tarkan tevetoğlu
- ortalama türk erkeğinin taklit etmek için yırtındığı "kurtlar vadisi ağır abileri" tiplemesini soytarıya çeviren yakışıklı.
- erkeklere "gülümsemenin karizmatik olmaya engel olmadığını" gösteren şarkıcı.
- yaşlanmanın yaşanan yıllarla pek az ilişkisi olduğunu kanıtlayan, her daim genç kalan şöhret.
- eşcinsel ilişkisi ortaya çıkan, üstelik bunu inkar etmeyen, hala da kadınlar/kızlar tarafından seksi ve çekici bulunabilen erkek.
bir hayat dersi tarkan o "bi takım" erkeklere...
yeşilçam replikleri
yapmiiciiim, etmiiciiiimm...
sabah ezanı
kaç desibel olduğunu tespit edip, belediyeye gürültü kirliliği olarak şikayet etmeyi deli gibi isteten "kükrelti"(!)dir.
edit: evim cami karşısında. cami 2 minareli, her minarede 2 balkon(!), her balkonda dört hoparlör var da... demek ki amaç uyuyanı uyandırmak. hastayı, bebeyi, islam olmayanı... kimse uyumayacak! net.
edepsizlik yapan ben değilim
metin feyzioğlu
yürekliliği kadar sakinliğe de sahip profesör insandır. erdoğan'ın tepkisine sakin yanıtları ile başbakanın halinin garipliğinin altını çizmiştir.
tayyip bey, sakin... çok değil bir gram yeter.
recep tayyip erdoğan'ın metin feyzioğlu'nun konuşmasına müdahalesi
ciddi oranda ne kadar hasta olduğunu ortaya artık iyice koymuştur. bundan sonraki adım fırlayıp bir tokat atmak mı olacak diye düşündürmüştür.
bu olay sonucunda ortalık yıkılmalıydı daha fazla... demokratik bir ülkede bu kadarcık mı tepki verilir bu inanılmaz duruma?! milletvekillerine bak, başbakanını al.
bu gün yine bir adam, bu kez karısını, sevgilisini ve çocuğunu öldürüp intihar etmiş. nereden aklıma geldiyse...
türkiye'de gay olmak
sanıldığı kadar zorlu değildir.
yurt dışında kimse siklemez, ama bu ülkede havalı bir yanı vardır. türkiye'de gay olduğunu saklamayan erkekler, diğer ülkelerden çok daha fazla kovalanır -normal- erkeklerce.
eğlencelidir.
hacda şeytan yerine kabeyi taşlayan insan
sevgi dininin gaza getirip taş duvarları taşlattırdığı dindardır.
mayısta kış başkadır
mart ayında paltoyu attıran, nisan'da ormanda bluzla oturtan, mayıs ortasında kalorifer yaktıran bir yılda -akp döneminde- olmuştur.
sevgilinin karısı
sevgilinin annesi
ataerkil bir kültürde yaşanmıyorsa sadece bir kadındır.
sikini boka batıran gayler
batırdığı yerin boklu olup olaması bir kaçınılmaz kader değildir. yani her batıran gay boka batırıyor sanılmamalıdır.
öpülen kızın dişinin kanaması, vajinasının içinde beyaz şehriye gibi şeyler olması, tenini yalayınca ağızda acayip bir tat oluşması, tırnaklarının içinde siyah gölgelerin bulunması, kafa derisinden acı bir kokunun yayılması benzeridir bu durum ve kesinlikle eşcinsellikle ilgili sayılamaz...
partneri iyi seçmezsen başına her alemde gelir bu durumlar. bilmiyorsan, yeterince yaşamamışsın demektir.
kaynaşma amaçlı 1,5 kişilik ön metrobüs koltuğu
pek bilmediğim, okuyunca heyecana geldiğim koltuktur. küçük, anlık serüvenlerin koltuğu mudur ne?
seks yapmadan evlenen çift
türkiye'nin ezici çoğunluğunu oluşturan çifttir. net.
