marti

Durum: 351 - 0 - 0 - 0 - 29.03.2012 01:07

Puan: 9078 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

kaçıp gitme zamanı yaklaştı
  • /
  • 18

bilgisayarınız zeki ama çalışmıyor

bilgisayar tamircisinin son veli toplantısında koyduğu teşhis. bir dosyaya tıkladığımda "bi siktir git çay koy" mesajı alıyorum, çünkü hakketten ben çayı koyup geldiğimde o dosyayı ancak açmış oluyor. hızlandırmak için ne yapabilirim fikri olan var mı?

bir de ben bunu 1995 te almıştım. acaba donanım yetersiz geliyor olabilir mi? halbuki 40 gigabyte harddisk, 512 ram, 256 ekran kartı ve 800 mhz işlemci var ama yine de çok yavaş. kil tablet üzerine bile daha hızlı yazabiliyorum.

bbg ayı versiyon

yapalım biz bunu. ayısözlük kullanıcıları internet üzerinden seyrederler. tek ihtiyacımız olan bir ev.

(bkz: yerin var mı)

pedofili

iki birey arasındaki beraberliğin pedofil sayılabilmesi için iki kriterin gerçekleşmesi gerekir. bunlar; bireylerden birinin 16 yaşından küçük olması ve iki birey arasında 5 yaştan fazla yaş farkı olmasıdır.

hollanda da kurulan bir partinin tek kuruluş amacı pedofillerin sesini mecliste duyurabilmek ve gerekli kanun değişikliklerini yapabilmektir. bu partinin değiştirmek istediği kanunlar ise şöyledir :

çocuklarla cinsel ilişki yaşı ilk etapta 12 ye, sonra 8 e düşürülmeli, ardından da yaş sınırlaması tamamen kaldırılmalıdır. uyuşturucu alabilme yaşı da bununla paralel olmalıdır. çocuk ve hayvan pornosu yasal olmalıdır ve televizyonda çocuk pornosu yayınlanmalıdır. çocuklarla evlilik serbest olmalıdır.

bu parti üyeleri kendilerini pedofil veya sapık olarak nitelendirmiyor, yaptıklarını "saf masumiyete duyulan sınırsız sevgi" olarak adlandırıyorlardı.

uçak diyalogları

sanırım yıl 1998 falandı, çalıştığım şirkete fransa dan genel müdür atanmıştı. asıl mesleği kadın-doğum uzmanı olan müdürle tanışmak için istanbul a gidecektim. uçağa bindim ama bir sorun oldu, uçak hareket etmedi ve 45 dakika sıcakta uçağın içinde bekledik. bu arada uçaktaki 60 yaşlarında bir adam bağırıp çağırmaya "bana pilotu getirin" falan demeye başladı. kendisini sakinleştirmek isteyen hosteslere "ben kalp hastasıyım. istanbul a da amerika dan gelen doktoru görmeye gidiyorum" falan dedi. sonra etrafına bakıp belki duymayan vardır diye bu amerikadan gelen kalp doktorunu görmeye gidiyorum muhabbetini giderek daha yüksek sesle bağırmaya başladı. aslında yolcular sıcağı, uçağın kalkmamasını falan siklemiyordu ama herkes bu züppe adamın car car bağırmasından rahatsızdı. en sonunda dayanamadım ve "yeter be, ben de fransa dan gelen kadın doğumcuyu görmeye gidiyorum ama senin gibi bağırarak hava atıyor muyum. kapa çeneni de otur yerine" dedim. yaşlı adamla birlikte tüm yolcular mavi ekran verdi.

köpek

insanoğlunun ilk dostu.

"yüreğimizin derinliklerinde böyle bir dosta layık olmadığımızı biliriz. ama belki, evet belki, köpekler sayesinde onların bizi zannettiği kadar iyi insanlar olabiliriz" demiş adını hatırlayamadığım bir abimiz.
koşulsuz sevmeyi ve hayatını birisine adamayı bana köpeğim öğretti. sabırla beklemeyi, ne kadar hayal kırıklığına uğrasan da hep affetmeyi, asla kin gütmemeyi de öğretti bana. hayat denilen şeyin sevdiklerinle birlikte geçirilen güzel zamanlar ve oyun oynamak, koşmak kadar basit bir temel üzerine kurulabileceğini gösterdi. bakışlarıyla bana "sen dünyanın en harika insanısın" dedi. başını kucağıma her koyduğunda minik yüreğindeki o sınırsız yaşama sevincini bana aktardı. mesleğime, bankada ne kadar param olduğuna, arabamın modeline bakmadan sevdi beni. "seveceksen böyle sev" dedi.

