pisuvardaki siyah kil 2

Durum: 1351 - 0 - 0 - 0 - 28.03.2012 00:45

Puan: 13970 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 68

türk gayleri

garip insanlardır aslında.mesela hepsi de güzel bir aşk özlemiyle yanıp tutuşurlar,doğru adamı ararlar ama gel gör ki kendileri doğru adam olamazlar. kanka ayağına yatıp,sikişecek adam bulamadıklarında,birbirleriyle sevişirler,alkollüydük bahanesine sığınıp.

eğlencelidirler ama bir nokta da sıkıcı gelmeye başlarlar insana.

ortalama olarak çirkindirler.

bir erkeği onların gözünde kıymetli yapan aklı,dünya görüşü,enerjisi değil kaslarıdır

türk kızları

genellikle çirkin,kilo problemi olan,spordan habersiz,bakımsız,kaprisli ve fındık kadar ama sahip olmayla kendilerine gereksiz yere üstünlük yüklerler.aptal olmaları apayrı bir konu. facebook iletileri genelde "canım sıkılıo yaww","erkekler salaktır ve kötüdür üff","kıslarıda askere alsınlar :))" şeklinde gaarip ve akıldışı şeyler olurç

belki insan rus kızlarına falan bakınca,eşcinsel olmanıza içerleyebilitsiniz ama türk kızlarına bakınca,eşcinsel olmayı daha büyük bir şans olduğunu görürsünüz.

borderline kişilik bozukluğu

muzdarip olduğum psikolojik rahatsızlığım.

yaklaşık 7 aydır mücadele ediyorum kendisiyle... daha doğrusu 7 ay önce öğrendim... bilmiyorum kaç zamandır bunu taşıdığımı... 7 ay önce, ailemin isteğiyle başvurduğum klinikte, her ne kadar benden saklandıysa da hem aile, hem doktorlar tarafından bir şekilde öğrenmiştim uzun yıllardır beni kemiren şeyin ne olduğunu... bombok bir tanımlamaya sığmıştım...

"borderline kişilik bozukluğu varmış bizim oğlanda", babamın yakın bir doktor arkadaşıyla konuşurken üzgünce ve umut arayan tonla ağzından dökülen cümleleri gizlice duyduğumda...

ne diyebilirim bilmiyorum, allah düşmanımın başına bile vermesin...

resmen hayatım piç oldu, resmen bombok bir hale geldim...

greenday

duyumlarımıza göre spora başlamıştır...

kimse kusuruma bakmasın,ilk sırayı ben aldım hacılar...

slm,tanışalım mı? *

hayata yabancılaşmak

söz vermişsinizdir arkadaşlarınıza,"bu gece sizinle çıkacağım ve sabaha kadar eğlencenin amına koyacağız" diye.sevdikleriniz,sizi önemseyen insanlar hazırlanır sırf sizin için,en güzel barların,en güzel cluplerin programları çıkartılır.süper bir program hazırlanmıştır ve bu program sadece sizin içindir...

sadece dostlarınıza değil,aslında kendinize söz vermişsinizdir."bu gece çıkacağım,çok yakışıklı olacağım,en güzel gömleğimi ve ayakkabılarımı giyeceğim ve onlarla uyumlu olan en güzel saatimle,kemerimi takacağım.ne kadar kanasamda halen dimdik ayaktasın oğlum" demişsinizdir her sabah aynada gördüğünüz yüzünüze.

sonra hazırlanırsınız akşam için,duş alırsınız,bakım yaparsınız,maske yaparsınız,kremlenirsiniz,en güzel kıyafetlerinizi giyersiniz...aynaya bakarsanız...çok yakışıklı ve şık olduğunuzu görürsünüz aynada...fakat gene de yabancısınızdır bu görüntüye...

akşam olur,program başlar...şehrin en sevdiğiniz barına ve sanatçısına rağmen,daha ilk başlarda sıkılmışsınızdır...

her zaman gelinen bar,her zaman dinlenilen sanatçı,her şeyi geçtim en yakın dostları bu kadar mı yabancı gelir insana...bunlarıda geçtim,nefes almak lan,nefes almak bile yabancı gelebilir mi bir insana?

