kafamyok

Durum: 513 - 0 - 0 - 0 - 10.10.2020 10:35

Puan: 7678 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 26

adamın ağzına sıçan şarkı sözleri

hedef alıp vursan da
özenli sözlerin oklarıyla
süslemedim harfleri
adını oluşturanların dışında
dökmedim yüreğimi
kimsenin gözlerine
ey aşk beni yağmala
ateş et arka arkaya aşk
beni tara
bilsin hiç bir şey umrumda değil
dağlarım yaralarımı çabuk geçsin
öğrenirken hasretinle sevişmeyi
göz yaşlarım akabilirler özgürce
içimde öyle güzelsin ki
onu kirletmeyeceğim seninle

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

kalben

ülkeye kazandırılmış orijinal yeteneklerden ciğer sökengillere dahil edilesi sesi, özellikle kafa sesini kullanışında ki profesyonellik yazdığı sözlerde ki samimiyet ve dinledikçe güzelleşen demlenen şarkıların kaynağı müzisyen albümde bir cover olmak üzere tam 13 şarkı var ve yeni bir soluk için oldukça iddialı bir hareket bu tabi engin akıncı'nın mabel matiz'den sonra müzik piyasasına armağanı kıymeti bilinmeli ben şarkıların çoğunun meyan kısımlarında inceden candan erçetin lezzeti alıyorum iyi ve sağlam kulaklı her dinleyici bunu fark edecektir favori şarkılarım şimdiden çorap, taşikardi, sana ne oldu, fırtınalar ve doya doya saçlar ve sadece'yi saymadım çünkü ikisi albümden önce kulağımıza çalınmıştı.

17 şubat 2016 ankara'daki patlama

laf soktu diye adamın yaşadığı yeri tespit ettirip evinden aldırabilecek teknolojiye sahip ama patlamayı kim yaptı bunu tespit edemiyorlar pes dedirtti

aktif diye eve getirilen tipin pasif çıkması

selam naber demeden yer var mı tercih ne diyen güruhun aktif diye eve getirdiği tipin pasif çıkma ihtimali yok bence hayır eve getirilen tip ibaresi bir insan için kullanılıyor bu eve getirilen heykelcik mi süs eşyası mı cansız manken mi yapmayın lütfen evinize alacak kadar samimiyeti kurdunuz ama aktif mi pasif mi anlamadınız öyle mi peh

sabah kalkar kalkmaz düşünülen ilk şey

acaba öldüm mü yoksa yaşıyor muyum diye sorguluyorum ilk yokluyorum sağımı solumu vücudumda eksik parça var mı diyorum ve çocukluğumdan beri her sabah ayak parmaklarımı sayarım on değil de dokuz saysam kafayı yerim sanırım onbir saysam olduğum yere yığılır kalırım muhtemelen

ilhan şeşen'li orkide yağ reklamı

önce retinam yandı ardından kulağım kanadı keşke ilhan şeşen hafızalarımızda call of duty klibiyle kalsaydı dedirtti.

bulgur pilavı

her yemeğin yanına yakışan yardımcı yemek öğrenci evinin makarnadan sonra olmazsa olmazı domateslisi ayrı bir güzel olur rahmetli dedemin en sevdiğiydi yaşarken ne zaman domatesli bulgur pilavı yerseniz beni hatırlayın demişti ilk duyduğumda ne kadar makul bir istek demiştim

milan kundera

bugün smesne lasky hikaye kitabından ''o ince altın ip beni mucizevi bir biçimde çok geçmeden toprak,ot ve yeryüzüyle birleştirir'' cümlesini okuduğum, ince altın ip? altın ip? derken, çok geçmeden '' doğada işemek bir gün yeniden toprağa döneceğimizi vaat ettiğimiz dinsel bir törendir'' cümlesini lak diye yüzüme vuran, uzun uzun düşündüren güzide yazar.

ecce homo

nietzsche'nin ne kadar tatlış bir insan olduğunu anlamamı sağlamış kitap.
ilk elime aldığımda şöyle bir göz gezdirdim, ''neden böyle akıllıyım?'' diye sormuş, ardından neden böyle bilgeyim? demiş ve ''neden böyle iyi kitaplar yazıyorum?'' diye devam etmiş.
herhalde şaka yapıyor derken ''ben polonya soylusu olarak da eşi görülmemiş bir soyaçekim olayıyım'' ile karşılaştım ve kendini bu kadar yukarda gören bir insanın ne kadar sempatikleşebileceğine şaşırdım.
nietzsche ile ilgili öylesine güzel düşüncelerle başladım ki okumaya (bir öncesinde nietzsche ağladığında'yı okumuş olmam da etkili olabilir) şu cümleleri bile soğutamadı beni kendisinden (aksine yüzümde ebleh bir sırıtışla okudum.)

