max blum

Durum: 1300 - 0 - 0 - 0 - 22.07.2017 01:49

Puan: 29740 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

you can have your dreams but you cant have me...
  • /
  • 65

somebody that i used to know

gani müjde

-dünyanın en itici ve en komik olmayan insanı olarak fakir edebiyatıyla yatıp kalkmasını kabullenmiştik ki şu an denk geldiğim dizide bir çocuğun bir kızı şantajla düzenli olarak istismar etmesini komedi unsuru olarak kullanarak "yuh" diyoruz- dedirten bir şeydir işte.

profil sitelerindeki inanılmaz mantık hatası

tarafımdan yapılan gerizekalıca harekettir.

herkese mesajlar yağarken ben neden seyirci kalıyorum diye düşünürken aklıma geldi ki hiçbir aramada çıkmayan dünyanın en aptal niklerini seçiyorum.

yarından itibaren tüm sitelere yeniden üye olup nikimi bearlı chubbyli bişeler yapmalıyım sayın sözlük.

medyum fettish

gerçek hayatta milyonlarca kez görüşmemize rağmen twitterdaki profil resmimle aşk yaşayan yazardır.

muhafazakar demokrat

sosyal bilim uydurmacanın sonucu olarak sosyal terim uydurma durumuna örnektir. doktor diye bir şey var, ördek diye de var. o zaman ben doktor ördek diye bir şey buldum ben bulduğum için de gerçekten var böyle bir şey demekten farkı yoktur muhafazakar demokratım demenin.

öncelikle merak ettiğim konu, bu demokratlar neyi muhafaza ediyorlar? bir de muhafazakar demokrat deyince benim aklıma dsp geliyor mesela. zira muhafazakar bir partidir ve demokrat olma iddiasındadır.

ingilizce yazınca kabahat oluyor da muhafazakar partilere conservative denir ingilizcede, genellikle cumhuriyeti, statükoyu, şunu bunu muhafaza edenlere denir. din temalı partilere ise confessional partiler denir. bu durumda türkiyenin zaten çok güçlü bir muhafazakar partisi olan chp varken neden daha fazla muhafazakar parti olsun? ha ben din temalı parti buldum ama salçalı tavuğa tavuk sote demek istiyorum diyorsan o başka.

(bkz: entelektüel öfke patlaması)**

mersin ayıları

evli ve çocuklu mudurlar bilmem ama mutlu olma ihtimalleri sözlüğün geri kalanından yüksektir.

(bkz: evli mutlu çocuklu)

schrödinger'in kedisi

deney kurbanı başka bir hayvancıktır. ama üzülmeyiniz, zira hayali bir hayvancıktır.

pavlov'un köpeği

bearbayowl

başı bağlı eğlencesi namlı bir yazar arkadaşımızmış. geçen akşam tanıştık, eğlenirken bizi de eğlendirdi, sohbeti de cabası...

seni seviyorum

çok ama çok güzel bora öztoprak şarkısıdır,

...... her günün akşamında,
seni çok çok seviyorum.
gece göz kırparken duvarlara,
seni özlüyor ellerim....

kevbear

türkçe sözlü hafif batı müziğine ivediyetle karşı olduğunu defalarca belirtmesine rağmen dün gece gittiği eğlence mekanında elleri havada ve " kalbime kurdum mahkeme, yargıladım seni her gece" diye bağırarak raks ettiği gözlemlenmiş yazardır.

marilyn manson

esasında çok ama çok özlü şarkıları olan bir kardeşimizdir. çalışmalarının ve başarılarının devamını diliyoruz.

fareler ve insanlar

psk'nın sözde katılımcı demokrasi ile yönetilen evinde seçme ve seçilme hakkının bahşedildiği yegane etnik gruplardır.

ciddiye alınmamak

zannedildiği kadar kötü bir şey değildir. ciddiye alınmamak, ciddiye alınmadığınız konuların sorumluluğundan kurtuluşu da beraberinde getirir. mesela hitler yakalım yıkalım dediğinde ciddiye alınmamış olsaydı belki de bugün heykelleri anıt mezarı falan olurdu her yerde.

