hestia

Durum: 676 - 0 - 0 - 0 - 03.04.2018 02:18

Puan: 13220 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Gereksiz bahar triplerinden hiç ama hiç hazetmiyorum
  • /
  • 34

ayı sözlük'e destek kampanyası

ben daha dün gelmiş sanırım en taze elemanlardan birisiyim işim tasarım ve bunu her kolda yapmaya çalışıyorum şuan da yeni web ve flash eğitimi almaktayım mayıs ayında bir kademe daha ilerleteceğim eğitimi ve sene sonuna kadar tam donanımlı bir web elemanı olurum inşallah, dedim ya çok yeni bir üyeyim ama farklı bir şekilde katıldım aranıza ve bırakacağımı sanmıyorum burayı çünki bizim dünyamız burada ve olabilecek en keyifli haliyle, bu manada ben elimdeki imkanlar doğrultusunda buradyaım ve sonuna kadar desteğim.

soğan

yemeklerin vazgeçilmez lezzet maddesi soyması doğraması pek açıklıdır hüngür hüngür ağlatır. içerisinde a, b ve c vitaminleri ile potasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum, iyot, fosfor ve kükürt bulunur kısaca bolca şifalı nadide bir zerzevattır.

eşofman

başlı başına bir fetiş durumu olabilir, cüretkar beylerin ben buradayım diyen organlarıyla bakana bir daha baktıran durumlar doğurtan sıradan, rahat ama son derece sexy alt giyim. bu giysi sayesinde karşınızda ki elemanın sağa mı yatık sola mı yoksa gelişi güzel bırakılmış mı? tespiti kolay oluyor.

boynu bükük penis

kaderine terkedilmiş yalnız ve umutsuz pipi türü, bu pipiler sahipleri tarafından karanlıklara hapsedilmiş olup bir gün şahlanacakları günü beklerler içlerinde onların da bir gün sevip okşanacakları günlerin geleceğine dair hep bir umut vardır. bu türe örnek olarak köyün delisi, umutsuz ergen ve ayyaş dede pipisi örnek gösterilebilir.

dark bear

damdan düşme katıldığım zirve sonrası ayrılık ensasında ki nasihatına uyarak sözlüğe katılmama etken olmuş,kendine has karizması ile ortama enerji katan yazar.

medyum fettish

görsel hafızasına hayran olunacak sempatik ve yakışıklı adam, bunun yanında bana sözlüğü tanıma fırsatı sağlamıştır.

adından kaybeden insanlar

heralde bu isim türüne en bomba örneği hatta örnekleri babamın köyünde tecrübe ettim yosma ve keklik şaka gibi ama gerçekler.

medyum fettish in arkadaşı

o kişi ben oluyorum yazarları ve ortamı gördükten sonra eksik kalmak ne mümkün. ayrıca teşekkür ederim.

grup seks

yetişkin trencilik oyunu denilebilir.

türkiye'nin ilk eşcinsel evliliğine hazır olun

bizden nesiller sonrasının bir umut belki duyulabilecekleri sansasyonel haber giriş sloganı. büyük olasılık ertesi gün ki slogan da eşcinsel evlilik töreni facia ile son buldu olabilir.

ayı sözlük basketbol zirvesi

çok tuhaf tesadüfler sonucunda gelişen ve sonunda sözlüğü tanıma fırsatı bulduğum organizasyon. belki çoğu kişi sözlüğe katılıp yazarları tanımışken ben yazarları tanıyıp sözlüğe katılmak istedim,teşekkürler medyum fettish... şanslımıyım neyim.

kadıköy

yaşanılası semtler listesinde 1. sırayı hiç bir yere kaptırmayan istanbulun nadide ilçesi.
özellikle merkez ve moda da entellektüel tiplerin yaşadığı, bunun yanında pek çok sanatçı ve akademisyen barındıran, adını duymayanların 1999 da akmar ve satanizm ile tanıdığı ve bir zamanlar sandal sefası yapılan ama artık bok sefasına dönen kurbağalı deresi ile renkli ve gerçekten yaşanılası bir ilçedir tüm bunların verdiği kendini beğenmişlik ile belediye sloganı kadiköyde yaşamak ayricaliktir olmuştur.

aktifim ama gay değilim

homofobik gay türüne örnek olabilecek insan görünümlü hayvanlar. bunlar toplumsal baskı sonucu ne olduğunu kabul edememiş tiplerdir, gay olgusunun sadece pasif olduğuna inanırlar ve onlar vurucu erkektir vurdukları kişi oğlandır.

starbucks

amerika da alelade bir coffee shop olduğu halde pek çok şey gibi ülkemize gelince züppe mekanına dönen buna paralel fiyatları ülkenin gelir düzeyi göz önüne alındığında " lan bu paraya millet 3 gün tencere kaynatıyor" denilen ama kahvenin hakkını verdiği kesin olan kahvehane kültürün son hali özellikle nişantaşı şubesi etrafında ellerinde kahve bardağı kendi dünyalarında new york caddelerinde işe koştuğuna inanan tipler görmek mümkündür. kahve konusunda başarılı olduğu tartışılmaz gerçek.

seni aşksız bırakmam

çoğunluğun aksine ahmet özhan ın çok daha başarılı yorumladığını düşündüğüm masallarda ki aşk tasfirinin notaya dökülmüş hali olan muazzam eser. ahmet özhan yorumunun girişinde ki piyano tınısı ayrı bir derinlik unsurudur.

eski sevgiliyi hatırlatan şarkılar

bin ses arasından sıyrılıp,net şekilde kulağa acı acı gelen, gelince de ortamdan soyutlayıp adamı sonsuzluklardan atan şarkı türü. bu türün en güzel örneklerinden birisi sezen aksu seni kimler aldı olabilir, en belirgin özelliği ilişki trajediyle bile sonlansa duyulduğunda ilişkinin hep en tatlı anların flashbacklerini gözünüzün önüne sunmasıdır.
  • /
  • 34
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 676

vibratör

umutsuz ev gaylerinin kıyısında köşesinde illa ki üzerinde "acil durumlarda camı kırıp, münasip yere sokunuz" ibaresi ile bulunması gereken faydalı icat.

çanakkale

bir çay mahallesi vardır ki evlere şenlik, domates e tomato derler, çocukların her yaş kuşağı ayrı bir alemdir fakat en bombası 4-7 yaş arasıdır ki bu yaşlarda genellikle terlikler ters giyilmiş olur, yazın sıcağında üstünde çeşitli yemek artıkları olan bir t-shirt olur ve burunda yarı kurumuş sümük ile etrafta kimi çileden çıkartsam diye gezinirler ve avınu bulup da birine sardımı aman allah o kişi yandı... bu mahallenin düğünleri fenadır çeyiz gezdirme merasimi ile başlar ve günlerce şenlik tadında sürer gider özellikle gelin ve damadın konuk davet turu dillere destandır tüketilen alkol ile küçük bir tekel dükkanı açabilirsiniz ama ama en bombası ise kavgalarıdır hiç bir yerde duyamayacağınız yorgan altı küfürlerden bir şölen yaşar kulaklarınız.* bütün bunların yanında şanlı bir tarih, binlerce yılda türlü uygarlıktan şahane eser ve cennet bir doğaya sahip ilimizdir. insanı bambaşka bir sıcaklıktadır.

oğlancı

kendini aklamaya çalışan, eşcinselliğini kabullenememiş öküz modeli, bunlar genellikle mahalle baskısına sıkışmış gizli gaylerden türer, köşe başında tesbih sallayan mahalle gençleri ile takılır ağır abi ayaklarındadır ama genellikle içlerinde bir nergiz kadar yumuşacık bir oğan coçuğu vardır... işte oğlancılık burada baş gösterir içindeki o oğlan çocuğuna oyun arkadaşı gerekir, futbol,kahve kağıt oyunlarına takılır kankaları ile reis diye konuşur gelen geçen kıza laf atar ama içindeki oğlana dur diyemez soluğu chat odalarında alır yeri yoktur ve bulduğu ilk yerim var full pasifim diyen kişinin yatak odasında köpekler gibi uluyarak boşalırken bulur kendini ama o asla gay değil full aktif vurucu timdir, o odada bırakır içindeki oğlanı ve o kapıdan çıkınca maço mahalle delikanlısı kostümünü giyer ve köşe başında ki sıkışmış hayatına geri döner.

lgbt sözlüğünde ibne nin hakaret amaçlı kullanılması

bu durum gerçekten rahatsız edici, kendine saygı duymayan birinin başkasından saygı beklemesi tuhaf, evet belki kelime anlamı yaşanan durumu doğrulasada toplum gözünde kişilerin birbirini aşalamak için kullandığı bir sıfat, düpedüz küfür... bu küfürde aşalama için kullanılan toplum biziz ve bizim kendi aramızda bunu gayet normalmiş gibi karşılamamız gerçekten durup düşünülesi. o zaman göt veren, tekerlek, nonoş, oğlan gibi kelimeleride kullanalım, gayet doğal bir yerden sonra suratlarımıza tükürüldüğünde ahhh yarabbi şükürde der geçeriz, 1 temmuzda ne diye çıkıp götümüzü yırtalım taksim de? şurada yazılanları okuayan birisi karşınıza çıkıp orada size hangi gururdan bahsediyorsunuz sizde gurur varmı dese ne kadar haklı olur? durup bir düşünün.

marquis de sade

1740 doğumlu fransız soylu felsefe yazarı ve aristokrat,
yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri sodom'un 120 günü'nü hapishanede yazmıştır. bir diğer önemli eseri de justine'dir. sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. eserlerinde uç noktalara vardığından pek çok eseri halen yasaklıdır özellikle sodom'un 120 günü en aykırı eserleri arasındadır filmini izlemiş biri olarak şunu diyebilirim bazı noktaları gerçekten insan bünyesine ağırdır. justin yine aşırı aykırı ama sodomla kıyaslandığında daha bir yumuşaktır.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

bilgiler altında sepete ekle , sayfa sonunda alışverişi tamamla butonları aradığım başlık.