http://imageshack.us/photo/my-images/525/image187t.jpg/

matt alber

tamamı erkek sanatçılardan oluşan ve hayranı olduğum "chanticleer" grubunun eski sopranosu olan sanatçı. son derece pürüzsüz ve berrak sesi, bir gayin duygusallığı ve hüznüyle birleşince harika şarkılar ortaya çıkarmış.


le ciel sur la tete

fransada solcu geçinen bir anne babanın iki oğlundan jeremy 33 yaşında, hayatı boyunca başarılı ve örnek bir öğrenci olmuş ve şimdi de pariste finans sektöründe kariyer basamaklarını hızla tırmanan yakışıklı ve anne babasının gurur kaynağı bir arkadaştır. küçük kardeşi robin ise filme varlığıyla komedi unsurları katan yüzeysel bir karakter gibi görünmesine karşın, bence filmdeki en güçlü karakter ve anlayana en can alıcı mesajları veren 18 yaşlarındaki bir gençtir.
jeremy nin anne ve babasına eşcinsel olduğunu ve erkek arkadaşıyla yaşamaya başladığını söylemesiyle birlikte aile içinde yıllardır görmezden gelinen tüm sorunlar açığa çıkar ve aile dağılma sürecine girer.
filmin bence en başarılı tarafı, yaşam biçimleri ve düşünce yapıları sistem tarafından şekillendirilmiş insanların sırf normal kabul edilmek ve toplumun onayını kaybetmemek için kendilerini nasıl da mutsuzluğa mahkum ettiklerini göstermesidir. jerem nin anne ve babası arasında artık ne sevgi, ne aşk ne de seks kalmamıştır ama dışarıdan bakıldığında evli, iki çocuklu ve mutlu yani kısaca "normal bir aile" görüntüsü için bir ömrü harcamışlardır.
ayrıca film en entellektüel sandığımız insanların bile eşcinsellik dendiğinde akıllarına gelen tek şeyin kimin kimi becerdiğini tahmin etmeye çalışmak ya da eşcinselleri aşağılayan esprilere gülmek olduğunu gösterir.

le clan

fransa ın dandik bir kasabasında cezayirli anneleri yeni ölmüş 3 genç erkek kardeş fransız babalarıyla yaşamaktadır. en büyükleri christophe cezaevindedir, ortanca olan marc babasına yardım etmektense serserilik yapmayı ve aradığı mutluluğu haplarda bulmayı seçer. en küçükleri olivier ise kendi halinde efendi bir çocuktur ve annesinin yokluğunu hissetmektedir. her iki kardeş de abileri christopheun tahliyesini beklerler.
christophe tahliye olur ve kendine bir iş bulup dört elle işine sarılır. artık serserilikten uzak, düzenli bir hayat sürmek istemektedir. bu marcı hayal kırıklığına uğratır. çünkü başı başka bir çeteyle dertte olan marc, hasımlarını sopalamak için abisine güvenmektedir. ardından marc, elinden birşey gelmemesinin çaresizliğiyle kendine zarar verir.
bu arada marcın kankası ve arap asıllı olan hisham da kendi halinde, özünde iyi bir çocuktur ve sürekli kapoera çalışır. üç kardeşten en küçükleri olivier ile hisham arasındaki dostluk aşka dönüşür. aslında hishamın sevgisi olivierin hayatındaki tek güzel sığınaktır. onu sokaklardan uzak tutar ve ihtiyaç duyduğu sevgiyi ona verir.
film ingilizceye "three dancing slave" adıyla çevrilmiş.

lgbti temalı filmler

(bkz: le clan)

fransa
ın dandik bir kasabasında cezayirli anneleri yeni ölmüş 3 genç erkek kardeş fransız babalarıyla yaşamaktadır. en büyükleri christophe cezaevindedir, ortanca olan marc babasına yardım etmektense serserilik yapmayı ve aradığı mutluluğu haplarda bulmayı seçer. en küçükleri olivier ise kendi halinde efendi bir çocuktur ve annesinin yokluğunu hissetmektedir. her iki kardeş de abileri christopheun tahliyesini beklerler.
christophe tahliye olur ve kendine bir iş bulup dört elle işine sarılır. artık serserilikten uzak, düzenli bir hayat sürmek istemektedir. bu marcı hayal kırıklığına uğratır. çünkü başı başka bir çeteyle dertte olan marc, hasımlarını sopalamak için abisine güvenmektedir. ardından marc, elinden birşey gelmemesinin çaresizliğiyle kendine zarar verir.
bu arada marcın kankası ve arap asıllı olan hisham da kendi halinde, özünde iyi bir çocuktur ve sürekli kapoera çalışır. üç kardeşten en küçükleri olivier ile hisham arasındaki dostluk aşka dönüşür. aslında hishamın sevgisi olivierin hayatındaki tek güzel sığınaktır. onu sokaklardan uzak tutar ve ihtiyaç duyduğu sevgiyi ona verir.
film ingilizceye "three dancing slave" adıyla çevrilmiş.

