edie

Durum: 821 - 0 - 0 - 0 - 27.07.2013 19:09

Puan: 16274 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 42

zenci olmak

şaka gibi ama günümüzde amerika'nın bir çok bölgesinde eşcinsel olmaktan daha zordur. o derece bir ayrımcılık devam etmektedir.

yatakta kahvaltı

yatağa kırıntı dökülürse cinler gelir düşüncesindeki sevgiliyle mümkün olmayan romantik olay.

fransızca

türkçe'ye en çok arapça, farsça, ingilizce dillerinden kelime geçtiği sanılsa da en çok kelime geçişi fransızcadan olmuştur. hem de bu kelimeleri okunduğu gibi direk almışız. en basiti garson, kürdan, adisyon kelimeleri fransızcadan geçmiştir. yani fransa'ya gittiğinizde yemek yerken yan masadaki adam "garson adisyon" diye seslenirse şaşırmayınız.*

doyumsuz olmak

ilişkiler açısından ele alacak olursak doyumsuz olmak için etrafta doymayacak kadar fırsatın olması gerekir. bu da günümüzün iletişim şartları göze alınırsa çok basittir. doymayın, onu da deneyin, bunu da deneyin, bir tıkla karşınızda başka biri, her gün pilav mı yenir canım. işte bu söylemlerle kişi bir bakar ki doyumsuz olmuştur. yapılan bir araştırmaya göre günümüzde bir çok insanı hem manen hem madden doyumsuzluğa iten en önemli etken de hayatın çok kısa olduğu düşüncesi sonucunda olabildiğince çok şey yaşama arzusuymuş.*

hemoroid

bir çok illet gibi bu da genetiktir. halada, babada, annede, dedede falan varsa sizde de olması neredeyse kaçınılmazdır. ülkemizdeki alaturka tuvalet alışkanlığının da körüklediği bir hastalıktır. o kadar ki neredeyse üç insan birinde vardır. birine basur olduğunuzu söylerken hiç çekinmeyin çünkü çaktırmasa da yüksek ihtimalle o da basurdur.

eşcinsel olmak

ülkemizde komşu olarak bile en çok istenmeyen insan olmaktır. yapılan araştırmalarda sürekli ilk beşte çıkıyoruz. sanki biz sizin komşuluğunuza bayılıyorduk diyesi gelir insanın.

heteroseksüel olmaktan daha zor olsa da daha kötü değildir.

yaş farkı

biz üniversite son sınıftayken bir erkek arkadaş lise sonda bir kızla sevgili olmuştu. arada 7 yaş fark vardı. bir gün bir arkadaşın doğum gününü kutlarken ki sanırım 15 kişi falandık ve hepimiz edebiyatçıyız, kitaplardan muhabbet açıldı kız peyami safa'nın dokuzuncu hariciye koğuşu için "yaa bizim hoca da verdi onu okuyalım diye ama ben hiç sevmedim çok sıkıcı"* dedi. o an ortamda soğuk bir hava esti, tahmin edersiniz ki ortamda ondan başka herkes bu kitaba tapıyordu. o an yaş farkının doğurabileceği kötü sonuçları gördük.

ama hep böyle mi değil tabi bir kaç ay kendimden 15 yaş büyük biriyle sevgili olmuştum. çok da iyi anlaşıyorduk ama sonradan fark ettim ki adama aşık değilim sadece bilgi birikimine, hayat tecrübesine hayranım. yürümedi ama illa aşkı arıyor olmasaydım yürüyebilirdi.

memenin kuyruk yağından farkı yok

memenin heteroseksüel erkekler veya lezbiyenler için ne kadar önemli olduğunu geçtim işlev olarak emzirmekten başka işe yaramıyor denilse de her şey işlev mi.yani memeye sahip olan kişi için ne kadar önemli olduğunu ne yapacağız? biraz fazla bilimsel ve pragmatik bir yaklaşım olmuş bu.

