loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

hüseyin avni bulut

istanbul valisi.

twitter aracılığıyla gezi parkı direnişinde yaşananlardan dolayı özür dilemiş. 13. günde.

"yaşanan olaylar içinde zaman zaman görülen ferdi hata ve aşırılıklar özür dilemeyi gerektirir.bir gönül için bin özür dilerim.saygılarımla."

valinin diğer tivitlerine de göz gezdirelim:

"kendilerini sadece özgür birey, partiler üstünde yurttaş, hiç kimsenin peşinde olmayan, kendi düşüncelerinin savunucusu görenleri selamlıyorum.
günlerdir gezi parkı'nda duran bizim ülkemizin insanları ve gençlerine gecikmiş selamlarlarımızı iletiyorum. sabahınız huzurlu olsun, merhaba.
her türlü olumlu olumsuz değerlendirme dışında, bizim insanımızla, gencimizde konuşmanın ötesinde hiçbir şeyin önemli olmadığına inanıyorum.
anlaşsakta anlaşmasakta bizim birbirimizle dertleşmek, birbirimizin gözüne insanca ve adaletle bakmamız şarttır, her fert değerli ve özeldir.
her türlü eleştiriye açık bir sohbeti gezi parkı'nın kendini sadece özgür birey, yurttaş olarak tanımlayan gençleriyle yapmak istiyorum.
gençler, gezi parkında kuş sesleri, ıhlamur kokusu ve arı vızıltısıyla huzurlu bir sabah varmış doğru mu? aranızda olmak isterdim."

not: yazım yanlış(lar)ı valiye aittir.

atatürk kültür merkezi

içini görmediğim bina. ben kendimi tanımaya başladığımda kapatılmış. çocuktum. dolayısıyla hiç hatıram da yok. dış görünüşü itibariyle çirkin, estetik tek bir yanı olmayan saçma bina. oradan buradan da deprem riski olan bir bina diye yazıp çizmiş kimileri. ki epey de eski hani. eğer bu doğruysa elbette yerine yeni bir " barok bina" * yapılması iyi olur. gel gör ki restore edilecek diye senelerce bomboş bekletilen bu binanın bir anda yıkılmasına karar verilmesi bu işin altında bir bit yeniği olduğunun göstergesi. anlamadım ki akm ile anısı olan eski neslin eceliyle ölmelerini mi bekliyorlar. böylece bu bina pert deyip birileri onları protesto etmeyecek. halbuki opera da milli kültürde yeri olmayan bir şey(!)... hay allah!

sonradan=aşağıdaki arkadaşa: burada ironi var diye pankart açmaya ihtiyacın olabilir ama bazen anlamadığın şeyi es geçmek gerek. *

üçüncü köprünün adı halk köprüsü olsun kampanyası

üçüncü köprünün bir ihtiyaç olup olmadığı bile belli değilken bunu es geçip isim tartışmasına geçmeyi şahsen doğru bulmuyorum. ister halk olsun ister yavuz(!), orada kesilecek binlerce ağaç, katledilecek doğa tek gerçek.

zeitgeist the movie

din, siyaset ve para ilişkisini anlatan ilginç bir belgesel.

üç bölümden oluşuyor. en azından benim izlediğim öyleydi. toplam iki saat. uyurum ben bunu izlerken diye düşünürken, çalar saat gibi uyandırıverdi. daha doğrusu "ya her şey mi yalan?" sorusunu sordurttu. amerikanın aslında bir kukla, asıl olanın bankerler olduğunu (isimlerini hatırlamıyorum) ve bunların sayısının iki elin parmak sayısı kadar olduğunu söylüyor. siyasetin sadece bir kaç ailenin (devasa hazinesi olmasına karşın) ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yönlendirildiğini ve onların zenginliğine daha bir zenginlik katmasını sağlamak için şekillendirildiğini, birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşının dahi onların işi olduğunu söylüyor. ilk bölüm dinin neden uydurulduğu vs'ye ayrılmış. ikinci bölümden itibaren amerikan tarihi ve bankerlerin toplumu ve hükumetleri şekillendirilişi anlatılmakta. en can alıcı nokta bulunmakta olduğumuz noktayı tarif ve tasnif edişleri: bir dünya devleti ve bedenlerine takılmış çipler ile yönetilen bir insanlık. bunun başlangıç. noktasının çipli nüfus cüzdanları olduğunu da ekliyorlar. yakın zamanda türkiyede de girilecek bu sisteme. tanrım!