''almanlardan bugüne dek tek bir psikolog bile çıkmamıştır, ama psikoloji neredeyse bir ölçüdür bir ırkın temizliği ya da pisliği için. ''

''yazar olarak ayrıcalığım nedir az çok biliyorum.benim yazılarıma alışmanın beğeniyi nasıl bozduğunu da gözlerimle gördüğüm durumlar oldu, insan başka kitaplara hele felsefe üzerine iseler, düpedüz dayanamaz olur. bu soylu ve ince dünyaya girebilmek benzersiz bir seçkinliktir. almanlıkla hiç ilgisi olmamalı insanın bunun için.''

bunlar kitaptaki alman, hristiyan, amerikalı yergilerinin ve fransız övgülerinin onda biri bile olmamakla birlikte bir çok bölümünde zekasına hayran bırakıyor.

tam da mide ağrıları çektiğim sırada şunu okumamla debridat kutusuyla bakışmam bir olmuştur.

''hem bana öyle geliyor ki en kaba söz, en kaba mektup bile susmaktan daha bir yüreklice, daha bir dürüstçedir. susanlar, hemen her zaman, içten gelen incelikten, nezaketten yoksundurlar; bir itirazdır susku; yutmak zorunlu olarak kötü kılar kişiyi, -mideyi bile bozar. susanların hepsi de sindirim bozukluğu çekerler.''

jackson pollock

şimdiye kadar gördüğüm en gani gönüllü ressam kişi. ben ki leblebi tanesi kadar, kuruyan boyaya dahi iğne batırıp içindeki yumuşak kısmını çıkarıp kullanan biri olarak, bu eli açıklık nerden geliyor merak ediyorum.
bu adamın resimlerinde sabrı ve sabırsızlığı birlikte görüyorum, çünkü ancak çok sabırsız bir insan böyle bir tekniğe musallat olur ( dripping ve allover)aynı zamanda çok sabırlı bir insan böyle bir teknikte başarıyı yakalayabilir.
ayrıca resimleri insanları şu yanılgıya düşürür;
''bunu ben de yaparım, ne var ki bunda? ''
insanoğlunun yüzyıllardır, kendisinin keşfedemediği, düşünemediği her bir iş için hortlattığı argümandır.
eleştirecek bir milyon konu varken gider ve futürsuzca bunu seçer.
''bunu ben de yapardım...''
en nihayetinde pollock'un yaptığı resimleri biz de yapardık, biz de çok iyi bilirdik, performans sanatının temellerini biz de atardık.
lakin döneminin hatta şimdilerin de en büyük sorusu olan, ''nasıl fark yaratırım'' in bir ürünüdür pollock'lar.

the shining

kitaptan filme uyarlanan senaryolarda, filmin beğenilmemesiyle ilgili tek argümanın ''kitapla alakası yoktu, bir sürü yeri atlamışlar'' olması kafasını bir türlü anlamadım.
çünkü evet, kitabı okuyorsun, sonra filmini izliyorsun, bakıyorsun ki bir sürü önemli kısmı atlamışlar ve bunu filmin bir kusuru olarak görüyorsun. ama değil, bu bir kusur olmamalı.
edebiyat ve sinema sanatın iki farklı dalıdır ve sanatçılar özgürce, üsluplarında, karşılaştırılmaksızın ifade edebilmelidirler.
bunu resim sanatındaki espri kopyasına benzetiyorum ben. picasso'nun las meninas'dan esinlenip bir sürü farklı las meninaslar yapmasına benzetiyorum ki stanley kubrick de bunu yapmıştır bir nevi.
the shining'e giren inanılmaz bir zeka içeren kızılderili katliamlı ögeler de bu özgünlüğün bir yansıması.
stephen king abiye gelince, o zaten düştüğü yanılgıyı çektiği filmle ilan etmiştir.

gece gelen şiddetli mutsuzluk

aklıma nietzsche'nin şu sözlerini getirdi
"şöyle diyorsunuz bana: ” zor şey yaşama katlanmak.” peki ama, o zaman öğleden önceki gururunuz ve akşam vakitlerindeki kadere boyun eğişiniz neden?

zor şeydir yaşama katlanmak:ama bu kadar hassas olmaya kalkışmayın.çünkü sonuçta hepimiz sırtlarına semer vurulan şirin eşekleriz."

asla iyileşmeyecek çocukluk yaraları

hafif kiloluca bir çocukluk geçirdiyse, okul çıkışlarında, arkadaşları tarafından yuvarlak şekilli sebze ve meyvelere benzetilmesiyle başlayan yaralardır. (bkz: patates )

çocukluğunu çocuk gibi yaşamayan ayı sözlük yazarları

muhtemelen hayat şartları ebevenylerden birini yada hepsini kaybetme ile maruz kalınan durum. ben doya doya yaşadığımı söyleyebilirim kısa şortumla oradan oraya koşturup yapılabilecek tüm yaramazlıkları yaparak, bulduğum her boş yüzeyi pastel boyalarımla karalayarak annemin sabrını zorlayarak, mahalleye gelen dönme dolapçıdan elma ve horoz şekeri satan amcanın arkasından ağlayarak, hava kararana kadar sokakta oyun oynayarak, hergün saat 17:00'da show tv'de power rangers izleyerek babamın sürekli yurtdışında çalışmasından mütevellit babasız çocukluğun hakkını verdiğimi düşünüyorum tabi herkes şanslı doğmuyor ve hayat herkese ne yazık ki aynı fırsatları sunmayabiliyor.