öbür taraftan, ben zaman zaman ciddiye alınmak isterim. ama profil resmimde de yazdığı gibi şu anda hayatımın ciddiye alınacağım bir evresinde değilim. zira ne yerde ne gökteyim. hatta ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında. yani bildiğiniz, kendimi kontrol edemiyorum, bütün cinler tepemde sendromu. bu nedenle şaka yapmayın dostlarım bugün biraz var bende...

(bkz: gençkan)
(bkz: kendimi kontrol edemiyorum)

moderatör

son derece gerekli bir kurumdur, ama sorumluluklarının net bilincinde olmalı, bu sorumlulukları standart bir şekilde uygulamalı ve nerede durmaları gerektiğini, ki biz buna had diyoruz, bilmeliler.

bir de şöyle bir durum vardır ki bazen insanın üzerindeki sorumluluk ya da bulunduğu mevkii onun bazı davranışlarına dikkat etmesini gerektirir. ani bir nevi özgürlüklerini kısıtlar. zaten bu görev kabul edildiğinde bu kısıtlamalar da kabullenilmiş varsayılır.

lakin sözlükte şöyle bir durum da vardır: deli kıza cilve yap demişler gitmiş osurmuş.

moderatörler sözlük daha güzel bir yer olsun diye vardır, sabırla görevlerini icra etmeleri, olayları kişiselleştirmemeleri, ve kesinlikle moderatörlükle ilgili kendilerine gelen haksız dahi olsa olumsuz geribildirimleri alttan almalıdırlar. ama zaman zaman olayı kişiselleştirip ya da saf tutup hadlerini aştıklarını maalesef gözlemlemekteyiz. kraldan fazla kralcı olmanın manası yoktur. kral her zaman sözlüğün kurucusu ya da başka bir moderatör olmak zorunda değildir. kral en yakın arkadaşı dahi olsa kral çıplak diyebilmelilerdir.

ve bunun gibi şeyler...

kibariye

sound olarak gerisinde olduğu amy ve adele'nin vokal ve yorum olarak bir hayli ötesindedir. neden tu kaka denir anlamam. iboyu sırf moda diye sevenler gibi, kibariye sevmek de moda olsa gerçek değeri anlaşılacaktır. çünkü önemli olan ona karşı önyargıyı kırıp bir kere dinlemektir.

yakışıklı karizmatik zengin koca adayı

böyle şeylere kanmamak gereklidir. dünya sahtekarlarla dola gelmiştir.

geçenlerde, psk3'ün eski sevgilisi selamettinle karşılaştık. ben de ne zamandır sana ulaşmaya çalışıyordum, psk söyledi, eski sevgiline çok benziyormuşum dedi.

ben de evet, tipiniz biraz benziyor ama tarzların neredeyse aynı, yalnız o biraz daha gençti senden dedim. peki neden bıraktın çocuğu diye sordu. senin kadar zengin değildi dedim. yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu, sana bir süprizim var dedi.

elime bir anahtar verdi, ben senden çok hoşlanıyorum dedi. ben de nasıl yani, psk falan derken, üfff, bahsetme bana o kısa boylu, yatakta sevgilisine kocacım diyen, kadınsı ve pasif eşcinselden dedi. bana senin gibi maskülen, koca göbekli, döşü kıllı, ayısözlük konseptine uygun bir aşk gerek dedi.

neyse dedim, onu geçelim, bu anahtar ne iş hacı?
senle ciddi düşündüğümün emaresi olarak sana caddebostan sahilindeki köşkü satın aldım demesin mi? nevrim döndü, sen beni ne sandın dedim, ben öyle eski püslü müstakil evlerde oturacak bir eşcinsel miyim?

o da dedi ki " kırarım boynuzunu, iblis"

sonra, ben daha ne olduğunu anlayamadan zır zır çalan telefonun sesiyle uyandım.

bu hikayenin konumuzla alakası yoktu ama dikkat etmek gerek. insanlar çeşit çeşit.
(bkz: hayra yormak)

ayı sözlük'ten beklenen hizmetler

modlara, editörlere görev tanımları dağıtılsın, ne yapacaklarını, nerede duracaklarını bilsinler. hatta çağrı merkezlerindeki gibi her durum için script hazırlansın*.

onun dışında cd writerlara, azimli yazarlara bu ünvanların ne olduğunu açıklasınlar, hayal kurmayalım.

evet. bitti.