asıl mesele ise eğitim ve bilinçlenme. çünkü dünya devletini kurmak isteyen aileler, istediklerini insanlara baskı yoluyla değil onların rızasıyla gerçekleştirecek(miş). tüylerim ürperdi yeminlen. film amerikan halkının aptallaştırılmasının sebebini de bu gizli politikaya bağlıyor. vs.

not: izleyin, izlettirin. bir çoklarımızın ucundan kıyısından az biraz bildiğimiz konuların böyle toplu bir şekilde, bir komposizyon halinde anlatılması, kimi açık noktaların oturması için güzel fırsat.

not2: insanların empoze edilen bilgilerden çok sorgulamayla ulaştıkları bilgiye inanması gerektiğini anlatması bakımından bu belgeselin anlattıklarına da körü körüne bağlanmamak gerek. haliyle. bu da hafiften "ne oluyor lan" dedirtebilir. haliyle. o yüzden kasmayın ve izleyin.

çiçek abbas

1982 yılında çekilmiş, sinan çetin'in yönetmenliğini yaptığı ilyas salman ile şener şen'in baş rollerini oynadığı film. filmdeki en can alıcı sahneler şüphesiz atışmanın olduğu sahnelerdir.

mezkur atışma sahnesi, bobiler.örg'ün güzel bir çalışmasıyla 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi'ne uyarlanmıştır.

http://www.bobiler.org/taksim_gezi_parki...

(bkz: naaağğbeeerrrr)

direnince çok güzel oluyorsun türkiye

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi'ni anlatan penguen'in kapağına taşıdığı söz. bu söz metüst'ün " sinirlenince çok güzel oluyorsun türkiye"sine bir naziredir.
yaratıcılık parayla değil zekayla. evet. billeh.

sinirlenince çok güzel oluyorsun türkiye

metüst'ün buluşu söz, " direnince çok güzel oluyorsun türkiye" diye çevrilip gezi parkı direnişinin en anlamlı sözlerinden olmuştur.

yanılmıyorsam cumartesi günüydü, iki kişi arasında geçen diyaloğa şahit oldum. gezi parkı mutfak sorumlusu megafonla gönüllü arkadaşlar istediğini anons ediyordu. o sırada:

m: maamıt
g: göben

m- çok yakışıklıymış.
g- neyi yakışıklı sen de...
m- (muzipçe) bi de sinirlenince nasıl olduğunu düşün..
g- (kısa bir inceleme) yani, şimdi..
m- artırıyorum: direndiğini hayal et..
g- hassiktir çok yakışıklı...*

gezi parkı direnişi duvar yazıları

(bkz: yasak ne ayol)

http://ayisozluk.com/lnk/ayol

not: hepsinin toparlanıp bir albüm yapılması gerektiğini düşünürken bugün sol gazetesinin bir kitapçıkta topladıkları gezi direnişi duvar yazılarını gazeteyle birlikte verdiğini öğrendim. tez zamanda alacağım, ilgilenenler de kaçırmasın. *

not2: gazetenin üzerinde "matbaa nedeniyle çıkan sorundan dolayı ek pazar günü verilecek" gibi bir not vardı. bilginize.

kılıçdaroğlu'nun gösterilere gitmeyi yasaklaması

aslında bu eylemleri biz organize etmedik, ha illa bizim yaptığımızı düşünüyorsanız işte diyoruz dağılın gibi bir mantık yürütmesiyle hareket eden kemal kılıçdaroğlunun beyanatı.

eskişehir'de direnişçilere ekmek ve cips dağıtan nine

nasıl güzel bir insandır. allah sağlık sıhhat versin. bir de üzülüp tekrar ediyor: "dutları getiremedim ama.."

