ayı sözlük itiraf

  • /
  • 90
3. haftam evdeyim. evden çalışıyorum günleri karıştırmaya başladım dışarıya çıkmıyorum kimsenin canının riske atmamak için. dışarıda gezen salak insanları gördükçe bi gaza geliyorum sonra salak onlar salak otur oturduğun yerde dedikten sonra netflix te bir dizi daha bitiriyorum. sosyalleşmeyi çok özledim. arkadaşlarımla vakit geçirmeyi ama en çok deniz kenarında kahve içip arkadaşlarımla sohbet etmeyi
itiraf ediyorum; genel geçer içinde aykırı insan olmaktan korkarak olur olmadık her şeye evet demesinden, her geneli doğru zannedenlerden, alkış yapan tiplerden soğudum. sizi de rahatsız etmiyor mu?
sözlüğün telegram grubuna katıldım. çok güzel eğlenceli sohbet, muhabbet oluyor. grupta konuştuğumuz başlıca konu, sözlük yazarımız olan kamyoncu'nun seks hayatı. karantinada kolonya şişesine bile yürüyecek duruma gelmiş yazarlarımızla tanıştığım için çok mutluyum. kendileri kamyoncu'nun entrylerine oldukça ilgililer. biliyorsunuz kamyoncu sekste ar-ge üzerine çalışıyor, sekste farklı pozisyonlar hakkında entryler giriyor. maalesef ben entrylerinde anlattığı pozisyonları hayalimde canlandıramıyordum. bazı yazarlarımız porno gifleriyle bu pozisyonları açıkladılar. böylelikle artık ben de deneyebileceğim. minnettarım. hatta kamyoncu pornosu atanlar bile oldu. bayağı içten ve samimi bi grup. her şeyi paylaşabiliyoruz.

ayrıca grupta çeşitli münazaralar yapıyoruz. bir taraf kamyoncu'nun entrylerinin yüzde yüz gerçek olduğunu savunuyor. diğer taraf kamyoncunun sahte olduğunu, sikinin kalkmadığını düşünüyor. iki dakika içinde ejakülasyon olduğu ise grupta konuşulan bir diğer konu.

daha önce de dediğim gibi gruptakiler çok içten ve samimi. mesela grup üyelerinden bazıları tinder gibi profiline beş tane fotoğraf koyuyor. böylelikle birbirimizi daha yakından tanıyabiliyoruz. daha önce hiç bu kadar içten ve samimi insanların olduğu bir ortamda olmamıştım. kuasar bacınız gitti, yerinde inceledi ve bu grubu öneriyor. herkese çok teşekkür ederim.

not: "smiley" sebebiyle silinmişti, düzenlenip tekrar yayınlandı. bakalım şimdi ne gelecek başına?
ehtiraslı pasiv axtarıram. qayırmak isteyirem sehere qeder. uff
ya her aksam ona çeyrek kala bu allahumme salli ala faslı benim ruhumu emiyo
3 gün önce twitterda biri bi şeyler yazmıştı biri. bi uygulama üzerinden tanıştılar, biri ölmüş filan. pek dikkat etmedim. dün instada bi arkadaşın hikayesinde gördüm, meğer öldürülen genç benim baya baya tanıdığım, konuştuğum bir genç. kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. feci üzüldüm. 28 yaşında saçma sapan bi nedenden dolayı vefat etmiş. cidden çok üzücü.
rengarenk giyinmek istiyorum
sık sık rüyada kendimi ev arkadaşımla sevişirken buluyorum. arzuluyorum yalan yok. herifin siki ve deliği hariç her yerini gördüm zaten. hoş sikini de biliyorum da neyse :d vücudu hoş. meme uçları pembe pembe tam emmeyi sevdiğim türden :) birkaç kez iş de attım ama adam hetero ve üstüne üstlük homofobik. her şeyini görüp, bütün gün gözünün önünde olup da sevişememek üzücü :(
"herkes yalanları söyler
doğruları söyleyerek"
biri çirkinim diye uzak durmuş benden aylar sonra idrak ettim bunu. bense bir gizi var sandım her ihtimali kabullendim çirkin olduğumu söyleyememekmiş gizi. geçmişimden ona ulaşan fotoğrafım teşekkür ederim sana.
farklı farklı ülkelerin pop listelerini takip ediyor ve anlamadığım dillerde şarkılar dinliyorum uzun yıllardır. önce youtube'dan takip ediyordum, sonra spotify'a geçtim. bayağı bir şarkıcı tanıdım bu sayede. biraz absürd bir hobi, absürd tanışmalara vesile oluyor yalnız. bir konferansta karşılaştığım finli bir kadınla uzun uzun fin popu konuşmuştuk da kadının aklı çıkmıştı mesela. bir de böyle detaylı biliyorum mesela fin popunu, bilmemkim şarkıcısı bilmemkimin bestesi aldı da o şekilde patladı falan ama aslında onun gönlünde daha soft şarkılar yapmak var falan diyorum mesela, tabii karşıdaki dumur.