sözlükten nefret etmek için nedenler

bazı durumlarda, adeta başbakanına hizmet etmek için yanıp tutuşan bürokratlar gibi durumdan vazife çıkarıp haklarının, görevlerinin, vesairelerin ve özellikle de haddinin ötesinde içeriklerle iletişim kuran yazarlar olabilir mesela...

bunun dışında pek nefret etme sebebi yoktur. profesyönel bir hizmet değildir, kurumsal da hiç değildir. her beklentilerimizi karşılamayabilir. yazarları da insandır, sizi sinirlendiebilirler, size sinirlene de bilirler. sonra yazdığınız bir şeye alınabilirler, siz de onların yazdıklarına alınabilirsiniz ama hayat da aşağı yukarı böyle bir şey zaten. bunlar nefret etme sebebi olamamalıdır.

sözlüğü sevmek için nedenler

benim için psk ve versiyonlarıdır, kevbearla tanışmaktır, medyum fettishle atışmaktır. sözlük üzerinden konuşmaktan çok zevk aldığım kişiler tanıdım, tra jedi olsun, beni four seasonsa davet eden yorgun pipi olsun...

ama tabi herkese göre değişir bu. başkasının kurmak, ayakta tutmak için çabaladığı sözlükte, başkasına yaranmak için, başkasının söylemek istediğini tahmin edip ondan önce ona buna mesaj atıp başkasının gözüne girerek gündelik hayatta olmayan bir pozisyonu burada varmış gibi hissetmek olabilir mesela kimileri için...
  • /
  • 65
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1300

elit gay kriterleri

beni kaygılara sürükleyen başlıktır. görünen o ki yazarlarımızın pek çoğu sokaktaki paçozu elit gay sanmaktadır. lakin öyle değildir. bu durum adeta bir çinlinin gidip gün görmemiş kabilelere kendini ingiliz asilzadesi olarak tanıtması gibidir. zira ortada elit gay yoktur. kendini diğerlerinden farklılaştırıp elit diye kakalamaya çalışan palyaçolar vardır.

elit olmak için, en azından biraz "classy" olmak için yapılması gerekenlere gelince:
-ilk önce bir hayat edinin
-sonra bir iş edinin, bir okul ya da kurs da olur. boş durmayın.
-arada sırada dşünün. ama çıplak erkekleri, ya da dedikodu potansiyeli taşıyan şeyleri değil. ilişkileri, insanları, olayları... yanlış düşünseniz bile algınız açılır biraz.
-seçici olun ve seçimlerinizi kendinize meşrulaştırın. illa iyi ya da güzel olanı seeçmek zorunda değilsiniz. ama seçtiğinizin arkasında durun ve kend içinizde bu kararınızı meşrulaştırın, kendinizi kandırmayın.
belki bunları yapınca elit falan da olmazsınız ama bir adım leri gideceğiniz kesin.

hetero ortamda sosyalleşmek

h,ç de zannedildiği kadar zor olmayan hadisedir. burada yazılanlardan anladığım sadece meme göt futbol araba motor tandansında konuşan bir heteroseksüel güruh var galiba ama ben kendileriyle pek haşır neşir olamadım sanırım. hetero arkadaşlarımla daha çok yaşamın günlük zorlukları, gelecek hayalleri, geçmiş sancıları, hobileri, şuları, buları üzerinden sosyalleştik şimdiye kadar. arada tabi futbol da konuştuk. gay arkadaşlarımlaysa daha çok onu tanıyor musun* bunu beğendin mi? bu buna böyle demiş üzerinden sosyalleşmek daha kolay gibi geliyor. ama onu da bu konuları açık açık konuşacak çok fazla kişileri olmadığından bulmuşken döküleyim hissiyatlarına veriyorum.

eşcinselliğin beş şartı

elbette ki ilk ve en önemli şartı kendinden başka diğer eşincilleri beğenmemek, tasvip etmemek ve kötülemektir.

ikinçi şartı ise senin gibi yaşamayan, davranmayan, giyinmeyen eşcisel grupları küçümsemek, kötülemek ve onlarla alay etmektir.