"allah,allah" dersiniz,"nedir lan bu yabancılık" deyip dikersiniz önünüzdeki votkanızı...sırf tekrar eski halinize dönebilmek,sırf yabancı kalmamak,sırf endişe uyandırmamak için..

oysa bildiğiniz bar,bildiğiniz şarkı,bildiğiniz insanlar...

daha henüz eğlence yeni yeni başlarken,kalkıp evinize sığınmak istersiniz..çünkü kendinizle daha tam olarak hesaplaşmanız bitmeden,hazır değilsinizdir hayata,sevdiklerinize,eğlencelerinize,zaaflarınıza...bir yabancısınızdır hepsine...

ayağa kalkıp bir konuşma yaparsınız,"kendimi bir yabancı gibi hissediyorum,ama siz kaynaklı değil,kendimle alakalı sorunlarım var,kusuruma bakmazsanız sığınağıma dönmek zorundayım,lütfen hepiniz kaldığınız yerden devam edin,benim yerimede bol bol eğlenin" deyiip,tam kaçmak üzereyken insanların keyfine etmemek için,millette yarım kalan alkollerine rağmen kollarınıza giriverilerirler endişelerinden...

"beni rahat bırakın"diye bağırırsınız,allahtan huyunuzu bildiklerinden üzerinize gelmez dostlarınız...

sonra eve doğru yürürken,eliniz cebinizde bir şarkı tutturursunuz:

benim hala umudum var....

nejat işler

süper oyuncu. cool, havalı, karizmatik, yakışıklı, becerikli...

artık alkol mu, sigara mı, ot mu, hap mı, neyi çok aşırı içiyor bilmiyorum fakat o bağımlılığı her neyse bırakmalı. günbegün eriyen, cildi sağlıksız bir şekilde esmerleşmeye başlamış nejat istemiyoruz ulan.

ayı sözlükteki buglar

mesela şöyle bir şey var,çıkış yapmadığım halde,kendi kendisine çıkış yapıyor sözlük.bu bir değil birçok kez başıma geldi.

hani normalde sadece okurken önemli değilde,tam eşşek kadar yazıp,kaydete basıp yollayacağını beklerken,kendi kendisine çıkış yapınca insan ağır küfürler edebiliyor.

sixtiees

bu gece, gece yarısından sonra,sabahı edeceğim bardır.

cumartesi

oceanbear

sadece nickine bakınca bile sıcak ve bunaltıcı bir yaz akşamında serinleyebilmenize sebep olabilen yazar.

yazdıklarını da okuyuncada,"aaa,evet lan yanılamamışım" diyebileceğiniz yazardır.

hayatı sigaraya benzetmek

her koşulda bilirsiniz hayatın zararlı olduğunu ama yaşarsınız işte..tıpkı sigaranın bombok bir şey olduğunu bilipte içmek gibi...her ikisinde de ortada bağımlılıklar vardır...

hayatı tam istediğim gibi yaşayım dersiniz,bunun bedeli sevdiklerinizi ve sizi sevenleri hiçe saymak demektir...

sigarayı tam olarak ciğerllerinize çekmek istersiniz...bunun bedeli ciğerlerinizi,ses tellerinizi,ağız tadınızı hiçe saymak demektir...

ama gariptir ki her ikisinide göze almaya çalışırsınız..altından kalkacağınızı sanıp,soyunursunuz bu oyuna...

ve sonuç aynı:ölürsünüz...

o ya da bu şekilde...

aslında tüm insanların alınlarında görülmesi gereken yazı:

"sigara ve/veya hayat öldürür "olmalıdır...

memur olmak

az önce olduğumu öğrendiğim durum. bir anda yerleştirildiğimi görünce ekranda, kafamda şimşekler çaktı.küçükken ve üniversite yıllarında olmaktan en çok korktuğum şeylerden birini olmuştum.adım,soyadım ve az aşağıda yerleştiğim kurum yazıyordu.ben ki hayatım boyunca hep memurluktan korktum.hep düzene ayak uydurmaktan.hep düz düşünmekten.

