solidworks
bu da diğer akranları gibi 3 boyutlu bir bilgisayar destekli tasarım programıdır. genel de; makine, mobilya, plastik/sac kalıpçılığı, otomasyon, mekatronik, endüstriyel ürün tasarımı gibi birçok alanda kullanılmaktadır.
stajyer
1 haftadır bana armağan edilen kişimsi. ne rahat bütün projeleri, getir götür işlerini ona yaptırıyorum.
cinema 4d
3 boyutlu modelleme programıdır. bu programı kullanan çevrecelerce
3ds max ile karşılaştırılır. render motoru daha kullanışlı, kolay ve basittir.
ezginin günlüğü
28'inde
izmirde konser verecek grup.
1 temmuz 2015
doğum günüm'e 29 gün kaldığını gösteren tarih.
sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek
sevgiliyle ortak iş yapmak
aşkında, işinde çok farklı olduğunu işin içine girince anlıyorsunuz. mümkünse herkes kendi işini yapsın, mutlu mesut ilişki de sağlıklı şekilde ilerlesin.
gullüm
astral
bursa gezimiz de bize eşlik eden çok eğlenceli zamanlar geçirdiğimiz, aynı masa da rakı içme ayrıcalığına eriştiğimiz ayıcık. bursayı resmen tavaf ettirdi bize o kaynar sıcakta. yok medrese, yok cami, yok han diye beni imana getirtmeyi düşünüyordu herhalde. bursanın hakkını gezdirdiği yerlerle katbekat verdi. hep dedim bu sözlüğün kazandırdığı çok güzel insanlar var onların içine bir yenisini ekledim o da
astral gaydir. en yakın zaman da
izmire bekliyoruz kendilerini. sen o zaman gör şehir de nasıl yürütülürmüş, nasıl terlenirmiş.
*çok yaşa sen.
ayı sözlük itiraf
kişisel bir itiraf değildir, bir fotoğrafın sırrını taşımanın ağırlığı bu..
mutluluk yanımdaydı, hemen yanıbaşımdaydı. fakat karşımda, içinde bulunduğum andan daha güzel bir görüntü vardı. o saniye zamanı dondurup onları seyredip bu anı bencilce kendime saklamak isterdim, ama bencillik çoğalamazdı, bulaşıcı değildi. an, donup kalmalı diye içimden diledim. fotoğrafın gücü, tüm piksellerin birleşimi ile dondu ve kaldı. işte ben de donup kalmıştım.
fotoğrafın bir sırrı vardı artık benimle paylaştığı..
renkler, konstrast, ambiyans, sessizlik, günahın bakışlara çarpan çağrısı, son bir tutunma isteği; tüm o kaygılı geçmişten sonra. bakışlarını yakaladığım adam, sessizce konuşuyordu. sadece ben mi duyuyordum onu? sürekli kafamın içinde tekrarlanıyordu söyledikleri;
beni gör!, umudumu yakala bakışlarımda
elimi tut!, tekrardan yürümeyi öğret öğretemeyenlere inat
adımı seslen bana!, çocukluğumda bıraktığım hayallerimi anımsat
fotoğraf konuştukça içinde ben gömüldüm, ben utandım, ben isyan ettim, ben tuttum gözyaşlarımı.. isyan ettim, ey aşk yalvarırım bu anı bozma, ne olur tüm sille hafriyat bu ana şahit olsun, olsun ki; aşkın gözlere değen manasını mecnundan beri oyuncak edenler, ayaklar altına alınan güzelliğin, nasıl da çirkinleştirildiğini görsünler.
bursa
haftasonu kendisi ile buluşacağım şehidir.
*
zagor
sözlüğün fosforlu cevriyesidir, hem de en alasından. pis mahalle ağzı, çamur atma, edepsizlik, terbiyesizlik hepsini tek kalem de topladığımız da cevriye namüsait zagordur efendim. artık beni rakibi olarak gördüğü için hırs yapıp beni karalama, piyasadan alt etme uğraşlarına girmiştir. tatlım tatlım, ben artık o camiadan uzaklaştım; kendimi hayır işlerine, dernek çalışmalarına verdim.kendilerini her aradığımda
* telefonu hep meşgul oluyor, gündüzleri çalıştığı yetmiyor akşamları da extralara çıkmak için ucuz,bayağı ve basit pavyon sahiplerine kendini ballandıra ballandıra pazarladığını şuh kahkalar eşliğinde bana anlattığı da doğrudur. ekstra başına makul bir fiyata gittiğini de üzülerek söyledi. en sevdiğim lafı gene haklı çıkarması da cabası. benden sana abla tavsiyesi kendini iyi pazarla ki, fahiş fiyatın olsun. düşük yaptığın operasyon masraflarına da, pezevengine verdiğin haracına, bakkala borcuna da yetişebil, ucuz malın alıcısı çok olur hayatım. erken deformasyona uğrayıp hızlı çıkışının bedeli aşağı çakılman olur.