fransızca

gramer yapısı ingilizceden çok daha karmaşık olan, sadece fiillerin değil, sıfatların bile isme göre değişikliğe uğradığı değişik bir dildir. fransızların başka bir dil öğrenmemesinin ırkçılıkla alakası yoktur. adamlar naapsın, sadece fransızcayı öğrenmek için bile bir ömür yetmez.
yalnız cv
ize bildiğiniz diller kısmına ingilizcenin yanına yazdığınızda şık durur, her ne kadar kullanmanız gerekmese de.

ispanyol erkekleri

bir başka erkekle evlilik ve diğer tüm yasal haklarını elde etmiş olan erkektir. bunları elde edene kadar da çok mücadele vermiştir. takdir edilmelidir.

gaylerin sanata çok yatkın olduğu gerçeği

eşcinsellik doğanın bazı şanslı kullarına oynadığı muzipçe bir oyundur. daha çocuk yaşta beden dilini kullanmayı ve okumayı, olaylara kimsenin bakamadığı bir açıdan bakmayı, aslında herşeyin göründüğünden çok farklı olabileceğini öğrenir insan. bunlar da yaratıcılık ve sahne sanatlarında başarılı olmak için olmazsa olmaz özelliklerdir.

disinhibisyon

toplum tarafından kabul görmeyen duygu, davranış ve tavırları, kişinin kendi iradesiyle baskılama yeteneğinin bozulması anlamına gelir.

şimdi biraz açalım; insanoğlu dünyaya geldiğinde kural, ahlak, tabu gibi kavramlardan bihaberdir. aslında ahlak kuralları diye bize öğretilen şeyler, kendi götüne ya da karısına güvenemeyen insanların ortaya koyduğu modern hayat dayatmalarıdır. bir çocuk için herşey bir haz objesi olabilir. hatta çocuklar "nefes alsın yeter" olayını bile aşmışlardır. iki eliyle sıkıca kavrayıp emdiği biberon bile çocuğa cinsel bir haz verir. yaş ilerledikçe annesine, babasına, kuzenlere, dayı, hala ve teyzeye sırayla aşık olup onunla evlenme hayalleri kurar. ama aklı ermeye başladığında anne-baba tarafından ikaz edilerek toplumun normları kendisine öğretilir, yani sivri kısımları törpülenip şekle sokulur. böylece artık ergenliğe ulaşmak üzere olan çocuk, birisine karşı cinsel bir yakınlık duyduğunda gidip o kişiyle sevişmektense, görüntüyü hafızaya hd formatında kaydedip, akşam için otuzbir malzemesi toplamayı öğrenir. insanın içindeki bu ilkel dürtüleri baskılayıp, kontrol altında tutmasına ise inhibisyon denir.

lakin doğanın kuralları bizimkilerden farklı işler ve yaş ilerledikçe insan tekrar çocukluğuna geri döner. özellikle de alzheimer gibi nörolojik bir rahatsızlık başlarsa bu inhibisyon, yani baskılama mekanizması çalışmaz ve 70 yaşındaki amca toplum içinde malafatı çıkarıp otuzbir çekmeye başlayabilir. ya da elini öpmek isteyen birisini domaltmaya çalışabilir. başkaları tarafından "azdı bu herif" diye yorumlanan bu davranışlar sadece insan iradesinin, doğanın çağrısına yenik düşerek doğal davranmasıdır.

özet geç ayı, kim okuycak bu kadar şeyi diyenlere gelsin; eğer içinizden hiç tanımadığınız bir erkeğe vermek geçiyorsa, verin gitsin. bu doğal olandır ve ayılar doğayla barışık canlılardır.

dişi bear

nedense aklıma zeyna geldi.

liseli gay

kızlar gibi kafanızı meşgul edecek birşey olmadığı için hem can sıkıntısını gidermek, hem de gideri olan erkek öğretmenlerin ilgisini çekebilmek amacıyla derslere abanmanıza, ardından okulun en başarılı öğrencisi olmanıza yol açar. yıllar ilerledikçe ve kıllandıkça bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi bir inekten ayıya doğru metamorfoz olayını tamamlarsınız.

haydar dümen

türk insanının bastırılmış cinselliğini, cinsel cahilliğini nakite çevirmeyi ustaca başarmış şahsiyet. uzman bir doktordan çok, kıraathanede genç bir kardeşine nasihat veren bir abi üslubu kullanır. sanırım türk halkı tarafından bu kadar sevilmesinin sebebi budur.

bir de oğlu bir televizyon röportajında "babam insanlara nasihat vermeyi bıraksın, önce kendi tedavi olsun. kendisi bir numaralı cinsel sapıktır. yaptıklarını anlatırsam insan içine çıkamaz" gibi bir şeyler demişti.