rüya günlüğü

bir genç kızın gizli defteri ne dönmediği sürece keyifli olacağını düşünüyorum ki ben bir çok resmime rüyamda gördüğüm şeylerden hareketle başlıyorum.

ayı sözlük yazarlarının kitap tavsiyeleri

böyle bir başlığın kitap okumayı seven her kitabı için ayrı ayraç edinen kitap kurdu yazarlar ve ne okuyacağına bir türlü karar veremeyen yazarlar için çok faydalı olacağını düşündüm. her yeni keşfettiğimiz okuduktan sonra bunu herkes okumalı diye düşündüğümüz kitapların isimlerini yazarlarıyla birlikte paylaşmayı ümit ediyorum.
başlangıç olarak benim tavsiye edeceğim kitaplar şu şekilde:
sylvia plath - sırça fanus
edgar allan poe - morgue sokağı cinayeti
joanne greenberg- sana gül bahçesi vadetmedim
vüsat o. bener - bay muannit sahtegi'nin notları
sait faik abasıyanık - havuz başı
zeynep sayın - imgenin pornografisi
jerzy kosınskı- adımlar
kazancakis- zorba
arkadaş z. özger - sakalsız bir oğlanın tragedyası
ahmet sami - masturi kabare
barış bıçakçı - (tüm eserleri)
rollo may - yaratma cesareti

patti smith

yakın arkadaşımın bunu mutlaka okumalısın diye verdiği ve severek okuduğum orijinal adıyla just kids ülkemizde çoluk çocuk adıyla domingo yayınevinden çıkmış yazar müzisyen ve görsel sanatçının kitabı 70'lerde şiir ile rock'ı devrimsel bir yöntemle aynı potada eritmesiyle tanınmış en yakın arkadaşı robert mapplethorpe'un ünlü fotoğrafını taşıyan ve sonraki eserlerine temel oluşturan albümü horses tüm zamanların en önemli 100 albümünden biri olarak kabul ediliyormuş smith toplamda on iki albüm yapmış kitapları arasında witt, babel, the coral sea, auguries of innocence bulunmaktadır ayrıca 2005 yılında fransız kültür bakanlığı smith'i fransa cumhuriyeti'nin bir sanatçıya verebileceği en yüksek onur olan commandeur des arts et des lettres nişanı ile ödüllendirmiş

robotlarla seks yapmak

-aşkım şöyle dönsene
-gö rev yeri ne ge ti ri li yor
-nasıl?
-ha ri ka sın aş kım aa h oo h de vam et lüt fen
şeklinde bir diyalog yaşanması olası

pembe taksi

sivasta hayata geçmiş sadece kadınlara hizmet edecek olan uygulama umarım arzu edilen huzuru rahatlığı sağlayabilir fakat olası bir kadın tacizinde o saatte sokakta ne işin vardı neden pembe taksiye binmedin diyerek tacizsinin alacağı cezaya indirim şeklinde yansıyıp ekmeğine yağ sürer mi bence sürecek gibi bakalım bekleyip göreceğiz.
  • /
  • 26
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 513

kafamyok'un yıllar sonra sözlüğe dönüp sözlükten hiç çıkmaması

5 yıl sonra tekrar buraya entry giriyor olmak garip hissettirdi gerçekten umarım herkes çok iyidir keyifler yerindedir

aşk ı memnu

firdevs hanım: sen firdevs yöreoğlu'nun kızısın, sen bihter ziyagil'sin kendine gel.
bihter: sus dedim sana sus. *

yılda 200 film çeken porno yıldızının göt deliği

ışıkları kim söndürdü amk

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

sylvia plath - sırça fanus

küçükken en çok sevilen çizgi filmler

power rangers
pokemon
digimon
yugi oh

üzerinde meni lekesi olan siyah slip don

çamaşır sepetindeyse sıkıntı yok ama hala üzerinizdeyse benimle muhatap olmayın hijyene yabancı insanlardan haz almıyorum

asla iyileşmeyecek çocukluk yaraları

hafif kiloluca bir çocukluk geçirdiyse, okul çıkışlarında, arkadaşları tarafından yuvarlak şekilli sebze ve meyvelere benzetilmesiyle başlayan yaralardır. (bkz: patates )

günah benim

gün geçmiyor ki saçma sapan bir şarkı akıl almaz şekilde baştacı edilip liste başı edilmesin bu şarkı da onların başını çekecek bayağılıkta kulağım kanıyor her duyduğumda. azalarak biter inşallah
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.