üçüncü şartı hayatında bir kere en avam gay sitelerinden birine şöyle de olsa bir bakmaktır. ülkeye göre değişen sitelere türki için gable örnek verilebilir.

dördüncü şartı ise daima en iyiyi hak ettiğine inanmaktır. 3 liralık ürün 300 liralık performansını vermeli, sokağa çıktığında çocukların ağlaşarak kaçışmasına sebep olacak kadar çirkin olsan da sen dorian grayi hak ediyorsun. sakın ha altına prim verip götünü kaldırma.

son şartı ise her şeyin en iyisini yaptığının bilincinde olmaktır. her şeyin en iysini bilen, en güzel dizileri izleyip en güzel müzikleri dinleyen ve tabi ki fikirlerini en güzel artiküle eden sensin.

yazarken farkına vardım ki ben bir eşcinsel değilim. sadece 4 şarta uyuyorum. uymadığım şart sizi meraklandırsın lütfen. hem zaten arkadaşlarımın dediğine göre hiçbir erkeği beğenmediğim için benden ibne olmazmış.

pipi ve popo arasındaki benzerlik

pee-pee* ve poo-poo* arasındaki benzerliğin de kaynağıdır.

yeni gelen yazara sulanmak

tam da benim tarzım olan harekettir. bu tür hareketler bana çok yakışır. lakin bana kalsa herkes yeni gelmiş. hangi birine sulanayim? boyu kilosuna denk zengin komik kulturlu zeki kanatli kuyruksuz ve gamzeli olanlar el edebilir mi?

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

ben ve tertibim pisuvardaki schmeical bir gün çarşı iznine çıkmış idik. elazığda da gidecek pek bir yer yok. psk dedi ki beni keban barajına götür, biraz yüzüp akşam esen elazığ rüzgarını ıslak bedenimde hissetmek istiyorum dedi. ben de arkadaşımı kıracağıma kafamı kırarım dedim ve hemen el kaldırıp bir taksi durdurdum. 175 boylarında, 25 yaşlarında, atletik, esmer, kirli sakallı bir taksici kullanıyordu taksiyi. yol uzun, havadan karadan sohbet ederken konu sekse ve kızlara geldi.

atletik taksici iştahlı iştahlı yediği kızları anlatıyordu. önündeki sertlik giderek daha belirgin bir hal almıştı. psknın gözleri zaman zaman taksicinin önündeki kabarıklığa takılıyor, taksici onu yakalayınca pembeleşen yanaklarıyla hemen önüne dönüyordu.

sonra taksici çok açık bir insan olduğunu, fantezi çok sevdiğini, hatta elazığdaki üniversitedeki bazı erkek öğrencilerle ilişkiye girdiğini anlatmaya başlamıştı. ben hiç oralı olmazken psk hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı.

psk 180 noylarında, kumral, hem kızların hem de erkeklerin beğeneceği tipte bir çocuktu. uzun zamandır var olan dürtülerine rağmen hiç bir erkekle ilişkiye girmemişti, ya da en azından ben öyle zannediyordum. kendisini defalarca yatakhanede ve duşta olmadık hallerde yakalamış olmama rağmen hepsine mantıklı bir açıklama getirebilmişti sonuçta.

neyse, taksici bize kızlarla aramızın nasıl olduğunu sordu, ben aha sikecek bizi valla diye korkarken psk hemen atladı. bizim kızlarla aramız yok dedi. taksicinin yüzünde seksi bir tebessüm oluştu. nasıl yani diye sordu.

psk da anlattıkça anlattı, anlattıkça anlattı. taksici artık dayanamayacağını söyleyerek fermuarını açtı ve beton gibi sem sert ve 21 cm damarlı penisini çıkarıp sıvazlamaya başladı.

psknın hayran hayran baktığını gören taksici onu buyur etti.