çapulcu kütüphanesi

gezi parkı direnişi ile polisin çekilmesinin ardından gezi parkında oluşturulan ve yüzlerce kitabın gidip geldiği özgürlükçüler kütüphanesi. bir tane alabilirsiniz kağıt-levhası ile dönüşümün nasıl gerçekleştirildiği de açıklamıştır. kitap bağışlarsınız ve bir tane kitap alırsınız. aldıktan sonra kitaba not da yazdırabilirsiniz.

ben simone de beauvoir adlı fransız yazarın " başkalarının kanı" kitabını aldım. 66 istanbul basımı kitap, sararıp yıpranmasına -hatta dağılmasına- rağmen bütün kitapların arasından bana göz kırptı. ve elime aldım. konusu günün anlam ve önemine uygun. bu kada rolur dedim: kitap, kahramanlarının " ikinci dünya savaşında büyük çatışmalar yaşanırken fransız ulusal direnç hareketi ve sınıf çelişkileri içinde kendi varoluşlarının bilincine varma çabaları ve seçme özgürlükleri"ni konu alıyor. kitabı tamir eder etmez okumaya girişeceğim.

kütüphanenin ilk inşa edilirkenki hali:

çukurova eşcinsel inisiyatifi

bir kaç gün önce çapulcu kütüphanesine bağışladığı eşcinsellerin mücadelesini, haklarını içeren dergi ve broşürlerden dolayı ulusalcı ve ülkücüler tarafından saldırıya maruz kalmışlardır. takip edemedim acaba gezide bunun altı çizildi mi?!

haberi için;
http://kaosgl.com/sayfa.php?id=14287

redhack

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi'nde çarşı ve antikapitalist müslümanlar ile birlikte popülaritesini/ününü perçinleyen hacker grubu. tek kişilik muhalefet gösterisi düzenlemektedirler. dün gece halk tv'ye konuk oldular ve bize neleri unuttuğumuzu, unutturulmaya çalışıldığını en acısı da neleri bilmediğimizi, görmediğimizi, nasıl kandırıldığımızı anlatmışlardır. direniş dolayısıyla herkese selam göndermişler ve eşcinselleri de unutmamışlardır.

ayrıca... lan bak... demicem diyorum da adamın ses tonu neydi öyle allah aşkına... töbe rabbim. aşık olunası. tok, gür, kendinden emin, şaşmayan, tökezlemeyen... muhalefet için yaratılmış bir ses. diksiyon dersi almışlar muhakkak. hele türkçeye hakim oluşu. helal olsun.

gezi parkı direnişi duvar yazıları

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi ile başlayan şahsına münhasır bir karaktere bürünen, kaynağını iktidar karşıtlığından alan ancak samimiyet ve genel olarak çocuksuluğun bir yansıması olan duvar/yol/pankart yazılarıdır/notlarıdır; kesinlikle ama kesinlikle sokak sanatıdır. ataerkil yapının slogan ve küfürlerini saymazsak türkiye'yi elli yıl götürecek denli yaratıcı ve tebessüm ettiren çoğu zaman kahkahaya gark edendir. ayrıca twitter ile facebook da duvarlara yakışacak söylemler üretilmiştir. bu halkı seviyorum dedirtirler.

bunlar içinde beni en çok yaran şunlardır:
starbucks'ın duvarına yazılan yaşasın tam bağımsız kuru kahveci mehmet efendi

yolun orta yerine yazılan kahrolsun bağzı şeyler

bilgisayar ve sinemanın bir ürünü olan bir replik: savaş mı istiyorsun? kamooon!

