dalyandeltasi

Durum: 643 - 0 - 0 - 0 - 12.02.2013 00:28

Puan: 8154 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

bear-bondage :D
  • /
  • 33

maymunu tokatlamak

ereksiyona girildiğinde geri dönüşü olmayan bir süreç. not: bu entry'i ilk giren kişinin de yazarken aynı anda bu durumu gerçeklediğinden de bir gram şüphem olmadığını söyleyebilirim.

efkar

içine girmekten kaçınsak da sık sık başımıza musallat olmaktan kendini alıkoyamayan duydu-durum hallerinden hem en sevimsizi hem de en bıcırığı diyebilirim rahatlıkla. ''kaygılanmadığımız ya da tasasını iliklerimizde hissedemediğimiz tek bir gün bile mi geçmez?'' sorularıyla yankılanadururken benliğimiz biz biz olmaktan çoktan çıkmış vaziyette düşünsel mağaralarımıza sıkıntı tohumları atar atar da duramayız nedense. iç sıkıntılarımıza eşlik eden vesveselerimizle sevişerek kısır yavrular dünyaya getirmekten bir an olsun kaçmayışımızın tek nedeni var ise o da yalnızlıklarımızı ispat etme çabalarımızın dış dokusal yansımalarından sadece biridir diye de kemiririz çoğu zaman hüznün eşlik ettiği boşluklarımızı. sevimsiz yanı bunlar gibi görünse de bir de tatlı güzellikleriyle karşımızda olmasını sürekli bekleriz aslında bu gidişatın. birisi için kaygı duymak, tasalanmak her zaman yakalanamayan; herkese karşı duyulamayan özlenilesi haykırışlarımızdan sadece biri ve en kıymetlisi belki de; hem can dediğin nedir ki senin, sıkılmadan var edebilir miydi kendini...

şimdilik ölümüne kadar hayattasın

biraz ağzıma yuvalanmış sineklerin kopan kanatlarını yutan mideme yerleşmiş olan örümcek ağlarını yukarıya taşımayı reddettim gibi... biraz içimdeki insanların ayaklarıma elleriyle tutunmalarını hissettiğim ve bu sarsıntıyla bedenimi suya teslim ettim gibi... biraz ne kadar kararlı olduğumu onlara göstermek adına bir ağaca geçirdiğim ipte salladım da ayaklarım boşlukla buluştu gibi... biraz doğurmayı bile beceremediğim umutlarım için tekrar tekrar tecavüze uğrayıp kahkahalar attım gibi...biraz bağırsağımı iki direk arasına gerip üzerinde bisikletimle gezdim gibi... biraz tırnaklarımı yerinden teker teker söküp dişlerimle yer değiştirdikten sonra onları etime geçirdim gibi... biraz... biraz daha... biraz daha daha... biraz daha daha daha...sadece şimdilik değil; ben hala hayattayım...
  • /
  • 33
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 643

son defa

kargo grubunun ''yarına ne kaldı?'' adlı albümünde bulunan parça; tracklist olark ikinci parça idi; yıl 1996.

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

akif pirinçci - felidae

beş kitaplık bir serinin ilk ayağı olan felidae'de yazar, * * * * polisiye romanların tüm sıradan yapılarını kendine özgü alaycı üslubuyla harmanlayıp okuyucuya sunuyor; üstelik bunu yaparken romanın baş kahramanlarının hepsinin de kedi olduğunu düşündüğümüzde ortaya fabl türüne benzer; ama esasında polisiye masal görünümünde bir başyapıt çıkıyor. sabırlı okurlar için ki sürekli gerilim ve heyecanın alt üst edildiği bir anlatım mevcut sayfa aralarında, pek de o sabrı göstermek zorunda olduğunuz bir durum oluşmuyor okurken; sizi sürprizi bol bir son bekliyor.

not:

1. şu an okuduğum kitaplar bölümüne yazdığım halde sonunu biliyor izlenimini verdiğim bir yazı oldu farkındayım; biliyorum zira ki ilk okuyuşum değil bu eseri. hani beğendiğin bir parçayı tekrar dinlemek ya da sevdiğin bir filmi tekrar izlemek gibi bir eylemdir kitap okumak benim için.

