muhteşem bir lana del rey şarkısı. sanki lana'yla birlikte siz de aşık olmuş gibi hissedersiniz, iyi bir çocuk olursanız karnınızda kelebekleri bile hissedebilirsiniz. sözleri şöyle,
let's get out of this town, baby we're on fire
everyone around here seems to be going down, down
if you stick with me, i can take you higher, and higher
it feels like all of our friends are lost
nobody's found, found, found
i got so scared, i thought no one could save me
you came along scooped me up like a baby
every now and then, the stars align
boy and girl meet by the great design
could it be that you and me are the lucky ones
everybody told me love was blind
then i saw your face and you blew my mind
finally, you and me are the lucky ones this time
boy get into my car, got a bad desire
you know that we'll never leave if we don't get out, now, now
you're a careless con, and you're the crazy liar
but baby, nobody can compare to the way you get down, down, down
i tried so hard to act nice like a lady
you taught me that it was good to be crazy
every now and then, the stars align
boy and girl meet by the great design
could it be that you and me are the lucky ones
everybody told me love was blind
then i saw your face and you blew my mind
finally, you and me are the lucky ones this time
feels like, feels like, you know, it feels like
falling in love for the first time
feels like, you know, it feels like
falling in love
every now and then, the stars align
boy and girl meet by the great design
could it be that you and me are the lucky ones
everybody told me love was blind
then i saw your face and you blew my mind
finally, you and me are the lucky ones this time
ios, android ve windows mobile tabanlı akıllı telefonlar arası mesajlaşma uygulaması. whatsapp'tan farkı ise telefon numarasına ihtiyacı olmayışı. seçtiğiniz nicki paylaşıp istediğiniz kişiyle konuşabiliyorsunuz. güzel olay.
bugün televizyonda rastladım da aklıma geldi, yayınladığı dönemler, * kavak yellerinde efe'nin polis olan abisinden aşırı derecede hoşlanıyordum, nasıl sempatik geliyordu anlatamam. hey gidi.
şimdiki vampir zırvalarının yanında bir şaheser gibi kalan, david boreanaz gibi dünyalar yakışıklısı bir insanla tanışmamızı sağlamış, aşmış über dizi. cnbc-e baştan sona 3-4 kere yayınlamıştır yoğun istek üzerine, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sevilir.
gay bir erkeğin hayatında en az bir kere olsa da düştüğü hatadır.
inanılmaz zor durumlara sokar, imkansızın ne olduğunu öğretir insana. her şeyi içinde yaşamayı öğretir. en ufak şeyden umutlanmayı da; rastgele gelen bir "naber:)" mesajından veya omuza atılan koldan...
zordur, çünkü akıntıya doğru yüzmeye benzer. ne kadar yaklaştığını düşünsen de aradaki yol yüzyıl kürek çeksen de bitmez...
sevdiği kız hakkındaki uzun uzun konuşmalarını dinlersin, yüzün gülse de içindeki her bir hücre onun o an susmasını istemektedir.
aklın başına gelir, uzak duracağım dersin. sonra ertesi gün bir bakarsın seni arıyor, "ne o küs müyüz" diye.
yanındayken bile özlemektir. o sigara içerken onu izlediğinde bunu fark edip gülerek "ne oldu?" diye sorduğunda "yok bişey ya gözüm dalmış" yalanını söylemektir, içinde katrina kasırgası kopsa bile.
bombok bir durumdur kısaca, insanın canını acıtmaktan başka bir sike yaramaz.
nasıl dengesiz, boktan bir dünyada yaşadığımızın kanıtıdır. okyanusun bir ucunda eşcinseller evlenip, çocuk evlat edinebilirken diğer yakasında değil evlenmek, eşcinsel olduğunu dile getirmek suç sayılabiliyor. hırsızlık yapmak, adam öldürmek de suç , bu da... bir insan bunları nasıl aynı kefeye koyabilir, akılalmaz gerçekten.
bir insanı sevmek nasıl bir suç olabilir diye de düşünmeden alamıyor insan kendini.
gay bir erkeğin hayatında en az bir kere olsa da düştüğü hatadır.
inanılmaz zor durumlara sokar, imkansızın ne olduğunu öğretir insana. her şeyi içinde yaşamayı öğretir. en ufak şeyden umutlanmayı da; rastgele gelen bir "naber:)" mesajından veya omuza atılan koldan...
zordur, çünkü akıntıya doğru yüzmeye benzer. ne kadar yaklaştığını düşünsen de aradaki yol yüzyıl kürek çeksen de bitmez...
sevdiği kız hakkındaki uzun uzun konuşmalarını dinlersin, yüzün gülse de içindeki her bir hücre onun o an susmasını istemektedir.
aklın başına gelir, uzak duracağım dersin. sonra ertesi gün bir bakarsın seni arıyor, "ne o küs müyüz" diye.
yanındayken bile özlemektir. o sigara içerken onu izlediğinde bunu fark edip gülerek "ne oldu?" diye sorduğunda "yok bişey ya gözüm dalmış" yalanını söylemektir, içinde katrina kasırgası kopsa bile.
bombok bir durumdur kısaca, insanın canını acıtmaktan başka bir sike yaramaz.
bir gün istanbula gelicekler ve çok geç olacak diye korktuğum grup.
gelicekler bi 10 sene sonra belki, ben yaşlanmış olucam. konserde başım ağrıdı dicem falan. düşüncesi bile korkunç. bi de şey (bkz: bütün dünya duysun ay lav yu thom yorke)
kirsten dunst bu filmle geçen yıl cannes'da en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştır. hatta "ben de aday oldum da vermediler pek önemli bi ödül değil canım ya:)" diyen nurgül yeşilçay'a da bu ödülüyle "veriyim istersen fotoğraf çektir ahaha" deyip hava atmışlığı da vardır kendisinin. *