daha dün gibi aklımda askerden geldiğimde,kafamda planlar kurarken,diplomamı kiralayacak kurumlar ararken,"memur olsana" diyen dayıma,nasıl çemkirdiğimi..

sonra tabi ayrı eve çıkıp,kiraladığım diplomamın paraları gelince,ayrı eve çıkıp,çoğu eşle dostla akrabayla irtibatı kesip, kendimi ne kadar körelttiğimi anlayıp,hayattan kopmaya başladığımı farkettiğimde korkmaya başlamıştım...tabi bir de dedelerden gelen tuz kuruluğu olayı var...

sonra gene öylesine bir gün saçmasapan bir tercih yapıp,korka korka ve saçmasapan...

sadece 3 yeri tercih edip,"ulan ne de olsa yerleşemem amk" kafasıyla...hani bunu samimiyetimden söylüyorum gerçekten...

sonra şakkadanak tutsun ilk tercih....elbette gitmeme olasılığımda var...

bakalım zaman,anbean değişen ruh hali çizecek istikameti...

2 aralık 2011 memurluk yerleştirmeleri

birkaç gün önce tercihleri öylesine yapıp,çokta sikimde olmayarak yollamıştım.meğersem dün sonuçlar açıklanmış,benim henüz yeni haberim oldu. ve sonuç yerleşmişim.

hem de ilk tercihime...

fakat sevindim mi,elbette hayır...

severthecraziesta

hoşgelmiştir öncelikle...içimden "daha bozulacağın neler ile karşılaşacaksın,o daha bir şey mi anacım" dediğim yazardır.

öpücük

sözlük yazarlarının dış görünüşleri

öhöm öhömmmm,devam edelim geyler.

greenday :zayıf,kirli sakallı,atletik.esmer,cool.
topakbear: kısa boylu,balık etli,saçları seyrelmiş,sarışın,yakışıklı.
naringergedan: aşırı zayıf,hiperaktif,gözlüklü,esmer,sempatik.
dearbear:yakışıklı,uzun boylu,göbekli,top sakallı.

kaynak: götüm

hayata mektuplar

sevgili hayat,

beni neden yoruyorsun,karabiberim...

en muhteşem üçlü

cuma gecesi yapılabilecekler

evde tek başına içmek, bira.fm dinlemek,ilerleyen saatlere doğru alemlere akmak arkadaşlarla.

bira fm

evde tekseniz,dışarı çıkmayıp,arkadaşlarınızı çağırmadıysanız evinize ve tek içiyorsanız evde,bir açın derim.cuma günü gibi bir güne en çok bu radyo yakışır,en güzel bu radyo eşlik eder.

hayata mektuplar

sevgili hayat,

sessizce,kaderinin çizdiği yolda yürümek...senin çemberin misali...hani derler ya"ya çemberin içinde olacaksın ya da dışında"...peki hiçbir yerde olamazsan...noluyor o zamani?...yalnızlık oluyor,acı oluyor,yara oluyor...görünenle görünmeyen sınır,aptal kalabalık arasında apaçık ve bağıran ortada olan yalnızlık...hani o yalnızlık diyorum,beklediğimizden daha iriyarı,korkunç olmayan..bir koca beden beklerken,sadece bir gölge olabilen...daha fazlası olamayan ama taşımakla zorunda kaldığımız olan...dımdızlak kışın ortasındayken,üşütmeyen daha doğrusu üşütemeyen...her gün daha da ıssızlaşan dünyada,katmerli umutlar katarak,tamda kışın ortasında...oysa aşina olduğumuz,bildiğimiz mevsimler,aylar,kalabalıklar,güneş,geceler değil mi bu?....nedir bu ahmaklık?...nedir bu üşümeler?...nedir bu anlamamazlık,anlamlandıramamazlık?....her defasında yürürken bende diyorum,"dilimin ucunda kelimeler..."...sonrası üç nokta...sen aslında üç nokta üzerine kurulusun hayat...kalanın fasa fiso...
  • /
  • 68
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1351

namaz kılmak

müslümanların ibadetlerinden birisi.inançlar konusunda epey sallantıda olan beni bile ilk alnımın,vuslatla olan buluşmasında ağlatabilmiştir ilk sabah namazımda."doğru yol dindir,herkes dine dönsün" gibi bir genelleme yapamam lakin şahsım adına derim ki inançlı biriyseniz din gerçekten başlı başına hayatınızı büyük ölçüde iyi anlamda değiştirebiliyor.