ideal sevgili

1. sevgilinizin size ev işlerinde yardım etmesi, yemek yapmayı bilmesi ve bir işinin olması çok önemlidir.
2. sizi neşelendiren ve güldürebilen bir sevgilinizin olması çok önemlidir.
3. sevdiğiniz adama güvenebilmeniz ve size asla yalan söylemeyeceğinden emin olmanız gerekir.
4. sevdiğiniz erkeğin yatakta iyi bir performansının olması ve sizinle birlikte olmaktan hoşlanıyor olması gerekir.
5. ve hepsinden önemlisi, bu dört adamın birbirinden haberinin olmaması gerekir.

şapkalı a

fransızca öğreniyorsanız accent denilen bu aksanları öğrenmeden fransızca yazışmak imkansızdır. bir fransız bile resmi bir yazı yazarken sık sık sözlüğe bakmak zorunda kalır. bir sağdan bir soldan verirler coşkuyu. mesela ;

les élevès inquiétèrent pour leur sécurité.

noel baba

kocaman göbeği, tombul kırmızı yanakları ve bembeyaz saçlarıyla her türlü gideri olan ayı modeli. salona hediyeleri bıraktıktan sonra şömineye girip oradan da baca yoluyla evden çıkmak için kafasını şömineye soktuğunda, o tombul poposu salona doğru domalmış pozisyondayken en savunmasız durumundadır. getirdiği ıvır zıvır hediyeleri beğenmediyseniz tam o pozisyonda istediğiniz hediyeyi almak için en ideal andır.

hoşlanılan erkeğin motor çıkması

bir tur binip bırakmak gerekir.
  • /
  • 18
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 351

aileye açılmak

annem zaten yıllar önce anlamıştı ve sessizce kabul etmişti. bu konuda açıkça konuşmasak da akrabaların "evlen artık" baskılarına benim yerime o karşı koymuştu. "rahat bırakın oğlumu, bırakın hayatını istediği gibi yaşasın" demişti. başkalarına söylenen bu kelimelerin ardında, benim hayat tarzımı onayladığını bildiren mesajı almıştım.

babama eşcinsel olduğumu söyleyebilmem için, sevdiğim adamın elinden tutarak ondan cesaret almam ve babamın karşısına böyle dikilmem gerekiyordu. dedim "baba bak, bu benim sevdiğim adam. onunla bir hayat kurmak istiyorum." kısa bir sessizlik oldu. bu arada sevgilim mezar taşı üzerindeki ölüm tarihiyle doğum tarihi arasındaki farkı dört işlem kullanarak hesapladı ve "allah rahmet eylesin. baban öldüğünde 67 yaşındaymış" dedi.

belçika

madem komşuyuz, öyleyse niye savaşmıyoruz diye düşünen ve bunu yıllarca pratiğe döken fransa ve hollandayı birbirinden ayırmak için yıllar önce bir alman kralı tarafından oluşturulmuş ve başına da bir alman prensinin oturtulduğu tampon bir ülkedir. ülkenin güney toprakları olan valonya fransa dan, kuzey bölgesi flaman ise hollanda dan tırtıklandığı için güneyde fransız asıllı valonlar, kuzeyde de flamanlar yaşar. çalışkan ve zengin flamanlar, volanları tembellikle suçlar ve flamanlar sayesinde rahat bir hayat süren parazitler olarak görürler. şarap, aşk ve parti konusunda uzman volanlar ise flamanları paradan başka bir şey düşünmeyen ruhsuz psikopatlar olmakla suçlar ki, iki tarafın da iddiaları köküne kadar doğrudur.
her iki bölgenin kendi parlamentosu, kabinesi, başbakanı falan vardır. tam ortadaki brüksel de özerk bir bölgedir ve burada volanlar çoğunluktadır. onun da kendi parlamentosu, bakanı, başbakanı falan vardır. bir de ülkenin doğusunda sekiz-on bin alman nüfusun yaşadığı alman özerk bölgesi vardır ve evet bildiniz onların da başbakan dahil tüm kadrosu tamdır. bir de tüm belçika nın ulusal parlamentosu ve kabinesini de eklerseniz 3 farklı dilin konuşulduğu bu 12-13 milyonluk ülkede 160 tane bakan ve 5 tane başbakan vardır. asıl komik olan, bu arada ülkenin resmi yönetim biçimi krallıktır ve kraliyet ailesi kompile almandır. sürekli bölünmek isteyen bu ülkede herkes birbirinden nefret eder. ama kralı severler. gerçekten de kral iyi adamdır.

