam"
"ouffff eski sevgilimi gördüm üç kilometre ileriden bi kız geçti onları öyle görünce kötü oldum çok kıskandım kanka çabuk geeel .s.s.s"
gibi gibi boku çıkarılmış örnekler mevcut ama en sağlam kezbanlığın "ben unuttum canım ya önüme bakıyorum umarım sen de beni unutabilirsin ben hiçbi şeyi takmam çünkü kimseyi sevemem ya umursamak sevmek falan öyle özellikleri eklemeyi unutmuşlar bana oofff çok umursamazım lanet olsun" tribi olduğuna patimi basarım!

vitriol zehirlenmesi

veronika ölmek istiyor adlı kitaptaki dr. igor karakterinin psikoloji tezinde bahsettiği rahatsızlığa verdiği isimdir. kitaptaki bu bölümü paylaşmak istiyorum, tek tek kendim yazdım kitaptan bakarak.

"aynı libido -dr. sigmund freud'un belirlediği, ama hiçbir laboratuvarın izole edemediği, cinsel isteği gerçekleştiren kimyasal tepkime- gibi, vitriol de kişi kendini korkutucu bir durumla karşı karşıya bulduğunda organizma tarafından salgılanıyordu, ama bugüne dek hiçbir testte görülmemişti. ancak tanınması çok kolaydı tadından dolayı, şekerli ya da ağız sulandırıcı bir tat değildi bu, acıydı. bu ölümcül maddenin henüz tanınmayan kâşifi dr. igor, geçmişte imparatorların, kralların, âşıkların şu ya da bu şekilde kurtulmak istedikleri biri olduğunda pek rağbet ettikleri bir zehrin adını vermişti bu maddeye.

vitriol'ün ölümcül bir zehir olduğunu nedense hiç kimse fark etmemişti; oysa etkisi altında olanların çoğu tadını çok iyi biliyor, zehirlenme sürecini "acılaşmak" olarak adlandırıyorlardı. herkesin bünyesinde az ya da çok oranda "acılaşmışlık" vardı aslında, nasıl hepimiz tüberküloz virüsü taşıyorsak. ama her iki hastalık da yalnızca kişinin bünyesi zayıfladığında saldırıya geçer. acılaşma söz konusu olduğunda, kişi sözde "gerçeklik"ten korkmaya başladığında hastalık için gerekli koşullar hazır demektir.
dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. işte acılaşmak burada devreye girer.
acılaşma'nın "(ya da dr. igor'un tercih ettiği adıyla vitriol'ün) ana hedefi iradedir. bu hastalığa tutulanlar her türlü isteği yitirmeye başlarlar, birkaç yıl içinde kendi dünyalarının dışına çıkamaz olurlar, çünkü tüm enerjilerini çevrelerine duvar örmeye harcamışlardır.
dış saldırılardan kaçmak amacıyla, kendi içsel gelişmelerini de sınırlamışlardır. işe gitmeyi, televizyon seyretmeyi, çocuk yapmayı, trafikten şikayet etmeyi sürdürürler, ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duyguyla ilişkileri yoktur -her şey kontrol altında olduğu sürece.
zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun, tutkuların -nefret, aşk, umutsuzluk, merak vb.- su yüzüne çıkmasını önlemesidir. acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz. ne yaşayacak ne de ölecek iradeye sahiptir artık, sorunun özü de budur.
işte bu nedenle, acılaşan insanlar için, ünlü kahramanlar da, deliler de bitmez tükenmez bir merak kaynağıdır; çünkü onlarda yaşam korkusu da yoktur, ölüm korkusu da. kahramanlar olsun, deliler olsun tehlikelere aldırmaz, kim ne derse desin bildiklerini okurlar. deli intiharı seçer, kahraman bir dava uğruna kendini feda etmeyi, ama ikisi de ölür. bu arada acılaşmış kişi her ikisinin de saçmalığını ve görkemini yorumlamaya çalışmakla geçirir gecesini, gündüzünü. acılaşmış kişinin özsavunması için yükselttiği duvara tırmanıp dış dünyaya bir göz attığı anlarda olur bu. derken, elleri ayakları yorulur, yeniden geriye, günlük yaşamına döner.
kronik acılaşma vakalarında, söz konusu kişi hastalığını haftada yalnız bir kez hisseder, pazar günleri öğleden sonraları. o durumda tekdüze bir işle oyalanamadığından, belirtiler ortaya çıkar. bir türlü geçmek bilmeyen o sakin öğle sonları cehennemden farksızdır, kişi huzur yerine derin ve kesintisiz bir sinirlilik içinde olduğundan hayatında bazı şeylerin hiç de doğru düzgün gitmediğini fark eder.
derken, pazartesi günü gelir ve acılaşmış kişi, bir gün önceki sıkıntısını unutur, ama hiçbir zaman doğru dürüst dinlenecek vakti olmadığından, hafta sonlarının çok çabuk geçtiğinden şikayet etmekten geri durmaz.

toplumsal açıdan hastalığın tek avantajı, artık norm haline gelmiş olmasıdır; dolayısıyla hastanın kapatılmasına gerek kalmamıştır artık, zehirlenmenin çok ileri derecede olduğu, hastanın davranışlarının başkalarını etkilemeye başladığı durumlar hariç. çoğu acılaşmış insanlar, toplum için herhangi bir tehdit oluşturmaksızın dışarıda yaşamayı sürdürebilirler, çünkü çevrelerine ördükleri duvarlar öylesine yüksektir ki, toplum yaşamına katılır gibi görünseler bile dünyadan tümüyle yalıtılmış durumdadırlar."

chp

hiçbir siyasi görüşü desteklemediğimi belirterek bu parti hakkında bir eleştiride bulunmak istiyorum.
bazı vekilleri muhteşem görüşlere ve cümle kurma yeteneğine sahip olsa da, kılıçdaroğlu'nun partinin başında olmasından dolayı büyük bir antipati duyuyorum bu partiye karşı. tek yaptıkları hükümetin vekilleri ile didişmek. muhalefet olmaktan başka bir şey yapılmıyor ve hiçbir yeniliğe imza atılmıyor. şafak pavey bu partinin başına geçse yemin ediyorum oyumu chp'ye verirdim.

seçimlerde boş oy kullanmak

"oyunu boşa harcamış olmak" diyelim biz ona. bunun yerine en kafa kafaya giden partiye oy verilmelidir ki şu iktidar değişsin.

kırmızı elma sözlük

şiddetle tavsiye ettiğim sözlük.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.