aman alkol almayım,aman küfür etmeyim abdestim bozulmasın,aman allaha dua edeyim,aman arapça öğreneyim,aman namaz kılıp sonra spora gideyim,aman yarın oruç tutayım.

garip bir şey,gerçekten...

ben eskiden dinlere inanmazdım ama garip bir şekilde islamiyete anlamaya çalıştığım günden beri,hayatım,ruhum,aklım olumlu anlamda bir ivme kazanmaya başladı.

alışveriş için sezon sonunu bekleyen insan modeli

genelde fakir ama modadan da geri kalmak istemeyen pinti insanlardır...

anam 27 yaşındayım asla sezon sonundan alışveriş yapmadım..ben her şeyimi sezonda alırım.ama bizim max blum delisidir sezon sonu indirimlerinin…bayılır adeta,kendisinden geçer,nerde sezon sonu kıyafet indirimi var, max blum bilir..

ay bugün tam solaryuma giderayak bastı bu ofisi.."nolur alışverişe gidelim psk2,inanılmaz indirimler varmış" diye söyleniyor da söyleniyor. "max iyi misin sen?" dedim, "yani asla tarzım değil bir kere,zaten şu an avmler deli gibi kalabalıktır" dedim, "noldu be senin solcu ayakların,hani halkçıydın hani emekçi bir kadındın,şurda bir şey istiyoruz herhalde" dedi, "yavrum saçmalama" dedim,"türkiye de komünizm parayı,feminizm kocayı bulana kadar, bilmiyor musun sen?" dedim,"aaa hakkat bilmiyordum kız,nerden öğrendin sen bunu..ne yani o kadar feminizm ve komünizm hakkında okuduğum kitaplar yalan mı oldu şimdi" dedi, "ay evet be,hem ne öyle solculuk,yeşil fakirlik falan,üfff max blum böyle şeylerin içi boş kavramlar anacım,ayrıca alışverişe gelemem ben,bir arkadaşımla falan karşılaşırım şimdi,cemiyetin ağzına düşerim psk2 sezon sonunda alışveriş yaparken görüntülendi diye,ay allahım korusun" dedim, "öyle olsun psk2" deyip ağlamaya başlayınca dayanamadı tabi bu yufka yüreğim.belki bugün alışverişte beyaz atlı prensimle tanışacağım ben,seninde şahit olmanı istiyorum bu ana, diye nasıl feryat figan ağlıyor, ahahaha saçmalama ayol,bu yaştan sonra sana prens mi gelecek,gelse gelse kral gelir deyip kahkahayla gülmeye başladım..ama nasıl gülüyorum,dizlerime vuruyorum resmen..gözlerimden yaşlar geliyor gülmekten,ağlaması geçen max blum , gözyaşlarını bir yandan silerek "yüzündeki bu alaysı gülüşün sebebini sorabilir miyim psk2 bey,bazen şakayla kakayı karıştırıyorsun,en çok bu yönünden nefret ediyorum" diye hışımla çıkışınca,tamam bebeğim dedim,geliyorum..alınma sen yeter ki...

neyse tanınmayayım diye michigan'dan 803 dolara aldığım devasa güneş gözlüklerimi takıp, max blum ile yola çıktım..karnım nasıl aç ama anlatamam,resmen gurulduyor.."ay max blum,bir yerlerde dursakta yemek yesek,deli gibi açım" dedim, "valla bende açım,bak şu yolu geçince, yarım ekmek tavuk döner artı ayran 5 tl'ye olan bir yer var,ordan yerik" dedi, o an resmen kazan kazan kaynar sular döktüler başımdan aşağı.. max blum saçmalama,biliyorsun ki öyle yerlerden yemek yemiyorum,zaten direkt sen tavuk ayran falan deyince açlığımda geçti" diye sert bir şekilde çıkıştım,"aaa niye kız tavuğa alerjin mi var senin"deyince benim şalterler iyice attı..