yani demem o ki ceyhun bey siz bir kadının memesinin iyi bir seks ve uyarılma için ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz? sizin hiç memenizi yaladılar mı? belli ki yalamamışlar ki memeyi bu kadar çabuk gözden çıkarabilmiş kendisi.

janis joplin

benim hayatımda dönüm noktası denilebilecek bir yere sahiptir kendisi. bir gün o cry baby dedi ve ben blues ile tanıştım. peki bluesla tanışmak neden mi bu kadar önemliydi janis joplin'den başlayıp tüm blues efsanelerini dinlemeye başladım, sonra onların hayatları, sonra yaşam tarzları derken dinlediğim müzik okuduğum kitaplardan hayat tarzıma kadar her şeyi etkiledi. ve bunların hepsini janis joplin'in o büyüleyici sesine borçluyum.

bir çoğumuzda hayranlık uyandıran bu kadın kendini beğenmezmiş, çirkin bulurmuş ve kimsenin kendisine aşık olmayacağını düşünürmüş. janis joplin bile olsa her insan kendisi hakkında yanılabiliyor demek ki.

yalnız yaşamak

artılarının eksilerinden daha çok olduğundan emin olduğum hadise. böyle bir rahatlık yok. hiç depresif olmanın yalnızlık duygusuna kapılmanın anlamı yok. tabi kendinizle iyi anlaşıyorsanız ve her istediğinizde yanınızda olacak arkadaşlarınız varsa durum böyle. benim iki sene önce yüksek lisans sırasında bir sene yalnız yaşama şansım oldu. öncesinde öğrenci evi sonrası aile evi ama o aradaki bir yıl yok mu kendimi en verimli, en iyi hissettiğim seneydi. bir an önce tekrar ev durumunu "yalnız yaşıyor" yapmak için sabırsızlanıyorum.

eski dosttan düşman olmaz

eğer söz konusu kişi dostsa ve uzun süre hayatı paylaştığın insansa olmaz. yani insanların arası bozulabilir, tartışılabilir, konuşulmayabilir ama düşman olmaz. artık ayda yılda bir konuştuğum zamanında beş sene yediğim içtiğim ayrı gitmeyen dostum için hala iyi dileklerim bakidir. ama biz eskisi gibi dost olabilir miyiz? o da olmuyor efendim.

borderline kişilik bozukluğu

borderline kişilik bozukluğuna sahip olanlar hayatı uçlarda yaşarlar. hastalığın en önemli belirtisi budur. uzman psikiyatr olan eski sevgilimin benim üzerimden yaptığı bir kaç tanım şöyle. ki kendisi insanları borderline, bipolar gibi etiketlemeyi sevmeyen bir insandır fakat literatürde olan bir hastalığı da görmezden gelmek olmaz. "karşılarındaki insana her şeylerini verirler ve ondan da her şeyini isterler" evet efendim aşık olmasam da karşımdaki insanla ruhsal ve cinsel olarak her şeyi paylaşıyordum, sınır tanımıyordum. en önemli belirtilerinden bir diğeri de cinsellik. borderlinelar tabi ki sekste de sınır tanımazlar. en son bir haftada üç farklı kişiyle birlikte olunca hastalığın tavan yaptığını anladım mesela. ki bu ilişkiler sırasında uyuşturucu veya alkol etkisinde olduklarım da vardı. en son nokta üç gün önce tanıştığım arkadaşımın arkadaşıyla bar tuvaletinde sevişmek olunca yoo dostum yoo bu kadar da değil dedi içimde bir yer. kendilerine zarar vermeye meyillidirler ve bu yönü özellikle genetiktir. terk edilme duygusu yüzünden herkese iyi görünmeye çalışırlar. bir çok özelliğine katlanamadığım insanlar bile beni bırakmasın, beni sevsin, en çok beni sevsin diye kendimi paralardım. zaten hastalığın en önemli özelliklerinden biri de bu içinden ne kadar kötü şey geçse de insanlara kendini iyi bir insan gibi lanse edebilmek. genelde uygunsuz kişilere de ilgi duyar borderlinelar, yaşı kendinden büyük veya hayatı düzensiz kişiler olabilir ilgi duydukları.

