porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

solidworks

bu da diğer akranları gibi 3 boyutlu bir bilgisayar destekli tasarım programıdır. genel de; makine, mobilya, plastik/sac kalıpçılığı, otomasyon, mekatronik, endüstriyel ürün tasarımı gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

stajyer

1 haftadır bana armağan edilen kişimsi. ne rahat bütün projeleri, getir götür işlerini ona yaptırıyorum.

cinema 4d

3 boyutlu modelleme programıdır. bu programı kullanan çevrecelerce 3ds max ile karşılaştırılır. render motoru daha kullanışlı, kolay ve basittir.

ezginin günlüğü

28'inde izmirde konser verecek grup.

1 temmuz 2015

doğum günüm'e 29 gün kaldığını gösteren tarih.

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

sevgiliyle ortak iş yapmak

aşkında, işinde çok farklı olduğunu işin içine girince anlıyorsunuz. mümkünse herkes kendi işini yapsın, mutlu mesut ilişki de sağlıklı şekilde ilerlesin.

gullüm

astral

bursa gezimiz de bize eşlik eden çok eğlenceli zamanlar geçirdiğimiz, aynı masa da rakı içme ayrıcalığına eriştiğimiz ayıcık. bursa’yı resmen tavaf ettirdi bize o kaynar sıcakta. yok medrese, yok cami, yok han diye beni imana getirtmeyi düşünüyordu herhalde. bursa’nın hakkını gezdirdiği yerlerle katbekat verdi. hep dedim bu sözlüğün kazandırdığı çok güzel insanlar var onların içine bir yenisini ekledim o da astral gaydir. en yakın zaman da izmire bekliyoruz kendilerini. sen o zaman gör şehir de nasıl yürütülürmüş, nasıl terlenirmiş. *çok yaşa sen.

ayı sözlük itiraf

kişisel bir itiraf değildir, bir fotoğrafın sırrını taşımanın ağırlığı bu..

mutluluk yanımdaydı, hemen yanıbaşımdaydı. fakat karşımda, içinde bulunduğum andan daha güzel bir görüntü vardı. o saniye zamanı dondurup onları seyredip bu anı bencilce kendime saklamak isterdim, ama bencillik çoğalamazdı, bulaşıcı değildi. an, donup kalmalı diye içimden diledim. fotoğrafın gücü, tüm piksellerin birleşimi ile dondu ve kaldı. işte ben de donup kalmıştım.

fotoğrafın bir sırrı vardı artık benimle paylaştığı..
renkler, konstrast, ambiyans, sessizlik, günahın bakışlara çarpan çağrısı, son bir tutunma isteği; tüm o kaygılı geçmişten sonra. bakışlarını yakaladığım adam, sessizce konuşuyordu. sadece ben mi duyuyordum onu? sürekli kafamın içinde tekrarlanıyordu söyledikleri;

“beni gör!”, “umudumu yakala bakışlarımda”
“elimi tut!”, “tekrardan yürümeyi öğret öğretemeyenlere inat”
“adımı seslen bana!”, “çocukluğumda bıraktığım hayallerimi anımsat”

fotoğraf konuştukça içinde ben gömüldüm, ben utandım, ben isyan ettim, ben tuttum gözyaşlarımı.. isyan ettim, ey aşk yalvarırım bu anı bozma, ne olur tüm sille hafriyat bu an’a şahit olsun, olsun ki; aşk’ın gözlere değen manasını mecnun’dan beri oyuncak edenler, ayaklar altına alınan güzelliğin, nasıl da çirkinleştirildiğini görsünler.

bursa

haftasonu kendisi ile buluşacağım şehidir. *

zagor

sözlüğün fosforlu cevriyesidir, hem de en alasından. pis mahalle ağzı, çamur atma, edepsizlik, terbiyesizlik hepsini tek kalem de topladığımız da “cevriye” namüsait “zagor’dur” efendim. artık beni rakibi olarak gördüğü için hırs yapıp beni karalama, piyasadan alt etme uğraşlarına girmiştir. tatlım tatlım, ben artık o camiadan uzaklaştım; kendimi hayır işlerine, dernek çalışmalarına verdim.kendilerini her aradığımda * telefonu hep meşgul oluyor, gündüzleri çalıştığı yetmiyor akşamları da extralara çıkmak için ucuz,bayağı ve basit pavyon sahiplerine kendini ballandıra ballandıra pazarladığını şuh kahkalar eşliğinde bana anlattığı da doğrudur. ekstra başına makul bir fiyata gittiğini de üzülerek söyledi. en sevdiğim lafı gene haklı çıkarması da cabası. benden sana abla tavsiyesi “kendini iyi pazarla ki, fahiş fiyatın olsun. düşük yaptığın operasyon masraflarına da, pezevengine verdiğin haracına, bakkala borcuna da yetişebil, ucuz malın alıcısı çok olur hayatım. erken deformasyona uğrayıp hızlı çıkışının bedeli aşağı çakılman olur.”
bursa gezisinde hışmıma uğrayıp, elimden zor alacaklar kendilerini. bursa piyasasına kendisini mal edip, sürümünden kazanacağım. jiletimin de tadına bakmadan bırakmam, bilen bilir.

