kevbear
girdiğim çoğu entry için "hoş" butonuna nazik dokunuşları ve nick altıma girdiği yorumuyla beni onore etmiş, fevkaladenin fevkinde bir yazar arkadaşımızdır efendim.
kablosuz ağ isimleri
airties rt 205
başka ne olacağıdı ki?
migren
friedrich nietzsche migrenin, üstün zekalı insanların, sahip oldukları bu ayrıcalık için ödedikleri küçük bir bedel olduğunu söyler.
e güzelim, bu bedeli 10 yaşından beri ödüyoruz da, zekadan yana nasibimizi alabilmiş değiliz.
tespit sıçmak
spor müsabakalarında sayı aldıktan sonra başımıza gelenler
futbolcu gallardo da, gol atan arkadaşının penisini ısırmak suretiyle sevincini belli etmişti. artık soyunma odasında neler olduğunu bilmiyoruz.
yazarların hatırladıkları en eski anıları
5-6 yaşlarındayken, deniz kenarında çok eski bir iskele kalntısının oralarda oynuyorken, diz boyu suda koşup zıplarken, ayağımda garip bir şey hissettim. aşağı doğru baktığımda sağ ayağımın tabanından girip üzerinden çıkan uzunca çivi gibi paslı bir metal parçası gördüm. arkadaşlarımın gidip babamı çağırması, onun bu metali kesecek bir demir testeresi getirmesi ve milim milim keserek beni hastaneye götürmeleri süreci 4-5 saat kadar sürdü.
bu süre zarfında yanımdan ayrılmayıp beni teselli etmeye çalışan arkadaşlarla helalleştiğimi hatırlıyorum.
ayı sözlük yazarlarının en sevdiği filmler
sevdiğim filmleri burada gördükçe o entry sahiplerini sıradan hoşladım.
bir de "unthinkable" var tabi.
türklere özgü davranışlar
teybi koltuğun altına saklamak.
koltuğun yanında levye taşımak.
tüm dünyada seni gördüm ve geçmen için bekliycem anlamına gelen sellektörü, kenara çekil, önce ben geçicem anlamında kullanmak.
heimlich manevrası
yetişkin bir bireyin boğazına kaçan yabancı cisim nefes almasını engelliyorsa vakit katbetmeden uygulandığında hayat kurtaran basit bir ilk yardım tekniğidir. nasıl uygulandığını uzun uzun anlatmaktansa link vereyim.
http://vimeo.com/12204236
verilmiş en sağlam ayarlar
7 mart 2010 u, 8 mart a bağlayan gece, akp yalakası ve rte hayranı bir şakirtcan uludağ sözlükte "akp iktidarı sırasında deprem olmaması" diye başlık açmıştı. başlık altında da rte nin tanrının sevgili kulu ve uğurlu bir insan olduğu için o iktidara geldikten sonra türkiye de hiç deprem olmadığından, daha önceki depremlerin ise ülkeyi yönetenleri ve onlara oy verenleri cezalandırmak için tanrının bir gazabı olduğundan falan bahsetmişti.
o gece elazığ depremi oldu ve ertesi gün aynı başlık altına girilen entrylerden birisi şöyleydi : "tanrı ilk kez bir sözlük yazarına ayar verdi."
yeni dünya düzeni
karl marks "kapitalizm kendi kendini yok edecek dinamikleri kendi içinde taşır" der. gerçekten de sanayi devrimi sonrası "bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar" olarak özetlenen liberal ekonominin merkezi, insanın mutluluğu ve refahından çok, bir avuç sanayici ve işadamının mutluluğuna doğru kaydı.
odak noktasına insanı koymayan hiçbir sistemin ayakta kalması mümkün değildir. son 50-60 yılda insanlığın özgür düşünme ve fikirsel üretkenlik yeteneği, okul ve televizyon sayesinde köreltildi. böylece matrix filmindeki organizmalar gibi bir hayalin peşinde yaşamaya başladık. bu hayal, hepimizin birgün çok zengin ve mutlu olacağıydı. bu arada sistem bizi daha çok çalıştırarak, ama daha az ödeyerek sömürüyordu. süreç çok yavaş ilerlediği için kimse neler olup bittiğinin farkına varamadı.