sözü daha fazla uzatmamak gerekirse bir sene öncesine kadar hayatımın 6-7 yılını çalmış olan hastalıktır. sonra ne mi oldu? yoruldum. gecesi gündüzü belli olmayan bir hayat, içinde başka dışında başka yaşamak, alkol, uyuşturucu seni uçlara götürebilecek her şey, intihar düşüncesi. belki de bir yıldır süren ilişkinin ve sevgilinin desteğiyle artı ilaç ve doktor yardımıyla artık etkisi altında olmadığımı düşündüğüm hastalık. hortlamasın ve ben eskisi gibi olmayayım diye her şeyi yapabilirim çünkü böyle iyi böyle huzurlu.

kendinizde bu belirtileri görüyorsanız mutlaka doktora gidin derim ben. ne doktoru, ne ilacı yalan hep bunlar demeyin. belli ki mekanizmada ters giden bir şeyler ve affedersiniz ama hayatınızı sikiyorsunuz. borderline iken hayatı sonuna kadar yaşıyor hissine kapılsanız da yaşadığınız hayat hayat değildir aslında.

kumral ada mavi tuna

fragmanı güzel olup da kendisi kötü çıkan filmler gibi bir kitap. kitapla ilgili internet üzerinde gördüğüm bir kaç alıntı gerçekten çok başarılı olduğu için okumaya başladığım ama yarısını zor ettiğim kitap. meğer koca kitabın tek güzel cümleleri o alıntılarmış zaten.

türkiye'de eşcinsel örgütlenmeler

perfume genius

gerçek adı mike hadreas olan amerikalı şarkıcı.

“alkol yerine kokain kullanmaya başladım, onun yerine de meth, çünkü meth daha ucuz ve çok daha eğlenceli. ama sonuna doğru eğlenceli olmaktan çıkmıştı, daha ziyade trajikti. torbacımın evinde kafam kıyak şekilde dört gün geçiriyor, evi süpürmesine yardım ediyordum. aile yemeklerinde kimse benle ne konuşacağını bilmiyordu. ne diyeceklerdi ki? “mike, hem ibne hem de uyuşturucu bağımlısı olmak nasıl gidiyor?” sanırım annem bazen suçlu hissediyor, bu problemi bana o bulaştırmış gibi. dağılmış bir şekilde evine geldiğim zamanlarda nabzımı kontrol ederdi”

diye özetliyor mike hikayesini. ve sonra müzik yapmaya başlıyor. hem de çok iyi yapıyor.*

soko

üç sene önce i ll kill her şarkısıyla tanıdığımız fransız şarkıcı ve aktris. altı ay önce klibinde kız arkadaşı ile birlikte rol aldığı we might be dead by tomorrow şarkısıyla bir kere daha kalbimizi fethetmiş güzel kadın.

dinlendiğinde enerji patlaması yaratan şarkılar

the edge-yuksek



giderek yükselen bir enerjisi var şarkının.

barack obama

az önce televizyondaki seçimlerle ilgili haber vasıtasıyla anneme homofobi testi yapmamı sağlayan abd başkanı. obama'nın zencilerden de çok oy alabileceğini söylerken annem, ben de döndüm "eşcinsel evlilikleri de onaylıyormuş onlardan da alır bence" dedim. annemin ne eşcinsel mi dedin sen şlak* demesini beklerken bana dönüp. "tabi onlardan da alır onların yakınları da verir hatta" dedi. o sırada error vermişim gerisini hatırlamıyorum. kadın otuz saniyede eşcinselliği kabullenmekle kalmadı yakınlarına bile kabul ettirdi evlenmeleri için destek verdirdi falan. teşekkürler barack obama *

bursa

ama bir pideli köftesi vardır ki onu tattıktan sonra iskender de neymiş diyebilirsiniz. öyle güzel bir lezzet başka şehirlerde varsa da bana denk gelmedi.