kadınsı eşcinsellerin ayı hareketindeki yeri

son günlerde ayı sözlük yazarları arasında kutuplaşma demiyelim ama, ciddi atışmalara yol açan konunun çözüme kavuşturulması için düzenlenen açıkoturumun konusudur. ali kırca dark bear'ı arar ve son zamanların en çok konuşulan bu konusunu televizyonda ana haber bülteninden hemen sonra bir açık oturumla tatlıya bağlamak istediğini söyler. hatta bu program için bir kaç isim de düşünülür ama "er meydanı, erkek erkeğe" gibi öneriler, sözlük içerisinde bir ayıseverin ya da ayının kadınsı bir yanının olmasının normal olduğunu dile getiren yazarların itirazı ile veto edilir.

neyse stüdyoya doluşulur, açıkoturum başlar. ayı dediğin erkeksi olur diyen tarafı temsilen dark bear ve bearabeare söz alırlar. birkaç yıl önce ayısözlük bünyesinde karşılıklı fikir alışverişi sonucunda artık şartların konuşmayı bırakıp eyleme geçilmesi için yeterli olgunluğa ulaştığını farkettiklerini, ilk önce tüm ayısözlük yazarlarının eşzamanlı olarak kendi çevrelerine eşcinsel kimliklerini açıklayarak işe başladıklarını, ardından aileleri ve arkadaşlarının desteğini de alarak ankara'ya yürüyüşlerinin tüm türkiye'de eşcinsel onur hareketini ateşlediğini ve bugünlere gelindiğini hatırlatırlar. son zamanlarda ortaya çıkan kadınsı tavırların ise binbir güçlükle kazanılan kamuoyu desteğini azaltarak ayı hareketine zarar verdiğinden bahsederler.

ardından eşcinselliğin, ayı veya ayısever olmanın standart kalıpları olamayacağını, gelinen noktada her eşcinselin eşit miktarda emeği ve fedakarlıkları bulunduğunu söyleyen pisuvardaki siyah kil2 kendi görüşünü dile getirir. fakat konuşurken sık sık sözünün kesilmesine içerleyerek fenalaşır ve kavga falan çıkar diye tedbir olarak stüdyoda görev alan kaslı ve yağız bodyguardlardan birinin kollarında kısa bir baygınlık geçirir. bodyguardın psk2 nin şakaklarını ovduğunu, ona güçlü kolları arasına alarak "istersen omzumda ağlayabilirsin canım" dediğini farkeden bazı ayısözlük yazarları da en yakın diğer bodyguardın yanına giderek bayıldıkları için ali kırca açıkoturumun kontrolünü kaybetmek üzereyken bir canlı telefon bağlantısı gelir. arayan başbakandır. başbakan "eşcinsel bireylerin evlilik, çocuk sahibi olma ve evlat edinme dahil tüm diğer yasal haklarına kavuştuğunu, meclisten jet hızıyla geçirilen homofobi karşıtı yasayla homofobik söylem ve fiillerin en ağır şekilde cezalandırıldığını, eşcinseller için pozitif ayrımcılık yasasının da kabul edildiğini, cinsiyet değişimi ve hormon tedavisi gibi uygulamaların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak tüm bunlara rağmen eşcinsel kardeşlerimizin hala sorunları olduğunu bilmenin kendisini üzdüğünü söyler ve eşcinsellerin bize öğrettiği mottoyla onlara seslenmek istiyorum; "savaşma seviş" der. hatta "sizden de en az üç çocuk istiyorum" esprisi salondaki gergin havayı yumuşatır. kapanış konuşmasını yapan ali kırca da tüm yazarcanların birbirini kucaklayarak barışmalarını isteyince stüdyoda bir sevgi yumağı oluşur. yalnız kaslı bodyguardın ve ali kırca'nın önünde bir kuyruk meydana gelince dark bear "arkadaşlar yetmiş milyon bizi izliyor, lütfen ama" diyerek ağırlığını koyar. program reyting rekorları kırarak kapanırken psk2, aslında hacettepe ingilizce tıp mezunu olup, boğaziçi üniversitesinde biomedikal teknoloji mühendisliği ihtisası yapan ama ayısözlük yazarlarını daha yakından görmek için bu programda gönüllü bodyguard olarak görev alan milli yüzücü yeni sevgilisiyle nikah şahidi olması için ali kırca'dan söz alır. böyle hayırlı birşeye vesile olduğu için dark'a kızgınlığı da kalmamıştır.

haa, bir de bu var tabi:
(bkz: kafan güzelmiş kardeşim güle güle kullan)
(bkz: hayali bile güzel)

çanakkale

yaz kış esen poyrazı nedeniyle herkes küçük yaşlarda sinüzitle tanışır ve ömür boyu onunla yaşar.
şehir merkezinin küçük ve düz olması nedeniyle herkes küçük yaşlarda motosikletle tanışır ve araba alana kadar onunla yaşar.
kışın buz gibi havada bile motosikletle gezdiği için herkes bir süre sonra romatizmayla tanışır ve ömür boyu onunla yaşar.