öte yandan arabada yanımda oturup da benim acaip dillerdeki şarkı zevklerime maruz kalan türkiş arkadaşlarım da başka bir şaşırıyor. macarca şarkılara eşlik ediyor, oradan arapçaya geçiyorum falan, yanımdakiler için kültür şoku oluyor bayağı.

şu an rus pop müziğinden gidiyorum da bu akşam, bahsedeyim dedim. rus rap bir de, yuh...
büyüdüğümü, bu ay yeni yaşıma girdiğimde, üzen ama olması gerektiği gibi olan bir düzene alıştığımı kabullenmeye çalışırken anladım. en özgür doğum günümdü. en ben olan. en kendi kendine mutlu olmayı bilmiş, en kandırmamış, kandırılmamış ve kendimle barışık olduğum.

edit: nah barışık, nah mutlu, nah özgür.
annemden bu kadar şikayetçi iken sevince annem gibi seviyorum. benden başka kimse ile görüşmesine tahammül edemiyorum, arkadaşları olmasını istemiyorum, hatta dizimin dibinden ayrılmasın istiyorum. bugün anladım ki sevgi var olan bir şey değil, öğrenilen bir şeymiş.
sözlüğe ara vermemin gerçek sebebi, artık ayı sevmediğim gerçeğidir. no göbek, no kıl, yes kaymak!
küçükken (10 yaş) sihirli annem dizisinde oynayan benim yaşlarımdaki cem karakterinden çok hoşlanıyordum.
sars geldikten beridir hiç sars'tan korkmadım ve uzun süredir bu kadar eğlenmemiştim. mart'ta türkiye'ye geldiğinde evde oturmak artık vakti boş geçirmek değildi. herkes evde oturuyordu ve bu nedenle oturup online oyun oynayabilirdim. oynadım da. sonra markete gitmek için dışarı çıkmıştım ve dışarısı bomboştu. bütün dükkanlar kapanmıştı. starbucks kapalıydı. kendimi walking dead'in daha hafif bir versiyonunda hissettim. insanlar sars'ı alt ettiği zaman üzülüyorum ve sinirleniyorum. sars "x sendromu da yapıyormuş dikkat edin" denilince "ohaa sars mükemmelsin haha" diyorum. aşı çıkınca biraz üzülmüştüm. sanırım biraz anti-sosyallik olabilir bende.

bu arada hastalığa sars demeyi daha çok seviyorum.
o kadar sevgiye ihtiyacım var ki o kadar. bu ihtiyacımı karşımdakine biraz göstersem her şeyi anlayacak çırılçıplak kalacağım gibime geliyor. ya da belki çoktan belli bile oluyordur.
ne zaman birini gerçekten hoş bulsam konuşmuyor muhatap olmuyorum hatta iş ters davranmaya bile gidiyor.

bir keresinde yine böyle biri vardı yaklaşık 1 sene birlikte çalıştık muhatap olmamaya calisiyorum yüzünde mi gözünde mi bisey cıkmis hiç ilgilenmiyorum inan 1 hafta yüzüne bakmadım neden çünkü öyle daha bi güzel çekici olmus içim erimiş

dıştan ise tam bir moron gibiydim halbuki bıraksam kendimi biraz onla ilgilensem ne olurdu. o gittikten sonra rüyamda birkaç kez özür dileyip onu aslında sevdiğimi söylemiştim ağlayarak uyandım

ne bastırılmışlık be .sonunda hiçbir şey de olmadı. şefkat gosteremedim beni görmenden de çok korktum beğenilmemekten alay edilmekten .

halbuki kendimi hor görüyordum
çok saçma bi arayış aralığım var ya gençler yada 50 üstü amcalar ah ah.
  • /
  • 90