bursa

ülke çapında en dindar dindarları görebileceğiniz, eğer gitmediyseniz ve kafanızda modern bir şehir varsa sizi yanıltacak şehir. evet gelişmiştir. kocaman alışveriş merkezleri, güzel siteler, evler. görüntü harika ama halkının büyük kısmının bayağı yobaz olduğu da acı bir gerçek.
  • /
  • 42
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 821

lezbiyen

kadınlardan hoşlanan kadın. evet tanımın başında kadın dedik mi? şimdi gayet normal bir kadın canlansın gözünüzde, bir de onun hoşlandığı, öptüğü, aşık olduğu, seviştiği bir kadın var. yine gözünüzde normal bir kadın canlansın. canlandı mı? söz konusu bu iki kadının ilişki yaşama hali. her gayin feminen görünmesi gerektiği yanılgısı gibi* her lezbiyenin de maskülen görünmesi yanılgısı* vardır. androjenlikte bir buluşabilsek kafada hiç soru işareti kalmayacaktır kanımca.

hetero görünümlü gay

eşcinselliğin karşı cins gibi görünmekten ibaret olmadığını gösteren gay türüdür.

süryani şarabı

içip içebileceğiniz en lezzetli şaraplardandır. içimi kolaydır, aroması yumuşaktır. süryani şarabından sonra diğer şaraplar çok tatsız tuzsuz gelecektir. mardin'e gidip de bir şişe getirmeyen insanla irtibatın kesilmesi, bir daha konuşulmaması gerekir.

intihar etmek

yapılan deneylere göre ailesinde intihar ederek ölmüş birileri bulunan insanların diğerlerine göre daha çok meyilli oldukları durum. hem amcam hem dayım iki sene arayla intihar ederek öldükleri için benim için duble genetik ve meyyal olunması kaçınılmaz davranıştır.

lezbiyen

bir yıldır yaşadığım ilişki türü. insanların hemcinsleri dururken neden karşı cinsle birlikte olduklarını sorgulamama sebep olmuştur. tabi bu biraz da benim şansım.* lezbiyen arkadaşlardan "sana böyle güllük gülistanlık geliyor ama kız arkadaşı tarafından dayak yiyen kadın bile tanıdım ben" sözlerini de duymama da sebep olmuş ilişki türüdür. ülkemizde erkek eşcinselliğine göre daha az görünür ama daha az yaygın olmayan cinsel yönelimdir ayrıca.*

polise homofobiksiniz galiba demek

bugün gerçekleştirdiğim eylem. ales'e girmeden önce kadınlar bir tarafta erkekler bir tarafta sırayla hemcinslerimiz polisler tarafından aranıyoruz. önümde butch diye tabir ettiğimiz erkeksi görünümlü bir kadın vardı. orta yaşlarda gayet düzgün görünümlü bir polis kendisini aramadan önce şöyle bir durdu baktı ve kadına erkekler diğer taraftan dedi. kadın biliyorum ben kadınım dedi. kadın polis uzaylı görmüş gibi baktı kendisine. o sırada yanımda en yakın kız arkadaşım var ve acaba bizimki ne olay çıkaracak der gibi bana baktı. o sırada kadın çakmakla sigara var bırakıyor muyuz dedi. polis de evet deyince sıradan ayrıldı. kadın gider gitmez polis yanında kendilerine yardım eden üniversiteden olduğunu tahmin ettiğim kadına dönüp "ayy ne bileyim ben erkek gibi ekiekiekiki" diye yavşak yavşak sırıttı. içimden hadi sıçtın ablacım sus da sıvama diyorum. görevli kadın da "hoca üstelik" dedi. buna rağmen kadın hala sırıtmaya, çok şaşırmış gibi yapmaya devam ediyor. polis beni ararken aramızda şöyle bir diyalog geçti;

edie: homofobiksiniz galiba.
kadın polis: ayy şey evet. (homofobiğin ne demek olduğu hakkında hiçbir fikri yok) ne bileyim çekindim birden aramaya, dokunmaya.
edie: merak etmeyin ısırmazlar.
kadın polis: !'^+%&/(
edie: merak etmeyin diyorum rahatça arayabilirsiniz, gülünecek bir durum yok yani.
kadın polis:!'^+%&/(

