fiddy

Durum: 387 - 0 - 0 - 0 - 07.02.2013 22:38

Puan: 7522 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

-
  • /
  • 20

facebook'taki kezbanların favori durum güncellemeleri

tencerem var tavam var versatile'im havam var

uzunca bir süre "yok abi olmaz, ben sevmiyorum, pasif olamam" dedikten sonra, bir anda kendimi versatile olarak buldum.

"ağır abla" olarak takılan, "sadece aktif" olan *, bazı arkadaşlarımın bana attıkları laflara artık bu cümleyle karşılık vermeyi planlıyorum.

teşekkür ederim ayı sözlük, ufkumu genişletiyorsun.

alttaki yazara soracaklarım var

öyle bir inancım yok. olsa olsa kahveye veya müziğe taparım ben, zira bana hayat verenler onlar.

alttaki, her okuduğunda seni tekrar tekrar etkileyen bir şiir var mı?

ayı sözlük yazarlarının tumblr sayfaları

ingilizce alıntı blogum: http://fidansquotes.tumblr.com

türkçe alıntı blogum: http://fidaninalintilari.tumblr.com

müzik blogum: http://fidansmusic.tumblr.com

seni hala seviyorum

yakın gelecekte eski sevgilime kuracağım cümledir, bana bol şans dile ey sözlük!

alttaki yazara soracaklarım var

hemen olmayabilir, genelde insanlar zamanla yılıyor;ama aniden,hiç beklemediğin bir anda seni seven o ayıyı göreceğinden emin olabilirsin.

alttaki,sence "o"na (bkz: the one) onu hala sevdiğimi söylemeli miyim? * * * *

ayı sözlük yazarlarının yattığı erkek sayısı

0.

bir grup seks deneyimimde orda bulunan erkekler vardı, ama benimle herhangi bir münasebetleri olmadı, en yakın bu olsa gerek.

eski başlıkları hortlatmak

yeni başlıklar beni açmadıkça "rastgele"ye tıklayıp gerçekleştirdiğim hadisedir.

kimse küfretmiyor efenim, en azından öyle ummaktayım.

ayı sözlük itiraf

üzerinden 1 seneden fazla geçti, arada kaç kişiyle yattım bilmiyorum *, bir uzun soluklu ilişkim oldu, türlü şey denedim ama bir türlü aklımdan/kalbimden çıkaramıyorum. ondan sonraki sevgilimin de etkisiyle saçma saçma şeyler yaptım * , tekrar benimle konuşmasını sağlamak için binbir türlü şey denedim sonra, şimdi konuşuyoruz yine ama az yani, arada sırada.

ilişkimiz de ayrılmamız da çok olaylı olmuştu, yaşça büyük benden, bunun yarattığı problemler vardı, problemler tabii ki hala mevcut ama ben onu sevdiğim gibi başka birini sevemeyeceğimi kabullenmiş durumdayım. ona hala deli gibi aşığım.

tabii şimdi bir de bunu ona söylemesi var ki... zor.

ablaların kardeş sevgisi

iki küçük kardeşi olan bir abla olarak, onlar için ölebilirim bile. küçük olan 2 yaşında, büyük olan 8; bayağı yaş farkımız var yani, hele ufaklık çocuğum gibi.

ne zaman onları ziyarete gidecek olsam, üç gün aç gezmem gerekse bile mutlaka sevecekleri bir şeyler alıp götürürüm. gurur duyacakları, arkadaşlarına hava atacakları bir abla olmak için elimden ne geliyorsa yapıyorum yani. parkta saatlerce oynamaktan tut, enstrüman çalmayı öğretmeye, muhteşem kitaplar önermeye kadar aklıma ne geliyorsa yapıyorum.

cüzdanımda ikisinin de fotoğrafı var, hep yanımda taşıyorum. ikisine de ne kadar düşkün olduğumu anlatmam mümkün değil yani.

bir farklıdır kardeş sevgisi.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

jehan barbur & ceyl'an ertem - gidersen

alttaki yazara soracaklarım var

son 4-5 haftamız kabus gibi geçiyordu, ben sürdürmek için uğraşıyordum ama o beni süründürmek istiyordu, ben başka bir şehirdeyken telefonda kavga ederek ayrıldık. bana son sözleri: "you mean nothing to me." * olmuştu, sert yani, ondan sonra daha fazla çaba göstermemeye karar verdim.