beyler sakin olun hepimize yeticek kadar biber gazı var

ulan bi iki gaz sıkın da direndiğimizi anlayalım amk, böyle olmadı hiç aloo

sıkma demiyorum hobi olarak yine sık

bir de haluk levent'in de gezi parkına geleceği duyurulunca şöyle bir karşılık vermiş gözünü sevdiğim bir zeka küpü:

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=1...

yaran duvar yazıları

tayvan televizyonunun gezi parkı animasyonu

inci sözlük yazarı yarmadali'nın 3 haziranda yazdığı türkiye'yi cebelitarık'tan geçirip and dağlarının arkasına saklama öyküsünden de etkilenmiş olması büyük bir şey. izlenilesi.

adı geçen türkiye'yi taşıma hikayesinin tam metni şöyle:
http://ccc.incisozluk.cc/w/tayyib-d%C3%B...

şu da metnin ana yapısnın seslendirilmiş versiyonu:
http://vocaroo.com/i/s0PJrpTrsJDm

(bkz: tayyip dönmeden ülkeyi saklıyoruz beyler )

gezi parkı direnişine katılan dokuz yaşındaki zeka küpü kız

hayranlıkla izlediğim yumurcak. ailesini can-ı gönülden tebrik ederim. ileride bir gün çocuğum olursa işte tam da böyle bir zıpır olacak. yaşına göre öyle çok şey biliyor ki cümle kurarken kelime seçiminde tereddüt ediyor. bütçe diyen ağzını pamuk tavşanlar yesin; gurban olduuum. hayır bir de demiyor mu yıllardır eyleme gidiyorum, böyle bir eylem görmedim diye; böyle yanaklarını tutup mıncırasım geliyor.

ayrıca karikatürdeki şirin de o olsa gerek diye tahmin ediyorum:

http://twitter.com/EratalaySevinc/status...

mustafa ceceli

şarkılarını sevmem. insanın içini bayıyor. yalancı mutluluklar ve lise üzüntülerini çekemediğim şarkıları vardır. kendisinden da haz etmediğim; gezi direnişiyle insan sarrafısın göben diye kendi kendimi pohpohlamama yardım eden şarkıcı. ama bir sanatçı değil.

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

kızılay'da devam eden direniştir. gezi parkı, kızılayı unutmaya yüz tutmuş gibi. ya da istanbul gerçekten yoruldu. dinleniyor. *

lgbt blok

bugün uğrayıp bir meyve suyunu içtiğim blok. elemanların büyük kısmı uykudaydı. yorulmuşlar zağar. listag üyesi bir anayla da ayak üstü hoşbeş ettik. nasıl candan bir insandı. ellerinden öperim. yüreğinize sağlık.
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

isao takahata

hayao miyazaki'nin ruh ikizi, uzun soluklu mesai arkadaşı; başarılı bir animasyon yaratıcısı. ateşböceklerinin mezarı harikulade bir sanat eseridir.

(bkz: grave of the fireflies)

grave of the fireflies

isao takahatanın 1988'de yazıp yönettiği ve en güçlü savaş karşıtı filmlerden sayılan animasyonu.

https://www.imdb.com/title/tt0095327/

* açlıktan ölen setsuko'nun seita(abisi) deyişi hafızama kazınacak nadir repliklerdendir ki içinde koca bir savaşı, ikinci dünya savaşını barındırır bu replik.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

samed behrengi

komünist olduğundan şüphelenildikten sonra bedeni aras nehrinde bulunmuş azeri kökenli iranlı yazar. tıpkı bizim sabahattin ali gibi bir son. fakat onun azeri olduğu için öldürüldüğü de söylenmektedir. neden öldürüldüğü değil ölümünden kimin sorumlu olduğu ortadır.

küçük kara balık adlı masalı çok güzeldir.

andımız

varlığımı türk varlığına armağan etmemek için okullardaki mukaddes sabah ayinine geç gitmişimdir. tek ayak üstünde bahçe kapısında bekletilmedim mi? evet. çok da fifi. muhteşem eğitim sisteminden kurtulup da hayal kurabilmek için güzel bir zaman aralığını teşkil ediyordu.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **