marvelous

Durum: 410 - 0 - 0 - 0 - 12.01.2017 15:36

Puan: 6848 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Cunning is fundamental.
  • /
  • 21

türkiye'nin 90'lara geri dönmesi

ışid ayağına başta kürtler ve aleviler olmak üzere muhalif kim varsa temizlenmek istendiği bir siyasal darbe dönemini yaşıyoruz. evet, bence bu bir siyasi darbedir.

ayrıca medya da görevini gayet iyi oynuyor. mesela haberde "ışid ve pkk'ya operasyon" başlığı geçiyor, ancak gözaltı sayılarına ve operasyonlara baktığımızda durumun tamamen pkk-pyd ve suriye'deki ypg üzerine olduğunu görüyoruz. yani suruç'un intikamı sözde alınıyor gibi gözüküyor ancak tam tersi, aslında ona yönelik bir durum var. bu ülkenin kuruluş tarihinden beri olan kürt-alevi-solcu nefreti bugün polis-tsk desteği ile son onyılların en zirve dönemini yaşıyor. nasıl bir plan oynanıyor ki bu plan tutarsa olası bir erken seçimde akp elini epey güçlendirmiş olacak. her anlamda da hdp ve selahattin demirtaş'ın ortadan kaldırılmak istediğini görüyoruz ki ciddi anlamda hem seçim öncesi hem de sonrasında demokratik ve barışcıl bir türkiye açısından umut verdiler. bir sonraki seçimde elini güçlendirmeleri ve barajı geçmeleri elzem olmuştur. yoksa bir cumhurbaşkanı'nın illegal bir şekilde hükümetsiz bir ülkeyi nereye sürüklediğini bilmeyerek şans eseri yaşıyor olacağız.

masaüstüne pornolar adında klasör açmak

bunun yaygın olanı ise;


-yeni klasör>yeni klasör 2> yeni klasör 3>...>01.mp4, 02.mp4, 03.mp4, 04.mp4 *


şeklindedir. eğer hetero ve nostaljik versiyonunu isterseniz rakamları gamze özçelik olarak değiştiriniz.

akran zorbalığı

ilkokul ve ortaokulda yaşadığım durumdur. çocukluk neyse de, erken ergenlik dediğimiz dönemde hormonların da devreye girmesiyle daha da şiddetlenir ve daha derin psikolojik hasar yaratır. benim yaşadıklarım fiziksel değil sözlüydü, fakat keşke fiziksel olsaydı da fazla etkilemeseydi diyorum bazen. çünkü bir hareketi unutabilir veya çocukluk deyip geçebilirsiniz ancak sözlerin bilinçaltından çıkması malesef o kadar da kolay olmuyor. bu durum benim lisede daha içe kapanık fakat bir yandan da sosyalleşmek için çaba gösteren bir insan olmamı sağladı. şuan etkilerini atlattığımı ve genel anlamda kendimden emin ve kontrollü bir insan olduğumu söylesem de halen sosyallik ve insanlara güven anlamında zaman zaman sıkıntılar yaşıyorum.

ayı sözlük dergisi için isim önerileri

eğer ki daha önceden koza diye bir dergi varsa bu ismin seçilmesi sıkıntı yaratabilir. ayrıca malesef ki ayısözlük ile pek bağdaştıramadığım bir isim. *

homojen'in esprili bir tarafı da var bence. umarım o olur.

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

istediğin veriyle gel, bu senin saygısız ve tartışma yoksunu olduğunu değiştirmez. sabahattin zaim için şunu söyleyeyim ki özel bir okulun burslu puanını benim yazdığım devlet ünileri ile karşılaştırıyorsun, baştan tartışmayı mantıksız ve sonuçsuz bir yere itiyorsun. * bak en baştan ne ima ettim, sıralama sınavında hasbelkader girdiğin yerle ergen üniversite tartışmaları saçmalık ötesi. yoksa hangi okul ne yapmış ne etmiş bi tarafımda değil açıkçası. çünkü senin gibi sözde elitist ve aşağıladığını sanan tipler her yerde varlar. burada da insanları iki kıytırık verinle çökerttiğini sanıyorsun ya, işte bi siyasetçiyi oldukça güldürür bu. çünkü başlığındaki ifadeyi doğrulayacak bir veri dünya üzerinde yok. :)

sonuç olarak sen sayısalcıysan ben de siyasetçiyim. hem sayısal hem sözelden anlarım anlayacağın. konuşmaktan ve saygıdan acizsen hiç genelleme başlığı da açma bence.

malesef o arkana sığındığın veriler çok yönlü üniversite değerlendirmesinde anca bir sıralama olur, o kadar.

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

veriler güncel demedim, o yıl tema yenilendi anlamında dedim. ayrıca o yıl verileriyle konuşmadım, sadece o skalaya kendince sıfır ekleyerek beni yalancı göstermeye çalıştığını "gösterdim".

(sen swh'lerinle takıl, ben buraya bir thug life koyayım) *

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

jose saramago - ölüm bir varmış bir yokmuş

yekaterina petrovna zamolodchikova

gönlümüzün birincisi, sempatiklik abidesi, drag race fanlarının annesi, çakma rus'umuz, 40 yaşındaki britney'miz, biseksüel whore'umuz, her şeyimiz..

bu arada gönüllerin birincisi olduğunu miss congeniality alarak göstermiş oldu. bilmeyenler için söyleyeyim; miss congeniality internet oylaması ile tam da bu anlamda yani gönüllerin birincisi ünvanını hak eden queenlere rupaul tarafından verilen ünvan. bana göre de latrice royale ile birlikte bu ünvanı en çok hak eden yarışmacılardan.

violet chachki

"come through" repliğini son episode'larda söylemiş de olsa drag race tarihine katmıştır. yarışma boyunca burlesque tarzını pek göremesek de korseli lookları ve yaratıcılığı ile yarışmanın en başından beri dikkat çeken racerları arasında oldu. açıkçası pek kazanabileceğini düşünmüyordum çünkü rupaul son birincileri hep total package olanlardan seçmişti. bu nedenle violet'i de yaratıcı fakat enerjisi düşük buluyordum. tabii şu an kazanmayı çok hak ettiğini düşünüyorum orası ayrı konu.

--- spoiler ---

finalde de bir sleepwalker ve bir glamour toad ile kapıştı. tabii benim gönlüm baştan sevgili sleepwalker'ımız pearl'den yanaydı. yine de bir "one of a kind, collectible" birincimiz olmuş oldu, iyi de oldu.

--- spoiler ---

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

116 sıralaması 100-300 arasında değil mi diye sorulur o zaman? e beni swh'lerin ile burada ezmeye çalışırsan cevabını da alırsın böyle. üniversite kurulduğunda değil, 2013'te tüm fakülte sayfaları yenilendi canım. reklama ihtiyacı olmayan bir okul neden sürekli yenilesin zaten? (hadi ben de buraya bir swh kondurayım)

2 entrydir söylüyorum zaten kompleks, kıskançlık vs olmadığını, zaten öyle olsa sürekli dalga geçme yolunu tercih ederdim, aynen senin gibi. açıklama yaptığım için, senin genel geçer başlığına ses çıkardık diye mi suçluyum anlamadım, çok tuhaf bir durum. gerçekler kapı gibi ortadaysa eğer sabahattin zaim göndermesi yapmanın mantığı ne? kaldı ki o da gerçek değil, iü siyasal'ı ancak ankara, hacettepe, dokuz eylül ile aynı puan sırasına koyabilirsin. nereden biliyorsun dersen sıralamamı o şekilde yapmıştım. (buraya da bir swh gelsin madem)

bu kadar zavallı bir yöntemle tartışılmaz sayın yazar. "oo geçiş yapamıyosun, sıkıyosa geç" lafı da ancak senin gibi tartışma yoksunu insanlara yakışır. aynen devam. keşke okulun sana karşılıklı saygıyı da öğretseydi. saygılar (!)

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

öncelikle uzanamadığım birşey filan yok, kıskançlığım da yok sadece bu abartı iddiana bir yorum getirdim fakat sen bu aşağılama cesaretini nereden buluyorsun orası ayrı konu. aslında bu da belli değil mi, hasbelkader aldığın öss sıralaması ile girilen bir okul ile (ister ilk bin ister yüz bin olsun) burada attığın havalar -en azından- benim için etkisiz. dolayısıyla bu sidik yarıştırma olayı da senin gibi "yüksek kalite" eğitim almış biri için anlamsız olmalı, neyse.

skala olayına takıldım, evet. iü'nün o skalaya girdiği ranking'ler vardır ve özellikle akademik yayında saydığın okullarla yarışır durumdadır. sonuçta gördüğüm bir rankingten bahsetmiştim ki bu da çok önemli değil, tıpkı senin dediğin gibi ukrayna'daki okulda olduğu gibi o sıralamalar aşırı değişmekte, yani sonda o kadar sıfır yok hani. okey? burada ranking'ler bulunmakta : https://iutercih.istanbul.edu.tr/neden_iu.aspx

dur bak şeye de takıldım, demişsin ya tıp fakültesi dışında hiçbir "değerli" bölüm yokmuş okulda; şu an işletme fakültesi mezunlara gayet statüsü yüksek bir avrupa denklik diploması veriyor, hatta bunun gibi yine başka bir ab denklik olayını da tüm bölümlerde uyguluyor. yani sen yurtdışına gittiğinde sahip olduğun diploma ile attığın havaları orada atsan da bilinirliğin iü'den çok farklı değil, uluslararası ortaklıklar ve denklikler bu anlamda çok önemli. mesela bahçeşehir amerika ve ab'de kampüsler açarak öğrencisine alternatif bir erasmus yarattı. * ayrıca yine deminki duruma çıkıyor hep: kimse kimseye altın yollar sunmaz.

aslında sen de gayet iyi biliyorsun ki bir buluş anlamında senin o marka okullarının ciddi bir etkinliğinden ziyade ekip ve istek olduğunda çukurova üniversitesi bile önemli işler çıkarabiliyor, tıpkı iü'deki mühendislik öğrencilerinin solar paneller ve güneş ışığıyla çalışan araba yapıp önemli uluslararası kuruluşlardan bunun patentini almaları gibi. neyse ben bunu niye anlatıyorum ki, bu ülkede marka bu kadar önemliyken.

özel sektörde boğaziçi-odtü faşizminden bahsetmişsin, e adı üstünde faşizm. özel sektörde kendi sözde elit gruplarınızı kurup diğer kimseyi işe almazsanız bu zaten faşizm olur ve özel sektör denen saçma sapan yerde bunun övünülecek bir tarafı da yoktur. bu anlamsız rat race ile övünmek de tam da sözde hümanist geçinen kapitalist mantığa yakışacak bir durumdur. fakat kpss'de işler değişiyor di mi?

sonuçta kendi yarattığınız algılar ile kimseyi aşağılayamazsınız. bilmem ne mezunuyum ben sidik yarıştırması zihniyeti gerçekten işe yaramıyor artık, kaldı ki boğaziçi bile 70 bin sıralama ile öğrenci alırken. özel sektör veya kamu sektörü sizin düşündüğünüzden daha farklı eklemleniyor artık.

çay house'un yaptığı tesettür özgürlüktür videosu

çocuğun irrite edici islamcı ses tonu bile nefret etmemi sağladı. akp'nin getirdiği islami görünürlüğün modern yansımasından ibaret, tıpkı din gibi genellemelerden beslenen saçma sapan bir kanal. romantik müslüman nasıl olunur videosu bile 360 bin izlenmiş. yazık.

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

nasıl bir beyansa artık, adam ne var ne yok silmiş. evet, türkiye'deki üniversitelerin çoğu kalitesizdir ve akademisyen kaprisi yüzünden bireysel çıkarlar akademik ilerlemenin önündedir. buna materyal eksikliği, özgüvensizlik, memur zihniyetini felan da eklediğinizde bir kısır döngü çıkıyor ancak ne boğaziçi ne odtü senin sandığın kadar mükemmel okullar değil. tıpkı kendi okulum olan istanbul üniversitesi'nin de eksiklerinin olması gibi. zaten tıp ve hukuku çıkararak bir üniversitenin kötü olmasını kabul edemezsiniz çünkü bu bir kıstastır. bugün istanbul, marmara, ege, dokuz eylül, anadolu, hacettepe, ankara gibi okullarda tıp ve hukuk fakülteleri çok iyi kadro ve öğrencileri barındırır. ayrıca siyasal, eczacılık, güzel sanatlar gibi temeli yine bu okullarda atılmış fakülteler ne boğaziçi ne odtü'de vardır veya bölüm bazında olsa bile hakkıyla verilmekten epey uzaktadırlar. her iki okulun da iyi hocaları olabilir, veya pr'ı çok ilerletip marka olmuş olabilirler fakat bu söylediğim fakülte geleneğinden yoksunlar ise tam anlamıyla bir türkiye üniversitesi olmaktan uzaktırlar. örneğin istanbul üniversitesinden gidecek olursam evet burada birçok eksik sayabilirim fakat iki tıp bir hukuk fakültesi barındırması, tarihi kökeni, geniş akademik kadrosu, artı olarak uzaktan eğitimle ikinci bir bölüm bitirme imkanı da sunması ve akademik yayın çokluğu ile çoğu worldwide ranking listelerine ilk 100-300 skalasında girebilmektedir. benim için de kriter budur zaten yoksa illa ki eksiklere odaklanıp şımarık bir tavırla "başka okul yok yea" derseniz markaya takılan özenti insanlardan farkınız kalmaz. ayrıca evet kim demişse doğru demiş, sen nereden mezun olursan ol hiçbir okul sana hayat boyu bir altın yol sunmaz.

ayı sözlük'ün homofobik saldırıya uğraması

her ne kadar yazarlar en ufak fikir ayrılıklarında bile hararetli tartışmalara düştüyse de bu tür konularda herkesin tek bilek olması görünürlüğümüz ve "buradayız alışın" mesajı açısından çok sevindirici bir durum. bu durum benim için de geçerli. bazen başlıklardan, bazen trollerden, bazen de entrysizlikten girmediğim dönemler oldu ancak burası her anlamda yazıp tartışabildiğimiz bir platform. değerini bilmek zorundayız diye düşünüyorum.

sözlüğü hackleyen homofobik canlılara ise söyleyecek laf bulamıyorum. 2015 yılındayız artık ve lgbt'ler olarak o kadar da acayip değiliz hani; bir tanısanız, konuşsanız sizin de taşlar yerine oturacak ama halen bu konuda inat edip görmezden geliyorsunuz, üstüne üstlük hack girişiminde bulunuyorsunuz. alaycı nefretiniz yüzünden gitgide insanlığınızı yitiriyorsunuz farkında değilsiniz. bu sadece bir hatırlatmaydı. saygılar (!)

türkiye'nin hükümetsiz daha mutlu olması

o kadar da değil sanki. bir kesim demokrasi ve temsiliyet açısından baktığında şu anki ortamı sakin görebilirken diğer kesim de istikrar, ekonomik belirsizlik, enflasyon açılarından baktığı için bir an önce hükümet kurulsun kafasında. bu diğer kesim dediğim kesim daha çok yaş ortalaması oldukça yüksek ve geçmiş dönemlerin başarısız koalisyonlarını görmüş kimselerden oluşmakta *. dolayısıyla genç neslin chp, hdp gibi yüksek temsiliyet sağlayan partilere oy vermesini de buradan açıklayabiliriz, çünkü olası bir koalisyonu öngörmekten ziyade meclisin demokratikliğini düşünüp oy vermişlerdir. (kendim de dahil buna)

sonuç olarak mutluluk bu demografik dağılımda gelecek kaygısını demokrasi / ekonomik istikrar olarak ayrı iki temel değişken üzerinden gören kesimler üzerinde değişmekte.

bitch i’m madonna

"ghosttown" şarkısı eski madonna'ya dönüşün (ray of light zamanları) günümüz sinyallerini veren bir şarkıydı ve klibi de o doğrultuda kaliteliydi. "living for love" da yine kaliteli sayılabilecek ve confessions on dance floor albümüne göz kırpan bir şarkıydı. rebel heart'ın da sızan demo versiyonu şu anki halinden çok daha iyiydi ve onda da bariz confessions havası vardı. lakin gelelim buna ve bunun benzeri olan girl gone wild türevi "bitchy madonna" şarkılarına:

olmamış bence, zaten o dandik klibin aldığı dislike'lardan da belli oluyordur. bu yaşına gelmiş, "queen of pop" olarak adlandırılan bi şarkıcının neden böyle atarlı ergen kız temalarına ihtiyaç duyduğunu anlamak güç. kimisi diyor ki güç gösterisi, halen piyasada tekim imajı vermek. lakin burada da yanılıyor; çünkü müzik dünyası artık çok çeşitli ve herhangi birini bir diğeriyle kıyaslamak anlamsız. ya da tüm olup bitenin farkında ve kimseyi sallamıyorum imajı da vermek istiyor olabilir. sonuç olarak bu dandik bitchy havalarını bırakıp * ghosttown, masterpiece, living for love gibi şarkılarında yakaladığı kaliteyi ağırlık noktası haline getirirse benim gözümde o saygın ve kaliteli pop kraliçesi imajını tekrar kazanmış olur.

