yazmak ne kadar rahatlatsa da bazen yazıp rahatlamanın şöyle bir yönü de oluyor; ileride kendi yazdıklarınıza bakıp ne kadar fikirlerinin değişip değişmediğini ve tecrübelerini gözden geçirmeni sağlar. şimdi yazıp ilerde okuyup rahatlamak gibi. ilerisi için yatırım. söz uçar yazı kalır misali. bu yüzden ayısözlük kalp ben.
bir iki kez görüşebilme şansını yakaladığım ve haline tavrına muhabbetine hatta ses tonuna bile hayran kaldığım kişi. severek takip ediyoruz, başarıların devamını diliyoruz.
aldatma bahanesiyle arkadaş kalabilmek ne kadar sağlıklıdır diye düşündüren önerme.
aldatma ne ilişkiyi bitirmeye ne de arkadaşlığı başlatmaya yaramaz bence.
anarşist yazar emma goldman’ın bir cümlesi var ‘oy vermek birşeyleri değiştirseydi yasaklanırdı’ diye şu an ortam tam da böyle geliyor bana. oy vereceğiz, herkes versin kullansın, sandıkları koruyalım, trafolara kedi maması bırakmayalım, mühürsüz pusulalarını kullandırmayalım, toplanan oyların sayım ve taşıma aşamalarını takip edelim...
eğer ayı değilseniz ve yemekle aranız pek yoksa genelde ayılar yemeği, yapmayı, güzel yemek yemeyi sever ve sevdirir.
onların o tatlı özgüvenine hayran biriyseniz siz sevdikçe koltukları kabarır böylece sevginizi gösterdikçe egolarına iyi gelir iyice şapşikleşirler iki taraf mutlu olur.
kendimi bildim bileli babam bana böyle seslenir öz babam evet. hiçbir zaman tosun gibi olmamama rağmen. ben hep ince uzundum hala da öyle bir tosunum babamın gözünde.
bu yüzdendir ki konuda geçen tosunum bana çok samimi içten geliyor okuyunca haber gülümsetti beni.
kendisine bu yıl altın küreyi getiren the loudest voice dizisindeki perfor ansı için aldığı kilolarla tam bir daddybeara dönüşmüş.zaten normal haliylede çok tatlıydı.
tavsiye iyi oldu. bir yandan da şu netflix filmlerinin daha doğru dürüst bir sona sahip olanına rastlamadım. adamlar bazı işleri güzel kotarsalar da, sonu hep bir hüsran.
günümüz için bunun bir avantaj olacağı kimin aklına gelirdi?
arkadaşım dr ve mesai sonrası evi yerine bir otele gidiyor. başka bir hemşire arkadaşım sevgili ile odalarını ayırdı ve neredeyse aynı evin içinde görüşmüyorlar uzaktan uzağa selam kelam sadece. yalnız yaşayanlar virüs konusunda biraz daha avantajlı ve aynu anda tehdit ettikleri başka birisi yok
gelen tepkiler üzerine olsa gerek yeni sezonun gelmeyeceği ve dizinin iptal edildiği açıklanmış.merak edilen adamın mesih olup olmadığıydı.zaten bunu da hiç net olarak açıklamayacaklardı ve muhtemelen sonunda çıkarımı bize bırakacaklardı.merak uyandırdığı konulara cevap bulmaktan da öte dini bir liderin ortaya çıkış hikayesini etkileyici ve gerçekçi bir biçimde işliyordu.iyi kurgulanmış ve rahat 4-5 sezon gidebilecek bir diziydi.yazık olmuş.
çekirdek aile veya fazlasını barındıran evlerin en atıl, en yaşanmışlıktan mahrum odası. örtülerle kapatılmış koltukların bulunduğu, ayak basılmasına müsaade edilmeyen el pençe divan olmanın adresi. hani şu x artı 1in artı 1i misali. mobilyalar da konuyla bağlantılı olarak klasik tarzda seçilir ki rahat edilemesin, kullanılmasın, o hep sağlanmaya çalışılan ciddiyeti korusun. buralarda yatsan yatılmaz, bu odayı kaldırıp atsan atılmaz. anne diye bir engel var sonuçta.
samimiyeti şaşkınlığı çok iyi geliyor insana.
seneler sonra aklımın almayacağı ve benzer durumlara düşüp ‘napıyosun bak sen kimin ne sen burdasın? kime geldin sen?’ gibi soruları sorabileceğimiz teknoloji robot hologramlar vs olması muhtemeldir.
gayet normal bir durumdur tam tersinin de olabileceği gibi. ne baba şefkati ne hayat kaygısı ile alakalı değilidir en azından benim için. o zaman genç sevenler çocuk şefkati mi arıyor gibi saçma yerlere gider öyle düşüncelere girmeyin. tamamen beğeni ile alakalı. örnek olarak olgunlaşmış meyvelerden alınan haz olabilir. cennet hurması, kış armutu, kivi gibi biraz olgunu daha makuldür. tabi bu da zevk meselesi.
tanım:zevkler ve renkler tatışılmaz, tartışılsa da sonuç değişmez.
her doğan insanın bir eşcinsel olduğunu, sonradan çevrenin standart olarak kabul ettiği cinsel tercihi ve bunun baskısı ile baskın hale gelip hetero olanları varsayarsak. aslında yönelim yapanların eşcinseller değil diğerlerinin olduğunu da düşünebiliriz. ve bu da eşcinsel olan çoğu insanların daha geniş görüşlü bağnaz olmayan, daha bilgi kültür donanımlı, araştırmacı hemen kabullenmeyen ve en önemlisi baskılara daha bebe iken karşı çıkıp yönelmeyen, istediğimi yaşarımcı insan tiplerinden oluştuğunun göstergesi olabilir. olamaz mı dersiniz? bu da bir ihtimaldir ve olasılığı vardır..
dün gece yatarken dikkatimi çekti yattığım yastıkların birindeyken diğeri öyle bana bakıyor gibi geldi ve aldım sarıldım, kokladım. ben kokuyordum, kendimle yattım sanki.. kendim yattım zaten.
dün gece alkolün de etkisiyle yazarların kendisini tanıtma amaçlı yazdıkları yaşlarını cm olarak okuyup başka türlü anlamıştım. oha, yok artık demiştim şimdi ise iyi güldüm *
kadıköyde pilavcı bir de gözlemeci var. istiklalde bir ara sokakta hamsi tava yapan bir yer vardı duruyor mu bilmiyorum sene olmuştur gitmeyeli vazgeçmiş de olabilirim bu durumda. maltepe çınaraltı dürümcü. içmeye gelince mekan yerine sahiller vazgeçilmezim.
alttaki yazar sonunu bildiğimiz filmi izleriz bazen defalarca. bundan duyulan hazzın açıklaması nedir beğeni dışında?