aman yemekle vakit kaybetyelim,hemen alışverişi yapalım diye yemek yemektende vazgeçtim.. avm'ye girerken, robert koleji nden arkadaşım geysu ile karşılaştım..allahım o zamanlar okulun en zengin ve en dedikoducu kızıydı..ama geysu bir kilo almış bir kilo almış,tanrım o göbek o memeler o göt..kucağında da yavrusu..resmen buz gibi dağılmış kadın diyerek,tanımamak için kafamı yere eğdim.."maxcığım buradan hızla uzaklaşalım,lise arkadaşımla konuşmak istemiyorum şu an " dedim,"aa,hangisi be liseli arkadaşın" diye yüksek sesle konuşurken,olayı algılayana kadar o,ben tuttuğum gibi bunu kolundan sürükledim..neyse bahsettiği mağazaya girdik..

tanrım bu ne amelelik,bu ne zevksizlik,bu ne kadar kalabalık. max blum mağazaya girince, ürünlere doğru koştu..bense kenarda, hiçbir şeyle ilgilenmeyerek beklerken,bir ara bir kavga çıktı.. aaa kim bu kavga edenler diye dikkatlice bakınca max blum ile bir kadın…bir kazağın biri bir kolundan çekiştiriyor diğeri diğer kolundan.. olaya hakim olmak istemediğimden,ilerden bakmaya başladım..kadın o kadar çirkef bir şey çıktı ki, max blum 'un bağ-kurdan bedavadan verdikleri gözlüğü yere düşürdü..tabi gözlük kalitesiz olduğundan yere düşünce paramparça oldu..bu olay üzerine max blum kendisinden geçerek,kadını resmen süründürdü... kadına içim acıdı o an..daha da tuhafı mağazadaki kimse kavgaya bakmıyor,herkes ucuz ürünlerin peşinde..noluyor diye bakarken,elinde kazak ve camsız gözlüğüyle max geldi yanıma.. bir sevinmiş,bir sevinmiş kazağı kaptığına..dedim siz napıyorsunuz max, "yavrum bilmezsin sen biz böyle alışveriş yaparız,saf saf bakacağına,sen de bana birkaç parça bir şey baksan"a dedi..

o öyle dese de, ben acil telefon ayağına yatarak,hızla uzaklaştım avm’den,maxı orda bırakıp... max blum ile gururla karışık utanç duygusu duydum biraz. gururlanmam max ilk defa bir şeyi başarmıştı,utancım ise maxı hiç bu kadar paçoz bilmezdim..

ee ne demişler,bir insanı tanımak için ya alışverişe çıkacaksın,ya tatile...

pasif yönelimli olmayı hakaret olarak gören sözlük yazarları

anam bir kaç gün önce bir başlık olayı olmuş,ben açmışım o başlığıda:

uzun boyluların ekseriyetle kadın olması diye, anladığım kadarıyla uzun boylu sözlük yazarlarımızda hemencecik el atmış,gudubetçe tanımlarını girmişler...

kısa boyluların kompleksinden falan girmişler lakin benim boyum 179 anacım,uzun diye düşünüyorum ortalamaya göre ve pasifim-madem bu kadar özel hayatı dökmeye meraklıyız-...

o değil de,niye böyle bir hırçınlaştınız siz, yarası olan gocunur dicem ama pasif yönelimli olmanın neresi yara,orasını anlamadım...

bu ülkenin eşcinsellik konusunda kafası çok karışık anacım ama ülkede yaşayan eşcinsellerin kafası daha da karışık...

haydi gerçeklerinizle barışın,sonra yorum yapın derim...çok öptüm...

hayaterkegi

31 çekmekten çıldırdım

katıla katıla güldüğüm, eski türk filmlerinde çekilmiş harika bir sahne. bu kadar doğallık, bu kadar gerçeklik. helal olsun yahu bülent başgana:

gay ikonu

allah rahmet elesin, aysel gürel ülkemizdeki tek ikondu benim için.