ibneler ve teröristler meclise giriyor

bırakın anca konuşur konuşur susarlar. ha biz onlara ne diyorduk? ak-troll. adı üstünde dünyadaki varoluş sebebi trollük olan bu beyin ve sorgulama yoksunu insanlara öfkelenerek ve onlar gibi hakaret ederek cevap vermememiz lazım. hatta hiç sözlü cevap vermememiz lazım. sakin davranarak ve gülerek en güzel cevabı veriyoruz zaten.

başta kürtler olmak üzere; hem bu ülkenin diğer halkları hem de lgbt'ler artık mutlu olmayı ve temsil edilmeyi hak ediyorlar. ne demiştik? bizler meclise!

önümüzdeki süreç hepimize hayırlı olsun.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

yıllardır aynı tarz müzik yapan insan

eşcinsel aday göstermiyoruz

yanlış anladıysam düzeltin ama doğrudan eşcinsel aday göstermiyoruzdan ziyade, "diyarbakır’da müftü, eskişehir’de eşcinsel aday göstermiyoruz" demiş, yani nabza göre şerbet vermiyoruz demeye mi çalışmış onu tam anlamadım. hani önceden eşcinselden de oy alıyordu fakat o oylar büyük oranda hdp'ye kaydığından bizleri de direkt hedef gösteriyor da olabilir bilemedim. sonuçta bu adamı şu zamanda fazla sallamamak gerekiyor o yüzden kafa yoramıcam.

  • /
  • 21
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 410

lykke li

eurovision takip etmeyen gay

dünyanın en büyük ve eğlenceli gay organizasyonundan bihaber olan eşcinseldir. muhtemelen yarışmayı da sıradan ve demode buluyordur. tuhaf kafalar. aynı şekilde drag şovları, gay prideları, life ball etkinliklerini de ya bilmiyor ya gereksiz buluyolardır. mesela conchita için "ne gerek var ki sakala filan" derler.

ayrıca türkiye yok diye izlememek neyin kafası yahu? bildiğin eşcinsel etkinliği bu. milli gurur kabartmak nedir ayrıca allasen...

iskenderiye kütüphanesi

bu kütüphanenin başına gelenin bir benzeri de alamut kalesi için gerçekleşmiş. tıpkı buradaki gibi orada da tarihi değiştirebilecek düzeyde el yazması eserlerin olduğu rivayetleri var. hatta bilenleriniz vardır; kaleyi timur önderliğindeki türk orduları yıkmıştır. bu hareketle iran haşhaşileri sert bir darbe alarak eski güçlerine kavuşamamışlardır, hatta gerileyerek yok olmuş da diyebilirsiniz fakat haşhaşilerin yani suikastçilerin günümüzde de varlığını sürdürdüklerini düşünüyorum. (bunu sadece bir iktidar mücadelesi olarak mı yoksa sünni inancının şii "kültürüne" olan saldırısı olarak mı görmeliyiz o konuda emin değilim.)

yine benzer rivayetler iskenderiye kütüphanesi'nin yıkımı için söz konusudur. fakat bu sefer yükselen semavi dinlerin müritlerinin deli cesareti, antik dönem gelişmiş mısır medeniyetine karşı önemli üstünlük kazanarak yıkılmasını sağlamıştır. kütüphanenin ard arda müslüman ve hristiyan ordularının hışımına uğradığı söylenmektedir. üzücü olan durum bence budur. "dark age" dediğimiz dönemlere girişin göstergelerinden. hatta bu karanlık çağ öylesine uzun sürmüştür ki neredeyse rönesans'a kadar aydınlıkçı pek fikir geliştirilememiş, pek yazma eser yazılamamış ve az çok bir şeyler yapmak isteyen düşünür ve bilim adamları da yine bu ilahi din kurumları tarafından elimine edilmiştir.