...
...
...
...
*
tüm bunlar olurken ben sadece izliyordum, ne ısrarlarına rağmen onlara katılabilmiş, ne de oradan uzaklaşabilmiş idim.

ne taksicinin, ne de psknın kollarını kaldıracak halleri kalmamıştı. taksici ve psk telefon numaralarını değiştikten sonra taksici, ben seni sık sık ararım. binin de gideceğiniz yere bırakayım sizi dedi.

bunu duyan psk, kendinden beklenmeyen bir üslupla "yavaşşş, yerler yaşşş! dedi. sonra da tşaşkın şaşkın bakan taksicinin yanına gidip "uçlan paraları üzmeyeyim ananın tatlı canını" dedi.

o an kahkahayı patlattım. benden cesaret alan taksici de kıkır kıkır gülüyordu. hepimiz psk şaka yapıyor zannediyorduk. ama o ciddiydi, param da param param da param diye öğlene kadar söylendi.

dedim ki" psk, paranın ne önemi var? mühim olan insanlık. ikiniz de ihtiyacınızı giderdiniz. daha dünekadar duvarlara koltuk kenarlarına sürtüyordun taurda" dedim. o da

- ekmek param bu benim. hayrına yapmıyoruz bu işi. profesyonelim ben, diyerek çirkin çirkin laflar etmeye başladı.

yaradanıma sığınıp bir tokat aşk ettim ona, yere düştü. tam o sırada müezzinin yanık sesiyle okuduğu ezan duyuldu. psk yol kenarındaki derede gusül abdesti alıp namaza durdu. ve o gün bugündür bedenini parayla satmadı....

yazarların hatırladıkları en eski anıları

efendim ben çocukken de herkesten akıllı, müthiş zeki bir çocuktum. arkadaşım arda ise tam bir maldı. ikimizin de en sevdiği çizgi dizi tabi ki thunder catsti. bu salak arda tandır ketz başlasın diye saati falan ileri alırdı, o kadar salaktı. ben ise çok farklı bir sebepten, kökenlerimi öğrenmek, tanımak için izliyordum. çünkü 4 yaşımda kedilerin soyundan geldiğimi, birgün tüm kedilerin başına geçeceğimi, kaplanları aslanları kulum köpeğim edeceğimi daha 4 yaşında falan anlamıştım.

öyle özel güçlerim olmadığını biliyordum. fiziksel olarak kendimi güçlendirmem ve uçmak için bir alet geliştirmem gerekiyordu. bunları yaptıktan sonra tüm kediler bana biat edecekti ve ben de uyuşturucu tacirlerine ve terröristlere karşı savaşacaktım.

birinci sınıfın yazında bu işin böyle gitmeyeceğine karar vermiştim. okumayı öğrenmiştim ve artık okula gitmeme gerek yoktu. hem de çok sıkılıyordum ve böylece evden kaçmaya karar verdim. böylece sokakların bilimini öğrenecek ve uçmamı sağlayacak olan aletleri toparlayacaktım.

öyle ha deyince evden kaçılmaz. hazırlık yapmalıydım. fiziğimi güçlendirmeye karar verdim. küvette nefesimi tutuyor, 3 metre yükseklikteki duvarlardan atlıyor, hergün kendimi biraz daha geliştiriyordum. artık evden çıkarken kapıdan çıkmıyor, birinci kattaki balkondan atlıyor, geri de oradan tırmanıyordum.

birgün sıkıntı canıma tak etti ve o an kaçmam gerektiğini anladım. hızlıca kapıya yöneldim, sinsice açıp merdivenleri koşar adımlarla inerken paldır küldür düştüm ve ağlama sesimi duyan herkes geldi. ben de planımı ertelemek zorunda kaldım.

birkaç gün sonra, akşam üzeri tekrar evden kaçmaya karar verdim. ama bahçede komşunun gerizekalı kızı elife rasladım. elif çok korkak bir kızdı. ikinci sınıfı bitirmesine rağmen hayalet avcılarının jeneriğinde ekrana doğru uçan hayaletlerden korkuyordu. ben de onu korkutmaya bayılıyordum. işte kah kaç kız çalıların arasında hayalet var, koş kız bahçeye köpek girmiş, dur kız sessiz ol cinler peşimizde derken elifi annesi akşam yemeğine çağırdı.

yalnız kalınca yine sıkıldım ve planımı hatırladım. hemen apartmanın bahçe kapısına yöneldim. evet, işte dışarıdaydım. ama hava kararıyordu ve korktuğum için az ilerideki bakkala girdim. 2 tane tombi aldım. parasını sonra verecem dedim. eve geldim ve tombilerimi yedim.