şimdi ise internet üzerinden insanlar her türlü bilgiye ulaşabilmeye ve fikir alışverişine başladılar. rte nin interneti böylesine paranoyakça kontrol altına almaya çalışmasının nedeni de budur zaten. ama bu tür sosyal kıpırdanmaların somut değişikliklere dönüşebilmesi için bazen 50 yıl gerekebilir. belki de bizim neslimiz varolan kapitalist sistemin çöküp, yerine farklı birşeyin geldiğini göremeyecek. ama en azından biliyoruz ki son 10 yılda yaşanan ekonomik krizler ve sosyal patlamalar binanın temeline ilk balyoz darbesini vurdu.
pisuvardaki siyah kil 2
sözlüğün katalizörü. sol çerçeveye hareket getiren, bununla birlikte seri eksilenmekten muzdarip yazar.
ayı yavrusunu severken öldürürmüş derler ya, sanırım sözlükteki ayıcan yazarlarımız da psk2 ye olan sevgilerini eksi butonunu kanırtarak gösteriyorlar. aklıma başka da mantıklı bir açıklama gelmiyor.
not: ilginçtir ben onun nick altına bu entryi girirken, aynı anda o da benimle ilgili yazmış.
selamettin
greenday teşhisi koymuş. dağılalım
belalı entrylerin dava edilme ihtimali
şu an türkiye cumhuriyetinde iktidar şakşakçılığı yapmayan tüm aydınlar, akademisyenler, yazarlar içerde. hatta öyle bir hal aldı ki, dışarda kalanlarla hayat çekilmez oldu. iki seçenek var, ya sus pus oturup herşeyi kabullenicez, ya da yazmaya, eleştirmeye, kendi çözümümüzü dile getirmeye devam edicez.
ikinci yolu takip edersek yine iki ihtimal var. ya tutuklanıp biz de içeri giricez, ya da bu kalabalıkta kimse bizi farketmeyecek.
ikinci ihtimal gerçekleşirse önümüzde yine iki seçenek var : ya oturduğumuz yerden klavye delikanlısı olmaya devam edicez, ya da fransızların, 1789 yılında tüm aydınların parmaklıklar altında tutulduğu bastil hapisanesini basarak devrimi başlattığı gibi, biz de artık kıçımızı kaldırıp bişeyler yapma vaktinin geldiğini görücez.
sanırım şu an yaşadığımız korkular, çekilen sıkıntılar ve acılar, yeni bir düzenin doğum sancıları. onu dünyaya getirmek için sancıların sıklaşmasını bekliyoruz.
ingilizce
ingilizce eğitim alıp iş hayatına atıldıktan sonra etrafındakilerle ingiliz aksanıyla türkçe konuşmaya çalışan tikilerin ağzına ağzına vurulmak suretiyle aksanları düzeltilebilir. adama bişey söylersin :"waaoow eksılınt aydia. tabi benefitine bakmak lazım. rantabl bişeyse way nat yaani" şeklinde kullanmamak lazım.
türkiye'de olması istenen ürünler
eurostar tadında demiryolu ağı ve trenler
http://www.bestvaluetours.co.uk/images/eurostar3.jpg
hacettepe üniversitesi
daha ilk günümüzde rektör aynen şöyle demişti :"hacettepeye girmek zordur ve siz hepiniz bunu başardınız. ama buradan mezun olmak çok daha zordur. ne yazık ki bazılarınız bunu başaramayacak"
oha. bir rektör yeni öğrencileri böyle mi motive eder. bizim zamanımızda
*, yemekler kötü ve pahalıydı. merkez kampüste öğrenci başına bir sivil, bir de resmi üniformalı polis düşüyordu.
ikinci üniversite
anadolu üniversitesinin üniversite mezunları için başlattığı sınavsız açık öğretim imkanı.
yıllar sonra bir arkadaşın gazıyla gidip 3 arkadaş farklı bölümlere kayıt yaptırılır, kitaplar okunur, hatmedilir, sonra değiş tokuş yapılır ve diğer bölümlerin kitapları da okunur, sonra da sınava girilmez.
ders geçmek için değil, mezun olmak için de değil, sadece öğrenmek için ders çalışmanın, birşeyler okumanın nasıl bir duygu olduğunu yaşamak için bile değer.
işkence yöntemleri
nihat doğan dinletsinler, "kennedy yi ben öldürdüm" bile derim.
doktor koca alınca havalanan sekreter kız
korece
tae kwan do
* gibi sporlarla uğraşıyorsanız ucundan kıyısından 40-50 kelimesini öğrenirsiniz. ismini bile telaffuz edemediğim bu sporlara düşkün abimin, yıllarca antrenmanlarında kum çuvalı olarak görev aldığım için, hangi kelimenin ne kadar acı verdiğini iyi bilirim.