kadın bozulmuş bir şekilde bana bakarken en yakın arkadaşım hadi geçelim biz o zaman dedi ve içeri girdik. ama bende tabi sınav öncesi bir sinir zıplaması ki anlatılmaz. içimden umarım kocan gizli gaydir, ya da çocukların eşcinseldir diyerek olay yerinden uzaklaştım. * *

heteroseksüellerin cinsel tercihlerine saygı duyuyorum

benim de heteroseksüel arkadaşlarım var. tercihinize saygı duyuyorum deyince kızdılar yönelim bir kere bu biz seçmedik dediler. ben pek inanmadım etraflarındaki hetero arkadaşlarından etkileniyorlar gibi geliyor bana, ne bileyim sanki trend bu diye böyle davranıyorlar. yoksa kaç senedir tanıyorum hiç öyle evlenip, çoluk çocuğa karışacak insanlar değiller ama anlamasam da saygı duyuyorum tabi.

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

sabah kahvaltıda bir tek kendim için çay demlemeyeyim şimdi sallama çay içeyim en iyisi dediğin andır. (bkz: tek başına sallama çay içmek)

aileye açılmak

eşcinsel olduğumu bilmesinler canım ne gerek varcıların hepsi aileleri tarafından anlaşılmayacağından ve bu açılmanın anne/babayı geceleri uykusuz bırakmaktan başka işe yaramayacağından emindirler. (bkz: ben dahil)

acıyor

ağda yaptırırken fonda çalan şarkıdır.

acıyor acıyor acıyor
her yolu denedim bitmiyor

lgbt sözlüğünde ibne nin hakaret amaçlı kullanılması

femen

femen kadınları bu sene mart ayında türkiye'ye de gelip çıplak eylem yaptılar. amaçları kadına yönelik şiddeti protesto etmekti ama ne var ki ülkemizde kendileri polisten şiddet gördüler, yerlerde sürüklendiler. haberlerdeki görüntüleri bir çoğunuz hatırlayacaktır. geçen hafta da fransa'da eşcinsel evliliği protesto eden katolik dindarların karşısına dikildiler, yine yarı çıplak olarak ve hem gösteri yapan örümcek beyinlilerden hem de polisten şiddet gördüler. bu kadar şiddete rağmen hala eylemlerine devam ettikleri için çok güçlü bulduğum bir grup aktivist femen kadınları.

anayurt oteli

defalarca okumuş hatta aylarca yüksek lisans dersinde işlemiş olmama rağmen bir dakika sıkılmadığım ama filmini izlerken buhranlar geçirdiğim kitap. öyle hollywood filmleri sevdalısı bir insan da değilimdir hatta bağımsız sinema, sanat filmi diye insanların burun kıvırdığı birçok filme hayranımdır ama anayurt otelini izlerken kelimenin tam anlamıyla kabız oldum, sevmedim sevemedim. *

hetero görünümlü gay

eşcinselliğin karşı cins gibi görünmekten ibaret olmadığını gösteren gay türüdür.

sevgiliyle aynı adamı kesmek

lezbiyen bir ilişki söz konusuysa daha da komikleşecek bir durum. bir kaç ay önce sevgilim beni aşti'de karşıladı kelebekler kuşlar gibi mutlu bir şekilde taksiye doğru ilerliyoruz. ve karşıdan üç tane en az 1.90 ve hepsi birbirinden yakışıklı (abartmıyorum filmlerden fırlamış gibilerdi) adam geliyordu. adamlar bizi kesti, biz de istemsiz dönüp adamları kestik. bildiğin bir otuz saniye falan bakıştık yani adamlarla. sonra aynı anda ne yaptığımızı fark edip noluyor lan diye kahkahayı bastık. güldük geçtik tabi sonrasında da geyiğini yaptık, onlar bakınca ben baktım diyerek adamlara da boku attık rahatladık.
Henüz takip ettiği biri yok.