deniz gezmiş

40 yıl önce bugün inandığı dava için yusuf aslan ve hüseyin inan ile hiç acımadan darağacına gönderilen büyük insan... bu insanlar sadece inandıkları halkın menfaatlerini düşündükleri için, daha iyi bir ülke, özgür bağımsız bir ülke istedikleri için, halkın uyutulmamasını istedikleri gerçekleri görebilsenler istedikleri için idam gibi bir cezayı hakettiyse bakıldığında günümüz siyasileri, yazarları, sözde sosyalistlerinin hepsinin idami gerekir.hayatı,siyasi yaşamı ve idam süreci;
gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini sivas'ta, liseyi istanbul'da okudu. henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu.1965'ten sonra, türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve türkiye halk kurtuluş ordusu (thko)'nun kurucu ve yöneticilerinden deniz gezmiş, 1965'te türkiye işçi partisi (tip)'nin üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. ilk kez 31 ağustos 1966'da ankara'dan istanbul'a yürüyen çorum belediyesi temizlik işçilerinin taksim anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve türk-iş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. 7 kasım 1966'da istanbul üniversitesi hukuk fakültesine girdi. ardından 19 ocak 1967'de türkiye milli talebe federasyonu (tmtf) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği kıbrıs mitingi sırasında aşık ihsani ile birlikte abd bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan deniz gezmiş, hukuk fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 ocak 1968'de "devrimci hukukçular örgütü"'nü kurdu. 7 mart 1968'de iü fen fakültesi konferans salonunda düzenlenen toplantıda konuşma yapan devlet bakanı seyfi öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 mayıs'a kadar tutuklu kalan gezmiş, 30 mayıs'ta 6. filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan deniz gezmiş, 12 haziran 1968'de istanbul üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. işgal konseyi adına iü senatosu ile baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. işgalden kısa bir süre sonra istanbul'a gelen 6. filo'yu protesto eylemlerinde yer alan gezmiş, 30 temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 eylül'de serbest bırakıldı. bütün bu olaylardan sonra öğrenci hareketinin efsanevi lideri haline geldi.
tip içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda milli demokratik devrim (mdd) görüşünü benimseyen deniz gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu.
ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu cihan alptekin, mustafa ilker gürkan, mustafa lütfi kıyıcı, devran seymen, cevat ercişli, m. mehdi beşpınar, selahattin okur, saim kurul ve ömer erim süerkan'la birlikte devrimci öğrenci birliği (döb)'ni kurdu. 1 kasım 1968'de tmgt (türkiye milli gençlik teşkilatı) , aütb, odtüöb ve döb'ün başlattığı samsun'dan ankara'ya mustafa kemal yürüyüşü'nü düzenledi. ardından 28 kasım 1968'de abd büyükelçisi kommer'in gelişi sırasında yeşilköy havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.
istanbul üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 mart'ta yeniden tutuklanarak 3 nisan'a kadar hapis yattı. ardından 31 mayıs 1969'da iü hukuk fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan gezmiş, haziran'ın sonunda filistin'e gitti. filistin'e gitmeden önce 23 haziran 1969'da tmgt'nin topladığı 1. devrimci milliyetçi gençlik kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan fkf genel başkanı yusuf küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. eylül'e kadar filistin'de gerilla kamplarında kalan deniz gezmiş, 1 eylül 1969'da, 10 haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle hukuk fakültesi'nden ihraç edildi. hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 eylül 1969'da hukuk fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan gezmiş, 25 kasım'da serbest bırakıldı. ancak yıldız devlet ve mühendislik akademisi'nde battal mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 aralık 1969'da yakalanan gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan cihan alptekin'le birlikte 18 eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. sinan cemgil ve hüseyin inan'la birlikte thko'yu kurdu. 11 ocak 1971'de thko adına ankara iş bankası emek şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 mart 1971'de dört abd'li askerin balgat'taki tuslog tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldılar.
12 mart darbesinin ilk günlerinden sonra yusuf aslan ile birlikte sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada aslan ile birbirlerini kaybettiler. aslan o esnada elmalı'da iken, gezmiş ise 16 mart 1971 salı günü sivas'ın gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve kayseri'ye getirildi.[kaynak belirtilmeli] buradan ankara'ya zamanın içişleri bakanı haldun menteşeoğlu'nun makamına götürüldü.
mahkemesi 16 temmuz 1971 günü altındağ veteriner okulu binası'nda tuğgeneral ali elverdi başkanlığında baki tuğ savcılığında ankara sıkıyönetim komutanlığı 1 no'lu mahkemesi'nde başladı ve 9 ekim 1971 günü bitti. deniz ve arkadaşları 16 temmuz 1971'de başlayan thko-1 davası'nda tck'nin 146.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı. mahkeme kararı;
deniz gezmiş, yusuf aslan, mahkememiz türkiye cumhuriyeti anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü. türk ceza kununun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi
idam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. ismet inönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek bülent ecevit ile birlikte red oyu kullanır. ap genel başkanı süleyman demirel ise infazdan yana oy kullanır.
olaydan 15 yıl sonra, süleyman demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için: " soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri " yorumu yapar. mahkumların özür dilemesi istenir. hiçbiri yaptıklarından özür dilemez. cumhurbaşkanı cevdet sunay ise idamları onaylar.
idam edilmeden önce alman der spiegel dergisinde çıkan son yazısında "yaşasın tam bağımsız türkiye! yaşasın marksizm-leninizm. yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği! yaşasın işçiler, köylüler! kahrolsun emperyalizm!" dediği belirtildi. idama tanık olan avukatı halit çelenk'e göre ise son sözleri "yaşasın tam bağımsız türkiye. yaşasın marksizm-leninizm'in yüce ideolojisi. yaşasın türk ve kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. kahrolsun emperyalizm. yaşasın işçiler, köylüler" olmuştur.
yusuf aslan ve hüseyin inan ile birlikte 6 mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, ankara merkez kapalı cezaevi'nde asılarak idam edildi. deniz gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen taylan özgür'ün yanına gömülme isteği, yerine getirilmez ve apar topar gömülür.idamından sonra bayraklaşarak devrim mücadelesinin çok önemli bir sembolü oldu; bir çok sol örgüt başka konularda fikir ayrılıkları olmasına rağmen mutabık kaldıkları nadir konulardan birisi deniz gezmiş'in devrim önderliğidir.


