porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

dost

"dost, onunla birlikteyken gerçekten olduğun gibi görünebileceğin, ruhunun tüm gizliliklerini ona anlatabileceğin biridir. onunla birlikteyken kendini korumana gerek yoktur."

j.j. rousseau

yaşamaya mecbursun

hani o depresif hallerde silkelenmenize yarayacak güçlü ve doyurucu bir şarkısıdır bulutsuzluk özlemi grubunun.

*

bugün canın çok sıkkın,
hersey sana zor geliyor
olabilir.
bugün aşkın bitmiş,
o seni terkedip gitmiş
olabilir.
sanki sen hiç bilmediğin
bir kaos içindesin,
kimbilir.

günlerin getirdiği,
senin yitirdiklerin.
sanki hiç umut yok.
çok yorgunsun.

ne olursa olsun,
yaşamaya mecbursun.
ne olursa olsun,
yaşamaya mecbursun.

bugün duyduğun haberler
sana utanç veriyor
olabilir.
bugün din ve ırk uğruna
cinayet işleniyor
olabilir.
mostar köprüsü çökmüş,
neretva ne kadar üzgün
kimbilir.

günlerin getirdiği,
açlık ve gözyaşı.
insan hep umut eder,
biliyorsun bunu.

ne olursa olsun,
yaşamaya mecbursun.
ne olursa olsun,
yaşamaya mecbursun.

bulutsuzluk özlemi

şarkıların gücünün olduğunun bir kanıtıdır yaşamaya mecbursun şarkısı.

filler ve çimen

klibi kadar sözlerinin de etkileyiciliği beni benden alan şarkı.

'çimenler fillerle de güzel
kalbin korkularıyla cesur
firarlar yakalanmak için
ihanet aslında sadakatin tavrını sever
elinde bir paslı makas
kestikçe zaman, uzuyor acının saçları
hatırlayarak yaşamak boynumuzun borcu ama
ölürdün unutmasan
kaybederek çoğalırsın
gözyaşının rahmeti can üstüne
uzak bir deniz kıyısında
kendi yara kabuklarını yar ederek kendine
ah nice kez üzeceksin
gördüğünün zahmeti gönül üstüne
uzak bir çigan masalında
çayda kederli çıralar tüttürerek
barışırsın ötekinle
ki yalatır o
sen tükürürsen'

mabel matiz

filler ve çimen şarkısını ilk duyduğum anda kim bu deyip keşfettiğim sonra da bırakamadığımdır. şarkılarında neyi arıyorsanız onu bulursun.

penguen

metin üstündağ espirileri beni her zaman güldürmüştür. örneğin;

1-çarşambayı sel nereye aldı?
2-perşembenin yanına mı aldı?
3-yanına aldıysa cuma onlarla mı beraber?
4-cuma robinson emmi ile beraber değilmiydi?

le petit prince

kendi küçük aklı büyük insan

tutunamayanlar

erdil yaşaroğlu'nun güzel bir karikatürü bu kitabın anlamını güzel ifade eder

patti smith

"çocukken ne mutluyuzdur. işık, mantığın sesiyle nasıl da körelir. bu hayatta taşı düşmüş yüzükler gibi dolanıyoruz." sözüyle hayata olan bakış açısına hayran olmama neden olan kişi.

hayat

geriye bakınca algılayabiliyorsun; ne çok eskittiğini ne çok yaşadığını, ertelediğini ya da sığdırdığını.

kayıp romanlar

eski devrimci bir emekli olan adamın istanbula gelişiyle çevresinde geçtiği olay örgüsünü anlatan kitabıdır vedat türkalinin.

--spoiler--

doktor nahit'in esme ile yaşadığı ilk başlarda imkansız gözüken aralarındaki çekim, sonradan birbirine bağlanacak ve aşka dönüşecektir.

--spoiler--

güven

vedat türkalinin iki ciltten oluşan, ikinci dünya savaşı devam ederken türkiye'deki 1940'larda tkp dönemini ele aldığı romanı. kayıp romanlar kitabıyla bağlantılıdır. ilk önce güven serisi okunup sonradan geçiş yapmanızda fayda var.

bir gün tek başına

vedat türkali bu eseriyle milliyet yayınları 1974 roman ödülünü ve 1975 orhan kemal roman armağanı’nı kazanmıştır.

--spoiler--

psikolojik çözümlemeleri insanın içini baymadan kitabın temasını oluşturmuş bir aşk, aldatma, tarih, bir dönem romanı. kenan ve günseli ayrı ayrı ele alınıp, duygusallığın dibine vurmuş bir adamla, mücadelesi tavan yapmış bir kızın bir aşk üçgeninde buluşmasını anlatır.

--spoiler--

vedat türkali

senarist, şair ve romancı olan türkali, liseyi samsun lisesi'nde okuduktan sonra 1942 yılında istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümü'nden mezun olmuştur. asıl adı abdülkadir pirhasan’dır. tkp'nin eski üyelerindendir. kitaplarında 80'ler sonrasında yaşananları anlatır. 2002 seçimlerinde dehap'dan aday olarak aktif siyasete atılmıştır.

bir gün tek başına *
eski şiirler, yeni türküler *
üç film birden *
mavi karanlık *
eski filmler *
bu gemi nereye *
dallar yeşil olmalı (oyun, 1985)
tek kişilik ölüm *
özgürlük için kürt yazıları *
güven *
komünist *
yeşilçam dedikleri türkiye *
bu ölü kalkacak *
dallar yeşil olmalı *
kayıp romanlar *
yalancı tanıklar kahvesi *

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

engin altan düzyatan

son şirketimde annesinin karşıyakada bulunan evine mutfak yaptırmıştı. kendisi ile değil de annesi ile tanışmıştım.

levent yüksel

aşk mümkün müdür hala

sözleri; murathan mungan'dan yorumu ise; levent yüksel'den güzel bir şarkı.

yüzeysel bir sorunun halen daha cevap aradığını; kendimize sormayı bittiğinde dahi sürdürdüğü sözlere sahiptir. hayat savurmadan, yıllar sararmadan aşk mümkün müdür hala?

*

kim bilir hangi kalpte yanar?
sırça köşkün lambasıdır bu
işığını gören gözlere
kaderin hediyesidir bu

akşam kavuşmadan,
dükkan kapanmadan,
aşk mümkün müdür hala?

hayat savurmadan,
yıllar sararmadan,
aşk mümkün müdür hala?

gülünü soldurmadan,
gümüşün kararmadan,
aşk mümkün müdür hala?

zamana aldırmadan,
korkmadan, utanmadan,
aşk mümkün müdür hala?

yalnız kuş

son günlerde sürekli dinlediğim göksel parçası. birşey var bu şarkıda; derdin tasan olmasın dinle anında moduna sokar seni. derdin varsa o ayrı.

tutuk dileğimi neden köksüz ağaçlara adadım derken! demedin sayıyorum göksel. ne olur dememiş ol ki, haklı çıkma. *


  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

tanrıya sorulacak ilk soru

onca insanı yaratmışsın bazılarını takip etsen nasıl olur ?

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

mayrig

djivan gasparyan'ın sesinden dinlenildiğinde bir başka etki yaratan ermenice parçası. anneciğim demektir. *

türkçe şarkı sözleri;

anamin beyaz saclari
yüregimin tellerini yakti
onun tatli ögütleri
gönlümün tellerini kopardi

benim tatli, narin anam

geceleri uyuyamamissin
uykunu hep bölmüssün
geceyi sabah eylemissin
ninniler söylemissin

benim tatlı, narin anam

bu sarkim sizler icin
bütün anneler icin
benim tatli, narin anam..

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.