kıllarını almayı bakımlılık olarak gören erkek
androjen hormonun verdiği nitelikler -bence- kan damarlarında o hormonu taşıyan insanların bilinç altlarında "iyi birşey" olarak embed edilmiş bir özelliklerdir. bir erkek, erkeğim desin, diyebilsin; eşcinsel de olabilir, trans eğilimli olmasın sadece... ve primer erkeklik özelliklerinden kurtulmaya çalışsın... bunu yapmayı erdem, karizma, hijyen, çağdaşlık ya da başka olumlu sözcüklerle adlandırsın...
bilmem ki? bana ters geliyor.
p yim. hatta bazen ücret karşılığı cd oluyorum. yine de bacaklarımdaki kılları hiçbir bedel kestiremedi bana; çünkü onlar paradan bile çok sevdiğim şeylerim; ayrılamıyorum ki... kasıklarıma kadar uzanan çoraplarla kapatıyorum onları. önkollarımdakileri de kolluklarla. bir tek gün bile kesmedim.
herkes farklı yapıda. farklı deneyimler yaşamış, farklı genlere sahip, farklı ahlaksal yönlendirmelerle büyütülmüş, farklı zevkler sahibi... bunca insanı tek bir kalıba "bu doğrudrrr" diye itelemek çok yanlış. ben sadece kendi düşüncemi, kendi sahiplendiğim doğrumu ve nedenlerimi paylaştım.
her bir insan kendisi için en doğrusunu bilir. konuşup duruyoruz işte dostluk mertebesinde...
itirazım var
tevrat'ta adem'e kafası bozulan rab'ın "sen erkek, yiyeceğini topraktan zorlukla çıkaracaksın" (kadına da "sen kadın, acı ile doğuracaksın") diye insana lanet etmesine. yarın yine işbaşı da...
meraklısı için:
tevrat, yaratılış 3:
14 bunun üzerine rab tanrı yılana, bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın dedi, karnının üzerinde sürünecek, yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
15 seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.
16 rab tanrı kadına, çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim dedi, ağrı çekerek doğum yapacaksın. kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek.
17 rab tanrı adem'e, karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi dedi, yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
polis şafak paveyi gözaltına almak istedi
anne-kız, ikisi de alfa olan kadınlar. eylemlerini, söylemlerini beğensem de nedense beni ürkütüyorlar. polisleride ürküttüler sanırsam.
ayı sözlük yazarlarının hayalleri
bazı geceler gay, bazı geceler maço olarak akabilsem aleme. maço modumda "bu şorolo tipinden belli" diyen erkekler, gay modumda ise "bana içki ismarlar mısın?" diye soracak kadınlar olmasa hiç.
geniş kalçalı kadınların sekse daha düşkün olması
doğru olabilir. ezoterizme göre madde dünyasındaki şekiller, madde ötesi gerçeklerin yansımasıdır. buradan yola çıkarak geniş kalçalı kadınların, çocuk taşımaya uygun bir yapıda olduğu, çocuk taşımaya uygun yapının ise seks gücü ile ilişkili olduğu savunulamaz mı?
oscar wilde
lord henry (dorian gray'in portresi) kimliğinde alt üst etmiştir kalıpları. utanmazca (utanmak adı korkuyu ezip gecerek), alay ede-ede, sike-sike, insan gerçeğinin gizlisini saklısını serer gözler önüne. şeytan kadar baştan çıkarır dorian'ı. okuyunca şaşarsın; güleyim mi, kızayım mı, utanayım mı... yoksa "oh be" diye bağırayım mı... bilemezsin.
ilk okuduğumda "şeytan bu" demiştim. uzun yıllar emindim. son yıllarda değişti düşüncelerim. şeytan onun kadar eğlenceli de, gerçekçi de, dürüst de değil.
omen adlı 3 bölümlük (sonradan ilikinin modern versiyonunu da çektiler) filmde'de, 666'nı politikadan çıkacağı düşüncesi savunulur, incil'den alıntılarla.
lütfen yukardaki iki cümlemi "karın" (karıştırın) birbiri ile. kim bilir? belki ilginç sonuçlara varırsınız.