tarihte kelebek etkisi dediğimiz şeyin etkisinin olduğuna inanıyorum biraz. ha, tek neden tabii ki bu değildir fakat tarihi değiştiren çoğu şey bu yazma eser kütüphaneleri ve derme çatma bilim evleri-rasathanelerde ortaya çıkmıştır. siz uygulama alanlarını yağmalar ve yok ederseniz sonra neden bu durumdayız deme hakkınız kalmaz. bugün mısır'ın hali bu kadar kötüyse bunda zamanında sahip oldukları eşsiz medeni kültürü yok etmelerinin önemli nedeni olduğunu düşünmekteyim.

akp li gay

geçen nickini ilk kez görünce bi gülme geldi bana. hayır, mhp'li veya chp'li, hatta hdp'li gay olsa dahi gülerdim.

oldukça dikkat çekici bi nick aslında, bu yönüyle takdir edilesi. iyi güldürdün asdfsds

recep tayyip erdoğan'ın götünün kılıyım

"ak partiliyiz, ak partili. hulooooğğğ" diye bağıran hemcinsinin kankasıdır muhtemelen. geceleri ayran içip, idollerini * izleyerek orgazm olmaları da muhtemel.

küsenler barışsın kampanyası

öncelikle bir şeyler yazıcam, anlamsız yere eksilemeden bir okuyun bence. yeşil elma nickli milliyetçi ablamız diğer ak-troller ile birlik olurken ve biz ona bir şeyler anlatmaya çalışırken hepimize vatan haini gibi ithamlarda bulundu ve bu aklanma girişimi o aralar yoktu. öncelikle o milliyetçi beyinlerinize şunu sokun: bizler bu ülkede kalıcı barış için uğraşıyoruz. bizler insanın ölmesine üzülüyoruz ve daha fazla kan aksın istemiyoruz. fakat sizin politikalarınız malesef kan ve gözyaşı getirdi bu ülkeye. şimdi herkes barışsın diyorsunuz, fakat biz her barıştan bahsederken ortalarda yoktunuz. bunu gerçekten suçlamak için yazmadım bu arada. neyse.

şimdi diyenleriniz oluyordur bu kadar tartışma kavga neden herkes barışsın bilmem ne diye.. evet, şu sözlüğe bir şeyler yazmak kelebek etkisi gösterebliliyorsa bu bir kazanımdır, ve bu kavga ile olacaksa olsundur. şuraya yazılanlar tartışılmasın mantığı ile kenara atılıp tartışanlar suçlanıyorsa vay halimize. o zaman her sesi çıkana anarşist-terörist damgası yapıştıran devletten ne farkımız kalır?

küsenler varsa onlar da bu başlık altında barışsın, negzel işte güzel fırsat, gerçekten. hazır konuşabilme tartışabilme platformlarımız varken değerlendirmeliyiz; yarın bir gün post-siyasal islam dönemine girersek buralar hep kapalı olacak çünküsü.

struggle is real, my friends. bearhairy beybiliboy kankime selamlars. * *


edit: anlamsız veren arkadaş neyi anlamsız bulduğunu yazarsa bi nebze aydınlanırız belki, gofrettin'in ışıkları gibi *.



ali ismail korkmaz

uzun zamandır bir insan için bu kadar içim yanmamıştı. belki yaşıtım diye kendimi onun yerine koydum, belki kendimi veya onun yerinde olabilecek bir arkadaşımı düşündüm. yaşıtlarımla yaptığım muhabbetler aklıma geldi belki. benim yaşadığım veya çoğu yaşıtımın yaşadığı gelecek kaygısını o da yaşıyordu. geçen yıl benimle aynı vakitlerde üniversite hayalleri kuruyordu belki, ya da sahip olacağı meslek sonrasında gelecek hayalleri vardı. ve ben ilk defa kardeşim gibi gördüğüm bu insan için ağladım...

yazıklar olsun böyle ülkeye, böyle hükümete, böyle adalete...

pasif eşcinsellerden soğuma sebepleri

tamam, pasiflerden bir şekilde soğudun, ama:

"biseksüellerin kafası karışık. heterolar tü kaka. ap'ler seksten anlamıyor. full aktiflerin allah cezasını versin zaten."

bunlar benim görüşüm değil, sadece hakim düşüncelerden birkaç örnekti.
diyeceğim o'dur ki; kendi aramızda bile birbirimizden soğumak için eften püften bahaneler bulmaya çalışmayalım. buradan çok komik gözüküyor çünkü.