eşcinsel vergisi

vergisini ödediğin kara paranın yasal hale gelmesi gibi, eğer gay olduğum için vergi ödediğimde tüm haklara sahip olacaksam, bu para homofobi ve gaylere karşı negatif ayrımcılığa karşı mücadele için kullanılacaksa, ben üç beş sakal atarım.

aileye açılmak

annem zaten yıllar önce anlamıştı ve sessizce kabul etmişti. bu konuda açıkça konuşmasak da akrabaların "evlen artık" baskılarına benim yerime o karşı koymuştu. "rahat bırakın oğlumu, bırakın hayatını istediği gibi yaşasın" demişti. başkalarına söylenen bu kelimelerin ardında, benim hayat tarzımı onayladığını bildiren mesajı almıştım.

babama eşcinsel olduğumu söyleyebilmem için, sevdiğim adamın elinden tutarak ondan cesaret almam ve babamın karşısına böyle dikilmem gerekiyordu. dedim "baba bak, bu benim sevdiğim adam. onunla bir hayat kurmak istiyorum." kısa bir sessizlik oldu. bu arada sevgilim mezar taşı üzerindeki ölüm tarihiyle doğum tarihi arasındaki farkı dört işlem kullanarak hesapladı ve "allah rahmet eylesin. baban öldüğünde 67 yaşındaymış" dedi.

kadınsı eşcinsellerin ayı hareketindeki yeri

son günlerde ayı sözlük yazarları arasında kutuplaşma demiyelim ama, ciddi atışmalara yol açan konunun çözüme kavuşturulması için düzenlenen açıkoturumun konusudur. ali kırca dark bear'ı arar ve son zamanların en çok konuşulan bu konusunu televizyonda ana haber bülteninden hemen sonra bir açık oturumla tatlıya bağlamak istediğini söyler. hatta bu program için bir kaç isim de düşünülür ama "er meydanı, erkek erkeğe" gibi öneriler, sözlük içerisinde bir ayıseverin ya da ayının kadınsı bir yanının olmasının normal olduğunu dile getiren yazarların itirazı ile veto edilir.

neyse stüdyoya doluşulur, açıkoturum başlar. ayı dediğin erkeksi olur diyen tarafı temsilen dark bear ve bearabeare söz alırlar. birkaç yıl önce ayısözlük bünyesinde karşılıklı fikir alışverişi sonucunda artık şartların konuşmayı bırakıp eyleme geçilmesi için yeterli olgunluğa ulaştığını farkettiklerini, ilk önce tüm ayısözlük yazarlarının eşzamanlı olarak kendi çevrelerine eşcinsel kimliklerini açıklayarak işe başladıklarını, ardından aileleri ve arkadaşlarının desteğini de alarak ankara'ya yürüyüşlerinin tüm türkiye'de eşcinsel onur hareketini ateşlediğini ve bugünlere gelindiğini hatırlatırlar. son zamanlarda ortaya çıkan kadınsı tavırların ise binbir güçlükle kazanılan kamuoyu desteğini azaltarak ayı hareketine zarar verdiğinden bahsederler.

ardından eşcinselliğin, ayı veya ayısever olmanın standart kalıpları olamayacağını, gelinen noktada her eşcinselin eşit miktarda emeği ve fedakarlıkları bulunduğunu söyleyen pisuvardaki siyah kil2 kendi görüşünü dile getirir. fakat konuşurken sık sık sözünün kesilmesine içerleyerek fenalaşır ve kavga falan çıkar diye tedbir olarak stüdyoda görev alan kaslı ve yağız bodyguardlardan birinin kollarında kısa bir baygınlık geçirir. bodyguardın psk2 nin şakaklarını ovduğunu, ona güçlü kolları arasına alarak "istersen omzumda ağlayabilirsin canım" dediğini farkeden bazı ayısözlük yazarları da en yakın diğer bodyguardın yanına giderek bayıldıkları için ali kırca açıkoturumun kontrolünü kaybetmek üzereyken bir canlı telefon bağlantısı gelir. arayan başbakandır. başbakan "eşcinsel bireylerin evlilik, çocuk sahibi olma ve evlat edinme dahil tüm diğer yasal haklarına kavuştuğunu, meclisten jet hızıyla geçirilen homofobi karşıtı yasayla homofobik söylem ve fiillerin en ağır şekilde cezalandırıldığını, eşcinseller için pozitif ayrımcılık yasasının da kabul edildiğini, cinsiyet değişimi ve hormon tedavisi gibi uygulamaların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak tüm bunlara rağmen eşcinsel kardeşlerimizin hala sorunları olduğunu bilmenin kendisini üzdüğünü söyler ve eşcinsellerin bize öğrettiği mottoyla onlara seslenmek istiyorum; "savaşma seviş" der. hatta "sizden de en az üç çocuk istiyorum" esprisi salondaki gergin havayı yumuşatır. kapanış konuşmasını yapan ali kırca da tüm yazarcanların birbirini kucaklayarak barışmalarını isteyince stüdyoda bir sevgi yumağı oluşur. yalnız kaslı bodyguardın ve ali kırca'nın önünde bir kuyruk meydana gelince dark bear "arkadaşlar yetmiş milyon bizi izliyor, lütfen ama" diyerek ağırlığını koyar. program reyting rekorları kırarak kapanırken psk2, aslında hacettepe ingilizce tıp mezunu olup, boğaziçi üniversitesinde biomedikal teknoloji mühendisliği ihtisası yapan ama ayısözlük yazarlarını daha yakından görmek için bu programda gönüllü bodyguard olarak görev alan milli yüzücü yeni sevgilisiyle nikah şahidi olması için ali kırca'dan söz alır. böyle hayırlı birşeye vesile olduğu için dark'a kızgınlığı da kalmamıştır.