2. kedileri seven bir yakınınız varsa mutlaka tavsiye edilesi türden bir romandır.

3. kitabı okuduktan sonra kedilere eskisi gibi değil de anormal gözlerle bakacağınızdan emin olun!

yıllardır aynı tarz müzik yapan insan

acıyor ama devam et

doyumsuz dar kıçlı ayıların mottosu.

kanırtmaya başladıysa da devam edilir.

dersimin kayıp kızları

orjinal adı iki tutam saç: dersimin kayıp kızları olan belgesel. izlediğimde ilk aklıma gelen ve beni düşündüren nokta bu insanların ne acısı yaşadıklarının bile belli olmayışıydı; ne bir ölü var ortada ne de devlet tarafından aranan bir kayıp; şimdi ölen yakınlarının mı yasını tutuyor bunlar yoksa kayıp çocuklarının silüetlerini mi bulmaya çalışıyorlar. konuyu derinlemesine araştırmaya kalktığınızda, ben insanım diyen birinin içini harbiden yakacak olan korkunç hikayeler var.

ilk aklıma gelenlerden biri; filmin ardından tbmm de yapılan toplantıya katılan erdal karakoç'un hikayesi. yıllardır ablası sakine ve amcasının kızı şemsi'nin izini sürüyor. ancak olaydaki hüznün boyutunu belirleyen bu değil; bu arama, iz sürme görevini ölne babasından bir miras gibi devralıyor ve devam ettiriyor.
ve daha nice trajik, ilginç, anlatılması zor hikayeleri barındırıyor bünyesinde bu olay.

merak edenler için;

olay hakkıında her türlü görsel ve yazınsal bilgi: http://www.dersiminkayipkizlari.com/?hom...

belgesel hakkında bilgi: http://www.sinemalar.com/film/125824/iki...

kitabını okumak isteyenler için: http://www.iletisim.com.tr/kitap/dersimi...

mahallenin bakkalının veresiye defteri

müjde ar bakkal alışverişinde! * *



not:

görüldüğü üzere
bir kalçaya büyük boy rakı
bir göğse büyük boy sana margarini
iki göğüs olunca konserve ve makarna da ekleniyor listeye

dip not:

bakkalın elinin çıplak memesine değmesiyle kirlendiğinin farkına varan sevgili müjde ar hemen listeye sabunu ekliyor ve ardından listenin vazgeçilmezi kaşar geliyor; hem de eski kaşar!

cumartesi anneleri

cumartesi günleri içimde duyduğum burukluğun nedeni onlar. onları gördüğüm ilk günü; hatta ''an''ı hiç unutmuyorum, yine böyle soğukların tenimizi kavurmaya, yüzümüzü kesmeye başladığı zamanların birindeydi; o soğuğa rağmen bunca insan neden burada toplanmış diyordum kendi kendime; çünkü erken sayılabilecek saatlerdi meydan için. fark etmemek mümkün değildi onları, ki ortalık savaş alanını da andırıyordu bakıldığında; bir sürü polis ve onların sayısıyla yarışabilecek derecede köpek vardı etrafta, bir yandan da kimlik kontrolü yapılıyordu onlara yakın duranlara ve anlam vermeye çalışıyordum tüm bu olanlara. o zamanki aklımla uzaktan seyre durdum olan biteni, konuşmalarını dinledim, feryatlarını işittim, acılarını duyumsadım, yaslarını tattım... diğer yandan polislere ilişti gözlerim ve yanlarındaki boyu dizimi geçen köpeklerine; aç kurtlar gibi geldi o an hepsi bana, ağızlarından yere damlayan salyalarının kokusunu duydum sanki; polisler de çok tuhaf gelmişti baktığımda, sanki bir olay çıkacağının bilincindelermiş ve bu her zaman gerçekleşen kısır döngüsel bir süreçmiş gibi duruşları, bakışları ve davranışları vardı... bunları düşünürken olan oldu tabii...