bütün bu dönemi yaşayanlar ve bu dönem sonrası aile kuran denizin yoldaşları ve inananları doğan çocuklarınai deniz adını vermiştir, devletin ve baştakilerin hiç bir zaman anlayamadağı şey buydu zaten onlar bir denizi susturdu ama toplum yüzlerce yeni deniz yarattı, baskılar düşünceleri inanışları asla susturamaz sadece kendilerince susturduğunu sanarlar.

sadece heteroseksüel arkadaşlarımla görüşüyorum diyen eşcinsel

flört ettiğim kuş beyinlinin geçen pazar buradan 2 arkadaşla çıkıp muhabbet ettiğimi öğrendiği an bana verdiği tepki diyalog şu;

-napıosun?
-arkdaşlarla sahilde kahve içiyoruz.
-...bear mı arkadaşın?
-evet ne oldu?
-sen utanmıyormusun yaa birde arkadaşım diosun, utandamdan da facete falan paylaşıosunuz.
-niye senin hiç gay arkadaşın yok mu?
-yok, olamaz da..
-sen nesin peki?
-ben özel hayatımla arkadaş çevremi karıştırmam, çok komiksiniz bir sürü gay birlikte mi takılıyorsunuz, acıyorum size!
-ben sana daha çok acıdım, ezik bi siktir git.

şaka gibi ama bu diyalog daha kendisini kabul edememiş bir eşcinselden geliyor... merak ettiğim şey şu tamam benimde fazla gay arkadaşım yoktu ama en azından burada ki insanlarla tanışana kadar çünki sokağa çıkıp pardon siz gaymısınız, o zaman arkadaş olalım diyemezsin... burada ki eleman eşcinsel insanlarla takılmanın aşalık bir durum olduğunu düşünüyor lakin kendisi de eşcinsel. insanlardan kendini saklamak gizlenmek için hetero ortamlarda kendisini kasan ve asla olduğu kişi olamayan bir insan modeli işte sadece bir dafa kendisi ile aynı kafada olan insanların ortamında kendiyle tanışabilse kime acınması gerektiğini anlar ama zor bu milletin bu kafaları değiştirmesi çok zor.

islam'da eşcinsellik

herkesin diline dolanan klasik hikaye lut ve pompei olaylarıdır ama ikisinin de ortak noktasında büyük yanılgı vardır, bu kavim ve şehirde konu eşcinsellik değil seksin her çeşidinin yani ensest *zoofeti homoseksüellik ve sübyancılık gibi kavramların havalarda uçması, tabi ki biz her şeyin içinden işimize geleni çeken bir millet olarak durumu sadece gaylerin üzerine atarak "dikkatinizi çekerim lezbiyenleri bile eleyerek" erkekler düzüştü gökten ateşler yağdı dedik ve bitti...
kuran'a gelince... merakımdan incil, kuran ve tevrat’ı başta sona okumuş biriyim, nedir bunların ortak hikayesi dedim ve okudum evet temelde hep aynı şeyler... gel gelelim eşcinsellik ile ilgili "öleceksiniz" "yanacaksınız" "allah belanızı vere..." gibi bir şey yok, yahu geçen tek şey "size yaradılan eşleri bırakıp kendi cinsinizden birine mi şehvet duyuyorsunuz, bu düpedüz sapkınlıktır" evet arkadaşlar sadece geçen bu... ve hemen ardından "fakat allah her şeyi affedendir" eee şimdi ne bu? nerede bahsi geçen büyük günah?
ben bu durumu insanların domuz ve şarap için haram algısına benzetiyorum hep... iyi müslüman domuz etini görünce lanet yağdırır, aman haram dokunma, sofrana koyma vs.vs.vs.bir sürü fetva verir ama alkol alır... eee dostum, ikisinin günah statüsü aynı. işte iyi bir müslüman evliyken karısı dışında ki her on kadından dokuzunu götürmek ister, eh yüz tanesinden de birini harbi harbi götürür, ama iki erkeği öpüşürken görse salavat getir, kafir der taşa tutar, e be dangalak sende bende zina yapıyoruz vajinaya girersen 10, makata girersen 50, erkek makatına girersen 100 misli günah diye bir tarifemi var?
dini algılamak biraz tuhaf bir kavram, kuran-ı kerim de günahlar sevaplar vs. bir içindekiler yada önsöz bölümü yok, bu yüzden kesin çizgileri ben asla kabul edemiyorum bu konuda, yaratıcı var evet sana bir hayat vermiş, bir de bu hayatın kullanma klavuzu olarak bir kitap göndermiş, ehhh ilk geldiği zaman odun insan oğluna birde eğitmen göndermiş sana, en önemlisi bir de beyin vermiş al oku anla anladığını yaşa o dedi bu dediler ile kafa karıştırmak boş ve yersiz.

leyla zana

pkk'nın dağ kadrosunun tbmm içerisine uzattığı maşasıdır kendileri * eşinin adını google a yazdığınızda bolca abdullah öcalan ve kürdistan bayrağı * ile resimlerin görebilirsiniz yani tencere ve kapak denklemini icra ederler kendileri. senelerce ayrı kalmışlardır biri içeri tıkıldığında diğeri özgür şeklinde giden evlikleri katlettikleri onca masumun, dağıttıkları onca onca ocağın laneti olsa gerek, hakettiğinden az bir lanet ama... en azından onların konuşma yada görüşme şansı varken diğerleri sonsuza kadar toprak altında yatıyor. haaa unutmadan birde bu kadın papağan gibi beli cümleler, kelimeler kullanır, özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik... yaptıkları ile ne kadar alakalı değil mi? malesef peşinden koşan çok...

edit: bu entry'e anlamsız diyenler ve boş verenler olacak biliyorum, veren oldu da... her uzuvumla gülüyorum, ne büyük acizlik...

leyla zana

pkk'nın dağ kadrosunun tbmm içerisine uzattığı maşasıdır kendileri * eşinin adını google a yazdığınızda bolca abdullah öcalan ve kürdistan bayrağı * ile resimlerin görebilirsiniz yani tencere ve kapak denklemini icra ederler kendileri. senelerce ayrı kalmışlardır biri içeri tıkıldığında diğeri özgür şeklinde giden evlikleri katlettikleri onca masumun, dağıttıkları onca onca ocağın laneti olsa gerek, hakettiğinden az bir lanet ama... en azından onların konuşma yada görüşme şansı varken diğerleri sonsuza kadar toprak altında yatıyor. haaa unutmadan birde bu kadın papağan gibi beli cümleler, kelimeler kullanır, özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik... yaptıkları ile ne kadar alakalı değil mi? malesef peşinden koşan çok...

edit: bu entry'e anlamsız diyenler ve boş verenler olacak biliyorum, veren oldu da... her uzuvumla gülüyorum, ne büyük acizlik...

sırrı süreyya önder

siyaseti terörizme paravan yapan sözde siyaset adamı, kendi adıma konuşacak olursam eğer, sözlerinin, tavır ve hareketlerinin tek bir tanesini bile samimi bulmuyorum, her fırsatta barış ve özgürlükten demvuran bir parti grubu içinde lakin bu parti üyeleri meclisten dışarı adım attığı anda terör örgütü bünyesinde soluğu alıyorsa eğer, nasıl samimi bulunabilir, özellikle bu eleman olayı eşcinsel örgütleri kucaklamaya kadar götürmüş kendince barış ve özgürlük adına bu örgütleri bile yanına almaya çabalamıştır. bizlere özgürlük bu insanlar aracılığı ile gelecekse böyle devam etmek daha mantıklı çünki bu kişinin dahilinde gelecek barışta kan kokusu olur.

deniz gezmiş

40 yıl önce bugün inandığı dava için yusuf aslan ve hüseyin inan ile hiç acımadan darağacına gönderilen büyük insan... bu insanlar sadece inandıkları halkın menfaatlerini düşündükleri için, daha iyi bir ülke, özgür bağımsız bir ülke istedikleri için, halkın uyutulmamasını istedikleri gerçekleri görebilsenler istedikleri için idam gibi bir cezayı hakettiyse bakıldığında günümüz siyasileri, yazarları, sözde sosyalistlerinin hepsinin idami gerekir.hayatı,siyasi yaşamı ve idam süreci;
gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini sivas'ta, liseyi istanbul'da okudu. henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu.1965'ten sonra, türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve türkiye halk kurtuluş ordusu (thko)'nun kurucu ve yöneticilerinden deniz gezmiş, 1965'te türkiye işçi partisi (tip)'nin üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. ilk kez 31 ağustos 1966'da ankara'dan istanbul'a yürüyen çorum belediyesi temizlik işçilerinin taksim anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve türk-iş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. 7 kasım 1966'da istanbul üniversitesi hukuk fakültesine girdi. ardından 19 ocak 1967'de türkiye milli talebe federasyonu (tmtf) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği kıbrıs mitingi sırasında aşık ihsani ile birlikte abd bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan deniz gezmiş, hukuk fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 ocak 1968'de "devrimci hukukçular örgütü"'nü kurdu. 7 mart 1968'de iü fen fakültesi konferans salonunda düzenlenen toplantıda konuşma yapan devlet bakanı seyfi öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 mayıs'a kadar tutuklu kalan gezmiş, 30 mayıs'ta 6. filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan deniz gezmiş, 12 haziran 1968'de istanbul üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. işgal konseyi adına iü senatosu ile baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. işgalden kısa bir süre sonra istanbul'a gelen 6. filo'yu protesto eylemlerinde yer alan gezmiş, 30 temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 eylül'de serbest bırakıldı. bütün bu olaylardan sonra öğrenci hareketinin efsanevi lideri haline geldi.
tip içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda milli demokratik devrim (mdd) görüşünü benimseyen deniz gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu.
ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu cihan alptekin, mustafa ilker gürkan, mustafa lütfi kıyıcı, devran seymen, cevat ercişli, m. mehdi beşpınar, selahattin okur, saim kurul ve ömer erim süerkan'la birlikte devrimci öğrenci birliği (döb)'ni kurdu. 1 kasım 1968'de tmgt (türkiye milli gençlik teşkilatı) , aütb, odtüöb ve döb'ün başlattığı samsun'dan ankara'ya mustafa kemal yürüyüşü'nü düzenledi. ardından 28 kasım 1968'de abd büyükelçisi kommer'in gelişi sırasında yeşilköy havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.
istanbul üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 mart'ta yeniden tutuklanarak 3 nisan'a kadar hapis yattı. ardından 31 mayıs 1969'da iü hukuk fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan gezmiş, haziran'ın sonunda filistin'e gitti. filistin'e gitmeden önce 23 haziran 1969'da tmgt'nin topladığı 1. devrimci milliyetçi gençlik kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan fkf genel başkanı yusuf küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. eylül'e kadar filistin'de gerilla kamplarında kalan deniz gezmiş, 1 eylül 1969'da, 10 haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle hukuk fakültesi'nden ihraç edildi. hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 eylül 1969'da hukuk fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan gezmiş, 25 kasım'da serbest bırakıldı. ancak yıldız devlet ve mühendislik akademisi'nde battal mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 aralık 1969'da yakalanan gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan cihan alptekin'le birlikte 18 eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. sinan cemgil ve hüseyin inan'la birlikte thko'yu kurdu. 11 ocak 1971'de thko adına ankara iş bankası emek şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 mart 1971'de dört abd'li askerin balgat'taki tuslog tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldılar.