haa, bir de bu var tabi:
(bkz: kafan güzelmiş kardeşim güle güle kullan)
(bkz: hayali bile güzel)

ingilizce bilmeyi maharet sanmak

askerden sonra çalıştığım amerikan firmasında proje departmanı tamamen boğaziçi endüstri mühendisliği mezunlarından oluşuyordu. adamlara birşey söylemek istediğinde muhabbet genelde şöyle oluyordu;

martı : ben, piç :projeci ingilizceci çocuk

martı: ben tahmini bütçeyi haftaya gönderirim, bunu önümüzdeki dönemin eylem planına alabiliriz.
piç : aaa tabi onun benefitine bakmak lazım, rantabl bişeyse hemen bacıtı onaylarım ben.
martı : o zaman bu döneme de yetişir.
piç : ama bu kuartırın aksiyon planını değiştirmek bi sürü korıspondıns gerektirir şimdi, biz onu gelecek kuartır yapalım
martı : oldu o zaman. ha bu arada babanın götüne koyiim.

kim ister ki gay olmak

bir daha gelsem dünyaya yine gay olmak isterdim. çok sevdiğim ve sevildiğim beraberliklerim oldu. hiç bir kadın bana o mutluluğu ve sevgiyi veremezdi. iki erkek birbirini seviyorsa, gerçekten seviyordur.
üniversiteden sonra bir süre kendimi kapitalizmin kollarına attım ve iyi bir işte çalışıp bok gibi para kazanmaya başladım. pahalı giysiler, araba, lüks bir yaşam tarzını deniyordum belki mutlu olurum diye. etrafımda benimle evlenmek için can atan, bana aşık olduğunu söyleyen bir sürü kız da vardı. ben ise erkek arkadaşımla birlikte yaşıyordum. sonra sahip olduğum herşeyi arkamda bırakıp daha küçük ve basit bir hayat kurmak istedim kendime. küçük bir sahil kasabasında ilkel bir hayata geçtim. geçiş süreci benim için de çok zor oldu. tahmin edeceğiniz gibi o kızların hepsi kaçıştı. artık ideal eş adayı değildim onlar için. erkek arkadaşım ise bu süreçte en büyük destekçimdi. çünkü ikimiz de gaydik ve sevmeyi pembe dizileri seyrederek değil, birbirimizi severek öğrendik. artık biliyorum ki, eğer bir erkek beni sevdiğini söylüyorsa, beni seviyordur. biz hetero çiftler gibi adına evlilik denen, karşılıklı çıkar üzerine kurulu, ikiyüzlü birlikteliklerle kendimizi kandırmayız.