alttaki; ideal kahvaltın nedir? *

göze batan yazım yanlışları

herşey - her şey
hiçbirşey - hiçbir şey
oysaki - oysa ki
helebir - hele bir
mademki - madem ki
şuan - şu an

göze batan yazım yanlışları

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

projected peace - zub-i huzur

alttaki yazara soracaklarım var

aşık olduğum kadınla uzun süre sonra güzelce sohbet ettik geçen gece, çok mutlu oldum.

alttaki, aradan aylar, kişiler ve mesafeler geçmesine rağmen, bir aşk sürdürülebilir mi sence?

eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

ilkokul birdeyken aşık olmuştum kızın birine, şiir falan bile yazdım hatta.

daha sonra annem yüzünden bazı travmalar yaşayıp, bilinçaltımın derinliklerine gömmüştüm bunu, * * daha sonra 13 yaşındayken o zamanki erkek arkadaşımla izlemeye gittiğim bir futbol maçında, oynayan kızlardan birine ağzımın suyu akarak bakarken jetonum düşmüştü. komik bir gündü benim için.

evlat olsa sevilmeyecek tipler

erkeklerle hiç beraber olmadığı için bakire olduğunu iddia eden "lezbiyen"ler. * * * *

alttaki yazara soracaklarım var

zor soru oldu, sanırım sangria. kahlua, tekila ve kırmızı şarap da favorilerimdendir.

alttaki; birine eşcinsel olduğunu söylerken yaşadığın en komik olay nedir?

alttaki yazara soracaklarım var

malesef, sigara kullanmıyorum. yanımda her zaman çakmak taşırım - dünyanın en klasik hareketi olarak kadınların sigaralarını yakmak için - ama hiç denemedim bile.

alttaki, hep izlemek istediğin ama bir türlü izleyemediğin bir film var mı?
  • /
  • 20
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 387

hobisi gizli pasiflik olan heteroseksüel

benim yakın bir hetero arkadaşımla konuşmuştuk bunu, kendisi anal uyaranlardan zevk aldığını kabul ediyor, kız arkadaşlarıyla da çeşitli deneyimleri olmuş * henüz denememiş ama sevgilisine strap-onla pasif olabilirmiş dedi mesela, ama bu adam hetero yani. ben özellikle konuştum, beni de biliyor, açık görüşlü de bir arkadaş, gizlemezdi yani benden eğer eşcinsel olsaydı. sorduğumda söylediği şey:

"bana erkekler çekici gelmiyor, kadınlar beni tahrik ediyor, öyle erkekliği göt deliğiyle bağdaştıranlardan da değilim, zevk alacağım bir şeyse niye yapmayayım?" dedi bana, ki haklı. *

böyle de bir versiyonu var yani bunun.

lykke li

kleerup'la ortak çalışması olan until we bleed parçasına ölürüm!

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

the l word

bir kızla beraber bu dizinin herhangi bir bölümünü izlerseniz, o bölüm sırasında veya sonrasında sevişeceğiniz neredeyse garantidir, o kadar tahrik edici sahneleri vardır.

ilk sezonlarını çok sevmeme rağmen, sonlara doğru beni sinir hastası etmiştir, her bölümde "lanet olsun senin gibi kadina jenny! ölsen de kurtulsak!!" diye bağırmaya başlamıştım bir noktada.

--- spoiler ---

nitekim öldü de kurtulduk.

--- spoiler ---

müzikleri muhteşemdir ve pek çok inanılmaz grubu keşfetmemi sağlamıştır. dizide alice piezsecki karakterini canlandıran leisha hailey gerçek hayatta da lezbiyendir ve uh huh her adında muhteşem bir grupta müzik yapmaktadır. sadece müzikleri için bile iyi ki izlemişim şu diziyi diyorum.

kıbrıs

memleketim. oradayken rahat edemediğim, orada değilken özlediğim, akdeniz'in 3. büyük adası.

fahiş fiyatlardan bahsedilmiş, haklısınız çok pahalı kıbrıs'taki fiyatlar, bunun sebebi de ticaret yapabildiğimiz tek yer olan tc'nin %50 gümrük vergisi alması. gazetelerde, dergilerde falan görmüşsünüzdür, kktc fiyatı neredeyse 2 kat daha pahalı her şeyin.