sonraki günlerde tek başına kaçmanın çok sıkıcı olacağına karar verdim ve benden 2 yaş küçük arkadaşım tahsini de benimle kaçmaya ikna ettim. bu tahsin ile bir öğlen çıktık apartmanın bahçesinden, biraz gittik, bu salak korktu ve ben geri dönecem dedi. sus dedim tahsine, yoksa seni çingenelere satarım. çığlık çığlığa ağlamaya başladı angut. zor sakinleştirdim. mersin'de, yazın öğle sıcağında sokakları arşınlıyorduk. tam bir daire çizmiş, keşif gezimizi tamamlamıştık. bunu isteyerek yapmamıştık. hep sağa dönerek devam ettiğimiz için yolumuza, arka sokağı dolanıp apartmanın önüne çıkmıştık yine. çok yorulmuştuk ve dinlenmeye karar verdik. sonra bu salak tahsin'in burnu kanadı. bu gerizekalının burnu kışın kuruluktan yazın sıcaktan habire kanardı. burnu kanayınca çığlık çığlığa ağlamaya başladı yine. anası da duydu bunu, balkona çıkıp eve çağırdı. ben de kendi evimize gittim çünkü karnım acıkmıştı.

ertesi gün, topluma yararlı bir birey olmaya karar verdim. apartmanın dış cephesi toz olmuştu ve benden başka kimse bunu hortumla yıkamayı akıl edemiyordu. aldım bahçe hortumunu, açtım bahçe musluğunu, başladım duvarları yıkamaya. zemin katta oturanların balkonlarını da yıkıyor, asılı çamaşırlarını, balkon masalarını, masa örtülerini bir de ben temizliyordum. sonra sıra camlara geldi. ben hortumu cama tutunca açık camdan evin içini de temizlemiş oluyordum ki salak karı çıktı bas bas bağırdı bana. sonra da gelip tokat attı. ben de ağlaya ağlaya eve gittim anneme anlattım.

annem de beni suçlu bulunca dünyam yıkılmıştı. kesin evden kaçacaktım. sinsice atladım balkondan. apartmanın bahçesinden çıktım, yolun karşısına geçtim. 2-3 saat dolaştıktan sonra çok susadım. salaklarla geze geze ben de salaklaşmış, yanıma su almamıştım. gideyim de bizim apartmanın yanındaki parkın çeşmesinden su içeyim dedim. o kadar yolu geri yürüdüm. parkta babamı gördüm. nerdesin lan eşşoleşek dedi. şoka girmiştim, yakalanmıştım.

seni arıyoruz saatlerdir falan filan bu tarz şeyler söylüyor. hızlıca bir plan yapmalıydım. ona duymak istediklerini söyleyecek, sonra da bir zayıf anını yakalayıp koşa koşa uzaklaşacaktım.

beni kaçırdılar dedim. ter içinde kalmışsın eşşoleşek dedi. tam kaçmak için bir an kolluyodum ki, dondurma yemeye gidiyoruz, yürü eve de üstünü başını temizle dedi. koşa koşa eve gittim.

ertesi gün kuzenim geldi, sonra falanca geldi, filanca gitti derken okul açıldı, bizim kaçma işi başka bahara kaldı...

ayı sözlük magazin

efendim birazdan aşağıya görülmemiş, duyulmamış, fantastik dedikodular yazacağımdır. aslında büyük bir kısmı alternatif süreyya plajı zirvesi dahilinde gerçekleştirdiğim gözlemlere dayanmaktadır. lakin, farklı okazyonlar hakkında da şok edici malumatlar bu entride...

bankacibear benden hoşlanıyormuş.

meşhur, efendi, kendi halinde sandığımız kevbear sübyancı sapık çıkmıştır. bir kafenin tuvaletinde sıkıştırdığı genç çocuktan ulu orta, utanmadan bahsetmektedir. kendisine karşı koyan çocuğu "burası bizim mekan, kimse sana inanmaz, döve döve attırırım seni buradan" diyerek sindirdiğini bizzat kendisi açıklamıştır. hiç yakışmadı kev!!! bir de unutmadan, kevbear benden hoşlanıyormuş...

medyum fettish netlenmiş. sınıf atlayıp bana açılma cesaretini bulma ümidiyle yeni aldığı blackberrysi vasıtasıyla bis'in tadını çıkarmaktaymış haspam. ah medyum ah!!! unutma ki, zengin olunu ama soylu doğulur. asla izdivacıma talip olamayacaksın...