12 mart darbesinin ilk günlerinden sonra yusuf aslan ile birlikte sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada aslan ile birbirlerini kaybettiler. aslan o esnada elmalı'da iken, gezmiş ise 16 mart 1971 salı günü sivas'ın gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve kayseri'ye getirildi.[kaynak belirtilmeli] buradan ankara'ya zamanın içişleri bakanı haldun menteşeoğlu'nun makamına götürüldü.
mahkemesi 16 temmuz 1971 günü altındağ veteriner okulu binası'nda tuğgeneral ali elverdi başkanlığında baki tuğ savcılığında ankara sıkıyönetim komutanlığı 1 no'lu mahkemesi'nde başladı ve 9 ekim 1971 günü bitti. deniz ve arkadaşları 16 temmuz 1971'de başlayan thko-1 davası'nda tck'nin 146.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı. mahkeme kararı;
deniz gezmiş, yusuf aslan, mahkememiz türkiye cumhuriyeti anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü. türk ceza kununun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi
idam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. ismet inönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek bülent ecevit ile birlikte red oyu kullanır. ap genel başkanı süleyman demirel ise infazdan yana oy kullanır.
olaydan 15 yıl sonra, süleyman demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için: " soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri " yorumu yapar. mahkumların özür dilemesi istenir. hiçbiri yaptıklarından özür dilemez. cumhurbaşkanı cevdet sunay ise idamları onaylar.
idam edilmeden önce alman der spiegel dergisinde çıkan son yazısında "yaşasın tam bağımsız türkiye! yaşasın marksizm-leninizm. yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği! yaşasın işçiler, köylüler! kahrolsun emperyalizm!" dediği belirtildi. idama tanık olan avukatı halit çelenk'e göre ise son sözleri "yaşasın tam bağımsız türkiye. yaşasın marksizm-leninizm'in yüce ideolojisi. yaşasın türk ve kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. kahrolsun emperyalizm. yaşasın işçiler, köylüler" olmuştur.
yusuf aslan ve hüseyin inan ile birlikte 6 mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, ankara merkez kapalı cezaevi'nde asılarak idam edildi. deniz gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen taylan özgür'ün yanına gömülme isteği, yerine getirilmez ve apar topar gömülür.idamından sonra bayraklaşarak devrim mücadelesinin çok önemli bir sembolü oldu; bir çok sol örgüt başka konularda fikir ayrılıkları olmasına rağmen mutabık kaldıkları nadir konulardan birisi deniz gezmiş'in devrim önderliğidir.


bütün bu dönemi yaşayanlar ve bu dönem sonrası aile kuran denizin yoldaşları ve inananları doğan çocuklarınai deniz adını vermiştir, devletin ve baştakilerin hiç bir zaman anlayamadağı şey buydu zaten onlar bir denizi susturdu ama toplum yüzlerce yeni deniz yarattı, baskılar düşünceleri inanışları asla susturamaz sadece kendilerince susturduğunu sanarlar.

ana dilde eğitim

ülkemizde küçük bir ikilem var evet, rum ve ermeni okullarında anadilde eğitim yapılırken ki bu azınlık oranı %1 geri kalan azınlıklara bu hak tanınmamaktadır, toplum olarak bu bilince sahip olmalıyız ülkemizde malesef böyle bir ayrımcılık var... gel gelelim ki ben bu durumu bilsem bile bu talep için yapılan eylemler, şiddet ve terörizm işi haklıyken haksıza getirmekten öte bir şey değil ve bu durumda iyi oluyor size demekten kendimi alamıyorum.

atiye

illuminati'nin yarattığı bir maşa olmakla itham edilen yeni yetme taze şarkıcı, şahsen ben sanata dair hiç birşey göremiyorum kendisinde.