alttaki yazara soracaklarım var

sahip olduğum şeyler daha fazla..
altta ki; bana bir kitap önerir misin? açıklamasını da bekliyorum.

zagor

bu, içine mahalle karısı kaçmış yazarımsıya ağzını payını verip, rezil etmek var ama, ben, onun gibi çirkef olamayacağım. boşuna sataşmasın bana, hiç oralı değilim. son zamanlar da sözlükte ortalık orospusu olmuş, almış başını yürümüş şanı ile.. fakat bir güzelliği ile değil. bana estetikten girip, gerdirmeye kadar laf atmış...tatlım tatlım en azından fazla kilolarımı saklamak için korse eziyetine gerek duymuyorum, sabahları yüzümdeki çirkin betty imajını saklamak içi saatlerce makyaj yapmıyorum, kilo vermek için günde 3 paket portakallı pamuk yemiyorum, 3 kutu activia yemiyorum, hamilelik sonrası buruşuk gözüken göbeğimi kimse görmesin diye haşema giymiyorum....onu merak edenler varmış, ay annem merak edilecek bir tarafı yok, bütün gün oturup da akşam çok yoruldum diyen, yıldız tilbe dinleyip hüzünlenen, damara bağlayan, akşam çayını içip pembe dizi seyreden, kucağında kedisini okşayan biri.. hiç heyecanlı değil, çok sıkıcı... getireceği damada iki çift sözüm de var; elimi öpmeden, rızamı almadan vermem bu paçozu. onu yakından ve ayrıntılarıyla tanımak isteyen bana ulaşabilir, tüm sis perdesini aralayacağım.

zagor

bıktım artık, canımdan bezdirdi. içim şişti, rahmim daraldı yeminlen. her cümlenin başında sözlükte nickaltı yorum yap baskılarına dayanamıyorum artık. * kapı aç, pencere aç, bişiler aç bayılacağım. izmir'e gelmedi bu yazarımsı. gelmesin, kalsın o istanbul çukurunda. parçalasınlar, fatmagül'e benzesin öyle anlar ancak, öyle kafasına dank edecek.

telefon da konuşurken ben (temsili)

izmir

izmir'li yazarlar ses edebilir mi? bir şey söyleyeceğim.

karpuzsever

bir zayıflamış, bir sakal bırakmış ama o popo erimemiş halen daha kocaman.. bizimla deyılsın deyip kadıköy'de yol verecektim kendisine, ama pek de tatlı duruyordu karşıda, kıyamadım. ne zaman istanbul'a gitsem görmeden dönmediğim yegane kişisidir hayatımın. şimdiden özledim karpuzu, o olayları anlatırken ki mimiklerini. tez zaman da yine geleceğim o popo eriyecek. birini örnek alacaksan kim kardashian'ı al. öyle görücem seni, başka bahane kabul etmiyorum.

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

abim deniz

can dündarın son kitabı. iyi bir araştırma ve emeğin olduğunu kitabı eline alınca, sayfaları karıştırınca anlıyorsunuz. kitabın gelirini de, deniz gezmiş adına kurulacak vakıf'a gideceğini öğrendiğim de daha bir mutlu oldum.


(tanıtım bülteninden)

"bu kitapta deniz'in durgun, fırtınalı, eğlenceli, dalgalı hallerini ve yer yer derinliklerini bulacaksınız. neden bugün hâlâ on binlerce çocuğun adında yaşadığını, her kesim tarafından sevilip sayıldığını, ölüm yıldönümlerinde nasıl olup da her yıl biraz daha büyüyen kalabalıklar toplandığını, her direnişte, her mitingde isminin niçin ısrarla anıldığını, neden gezi direnişi patladığında akm'nin en görünür yerine onun posterinin asıldığını daha iyi anlayacaksınız."

bugüne kadar özenle saklanan fotoğraflar, mektuplar ve belgeler, can dündar'ın deneyimli gazeteciliği ve deniz'in yıllarca sessiz kalan kardeşi hamdi gezmiş'in tanıklığıyla birlikte ilk defa bu kitapta gün yüzüne çıkıyor. devrim ideali peşinde fedakârca koşturmuş bir kuşağı ve dönemin siyasi atmosferini ortaya koyan abim deniz denizlerin "onurlu ve cesur" duruşlarına içten bir selam…

kafamda bir tuhaflık

çok büyük bir beklentiyle okunmaması gereken orhan pamukun son kitabı. benim gibi 6 yıl bekleyip kitabı bitirince pooof dememeniz için orjinaline para vermeyip arkadaşınızdan otlanın.
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

tanrıya sorulacak ilk soru

onca insanı yaratmışsın bazılarını takip etsen nasıl olur ?

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

mayrig

djivan gasparyan'ın sesinden dinlenildiğinde bir başka etki yaratan ermenice parçası. anneciğim demektir. *

türkçe şarkı sözleri;

anamin beyaz saclari
yüregimin tellerini yakti
onun tatli ögütleri
gönlümün tellerini kopardi

benim tatli, narin anam

geceleri uyuyamamissin
uykunu hep bölmüssün
geceyi sabah eylemissin
ninniler söylemissin

benim tatlı, narin anam

bu sarkim sizler icin
bütün anneler icin
benim tatli, narin anam..

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.