pisuvardaki siyah kil 3'ün ailesiyle gittiği tatil kabusa dönmüş. meğer ailesi kendisini görücüye çıkarmak niyetindeymiş. gittikleri tatil beldesinin eşrafından, eşini bir süre önce kaybetmiş geçkince bir adam ile dünya evine girmesi yolunda telkinde bulundukları evlatları psk'yı, bu izdivaçın gerçekleşmemesi durumunda sokağa atmakla tehdit etmişler.

bunun üzerine kendisini otelin lobisindeki tuvalete kitleyen psk, bir an için tuvaletin temizlikçisiyle göz göze gelmiş. başından geçenleri anlatıp "nden ben? neden? neden?" diye ağlamaya başlamış. temizlikçi ise "neden, neden. kağlumbağa deden!" deyince, bu şakayı komik, komik erkekleri ise çekici bulan psk, hijyen kurallarını alt üst ederek oracıkta bu şanslı komik genç adamın olmuş.

lakin bu genç adam aslında otelin sahibinin ta kendisiymiş ve psk'ya muazzam para harcamaktaymış. gel zaman git zaman, otelci psk'yı ankara pavyonlarına satmaya kalkıncam psk'da değirmenin suyunun nereden geldiğini öğrenmiş. şanslı ki pavyoncu psk'nın eski patronuymuş da " psk bizi aşar çünkü tam bir kaşar" demiş de otelci pezevenk psk'nın para etmeeyceğini anlayıp onu azad etmiş. bu arada, psk'nın da bana vurgun olduğunu biliyorsunuzdur...

şimdi gelelim alternatif zirve dedikodularına...

efendin biraz geciktim, meraktan ölüyoruz diye aradılar. gider gitmez ağlayan sakallı ve gözlüklü br genci fark ettim. neden ağladığını sordum. "seninle gerçekten aynı ortamda bulunma şansımın olacağını hayal bile edemezdim. bunlar mutluluk gözyaşları"dedi. bu genç hestia idi. yanında ise trajedi, coqueteria, narin ve bir arkadaşları vardı. dark ise zirveye geç katıldı. teker teker dedikoduları dökecek olursak:

coqueteria tam bir kadın. zırıl zırıl tabir edileninden... sözlük zirvesine bile uzun boyalı saçları ve etekle gelmiş. ama esas bomba kollarındaki sıra sıra trabzon burmaları. heyecanlanmayın, pazar işiymiş... benden hoşlanan yazarımız üç saat boyunca bana güzel görünmek için hangi kolyeyi takacağına karar verememiş.

efendim tra jedi adlı yazar bir an olsun yüzüme bakmadı. ama bir benim değil kimsenin... kendisi sürekli etrafı kesip sık sık tuvaleti ziyaret etti. bir ara yanındaki arkadaşıyla 15 dakika ortadan kayboldu. ama sıkı durun, esas bomba: bakkala gitmek için bile sevgilisinden izin alamayan tra jedi ve hestia geceyi birlikte geçirmişler. hestia bim'den aldığı ürünleri milanodaki dayım gönderdi diyerek kandırmış tra jediyi. sevişirken ikisi de karşılıklı olarak bana olan aşklarını itiraf etmişler...

lakin gecenin sabahında hestia'nın başı bağlanmış ve yasak ilişki sona ermiş.

ayyy!!! naringergedan susmak bilmeden anlattı. bana olan hoşlantısından tutun, evinde düzenli, sabit biri olmamasına, spor salonu maceranlarından sitelerindeki yakışıklı güvenlik görevlilerine anlatmadığı kalkmadı.

sonra dark bear geldi. uzaktan daha bizi görmeden "ayyyyyhhh!!! kadınım ayol!!!!" diye bağıran darkın bu hareketine bir anlam veremiyordum ki kolumu dürten hestia beni uyandırdı. meğer narinin sıkıcı hikayelerinden içim geçmiş.

sonrasında gerçekten gelen dark plajın eski plaj olmadığını, her tarafın genç ve fit erkeklerle dolu olduğunu, ama beni görmenin onca yolu gelmesine değdiğini belirttmiş. ben kendisine yüz vermediğim için duymadım.

hepsi bu kadar sanmayın. lakin ne sözlüğü kapattırmak, ne de sözlükte kan dökülmesine neden olmak istemiyorum....