bursa gezisinde hışmıma uğrayıp, elimden zor alacaklar kendilerini. bursa piyasasına kendisini mal edip, sürümünden kazanacağım. jiletimin de tadına bakmadan bırakmam, bilen bilir.
alttaki yazara soracaklarım var
sahip olduğum şeyler daha fazla..
altta ki; bana bir kitap önerir misin? açıklamasını da bekliyorum.
zagor
bu, içine mahalle karısı kaçmış yazarımsıya ağzını payını verip, rezil etmek var ama, ben, onun gibi çirkef olamayacağım. boşuna sataşmasın bana, hiç oralı değilim. son zamanlar da sözlükte ortalık orospusu olmuş, almış başını yürümüş şanı ile.. fakat bir güzelliği ile değil. bana estetikten girip, gerdirmeye kadar laf atmış...tatlım tatlım en azından fazla kilolarımı saklamak için korse eziyetine gerek duymuyorum, sabahları yüzümdeki çirkin betty imajını saklamak içi saatlerce makyaj yapmıyorum, kilo vermek için günde 3 paket portakallı pamuk yemiyorum, 3 kutu activia yemiyorum, hamilelik sonrası buruşuk gözüken göbeğimi kimse görmesin diye haşema giymiyorum....onu merak edenler varmış, ay annem merak edilecek bir tarafı yok, bütün gün oturup da akşam çok yoruldum diyen, yıldız tilbe dinleyip hüzünlenen, damara bağlayan, akşam çayını içip pembe dizi seyreden, kucağında kedisini okşayan biri.. hiç heyecanlı değil, çok sıkıcı... getireceği damada iki çift sözüm de var; elimi öpmeden, rızamı almadan vermem bu paçozu. onu yakından ve ayrıntılarıyla tanımak isteyen bana ulaşabilir, tüm sis perdesini aralayacağım.
zagor
bıktım artık, canımdan bezdirdi. içim şişti, rahmim daraldı yeminlen. her cümlenin başında sözlükte nickaltı yorum yap baskılarına dayanamıyorum artık.
* kapı aç, pencere aç, bişiler aç bayılacağım. izmir'e gelmedi bu yazarımsı. gelmesin, kalsın o istanbul çukurunda. parçalasınlar, fatmagül'e benzesin öyle anlar ancak, öyle kafasına dank edecek.
telefon da konuşurken ben (temsili)

izmir
izmir'li yazarlar ses edebilir mi? bir şey söyleyeceğim.
karpuzsever
bir zayıflamış, bir sakal bırakmış ama o popo erimemiş halen daha kocaman.. bizimla deyılsın deyip kadıköy'de yol verecektim kendisine, ama pek de tatlı duruyordu karşıda, kıyamadım. ne zaman istanbul'a gitsem görmeden dönmediğim yegane kişisidir hayatımın. şimdiden özledim karpuzu, o olayları anlatırken ki mimiklerini. tez zaman da yine geleceğim o popo eriyecek. birini örnek alacaksan kim kardashian'ı al. öyle görücem seni, başka bahane kabul etmiyorum.
ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar
abim deniz
can dündarın son kitabı. iyi bir araştırma ve emeğin olduğunu kitabı eline alınca, sayfaları karıştırınca anlıyorsunuz. kitabın gelirini de, deniz gezmiş adına kurulacak vakıf'a gideceğini öğrendiğim de daha bir mutlu oldum.
(tanıtım bülteninden)
"bu kitapta deniz'in durgun, fırtınalı, eğlenceli, dalgalı hallerini ve yer yer derinliklerini bulacaksınız. neden bugün hâlâ on binlerce çocuğun adında yaşadığını, her kesim tarafından sevilip sayıldığını, ölüm yıldönümlerinde nasıl olup da her yıl biraz daha büyüyen kalabalıklar toplandığını, her direnişte, her mitingde isminin niçin ısrarla anıldığını, neden gezi direnişi patladığında akm'nin en görünür yerine onun posterinin asıldığını daha iyi anlayacaksınız."
bugüne kadar özenle saklanan fotoğraflar, mektuplar ve belgeler, can dündar'ın deneyimli gazeteciliği ve deniz'in yıllarca sessiz kalan kardeşi hamdi gezmiş'in tanıklığıyla birlikte ilk defa bu kitapta gün yüzüne çıkıyor. devrim ideali peşinde fedakârca koşturmuş bir kuşağı ve dönemin siyasi atmosferini ortaya koyan abim deniz denizlerin "onurlu ve cesur" duruşlarına içten bir selam
kafamda bir tuhaflık
çok büyük bir beklentiyle okunmaması gereken
orhan pamukun son kitabı. benim gibi 6 yıl bekleyip kitabı bitirince pooof dememeniz için orjinaline para vermeyip arkadaşınızdan otlanın.