şimdi biliyorum ki;
onlar terörist annesi değil!
onlar faşistlerin yandaşları değil!
onlar ''anne'' işte adı üstünde...

onların istedikleri tek şey sarılabilecek, ağlayabilecek oldukları bir mezar taşı. *
onlar sadece ''anne''...
bunun cumartesi, pazarı olur mu?
bunun ırkı, soyu olur mu?
bunun doğusu, batısı olur mu?

pazar

tezer özlü'nün pazar günlerine karşı içten içe içe bir kin beslediğini düşünürüm; ona insan hayatının sıradan yanlarını, hep aynıymışcasına yaşanan o tipik sabah, öğle, akşam ritüellerini ve o burjuvazi geleneklerini yıkamayan insanın kırık boşluklarını anımsatırken varoluşsal sorularını çözümlemede bir takım yeni metod yolculukları yapmasına olanak tanıyor gibi belki.

tezer özlü pazar günleri için şunu der;

"pazar günleri... şimdilerde... sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......... isterim hep."

tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

göt lalesi

gizli bahçenizde açan çiçek

serdar ateşer

gerek müzik sektöründen gerekse yazınsal işlerden ettiği gelirlerle kendine ait bir home studio kuran ve bu sayede istediği gibi müzik yapabilen ya da içindeki müziği dilediği gibi dışa vurabilen ender sanatçılardan biri serdar ateşer.

ilk albümü mütareke yılları ile istenildiğinde türkiye’de de farklı bir bakış açısıyla müzik yapılabilineceğini gösteren serdar ateşer ikinci albümü olan avdet seyri'yle geri döndüğünde onun müziksel zekasını özleyen kulaklarımızın ne kadar da kirle dolup pas tuttuğunu tekrardan hatırlatmıştır bizlere.

müzik konusundaki yeteneğini yaydığı o yıllarda bu yolda tek başına yürümek istemediğini gösteren en büyük delillerden biri ise bülent ortaçgil’in bu şarkılar adam olmaz albümüdür. oldukça sade bir kartonete sahip olan bu albüm esas vurucu noktasını içindeki parçalarda barındırdığını daha ilk baştan anlatıyor gibiydi; albüm baştan sona en unutulmaz bülent ortaçgil şarkılarını barındırıyordu. * * * * * * *

sonraki yıllarda mozaik grubu ve eren kazım akay ile yaptığı ortak çalışmalarla adını sıkça gördüğümüz sanatçı, bir yandan da reklam müzikleri ile de uğraşmaktaydı. kendisini son olarak mor ve ötesi grubu’nun yedinci stüdyo albümü olan güneşi beklerken’de prodüktör koltuğunda gördüğümüz serdar ateşer; üzülerek söylesem de; bunca uğraşın ardından ülkemizde tanınmayan ya da yeterince tanınamayan sanatçılar listesinde yerini almıştır.

müzik yapabilme niteliği yüksek olmasından ya da nitelikli müzikler yapabilmesinden dolayı iki filmin de soundtrack çalışmalarını yapma görevi olduğu gibi serdar ateşer'in ellerine teslim edilmiştir. bunlardan ilki nesli çölgeçen'in yazıp yönettiği 1987 yapımı olan selamsız bandosu ve derviş zaim'in yazıp yönettiği, bolca ödüle de sahip olan 2000 yapımı filler ve çimen adlı filmlerdir.

(bkz: istemeyerek)

heteroseksüel

karşı cinse ilgi duyan, hasta olan, elde etmek için binbir taklayı geçtim üçlü salto çift burgu yapabilen birey.

(bkz: straight)
(bkz: str8)

yeni sözlük yazarları

göt

bazılarınınkinin karadelikten farkı olmayan, cinsel ritüellerin yapıldığı yer; mabet

müslüman eşcinsel

cenabet

kamyonu devirmek.

cinsel münasebette bulunma durumu sonrasında girilen hal-i ahval.

yakınında bulunulduğu takdirde etrafındaki tüm uğursuzluklara ve kara perşembelere göğüs gerilmesi gereken kişi ya da kuruluş.

bu hale erişmiş olan bireyin bütün kötü enerjileri içine çeken bir karadelik olduğuna inanılır.
Henüz takip ettiği biri yok.