ayı sözlük iftira

türbanlı cd olup kevser adıyla çeşitli tartışma programlarında büyük tartışmalara yol açııp prim yapma hayalleri kuran gencimiz ağdanın acı veren, kilo vermenin ise sevimsiz bir şey olduğunu anladığında kendini koyvermiş ve hızlıca cd kevserden kevbear adına geçiş yapmış.

zamanında kariyerine fuhuş sektöründe devam etme kararı alan yavrubear, o gençliğine güvenerek yaptığı onca promosyon ve ücretsiz ürün tanıtımına rağmen müşteri adayı bile bulamayınca topuklayarak kaçtığı ana evine geri dönmüş.

hayatında hiç sinemaya gitmedği gibi uzay yolundan bir haber olan renkli gözlü yazarımız sokakta jedi diye bir şey duyup almış tra jedi adını.

aslında sadece 64 kilo olan hestia plastik makyaj mucizesiyle kavuştuğu dev cüssesiyle endam etmekteymiş esasında.

genç yaşından beri fırıncının yanında ara kediliğinden un hamallığına kariyer basamaklarını tırmanan ahmetonski un serpili saçlarını bize seksi/ cool diye yutturmakta hiçbir beis görmemekteymiş.

zannedildiği gbi bilimsel bir kişilik olmayan astral gay söylentiye göre kendi berber dükkanında tüm gün çay içen ustural bir karaktermiş.

nikine güvenip kredi başvurusunda bulunan bankacibear sadece kendi bankasından o da 250tl kredi kullandırma teklifi alabilmiş.

tüm gençliği boyunca sevgi dolu bir insan olan naringergedan en mutlu gününde topu inşaata kaçınca da yıkılmamış da bunu duyan mahalleli kadınların ağzındani mahalleli amcaların ise altından kurtulamayınca sekse tövbe etmiş.

mahallenin bakkalinin kocasi meğer muhasebecide sekreter, bakkal diye bahsettiği kişi de tyler durden'miş.

ayı sözlük'ten heteroseksüel erkeklere tavsiyeler

etrafınızdaki tüm gayler sizinle yatmak için deli olmuyor. denersen seni reddeden kızdan daha fazla seni reddeden gay olacağını görürsün.

bir de homofobik olma, kızlar da sevmiyor homofobik erkekleri. ilerde oğlun kızın gay olursa görmezden gelme, sana açılması konusunda destekle ve ona sahip çık.

kız istemeye elinde bir tencere boyozla giden izmirli

kızın ailesi de izmirli ise çok doğru bir karar vermiş izmirlidir. izmirliler boyoza çok değer veriyorlar. ama boyoz öyle bir şey olmaya da bilir. öyleyse sıçtığının resmidir. yemedim. bilmiyorum.

zeytinyağlı boyoz haşlama

olmadığından emin olduğumu düşündüğüm, olmadığı konusunda iddialı olduğum boyoz türüüdür. ama ola da bilir. yemedim. bilmiyorum.

vakkodan yılbaşı boyozu

bu sene yılbaşının en trendy objesi olması muhtemel boyozdur. vakkonun nişantaşı ve cadde dükkanlarının vitrinlerini süslemektedir.

ben max blum

zamanında insanların duyduklarında önümde secde ettikleri tümcemdi. lakin artık söylediğimde insanlar bön bön yüzüme bakmakta, beni bir meczupmuşumcasına süzmektedirler.

bu günlerin geleceğini biliyordum lakin bu kadar çabuk değil...

sözlükte takip edilesi çok az yazar olması sorunsalı

çok büyük bir sorunsaldır. sözlükte "aman acaba bişe yazmış mı? vay bakayım ne yazmış" ve tarzı ifadelerde bulunmaya olanak verecek, boş zamanlarımızda değil, zaman ayırarak okuduğumuz yeterince yazar olamamasından kaynaklanmaktadır.

yeni başlayanlar için önerilerim:
(bkz: pisuvardaki siyah kil 2)***
(bkz: naringergedan)
bir de okumadan direk hoş verin, belki arkadaş olursunuz. çok zevkli arkadaşlıkları vardır:
(bkz: medyum fettish)
(bkz: kevbear)