belçika

madem komşuyuz, öyleyse niye savaşmıyoruz diye düşünen ve bunu yıllarca pratiğe döken fransa ve hollandayı birbirinden ayırmak için yıllar önce bir alman kralı tarafından oluşturulmuş ve başına da bir alman prensinin oturtulduğu tampon bir ülkedir. ülkenin güney toprakları olan valonya fransa dan, kuzey bölgesi flaman ise hollanda dan tırtıklandığı için güneyde fransız asıllı valonlar, kuzeyde de flamanlar yaşar. çalışkan ve zengin flamanlar, volanları tembellikle suçlar ve flamanlar sayesinde rahat bir hayat süren parazitler olarak görürler. şarap, aşk ve parti konusunda uzman volanlar ise flamanları paradan başka bir şey düşünmeyen ruhsuz psikopatlar olmakla suçlar ki, iki tarafın da iddiaları köküne kadar doğrudur.
her iki bölgenin kendi parlamentosu, kabinesi, başbakanı falan vardır. tam ortadaki brüksel de özerk bir bölgedir ve burada volanlar çoğunluktadır. onun da kendi parlamentosu, bakanı, başbakanı falan vardır. bir de ülkenin doğusunda sekiz-on bin alman nüfusun yaşadığı alman özerk bölgesi vardır ve evet bildiniz onların da başbakan dahil tüm kadrosu tamdır. bir de tüm belçika nın ulusal parlamentosu ve kabinesini de eklerseniz 3 farklı dilin konuşulduğu bu 12-13 milyonluk ülkede 160 tane bakan ve 5 tane başbakan vardır. asıl komik olan, bu arada ülkenin resmi yönetim biçimi krallıktır ve kraliyet ailesi kompile almandır. sürekli bölünmek isteyen bu ülkede herkes birbirinden nefret eder. ama kralı severler. gerçekten de kral iyi adamdır.

kürt erkekleri

antalya da, daha doğrusu güney sahilinde yaşayanlar uygun ücret karşılığında 85 yaşındaki kadından tutun da, 16 yaşındaki oğlana kadar yaş, cinsiyet ve hatta tür bile ayırdetmeden her türlü canlı ile birlikte olabilir. <br>genelde para karşılığı seks arayan zengin dulların veya eşcinsellerin olduğu mekanlarda üzerlerine yapışan ama yakışmayan gömlekleriyle ve o yüzlerindeki tuhaf sırıtışla müşteri beklerler. müşterilerinin çoğu erkek olsa da kendilerini eşcinsel olarak görmezler.

bütün müdürler göttür

bunların genelde kapı zillerinde bile "nüfus müdürü ahmet bilmemne" diye yazar. birisiyle yeni tanıştıklarında birşeyin müdürü olduğunu söylemek için can atarlar, belki unutursunuz diye hemen kartviziti dayarlar.

her başlığın altından şarkı sözü çıkması

evet sözlükçüm, son haftalarda sözlüğün adeta bir şarkı sözü arşivi, müzisyen, gitarist, piyanist şantör, albüm tanıtım sitesine dönüşmesi halidir. en ciddi başlıkların bile altından ya albüm tanıtımı, ya şarkı sözü çıkmasıdır.
sol çerçevede kafama göre bir şeyler göremeyince karma butonuna nazikçe dokundum ve darbe diye başlık görünce "hemen gireyim, sözlük yazarları bu konuda neler düşünüyormuş öğreneyim, ben de iki satır döktüreyim dedim ama evet, tahmin ettiğiniz gibi o başlık da sadece bir şarkının sözlerini paylaşmak için açılmıştı.
tamam müzik güzeldir, hoştur ama sol çerçevedeki başlıkların yarısından fazlasının eurovision, albüm tanıtımı, şarkı sözü vs olması da insanın kendisini konservatuarda öğrenci gibi hissetmesini sağlıyor.

ışık evleri erkek modeli

ne iş yaptıkları bilinmese de sürekli meşguldürler. her zaman birileriyle buluşmaları, görüşmeleri gerekir ve bir telaş içindedirler. her kamu kuruluşunda tanıdıkları vardır ve bu tanıdıklar genelde yöneticidir. bir de düzenli olarak bu insanları ziyaret ederek kendilerini hatırlatırlar.
dış görünüşlerine gelince: badem bıyık zaten allahın emri. yaş otuzları geçtiğinde ve örgüt içerisinde yükseldikçe sakal da bırakılır. çerçevesiz gözlük takarlar. genelde kolormatiktir gözlükleri. ciltleri güneş görmemiş gibi bembeyaz, elleri hiç ağır iş yapmamış olduğundan yumuşak ve etlidir. tombul yanaklar her daim al aldır.
açık renk, genelde gri ve çok açık mavi yeşil arası tonlarda kumaş pantolon giyerler. ama en göze çarpan özellikleri ise kocaman popolarıdır. gerçekten de bu erkeklerin hepsinin butları ve kalçaları kocamandır.

bilgisayarınız zeki ama çalışmıyor

bilgisayar tamircisinin son veli toplantısında koyduğu teşhis. bir dosyaya tıkladığımda "bi siktir git çay koy" mesajı alıyorum, çünkü hakketten ben çayı koyup geldiğimde o dosyayı ancak açmış oluyor. hızlandırmak için ne yapabilirim fikri olan var mı?

bir de ben bunu 1995 te almıştım. acaba donanım yetersiz geliyor olabilir mi? halbuki 40 gigabyte harddisk, 512 ram, 256 ekran kartı ve 800 mhz işlemci var ama yine de çok yavaş. kil tablet üzerine bile daha hızlı yazabiliyorum.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.