madi sözlük

şu sözlükler arası atışmalar gerçekten itici geliyor bana.hem oranın burası için kötü lafları,hem de buranın orası için kötü lafları.isteyen istediği yerde yazar,gerek yok bu tarz atışmalara.

formatlarına hayranım açıkcası,dışardan ara ara takip eden birisi olarak fakat bir yazar sıkıntıları var sanırım.keşke uzlaşılıp daha güzel şeyler yapabilseydik hep beraber.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

profiline cep telefonunla çektiğin kafanı sağa eğip,masum olmaya çalışırken oldukça salak göründüğün fotoğraflarından koyma sakın annem.

namaz kılmak

müslümanların ibadetlerinden birisi.inançlar konusunda epey sallantıda olan beni bile ilk alnımın,vuslatla olan buluşmasında ağlatabilmiştir ilk sabah namazımda."doğru yol dindir,herkes dine dönsün" gibi bir genelleme yapamam lakin şahsım adına derim ki inançlı biriyseniz din gerçekten başlı başına hayatınızı büyük ölçüde iyi anlamda değiştirebiliyor.

aman alkol almayım,aman küfür etmeyim abdestim bozulmasın,aman allaha dua edeyim,aman arapça öğreneyim,aman namaz kılıp sonra spora gideyim,aman yarın oruç tutayım.

garip bir şey,gerçekten...

ben eskiden dinlere inanmazdım ama garip bir şekilde islamiyete anlamaya çalıştığım günden beri,hayatım,ruhum,aklım olumlu anlamda bir ivme kazanmaya başladı.

kürt erkekleri

ne deyim bilemedim.ama havasından mı,suyundan mı,yedikleri etlerden,baklavalardan mı bilmiyorum ama bu adamların çoğunluğu yatakta enfes bana göre. bir de iriyarı oluyorlar,bir de orantılı biçimde kıllı oluyollar.

ay iyi ki aynı memlekette yaşıyoruz.

surata boşalmak

bir fantazi-imiş-.

az önce karmakarışık kafamı biraz dağıtayım,biraz da pornocuların vücuduna bakıp "hmm fizik iyi ama yüzü bir boka benzemiyor","anam bu da yemiş yemiş sıçmamış","bunun da her şeyi çok güzel pipisi küçük"diye kendi kendime eleştiriler yapıp,tatmin olayım diye pornolarda gezerken,rastladım buna.

ya porno denilen şey ne kadar iğrenç!

direkt rastgele açtım bir video,gayet güzel,taş 2 adam.neyse sonlara doğru,adam bir çıkartıp penisini karşıdakinin yüzünü hedef alıp bir boşaldı,mübarek sanarsın hortumla su tutuyor karşıdakinin o bebek gibi yüzüne..hadi boşalan adam anırıyor falan da,yüzüne boşlttıran kişi de böyle yüzüne sperm geldikçe,bir kendinden geçiyor,böyle bir yalamaya çalışıyor,garip garip sesler çıkarıyor,"hmmhh,ouhhhh" şeklinde...sanarsınız hayati sıvı ile yüzü buluştu,tadarakta içini de temizleyecek...

tek kelimeyle iğrenç...

uzun boyluların ekseriyetle kadın olması

tecrübe mi dersiniz, önyargı mı bilmem ama kaynak kesinlikle götüm değil...

yazık be adam o boyuna,o posuna...yakışır mı o selvi boyla sana pasif olmak,kadın olmak...