ingiliz hayranlığı konusuna gelince, böyle bir durum yok. varolan durum şu: kıbrıs'taki savaş ve politik belirsizlik sebebiyle yüzbinlerce kıbrıslı ingiltere'ye göç etti, kıbrıs'ta yaşayan kıbrıslı türk sayısı, ingiltere'de yaşayan kıbrıslı türk sayısından daha az. yurtdışında yaşayan bu insanların çoğu, gayet anlaşılabilir bir şekilde, bir süre sonra memleketlerine dönmek istediler, 20-30 sene ingiltere'de yaşadıktan sonra ister istemez ingiliz kültüründen alışkanlıklar kalıyor.
kıbrıs'taki eğitim sistemi zamanında ingilizlerin kıbrıslı rum ve türk öğrenciler için ortak olarak hazırladığı eğitim sistemiydi, kktc'nin en iyi okulları türk maarif kolejleri (eski adıyla, ingiliz koleji), 100% ingilizce eğitim veriliyor bu okullarda, üniversite başarı oranı da inanılmaz yüksek. doğal olarak, pek çok genç bu okulları kazanmak için çabalıyor ve ingiliz sisteminde eğitiliyor. ben öss öğrencisiydim, lisenin son 2 yılında farklı şekilde ders almaya başladım ve açıkça söyleyebilirim ki türkiye'nin sisteminden en az 4 kat daha iyiydi o sistem.
ada ingiliz sömürgesiyken ingilizler buraya kendi sistemlerini oturtmak için bayağı uğraşmışlar, hala daha devlet okulları dahil tüm okullarda 1. sınıftan itibaren ingilizce dersi veriliyor, turizm açısından da önemli bir yer olunca, aşağı yukarı herkes rahatça ingilizce konuşabiliyor.
bu tarz sebeplerden ingiliz kültürünün etkileri görülüyor kıbrıs'ta (trafik de soldan mesela) fakat bu hayranlıktan değil, yerleşmiş ve mantıklı sistemler olduğu için.

ayrıca, yavru vatan tanımını sevmiyorum, sevmeyeceğim.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)

eşcinsel olduğunu belirtmenin yolları

mekana beğendiğim bir kadın girince jim carrey'in maske filminde yaptığı gibi gözlerimi yuvalarından çıkarıp, dilimi yerlere serip, kurt gibi uluyorum, anlamayan kalmıyor.

görsel için bakınız:

kadın kadına seks

çok iyidir, güzeldir, dünyada daha çok olması gereken şeylerden biridir kesinlikle.

mitlerin aksine, "yapay bir girme çıkma" o kadar yaygın değildir, hatta oran olarak gayet azdır. penisimiz olmasa da çok şükür ellerimiz, bellerimiz, kollarımız, bacaklarımız mevcuttur, ve cinsellik - kadın erkek ayrımı olmadan - sadece tek bir organ temelli olmamalıdır zaten.

uzun tırnaklı lezbiyen olmaz, olmamalı, olmasın. travmatik deneyimlerim oldu.

oyuncak kullanmayı ben şahsen tercih etmem, fakat benim de bir strap-on'um var, adı recep, kendisi bir süredir dolabımda duruyor, fazla aksiyon görmedi. böyle "aksesuar" kullanan kadınlar tabii ki vardır, benim de arada bir canım çeker yani, ama bu tamamen roleplay şeklinde olur, en azından benim için. "yapay penis kullanacağına gerçeğini alsana işte!" diyen her adamı "benim yapay penisim 23cm ve ereksiyon problemi yok" diyerek itinayla morartıyorum. ayrıca, önemli olan genital organlar değil sadece.

en büyük bir diğer sıkıntı, lezbiyenlerdeki aktif - pasif dinamiğinin anlatılmasıdır. ben de bu konuda çok yardımcı olamayacağım.

cennetin ırmakları

ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümün 5. parçasıdır. "mabel'in şarkısı" olarak da geçer. albümdeki en sevdiğim şarkıdır.

bir hayatın tükürüldüğü yerde,
aktı şol cennetin ırmakları
bir bezden gördüm ben orda
ahla boyalıydı tırnakları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

bir rüyanın büküldüğü yerde
yosun tuttu oyunun yorgun taşları
kapkara sürgüler çekildi sonra
çatıldı cennetin o şen körpe gül kaşları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

kürk mantolu madonna

kitap okumayı çok seven, 3 yaşından beri sayısız kitap okumuş olan biri olsam da, türk yazarlara 13-14 yaşlarımda geçiş yaptım. bu kitabı bana çok sevdiğim bir arkadaşım önerdi, okudum ve aşık oldum. sabahattin ali'yle tanışmam, türk edebiyatı'yla tanışmam oldu aynı zamanda.

konusu da, dili de, anlatımı da ayrı güzeldir. benim gibi alıntı koleksiyonu yapanlar için müthiş bir hazinedir aynı zamanda, şiddetle tavsiye edilir.

"bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? fakat hep böyle değil midir? birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?"

gay bar

bazen ortamının suyu çıkabilen, çoğu zaman eğlenceli olan mekandır. yurtdışında çok daha tatlıdırlar fakat ülkemizde genelde "acaba bu gece kiminle yatsam?" modunda takılan insanlar bulunur.

ayrıca bir gay barda dansederken beni erkek zannedip arkadan sarılan, ve elini kasığıma atınca orada penis bulamadığı için travma geçiren adamın yüz ifadesi asla aklımdan çıkmayacaktır.

homofobik homoseksüel

kendileri de gayet eşcinsel * * * * * olmalarına rağmen, eşcinsel insanlar arasında sınıf ayrımı yapıp, kendileri kadar "üst seviyede" olduğunu düşünmedikleri kişileri (bkz: elit gay) küçümseyen kimselerdir.

günlük hayatta en çok gördüğüm, kendileri dışardan anlaşılmayacak kadar maskülen olan eşcinsel erkeklerin, daha feminen olanlara bu şekilde davranmalarıdır.

+ lan bu x de tam bir puşt.
- abi ne diyorsun, sen de eşcinselsin işte.
+ ben eşcinselim oğlum ama puşt değilim.

şahsen duyduğum bir konuşmadır kendisi.

bu gibi insanların hızlıca nesilleri tükenmelidir, zira heteroseksüellerden gelen baskılara bir de homoseksüellerden gelen baskılar eklenince olay biraz sıkıntılı oluyor.

mortal kombatta hangi karakter

scorpion, kesinlikle scorpion, ama sub-zero'yu da severdim.

diş hekimi

lisedeyken tıp isteyen pek çok gencin mottosu "tıp olmazsa diş yazarım"dır, bu sebepten ötürü asıl isteği hekim olmakken dişçi * olan pek çok kişi "dişçi değil, diş hekimi!" şeklinde düzeltmeler yaparak, "tüm derslerimiz aynı zaten, bir de bizde el becerisi çok önemli" diyerek kendilerini iyi hissetmeye çalışır. tıpçılar ise kendilerini onlardan üstün hissettiği için * onları küçümser.

tıpçılar ve dişçiler arasında gerek üniversite süresince, gerek iş hayatında bu gerilim sürer. tabi ki herkes böyle yaklaşmaz, fakat her tıpçı ve her dişçi bunun bilincindedir.

büyük hastanelerde dişçileri kimse adam yerine koymaz çünkü hastanelerde inanılmaz bir hiyerarşi mevcuttur, ve bu düzende dişçiler gerçek hekimler olmadığı için en altlarda yer alır, en üstlerde ise cerrahlar bulunmaktadır.


edit: bir tıpçı olarak dişçilerle bir alıp veremediğim yok, pek çok diş öğrencisi arkadaşım var ve onların işi de gerçekten zor, bir yere kadar eğitim yakın olsa da 2. sınıftan itibaren yollar ayrılıyor ve farklılaşıyor, hekim değiller ve öyle olduğunu iddia edenler beni geriyor.

ekonomi üniversitesi

aynı özellikte bir diğeri için (bkz: yakın doğu üniversitesi)



edit: lisede eşit ağırlık öğrencisi olan, benim şahsen tanıdığım gerizekalı adamın biri şu an tıp 3. sınıf ise, ben o okula okul demem. şu an ydü diploması sahibi olan, veya sahibi olacak olan en az 100 moron örnek verebilirim, hangi ydü öğrencisi yazdığıma alındı bilmiyorum ama kader kahpe kader, okulun hali bu.

dipnot: okulun sahibini şahsen tanıyorum, eski sevgilim de orada çalışıyor, parayı vereni okula kabul ediyorlar (özellikle yabancı öğrencileri) ve para ödendiği sürece o diploma alınıyor.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)
Henüz takip ettiği biri yok.