akran zorbalığı

ilkokul ve ortaokulda yaşadığım durumdur. çocukluk neyse de, erken ergenlik dediğimiz dönemde hormonların da devreye girmesiyle daha da şiddetlenir ve daha derin psikolojik hasar yaratır. benim yaşadıklarım fiziksel değil sözlüydü, fakat keşke fiziksel olsaydı da fazla etkilemeseydi diyorum bazen. çünkü bir hareketi unutabilir veya çocukluk deyip geçebilirsiniz ancak sözlerin bilinçaltından çıkması malesef o kadar da kolay olmuyor. bu durum benim lisede daha içe kapanık fakat bir yandan da sosyalleşmek için çaba gösteren bir insan olmamı sağladı. şuan etkilerini atlattığımı ve genel anlamda kendimden emin ve kontrollü bir insan olduğumu söylesem de halen sosyallik ve insanlara güven anlamında zaman zaman sıkıntılar yaşıyorum.

ramazanda içki içmeye devam ediyoruz kampanyası

içen içiyor zaten kısacası umrumda değil milletin tuttuğu oruç. saygı duyarım tamam da onun bunun orucunu ben de mi yaşamak zorundayım bu çöl sıcağında?
bu havada buz gibi bira içilmez de ne içilir siz söyleyin madem.

neyse size hayırlı ramazanlar, göstermelik hoşgörünüzle birlikte. beni olduğum gibi kabul eden ediyorsa tamamdır zaten.

madonna

abartılıyor mu ne. başıma bir iş gelmeyecekse söyleyebilirim ki lady gaga'yı her anlamda daha başarılı buluyorum bu kadından.

ekmekle tabağın dibini sıyıran insan

bir çorbayı 5 ekmekle yiyen gizli diyabet insan gibidir fakat bunun farkında değildir. zaten yemeği ekmekle yiyerek yemeğin bütün tadını mundar etmektedir, üstüne bir de dibini sıyırmaktadır. ya tanesi kalmasın günah diyen über müslümandır, ya da demin bahsettiğim mundar etmeye bayılan bir tiptir işte. ekmeğe abanmayın yazıktır yahu yemeğin güzelim tadını mahvediyorsunuz.

küsenler barışsın kampanyası

öncelikle bir şeyler yazıcam, anlamsız yere eksilemeden bir okuyun bence. yeşil elma nickli milliyetçi ablamız diğer ak-troller ile birlik olurken ve biz ona bir şeyler anlatmaya çalışırken hepimize vatan haini gibi ithamlarda bulundu ve bu aklanma girişimi o aralar yoktu. öncelikle o milliyetçi beyinlerinize şunu sokun: bizler bu ülkede kalıcı barış için uğraşıyoruz. bizler insanın ölmesine üzülüyoruz ve daha fazla kan aksın istemiyoruz. fakat sizin politikalarınız malesef kan ve gözyaşı getirdi bu ülkeye. şimdi herkes barışsın diyorsunuz, fakat biz her barıştan bahsederken ortalarda yoktunuz. bunu gerçekten suçlamak için yazmadım bu arada. neyse.

şimdi diyenleriniz oluyordur bu kadar tartışma kavga neden herkes barışsın bilmem ne diye.. evet, şu sözlüğe bir şeyler yazmak kelebek etkisi gösterebliliyorsa bu bir kazanımdır, ve bu kavga ile olacaksa olsundur. şuraya yazılanlar tartışılmasın mantığı ile kenara atılıp tartışanlar suçlanıyorsa vay halimize. o zaman her sesi çıkana anarşist-terörist damgası yapıştıran devletten ne farkımız kalır?

küsenler varsa onlar da bu başlık altında barışsın, negzel işte güzel fırsat, gerçekten. hazır konuşabilme tartışabilme platformlarımız varken değerlendirmeliyiz; yarın bir gün post-siyasal islam dönemine girersek buralar hep kapalı olacak çünküsü.

struggle is real, my friends. bearhairy beybiliboy kankime selamlars. * *


edit: anlamsız veren arkadaş neyi anlamsız bulduğunu yazarsa bi nebze aydınlanırız belki, gofrettin'in ışıkları gibi *.



lezbiyenlerde aktiflik pasiflik

valla lezbiyenler bile anlamıyorsa bizden anlamamızı beklemeyin. :p *
Henüz takip ettiği biri yok.