üzücü,çok hem de...

meni yutmak

"yuh artık" dediğim başka bir olay..

kimsenin içtiğinde,yuttuğunda falan değilim ama hakikaten böyle şeyler duydukça,gördükçe şoke oluyorum...

eskiden benim bir arkadaşım vardı,lakabı ise "cum eater orhan" dı.biraz çirkinceydi; ama haftanın 4-5 günü birilerini düşürürdü. bense anlamazdım onun bu denli talep edilmesini.temiz biri diye bilirdim orhan'ı, elma yanaklıydı,18imizde olmamıza rağmen yüzünde hiç sakal yoktu.aslında özünde iyi birisiydi ama gözü hep yükseklerdeydi orhan'ın. ben ona bu lakabın tamamıyla arkadaşları arasında,taşak konusu olduğundan verildiğini sanardım hep*.ortada orhan'ın sürekli oral konusundaki hüneri hakkında dedikodular dönerdi,bense saf gibi bu ayıp dedikoduları orhan'ı çekemeyenlerin çıkarttığını düşünürdüm. ama sonra sağlam birkaç kaynaktan öğrendikten sonra dumur olmuştum:oysa ki gerçekten lakabındaki gibi meni yiyenmiş orhan.hep aynı taktiği yaparmış orhan, orala başladığı anda karşıdakinin menisini yutana kadar somururmuş partnerinin penisini.oralın ancak böyle hakkını verdiğini düşünürmüş.

ben tabi bunları duyduktan sonra,orhanla tüm ilgiyi alakayı kestim...

sonuçta annemle babam beni,cum eaterlarla arkadaş olmam için yetiştirmedi...

29 aralık 2011 35 köylünün öldürülmesi

"öldürülmek" kısmı biraz ağır kaçıyor dediğim başlık...nolur kimse kızmasın,nolur kimse yanlış anlamasın,artık o kadar çok yoruldum ki bu sözlükte yanlış anlaşılmalardan,her yazdığım cümleyi,40 kez düşünür oldum...bu olay biraz geniş konu,sadece kendi kafamdakileri,kendi bildiğimce,dökeceğim ortaya,elbette yanıldığım çoğu şey olabilir ama ilk önce uludere için fikirlerimi soracak olursanız çok önce yazdığım (bkz: uludere)...

neyse konumuza dönecek olacak olursak,hadi bismillah diye başlıyorum çünkü bu konu yanlış anlaşılmaya çok müsait-ki gene söylüyorum yoruldum yanlış anlaşılmalardan-:

1-allah kahretsin ki,lanet olsun ki "kuş uçmaz kervan geçmez" köylerde insanları haklı olarak para kazanmak için kaçakçılığa yöneltmek zorunda kalan sisteme,malum kolay kolay bırakılamıyor doğduğunuz topraklar...
2- uluderede akşamın 10un da kaçakcılar bile gezmez,onu da biliyorum,lanet olsun ki..
3-en genci 15,en yaşlısı 20 yaşında ölen bir geceye ramak kalan 35 kişiyi düşünüyorum,bir hava saldırısı adı altında...bu nasıl bi acı lan..."merhaba anne ben öldüm,henüz 17 yaşında,gençliğimin başındayken...."
4-onların kaçakçı olmadığını da anladım zaten,olamazlar yani gecenin o saatinde...olsalarda cenazeleri o şekilde provakatörce kaldırılmamalıydı,o şekil bayraklarla..acı bu,provakatörlük dinlemez...her şeyi geçtim, daha mini minnacıkken yakışır mı la bize ölüm?
5-tıpkı askere gönderirken,gencecik oğullarının ellerine kına yakıp sonradan tabutlarını karşılayan analarımız gibi...benim kürt asıllı anamda ben askere gitmeden önce ellerime kına yakmıştı çünkü,onun ne demek olduğunu ben çok sonra anladım...
6-tüm bunları geçtim,asgari ücretle istanbul pahalılığında yaşamak ve çocuklarına bakmak zorunda olan anne ile babada yüreğimi yakıyor...

birileri bizlere çok pis oyunlar oynuyor...biz gaza gelip,gene birbirimize saldırıyoruz,farkında değiliz....

bu ülke toprakları üzerinde yaşayan,ekmek yemiş,yiyen ya da yiyecek olan hepimiz kardeşiz...

31 çekmekten çıldırdım

katıla katıla güldüğüm, eski türk filmlerinde çekilmiş harika bir sahne. bu kadar doğallık, bu kadar gerçeklik. helal olsun yahu bülent başgana:

Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.